Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bir sorum var...

barbie

New member
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
167
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
islam gerilemez fakat insan geri kalır fakat bunu islam gerilemiş gibi gösteriyorlar


evet Allahtan aklı başında olan insanlar açıyo kuranı okuyo dinimizin sevgi hoşgörü dini olduğunu anlıyoda hemen müslüman oluyo yani kimse bu intihar bombacılarına bakıp müslüman olmuyo onlara bakıp bilip bilmeden dinmizi kötü biliyorlar sadece ....
 

CE_Neferi69

New member
Katılım
27 Ocak 2009
Mesajlar
423
Tepkime puanı
852
Puanları
0
Konum
Almanya / Baden-Württemberg
Şehadet/İntihar Eylemleri ve Şehadet/İntihar Komandoları

Hakikat şu ki birilerinin bir iş için ne dediği önemli değildir. Aslolan o işin manasıdır. Usul-ü Fıkıhda kaide elfazda hüküm meaniyedir, mebaniye değildir denmiştir ki Müslümanlar ehl-i hevanın bu isimlendirmesine karşılık bu nevi eylemlere şehadet eylemleri, istişhad eylemleri demek makamındadırlar. Aksi bir tavır içinde bulunmak ehl-i küfrün ekmeğine yağ çalmaktır. Dini onların şehveti ve arzusu doğrultusunda anlamaktır.
Günümüzde kafaları çokça meşgul eden suallerden birisi de budur. İntihar komandoları/şehadet komandoları şehit midir? İntihar mı etmiş sayılmaktadırlar?
Evvela birilerinin dediği gibi bu gibi kardeşlerimiz “Kendi elleriyle kendilerini tehlikeye atma” hükmünün içinde değildirler ki bunu diyenlerin dillerini hangi uğurda eğip büktükleri meydandadır.
Bu şekilde eylemlerle kendilerini feda edenlerin intihar ettiklerini iddia etmek caiz değildir. Bu hakkı ve hakikatı saptırmaktır. Bu intihar değil istişhad eylemidir. Allah yolunda ölümüne verilen bir mücadelenin son perdesidir.
İntihar eden açıktır ki kendi nefsi ve hevası uğruna bunu yapar. Onun tek gözettiği şey çıkar ve menfaatleridir. Oysa bahis mevzuu kimseler ise Din-i mübin-i İslam için, ümmet için, dinin bekası ve i’layı kelimetullah için canlarını feda etmektedirler. İşin aslı budur.
Bu kardeşlerimize terörist demek de caiz olmaz zira onlar vatanları milletleri dinleri ve ırz ve dahi namusları için ellerinden gelenin en iyisini yapan ve bunu yaparken de kendisini feda etmekten başka bir yol bulamayan kardeşlerimizdir.
Sivillere karşı yapılan bu eylemlere gelince elbette İsrail devletine karşı yapılan bu eylemlerde bir beis yoktur zira onların tamamı asker ve silahlı bir toplumdur. Onların kadınları da kızları da dahil olmak üzere hepsi askerlik yaparlar ve dahi askerdirler. Yaşlı ve çocuklara gelince kardeşlerimizin asıl hedefleri onlar değildir ancak bu gibi eylemlerden kadınlar ve çocuklar ve hatta hayvanlar dahi nasiblerini almaktadırlar ancak bunun adı savaştır. Zaruretler elbette mahzurlu şeyleri mübah kılarlar.
Mücahid kardeşlerimiz özellikle Müslümanların bulunduğu topluluklara yaptıkları bu saldırılarda elbette daha dikkatli olmak zorundadırlar. Kahraman desinler diye riya için bunu yapanlar elbette kaybedenlerdirler. Masum insanların özellikle de Müslüman kardeşlerimizin ölümüne sebeb olacak eylemlerde ise daha temkinli, ihtiyatlı ve çok daha tedbirci olmak gerekirse yapmamak en salim yol olsa gerektir.

