Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ayriliğin Nedenleri

HaNiF

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
201
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
iN QuRaN
AYRILIKLARIN NEDENLERİ

(NOT: Parantez içindeki sayıların birincisi sure sırası, ikincisi ayet numarasıdır.)

Onlar ki Kur'an'ı parça parça/bölük bölük yaptılar.
Rabbine yemin olsun ki, onları toplu halde sorgu suale çekeceğiz/hepsinden mutlaka hesap soracağız; Yapıp ettiklerinden... (Hicr 15:91-93)



Yeryüzünde yaratılmış olan insan türü önce kendisine bahşedilen vahiy nimetinin yönlendirdiği istikamette tek bir millet olarak yaşamını sürdürüyordu. Sonra hak ile batıl arasında iradeli tercihler sonucu oluşan kutuplaşma ve ayrılıklar başladı. (10:19). Yanlış tercihlerde bulunanlar; kurtuluş, adalet ve mutluluk yolu olarak kendilerine lütfedilen dinlerini (hayat ilkelerini) parçaladılar. Bu insanlar bölük bölük oldular. Ve Her bölük kendini farklı kılan değerleriyle övünmeye başladı (30:32).

İnsanların ayrılığa düşmelerinin nedeni; heva ve heveslerini aşamamaları (25:43), kendilerine Rabbleri katından doğru yolu gösterecek ve şifa olacak kitaplar verilmesine rağmen aralarında yaşattıkları kıskançlıkları kıramamaları (2:213) ve dolayısıyla Allah’ın kitabını gereğince akıl edememeleriydi (2:44). Bir çok konuda ihtilaflar sökün etti. Ve sonra işlerini aralarında parçaladılar, çeşitli kitaplara ayırdılar (25:53). Yani dinlerini parça parça edip, grup grup oldular (6:159).

Kendisine kelimeler verilen (2:37) Adem (a)’dan bu yana tüm insanlık için kurtuluş yolu hep aynı olmuştur. Bu yolun özü ve adı birdir: Allah Katında Din (hayat prensipleri) İslam’dır (3:19). Daha sonra oluşan tahrifatlara rağmen İbrahim (a)’ın dininin adı da budur. Hz. İsa’nın ki de. Tahrif olmuş din anlayışının ve cahili geleneğin çürümüşlüğü karşısında hayatı yeniden ıslah etmek ve insanları aydınlığa ulaştırmak üzere Hz. Muhammed’e tamamlanmış olarak Vahiy edilen (5:3) dinin adı da İslam’dır. Ama toplumsal yaşamda dile getirilen önceki ihtilaflar ve ayrışmalar Muhammed (a)’ın vefatından sonra İslam dünyasında da varlığını göstermiş ve devasa sorunlara neden olmuştur.

Oysa yüce Rabbimiz Kur’an’ı Kerim’de mü’minlerin bilerek hakka şahitlik etmelerini istemişti (42:86). Onların kardeş olduğunu (49:10) ve Allah yolunda birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayacaklarını (61:4) ifade etmişti. Ayrılığa düşülmesi olumsuzlamıştı (42:14). Ve Kitap’ta, ihtilaflardan arınma yolunun Allah’a ve Elçisine yönelmek olduğu gösteriliyordu (4:59). Ayrıca kendilerine apaçık ayetler sunulduğu halde ihtilaftan vazgeçmeyenleri kötü bir akıbetin beklediği hatırlatılıyordu (3:105).

