Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Batir Allah'im Batir!

Aysegul

New member
Katılım
15 May 2006
Mesajlar
891
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Mehmet Akif Ersoymu....Haaaa evet:eek: ....O zaman Mehmet Akif Ersoyunda Velilerle bi ilgisi olduğunu anlarsınız umarım...İstiklal marşını okudunuzmu...Okuduğunuzu sanmıyorum...Okusaydınız Mehmet Akif Ersoy'u da örnek almazdınız...çok enteresan gerçekten
 

THE_HAFIZ

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
14 Ağu 2006
Mesajlar
319
Tepkime puanı
0
Puanları
0
DAVULUNDA SESI COK CIKAR AMA ICI BOSTUR



A dostum, taş ve kayaların içi de doludur ama, maalesef hiç sesleri çıkmaz.. Onun için, değerlendirmenizi lütfen sağlıklı yapın.. Bir insan KURAN öğretisi diye yırtınırken, sizin onu davula benzetmeniz, sözün kantarını nereye kaydırır, bir düşündünüz mü.. İnşallah bu sözü bilinçsiz söylemişsinizdir?. Eğer böyleyse, adınıza Ahmet Yasin kardeşimden ve Savunduğu KURAN ÖĞRETİSİNDEN ÖZÜR DİLİYORUM, çünkü sözünüz yanlış yere kayıyor..
 

ahmet yasin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Mehmet Akif Ersoymu....Haaaa evet:eek: ....O zaman Mehmet Akif Ersoyunda Velilerle bi ilgisi olduğunu anlarsınız umarım...İstiklal marşını okudunuzmu...Okuduğunuzu sanmıyorum...Okusaydınız Mehmet Akif Ersoy'u da örnek almazdınız...çok enteresan gerçekten

lafım ortaya!kimse üstüne alınmasın!
Eğer gerçekten M.Akif Ersoy'u okumuş olsalardı,O'nun tehidi anlayışa ne kadar yakın oldunu anlarlardı!sorun zaten algıdan kaynaklanıyor.Algıları tasavvufi gerçeklerle örtülmüş olanlara lafım!
 

THE_HAFIZ

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
14 Ağu 2006
Mesajlar
319
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Mehmet Akif Ersoymu....Haaaa evet:eek: ....O zaman Mehmet Akif Ersoyunda Velilerle bi ilgisi olduğunu anlarsınız umarım...İstiklal marşını okudunuzmu...Okuduğunuzu sanmıyorum...Okusaydınız Mehmet Akif Ersoy'u da örnek almazdınız...çok enteresan gerçekten



Siz M. Akifi birtek istiklal marşından bilirsiniz, oysa, tam 10 ciltlik bir külliyatı mevcuttur, bunu siz bilmezsiniz ama belki yerinize evliyalarınız bilir onlara sorun. Cumhuriyet ilan edildikten sonra Kur'an üzerine oynanan hileleri sizin anlı şanlı alimlerinizden Elmalılı sezememiş veya verilen parayı önemsediği için 10 ciltlik kuran dilini kuş diline çevirerek yayınlamıştır, hem de devlet bütçesinden ayrılan paralarla ama, küçümsediğiniz Mehmet Akif, hileyi sezmiş ve bu oyuna alet olmamıştır, elimizde sadece kısa surelerin meali ve açıklamaları mevcuttur ki, bu kısa kitapçıktan bile, ne denli bir yiğit ve ne denli korkusuz bir Hak kulu olduğunu ispat etmiştir..
Kendine Hz. İbrahimin ettiği duayı ediyor,
size de onu gerçek yönüyle anlamanızı temenni ediyorum..
 

THE_HAFIZ

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
14 Ağu 2006
Mesajlar
319
Tepkime puanı
0
Puanları
0
lafım ortaya!kimse üstüne alınmasın!
Eğer gerçekten M.Akif Ersoy'u okumuş olsalardı,O'nun tehidi anlayışa ne kadar yakın oldunu anlarlardı!sorun zaten algıdan kaynaklanıyor.Algıları tasavvufi gerçeklerle örtülmüş olanlara lafım!