Mustafa Refik, 19.10.2007 - 03:35
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
45
Şehadet/İntihar Eylemleri ve Şehadet/İntihar Komandoları

Hakikat şu ki birilerinin bir iş için ne dediği önemli değildir. Aslolan o işin manasıdır. Usul-ü Fıkıhda kaide elfazda hüküm meaniyedir, mebaniye değildir denmiştir ki Müslümanlar ehl-i hevanın bu isimlendirmesine karşılık bu nevi eylemlere şehadet eylemleri, istişhad eylemleri demek makamındadırlar. Aksi bir tavır içinde bulunmak ehl-i küfrün ekmeğine yağ çalmaktır. Dini onların şehveti ve arzusu doğrultusunda anlamaktır.
Günümüzde kafaları çokça meşgul eden suallerden birisi de budur. İntihar komandoları/şehadet komandoları şehit midir? İntihar mı etmiş sayılmaktadırlar?
Evvela birilerinin dediği gibi bu gibi kardeşlerimiz “Kendi elleriyle kendilerini tehlikeye atma” hükmünün içinde değildirler ki bunu diyenlerin dillerini hangi uğurda eğip büktükleri meydandadır.
Bu şekilde eylemlerle kendilerini feda edenlerin intihar ettiklerini iddia etmek caiz değildir. Bu hakkı ve hakikatı saptırmaktır. Bu intihar değil istişhad eylemidir. Allah yolunda ölümüne verilen bir mücadelenin son perdesidir.
İntihar eden açıktır ki kendi nefsi ve hevası uğruna bunu yapar. Onun tek gözettiği şey çıkar ve menfaatleridir. Oysa bahis mevzuu kimseler ise Din-i mübin-i İslam için, ümmet için, dinin bekası ve i’layı kelimetullah için canlarını feda etmektedirler. İşin aslı budur.
Bu kardeşlerimize terörist demek de caiz olmaz zira onlar vatanları milletleri dinleri ve ırz ve dahi namusları için ellerinden gelenin en iyisini yapan ve bunu yaparken de kendisini feda etmekten başka bir yol bulamayan kardeşlerimizdir.
Sivillere karşı yapılan bu eylemlere gelince elbette İsrail devletine karşı yapılan bu eylemlerde bir beis yoktur zira onların tamamı asker ve silahlı bir toplumdur. Onların kadınları da kızları da dahil olmak üzere hepsi askerlik yaparlar ve dahi askerdirler. Yaşlı ve çocuklara gelince kardeşlerimizin asıl hedefleri onlar değildir ancak bu gibi eylemlerden kadınlar ve çocuklar ve hatta hayvanlar dahi nasiblerini almaktadırlar ancak bunun adı savaştır. Zaruretler elbette mahzurlu şeyleri mübah kılarlar.
Mücahid kardeşlerimiz özellikle Müslümanların bulunduğu topluluklara yaptıkları bu saldırılarda elbette daha dikkatli olmak zorundadırlar. Kahraman desinler diye riya için bunu yapanlar elbette kaybedenlerdirler. Masum insanların özellikle de Müslüman kardeşlerimizin ölümüne sebeb olacak eylemlerde ise daha temkinli, ihtiyatlı ve çok daha tedbirci olmak gerekirse yapmamak en salim yol olsa gerektir.

Mustafa Refik, 19.10.2007 - 03:35


Yaptığınız alıntı maalesef talihsiz beyanatlar içeriyor ve de subjektif yazılmış.Konu ne olursa olsun İslam kesinlikle masum insanların öldürülmesini onaylamaz.

Fedai olarak canınız pahasına düşman a saldırabilirsiniz Enes bin Nat bunun bir örneğini sergilemiş Uhud da lakin bu sizin hedef gözetmeksizin kadın çocuk demeden insanları öldürmenize cevaz vermez veremez.

Onlar da ileride o ordunun askeri olacak diye çocukların öldürülmesinin masum gösterilmesi kabul edilemez. Hz Hızır da olan ilim sizde yoksa o çocuğun ileride ne olduğunu ne olacağına siz karar veremezsiniz.

Savaş halinde bile olsa kimlerin öldürülüp kimlerin bağışlanacağı Resulullah zamanındaki savaşlarda net olarak ortaya konmuştur.Bundan ötesini uygulamak dine hizmet değil nefse uymak kine intikam hırsına bürünmektir.
 

CE_Neferi69

New member
Katılım
27 Ocak 2009
Mesajlar
423
Tepkime puanı
852
Puanları
0
Konum
Almanya / Baden-Württemberg
Yaptığınız alıntı maalesef talihsiz beyanatlar içeriyor ve de subjektif yazılmış.Konu ne olursa olsun İslam kesinlikle masum insanların öldürülmesini onaylamaz.

