Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Türklere gönderilen elçi kimdi?

GÖKTÜRK_ÝSLAM

New member
Katılım
12 Kas 2008
Mesajlar
14
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
39
[ı][sıze=3]bilmek baska arastirmak baska bir olay,yani sorgulamadan sadece duyduguyla yetinmek bazan veya bir cok zaman insani yaniltir[/sıze][/ı]

eyvallah gardaş.bir insan bir konuyu nasıl bilir sence?
Ya araştırmıştır ya okumuştur yada ona öğretmişlerdir.doğru duygular insanları yanıltabilir ama bu konunun duygu ile alakası yok.


Selam ve dua ike
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
eyvallah gardaş.bir insan bir konuyu nasıl bilir sence?
Ya araştırmıştır ya okumuştur yada ona öğretmişlerdir.doğru duygular insanları yanıltabilir ama bu konunun duygu ile alakası yok.


Selam ve dua ike

EyvAllah gardasim...



Kamer/17-22-32-40


Ant olsun Biz Kur'an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?


Konu ancak sorgulanarak bulunur.
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Kuran 7 çeşit resulden bahsediyor. 7.çeşit Nebi Resul herzaman parçasında Her ülkeye gelmez.Örnek Hz.İsa ile Peygamber Efendimiz S.A.S arasında 400 sene geçmiş.Ama Kurana göre veli resuller her zamanda her ülkeye gelmiştir.Aşağıdaki 5. ve 6. çeşit veli resullere bakarsanız anlarsınız. En bariz Ayet Nahl36

1-Ulak resuller

12/YUSUF-50: Ve kâlel meliku’tûnî bih(bihî), fe lemmâ câehur resûlu kâlerci’ ilâ rabbike fes’elhu mâ bâlun nisvetillâtî katta’ne eydiyehunn(eydiyehunne), inne rabbî bi keydihinne alîm(alîmun). Ve Melik: “Onu bana getirin.” dedi. Böylece ona, resûl (ulak, haberci) geldiği zaman Yusuf (A.S): “Efendine dön ve ellerini kesen kadınların hali (durumu) nedir, ona sor.” dedi. Muhakkak ki; Rabbim onların hilelerini en iyi bilendir.

2-Risaletle vazifeli olmiyan melek resuller

6/EN'AM-61: Ve huvel kâhiru fevka ibâdihî ve yursilu aleykum hafazah(hafazaten), hattâ izâ câe ehadekumul mevtu teveffethu rusulunâ ve hum lâ yuferritûn(yuferritûne).
Ve O, kullarının üstünde kahhardır (kuvvet ve güç sahibidir).Ve üzerinize muhafaza edici (koruyucu) gönderir. Sizden birinize ölüm gelince, onu elçilerimiz vefat ettirir. Onlar (bunu yaparken) kusur etmezler.
43/ZUHRUF-80: Em yahsebûne ennâ lâ nesmeu sırrehum ve necvâhum, belâ ve rusulunâ ledeyhim yektubûn Yoksa onların sırlarını ve fısıltılarını işitmeyeceğimizi mi zannediyorlar? Hayır, onların yanında resûllerimiz (elçilerimiz) (herşeyi) yazıyorlar.

3-Risaletle vazifeli olan melek resuller

HAC-75: Allâhu yastafî minel melâiketi rusulen ve minen nâs innallâhe semîun basîr Allah, meleklerden ve insanlardan resûller seçer. Muhakkak ki Allah, en iyi işitendir, en iyi görendir.
69/HAKKA-40: İnnehu le kavlu resûlun kerîmin.
Muhakkak ki o, mutlaka Kerim Resûl’ün sözüdür.
81/TEKVİR-19: İnnehu le kavlu resûlin kerîm(kerîmin).
Şüphesiz Kur'ân-ı Kerim, bir resûl olan (Cebrail'in Allah'tan getirdiği) sözüdür.

4-Risaletle vazifeli olan cin resuller

6/EN'AM-130: Yâ ma’şerel cinni vel insi e lem ye’tikum rusulun minkum yakussûne aleykum âyâtî ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû şehidnâ alâ enfusinâ ve garrethumul hayâtud dunyâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn(kâfirîne).
Ey insan ve cin topluluğu! Size âyetlerimi anlatan ve bugününüze ulaşacağınız konusunda sizi uyaran içinizden resûller (elçiler) gelmedi mi? “Kendi nefslerimize şahit olduk.” dediler. Dünya hayatı onları aldattı. Ve kendilerinin kâfir olduğuna, kendileri şahit oldular.