Allah’ın Elçisi hayattayken müslümanlar arasında bölünmelere neden olacak herhangi bir ihtilaf olmadı. Allah’ın Elçisi müslümanların öğretmeni ve önderiydi. Ona itaat etmek Müslüman olmanın zorunlu gereğiydi (4:64). O müslümanlar arasında Allah’ın Kitabı ile hükmediyordu (4:105). Onlara vahyin anlaşılması ve yaşanması hususunda şahitlik yapıyordu (2:143). Ve O’nun döneminde müslümanlar vasat bir ümmet olarak vahdeti oluşturmuşlar ve insanlara tevhidi hakikatlerin şahitliğini sosyal yaşam içinde gösterebilmişlerdi. Bununla birlikte Kur’an Mesajı evrenseldi. O her dönemde ve her iklimde yaşanabilecek vahyi ilkeler ve emirler diziniydi. Müslümanların daha sonraki dönemlerde de Kur’an’ın bildirdiği ve Allah’ın Elçisi’nin uygulamasını gösterdiği doğrultuda; Allah’a topluca kulluk yapmak, aralarındaki işleri istişare ile halletmek, birlikte rüku etmek, zulüm ve saldırı karşısında topluca tavır almak, birbirlerine karşı merhametli ve bağışlayıcı olmak, kendilerinden olan emir sahiplerine uymak, ihtilaflarını Kur’an’ın hakemliğinde çözmek gibi toplumsal sorumlulukları devam etmekteydi. Güçlerin zayıflamaması için birbirleriyle çekişmemeleri ve kardeşlik hukukuna dikkat etmeliydiler (8:46). Dağılıp ayrılmamanın yolu Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktı (3:103).

Ama Hz. Muhammed’in vefatından kısa bir süre sonra müslümanlar da önceki milletlerin başına gelen acı akibeti yaşamaya başladılar. Ümmetin birlikteliğini zedeleyen bazı olumsuzluklar hissedilmeye başlandı ve peşi sıra vahyin ortaya koyduğu toplumsal yasalar varlığını gösterdi. Zira Rabbimiz kendinde bulunan güzel meziyetleri değiştirmedikçe bir millete verdiği nimeti değiştirmeyeceğini bildirmekteydi (8:53). Günümüzsde olduğu gibi İslam tarihi içinde de sürekli olarak gündeme getirilen “vahdet” konusu, aynı zamanda yitirilen bir birlikteliğin ifadesi oluyordu.

İlk dönemlerde müslümanlar’ın coğrafi olarak çok hızlı yaygınlaşmaları, Kur’ani eğitimin ve kültürün o bölgelerdeki yaygınlaşmasını aynı hız ölçüsünde gerçekleştiremedi. Sonraları ise İslam’a yeni giren kişilerin atalarından öğrendikleri putperest anlayışları yeni kimliklerine taşımalarını giderici yaygın eğitim politikaları üretilemedi.

Bu olgu yanında Kur’an nassları ile karşılaşılan olaylar arasında bağ kurma kabiliyetine sahip yetenekli ve muttaki kişiler yönetimde etkin olamadılar. Kısa bir süre sonra emanet, ehline verilip işler istişare ile idare edileceğine, yönetim, saltanat gibi cahili kültür ve kişisel ihtiraslar insanları Kur’an’ın aydınlığı karşısında köreltti. Müslümanların bazıları Doğru ile yanlışı birbirinden ayıran ölçüt olan Kitab’ı dilleriyle okudukları halde Yahudi ve Hıristiyanlar gibi birbirlerini doğru yol üzerinde olmamakla suçlamaya başladılar (3:113).

Bazıları da ellerinde vahiy bilgisini tutmalarına rağmen çekememezlik yüzünden birbirlerine düştüler (42:14). Kur’an’ın sunduğu kolaylıkve anlaşılırlık imkanları içinde vahye teslim olunacağına, farklılaşan değerler, cahili arzular, beşeri anlayışlar kendilerini Kur’an’la ifade etmeye çalıştılar. Bu noktadan sonra Kur’an’ın parça parça edilmesi (15:91) söz konusuydu.

