Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bediüzzaman “Kafirler ateşe ülfet peyda edecek” diyor. Bu ne demektir?

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Rahmet-i İlahiyeyi de göz önünde bulundurmak suretiyle, cehenneme girecek insanların ebedi cehennemde kalsa bile ateşe ülfet edeceğini Bediüzzaman, hadislere dayanarak bildiriyor.

Bu cümlenin izahına gelince, iki–üç tarzda izahı yapılabilir:

1- "Rahmetim gazabımı geçti" hadis-i kudsisinden ders çıkarılabilir. Yani, Allah’ın rahmeti, belirli bir zaman sonra bu insanı rahatlatacak ve ateşe karşı bir ülfet verecektir. Yani, Allah gazabından ziyade rahmetiyle muamele edecektir. Çünkü yukarıda ki ifade de geçtiği gibi, dünyada yaptıkları iyiliklere mükafaten, merhamet-i ilahiyeye mazhar olacaklar.

Muhyiddin Arabî Hazretleri, "Onlar orada ebedî kalacaklardır" mealindeki âyet-i kerimeyi tefsir ederken, kâfirlerin cehennemde ebedî kalmakla birlikte, azabı ebedîyen aynı seviyede tatmayacaklarını kaydeder ve zamanla oraya mahsus ayrı bir hayat çeşidine girip eski azaplarından bir bakıma kurtulmuş olacaklarını söyler. Nur Külliyatında geçen şu cümleler de o büyük velînin bu keşfini, az farkla, doğrular mahiyettedir:

"Kâfir, kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmiş ise de, amelinin cezasını çektikten sonra, ateş ile bir nev’i ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden âzade olur." İşaratü’l-İ’caz

"Evvelki şiddetlerden âzade olma" ifadesinden, azabın ebediyen devam edeceği, ama şiddetinin öncekilerden daha hafif olacağı anlaşılıyor. Muhyiddin Arabî Hazretleri ise azabın, yerini âdî, süflî, bayağı bir hayata bırakacağı ve kafirin cehennemde bu hâliyle ebediyen kalacağı kanaatindedir.

Nur Müellifi, naklettiğimiz ifadelerinin sonunda, buna dair "işarat-ı hadîsiye" olduğunu kaydeder. Sözü edilen hadisin metni hakkında bir bilgimiz yok. Ancak, Muyyiddin Arabî Hazretlerinin bu konuyu işlerken sıkça nazara verdiği bir hadis-i kutsî var; Üstadın sözünü ettiği hadis de o olsa gerek: "Rahmetim gazabımı geçti."

2- Adalet-i İlahiye noktasından bakılabilir. Yani bu insan yaptığı ve işlediği günahlardan dolayı azap görecektir. Ama bu insanlar, Bediüzzaman’ın dediği gibi, yaptıklarının cezasını çektikten sonra, ateşe ülfet peyda etmesi yani alışması adaletin neticesidir.

3- Kainatta ne varsa, Allah’ın bir ismini gösterir, onun aynasıdır. Bu durumda, cehennemde olan insanların da Allah’ın bazı isimlerine mazhar olması da mümkündür. Kim bilir belki de Allah’ın "Metin" ismine mazhariyet verilecek ve ateşe karşı dayanıklılık verilecektir. Keyfiyetini Allah bilir. Bize düşen iman etmek ve O dehşetli cehennemden kurtulmak için, ibadet, istiğfar ve taat siperine girmektir
 
Z

zeynep_hearty

Guest
sormak istediğim bir husus vardır iznizle ''rahmetim gazabımı geçti'' ifadesi gevşeklik kendini salıvermek için bir sebep olamazmı özetle şöyleki kalbinde hardal tanesi kadar iman olan cennete girecek ve rahmetim gazabımı geçti ifadelerini nasıl olsa bir şekilde rahman bağışlayacak nasıl olsa yaratıcının varlığına inanıyorum şu halde geç dahi olsa cennete nasip olacağım ümidi beslenmezmi?günah içerisinde geçirilen bir ömür ve hardal tanesi kadar imanın getirdiği müjde ...kaldıki iman etmemişe dahi azabın hafiflemesi bir müjde bir ümid değilmidir??selam ve dua ile...
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Evet, insan ibadetsiz olmayacağı gibi, İslâmîyet de ibadetsiz düşünülemez. Bu hakikati şöyle bir örnekle açıklayalım: Bir Müslüman köyü düşününüz. Bu köyde ezan okunmasın. Hiç kimse - ne bayram, ne cuma, ne de vakit - namazlarını kılmasın. Hiçbir fert oruç tutmasın, zekât vermesin, hacca gitmesin. O köyde yaşayanlar Kur’an okumasın, haram-helâl tanımasın, farz-vacip nedir bilmesinler. Kalplerinde Allah’ın sonsuz nimet ve ihsanlarına karşı, hiç kimsenin hatırına hamd ve şükür etmek gelmesin...

Böyle bir köyün ahalisi, Kur’an-ı Kerim’in emirlerine, Peygamber Efendimizin (asm.) sahabelerin, evliya ve asfiyanın, müçtehitlerin, müfessirlerin, mücedditlerin hayat tarzına ters düşen bir yola girmiş olmaz mı?