5-Risaletle vazifeli olan veli insan resuller

16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah’a teslim olmayı dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını, (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri) Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın

6-Tassaruf rızasının sahibi veli resuller

3/AL-İ İMRAN-179: Mâ kânallâhu li yezerel mu’minîne alâ mâ entum aleyhi hattâ yemîzel habîse minet tayyib(tayyibi), ve mâ kânallâhu li yutliakum alel gaybi ve lâkinnallâhe yectebî min rusulihî men yeşâu fe âminû billâhi ve rusulih(rusulihî) , ve in tu’minû ve tettekû fe lekum ecrun azîm
Allah mü’minleri; pisi, temizden ayırıncaya kadar, şu üzerinde bulundukları hâl üzere bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine haberdar edecek de değildir. Fakat Allah,resûllerinden dilediği kimseyi seçer, (gaybı ona, o resûlüne bildirir). O halde, Allah’a ve O’nun resûllerine îmân edin. Ve eğer îmân eder ve takva sahibi olursanız, o zaman sizin için ECRUN AZÎM (büyük mükafat) var.

72/CİN-26: Âlimul gaybi fe lâ yuzhiru alâ gaybihî ehadâ Gaybı bilen Allah, gaybı kimseye açıklamaz.
72/CİN-27: İllâ menirtedâ min resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî rasadâ
Ancak resûllerden rızaya (Tasarruf rızası) ulaşanlar müstesna. Öyleyse muhakkak ki O (Allah), onların önünden ve ardından muhafız gönderir.

7-Nebi resuller
33/AHZAB-40: Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyin(nebiyyine), ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).
Muhammed (A.S), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası olmamıştır (değildir). Fakat Allah'ın Resûl'ü ve Nebîlerin (Peygamberlerin) Hatemi'dir (Sonuncusu ). Allah, herşeyi en iyi bilendir.
 
Son düzenleme:

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Zaten Allah el-hak el-adl sıfatlarının sahibidir. Sonuncu Ayet isra15 herşeyi anlatıyor.

İBRÂHÎM-4: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah’a teslim olmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz’dir, hikmet sahibi’dir.

MU'MİNUN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü’min olmayan kavim (Allah’ın rahmetinden) uzak olsun.

İSRA-15: Menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsih(nefsihî), ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ, ve lâ teziru vâziretun vizre uhrâ, ve mâ kunnâ muazzibîne hattâ neb’ase resûlâ(resûlen).
Kim hidayete erdiyse sadece kendi nefsi için (nefsini tezkiye ettiği için) hidayete erer. Öyleyse kim dalâlette ise sorumluluğu sadece kendi üzerinde olarak dalâlette kalır. Yük taşıyan (günahı yüklenen) bir kimse, bir başkasının yükünü (günahını) yüklenmez.Ve Biz,bir resûl göndermedikçe “azap edici” olmadık.

sevgili kardeşlerim gidin meallere bakın nerede resul geçiyorsa adamlar peygamber diye yazmışlar
Kurana göre nebi peygamber
resul elçi demektir
neden mi?
böyle yapmışlar
yaşayan ve kıyamete kadar da var olacak olan resulleri örtmek için
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
http://ww.kuranmeali.org

1- Peygamberler arasında yüzlerce yıllık zaman farkı vardır. Ancak evliya resuller, her ülkede ve birbiri arkasından vazifeli kılınır. Müminun Suresi 44. ayet ve Bakara Suresi 87. ayette Allahu Teala “resullerimizi ardarda göndeririz”, diyor .
2- Peygamberler, İsrailoğullarının ve Arap kavminin içinden seçilmiştir. Ama evliya resuller, Fatır Suresi 24. ve Nahl Suresi 36. ayete göre, her kavimde, her ümmette ve her zaman diliminde mevcutttur.
3- Her kavimdeki bu resuller, İbrahim Suresi 4. ayete göre o kavmin lisanı ile görev yapmaktadırlar.
4- Nübüvvet, yani peygamberlik Ahzab Suresi 40. ayete göre Peygamber Efendimiz SAV ile son bulmuştur. Ama risalet, yani evliya resuller, bugüne kadar varolduğu gibi, kıyamete kadar da varolmaya devam edecektir.(Bakara 87, Müminun 44, İsra 15)

İSRÂ Suresi Ayet - 15 Kim hidayete erdiyse, sadece kendi nefsi için (nefsini tezkiye ettiği için) hidayete erer. Öyleyse kim dalâlette ise sorumluluğu sadece kendi üzerinde olarak dalâlette kalır. Yük taşıyan (günahı yüklenen) bir kimse, bir başkasının yükünü (günahını) yüklenmez. Ve Biz, bir resûl göndermedikçe azap edici olmadık .