Siz söylemesenizde kelimeleriniz yerine cuk oturuyor dostum, yüreğinize sağlık
 

THE_HAFIZ

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
14 Ağu 2006
Mesajlar
319
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Mehmet Akif Ersoymu....Haaaa evet:eek: ....O zaman Mehmet Akif Ersoyunda Velilerle bi ilgisi olduğunu anlarsınız umarım...İstiklal marşını okudunuzmu...Okuduğunuzu sanmıyorum...Okusaydınız Mehmet Akif Ersoy'u da örnek almazdınız...çok enteresan gerçekten



Bakın, bu dizeler de Mehmet Akiften

İnmemiştir hele Kuran, bunu hakkıyla bilin,
Ne mezarlıkta okunmak nede fal bakmak için
 

gencsofi

New member
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
128
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Web sitesi
www.seferli.net
evet kardeşim bu dizeleri vermişsin çok güzel ama amacını sorabilirmiyim acaba eğer yanlış anlamassan???
 

Aysegul

New member
Katılım
15 May 2006
Mesajlar
891
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Bakın, bu dizeler de Mehmet Akiften

İnmemiştir hele Kuran, bunu hakkıyla bilin,
Ne mezarlıkta okunmak nede fal bakmak için


Bu dizelerde Mehmet Akif'e ait çarpıtmayalım bence:eek: ...Çanakkalede ölen şehitlerimize olan değerini, şehitlere verdiği değeri görmüş oluyoruz

Çanakkale Şehidlerine

Şuheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar...
O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar,

Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi...

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara ya yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyyetler eder istiab.

"Bu, taşındır" diyerek Kabe'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle,
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanı Salahaddin'i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki islamı kuşatmış, doğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki; a'şara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Şair : Mehmet Akif Ersoy
 

Aysegul

New member
Katılım
15 May 2006
Mesajlar
891
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38

NOT : Sizin sahanın eserlerini de okudum, uykudan önce masal kitapları olarak, cidden insanın acayıp uykusunu getiriyor, uykusuzluk problemi çekenlere tavsiyemdir

hahahhhaaa anlıyoruuumm...E tabi herkes anlayamayınca öyle oluyo malesef...Birilerinden yardım alın bari:D
 

basbas

New member
Katılım
8 Eyl 2006
Mesajlar
234
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
42
İnsanları ve inançlarınıifikirlerini ne olursa olsun alaya almak aşağılamak ilim sahiplerine yakışmaz kardeşlerim.Ne olur artık iletişimizin hiç olmazsa saygı gösterilecek bir yanı olsun...üyeler bu hale alıştı artık belki ama hergün ziyaretçiler oluyor, bir anlık okudukları bir mj nelere mal olur bi düşünün...

Allahım bizi affet bu halimizden yine Sana sığınıyoruz...
 

the okuz

New member
Katılım
19 Mar 2006
Mesajlar
254
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Düşünmek mi?.. Cısss. Çok tehlikeli şeyler söylüyorsun a dostum.. Bunlar (sufiler) düşünmez, çünkü, evliyaları düşünür, bunlar kuzu kuzu onlara riayet ederler.. Sen hiç aklını kiraya veren birinin düşünebildiğine şahit oldun mu?.. Bu inanın fizik kurallarına en aykırı şeydir, birgün insanlık güneşe bile ayak basabilir ama, bir tasavvuf ehli asla düşünme melekesini çalıştırmaz, çünkü, gassalın elinde ölü olmak, bizimkilerin en iyi bildiği şeylerdir, bundandır ki, KUR'ANI 1000 sene öncesinde bir dondurmuşlar, çözebilene aşk olsun..
İNKİŞAF adlı bir dergi mevcut puyasada.. Şu başlığı atmış kapağına.. GELMİŞ GEÇMİŞ EN BÜYÜK MÜCEDDİD: EBU HANİFE... görüyor musun şu gerçeği (!).. Kur'an her yüreği kendine taze bir muhatap görmek isterken, bunlar, Ebu hanife ile mücedditliği, yeni İMAN HAREKETLERİNİ, imanın getirdiği taze fikir inkilablarını EBU HANİFE ile setliyorlar.. Bu mümkün değil tabi, ama, şimdilik mümkün kıldıklarına inanıyorlar, bırakın az daha inansınlar, şu KURAN GÜNEŞİ doğduğunda, hangi göz hakikat gözü.. belli olacaktır..