Hicri birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü asırlarda “Makalat”, “Firak”, “Milel ve Nihal” başlıklarıyla fırkalaşmaların ifadesi olan kitaplar yazıldı. Bu kitaplarda ümmetin bölünen parçaları kendi fırkalarının tezlerini oluşturmaya ve nassları kendi tezleri doğrultusunda tefsir etmeye gayret ettiler. Sosyal konumları vahyi ölçüler belirleyeceğine, vahyi ölçüler ve Hz. Muhammed’in Kur’an pratikleri, Kur’an ve Sünnet müdafaası iddiası altında önceden kazanılmış veya gasp edilmiş sosyal konumlara göre yorumlanmaya başlandı. Artık çoğu kişi için ayetlerin yönlendiriciliği değil, ayetlerin yönlendirilmesi söz konusuydu. Heva ve hevesler ön plana çıktı. Dillerini Allah’ın ayetleriyle eğip bükenler (3:78). Kelimelerin kavramların yerleri değiştirildi (5:41). Allah’ın ayetlerini gizlemeye cüret edenler tövbe edip Rabbimizden af dileyeceklerine, lanetleneceklerini bile bile (2:159) bu tavırlarına gerekçe olacak bazı kelimelere yeni terimsel anlamlar yüklediler.

Allah’ın Elçisi’nin vefatından bir süre sonra, öncelikle toplumsal yönetimi ellerinde tutan kişileri doğrudan ilgilendiren “fısk”, “zulüm”, “iman”, “adalet”, “kader” gibi inanç konulu kavramların yorumlanmasında kötü niyetlerin ve cahili kültürlerin saptırıcılığı devreye girdi. Bu tartışmalar, kesin bilgiden ve vakıadan uzak olarak soyut ve Kur’ani ölçülerle çelişen bir tarzda kelami, felsefi, tasavvufi tartışma boyutlarına uzadı. Gaybın bilgi ve anahtarları Allah’ın yanında iken, gaybi konularda farazi tartışmalar ve içtihadlar yapıldı. Allah, Kitab’ında inanç konularıyla ilgili yeterli bilgi vermişken, bununla yetinmeyenler, farazi içtihadlarından doğan itikadi mezhepleriyle müslümanların bölünmüşlüğünü daha da arttırdılar.

Söz konusu olumsuzluklar yanında her fırka “fırka-i naciye” (Kurtulacak olan Tek Fırka) olduğu iddiasıyla diğer grupları dışlama ve tekfir etme hastalığına yakalandı. İşbaşına geldikten sonra bozgunculuk yapan (2:205) iktidar sahipleriyle mücadele etmek ve zulmedenlere eğilim göstermemek (11:113) gibi yükümlülüklerini müslümanların çoğu unuttu. Yüce Rabbimiz tabii ki bozgunculuk yapanı ıslah edenlerden ayırt edecekti (2:220). İşlerini kendi aralarında farklı kitaplar halinde parçalayıp-bölenler (23:53) gibi Kur’an’ı terkedilmiş (25:30) bir durumda bırakanlar, yaptıkları haksızlıklardan sonra tövbe edip hallerini ıslah edeceklerine (5:39), diğer grupları bid’atçilik ve bozgunculukla suçlamaya devam ettiler.

Ayrılıklar katmerleşti. İslam tarihi ile ilgili rivayetlere bakılacak olursa, öyle anlar yaşandı ki, küffar karşısında dökülecek kanlar, adeta iç savaşa dönüşen mezhep kavgalarında heder edilir oldu. Ümmetin dirlik ve düzenliği bozuldu. Ümmetin bilincini yaşatan tevhidi inanç, islam dünyasında görünebilir bir şekilde toplumsal gücünü yitirdi. Rabbimiz’in “Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin”(42:13) hitabıyla yaptığı tavsiyeye uyulmadı. Birbirleriyle çekişen müslümanlar çözülüp yılgınlaştılar. Rüzgarları kesildi (8:46).