1. men ihtedâ : kim hidayete erdiyse (ererse)
2. fe : o taktirde, öyle olunca
3. innemâ : sadece
4. yehtedî : hidayete erer
5. li nefsi-hi : kendi nefsi için
6. ve men dalle : ve kim dalâlette ise
7. fe : o taktirde, öyle olunca
8. innemâ : sadece
9. yadıllu : dalâlette kalır
10. aleyhâ : (sorumluluğu) kendi üzerinedir
11. ve lâ teziru : ve yük (ağırlık) taşımaz
12. vâziretun : yük taşıyan (günah yüklenen) kimse
13. vizre : ağırlık, yük, günah
14. uhrâ : diğeri, başkası
15. ve mâ kunnâ : ve biz olmadık
16. muazzibîne : azap edenler, azap ediciler
17. hattâ : oluncaya kadar, olmadıkça
18. neb'ase : göndeririz, beas ederiz, vazifelendiririz
19. resûlen : bir resûl
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sayın fani olanı istemem

Mütemadiyen link vererek, bazı kurallara uymayarak ve Ayet meallerinde tahrifler yaparak oluşturduğunuz mesajlar, değişik zamanlarda yapılan ikazlara rağmen devam etmektedir. Bu konuda ihlale devamınız halinde kurallar işletilecektir.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Insanlar utanmasa Kendi Tagutlarini Türklere gelmis Peygamber diye yutturacaklar..Hayret etmemek elde dahi degil...Neleri, nasil carpitiyorlar Allahim sen akil ver bunlara demiyorumTAGUTlarina verki kiralik beyinleri belki serbest birakir..
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Benim tağutum yok.Fakat sen öfkeden kuduruyorsun.Vede beni tağutçulukla suçluyorsun.Beni görmedin tanımadın.İddia ettiğin gibi inancın çok güçlü olsaydı ,hayatında yüzünü dahi görmediğin bir insanı şirkle suçlamazdın.Eğer ahiret inancın olsaydı.İçinden şöyle düşünmen lazımdı. ( Ben işkembeden sallıyorum ama öldükten sonra bunların hesabı mutlaka sorulur )

1.e: mi
2.fe: öyleyse, bu durumda, hâlâ
3.reeyte: sen gördün
4.men: kim, kimse, kişi
5.ittehaze: edindi
6.ilâhe-hu: onun ilâhı, kendi ilâhı
7.hevâ-hu: onun hevası, kendi hevası
8.ve edalle-hu: ve dalâlette bıraktı
9.allâhu: Allah
10.alâ ilmin: ilim üzere
11.ve hateme: ve mühürledi
12.alâ: üzerine, ... a
13.sem'i-hi: onun işitme hassası
14.ve kalbi-hi: ve onun kalbi
15.ve ceale: ve kıldı
16.alâ: üzerine, ... a
17.basari-hi: onun görme hassası
18.gışâveten: gışavet, perde
19.fe: öyleyse, bu durumda, hâlâ
20.men: kim, kimse, kişi
21.yehdî-hi: onu hidayete erdirir
22.min ba'di allâhi: Allah'tan sonra
23.e: mi
24.fe: öyleyse, bu durumda, hâlâ
25.lâ tezekkerûne: tezekkür etmiyorsunuz

45 / CÂSİYE - 23
Hevasını kendisine ilâh edinen kişiyi gördün mü? Ve Allah, onu ilim (onun faydasız ilmi) üzere dalâlette bıraktı. Ve onun işitme hassasını ve kalbini mühürledi. Ve onun basar (görme) hassasının üzerine gışavet (perde) kıldı (çekti). Bu durumda Allah'tan sonra onu kim hidayete erdirir? Hâlâ tezekkür etmez misiniz?
 