Evet, İslâm sadece teorik ve vicdanî bir sistem değildir. Kur’ân-ı Kerim’de birçok ayet-i kerimede imandan sonra hemen amel-i salih kavramı kullanılmakta ve salih amelin, imanın bir sonucu olduğu ders verilmektedir.
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
sormak istediğim bir husus vardır iznizle ''rahmetim gazabımı geçti'' ifadesi gevşeklik kendini salıvermek için bir sebep olamazmı özetle şöyleki kalbinde hardal tanesi kadar iman olan cennete girecek ve rahmetim gazabımı geçti ifadelerini nasıl olsa bir şekilde rahman bağışlayacak nasıl olsa yaratıcının varlığına inanıyorum şu halde geç dahi olsa cennete nasip olacağım ümidi beslenmezmi?günah içerisinde geçirilen bir ömür ve hardal tanesi kadar imanın getirdiği müjde ...kaldıki iman etmemişe dahi azabın hafiflemesi bir müjde bir ümid değilmidir??selam ve dua ile...

Kesinlikle katılıyorum size zeynep kardeşim..Rabbim bu kişilerden zaten razı olmadığı için cehennem ateşine atıyor..Bu ateşin seviyesini düşürmek yanlış olur..İsterseniz deneyilim..Elinize bir tane çakmak alın ve bir süre kolunuza tutun..Bağırarak geri çekiceksiniz..Bir daha tutun ve sonra bağırarak yine geri çekiceksiniz..Kolunuzun şu anda ateşe alışma gibi bir durumu söz konusumu olabilirmi??Hayır..Peki bu denemeden sonra günahlara tövbe edip sahil amel işlemek mümkün mü??Evet...Peki cehennemde böyle bir imkana sahipmiyiz??Hayır..Şu küçücük ateş canımızı bu kadar acıttığına göre cehennemdeki azabı düşünmek bile insanı ürpertiyor....
 

HaKYoLCusU

New member
Katılım
3 Ağu 2007
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Bakara Süresi 81.ayet:''Evet, kötülük işleyip suçu benliğini kaplamış (ve böylece şirke düşmüş) olan kimseler var ya, işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.'' Bence bu ayet herşeyi açıkça bildiriyor Üstadın anlatmak istediği şey bence başka bişey Kuran ayetinden farklı birşey söylemez Üstad Rabbimizin rahmeti tabiki gazabından daha büyük eğer öyle olmasaydı şuan Dünyada büyük felaketlere mahsur kalmıştık.Lut kavminin yaptığı sapkınlıklar şuan daha fazla ve açıkça yapılıyor ama Rabbimiz Hz.Muhammed(s.a.v) yüzü hürmetine ümmeti muhammede rahmetini gösteriyor.
 

HaKYoLCusU

New member
Katılım
3 Ağu 2007
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Bakara Süresi 86.ayet:''Onlar, ahireti verip dünya hayatını satın alan kimselerdir. Artık bunlardan azap hiç hafifletilmez. Onlara yardım da edilmez. ''Bunu ispatlayan bir başka ayet
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
sormak istediğim bir husus vardır iznizle ''rahmetim gazabımı geçti'' ifadesi gevşeklik kendini salıvermek için bir sebep olamazmı özetle şöyleki kalbinde hardal tanesi kadar iman olan cennete girecek ve rahmetim gazabımı geçti ifadelerini nasıl olsa bir şekilde rahman bağışlayacak nasıl olsa yaratıcının varlığına inanıyorum şu halde geç dahi olsa cennete nasip olacağım ümidi beslenmezmi?günah içerisinde geçirilen bir ömür ve hardal tanesi kadar imanın getirdiği müjde ...kaldıki iman etmemişe dahi azabın hafiflemesi bir müjde bir ümid değilmidir??selam ve dua ile...


şimdi bir kul madem ben yanıp çıkıcam, öyleyse ben böyle mutluyum şeklinde nefisine biat etse, bu kişi cehennemi hafife aldığında küfre bulaşır.. çünkü cehennem de çekilen şiddetin saniyesi dahi hafife alıncak kadar basit değil. zira bu konuda iğne başı kadar delik açılsa ordan bir ateş çıksa dünyay isabetetse dünyayı yerle bir eder denicek kadar şiddetliyken bir süre yanar çıkarım diyrek hafife almak bu durumda en ahmakca bir cümle olur...

S - Pekâlâ, o ebedî ceza hikmete muvafıktır; kabul ettik. Amma merhamet ve şefkat-i İlâhiyeye ne diyorsun?
C - Azizim! O kâfir hakkında iki ihtimal var. O kâfir, ya ademe gidecektir veya daimî bir azap içinde mevcut kalacaktır. Vücudun-velev Cehennemde olsun-ademden daha hayırlı olduğu vicdanî bir hükümdür. Zira adem, şerr-i mahz olduğu gibi, bütün musibet ve mâsiyetlerin de merciidir. Vücut ise, velev Cehennem de olsa, hayr-ı mahzdır. Maahaza, kâfirin meskeni Cehennemdir ve ebedî olarak orada kalacaktır.
Fakat kâfir, kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmişse de, amelinin cezasını çektikten sonra, ateşle bir nevi ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden azade olur. O kâfirlerin dünyada yaptıkları a'mâl-i hayriyelerine mükâfaten, şu merhamet-i İlâhiyeye mazhar olduklarına dair işârât-ı hadisiye vardır.
Maahaza, cinayetin lekesini izale veya hacaletini tahfif, veyahut icrâ-yı adalete iştiyak için cezayı hüsn-ü rıza ile kabul etmek, ruhun fıtrî olan şe'nidir.
Evet, dünyada, çok namus sahipleri, cinayetlerinin hicabından kurtulmak için, kendilerine cezanın tatbikini istemişlerdir; ve isteyenler de vardır.

