Kara Murat
New member
PATRONA HALİL İSYANI NASOL OLDU, ARDINDAN NELER YAŞANDI
Patrona Halil ve arkadaşları Yeniçeri Ocağına girerek burada bulunan askerleri yanına çekti. İsyancılar hapishanelerdeki mahkumları salıverdiler. Sayıları hızla artan isyancılar Sultanahmet’teki At meydanında toplandılar.
Dünya Bülteni /Tarih Dosyası
Osmanlı tarihine Lale Devri adı ile geçmiş olan dönem (1718-1730 ) İstanbul’da çıkan Patrona Halil isyanı ile sona erdi. Lale devri olarak bilinen bu dönemi sona erdiren isyanın çeşitli siyasi, ekonomik, sosyal ve idari sebepleri vardı.
12 yıl boyunca sadrazamlık görevinde bulunan Damat İbrahim Paşa’dan memnun olmayan ve ona karşı olan devlet adamları, devlet içerisinde yapılan ıslahatların Yeniçeri Ocağında da yapılacağı yönünde söylentiler çıkararak Yeniçeri Ocağını kışkırttılar.
İran seferinde artan başarısızlıklar ve bozgun haberlerinin İstanbul’a ulaşması, Padişahın sefere çıkacağı haberlerine karşın bunun bir türlü gerçekleşmemesi Damat İbrahim Paşa yönetimine karşı muhalefetin artmasına sebep oldu.
Bununla beraber ekonomik sıkıntıların baş göstermeye başladığı halkın sıkıntılarının arttığı bu dönemde, lüksün zevk ve sefanın artması, sarayların,konakların,bahçe düzenlemelerine harcamalar yapılması kısacası şaşanın artması isyan tertip edenlerin işlerini kolaylaştırdı, halkı yanlarına çekmek için iyi bir fırsat verdi. Dönemin vakanüvisi ( devlet tarihçisi ) Mehmed Raşid Efendi ve İsmail Asım Efendi de isyanının nedenini buna bağlar. Halkın ekonomik sıkıntısına ve yüksek enflasyona rağmen geceli gündüzlü verilen ziyafetlerin, çırağan eğlencelerinin, sefere çıkmak istemeyen padişah ile sadrazamının Davutpaşa Sarayı bahçelerine giderek burada bülbül dinlemelerinin en önemli etken olduğunu ifade eder.
İsyan hazırlığını yapan devlet adamları isyanı başlatması için Kapalıçarşı’da tellaklık yapan Patrona Halil’i buldular.
Arnavut asıllı Halil, Patrona lakabıyla tanınan, disiplinsiz davranışlarının haricinde Nis ve Vidin’de çıkan yeniçeri ayaklanmalarına katılarak idam cezası alan ancak idamdan kurtulmuş biriydi. İdamdan kurtulduktan sonra İstanbul’a geldi ve gönüllü olarak yeniçeri ocağında görev aldı. Patrona Halil diğer birçok yeniçeri gibi barış dönemlerinde zanaatla uğraşmakta ve Kapalıçarşı’da tellakllık yapmaktaydı.
İsyanın altyapısı uzunca bir süre kahvehanelerde ve camilerde yapılan propaganda ile hazırlandı. Patrona Halil ve arkadaşları 2 Eylül 1730 tarihinde Beyazıt’taki hamamda son bir toplantı yaptılar ve 28 Eylül Perşembe günü isyan etmeyi kararlaştırdılar. 28 Eylül günü özellikle seçilmişti. Çünkü o gün başta padişah olmak üzere diğer devlet adamları Seferi Hümayun için Üsküdar’a geçeceklerdi. Perşembe sabahı devlet adamlarının Üsküdar’da bulunduğu sırada Beyazıt Camii önünde toplanan isyancı grup esnafı ve halkı şeriatı tatbik etmek için isyana davet ettiler, kendilerine katılmaya çağırdılar. Halktan ve esnaftan alınan destek ile isyan kısa sürede büyüdü. 30 kişiyle başlayan isyan birkaç saat sonra binlerce kişiden oluşan bir kalabalık halini aldı. Patrona Halil ve arkadaşları Yeniçeri Ocağına da girerek burada bulunan askerleri de yanına çekti. İsyancılar hapishanelerdeki mahkumları salıverdiler. Sayıları hızla artan isyancılar Sultanahmet’teki At meydanında toplandılar.