Fedai olarak canınız pahasına düşman a saldırabilirsiniz Enes bin Nat bunun bir örneğini sergilemiş Uhud da lakin bu sizin hedef gözetmeksizin kadın çocuk demeden insanları öldürmenize cevaz vermez veremez.

Onlar da ileride o ordunun askeri olacak diye çocukların öldürülmesinin masum gösterilmesi kabul edilemez. Hz Hızır da olan ilim sizde yoksa o çocuğun ileride ne olduğunu ne olacağına siz karar veremezsiniz.

Savaş halinde bile olsa kimlerin öldürülüp kimlerin bağışlanacağı Resulullah zamanındaki savaşlarda net olarak ortaya konmuştur.Bundan ötesini uygulamak dine hizmet değil nefse uymak kine intikam hırsına bürünmektir.


...

Sa’b bin Cessame hadisinde şöyle geçer: “Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem), müşriklerin, gece baskınlarında öldürülen çocuk ve kadınları hakkında soruldu. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), “Onlar müşriklerdendir” diye cevap verdi. Başka bir rivayette ise şöyle geçmektedir: “Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem), atlı bir grubun geceleyin düşmana saldırması esnasında, müşriklerin çocuklarından isabet alanların durumu ile alakalı soruldu. Bunun üzerine şöyle cevap verdi: “Onlar babalarındandır.
" [9]



Nevevi (rahimehullah) şöyle der: “Onlar babalarındandır”, yani bunda bir sakınca yoktur. Çünkü miras, nikah, kısas, diyetler ve başka şeylerde babaları için uygulanan hükümler onlar için de geçerlidir. Maksat, bu işin zaruret olmaksızın ve kasten yapılmaması şartı ile bir sakıncasının olmadığını belirtmektir. Kadınların ve çocukların öldürülmesini yasaklayan yukarıdaki hadisten maksat ise, onların ayrı bir yerde iken öldürülmelerinin yasaklığıdır. Ama geceleyin müşriklerin kadın ve çocuklarının da bulunduğu bir yere askerlerin baskın yapması halinde kadın ve çocukların öldürülmesinde bir sakınca olmaz. Bu, bizim, Malik’in, Ebu Hanife’nin ve cumhurun görüşüdür. Çünkü geceleyin baskın yaparken kadın, erkek ve çocuklar birbirinden seçilemez. Hadiste geçen, “Zerari” sözcüğü şeddeli veya şeddesiz söylenebilir ki bundan maksat kadın ve çocuklardır. Bu hadis gece baskını yapmanın ve daha önceden davetin ulaşmış olduğu kişilere karşı haber vermeden saldırmanın caiz olduğunu gösterir. Ayrıca dünyada kafirlerin çocuklarının babalarının hükmüne tabi olduğunu da belirtir. Ancak ergenlik yaşından önce ölmeleri ile ilgili olarak üç farklı görüş bulunmaktadır." [10]


İbn-i Kudame (rahimehullah) şöyle der: “Kafirlere geceleyin baskın yapmak ve haber vermeden öldürmek caizdir. Ahmed, geceleyin baskın yapmakta bir sakınca olmadığını söyler. Zaten Rumlara geceleyin baskın yapılmadı mı? Düşmana geceleyin saldırmanın mekruh olduğunu söyleyen kimse bilmiyoruz. Süfyan, Zuhri, Abdullah bin Abbas ve Sab bin Cessame sened zinciri ile Rasulullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle aktarılır: “Müşriklerin evlerine gece baskın düzenliyoruz, onların kadın ve çocuklarını esir alıyoruz, bunda bir sakınca var mıdır?” diye soruldu. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Onlar da onlardandır” diye cevap verdi. Bu hadisin senedi hasendir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) kadın ve çocukların öldürülmesini yasaklamaktadır, diye itiraz edilirse, bunun kasten onları öldürmenin yasaklığıyla ilgili olduğunu söyleriz. Ahmed, onların kasten öldürülmesine karşı çıkmaktadır. Sab’ın (radıyallahu anh) rivayet ettiği hadis kadınların öldürülmesinin nehyinden sonrasına dekgelmektedir. Çünkü kadınların öldürülmelerinin nehyi İbn-i Ebi Hukayk’ın öldürülmesi için adam gönderilmesi esnasında olmuştur. Her iki rivayeti uzlaştırmak da mümkündür. Yasaklanan öldürme, kasıtlı öldürmedir; mübah olan öldürme ise, kasıtsız yapılandır." [11]