bak kardeş sana uzun süre susmuş olabilirim çünkü önceden senin dediklerinin aynısı dendi ve karşılığı verildi...ancak bazı geçilmemesi gereken çizgiler vardır ve sen o çizgiyi fena halde geçtin...Ebu Hanife yoldan geçen bir adam değildir, herhangi bir alim de değildir...Bence sen Ebu Hanife'nin hayatını bir oku insanları aşağılamadan önce tamam mı güzel kardeşim?
Bu sitede bazı alimlere bağlanması gerekenden fazla bağlananlar olabilir senin gibi densizlik edip hepsini toptan silenler de olabilir ancak Ebu Hanife farklıdır...Çünkü diğer alimlerin çok büyük bir çoğunluğu ömürlerini özgürlük içinde geçirmişlerdir, yani kastettiğim zenginlikte değil elbet, istedikleri gibi konuşabilmişler insanlara ışık tutabilmişlerdir hoş bunu da reddediyorsun ya...oysa Ebu Hanife hayatı boyunca zulme uğradı, sürekli işkence edildi ve sonunda işkence edile edile öldürüldü...Ve diyorum ki,
sen onun yerinde olsan ne yapardın acaba, böyle önüne gelene kolaylıkla laf atabiliosun Ebu Hanife falan da dinlemiosun, acaba ona teklif edilen mevkileri hemen kabul mu ederdin ki bence böyle, çünkü sen dünyayı biraz tepeden görür gibisin, kendi hatalarından çok insanların hatalarına bakıyorsun, İslam'ı alabildiğine yaymış en azından insanların günümüzdekinin tam tersine İslam'ı insanlara sevdirmiş insanlara laf atıosun...Ebu Hanife'ye laf atıosun...Elbette Müslümanın en önemli işi düşünmektir, bunun da üstünde duruosun ama senin bu şeyleri söylemeden önce 1 saniye bile düşündüğünü sanmıyorum...
Hepsini geçtik sen hadisi sünneti silip atıosun ben sana daha ne diim? kırk kere dedik biz de biliyoruz uydurma hadisler var hiç de az değil ama bu sünnet yok hadis yok kardeşim hepsi yalan hepsi uydurma dedirtir mi adama? neyse...
Allah kalbini açsın
 
Katılım
12 Eyl 2006
Mesajlar
60
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Web sitesi
www.blogcu.com
haklısın sevgi değer seha , hindistan zulmani ilimle ünlü bir yer ve istidraç söz konusu olan bir yer. onlar dahi yapabilirse Allah ın sevgili kulu neden yapamasın...
ya kardeşim kimmiş bu allahın sevgili kuluda ucsun,gezsin,helalleşsin haşa peygemberlere mahsus olan şeyleri şıhlarınıza alet etmeyin.hissi bir telapetiyi yada varoluşsal bir ucuş(yükseliş)u anlayabilirim.ordan oraya havadan,karadan sudan gitmek,ters abartmıyormusunuz?
edit:farkındaysanız pardon farkında olmadan o begenmediğiniz istidrac yapanlarla aynı konuma düşünüyorsunuz yapmak ve inanmakla...
 

THE_HAFIZ

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
14 Ağu 2006
Mesajlar
319
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bu dizelerde Mehmet Akif'e ait çarpıtmayalım bence:eek: ...Çanakkalede ölen şehitlerimize olan değerini, şehitlere verdiği değeri görmüş oluyoruz

Çanakkale Şehidlerine

Şuheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar...
O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar,

Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi...