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Vani Mehmet Efendi eserinde “Kehf Süresinde” kıssası geçen Zülkarneyn’in, Oğuz Han olduğuna işaret etmiştir. Kur’an-ı Kerim’in El Kehf Süresi’nde 85. Ayetten, 92. Ayete kadar Zulkarneyn’nin Kıssa’sı anlatılır: “O da (batıya ulaşmak için) bir yol tuttu.- Nihayet Güneş’in battığı yere(Okyanus kıyısına) vardığı zaman, Güneş’i(sanki) siyah bir çamura batıyor buldu.- Sonra Zulkarneyn(doğuya doğru) bir yol tuttu.- Nihayet Güneş’in doğduğu yere(uzak doğuya) vardığı zaman Güneş’i öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, onlara, Güneş’ten kendilerini koruyacak bir siper yapmamıştık.- Sonra da(güneyden kuzeye doğru üçüncü) biryol tuttu.” Diye buyurulmaktadır.
_Kur’an-ı Kerim’de, Zulkarneyn’nin Doğuya, Batıya ve Güneyden Kuzeye üç ayrı sefer yaptığı belirtilmektedir. Oğuz Han’ın 126 yıl süren Hanlığı sırasında, Turan ve Hindistan’a, Irak, İran, Şam ve Mısır’a kadar yürüdüğü, oralara Vali tayin edip, yurduna döndüğü anlaşılmaktadır. Bilge Kağan Kitabelerinde şöyle diyor; “Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına(kutuplarda altı ay gece, altı ay gündüz olur) kadar ülkelerde yaşayan bütün milletler hep bana bağlıdır. Bunca milleti düzene soktum. Artık karışıklık yok. Türk Kağanı Ötüken’de oldukça, ülkede düzen bozulmaz.”(A.Bulut)
_Yine Vani Mehmet Efendiye göre, Oğuz Han’ın kurduğu hakimiyet ve yapmış olduğu seferler, Zulkarneyn’in yapmış olduğu seferlerle çok benzerlik arzetmektedir. Bu nedenle Oğuz Han adı ile anılan Türk’ün Peygamberi’nin ZULKARNEYN ile aynı kişi olduğu görüşü gittikçe kuvvet kazanmaktadır. Tarikçilere göre aynı dönemde yaşayan iki kişinin, aynı dönemde Dünya Hakimiyeti olamaz. Öyle ise bahsi geçen bu iki isim aynı kişidir denilmekltedir.
_“Kaşgarlı Mahmut’un Divanında(C1.S.111-113) Uygurlar anlatılırken; “Zülkarneyn, Uygur illerine geldiğinde Türk Hakanı ona 4000 kişi göndermiş. Bunların tuğlarında Şahin Kanatları takılı imiş. Bunlar hem öne, hem arkaya ok atarlarmış. Zülkarneyn, bunlara şaşmış kalmış ve güya Farsça; ”inan khuz khurend” yani bunlar, kendi kendilerine geçinirler, başkalarının yiyeceğine muhtaç olmazlar. Çünkü bunların elinden av kurtulmaz, istedikleri zaman avlanıp yiyebilirler” demek istemiş.”(E.Yavuz. Tarih Boyunca Türk Kavimleri. S.224)
_Uygur bölgesine gelen Zülkarneyn’e karşı Türk Hükümdarının 4000 kişiyi savaşmak için değil de, karşılamak için gönderdiğini anlıyoruz. Eğer Zülkarneyn’in Türklerle bir soy bağı olmasaydı, Türk Hakanı karşılama yerine, ona savaş açarak karşılık verebilirdi. Çünkü Zülkarneyn’e peşinen bir teslimiyet ve bağlılık görülmektedir. Bu durum, Zülkarneyn’in Oğuz Han olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
_“Türk Han’dan, Oğuz Han’a kadar hüküm süren Hanları sayan ve Oğuz Han’ın, Kara Han’ın oğlu olduğunu belirten Ebulgazi Bahadır Han’a (Şecere-i Terakkime) göre Türkler, Oğuz Han’dan üç nesil öncesine kadar Müslüman(yani Mü’min) idi.”(A.Bulut-Türklüğün Yeni Dünya Düzeni)



arkadaşlar hissi düşüncelerinizi değil kaynak belirtilen düşüncelerizi bizlerle paylaşırsanız ve konu dışına çıkmamanızı rica ediyorum.



 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
S.a, Buraya kadar yazılanları okudum,
seviyeli güzel bir araştırma olmuş bende katkıda bulunmak isterim.

Türklerin Yafes soyundan geldiğine dair bilgi Tevrat kaynaklı olsa gerek

Yaratılış 9:18

Gemiden çıkan Nuh'un oğulları Sam, Ham ve Yafet idi. Ham Kenan'ın babasıydı.

Yaratılış 9:19

19 Nuh'un üç oğlu bunlardı. Yeryüzüne yayılan bütün insanlar onlardan üredi.

Bu bilgiler teyit edilirse tüm insanlık bu üç kardeşin çocuklarından yayılmıştır bilginin bir kısmını alıp bir kısmını yalanlamak dürüst bir yaklaşım olmaz.

Kuranın bilgilerine bakarsak

Araf suresi ayet 59
Andolsun biz Nuh'u kendi kavmine (toplumuna) gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım."