Bakara Süresi 86.ayet:''Onlar, ahireti verip dünya hayatını satın alan kimselerdir. Artık bunlardan azap hiç hafifletilmez. Onlara yardım da edilmez. ''Bunu ispatlayan bir başka ayet
bu ayetten sizin anladığınız bu yöndedir, zira üstadın ilham üzere paylaştığı eserde yukarda bahsettiğim gibidir bu ayeti bize sunmuşsunuz, bu ayetide şu şekilde tefsir etmek mümkünmüdür zira sizin bu ayetten çıkardığınız anlam var birde bizim kalbimize doğan anlamı sizinle paylaşalım kardeşlerimizin taktirine bırakıyorum. şimdi gerek üstadın gerekse muhaddini arabinin bu konu üzere fikrini dinledik bunun üzere bir misal düşünelim, elimize bir yük alalım ve bu yük yaklaşık 10 kilo olsun bir süre hava tutalım ve o yükü elinizi indirmeden 9.5 a düşürelim sonra bir süre sonra 9 a düşürelim zamanla o yükü azalttığımızda kolumuzun yere indirmediğimiz için aynı ağrıyı, yükün ağırlığını hafifletmemize karşısın aynı şiddette hissettiğinize tanık olucaksınız buda hikmeti ilahi bir durum aynı şekilde sizce cehennemde azabın azaıltılmasına karşın ızıdırabın aynı şiddetle insan verilmesi sağlanamaz mı? unutmayalım ki ahireteki bir lezzetinin dünyada numunesini bulmak mümkündür...
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Üstadın anlatmak istediği kısaca kafirlere cehennemin bile rahmet olduğudur şöyle ki ; ya onlar yok olsaydı işte o zaman halleri ne olurdu, insanı gerçekten bitirip tüketen şey yok olmaktır, yok olma korkusudur.

sormak istediğim bir husus vardır iznizle ''rahmetim gazabımı geçti'' ifadesi gevşeklik kendini salıvermek için bir sebep olamazmı özetle şöyleki kalbinde hardal tanesi kadar iman olan cennete girecek ve rahmetim gazabımı geçti ifadelerini nasıl olsa bir şekilde rahman bağışlayacak nasıl olsa yaratıcının varlığına inanıyorum şu halde geç dahi olsa cennete nasip olacağım ümidi beslenmezmi?günah içerisinde geçirilen bir ömür ve hardal tanesi kadar imanın getirdiği müjde ...kaldıki iman etmemişe dahi azabın hafiflemesi bir müjde bir ümid değilmidir??selam ve dua ile...

Sahih-i müslimde geçen bir hadis-i şerife göre Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki " Allah hakkında kötü zan beslemeyiniz, zira Allah ( c.c.) sizin zannınıza göredir"

Biz istediğimiz kadar ibadet edelim, geceleri 1000 rekat namaz kılalım, gündüzleri de oruç tutalım, elimizde ne var ne yoksa hepsini fakır fukaraya dağıtalım,her yıl hacıya gidelim, her şeyi yapalım, fakat yine de o Cennet'i kazanmak için yeterli amelimiz yoktur, Allah'ın mümin kulları üzerinde lütfu keremi olmasa bunların hiç bir anlamı yoktur, işte bu yüzden Kadir suresinde mübarek gece hakkında " Kadir gecesi 1000 aydan daha hayırlıdır " denmiştir, Rivayet edildiği üzere beni israilde birisine zahid denmesi için 1000 ay uzlete çekilip , Hakk'ı tesbih etmesi gerekiyormuş ki kendine zahid denibelsin.
Ben Allah7a şükrediyorum ki Rabbimin rahmeti gazabını geçmiş ki, O'nun rahmetini umuyorum.
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
elimize bir yük alalım ve bu yük yaklaşık 10 kilo olsun bir süre hava tutalım ve o yükü elinizi indirmeden 9.5 a düşürelim sonra bir süre sonra 9 a düşürelim zamanla o yükü azalttığımızda kolumuzun yere indirmediğimiz için aynı ağrıyı, yükün ağırlığını hafifletmemize karşısın aynı şiddette hissettiğinize tanık olucaksınız buda hikmeti ilahi bir durum aynı şekilde sizce cehennemde azabın azaıltılmasına karşın ızıdırabın aynı şiddetle insan verilmesi sağlanamaz mı? unutmayalım ki ahireteki bir lezzetinin dünyada numunesini bulmak mümkündür...

Bu örnekte fevkalede üstad, Allah ( c.c.) razı olsun.
 

HaKYoLCusU

New member
Katılım
3 Ağu 2007
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Evet misal gerçekten çok güzel..Yani ben ayeti kerimeye ilk bakınca böyle anlıyorum artık yaşımın cahilliğine verin.Bizlerde siz büyüklerimizden öğreneceğiz Allah razı olsun :)
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Rahmet-i İlahiyeyi de göz önünde bulundurmak suretiyle, cehenneme girecek insanların ebedi cehennemde kalsa bile ateşe ülfet edeceğini Bediüzzaman, hadislere dayanarak bildiriyor.