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara ya yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyyetler eder istiab.

"Bu, taşındır" diyerek Kabe'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle,
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanı Salahaddin'i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki islamı kuşatmış, doğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki; a'şara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Şair : Mehmet Akif Ersoy



Hanfendi, belliki siz yorumları okumadan karşı çıkıyorsunuz, demek bu satırlar Mehmet Akifin, öyle mi, oysa ben Abuzittin ne ettin'in sanıyordum, la havle, yahu aynı şeyi söylüyoruz ama muhalefet olsun diye sırf, karşı çıkıyor ve kıvırttığımı söylüyorsun, anlamamak bu olsa gerek..
 

basbas

New member
Katılım
8 Eyl 2006
Mesajlar
234
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
42
ya kardeşim kimmiş bu allahın sevgili kuluda ucsun,gezsin,helalleşsin haşa peygemberlere mahsus olan şeyleri şıhlarınıza alet etmeyin.hissi bir telapetiyi yada varoluşsal bir ucuş(yükseliş)u anlayabilirim.ordan oraya havadan,karadan sudan gitmek,ters abartmıyormusunuz?

kimin ne kerameti vardır,yoktur bilemem ama metafizik bir alemin var olduğu söz konusudur,Allah isterse sebepleri ortadan kaldırabilir daha önce çocuğunu ezilmekten kurtaran babanın örneğini vermiştim,bahsedilenler alimlikle velilikle sınırlıda değil yani,telapati demişsiniz buna örnek bir kabile hala günümüzde yaşıyor ve evet telapati kurabiliyorlar dileyen google dan araştırabilir ben kitabın yazarını hatırlamıyorum ama bunun anlatıldığı kitap yada kitaplarda yazıldı.Yani sebeplerin ortadan kalktığı durumlar sandığınız kadar inanılmayacak şeyler değil.Allah ol der oluverir.değil mi ama....

dua ile....
 

Aysegul

New member
Katılım
15 May 2006
Mesajlar
891
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
kimin ne kerameti vardır,yoktur bilemem ama metafizik bir alemin var olduğu söz konusudur,Allah isterse sebepleri ortadan kaldırabilir daha önce çocuğunu ezilmekten kurtaran babanın örneğini vermiştim,bahsedilenler alimlikle velilikle sınırlıda değil yani,telapati demişsiniz buna örnek bir kabile hala günümüzde yaşıyor ve evet telapati kurabiliyorlar dileyen google dan araştırabilir ben kitabın yazarını hatırlamıyorum ama bunun anlatıldığı kitap yada kitaplarda yazıldı.Yani sebeplerin ortadan kalktığı durumlar sandığınız kadar inanılmayacak şeyler değil.Allah ol der oluverir.değil mi ama....

dua ile....


evet doğru söylüyorsun...Allah'u teala herşeyi yoktan var etmiştir...Bu ona zor değildir...vesselam
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
ya kardeşim kimmiş bu allahın sevgili kuluda ucsun,gezsin,helalleşsin haşa peygemberlere mahsus olan şeyleri şıhlarınıza alet etmeyin.hissi bir telapetiyi yada varoluşsal bir ucuş(yükseliş)u anlayabilirim.ordan oraya havadan,karadan sudan gitmek,ters abartmıyormusunuz?
edit:farkındaysanız pardon farkında olmadan o begenmediğiniz istidrac yapanlarla aynı konuma düşünüyorsunuz yapmak ve inanmakla...

birincisi hediyelerin sırf peygamberlere olduğuna deliniz nedir? bununl ailgili ayet varmı? ama ben hikmet verilenlerin sadece peygamberler olmadığını gösteren sayısız eser verebilirim...

Rabbim dilediğine hikmet verir dilediğine vermez...

