oksijenli su' Alıntı:
Verilecek en güzel cevabı vermişsin ama, hastalık çok dein... bence sen de bu klinikten çık ve artık ilaç verme... Hastanenin havasından biz de rûh sağlığımızdan olucaz...
Tabiri caiz ise burası bir hastane neden çünkü efendimizden öğrendiklerimizle hasta kararmış paslanmış nefsin 19 afetinden dolayı önyargıyı silip atamayan insanlara Rabbimizin izniyle sifaya vesile oluyoruz.
şimdi gelelim Kuranı Kerimin 24 tefsiri var bir kaç tefsirciden örneklerle bütünlüğün nasıl ortaya çıktığını eksiklerin nasıl tamamlandığına bir bakınız mümkünse önyargılarınızı cebinize koyarak!!
5- kul inne hudâllâhi huvel hudâ
2/Bakara-120
1-
De ki: Muhakkak ki Allaha ulaşmak (var ya) işte o hidayettir.
İSKENDER ALİ MİHR
2- De ki, "Allah'ın hidayet yolu, doğru yoldur"
ABDULLAH AYDIN
3-De ki, Doğru yol, Allah'ın yoludur.
AYNTABî MEHMET EFENDİ
4-De ki, Gerçek yol, ancak Allah'ın yoludur.
AHMET DAVUDOĞLU
5-De ki, şüphesiz Allah'ın hidayeti (olan İslâm dini), hidayetin ta kendisidir.
ALİ ARSLAN
6- De ki, Allah'ın yolu, işte asıl yol O'dur.
Prof. Dr. TALAT KOÇYİĞİT
7- "Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur."
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
8- De ki, Allah'ın hidayeti asıl hidayetin ta kendisidir.
SEYİD KUTUP
9- De ki, Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur.
BİR HEYET
10- De ki, yol Allah'ın gösterdiği yoldur; İslâmdır.
FİKRİ YAVUZ
11-... (Onlara) de ki: Herhalde (İslâm'ın ilettiği) yol, Allah'ın doğru yoludur...
CELÂL YILDIRIM
12- ...De ki: Allah'ın hidayet yolu olan İslâm, doğru yolun kendisidir...
BEKİR SADAK
13- ...Sen de ki: Asıl doğru yol Allah'ın yoludur.
BAHAEDDİN SAĞLAM
14-... (Ey Habibim, onlara) de ki: "Allah'ın hidayeti (olan İslâm), doğru yolun ta kendisidir...
HASAN TAHSİN FEYİZLİ
15-... De ki, asıl hüda Allah'ın hidayetidir...
ÖMER NASUHİ BİLMEN
16-... De ki, Allah'ın hidayet yolu doğru yoldur.
SÜLEYMAN ATEŞ
17-... De ki, doğru yol ancak Allah'ın yoludur.
DİYANET VAKFI 1993
18-... De ki; Allah'ın hidayet (yolu olan İslâm yok mu? işte) doğfu yolun ta kendisi odur.
HASAN BASRI ÇANTAY
19- De ki; "kuşkusuz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) dosdoğru yoldur."
ALİ BULAÇ
20- De ki: "Hidayet Allah'ın hidayetidir."
ZİYA KAZICI-NECİP TAYLAN
21- De ki: "Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur."
HÜSEYİN ATA Y-YAŞAR KUTLUAY
22- De ki: "Allahın kılavuzluğu erdirici kılavuzluğun ta kendisidir."
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
23- "Herhalde yol, Allah yolu" de!
ELMALILI HAMDİ YAZIR
*Görülüyor ki hidayet tabiri hepsinde "doğru yol" olarak geçiyor. Oysaki hidayet "yol" değildir. Sırat-ı Müstakiym üzerinden Allah'a ulaşmak vetiresidir, işidir. (Kehf-17) ve (Al-i İmran-73).
Bu âyet-i kerîmeye, hidayet kelimesinin lügat manâsı ulaşmak olduğuna göre, sadece 2 türlü manâ verilebilir. Birinci ve ikinci şekilde Türkçesini yerine koyalım.
1- De ki, muhakkak ki Allah'a ulaşmak (var ya) işte o hidayettir.
2- De ki, muhakkak ki Allah'a hidayet olmak (var ya) işte o (Allah'a) ulaşmadır.
Görülüyor ki, her iki şekilde de "Allah'a ulaşmak" söz konusudur. (Kehf-17) ve (Al-i İmran-73) aynı hususu daha net olarak açıklıyor. Ve görülüyor ki, hiçbir meal hakikati yansıtmıyor.
Kehf 17 bu kitapta 35. konudur.
Al-i İmran 73 bu kitapta 10.konudur.
6- Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne).
2/Bakara-156
1- Onlar ki, kendilerine bir musibet eriştiği zaman; muhakkak ki biz Allah içiniz (Allah için yaratıldık) ve şüphesiz Allah'a döneceğiz (geri dönerek Allaha ulaşacağız) derler.
İSKENDER ALİ MİHR
2- O kimseler ki, bir musibet onlara eriştiğinde: "Biz Allah'ın kuluyuz ve (öldükten sonra) yine O'na döneceğiz" derler.
ABDULLAH AYDIN
3- Onlar ki, bir musibete uğradıkları vakit: "innâ lillâhi ve innâ ileyhi râci'ûn (Biz Allah'ın kullarıyız, ancak O'na döneriz, musibetlerine razıyız)" derler.