Kur'an'a göre, Hz. Nuh (a.s.) Hz. Adem'in (a.s.) takip ettiği ve zürriyetine bizzat öğrettiği "Hak yolu" ilk defa tahrip eden kendi kavmine peygamber olarak gönderilmiştir. Biz, Kur'an'daki kısa atıflardan ve İncil'deki detaylı bilgilerden Hz. Nuh'un (s.a) . kavminin bugün Irak denilen ülkede yaşamış olduğunu öğreniyoruz. Aynı husus, İncil'den daha eski Babil Arkeolojik kazılarında bulunan levhalarla da teyid edilmiştir. Bunlar, İncil ve Kur'an'da, nakledilmiş olan benzer kıssayı anlatır ve olay yerini Musul'a yakın bir mevkide tesbit ederler.
Dahası, çok eski devirlerden beri gelen Kürt ve Ermeni rivayetleri de, Hz. Nuh'un gemisinin, aynı bölgenin bir yerinde karaya oturduğunu söyler. Bu hikâyeler, aynı zamanda, Ağrı Dağı civarında geçen Hz. Nuh (a.s.) kıssası ile ilişkili bazı kalıntılara da işaret eder. Hatta Nehcivan şehri yerlileri bile, şehrin Nuh Peygamber (a.s.) tarafından kurulmuş olduğunu iddia ederler.
Eski Yunan, Mısır, Hint ve Çin edebiyatlarında da, Hz. Nuh'un kıssasına benzer rivayetler vardır. Bunların dışında, çok eski zamanlardan beri Burma, Malaya, Doğu Hind Adaları, Avustralya, Yeni Gine, Avrupa ve Amerika'nın çeşitli bölgelerinde anlatılagelmiş olan rivayetler de o kıssaya çok benzemektedir. Bütün bunlar, bu kıssanın, Hz. Adem'in tüm çocuklarının, dünyanın dört bir yanına daha dağılmadan önce hep beraber, birlikte aynı bölgede geçirdikleri dönemle alâkalı olduğunu gösterir. Bundan dolayı, kendi tasavvurlarıyla karışmış ve olayın gerçek hikâyesini unutmuş olmalarına rağmen, her milletin eski tarihlerinde "Tufan"la ilgili atıflara rastlamak mümkündür.

Bu ve Hz. Nuh'un kıssasının anlatıldığı diğer ayetler, onların ne Allah'ın varlığını inkâr ettiklerini, ne O'ndan habersiz ve ne de O'na ibadet etmeyi reddettiklerini gösterir. Fakat sapıklıklarının ana sebebi, şirke bulaşmış, Allah'a başka ortaklar koşmuş ve onları Allah'la beraber tapınmaya değer bulmuş olmaları idi. Bu temel sapış onları diğer birçok kötülüklere sevketti. Örneğin bu, uydurdukları sahte tanrıları temsil etmek için ortaya özel bir sınıf çıkarmalarına neden oldu. Daha sonra bu sınıf, toplumun dinî, siyasî ve ekonomik gücünü eline geçirdi ve halk arasında sınıflaşmalar ortaya çıktı. Neticede, fesad, kargaşa, zulüm ve ahlâksızlık her yeri aldı yürüdü ve insanlık aşağıların en aşağısına (Esfel-î Safilin) battı gitti. Hz. Nuh (a.s.) bu hususları ıslah etmek için gönderildi. Bu iş için o, uzun bir zaman bütün gücünü, üstün bir hikmet ve sabırla istenen ıslahatı yapmaya harcadı. Fakat o sefil sınıf, tüm halkı öyle hilekârca aldatmıştı ki, Hz. Nuh'un (a.s.) tüm gayretleri boşa çıkıyordu. Onların ıslah edilmelerinden artık hiçbir umut kalmadığı zaman Hz. Nuh (a.s.) Allah'a dua ederek şöyle dedi: "Ey Rabbim! Bir tane dahi olsa bu inkârcılardan, hiçbirini yeryüzünde bırakma! Çünkü onlardan herhangi birini hayatta bırakırsan, o yine senin kullarını saptırır ve sadece facir ve kafir nesiller doğurur

Kaynak
Mevdudi tefhimül kuran

Asıl ilginç olan Türklerin yaratılış destanında gözümüze çarpar
Kuran ve Tevrattaki gibi bir yaratılıştan bahsedilir Adem yerine Er kişiden bahsedilir.

İlgili bolüm

Yeryüzü su ile kaplıydı. Sadece Tanrı Kara Han vardı. Tanrı Kara Han yalnızlıktan sıkılıyordu. Bu yalnızlıktan ürperiyordu. Onun ürpermesiyle sular yarıldı ve suyun derinliklerinden bir ses duyuldu. Bu ses Ak Ana’ya aitti. Ak Ana suyun yüzeyine çıktı ve Tanrı Kara Han’a görününce Tanrı Kara Han buna sen kimsin dedi. O da ben Ak Ana’yım sula perisiyim ve senin ve senin kulunum dedi. Tanrı bununla konuştukça can sıkıntısı, yalnızlığı gidiyordu. Ak Ana Tanrı’ya yalnızlıktan sıkılıyorsun “yarat” dedi ve suya gömüldü. Bunun üzerine Tanrı Kara Han Er Kişi’yi yarattı.

Bütün bu bilgiler onlara bir resul geldiğini anlamamıza yeter.