Hangi peygamberin ümmetinden olursa olsun, velîlerden âdet dışı, yâni fizik, kimyâ ve fizyoloji kânunları dışında meydana gelen şeyler, hâdiseler.
Velîden meydana gelen kerâmet, tâbi olduğu peygamberin mûcizesidir. Kerâmet ya kâinât içindeki maddî şeylerle yâhut rabbânî ilim ve mârifetlerle ilgili olur. İkinci kısım kerâmetler daha yüksektir. (Abdülhakîm Arvâsî)

Kerâmet, evliyâlık için şart değildir. Yâni kerâmetin velîlerde mutlaka bulunması şartı yoktur. Hârikulâde haller, bâzan hâli dîne uygun olmayan kimsede de görülebilir ki bu istidrac veya sihir yoluyla olur. Buna kerâmet denmez. Çünkü kerâmet dînin emirlerine uyup, yasaklarından sakınan kimseden meydana gelir. İstidrac, nîmet gibi görünen, aslında sâhibi için, felâket olan hârikulâde hallerdir. (Abdülhakîm Arvâsî)

Bütün hârikulâde haller ya istiyerek meydana gelir veya istemeyerek. İstemeyerek meydana gelenlerde kerâmet sâhibi çok mahcûb olur ve kendini gizlemeye çalışır. İstiyerek meydana gelen kerâmet eğer din için faydalı olacaksa, izhârı gösterilmesi câizdir. Din için faydalı değilse, kerâmet sâhibi onu göstermeye aslâ teşebbüs etmez. (Muhyiddîn İbn-ül-Arabî)
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
(Benim ümmetimin alimleri ben-i israiloğulları peygamberleri gibidirler) hz. MUHAMMED a.s efendimiz buyurmuşlar O Allah dostlarının eti zehirlidir aman gıybetini etmeyelim bir defasında İmam-ı Rabbani(k.s.a) bu hadise binaen bakalım biz bu hadise layık bir kulmuyuz diye test etmek için elini akrebe sokturuyor akrep kendisi ölüyor Cenab-u hak c.c buyuruyor ben bir kulumu sevdimmi onun gören gözü işiten kulağı tutan eli yürüyen ayağı olurum... O yüzden O Allah dostlarına biraz dikkatli yaklaşalım ONLAR Allahın nazarıyla nazar eder Allah muhafaza kişi helak olur şüphesizki her devrin bir müceddidi vardır onlar ALLAH a ulaşmada vesiledir Cenabu hak buyurmuyormu bana ulaşmada vesileler arayınız hatırlarsanız miracı efendimiz Cenabu Hakkın huzuruna çıkarken bir arkadaşı vardı bir vesile Cebrail a.s ... Bizler aciziz vede çok günahkarız düşününki bahçenizde bir meyve ağacı bitmiş siz suyunu vermezseniz aşısını yapmazsanız çapasını yapmazsanız o ağaç meyve verirmi versede acı olur yine diyorumki bizler çok aciziz kendi halimizle Allah a nasıl ulaşırız bir aşı yapan manevi bir doktor olmazsa işimiz çok zor ALLAH c.c buyuruyor SADIKLARLA BERABER OLUNUZ sadık olunuz buyurmuyor selam ve dua ile
 

basbas

New member
Katılım
8 Eyl 2006
Mesajlar
234
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
42
bazen gözler perddeli kulaklar işitmez oluyor herhalde.Rabbin bize lutfettiklerine şükürler olsun...
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Mürşid ile tevbeye mecburmuyuz ?

Mürşid ile tevbeye mecburmuyuz ?

"Bir mümin, diğer mümin kardeşine: “Gel, bir Allah dostunun elinde tevbe et, istikamet bul.” diye tavsiyede bulunduğunda bazıları bu daveti hoş görmekte. Bazıları ise: “Ben tek başıma tevbe edemez miyim? Tevbe için başkasına ne hacet? Tevbe için tekkeye-Mekke’ye gitmenin ne gereği var? Ayrıca mürşidle tevbe dinde var mı? Allah ile kul arasına kimse giremez.” diye itiraz ve tenkitte bulunmaktalar. İlk bakışta çok makul gözüken bu itiraz ve tenkit gerçekte ne kadar haklı?...