Ama her dönemde bozukluklar, çetin ve olumsuz şartlar karşısında topukları üzerinde gerisin geriye dönmeyen, Allah’ın ipine sımsıkı sarılan, salih amellerine devam eden ve tevhidi mücadelenin yılmaz taşıyıcılığını yapan muvahhid ve inkılapçı insanlar varolageldi. Onlar ümmetin en hayırlılarıydılar (98:7). Lakin onlar uzun bir dönem toplumsal değişimi (13:11) sağlayabilecek yeterli bir oluşumu gerçekleştiremediler. Fakat bununla birlikte Allah’ın Kitab’ı önündeki engelleri kaldırmak ve tevhidi duyarlılığı taşıyıp yaygınlaştırmak konusunda çok önemli adımlar attılar. Bu adımlar sayesindedir ki Kur’an’ın hayatımızın bütün alanlarını yönlendiren, okunur-anlaşılır bir kitap olduğu; İslam’a olan şekli bağlılıklarla müslüman kimliği taşıyan insanların yeniden ıslahı, bilinçlendirilmesi; vahdet sorunu, birliğini kaybetmiş ve Batılı kafir güçlerin fikri, siyasi, ekonomik alanlarda fiili kuşatması altına girmiş İslam coğrafyasının gündemini oluşturmaya başladı.

Ve artık müslümanların gaflet ve cahilliklerinden yararlanan dünya egemen şirk güçleri ve yerli sultanları eskisi kadar rahat değillerdi. Egemenlikleri tehlikeye girebilirdi. Bunun için de Kur’ani uyanışı sindirmeli ve Kur’an’a yönelen müslümanları bölmeliydiler.

Fakat bugün müslümanların varolan farklılıklarının ve ayrılıklarının nedeni iyi kavranmalıdır. Bugün insanlığın İslam’a, müslümanların da birliğe şiddetle ihtiyacı vardır. Tabii ki “vahdet” soyut temennilerle kurulamaz. Vahdet, varolan ayrılıklardan uzaklaşma emelini içermekle birlikte, ayrılıkların üreme kaynaklarını kurutmayı da amaçlamalıdır. O halde ayrılıkların kaynakları yani hastalığın nedenleri iyi teşhis edilmelidir. Bugün muvahhid ve inkılapçı bir yöneliş içinde olan müslümanların ve İslami hareketlerin aralarında varolan farklılıkların temel nedeni emperyalist güçlerin desiseleri değildir. Temel neden: yukarıda ayetler ışığında değindiğimiz ayrılıklar ve tarihi arka plandır.

Kültürümüzü, alışkanlıklarımızı, duygularımızı Kur’an’ın aydınlığıyla tarihi karanlıkların tasallutundan ve bencilliklerden arındırmalı, aynı tarih içinde güç bulan her türlü şirkin, zulmün,ve haksızlığın karşısında yükselen Tevhidi mücadele çizgisini iyi kavramalı ve bu çizgiyi daha da kalınlaştırarak daha da yaygınlaştırmalıyız. Allah, ayrılığa düşülen konularda Kıyamet günü hükmünü verecektir (22:69). Ayrılıklardan kurtulabilmek için topluca Allah’ın ipine sarılmalıyız ve bölünmemeliyiz (3:103).

Bu, dosdoğru olan yoluma uyun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın. Allah size bunları sakınasınız diye buyurmaktadır. (En’am 6:153)

Bu da bizim indirdiğimiz bir kitaptır. Kutsal ve bereketli. Artık ona uyun ve korunun ki size rahmet edilebilsin. (En’am 6:155)
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
inaniyorumki tek düze insanlar olmayacaktir zaten olmamalilarda aslinda bir ayrilik söz konusu degil ihtiyaclar söz konusudur teferruatlar degisse bile öz ayni kaldigi sürece hicbir mahsur olmayacaktir yalniz tüm islam alemindeki müslümanlar birbirlerine saygi duyup hosgörü icinde olduklari sürece ve birbirlerini destekledikleri sürece eger anladigimiz ayriliksa bu zaten kalmayacaktir
 

abdullahadem

New member
Katılım
3 Ağu 2006
Mesajlar
172
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Amaçlarımızın aynı gidişat yollarımızın farklı olması gayet doğaldır.
Doğal olmayan:birbirimize karşı doğru olan benim gittiğim yoldur demektir.
Vesselam...
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
bizi ayrilik yoluna itmeye calisip bu gibi düsünceleri empoze edip bu fikirleri islam alemine yayan düsünürler yada düsünmeyenler allah onlara akil fikir versin ve bu yoldan ali koysun
insallah
 

