Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Peygamberin Dilinden Miraç

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Zorladığınızı söylemiyorum zaten. Benim sözüm bu hikayelerin doğru olmadığı yönündedir. Naçizane fikrimdir. Yoksa inanan inanır, inanmayan inanmaz.

Bakınız aşağıdaki de bir hadistir;

"Kim benim söylemediğim bir sözü bana yakıştırarak yalan söylerse, o kişi cehennemdeki yerine hazırlansın." (Tirmizi, Hanbel)

Ayeti kerime de geçen "kolaylaştırdık" ifadesi..

50 vakitten 5 vakte düşürülmesi, bir kolaylık olsa gerek..

Yukarıda kaynak gösterdiğiniz hadis kitaplarının naklettikleri hadisleri söylüyoruz. Bu iki hadisi de nakleden aynı zattır. Hem böyle diyecek, hemde Allah rasülünün söylediklerini, sağlam rivayetler olmadan nakledecek öyle mi ?

Mantığıma uymayanları kabul etmem derseniz, dininizi kendi aklınıza göre oluşturmuş olursunuz..

Bunu ne biz mantıkla ortaya koyabiliriz, ne de siz mantığınıza uymuyor diye dışarı çıkarabilirsiniz!
 
Son düzenleme:

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Elbette itiraz etmeye hakkı yoktur insanın, fakat olmayan birşey var gösterilmeye çalışılıyorsa, benim de buna itirazım vardır. Allah kuluna zorluk çıkarmaz.

Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?! (Kamer-17-22-32-40)


Ayeti kerime de kullanılan "kolaylaştırdık" ifadesi geçmiz zaman kipinde kullanılmış.. Bir şeyi kolaylaştırdığını söylemek, onun daha önceden zor olduğu anlamına gelebilir. Kuranı kolaylaştırmak, kurandaki emirleri kolaylaştırmak anlamında kullanılır. Yine bir başka ifade "ibret için".. Namazın 50 vakitten 5 vakte düşürülmesi de pekala ibret olabilir düşünenler için.. Allah isteseydi 50 vakit yapar ve her yarım saatte değil, her on dakika da bile bir şekilde ibadet emreedebilirdi. Böyle emir buyrulmadığı için şükür edilebilir, emredildiğinde halimizin ne olacağından "ibret" alınabilir.

Böyle bir olayın kurana ters düşen bir yanı yok. Ve en sahih kaynaklarda zikredilen bi hadisedir.
 
Son düzenleme:

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Elbette...50 vakit olduğunu varsayalım..Günde 24 saat var. Bir insan hiç uyumasa ve saatte bir namaz kılsa 24 vakit eder. 50 vakit diyoruz. geriye kaldı 26..Yarım saatte bir namaz kılsa o da 48 vakit eder yine yetmedi. 2 vakit eksik kaldı..Demek ki yaklaşık 25 dk da bir namaz kılarsa hiç uyumadan 50 vakti tamamlar.. Şimdi soruyorum bunun mümkünatı var mı? Elbette yok. Allah mümkün olmayan bir şeyi kuluna farz kılar mı? Elbette kılmaz.

Peki siz bu hikayenin doğruluğuna kani misiniz?

Önce, sayın mavigezegen, Hadisleri "hikaye" diye tanımlayarak istihzai bir tarz koymamanız gerektiğini ikaz etmem gerek, buna dikkat edelim.

Ayrıca, yürüttüğünüz mantığın, aklın hepsi yukarıda ki ise, pek zabun kalmışlar , daha derin lütfen...
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
İmanınızın bu kadar zayıf olması pek hayra alamet olmasa gerek..

Sanki bir "maraz" oluşturulmak isteniyor.

İmanla nasıl bir bağlantı kurdunuz? Kimsenin maraz oluşturmak istediği yok.
Herkes sizinle aynı fikirde olacak değil.
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
içime kurt düşürdün, benimde inanasım kalmadı

İnanıp inanmamak takdirinize kalmış. Fakat hiçbir insan, peygamber dahi olsa Allah'la hiçbir konuda pazarlık yapamaz. Bir tarafta Yaratıcı, diğer tarafta yaratılan. Olur mu hiç? Peygamberler, Allah'ın emirlerini insanlara iletmişlerdir.
Hiçbir peygamberin Allah'ın emrini beğenmeme ya da zor bulma gibi bir hakkı yoktur. Hele ki Allah'la pazarlık mümkün mü?
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0

Önce, sayın mavigezegen, Hadisleri "hikaye" diye tanımlayarak istihzai bir tarz koymamanız gerektiğini ikaz etmem gerek, buna dikkat edelim.