Bir mürşidle tevbeye davet eden kimsenin davet ettiği mürşid kâmil ve kendisi de samimi ise, bu davetiyle sevap kazanır. Davetine uyan ve tevbe edip istikamet bulan kimsenin işlediği hayırlardan bir hisse de kendisi alır. İtiraz ve tenkid edenin ise ona bir zararı olmaz.

Böyle bir daveti kabul etmeyenlerin bir kısmı mazur, bir kısmı sorumlu olurlar.

Mazur olan kimse, tevbe etmeye karşı çıkmaz, tevbenin farz olduğunu bilir. Allah dostlarını sever, sevilmesi gerektiğini söyler ve onlarla beraber olmayı ister. Fakat bu zamanda gerçek mürşid kalmadı diye daveti ihtiyatla karşılar.

Bu kimsenin imandan değil, ihsandan zararı vardır. Yani kâmil mürşidle elde edeceği büyük menfaatları farkedemediği için birçok hayırdan mahrum kalır. Ancak güzel niyeti ve edebinin kendisini bir gün o cevherle buluşturması umulur.

Sorumlu olan kimse ise ya cahil, ya da bilen birisidir. Cahil kimse, dinde olan bir şeye yok demekle veya hayrı şer, şerri hayır görmekle mesul olur. Bilenin ise benlik ve kibri kalbini öldürür. Bu kimse yalnızca kendi bildiğini hak görür, başkasına hak vermez. Önüne konan ayeti kendince yorumlar, hadisi inkara gider, alimlerin sözlerini küçümser, hep ben bilirim der ve hayra yönelen kimsenin yolunu keser. Bundan dolayı mesuldür.


İstiğfar ve Tevbe aynı şey değil


Önce şunu belirtelim ki, hepimiz Yüce Allah’a istiğfar ve tevbe etmekle mükellefiz. İkisi de farzdır.

İstiğfar, Allahu Tealâ’dan affını istemek, bağışlanmayı istirham etmektir. Bu dil ile yapılır, sonuç Allah’a bırakılır. Tevbe ise değişmektir. Tevbe, ölü kalbi diriltmektir. Tevbe, bozuk hali ve kötü arkadaşı terketmektir. Tevbe, kötülüklere iyilik diye sarılmış nefsi ıslah etmektir. Tevbe, özü, sözü ve her yönüyle Allah’a dönmektir. Tevbe, nefis, şeytan ve kötü şartlarla mücadele etmektir. Tevbe, Yüce Allah’ın seveceği bir hale gelmektir. Bu ise hem dilin, hem kalbin, hem de bedenin işidir.

İstiğfar tek başına yapılabilir, fakat tek başına tevbe yapmak ve o tevbeyi korumak dünyanın en zor işidir. Bunun için Yüce Rabbimiz:

“Ey iman edenler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.” (Nûr/31) uyarısında bulunmuştur. Ayrıca Allahu Tealâ takvaya ulaşmak ve güzel edebi korumak için yardımlaşmamızı (Maide/2), kendi yolunda toplu halde, birlik ve dirlik içinde olmamızı istiyor. (Âl-i İmran/102-103) Takvaya ulaşmak ve istikameti korumak için sadık kulları ile beraber olmamızın gerektiğini belirtiyor. (Tevbe/119)


Tevbe, ancak cemaatle kolay

Mürşid deyince cemaat akla gelir. Mürşid-i kâmilin imam olduğu cemaatin niyeti ve hedefi dinin ihyası ve Allah’ın rızasıdır. ‘Gel mürşid elinde tevbe et!’ demek, ‘gel şeytana karşı cemaat kalesine gir, nefsin hücumuna karşı müminleri siper et, onların dua ve sevgisi ile kendini koruma altına al, Allah yolunda kardeşlerinle kuvvetlen, dağınıklık ve yalnızlıktan kurtul!’ demektir.