Bu cümlenin izahına gelince, iki–üç tarzda izahı yapılabilir:

1- "Rahmetim gazabımı geçti" hadis-i kudsisinden ders çıkarılabilir. Yani, Allah’ın rahmeti, belirli bir zaman sonra bu insanı rahatlatacak ve ateşe karşı bir ülfet verecektir. Yani, Allah gazabından ziyade rahmetiyle muamele edecektir. Çünkü yukarıda ki ifade de geçtiği gibi, dünyada yaptıkları iyiliklere mükafaten, merhamet-i ilahiyeye mazhar olacaklar.

Muhyiddin Arabî Hazretleri, "Onlar orada ebedî kalacaklardır" mealindeki âyet-i kerimeyi tefsir ederken, kâfirlerin cehennemde ebedî kalmakla birlikte, azabı ebedîyen aynı seviyede tatmayacaklarını kaydeder ve zamanla oraya mahsus ayrı bir hayat çeşidine girip eski azaplarından bir bakıma kurtulmuş olacaklarını söyler. Nur Külliyatında geçen şu cümleler de o büyük velînin bu keşfini, az farkla, doğrular mahiyettedir:

"Kâfir, kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmiş ise de, amelinin cezasını çektikten sonra, ateş ile bir nev’i ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden âzade olur." İşaratü’l-İ’caz

"Evvelki şiddetlerden âzade olma" ifadesinden, azabın ebediyen devam edeceği, ama şiddetinin öncekilerden daha hafif olacağı anlaşılıyor. Muhyiddin Arabî Hazretleri ise azabın, yerini âdî, süflî, bayağı bir hayata bırakacağı ve kafirin cehennemde bu hâliyle ebediyen kalacağı kanaatindedir.


Sevgili Seyfullah;
bu bahsi geçen şedid azabdan, hafif azaba geçmenin kafirlere faydası nedir, bizim bilmemize faydası nedir acaba?
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
bu ayetten sizin anladığınız bu yöndedir, zira üstadın ilham üzere paylaştığı eserde yukarda bahsettiğim gibidir bu ayeti bize sunmuşsunuz, bu ayetide şu şekilde tefsir etmek mümkünmüdür zira sizin bu ayetten çıkardığınız anlam var birde bizim kalbimize doğan anlamı sizinle paylaşalım kardeşlerimizin taktirine bırakıyorum. şimdi gerek üstadın gerekse muhaddini arabinin bu konu üzere fikrini dinledik bunun üzere bir misal düşünelim, elimize bir yük alalım ve bu yük yaklaşık 10 kilo olsun bir süre hava tutalım ve o yükü elinizi indirmeden 9.5 a düşürelim sonra bir süre sonra 9 a düşürelim zamanla o yükü azalttığımızda kolumuzun yere indirmediğimiz için aynı ağrıyı, yükün ağırlığını hafifletmemize karşısın aynı şiddette hissettiğinize tanık olucaksınız buda hikmeti ilahi bir durum aynı şekilde sizce cehennemde azabın azaıltılmasına karşın ızıdırabın aynı şiddetle insan verilmesi sağlanamaz mı? unutmayalım ki ahireteki bir lezzetinin dünyada numunesini bulmak mümkündür...


خَالِدِينَ فِيهَا لَا يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ

Onlar ebedi olarak onun altında kalırlar. Ne azabları hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.

Allah azaltılmaz dendiği halde azaltılmasını kim düşünebilir ki ? Nasıl böyle bir tefsire gidilebilir? Üstadın ilham ile paylaştığı yorum bizi ne kadar ilgilendirir? Bu ilham gelmeden önce ayeti yanlış mı anlaşılıyordu?

Çeşitli tefsir ve "misallerle" Allahın "azizün züntikam/ intikam sahibi oluşu gözardı edilmesi ne derece doğrudur. Allahın rahmeti azabını geçmiştir muhakkak.. Demek ki azabının olduğuda açıktır.

Müminlerin ebedi cennetlik, kafirlerin ebedi cehennemlik oluşlar bu kısa hayatla kazanmak mümkün değil elbet. Eğer bir müslüman ebedi olarak yaşasaydı ebedi olarak müslüman kalacaktı. Bir kafir de ebedi olarak bu dünyada yaşasaydı ebedi olarak kafir olarak yaşayacaktı. İşte bu yüzdendir ki ebedi cezayı/mükafatı kazanmışlardır. Bir kafir öldüğünde artık ebedi olarak küfür üzere yaşacağı malum olmuştur. Bir kafir müslüman olduktan bir gün sonra vefat eder ve bu kişi ebedi cenneti nasıl kazanır? diye itiraz edenler olur. Eğer müslüman olduktan bir gün sonra ölen adam bir yüz yıl daha yaşasaydı geriye kalan ömrünü müslüman olarak geçirecekti. Ebediyete kadar da müslüman olarak kalacaktır.

Allahın rahmetinin fazla olması kafirelere sirayet etmez. Allahın rahmeti müminler üzerinedir. Eğer Allahın bir zerrecik Rahmeti kafirlere tesir etse belki hepsini cehennemden çıkarırdı. Asla böyle bir şey mümkün olmaz.


sizce cehennemde azabın azaıltılmasına karşın ızıdırabın aynı şiddetle insan verilmesi sağlanamaz mı?


Izdırabın aynı şiddeti devam edecekse eğer azabın azaltılmasının ne kıymeti kalır? Madem aynı acıyı hissedecek azabın azaltılmasına ihtiyaç nedendir?