Bu gelişmeler üzerine Padişah III.Ahmet Topkapı sarayına geri döndü. Padişah isyancıların isteklerini öğrenmek ve isyanı sonlandırmak için bir heyet gönderdi. Ancak bu yumuşak tutum isyancıların daha da pervasızlaşmasına sebep oldu. İsyancılar Padişahtan Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, donanma komutanı kaptan-ı derya Kaymak Mustafa ve Şeyhülislam Abdullah Efendinin de bulunduğu otuz yedi kişinin kendilerine teslim edilmesini istediler. Bu arada isyancılar Topkapı Sarayının etrafını çevirmiş hatta saraya erzak girmesini engellemeye başlamışlardı. Bu gelişmeler üzerine Padişah III.Ahmet katli istenen devlet adamlarını görevden aldı ve yerlerine yeni tayinler yaptı. Ancak bu isyancılar için yeterli değildi. III.Ahmet bunun üzerine isyancıların isteklerine boyun eğmek zorunda kaldı ve bu kişileri boğdurarak cesetlerini öküz arabaları ile at meydanına gönderdi. (Ulemanın Şeyhülislam’ın katlinin caiz olmadığı yönünde fetva vermesi üzerine isyancılar bu isteklerinden vazgeçmek zorunda kaldı.)
İsyancıların isteği yalnızca bu değildi. Üçüncü gün padişahtan birçok yeni tayin istediler. III.Ahmet isyanı kısa sürede sonlandırmak için bu istekleri de karşıladı ancak isyancıların istekleri bitmek bilmedi.İsyanın ilk günlerinde padişaha sadakatle bağlı olduklarını, ondan memnun olduklarını söyleseler de isyancılar kısa süre sonra asıl niyetlerini ortaya koymaya başladılar. III.Ahmet’in hal’ini istediler. III.Ahmet ise isyanı sona erdirmek için kardeşi Mustafa’nın oğlu Şehzade Mahmud’a saltanatı bıraktı. Saltanatı yeğenine bırakırken de ona şöyle nasihatte bulundu :
Ey oğul!
Vezirine teslim olma. Daima ahvalini araştır ve beş-on sene birini vezarette müstakil istihdam eyleme ve kalemi düruğlarına asla itimat etme. Merhamet sahibi ol. Cömertliği elden bırakma. Gayet tasarruf üzere ol. Halen hazinelerde bulunan malı zayi etme. İşi kendin gör, ele itimat etme. İşte benim ahvalim sana nasihat için yeterlidir. Hacet sahiplerine adaletle davran. Kimsenin bedduasını alma. Şehzadeler sana emanettir. Oğlum, devlet işlerini baban (II. Mustafa) ve ben (III. Ahmet) başkalarına bıraktığımızdan bu durum başımıza geldi. Sen bizzat idareyi eline al! Allah saltanatını mübarek etsin!
Yeni padişah I.Mahmut’un tahta oturduğu günlerde hakimiyet tam olarak isyancıların elindeydi. İsyancılar yeni padişahtan, istedikleri kişileri önemli mevkilere getirmesi yönünde baskı yaptılar ve padişah da bu istekleri kabul etmek zorunda kaldı. Buna karşın I.Mahmut da başta yeniçeriler olmak üzere isyandan zarar gören devlet adamalarını kendi yanına çekmesini bildi. Sonrasında Patrona Halil’i Rumeli Beylerbeyliğine tayin etti ve Hil’at giymesi için 25 Kasım 1730’da Topkapı Saray’ına davet etti. Revan Köşkünde padişahı bekleyen Patrona Halil’i yeniçeriler karşıladı. Yeniçerilerin saldırısı ile Patrona Halil öldürüldü. Sonrasında dışarıda bekleyen asiler de teker teker içeri alındı ve hepsi öldürüldü. Böylece isyancılar ortadan kaldırıldı. Devlet otoritesi yeniden tesis edildi.