HaNiF

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
201
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
iN QuRaN
alptraum' Alıntı:
inaniyorumki tek düze insanlar olmayacaktir zaten olmamalilarda aslinda bir ayrilik söz konusu degil ihtiyaclar söz konusudur teferruatlar degisse bile öz ayni kaldigi sürece hicbir mahsur olmayacaktir yalniz tüm islam alemindeki müslümanlar birbirlerine saygi duyup hosgörü icinde olduklari sürece ve birbirlerini destekledikleri sürece eger anladigimiz ayriliksa bu zaten kalmayacaktir


Kardeşim gerçekten size hayret ediyorum... Nasıl oluyor da ayrılık sözkonusu olmuyor... Bir Nurcu süleymancıyı kabul etmiyor, bir süleymancı da nurcuyu... bir sünni şiiyi kabul etmiyor, bir şii de sünniyi... bir tarikat diğer tarikatı kabul etmiyor, diğer tarikat da onu...

Yani her ne kadar ayrı değiliz deseniz bile tamamen bölünmüş durumdayız... Hiç bir grup diğerini kabul etmiyor açıkçası... Bu ayrılık değil de nedir?

Ayrıca hangi mezhebe, tarikata, cemaate bağlı bir insan diğerine saygı gösteriyor ki? Hangi müslüman kendi grubunda olmayanı kabul ediyor ki... Yapmayın Allah aşkına...

Bir sünni şiiye kafir diyor. Hak mezhep 4 diyor. Onlarda sünniler diyor. Bir sünni şiiyi kendince cehenneme yollayabiliyor. Onu gayri müslim olarak görebiliyor... Şiilerin de sünnilerden geri kalır yanı yok...

Bir tek Nur cemaati bile kendi içinde 20 küsür gruba ayrıldılar. Her biri risaleleri farklı yorumluyor. Hangisine gitsen, diğerleri batıl yorum, hak olan bizimki diyor... (Daha önce farklı nur cemaatlerinin sohbetlerinde bulundum. Bunu bizzat kendim yaşadım).

Lütfen biraz daha mantıklı davranın. Birlik ve beraberlik içinde olacağımıza ayrılık içindeyiz.

Allah, dinlerini parça parça, bölük bölük, hizip hizip edenler için (yani bizler için) ne buyuruyor bakın:

En'am Suresi 159 "Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir."
 

abdullahadem

New member
Katılım
3 Ağu 2006
Mesajlar
172
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Bir dakika nurcular süleymancıları kabul ederler hatta bütün tarikat ve cemaaatleri kabul ederler.Onlar kabul etmeyebilir.Üstadımız da onları kabul etmiştir.
Vesselam...
 

HaNiF

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
201
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
iN QuRaN
abdullahadem' Alıntı:
Bir dakika nurcular süleymancıları kabul ederler hatta bütün tarikat ve cemaaatleri kabul ederler.Onlar kabul etmeyebilir.Üstadımız da onları kabul etmiştir.
Vesselam...


Bırakın Allah'ınızı severseniz... Ben nurcuların içinde bulundum. Diğer cemaatler için ağza alınmayacak şeyler söylediler... Hadi Nur cemaatinde bulunmayan, onların içlerinde kalmayan biri olsam da bana yuttursanız.

Mesela yazıcılar, Fethullah dediğiniz hocaya (!) fettoş derler. O ne bilir derler. Kel Mehdi derler... Derler oğlu derler...

Fethullahçılar da onlara bunlara benzer hitapta bulunurlar. Yazıcılar veya herhangi bir cemaate sanki onlardan bir üstünlükleri varmış gibi "Bizim cemaatimiz daha geniş. Diğer nur cemaatlerinin hepsini toplasanız bile bizim cemaatimiz kadar etmezler" derler... Sanki kelle sayısıyla gerçek bulunuyormuş gibi... Eğer kelle sayısıyla gerçek bulunsaydı bütün fethullahçılar gayri müslim olurlardı. Çünkü dünyada yaklaşık 4.5 milyar gayri müslim; 1.5 milyar müslüman var...

