Selamın aleyküm,
Öncelikle "Ya varsa?" pisikolojisiyle dine uymayı ben mantıksız buluyorum. Eğer ahirete inanmasaydım, avukatlık okur sonra da kanuni yollarla insanları dolandırıp zengin olmaya bakardım. Madem ki bu dünyada -o da olursa- 70-80 yıl yaşayacağım bari zengin yaşayayım derdim. Olurda din doğru çıkarsa öbür tarafta mahçup olmayayım diye namaz kılınır mı?
Forumdaki diğer mesajlarda da buna benzer örnekler verilmiş hep ama bence inanmayan birisine "Ya varsa" demek onu daha da çok itecektir diye düşünüyorum. Çünkü "bunlar bile niye inandıklarını bilmiyorlar, sigorta yaptırır gibi denilenler doğruysa yanmayalım diyorlar" diye düşünebilir. Bence insanın aklına ilk gelen şey bu.
Ya da sırf dünyada iyi şeyler yapıyor olmak için de din tercih edilmez. Budistler de dünya da barış ve yardımlaşmayı savunuyorlar. Sırf bu yüzden bir din seçiyor olsaydım budist de olabilirdim. En azından rahiplerini halk besliyor
Bunları kimseyi yermek için söyledim. Sadece bu şekildeki örneklerin ikna edici olmadığını düşündüğümü belirtmek istedim.
Sevgili
lekula ,
Soru sormanızı, sorgulamanızı takdir ediyorum. "Kendi kendinizi kandırırak inanmak" yerine mantığınız ve kalbiniz ile TAM olarak inanmak bence de en doğrusudur.
Gel gelelim size tümüyle maddesel bir kanıt yada mucize göstermemiz imkansız. (Tabii Kuran'ı muciziden saymıyorsanız. Kuran başlı başına bir mucizedir, insan elinden çıkması imkansız bir eserdir. Bununla ilgili örnekleri ilim sahibi arkadaşlar yapacaklardır.) Forumdaki arkadaşların size "inanç" demelerinin sebebi de bu sanırım.
Kaldı ki Kuran'da, inanmayanların ısrarla mucize görmek istediklerinin ama onlara apaçık mucizeler gösterilse bile inanmayacaklarının söylendiği yerler var yanlış hatırlamıyorsam. Hz. Musa'nın gösterdiği onca mucizeye rağmen inanmak istemeyen kişiler "bunlar büyüden başka bir şey değildir" diyip yine ikna olmamışlardır.
Bence siz "bir mucize, bir kıvılcım" beklemeyin. Aradığınız mucize Kuran'ı Kerim'dir. Aradığınız kıvılcım ise (eğer mantıklı gözlerle bakarsanız) etrafınızdaki herşeydir. Artık bunların üstüne kendinize özel bir mucize beklemeniz sizce ne kadar doğru? Hemen aklıma gelen bir fıkraya bağlamak istiyorum:
Kıyamet gibi bir gün gelmiş etrafı sel götürüyor sular gittikçe yükseliyormuş. Papazın biri kilisenin çatısına çıkmış ama sular hızla yükseliyormuş. Bir kayıt gelmiş, "papaz efendi binin" demişler. "Hayır beni Tanrı kurtaracak" demiş. Bir zaman sonra bir gemi gelmiş, papaz yine olmaz demiş. Helikopter gelmiş papaz yine beni Tanrı kurtaracak diyip binmemiş. Haliyle boğulup öbür tarafa gidince de kendince sitem etmiş Tanrıya, beni niye kurtarmadın demiş. Tanrı da "sana kayık, gemi hatta helikopter gönderdim ama sen binmedin." demiş.
Komik bir fıkra değil ama anlatmak istediğim buradaki olay gibi. Size zaten gönderilmiş bir mucize ve kıvılcım var. Siz bunları görmezden gelip kendinize özel bir mucize beklerseniz fıkradaki papazdan farklı olur musunuz?