Başarı dileklerimle
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Sevgi deger tahsin33 eger Tufan genel ise tamam ama sanirim Ayetlerde pekte genel olmadigini belirtir,cünki sadece Nuh kavmi helak edilmistir..Bu nedenle Türklerin Samdan geldigini tekrardan düsünmenizde yarar vardir...
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
metin mete
Sayın mete Tufan genel olsa yada olmasa neticede Nuhun 3 oğlundan biri olan Yafetin coçukları tezi önümüzde

Nuh suresi ayet 26
Rabbim yeryüzünde hiçbir kafir bırakma

Bu duanın kabulünden sonra tufan olur

Şuara suresi ayet 120
Bunu ardından geride kalanları suda boğduk

ifade geminin dışında kalanların boğulduğunu anlatır.

Tufan'la İlgili Diğer Kültürlerdeki Bilgiler

Sümerlerde: Enlil isimli bir tanrı, diğer tanrıların insanlığı yok etmeye karar verdiklerini, kendisinin de onları kurtarmaya niyetli olduğunu insanlara açıklar. Olayın kahramanı Sippar kentinin sofu kralı Ziusudra'dır. Tanrı Enlil, Ziusudraya Tufandan kurtulmak için ne yapması gerektiğini anlatır. Metnin kayığın yapılışını anlatan parçası yitiktir, ancak böyle bir parçanın varlığı, Tufanın gelip, Ziusudra'nın nasıl kurtulduğunu anlatan bölümlerinden anlaşılmaktadır. Tufan'ın Babilonya versiyonuna dayanılarak, olayın eksiksiz Sümer versiyonunda, Tufanın nedeni ve kayığın yapılışı hakkında çok daha doyurucu ayrıntının bulunduğu sonucuna varılabilir.

Sümer ve Babil kayıtlarına göre, Xisuthros ya da Khasisatra, ailesi, arkadaşları, kuşlar ve hayvanlarla birlikte 925 metre uzunluğunda bir gemiyle Tufan'dan kurtulmuşlardır. "Sular göğe doğru uzandı, okyanuslar kıyıları örttü ve nehirler yataklarından taştı." denir. Gemi daha sonra Gordiyen Dağı'na oturmuştur.

Asur-Babil kayıtlarına göre ise Ubaratutu ya da Khasisatra, ailesi, uşakları, sürüleri ve vahşi hayvanlarla birlikte 600 kübit uzunluğunda, 60 kübit yüksekliğinde ve genişliğinde bir tekneyle kurtulmuştur. Tufan 6 gün 6 gece sürmüştür. Gemi Nizar Dağı'na gelince uçurulan güvercin dönmüş ama karga dönmemiştir.
Bazı Sümer, Asur ve Babil kayıtlarına göre de, Utnapishtim, ailesiyle birlikte 6 gün 6 gece süren Tufan'ı atlatmışlardır: "Yedinci gün Utnapishtim dışarı baktı. Her şey çok sessizdi. İnsanoğlu tekrar çamura dönmüştü" diye anlatılır. Gemi Nizar Dağı'nda karaya oturunca Utnapishtim bir güvercin, bir karga ve bir de kırlangıç gönderir. Karga cesetleri yemek için kalır, fakat diğer iki kuş geri dönmez.

Hindistan'ın Satapatha, Brahmana ve Mahabharata destanlarında, adı geçen Manu, Rishiz ile birlikte Tufandan kurtulmuştur. Efsaneye göre Manu'nun yakalayıp yaşamını bağışladığı bir balık birdenbire büyüyüp, bir gemi inşa edip boynuzlarına bağlamasını söylemiştir. Balık gemiyi dev dalgaların üzerinden aşırıp, kuzeye, Himavat Dağı'na çıkarmıştır.

Britanya'nın Galler yöresi efsanelerine göre, Dwyfan ve Dwyfach büyük felaketten bir gemiyle kurtulmuşlardır. Dalgalar Gölü adı verilen Llynllion'un patlaması sonucu oluşan korkunç seller durulunca, Dwyfan ve Dwyfach yeniden Britanya halkını oluşturmaya başlarlar.

İskandinav Edna efsaneleri Bergalmer ile eşinin büyük bir tekneyle Tufan'dan kurtulduğunu anlatır.
Litvanya efsanelerinde ise birkaç çift insanın ve hayvanın yüksek bir dağın tepesinde bir kabuğun içinde barınarak kurtuldukları anlatılır. 12 gün 12 gece süren rüzgarlar ve seller yüksek dağa erişip oradakileri de yutacağı zaman, Yaratıcı onlara dev bir ceviz kabuğu atar. Dağdakiler ceviz kabuğu ile yolculuk yaparak felaketten kurtulurlar.

Çin kaynaklı öyküler Yao adında birisinin 7 kişiyle birlikte, ya da Fa Li, eşi ve çocuklarıyla birlikte bir yelkenliyle sel ve depremlerden kurtulduğu anlatır. "Dünya paramparça oldu. Sular fışkırıp her tarafı kapladı." diye söylenir. Sonunda sular çekilir.