Sab’ın hadisini şerhederken İbn-i Hacer (rahimehullah), bunun mensuh olabileceğini belirtir. Çünkü Ebu Davud’un rivayetinde Zuhri’nin sözünden bu hadise ilave olunmuş bir fazlalık bulunmaktadır. Rivayetin sonunda “Süfyan der ki: Zuhri dedi ki: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) kadın ve çocukların öldürülmesini yasakladı.” İbn-i Hacer şöyle der: “Zuhri bu sözü ile sanki Sa’b hadisinin mensuh olduğuna işaret etmektedir.” Ne var ki bu yasaklamanın tarihi ile ilgili rivayet konusunda da ihtilaf bulunmaktadır. Ebu Davud’un rivayetinde Ebu’l-Hukayk’ın öldürülmesi için adam gönderildiği dönemde olduğu söylenirken, İbn-i Hibban’ın rivayetinde ise Huneyn günü olduğu belirtilmektedir. [12]


Ebu Bekr el-Hazımi, bu iki hadisi nakletmiş ve bir grubun, ikinci hadisin birinci hadisi neshettiğini, başka bir grubun birinci hadisin ikinci hadisi neshettiğini ve yine üçüncü bir grubun ise bu iki hadisi uzlaştırmaya çalıştığını aktarır. Daha sonra ise bu iki hadisin uzlaştırıldığı Şafii’nin görüşünü nakletmiştir. Şafii (rahimehullah) şöyle der: “Sab hadisi, Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) son umresi sırasında olmuştur. Şayet birinci umresi sırasında olmuşsa, bu dönemde veya daha öncesinde İbnu Ebi’l-Hukayk öldürülmüştü. Son umresi sırasında olmuşsa, bunun İbnu Ebi’l-Hukayk’ın öldürülmesi olayından sonra olduğu kesindir.” Şafii (rahimehullah), Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) kadın ve çocukları öldürmeyi yasakladığını biliyoruz, ancak daha sonradan bunu serbest bıraktığını bilmiyoruz, demektedir. Bize göre kadın ve çocukların öldürülmesinin yasaklığı, bu kadın ve çocukların, öldürülmeleri emredilen düşman kişilerden ayırt edilebilmelerinin mümkün olduğu yerlerdedir. “Onlar da onlardandır” sözü, bu kadın ve çocukların da hem can ve hem de yurt bakımından dokunulmazlığa sahip olmadıkları manasındadır. Bu nedenle Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) geceleyin düşmana baskın yapmayı mübah kılmıştır. Mustalıkoğullarına iki defa gece baskını yapmıştır. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) gece baskını yapmayı helal kılmışsa, bu durumda baskın sırasında düşmandan kadın ve çocukların ele geçirilmesinin helal olmasını da hiç kimse haram kılamaz. Bu nedenle bu kadın ve çocukların öldürülmelerinden dolayı günah kazanma, kefaret, diyet veya kısas gibi şeyler yoktur. Çünkü gece baskını yapmak mübah kılınmıştır. Onlar için İslam dokunulmazlığı da yoktur. Ancak onlar erkeklerden ayrı ve seçilebilir durumda iseler, onları öldürmek doğru olmaz. Çocukların öldürülmesinin yasaklanması, öldürmeyi gerektirecek küfür işleri henüz yapmamaları sebebiyledir. Kadınların öldürülmesinin yasaklanması ise, onların savaşçı olmamalarından dolayıdır. Hem çocuklar ve hem de kadınlar ele geçirildikleri taktirde Allah’ın dinine destek olmaya adaydırlar." [13]


Kaynaklar:

...

[9] Müslim

[10] Sahihu Müslim Şerhi, Nevevi, 12/48-50

[11] El-Muğni ve’ş-Şerhu’l-Kebir, 10/503

[12] Fethu’l-Bari, 6/147

[13] El-Hazımi, el-İtibar fi’n-Nasihi ve’l-Mensuhi, 215, Matbaatu’l-Endülüs, Hıms, 1386
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
45
Yukarıda verdiğim linke bakarsanız Efendimizin bakış açısı hakkında size fikir verebilir.
 