İçinizdeki kuşkuyu bir mucize bekleyerek değil mantıkla yenin. Şimdi siz kendiniz, "kainatın bir yaratıcısı olması, bu düzeni kuran ve sürdüren bir varlık olması gerekir" diyorsunuz ama bir yandan da "ya yoksa" diye düşünüyorsunuz. Bu şüpheyi size sizin imanınızı bozmaya çalışan şeytan veriyor olabilir mi? Aklı çalışan bir insan için bu yazıyı okuyan gözleriniz, tuşlara basan parmaklarınız, evinizi aydınlatan güneş, kısaca herşey bir mucize ve delildir.
Eğer bir Yaratan olduğu konusunda zaten ikna olmuş durumdaysanız mantıksal olarak kuşkularınız üzerinde ilerleyebilirsiniz. Mesela, bir yaratan var ise yarattıklarına "sizi ben yarattım" demesi gayet normal ve beklenen bir şeydir. Dolayısıyla Yaratan'dan bize bir mesaj gelmelidir. Peki İslam gerçekten bu mesaj ile gelen din midir? Yoksa birisi peygamber olduğunu söyleyip insanları kandırdı mı? Gelin mantıklı olarak düşünelim. Herkesin sevip güvendiği bir insan var, ömrünce kimseye yalan söylememiş kimseyi kandırmamış birisi. Ve bir gün ansızın "Ben Yaratan'dan mesajlar alıyorum, size elçi olarak gönderildim" diyor ve Kuran ayetlerini okuyor. Okuma yazma bilmeyen birisinden beklenmeyecek kadar güzel ve manalı sözler. Bunlar öyle ayetler ki (arapça bilmediğimizden her ne kadar biz anlayamasak da) hem söyleniş olarak hem anlam olarak bir şiir olmakdan çok çok daha öte. Hatta bu ayetlerde inanmayanlara meydan okunarak "Güçleri yetiyorsa bunlar gibi tek bir ayet de onlar getirsinler" deniyor. Bunlar öyle ayetler ki o dönemde tahmin edilmesi bile imkansız gerçekleri önceden haber verdiği zamanla ortaya çıkıyor. Bu ayetleri getiren elçi o dönemin bütün zenginlerinin bir numaralı düşmanı oluyor ama yine de öldürülemiyor. Bu zenginler bu elçiye ağırlığınca hazineden daha fazlasını ve yüksek mertebeler teklif ediyorlar ama o elçi ömrünü yokluk içerisinde geçirip görevini yerine getirmeyi tercih ediyor.
Bir insan neden kendi hayatını böyle tehlikeye atsın, neden devrin en güçlü insanlarını kendine düşman etsin? Ancak para veya mevkii kazanmak için olabilir. Eğer bunları da kabul etmiyorsa, yokluk içinde savaşlarla ömrünü geçiyorsa liderlik taslamak yerine inşaat işlerine bile yardım edip "Ben de sizin gibi bir insanım" diyorsa benim mantığım bu elçinin doğru söylediğine inanır. Çünkü bahsettiği Yaratıcı'nın verdiği görevi yapmaktan başka bir gayesi olmadığı açıktır. Bunda sizin mantığınıza yatmayan bir nokta varsa lütfen sorun, birlikte tartışalım.
Not: Bilime inanan ve güvenen birisi olarak söylüyorum. Bilimin ve evrim teorilerinin sizi yanıltmasına izin vermeyin. Bilim sürekli değişir. Bir zamanların yer çekimi kanunu bile gün geldi Einstein ile değişti. Yarın bir gün birisini gelip de evrimi başka bir bakış açısıyla değerlendirip, tam da İslam'ın belirttiği gibi bir gerçeğe ulaştırıp ulaştırmayacağını bilemeyiz. Kaldı ki bilim, çalışma mantığı gereği mucizeyi dolayısıyla Tanrı kavramını kabul etmez. Bu sebeple bulguları hep "bir şeyler kendi kendine oldu" şeklindedir. Bilimin bu şekilde işlemek zorundadır, bu şekilde işlemesininde kendi içinde bir mantığı vardır ama buralara girip konuyu dağıtmayalım
Bilimin bulgularını sizin nasıl değerlendirdiğiniz önemlidir. Mesela büyük patlama kimisi için kendi kendine yoktan var olmanın kanıtıdır, benim için ise Allah'ın "Ol" emriyle birden herşeyin yaratılmasıdır.