Kaynaklar: IRCICA,Osmanlı Devleti Tarihi
Patrona Halil ve arkadaşları Yeniçeri Ocağına girerek burada bulunan askerleri yanına çekti. İsyancılar hapishanelerdeki mahkumları salıverdiler. Sayıları hızla artan isyancılar Sultanahmet’teki At meydanında toplandılar.
Dünya Bülteni /Tarih Dosyası
Osmanlı tarihine Lale Devri adı ile geçmiş olan dönem (1718-1730 ) İstanbul’da çıkan Patrona Halil isyanı ile sona erdi. Lale devri olarak bilinen bu dönemi sona erdiren isyanın çeşitli siyasi, ekonomik, sosyal ve idari sebepleri vardı.
12 yıl boyunca sadrazamlık görevinde bulunan Damat İbrahim Paşa’dan memnun olmayan ve ona karşı olan devlet adamları, devlet içerisinde yapılan ıslahatların Yeniçeri Ocağında da yapılacağı yönünde söylentiler çıkararak Yeniçeri Ocağını kışkırttılar.
İran seferinde artan başarısızlıklar ve bozgun haberlerinin İstanbul’a ulaşması, Padişahın sefere çıkacağı haberlerine karşın bunun bir türlü gerçekleşmemesi Damat İbrahim Paşa yönetimine karşı muhalefetin artmasına sebep oldu.
Bununla beraber ekonomik sıkıntıların baş göstermeye başladığı halkın sıkıntılarının arttığı bu dönemde, lüksün zevk ve sefanın artması, sarayların,konakların,bahçe düzenlemelerine harcamalar yapılması kısacası şaşanın artması isyan tertip edenlerin işlerini kolaylaştırdı, halkı yanlarına çekmek için iyi bir fırsat verdi. Dönemin vakanüvisi ( devlet tarihçisi ) Mehmed Raşid Efendi ve İsmail Asım Efendi de isyanının nedenini buna bağlar. Halkın ekonomik sıkıntısına ve yüksek enflasyona rağmen geceli gündüzlü verilen ziyafetlerin, çırağan eğlencelerinin, sefere çıkmak istemeyen padişah ile sadrazamının Davutpaşa Sarayı bahçelerine giderek burada bülbül dinlemelerinin en önemli etken olduğunu ifade eder.
İsyan hazırlığını yapan devlet adamları isyanı başlatması için Kapalıçarşı’da tellaklık yapan Patrona Halil’i buldular.
Arnavut asıllı Halil, Patrona lakabıyla tanınan, disiplinsiz davranışlarının haricinde Nis ve Vidin’de çıkan yeniçeri ayaklanmalarına katılarak idam cezası alan ancak idamdan kurtulmuş biriydi. İdamdan kurtulduktan sonra İstanbul’a geldi ve gönüllü olarak yeniçeri ocağında görev aldı. Patrona Halil diğer birçok yeniçeri gibi barış dönemlerinde zanaatla uğraşmakta ve Kapalıçarşı’da tellakllık yapmaktaydı.
İsyanın altyapısı uzunca bir süre kahvehanelerde ve camilerde yapılan propaganda ile hazırlandı. Patrona Halil ve arkadaşları 2 Eylül 1730 tarihinde Beyazıt’taki hamamda son bir toplantı yaptılar ve 28 Eylül Perşembe günü isyan etmeyi kararlaştırdılar. 28 Eylül günü özellikle seçilmişti. Çünkü o gün başta padişah olmak üzere diğer devlet adamları Seferi Hümayun için Üsküdar’a geçeceklerdi. Perşembe sabahı devlet adamlarının Üsküdar’da bulunduğu sırada Beyazıt Camii önünde toplanan isyancı grup esnafı ve halkı şeriatı tatbik etmek için isyana davet ettiler, kendilerine katılmaya çağırdılar. Halktan ve esnaftan alınan destek ile isyan kısa sürede büyüdü. 30 kişiyle başlayan isyan birkaç saat sonra binlerce kişiden oluşan bir kalabalık halini aldı. Patrona Halil ve arkadaşları Yeniçeri Ocağına da girerek burada bulunan askerleri de yanına çekti. İsyancılar hapishanelerdeki mahkumları salıverdiler. Sayıları hızla artan isyancılar Sultanahmet’teki At meydanında toplandılar.