Yunan Mitolojisinde Nuh Tufanı
: "Tanrı" Zeus gün geçtikçe daha günahkar olan insanları bir tufanla yok etmeye karar verir. Bu tufandan sadece Deukalion ile karısı Pyrrha kurtulurlar. Çünkü Deukalion'un babası Prometheus, oğluna bir tekne yapmasını öğütlemiştir. Karı-koca bindikleri bu teknede dokuzuncu gün Parnassos Dağı'na ayak basarlar.

Tüm bu bilgiler bizlere somut bir gerçeği göstermektedir. Tarihte her topluluğa İlahi vahyin mesajı ulaşmıştır ve bu sayede de pek çok toplum Nuh Tufanı ile ilgili bilgileri öğrenmişlerdir. Ancak insanların İlahi vahyin özünden uzaklaşmalarıyla birlikte Tufan ile ilgili bilgiler de çeşitli değişikliklere uğramış, efsanelere ve mitolojiye dönüşmüştür.

Hz. Nuh'un ve onun inkarcı kavminin gerçek hikayesini öğrenebileceğimiz yegane kaynak ise, İlahi vahyin bozulmamış tek kaynağı olan Kuran'dır.

Kuran'ın bu özelliği, yalnızca Nuh Tufanı değil, başka tarihsel olaylar ve kavimler hakkında da doğru bilgileri edinmemizi sağlar.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
metin mete
Sayın mete Tufan genel olsa yada olmasa neticede Nuhun 3 oğlundan biri olan Yafetin coçukları tezi önümüzde

Nuh suresi ayet 26
Rabbim yeryüzünde hiçbir kafir bırakma

Bu duanın kabulünden sonra tufan olur

Şuara suresi ayet 120
Bunu ardından geride kalanları suda boğduk

ifade geminin dışında kalanların boğulduğunu anlatır.

Tufan'la İlgili Diğer Kültürlerdeki Bilgiler

Sümerlerde: Enlil isimli bir tanrı, diğer tanrıların insanlığı yok etmeye karar verdiklerini, kendisinin de onları kurtarmaya niyetli olduğunu insanlara açıklar. Olayın kahramanı Sippar kentinin sofu kralı Ziusudra'dır. Tanrı Enlil, Ziusudraya Tufandan kurtulmak için ne yapması gerektiğini anlatır. Metnin kayığın yapılışını anlatan parçası yitiktir, ancak böyle bir parçanın varlığı, Tufanın gelip, Ziusudra'nın nasıl kurtulduğunu anlatan bölümlerinden anlaşılmaktadır. Tufan'ın Babilonya versiyonuna dayanılarak, olayın eksiksiz Sümer versiyonunda, Tufanın nedeni ve kayığın yapılışı hakkında çok daha doyurucu ayrıntının bulunduğu sonucuna varılabilir.

Sümer ve Babil kayıtlarına göre, Xisuthros ya da Khasisatra, ailesi, arkadaşları, kuşlar ve hayvanlarla birlikte 925 metre uzunluğunda bir gemiyle Tufan'dan kurtulmuşlardır. "Sular göğe doğru uzandı, okyanuslar kıyıları örttü ve nehirler yataklarından taştı." denir. Gemi daha sonra Gordiyen Dağı'na oturmuştur.

Asur-Babil kayıtlarına göre ise Ubaratutu ya da Khasisatra, ailesi, uşakları, sürüleri ve vahşi hayvanlarla birlikte 600 kübit uzunluğunda, 60 kübit yüksekliğinde ve genişliğinde bir tekneyle kurtulmuştur. Tufan 6 gün 6 gece sürmüştür. Gemi Nizar Dağı'na gelince uçurulan güvercin dönmüş ama karga dönmemiştir.
Bazı Sümer, Asur ve Babil kayıtlarına göre de, Utnapishtim, ailesiyle birlikte 6 gün 6 gece süren Tufan'ı atlatmışlardır: "Yedinci gün Utnapishtim dışarı baktı. Her şey çok sessizdi. İnsanoğlu tekrar çamura dönmüştü" diye anlatılır. Gemi Nizar Dağı'nda karaya oturunca Utnapishtim bir güvercin, bir karga ve bir de kırlangıç gönderir. Karga cesetleri yemek için kalır, fakat diğer iki kuş geri dönmez.

Hindistan'ın Satapatha, Brahmana ve Mahabharata destanlarında, adı geçen Manu, Rishiz ile birlikte Tufandan kurtulmuştur. Efsaneye göre Manu'nun yakalayıp yaşamını bağışladığı bir balık birdenbire büyüyüp, bir gemi inşa edip boynuzlarına bağlamasını söylemiştir. Balık gemiyi dev dalgaların üzerinden aşırıp, kuzeye, Himavat Dağı'na çıkarmıştır.