AYNTABî MEHMET EFENDİ
4- Ki, onlar başlarına bir bela geldiği zaman, "Biz Allah'ın (dünyada takdirine teslim olmuş kulları)yız ve biz (ahirette de) yine O'na döneceğiz" derler.
AHMET DAVUDOĞLU
5- (O sabredenler) ki, kendilerine bir felaket isabet ettiğinde; "Biz Allah'tanız ve şüphesiz ki O'na döneceğiz" derler.
ALİ ARSLAN
6- Nitekim bunlar, kendilerine bir musibet geldiği zaman, "Biz Allah'a aidiz ve elbette O'na döneceğiz" derler.
Prof. Dr. TALAT KOÇYİĞİT
7- Onlara bir musibet geldiğinde: "Biz Allah'ınız ve elbette O'na döneceğiz" derler.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
8- Sabredenlere müjdele ki onlar, bir musîbete duçar olduklarında"Biz Allah içiniz ve yine O'na döneceğiz" derler.
SEYİD KUTUP
9- İşte o sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman, "Biz Allah için varız, ve biz sonunda O'na döneceğiz" derler.
BİR HEYET
10- Onlar, o kimselerdir ki, kendilerine bir bela geldiği zaman teslimiyet göstererek "Biz Allah'ın kuluyuz ve (öldükten sonra da) yine O'na döneceğiz" derler.
FİKRİ YAVUZ
11- Onlar ki, kendilerine bir musibet dokunduğu zaman "Biz Allah'a aidiz ve sonunda O'na dönücüleriz" derler.
CELAL YILDIRIM
12- O sabredenler ki, kendilerine bir bela geldiğinde; "Bizim, bütün varlığımız Allah'ındır, sonunda da O'na döneceğiz!" derler.
BEKİR SADAK
13- Öyle sabredenler ki, bir musibet başlarına geldiğinde : "Biz Allah'ın malıyız ve O'na döneceğiz" derler.
BAHAEDDİN SAĞLAM
14- Ki onlar, kendilerine bir bela geldiği zaman ancak ; "Biz Allah için (teslim olmuş kullar)ız ve elbette (yine) biz, ancak O'na döneceğiz" derler.
HASAN TAHSİN FEYİZLİ
15- Onlar ki, kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman; Biz Allah içiniz ve biz nihayet Ona döneceğiz derler.
ÖMER NASUHİ BİLMEN
16- Ki, onlara bir bela eriştiği zaman; Biz Allah içiniz ve biz Ona döneceğiz derler.
SÜLEYMAN ATEŞ
17- O sabredenler kendilerine bir bela geldiği zaman; Biz Allahın kullarıyız ve Ona döneceğiz derler.
DIYANET VAKFI 1993
18- Ki onlar, kendilerine bir bela geldiği zaman Biz (dünyada) Allahın (teslim olmuş kullarıyız) ve biz (ahirette de) ancak Ona dönücüleriz diyenlerdir.
HASAN BASRİ ÇANTAY
19-Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki; Biz Allaha ait (kullarız) ve şüphesiz Ona dönücüleriz
ALİ BULAÇ
20- Öyle sabredenler ki, kendilerine bir bela geldiğinde, Biz Allahın (teslim olmuş kulları)yız. Ve biz (ahirette de) ancak Ona dönücüleriz derler.
ZİYA KAZICI-NECİP TAYLAN
21- Onlara bir musibet geldiğinde; Biz Allahınız ve elbette Ona döneceğiz derler.
HÜSEYİN ATAY-YAŞAR KUTLUAY
22- Onlara bir ıstırap gelip çattığında şöyle derler; Biz Allah içiniz ve sonunda Ona dönüp gideceğiz.
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
23-
başlarına bir musibet geldiği vakit inna lillahi ve inna ileyhi raciun (Biz Allahınız ve nihayet Ona döneceğiz) derler.
ELMALILI HAMDİ YAZIR
*Görülüyor ki, Allah'a geri dönüş bütün meallerde ölümden sonra Allah'a geri dönüş olarak alınmış. Ayet, Bakara-46 ile aynı anlamda gibi görünüyor. Oysa ki, Fecr-27,28,29 ve 30 beraberce ele alındığında, Rabbimizin bize nefsimizi tezkiye etmeyi, ruhumuzu Allah'a ulaştırmayı ve fizik vücudumuzu Allah'a kul etmeyi emrettiğini görüyoruz. İrcı'i ilâ Rabbiki (Rabbine geri dön) emri ise hayatta olan, iradesini kullanabilecek bir insana veriliyor. Yani hayatta olan bir insanın ruhunu, ölmeden evvel Allah'a ulaştırması emrediliyor. Zaten bir sonraki âyet-i kerîme (Bakara-157) bu dönüşün hidayete ermek (ruhun, ölümden evvel Allah'a ulaşması) olduğunu kesinleştiriyor.
Bakara 46 bu kitapta 4.konudur.
Bakara 157 bu kitapta 7.konudur.
89/ Fecr 27-28-29-30 : Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu). İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten). Fedhulî fî ibâdî. Vedhulî cennetî.
Ey mutmain olan nefs! Allahtan razı ol ve Allahın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allaha (Rabbine) geri dönerek ulaş. (Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allaha ulaştırdığın zaman), (Bana kul olursun) kullarımın arasına gir. Ve cennetime gir.
daha fazla bilgi almak isteyenler
http://www.mihr.com/turkce/ihtar/kuranmealleri.htm
adresinden faydalanabilir.
ALLAH cümlemizi hidayete erdirsin inşallah.