Bu gelişmeler üzerine Padişah III.Ahmet Topkapı sarayına geri döndü. Padişah isyancıların isteklerini öğrenmek ve isyanı sonlandırmak için bir heyet gönderdi. Ancak bu yumuşak tutum isyancıların daha da pervasızlaşmasına sebep oldu. İsyancılar Padişahtan Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, donanma komutanı kaptan-ı derya Kaymak Mustafa ve Şeyhülislam Abdullah Efendinin de bulunduğu otuz yedi kişinin kendilerine teslim edilmesini istediler. Bu arada isyancılar Topkapı Sarayının etrafını çevirmiş hatta saraya erzak girmesini engellemeye başlamışlardı. Bu gelişmeler üzerine Padişah III.Ahmet katli istenen devlet adamlarını görevden aldı ve yerlerine yeni tayinler yaptı. Ancak bu isyancılar için yeterli değildi. III.Ahmet bunun üzerine isyancıların isteklerine boyun eğmek zorunda kaldı ve bu kişileri boğdurarak cesetlerini öküz arabaları ile at meydanına gönderdi. (Ulemanın Şeyhülislam’ın katlinin caiz olmadığı yönünde fetva vermesi üzerine isyancılar bu isteklerinden vazgeçmek zorunda kaldı.)
İsyancıların isteği yalnızca bu değildi. Üçüncü gün padişahtan birçok yeni tayin istediler. III.Ahmet isyanı kısa sürede sonlandırmak için bu istekleri de karşıladı ancak isyancıların istekleri bitmek bilmedi.İsyanın ilk günlerinde padişaha sadakatle bağlı olduklarını, ondan memnun olduklarını söyleseler de isyancılar kısa süre sonra asıl niyetlerini ortaya koymaya başladılar. III.Ahmet’in hal’ini istediler. III.Ahmet ise isyanı sona erdirmek için kardeşi Mustafa’nın oğlu Şehzade Mahmud’a saltanatı bıraktı. Saltanatı yeğenine bırakırken de ona şöyle nasihatte bulundu :
Ey oğul!
Vezirine teslim olma. Daima ahvalini araştır ve beş-on sene birini vezarette müstakil istihdam eyleme ve kalemi düruğlarına asla itimat etme. Merhamet sahibi ol. Cömertliği elden bırakma. Gayet tasarruf üzere ol. Halen hazinelerde bulunan malı zayi etme. İşi kendin gör, ele itimat etme. İşte benim ahvalim sana nasihat için yeterlidir. Hacet sahiplerine adaletle davran. Kimsenin bedduasını alma. Şehzadeler sana emanettir. Oğlum, devlet işlerini baban (II. Mustafa) ve ben (III. Ahmet) başkalarına bıraktığımızdan bu durum başımıza geldi. Sen bizzat idareyi eline al! Allah saltanatını mübarek etsin!
Yeni padişah I.Mahmut’un tahta oturduğu günlerde hakimiyet tam olarak isyancıların elindeydi. İsyancılar yeni padişahtan, istedikleri kişileri önemli mevkilere getirmesi yönünde baskı yaptılar ve padişah da bu istekleri kabul etmek zorunda kaldı. Buna karşın I.Mahmut da başta yeniçeriler olmak üzere isyandan zarar gören devlet adamalarını kendi yanına çekmesini bildi. Sonrasında Patrona Halil’i Rumeli Beylerbeyliğine tayin etti ve Hil’at giymesi için 25 Kasım 1730’da Topkapı Saray’ına davet etti. Revan Köşkünde padişahı bekleyen Patrona Halil’i yeniçeriler karşıladı. Yeniçerilerin saldırısı ile Patrona Halil öldürüldü. Sonrasında dışarıda bekleyen asiler de teker teker içeri alındı ve hepsi öldürüldü. Böylece isyancılar ortadan kaldırıldı. Devlet otoritesi yeniden tesis edildi.
Kaynaklar: IRCICA,Osmanlı Devleti Tarihi