Müminlerin en temel işi, günahlardan temizlenmektir. Bu ortak bir vazifedir. Efendimiz (A.S.) bu vazifemizi şu temsille belirtiyor: “Müminler, iki el gibi devamlı birbirlerini temizlerler.” (Zebidî, İthafu’s-Sâde)

Ayrıca, hadis-i şeriflerde Allah yolunda birlik ve dirlğin insanı nasıl dirilttiği, yalnız kalanın ise nasıl felakete gittiği şöyle anlatılmıştır:

“Sizin cemaat halinde olmanız gerekir. Ayrılıp tek başına kalmaktan sakının. Şüphesiz şeytan, tek kalanla beraberdir (onu kolayca etkileyip, kalbine vesvese verir). İki kişiden ise çok uzak durur. Kim iman selâmeti ile ölüp cennetin tam ortasında olmak istiyorsa, cemaate yapışsın. Kimi iyilikler sevindiriyor, kötülükler üzüyorsa, o gerçek bir mümindir.” (Tirmizî, Ahmed, Hakim)

“Şüphesiz Allahu Tealâ, ümmetimi dalâlet (sapık fikir ve fitne) üzerinde bir araya getirmez. Allah’ın eli (rahmet ve desteği) cemaatle birliktedir. Kim cemaatten ayrılırsa ateşe gider.” (Tirmizî, Tabaranî)

“Hiç şüphesiz şeytan, cemaatten ayrılan kimseyle beraberdir. Onun içine yerleşip, istediği yola çeker.” (Beyhakî,Tabaranî)

“Şüphesiz müminlerin birbirlerine yaptıkları dualar onları destekler.” (Ahmed, Darimî)


Günah çıkarma hezeyanı ve Mürşidle tevbe


Allahu Tealâ’dan başka kimseye el açılıp ‘günahımı affet’ denmez. Peygamberler dahil, kimsenin böyle bir yetkisi ve görevi yoktur. Eğer bir kimsenin şahsına karşı bir kusur işlemişsek kendisinden özür dileriz, bizi affetmesini istirham ederiz. Bu şahısla ilgili bir hak olduğu için böyle yapılır. Bunun ötesinde hiç kimsenin Allah’a karşı yapılan kusurları affetme, temizleme görevi ve yetkisi yoktur. Ancak, günahkâr bir insanın tevbesine yardımcı olmak vardır. Bu yardım, günaha düşeni uyarmak, gıyabında hayır dua etmek, onun için Allah’a istiğfar ve gözyaşı dökmek şeklinde olur. Cenab-ı Hak, günahla nefsine zulmeden kullarına en güzel tevbe şeklini şöyle tarif etmiştir:

“Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileseler, Rasul de onlar için istiğfar etseydi, Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı.” (Nisa/64)

Demek ki ümmet için en hayırlı tevbe, Allah’ın Habibi Hz. Peygamber’in (A.S.) huzurunda yapılan, onun da şahitlik yaptığı, ayrıca dua ve istiğfarla desteklediği tevbedir. Büyük müfessir Fahruddin Razi (Rh.A.) bu ayetin tefsirinde der ki:

“Hz. Peygamber ile birlikte yapılan tevbenin bir faydası da, tevbe yapanın istiğfarındaki gaflet ve kusurlarının Hz. Peygamber’in istiğfarı ile giderilmesi ve ilâhî huzura sahih ve sağlam bir tevbe olarak ulaşmasıdır. Çünkü kendileri için istiğfar eden Peygamber’i Allahu Tealâ seçmiş, onu vahyi ile şereflendirmiş, kendisi ile kulları arasında bir elçi yapmıştır. Bundan dolayı, onun şefaat ve vesilesiyle huzuruna gelen bir şeyi geri çevirmemektedir.” (Tefsir-i Kebir)