Ben bizzat duydum bu sözleri.... İçinizde bulunmamış olsam da yuttursanız....
 

abdullahadem

New member
Katılım
3 Ağu 2006
Mesajlar
172
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Kardeşim bizde inan bana öyle bir şey yok bende nurcuların içinde bulundum.
Bu konulara üstadımız işaret etmiştir ve birbirimize karşı üstünlük tavrı sergilemeyin demiştir.Onlar kendi kişiliklerine nur cemaatini alet edenlerdir.
Vesselam...
 

HaNiF

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
201
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
iN QuRaN
abdullahadem' Alıntı:
Kardeşim bizde inan bana öyle bir şey yok bende nurcuların içinde bulundum.
Bu konulara üstadımız işaret etmiştir ve birbirimize karşı üstünlük tavrı sergilemeyin demiştir.Onlar kendi kişiliklerine nur cemaatini alet edenlerdir.
Vesselam...


Benim bu lafları duyduğum kişiler basit, küçük çapta bilgisi olan kişiler değil inanın. Bu lafları ben, bulunduğum ildeki cemaatin başkanından ve o bölgedeki genel sorumlu kişilerden duydum...

Eğer o kişiler haddini bilmeyenler diyorsanız, onları o makama eriştirenlerin daha bilgisiz, beceriksiz, düşüncesiz olduklarını iddia etmiş olursunuz.. Ki bu, bütün nur cemaatini karalar...

Vesselam...
 

abdullahadem

New member
Katılım
3 Ağu 2006
Mesajlar
172
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Kardeşlerim nur cemaatini kendi menfaatlerine alet eden kişiler girerse olacağı budur.Bu o ildeki kişilere bağlıdır.O kişiler buna dur deseydi bu sonuçlar çıkmazdı.Biz kişiyi övmeyiz biz kişilerin sözlerine bakmayız biz Risale-i Nur a bakarız.Kişi kendi menfaatlerini ortaya sürebilir.
Vesselam...
 

HaNiF

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
201
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
iN QuRaN
abdullahadem' Alıntı:
Kardeşlerim nur cemaatini kendi menfaatlerine alet eden kişiler girerse olacağı budur.Bu o ildeki kişilere bağlıdır.O kişiler buna dur deseydi bu sonuçlar çıkmazdı.Biz kişiyi övmeyiz biz kişilerin sözlerine bakmayız biz Risale-i Nur a bakarız.Kişi kendi menfaatlerini ortaya sürebilir.
Vesselam...


Doğru... Ben içinizde bulunduğum için, sizin Kur'an'ı hiç elinize almadığınızı biliyorum... Daha hiç bir sohbette Allah şöyle buyuruyor dediklerini inanın hiç hatırlamıyorum.... Bütün sohbetlerinde "Üstadımız şöyle buyuruyor, hocamız şöyle diyor, hocaefendimiz şöyle diyor"....

Bir kere de ne olur Allah şöyle diyor deyin yaa. Bir nur cemaatinde öğrenci olarak 1 yıl kaldım. Ellerine inanın ne Kur'an aldılar, Ne ayet okudular.

Tek bildikleri var Risale-i Nur. Kur'an'ın tefsiriymiş.... Kimi kandırıyorsunuz.... Tefsir olsaydı sohbetlerinde "Bu sohbetimizde şu ayeti inceleyeceğiz." deyip, ayetin tefsirini, açıklamasını yaparlardı.