Britanya'nın Galler yöresi efsanelerine göre, Dwyfan ve Dwyfach büyük felaketten bir gemiyle kurtulmuşlardır. Dalgalar Gölü adı verilen Llynllion'un patlaması sonucu oluşan korkunç seller durulunca, Dwyfan ve Dwyfach yeniden Britanya halkını oluşturmaya başlarlar.

İskandinav Edna efsaneleri Bergalmer ile eşinin büyük bir tekneyle Tufan'dan kurtulduğunu anlatır.
Litvanya efsanelerinde ise birkaç çift insanın ve hayvanın yüksek bir dağın tepesinde bir kabuğun içinde barınarak kurtuldukları anlatılır. 12 gün 12 gece süren rüzgarlar ve seller yüksek dağa erişip oradakileri de yutacağı zaman, Yaratıcı onlara dev bir ceviz kabuğu atar. Dağdakiler ceviz kabuğu ile yolculuk yaparak felaketten kurtulurlar.

Çin kaynaklı öyküler Yao adında birisinin 7 kişiyle birlikte, ya da Fa Li, eşi ve çocuklarıyla birlikte bir yelkenliyle sel ve depremlerden kurtulduğu anlatır. "Dünya paramparça oldu. Sular fışkırıp her tarafı kapladı." diye söylenir. Sonunda sular çekilir.

Yunan Mitolojisinde Nuh Tufanı
: "Tanrı" Zeus gün geçtikçe daha günahkar olan insanları bir tufanla yok etmeye karar verir. Bu tufandan sadece Deukalion ile karısı Pyrrha kurtulurlar. Çünkü Deukalion'un babası Prometheus, oğluna bir tekne yapmasını öğütlemiştir. Karı-koca bindikleri bu teknede dokuzuncu gün Parnassos Dağı'na ayak basarlar.

Tüm bu bilgiler bizlere somut bir gerçeği göstermektedir. Tarihte her topluluğa İlahi vahyin mesajı ulaşmıştır ve bu sayede de pek çok toplum Nuh Tufanı ile ilgili bilgileri öğrenmişlerdir. Ancak insanların İlahi vahyin özünden uzaklaşmalarıyla birlikte Tufan ile ilgili bilgiler de çeşitli değişikliklere uğramış, efsanelere ve mitolojiye dönüşmüştür.

Hz. Nuh'un ve onun inkarcı kavminin gerçek hikayesini öğrenebileceğimiz yegane kaynak ise, İlahi vahyin bozulmamış tek kaynağı olan Kuran'dır.

Kuran'ın bu özelliği, yalnızca Nuh Tufanı değil, başka tarihsel olaylar ve kavimler hakkında da doğru bilgileri edinmemizi sağlar.


Sevgi deger tahsin33,Vermis oldugun bilgiler eksik bence,Ama bir konu varki inan seninle ayni fikirdeyim.Asagida kirmizi yer,.Dönelim ayetlere;

Nuh suresi ayet 26
Rabbim yeryüzünde hiçbir kafir bırakma,


Simdi Nuh kavmine Teblig yapilmis ve red edilmiski biz bunu;

21 Nûh, dedi ki: “Rabbim! Gerçekten onlar bana karşı geldiler, malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular.”

Yine ayni surenin 21 numarasindan ögreniyoruz,Sünnetullahin geregiki Teblig yapilmayana azap ulasmaz...Evet simdi dünyanin gerisinde yasayanlara neden Tufan vurmustur?Bu Adetullaha ters degilmi?Devam edelim;

Suara 117

Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı.”

Suara 118
“Artık onlarla benim aramda sen hükmet. Beni ve benimle birlikte olan mü’minleri kurtar.”
:Suara 119
Derken biz onu ve beraberindekileri dolu geminin içinde (taşıyıp) kurtardık.
:Suara 120
Sonra da geride kalanları suda boğduk.

Simdi Suara suresindeki kissayada bakalim;Burada yalanlayan kendi kavmi,ya gerisini niye tufan buldu dersin?Bu nedenle senin son yazdigin bölümle ayetler uyusuyor ve Tufanin muhattabi Nuh kavmi ama digerleri degildir.Iste gercek bizler yani Türkler Nuhun Oglundan türeyen degillizki;Zaten bu olsaydi ikinci Adem vaakasi olurdu her oglu ayri bir Adem olmasi gerekirdiki Kuranda hic buna karsi bir delilde yoktur.Ama yinede sizin su sözlerinize hayran olmamak elimde degil Tesekkür ederim....Selam ile...




Hz. Nuh'un ve onun inkarcı kavminin gerçek hikayesini öğrenebileceğimiz yegane kaynak ise, İlahi vahyin bozulmamış tek kaynağı olan Kuran'dır.
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
Temele sormuşlar
senin ataların tufanda Nuhun gemisindemiydi diye
Cevap
O zaman bizim takamız var idi.

Muhabetlerimle saygılar sunarım.
 
Üst Alt