Son düzenleme:

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
45
Şahsen nakletmek istedim ama grafikler ile hoş bir görüntü olmadı direk linki verip forumda göz zevkinin bozulmasını istemedim.

Kendi naklettiğiniz bilgilere de dikkat ederseniz
Şafii (rahimehullah), Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) kadın ve çocukları öldürmeyi yasakladığını biliyoruz, ancak daha sonradan bunu serbest bıraktığını bilmiyoruz, demektedir. Bize göre kadın ve çocukların öldürülmesinin yasaklığı, bu kadın ve çocukların, öldürülmeleri emredilen düşman kişilerden ayırt edilebilmelerinin mümkün olduğu yerlerdedir
anlatılmak istenenin farkına varırsınız.
 
Son düzenleme:

CE_Neferi69

New member
Katılım
27 Ocak 2009
Mesajlar
423
Tepkime puanı
852
Puanları
0
Konum
Almanya / Baden-Württemberg
Burda Sözkonusu olan Sehadet eylemleridir, Düsmana yapilan bir Suikasttir...

Savasta bulunan Cocuk ve Kadinlari öldürmek yasaklanmistir!

Sehadet eylemleri, suikastler ve baskinlar bunlari kapsamaz.

Savasirken Görülen kadin ve cocuklara kursun sikmak, evlerde bulunan bu insanlara kursun sikmak yasaklanmistir.

Sizin verdiginiz linkten bir kac misal:

İbn Hazm şöyle diyor:

‘Kâfirlerin kadınlarını ve ergenlik çağında olmayan çocukları öldürmek caiz değildir Ancak, öldürülmesi yasak olan bunlardan birisi Müslümanlarla savaşır, Müslümanların da onu öldürmekten başka bir çaresi kalmazsa, o zaman öldürmeleri caiz olur, Bir de bunlar, gece ve savaş kızıştığı anda herhangi bir kasıt bulunmaksızın isabet alırlarsa bunda da bir mahzur yoktur’[6]

İbn Rüşd şöyle diyor: [7]

‘İslâm âlimlerinin çoğunluğu, içinde çocuk ve kadın bulunsun veya bulunmasın mancınıklarla kalelerin yıkılmasının caiz olduğunda ittifak etmişlerdir Çünkü Hz Peygamber (sav) Tâif halkına karşı mancınık kullanmıştır, Hayvan, bina ve bitkilerin tahribi konusunda ise ihtilaf etmişlerdir, Bazı âlimler, bunların düşmanlara karşı savaşın kazanılmasına vesile olduğu zaman ve düşmanın kuvvetini ve tahrip edilmelerini caiz görmüşlerdir’

Mücahidler(Allah(c.c.) hepsinden razi olsun) Sehadet eylemlerini veya saldirilari gerceklestirirken Allahin düsmanina zarar verecegim niyetiyle bir binaya, bir üsse, bir konvoya saldiriyorsa ve orada düsmana bir darbe vuruluyorsa ve o binalarda cocuklar veya kadinlarda bulunuyorsa ... orada cocuklarin ve kadinlarin bulunmasi bu eylemi kinamak icin bir sebep olamaz! Tekrar bakiniz >>

‘İslâm âlimlerinin çoğunluğu, içinde çocuk ve kadın bulunsun veya bulunmasın mancınıklarla kalelerin yıkılmasının caiz olduğunda ittifak etmişlerdir Çünkü Hz Peygamber (sav) Tâif halkına karşı mancınık kullanmıştır, Hayvan, bina ve bitkilerin tahribi konusunda ise ihtilaf etmişlerdir, Bazı âlimler, bunların düşmanlara karşı savaşın kazanılmasına vesile olduğu zaman ve düşmanın kuvvetini ve tahrip edilmelerini caiz görmüşlerdir’
 
Son düzenleme:

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
45
Burda Sözkonusu olan Sehadet eylemleridir, Düsmana yapilan bir Suikasttir...

Savasta bulunan Cocuk ve Kadinlari öldürmek yasaklanmistir!

Sehadet eylemleri, suikastler ve baskinlar bunlari kapsamaz.