Fakat ben 1 yıl boyunca yaklaşık 100 küsür sohbetlerine katıldım (öğrenci olduğum için hafta sonları ve yatakhane müdüründen izin aldığım zamanlarda katılabiliyordum) ve hiçbir sohbetlerinde ayet açıkladıklarını bırakın; ayet okuduklarına bile rastlamadım yemin ederim. hiç rastlamadım... Siz, kendinizi ve içinizde bulunmayanları kandırırsınız ancak.... Beni asla kandıramazsınız....
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
HaNiF' Alıntı:
Bırakın Allah'ınızı severseniz... Ben nurcuların içinde bulundum. Diğer cemaatler için ağza alınmayacak şeyler söylediler... Hadi Nur cemaatinde bulunmayan, onların içlerinde kalmayan biri olsam da bana yuttursanız.

Mesela yazıcılar, Fethullah dediğiniz hocaya (!) fettoş derler. O ne bilir derler. Kel Mehdi derler... Derler oğlu derler...

Fethullahçılar da onlara bunlara benzer hitapta bulunurlar. Yazıcılar veya herhangi bir cemaate sanki onlardan bir üstünlükleri varmış gibi "Bizim cemaatimiz daha geniş. Diğer nur cemaatlerinin hepsini toplasanız bile bizim cemaatimiz kadar etmezler" derler... Sanki kelle sayısıyla gerçek bulunuyormuş gibi... Eğer kelle sayısıyla gerçek bulunsaydı bütün fethullahçılar gayri müslim olurlardı. Çünkü dünyada yaklaşık 4.5 milyar gayri müslim; 1.5 milyar müslüman var...

Ben bizzat duydum bu sözleri.... İçinizde bulunmamış olsam da yuttursanız....
sen nurculer içind ebulundum diyorsun her bulunan hakikate mazhar olamaz; ihlas risalesini belliki okumamışsın yada o bnurcu dediğin arkadaş her kimse o okumamış, hiçbir layığıyla nur talebesi ihlas risalesinde üstat bu konuyu açıklıyor...hakiki nur talebesi bu işlerle uğraşmaz siz onlara bakaıp nur cemaatine laf asöyleminiz yanlış olur, bir okula girdiğinizde bir haylaz talebe gördüğünüzde çıkıp bu okulun öğrencileri haylaz demek ne kadar yanlış olur bilirmisiniz, madem nu rcemaatinbde bulundunuz üsta derki bir gemide bir tane müsbet insan varsa o gemi yine batırılmaz. onun için bu şunu gösterir risaleleri anlıyamamışsınız..
 

HaNiF

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
201
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
iN QuRaN
seyfullah putkıran' Alıntı:
sen nurculer içind ebulundum diyorsun her bulunan hakikate mazhar olamaz; ihlas risalesini belliki okumamışsın yada o bnurcu dediğin arkadaş her kimse o okumamış, hiçbir layığıyla nur talebesi ihlas risalesinde üstat bu konuyu açıklıyor...hakiki nur talebesi bu işlerle uğraşmaz siz onlara bakaıp nur cemaatine laf asöyleminiz yanlış olur, bir okula girdiğinizde bir haylaz talebe gördüğünüzde çıkıp bu okulun öğrencileri haylaz demek ne kadar yanlış olur bilirmisiniz, madem nu rcemaatinbde bulundunuz üsta derki bir gemide bir tane müsbet insan varsa o gemi yine batırılmaz. onun için bu şunu gösterir risaleleri anlıyamamışsınız..


Daha neyini anlayacağım ki... Kur'an'la uzaktan yakından alakası olmayan bir kitabın....
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
HaNiF' Alıntı:



Benim bu lafları duyduğum kişiler basit, küçük çapta bilgisi olan kişiler değil inanın. Bu lafları ben, bulunduğum ildeki cemaatin başkanından ve o bölgedeki genel sorumlu kişilerden duydum...

Eğer o kişiler haddini bilmeyenler diyorsanız, onları o makama eriştirenlerin daha bilgisiz, beceriksiz, düşüncesiz olduklarını iddia etmiş olursunuz.. Ki bu, bütün nur cemaatini karalar...