Verilen misalde anlatılmak istenen, savunduğunuz düşünceye ters bir örnek gibi geliyor.. Zira azaba karşı bir ülfet oluşacağını savunuyorsunuz. Fakat örnekte yük hafifletilse bile devamlı yükün altında olduğunuz için hafifletildiğini hissetmezsiniz deniyor.
Düşüncenizle çelişmiyor mu?
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Nur Külliyatında geçen şu cümleler de o büyük velînin bu keşfini, az farkla, doğrular mahiyettedir:

"Kâfir, kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmiş ise de,
(")amelinin cezasını(") çektikten sonra, ateş ile bir nev’i ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden âzade olur." İşaratü’l-İ’caz

Acaba kafirler Amelinin cezasını mı çekiyorlar? Yoksa inançlarının cezasını mı? Bir kafirin iyi amelleri olabilir.. hayır hasenatta bir çok müslümanı geride bırakabilir.. zulmetmez.. bunlar olabilir şeyler. Böyle bir kafir amelinin cezasını mı çekmektedir.

Farzedelim! Kafirler amellerinin cezasını çeksin. Bu kafirler cezalarını çektikten sonra neden azab görüyorlar? Cezalarını çektikten sonra azab görmeleri -hafifletilmişde olsa- zulm değil midir?

Rahmetim gazabımı geçti hadisi onların azablarının hafifletilmesine nasıl delil teşkil eder anlamak zor! Bizim anlayamadığımız ilhamlar var sanırım..
 

ibrahim571632

New member
Katılım
3 Tem 2007
Mesajlar
705
Tepkime puanı
756
Puanları
0
Konum
Mersin
Konu farklı yerlere çekilmiş olsada benim kıssadan aldığım hisse şu ki; Allah_u Rahman, Rahimiyetini öyle tecelli ettirecek ki, en mülhid kafir dahi Cehennem azabına ebediyen maruz ve muhatap olmasına rağmen, onun cehenneme atıldığı ilk vakit tattığı hararet ile takdir edilen vakitten sonra hissedeceği hararetin şiddeti denk olmayacak.

Hararettin bir vakitten sonra aynı ölçüde hissedilmemesi, Azabın hafifletilmesinden kaynaklanmadığı ayetlerle sabit olduğuna göre bunun, ateşe ülfet etmekle izah edilmesinin sebebi bizlere meçhuldür.Dilediğini dilediği şekilde sebebe ihtiyaç duymaksızın yaratan Allah_u Teala tabiki ve elbet bunun vukuunu bir sebeple halkedecektir.Önemli ve bize malum olan şu ki Allahın rahmeti o kadar geniş ve merhamet noktasında o derece küllidir ki en asi kuluna dahi cehennemde de olsa merhamet edebilmektedir.Bizim sönük aklımıza ve kalbimize bu kıssadan doğabilecek ışık sınırlıdır.Her şeyi hakkıyla ancak Rabbül Arşil Aziym bilebilir.

Hal böyle iken bütün bunlar bize şunu göstermeli ki; Bir mü'min, Allah'ın Rahmetinin ne denli büyük olduğunu bu vesile ile görmeli,düşünmeli,şükretmeli.Bu yüce rahmet karşısında,kulluktaki acziyet ve kusurlarından dolayı samimi tövbeler ile Rabbine yönelmeli ve Allah'ın adaletinin ve ahdindeki sıdkının ise ciddiyetine varmalı, Rahmetinin onca büyüklüğüne rağmen Vaadinde sadakatine istinaden Cehennemi Kafirlerle doldurması tehdidi ve gerçeğini, bir an olsun hatırdan çıkartmamalıdır.

Selametle...
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Konu farklı yerlere çekilmiş olsada benim kıssadan aldığım hisse şu ki; Allah_u Rahman, Rahimiyetini öyle tecelli ettirecek ki, en mülhid kafir dahi Cehennem azabına ebediyen maruz ve muhatap olmasına rağmen, onun cehenneme atıldığı ilk vakit tattığı hararet ile takdir edilen vakitten sonra hissedeceği hararetin şiddeti denk olmayacak.

Hararettin bir vakitten sonra aynı ölçüde hissedilmemesi, Azabın hafifletilmesinden kaynaklanmadığı ayetlerle sabit olduğuna göre bunun, ateşe ülfet etmekle izah edilmesinin sebebi bizlere meçhuldür.

Önemli ve bize malum olan şu ki Allahın rahmeti o kadar geniş ve merhamet noktasında o derece küllidir ki en asi kuluna dahi cehennemde de olsa merhamet edebilmektedir.


Kıssa dan hisse..

Hararetin bir vakitten sonra aynı ölçüde hissedilmemesi, ayetle mi sabit oldu yoksa kıssa ile mi ? yada keşf ile mi ?



Allahın rahmeti o kadar geniş ve merhamet noktasında o derece küllidir ki en asi kuluna dahi cehennemde de olsa merhamet edebilmektedir.



Allah kafirlere rahmet eder mi? En asi kuluna dahi rahmet eder demişsiniz. Buradaki asilik amel yönünden mi iman yönünden mi? Eğer isyan eden kişi müslümansa -ki tartışılır- buna merhamet edilir elbette. Eğer o asi kişiden murad küfür ehli ise merhamet olunabilir mi? Allahın rahmetini merhametini inkar eden kişiye merhamet olunur mu? Allahın vaadi nerde kaldı. Yoksa Allahın merhameti, Allahın vaadini de mi kapladı?(haşa)


Hararettin bir vakitten sonra aynı ölçüde hissedilmemesi, Azabın hafifletilmesinden kaynaklanmadığı ayetlerle sabit olduğuna göre


Hangi ayetler bilmiyorum. Eğer böyle bir ayet varsa bizim gönderdiğimiz ayetlerle çelişiyor. Kuranda çelişki(!) bulduk! (estağfirullah ve etubu ileyh.)
 

ibrahim571632

New member
Katılım
3 Tem 2007
Mesajlar
705
Tepkime puanı
756
Puanları
0
Konum
Mersin
Kıssa dan hisse..