Savasirken Görülen kadin ve cocuklara kursun sikmak, evlerde bulunan bu insanlara kursun sikmak yasaklanmistir.

Sizin verdiginiz linkten bir kac misal:

İbn Hazm şöyle diyor:

‘Kâfirlerin kadınlarını ve ergenlik çağında olmayan çocukları öldürmek caiz değildir
nokta.gif
Ancak, öldürülmesi yasak olan bunlardan birisi Müslümanlarla savaşır, Müslümanların da onu öldürmekten başka bir çaresi kalmazsa, o zaman öldürmeleri caiz olur, Bir de bunlar, gece ve savaş kızıştığı anda herhangi bir kasıt bulunmaksızın isabet alırlarsa bunda da bir mahzur yoktur’[6]


İbn Rüşd şöyle diyor: [7]

‘İslâm âlimlerinin çoğunluğu, içinde çocuk ve kadın bulunsun veya bulunmasın mancınıklarla kalelerin yıkılmasının caiz olduğunda ittifak etmişlerdir Çünkü Hz Peygamber (sav) Tâif halkına karşı mancınık kullanmıştır, Hayvan, bina ve bitkilerin tahribi konusunda ise ihtilaf etmişlerdir, Bazı âlimler, bunların düşmanlara karşı savaşın kazanılmasına vesile olduğu zaman ve düşmanın kuvvetini ve tahrip edilmelerini caiz görmüşlerdir’

Mücahidler(Allah(c.c.) hepsinden razi olsun) Sehadet eylemlerini veya saldirilari gerceklestirirken Allahin düsmanina zarar verecegim niyetiyle bir binaya, bir üsse, bir konvoya saldiriyorsa ve orada düsmana bir darbe vuruluyorsa ve o binalarda cocuklar veya kadinlarda bulunuyorsa ... orada cocuklarin ve kadinlarin bulunmasi bu eylemi kinamak icin bir sebep olamaz! Tekrar bakiniz >>

‘İslâm âlimlerinin çoğunluğu, içinde çocuk ve kadın bulunsun veya bulunmasın mancınıklarla kalelerin yıkılmasının caiz olduğunda ittifak etmişlerdir Çünkü Hz Peygamber (sa
nokta.gif
v) Tâif halkına karşı mancınık kullanmıştır, Hayvan, bina ve bitkilerin tahribi konusunda ise ihtilaf etmişlerdir, Bazı âlimler, bunların düşmanlara karşı savaşın kazanılmasına vesile olduğu zaman ve düşmanın kuvvetini ve tahrip edilmelerini caiz görmüşlerdir’

aynı konudan bahsediyoruz o zaman ;

beline bomba bağlayıp supermarket e dalmak,
otobüse binip otobüsü havaya uçurmak,
sinagoglara bombalı araçla saldırmak,
düğün salonuna girip kendini patlatmanın

İslamiyetle ALAKASI YOKTUR !
 

CE_Neferi69

New member
Katılım
27 Ocak 2009
Mesajlar
423
Tepkime puanı
852
Puanları
0
Konum
Almanya / Baden-Württemberg
Muhakkak öyledir.
Markete, dügüne, sinagoga saldirmak düsmana zarar vermez zaten.

Hedef isgalci askerler, üst düzey komutanlar, istihbarat binalari, düsmanlarin yararlandigi bina ve tesisler, düsmanin barindigi üssler, .... gibi yerler olmasi lazim elbette.

Cünkü sehadet eylerimlerinde maksat düsmana darbe vurmaktir...

Allah(c.c.) Mücahidlerden razi olsun...

Hemfikir oldugumuz icin sevindim

Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuh
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
45
Muhakkak öyledir.
Markete, dügüne, sinagoga saldirmak düsmana zarar vermez zaten.

Hedef isgalci askerler, üst düzey komutanlar, istihbarat binalari, düsmanlarin yararlandigi bina ve tesisler, düsmanin barindigi üssler, .... gibi yerler olmasi lazim elbette.

Cünkü sehadet eylerimlerinde maksat düsmana darbe vurmaktir...

Allah(c.c.) Mücahidlerden razi olsun...

Hemfikir oldugumuz icin sevindim

Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuh

Elhamdulillah..

Ve Aleykum Selam ve Rahmetullahi ve Berekatuh.
 
Üst Alt