Vesselam...
yaşı ve cemaat içinde mevkisi önemli değil ama belliki nur talebesinin edebini bünyesinde bulundurmamış kişi. nur cemaatini şuan bir bütün halinde değil ,80li yıllara paqrçalanma geçirmişlerdir ve firki ayrılığı olmuştur onun için şunu bilin ben bu kişiyi cemaatin il sorumlusuymuş isterse türkiye sorumlusu olsun böyle bir açıklama hiçbir edep sahibi nur talebesine yakışmaz belliki nasiplenememiş o risalelerden. sizde yanlış kişilere denk gelmişsiniz. Allah o kardeşlerimizi içine düştüğü bu yanlıştan kurtarsın inşallah, çünkü bir nur talebesi bilirki bir kişinin fikrini kabul etmese bile fikrine saygı duyar ve onun hakkında edep dışı söz taşımaz sizin yerinizde olsam , hizmeti üstaddan dinlerim ,risalelerden anlarım ...nur cemaatini , ahmetten mehmetten dinleyerek öğrenemezsiniz...
 

HaNiF

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
201
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
iN QuRaN
seyfullah putkıran' Alıntı:
yaşı ve cemaat içinde mevkisi önemli değil ama belliki nur talebesinin edebini bünyesinde bulundurmamış kişi. nur cemaatini şuan bir bütün halinde değil ,80li yıllara paqrçalanma geçirmişlerdir ve firki ayrılığı olmuştur onun için şunu bilin ben bu kişiyi cemaatin il sorumlusuymuş isterse türkiye sorumlusu olsun böyle bir açıklama hiçbir edep sahibi nur talebesine yakışmaz belliki nasiplenememiş o risalelerden. sizde yanlış kişilere denk gelmişsiniz. Allah o kardeşlerimizi içine düştüğü bu yanlıştan kurtarsın inşallah, çünkü bir nur talebesi bilirki bir kişinin fikrini kabul etmese bile fikrine saygı duyar ve onun hakkında edep dışı söz taşımaz sizin yerinizde olsam , hizmeti üstaddan dinlerim ,risalelerden anlarım ...nur cemaatini , ahmetten mehmetten dinleyerek öğrenemezsiniz...


Ben bu cemaati öğrendiğim kadar öğrendim... Ellerine Kur'an bile almayan bir cemaatin İslâm cemaati olduğuna asla inanmıyorum ben...
 

HaNiF

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
201
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
iN QuRaN
seyfullah putkıran' Alıntı:
şimid şunun kanısına vardımki risaleleri gerçekten okumamışsınız, nasıl bu cematin içinde bulundunuzu anlamadım...


İnanmak zorunda değilsiniz. Ama yemin ederim ki içlerinde bulundum... Kur'an ile ilgili hiç bir şey öğretmediler malesef
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
HaNiF' Alıntı:



Fakat ben 1 yıl boyunca yaklaşık 100 küsür sohbetlerine katıldım (öğrenci olduğum için hafta sonları ve yatakhane müdüründen izin aldığım zamanlarda katılabiliyordum) ve hiçbir sohbetlerinde ayet açıkladıklarını bırakın; ayet okuduklarına bile rastlamadım yemin ederim. hiç rastlamadım... Siz, kendinizi ve içinizde bulunmayanları kandırırsınız ancak.... Beni asla kandıramazsınız....[/SIZE]
sanırım sophbetleri can kulağıyla dinlememişsiniz, çünkü risalelrde ayetler mevcut ve risale hakikatleri ve hikmetleri anlatır madem ayetin hikmetini öğrenmek istiyosunuz size inşallah birincisi sözü örenk olarak verim bir szöle nice hakikate ayak bastığını görüceksiniz....
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
HaNiF' Alıntı:
İnanmak zorunda değilsiniz. Ama yemin ederim ki içlerinde bulundum... Kur'an ile ilgili hiç bir şey öğretmediler malesef
onlart öğretmediyseler biz anlatırz siz bakın risaleler neyi anlatıyor inşallah bizi dinlersenzi risalenin neleri anlattığını görüceksiniz....
 
Üst Alt