Hararetin bir vakitten sonra aynı ölçüde hissedilmemesi, ayetle mi sabit oldu yoksa kıssa ile mi ? yada keşf ile mi ?







Allah kafirlere rahmet eder mi? En asi kuluna dahi rahmet eder demişsiniz. Buradaki asilik amel yönünden mi iman yönünden mi? Eğer isyan eden kişi müslümansa -ki tartışılır- buna merhamet edilir elbette. Eğer o asi kişiden murad küfür ehli ise merhamet olunabilir mi? Allahın rahmetini merhametini inkar eden kişiye merhamet olunur mu? Allahın vaadi nerde kaldı. Yoksa Allahın merhameti, Allahın vaadini de mi kapladı?(haşa)


Hararettin bir vakitten sonra aynı ölçüde hissedilmemesi, Azabın hafifletilmesinden kaynaklanmadığı ayetlerle sabit olduğuna göre


Hangi ayetler bilmiyorum. Eğer böyle bir ayet varsa bizim gönderdiğimiz ayetlerle çelişiyor. Kuranda çelişki(!) bulduk! (estağfirullah ve etubu ileyh.)

Haşa, kardeşim nerden çıkarttınız şimdi Kur'an ayetlerine muhalif hüküm ortaya attığımızı.İyi okuyunuz Lütfen.Ben yazımda diyorum ki cehennem ehli hararetten bir vakit sonra aynı elemi, aynı azabı hissetmeyekmiş anladım.Kıssa dedim,eğer aklınızı karıştırmışsa bu ifade özrümle birlikte Keşf diyerek düzelteyim.Ben edebiyattaki kıssa-Hikaye'yi kastetmemiştim ama siz galiba o yönde anlamışsınız.Muhyiddin Arabi ve Said Nursi (K.S.) keşfiyatıyla sabittir kıssa dememden muradım onlardan bize intikali münasebetiyleydi.Cehennemliklerin ateşe ülfet edeceklerine,yanlış bilmiyorsam Kur'an da açık bir hükümle değinilmemiş.Yahut vardır biz o yönde idrak edememişiz.Ama keşfiyatın sahibi mubarek insanlar bu ülfeti Kur'an ahkamına zıt bir manada anlamamışlar.Bu manada anlayanlar bizleriz.

Azabın hafifletilmemesi hususu ayetle sabit dedim ama siz onuda yanlış anlamışsınız; Benim kasdettiğim ayet sizinde yazınızda kullandığın ayetin ta kendisi, yani

Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar. Artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır. (2/162)

İşte onların cezası, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanlığın lânetine uğramalarıdır. (3/87)
Bu lânete ebedî gömülüp gidecekler. Onların azapları hafifletilmez; yüzlerine de bakılmaz. (3/88)

Hal böyleyken yani Allahu Teala cehennemliklerin azabını hafifletmeyeceğini ilan etmişken nasıl olurda ateşe ülfet ederler diye aklı kurcalayan sorunun cevabını biz bilemeyiz demişim.Keşfiyatın sahipleri,ülfet ile demişler.Bende diyorum ki amenna.Ben anlamadım böyle bir şeye yok diyebilirmiyim.O halde ülfetin mahiyetini Allahu Teala bilir diyerek amenna demişim.

Demişsiniz ki asi ile kafir bir olur mu? Haşa,bence bir olsaydı yazımın ilk parağrafında en mülhid kafir ile aşağı parağrafta en asi kul ifadelerini ayırma gereği duymazdım.fakat anlaşılan o ki onada dikkat etmemişsiniz.Mülhid kafire ebediyen cehennem demişim aşağıda ifadesini bulan en asi kula cehennemde de olsa merhamet edilir demişim.

Sonra Kafire Allah bu dünyada rahmet eder de Ahiret te nasıl olurda merhamet eder demişsiniz? Cehennemin katlarını-tabakalarını tahayyül ederseniz bu sorunun cevabını almış olursunuz.Zira cehennemi, azab edilecekler arasında azabın şiddetine ve cezanın büyüklüğüne göre tanzim etmiş olan Rabbimizin, en mülhid Kafire dahi cehennemde azabederken dahi merhametli davrandığını görürüz.

Velhasıl kardeşim siz benim ne iddiaya sahip olduğumu tam idrak etmeden itiraz etmişsiniz.Başım üzre, bundan müteessir olmam ancak bu kadar önyargılı,peşin hükümlü olmak yanlış olmazmı?

Allaha Emanet Olunuz.
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Haşa, kardeşim nerden çıkarttınız şimdi Kur'an ayetlerine muhalif hüküm ortaya attığımızı.İyi okuyunuz Lütfen.Ben yazımda diyorum ki cehennem ehli hararetten bir vakit sonra aynı elemi, aynı azabı hissetmeyekmiş anladım.Kıssa dedim,eğer aklınızı karıştırmışsa bu ifade özrümle birlikte Keşf diyerek düzelteyim.Ben edebiyattaki kıssa-Hikaye'yi kastetmemiştim ama siz galiba o yönde anlamışsınız.Muhyiddin Arabi ve Said Nursi (K.S.) keşfiyatıyla sabittir kıssa dememden muradım onlardan bize intikali münasebetiyleydi.Cehennemliklerin ateşe ülfet edeceklerine,yanlış bilmiyorsam Kur'an da açık bir hükümle değinilmemiş.Yahut vardır biz o yönde idrak edememişiz.Ama keşfiyatın sahibi mubarek insanlar bu ülfeti Kur'an ahkamına zıt bir manada anlamamışlar.Bu manada anlayanlar bizleriz.