Bugün yeryüzünde Allahu Tealâ’nın şahidi ve halifesi sıfatını taşıyan, Rasulullah’ın (A.S.) vârisi ve ümmetinin terbiyecisi olan kâmil mürşidler de, ümmetle yaptıkları tevbe ve istiğfarda Efendimiz’in ayette anlatılan sıfatını temsil etmektedir. Kâmil mürşidler, kulların Allah Tealâ’ya yönelişlerine şahid olmakta, tevbelerinin kabulü için ayrıca yüce huzurda yalvarmaktadırlar. Kâmil mürşidler naz makamında niyaz ettikleri için, onlarla birlikte yapılan tevbeler Allah katında daha sevimli ve daha temiz bir amel olarak kabul görmektedir.

Bir Allah dostunu şahit tutarak yapılan tevbede, tevazu ve yakaran kalp vardır. Bu durumda insan, kibrini kırmış, nefsini zelil etmiş, acizliğini anlamış, hiçliğini görmüş, ihtiyacını bilmiş ve ilacına koşmuş olmaktadır. Böyle bir tevbeyi hafife almak münafıkların sıfatıdır ve o kimsenin şu ayette anlatılan kimselerden olmasından korkulur:

“Onlara: ‘Gelin, Allah’ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin.’ denildiği zaman başlarını çevirip kaçarlar ve sen onların kibir içinde uzaklaştıklarını görürsün.” (Münafikun/5)


Hz. Rasulullah’ın vârisi kâmil bir mürşidin nezaretinde Allah’a yapılan tevbeyi hıristiyanların papaz önünde günah çıkarma hezeyanına benzetenler, tevhid dinini, Kur’an’ın hedefini, Sünnet’te uygulanan bey’atların hikmetini ve tasavvufun edebini bilmiyorlar demektir. Tasavvuf büyükleri, elinden tutan kimse ile şu şekilde tevbe etmektedir:


“Ya Rabbi! Bütün yapmış olduğum günahlardan ben pişmanım. Keşke yapmasaydım. İnşaallah bir daha ben yapmayacağım.”


“Müminlerin günahları için istiğfar et!”

Takvaya ulaşmak ve marifetullahı tahsil etmek için kendisine bey’at ve intisab edenlere mürşid-i kâmilin istiğfar etmesi, Kur’an-ı Hakim’in emri ve edebi gereğidir. Cenab-ı Hak, Rasulullah (A.S.) Efendimize şöyle emir vermiştir:

“Ey Peygamber! İnanmış kadınlar bey’at için sana geldiklerinde bey’atlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Mümtehine/12)

“Rasulüm! Hem kendi kusurun, hem de erkek ve kadın müminlerin günahları için istiğfar et!” (Muhammed/19)


Hiç bir mümin, intisab ve tevbe için elini tuttuğu bir kâmil mürşide: ‘Ben şu şu günahları işledim; beni affet, günahlarımı temizle, beni cehennemden kurtar, cennete koy!’ demez, diyemez. Ancak: ‘Ben Rabbime dönmek, rızasına yönelmek istiyorum; seni bu yolda kendime delil ve imam seçiyorum. Sen de bu amelime Yüce Rabbim huzurunda şahit ol ve affım için O’na yalvar da kalbime nur, gönlüme sürur versin, günahımı affetsin. Beni taatında muvaffak etsin.’ der.

Başkası için yanmak ve ağlamak peygamber ahlâkıdır. Allah dostlarının en güzel ahlâkı budur. Onlar kendileri için yaşamazlar. Onlar yüce Allah’ın yoluna canlarını kurban etmişlerdir. O’nu tanımak, sevmek ve zikretmek isteyenlere her şeylerini verirler. Bu, kalbi ihya olmuş ariflerin mesleğidir.

Kendi perişan haline bir damla göz yaşı dökemeyen günümüz insanı, başkası için nasıl ağlasın ve niçin ağlanacağını ne bilsin? Bizim için ağlayacak bir göz bulmaya mecbur değil miyiz?
 
Üst Alt