Yukarıda mavi olan kısımda; Cehenemliklerin ateşe ülfet edeceklerine dair açık bir ayet olmadığını (kapalısı varsa oda yeter bizim için) varsa da idrak edemediğinizi belirtmişsiniz. Böyle bir ayet ve bu manaya işaret eden bir kelime bulunmadığı halde, hangi keşf yoluyla anlaşılan manalara inanmak zorundayız? veya böyle keşflere iman edilebilir mi?


Ama keşfiyatın sahibi bu insanlar ülfeti kuran ahkamına zıt bir manada anlamamışlar demişsiniz. Hangi ülfetten bahsediyoruz? ülfet zaten keşf yolundan çıkmıştır. Sanki kuranda böyle bir kavram varmış gibi anlaşılıyor. (yine yanılıyorum ve yanlış anladım sanırım)


Hal böyleyken yani Allahu Teala cehennemliklerin azabını hafifletmeyeceğini ilan etmişken nasıl olurda ateşe ülfet ederler diye aklı kurcalayan sorunun cevabını biz bilemeyiz demişim.Keşfiyatın sahipleri,ülfet ile demişler.Bende diyorum ki amenna.Ben anlamadım böyle bir şeye yok diyebilirmiyim.O halde ülfetin mahiyetini Allahu Teala bilir diyerek amenna demişim.

Demişsiniz ki asi ile kafir bir olur mu? Haşa,bence bir olsaydı yazımın ilk parağrafında en mülhid kafir ile aşağı parağrafta en asi kul ifadelerini ayırma gereği duymazdım.fakat anlaşılan o ki onada dikkat etmemişsiniz.Mülhid kafire ebediyen cehennem demişim aşağıda ifadesini bulan en asi kula cehennemde de olsa merhamet edilir demişim.

Sonra Kafire Allah bu dünyada rahmet eder de Ahiret te nasıl olurda merhamet eder demişsiniz? Cehennemin katlarını-tabakalarını tahayyül ederseniz bu sorunun cevabını almış olursunuz.Zira cehennemi, azab edilecekler arasında azabın şiddetine ve cezanın büyüklüğüne göre tanzim etmiş olan Rabbimizin, en mülhid Kafire dahi cehennemde azabederken dahi merhametli davrandığını görürüz.


Bu ülfet nedir acaba? Ülfet gibi bir kavram hangi ayet ve hadisten çıkarılmıştır? Nasıl olurda ateşe ülfet ederler sorusu ne güzel bir soru! Bu sorunun cevabını kimse bilemez. Çünkü ülfet diye bir durum söz konusu olmadığı için, nasıl ülfet ederler gibi bir soru da manasız kalmaya mahkumdur. Nasıl ülfet eder sorusunun cevabını keşfiyatın sahibi cevaplamış: "ülfet ile.." Ve buna amenna/iman ettik. "Biz hiç kimsenin keşfine iman etmekle mükellef değiliz. "

Kuran ve Hadislerde belirtilmeyen bir hususta keşf olduğu zaman bunu islam itikadı içine dahil etmemiz mümkün değidir. Eğer böyle bir yola müsade edilirse, zamanla islam itikadına ters düşen şeylerin sokulacağı muhtemeldir.

Rabbimizin "en mülhid kafire" (ne demek bilmiyorum) cehennemde azab ederken dahi merhametli davrandığını görürüz, demişsiniz. Madem merhamet ediliyorlar neden azab görüyorlar?
Cehennemin tabaka tabaka oluşu Adaletinin bir gereğidir. Her kişiye aynı azab uygun olmadığındandır. Ve "yedi kapı/katla" sınırlı değildir. Yedi den kasıt çokluktan kinayedir. Ve cennetin sekiz oluşu yediden fazla oluşudur. Rahmetim azabımı geçmiştir hadisinden maksatda budur. Cennetin cehennemden fazla olmasıdır. Yoksa Allahın rahmetinin fazla olması kafirlerin azaba "ülfet" (nerden çıkarılmıştır? heralde bi kaç misalden..) etmeleriyle uzaktan yakından alakası yoktur.

Kafirlerin azaba ülfet etmeleri bizi ne ilgilendirir! Azaba düşen kafirleri korumak veya acılarını hafifletmek bize mi kaldı. Azaba ülfet etmek demek; bırakın azabın hafifletilmesini azabtan acı duymamak demektir. Allahümme ellfi beynehüme keme ellefte.. diye başlayan bir nikah duası vardır. Allahım bu iki kişiyi (birbirine) ülfet ettir.. kaynaştır, iyi geçindir.

Ülfet kelimesinde (Elif ismi burdan türemiştir) iyi geçinmek manası vardır. El müminu ilfin me'lüf (şihabul ahbar) Mümin iyi geçinen ve iyi geçinilen kimsedir hadisinde geçin "elf" kelimesi.. Bundan sonra kafirlerin cehennem azabına ülfet etmesi dendiği zaman ateşle iyi geçinmesi, ateşin onlara acı vermemesi gibi anlamlar çıkar.. Yok hayır böyle bir anlam çıkmaz derseniz azaba ülfet etmekten maksat nedir? ( Ben hala anlamamışım veya yanlış anlamışım)
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Faraza ikimiz kardeşiz. İyi geçinirken bana bir şeyler oldu. Sana hergün aynı şekilde hakaret eetmeye ve ithamlarda bulunmaya başladım. Senin beni engelleyecek gücün yok. İlk başlarda çok gücüne gider, ve hadsiz acı çekersin. Bir süre sonra hakaretlerim aynı şiddette olmasına rağmen sende etkisi azalmaya başlar. Ülfet peyda eder. Ben öldüğümde dersin "ah abim olsa da bana hakaret etse" Bu da o azabtan bir nevi lezzet aldığını gösterir.

Sen zeki bir kardeşsin daha ötesini anlamışsındır.


Bu ve benzeri misaller bu konu içerisinde bir çok defa verildi. Bu tip misallerle hakkında hiç bir delil olmadan Allahın azabının hafifleyeceğine dair delil çıkarılamaz. Ben sana hakaret etmeye başlayacağım.. Bir süre sonra hakaretlerim aynı olmasına rağmen sende etkisi azalacak.. Ülfet peyda edecek..

Sen hakaretlerini Allahın azabıyla eşdeğerde mi tutuyorsun? (yanlış anladınız ithamıyla karşılaşmak istemiyorum. Örneğiniz bunu ifade ediyor.) Senin hakaretlerin karşıdakine maddi yönde bir acı vermiyor. Fakat Allahın azabı ateştir.

Madem misallerle açıklıyorsunuz. Bir kardeşimiz örnek olarak vermişti. Sizin bu tip misallari vermenize karşılık tekrar etmekte yarar var.

Faraza iyi geçinen iki arkadaş. İyi geçinirken birisine bir şeyler oldu. Ve bu arkadaşının ellerini hergün sobanın üzerinde bir saat bekletiyor. Hikaye bu.. O arkadaşının elide her gün iyileşiyor ve eski haline geliyor. Ama arkadaşına bir şeyler olmuş dedik ya oda inatla hergün arakdaşının elini sobaya koymaktan bir türlü vazgeçmiyor. Ama ne ilginçtir ki; Ne arkadaşın elini bir saatten fazla sobada tutuyor nede sobanın harareti azalıyor.. Asıl ilginç olan yanı ne biliyor musunuz? Arkadaşının ateşe bir türlü alışamaması, sobaya ültef edememesi.. Ne soba elini yakmaktan vazgeçiyor, nede arkadaşın eli yanmaktan usanıyor..

Yıllar böyle sürüp gidiyor.. Ahh! Arkadaşın eli ile soba arasında bir ülfet peyda olsa eli yanmayacak ve acı çekmeyecek. Ve sonunda arkadaşın eli sobaya ısınmıştır. (ülfet peyda olmuştur) Ama ne yazıktır ki diğer arkadaşı bunu farkedememiş, hala her gün bir saat sobaya tutmaya devam etmiş.. "Bilseydi ülfet peyda olduğunu sobaya tutmasının ne anlamı kalırdı ki?"

Zeki olanlar, ateşe ülfet edildiğinde, artık ateşin ona bir acı vermeyeceğini, ve artık ateşe atılmanın bir manası olmayacağını anlarlar..

 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Ülfet peyda eder. Ben öldüğümde dersin "ah abim olsa da bana hakaret etse" Bu da o azabtan bir nevi lezzet aldığını gösterir.

Sen zeki bir kardeşsin daha ötesini anlamışsındır.


Ahh! Ben hikayenin sonunu unutmuşum.

Bizim arkadaşın elini yakan arkadaş ölmüş.. Adam elinin yanmasına alışmıştı ya, o arkadaşı ölünce kendi elini sobada yakacak bir arkadaş arar olmuş.. Ahh diye inlemiş, arkadaşım ölmeseydi de benim elimi yaksaydı. Adam öyle bi hale gelmiş ki bırakın sobadan acı duymasını, artık sabodan lezzet almaya başlamış. Ama bu sizin bildiğiniz lezzetlerden değil, bir nevi lezzet.

Hikaye bir yana, Allahın azabından "bir nevi" lezzet alındığı nasıl "misalle" anlatılır.

Şayet faraza diye başlayarak verdiğiniz bu misal Allahın kafirlere azab etmesine karşılık ise;

Siz kardeşinize, size bir şeyler olduğu için hakarete başladınız, Allah kafirlerin yaptıklarına karşılık azab etmeye başlamıştır.

Sizin azabınız söz/hakaretten ibarettir, Allahın azabı söz ile değildir. Söz ile azabını "Allahın laneti onların üzerine olsun" gibi ifadelerle bu dünyada yapmıştır.

Hakaret ettiğiniz şahış kardeşinizdir, Allahın mahlukat ile böyle bi yakınlığı yoktur. O yüzden kardeşiniz, ölürseniz sizi arar. Ve bu arayıştan bir nevi lezzet çıkarmışsınız. ( bunları bilmiyorsunuz diye söylemiyorum. Hepsi malum..)

Siz ölürsünüz ve hakaretiniz kesilir ve kardeşiniz sizi arar, Allah hay ve kayyumdur. Azab kesilmezz..

Siz bilemezsiniz Allah bilir. (bakara 232)
 
Üst Alt