Ayrıca, yürüttüğünüz mantığın, aklın hepsi yukarıda ki ise, pek zabun kalmışlar , daha derin lütfen...

Ben mi anlatmakta zorlanıyorum, sizler mi anlamak istemiyorsunuz...
Ben gerçek olan hiçbir hadise hikaye demem. Fakat hikaye olduğunu düşündüğüme de hikaye derim. Ben sizin düşündüğünüz gibi düşünmek zorunda değilim. Benim derdim bidatlerle, hurafelerle, peygamberimize yakıştırılan uydurma sözlerle...

Madem ki benim mantığım size göre zabun kalmış. Siz de mantık yürütün doğruluğunu kanıtlamak için de biz de bilelim eğriyi doğruyu.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Allah ile Peygamberin (s.a.v.) namaz pazarlığı yapması hangi akla hangi mantığa uyar.

Ortada bir pazarlık söz konusu değil. Ayrıca burada her hangi bir mantık sorgusuna girilmesi de istenmiyor hiç kimseden.

Madem ki haniflik mukallidlerisiniz, o halde İbrahim (a.s.)'dan ibret alın. Sorgulayın, doğruyu buluncaya kadar ve hatta itminana kavuşuncaya kadar sorgulayın. Ve bu sorgulamanızı yaparken, Din'i mantık çerçevesinde mantık yürütün. Eğer ki, bir materyalist olgusu ile sorgulamaya kalkarsanız, ve o tarzda bir mantık yürütmeye kalkarsanız, maalesef ortada kalırsınız. Çünkü, bu düşünce tarzı ve mantığı salt görünene itibar etmek ile kaimdir. Bir materyalist Allah'a (celle celaluhu) inanmaz. Görmediği için inanmadığını söyler. Bu gibi insanlara bir peygamber mucizesi anlatıldığında inanmazlar, çünkü mantığı görmediği şeyi red eder. Buna mukabil, yemekte yediği salatayı neden yediğini sorarsın, lezzetinden dolayı yediğini söyler. O lezzeti göster o halde dersen, mantığı ters teper. Sizin ki de bir miktar böyle bir mantığı çağrıştırıyor.

Burada Dede Korkut hikayesi yada la fontaıne hikayeleri anlatılmıyor. Bir "Isra" mucizesinden bahsediliyor. Başlangıcı ile sonu ile büyük bir mucizeden bahsediliyor. Ve bunu hiç yalansız bir dil anlatıyor. "Saddak" demeyi bir becerseniz, kalbinizdeki bütün marazlar dağılır.

Anlayıncaya kadar uğraşın, ama şu red etme mantığını önce bir kenara bırakın. Red etmenizin hiç kimseye bir zararı yok, sadece kendinize var. Bile bile yapmanız nedeni ile kat kat arttırılması muhtemel bir ceza gününün şiddetinden sakının!

"Kalplerinde bir maraz vardır da Allah marazlarını artırmıştır ve yalancılık ettikleri için bunlara elim (gayet acı) bir azap vardır!" ( Bakara : 10 )

Bütün peygamberlerin kendi ümmeti içinde, gösterdiği mucizeye inanmayanlar çıktı. Ta ki; bir sonraki peygamber o mucizeyi ve ahvalini anlatıncaya kadar da bu red etme mantığı sürdü. "Musa (a.s.) kim ki Allah (celle celaluhu) ile konuşsun" denildi. "Bu yaşta nasıl çocuk sahibi olabilir ki bu aksakallı Zekeriyya (a.s.)" denildi. "Ey Meryem, sen fena bir iş yaptın, tek başına, üstelik erkeksiz bir çocuk nasıl doğarmış" denildi. Velhasıl her mucizeye bir kulp bulundu ve birşeyler, bir itiraz dolu sözler denildi. Ama bunların hiç biri, Allah (celle celaluhu) katından olan gerçeği değiştirmedi. Yapan, kendi inkarı içinde boğuldu.

Allah (celle celaluhu) dileseydi, 50 vakit namazı tek secdelik namazlar olarak üzerimize farz da kılabilirdi. Hatta hiç secdesiz, sadece kıyamda tamamlanan namazlarla da bizi mükellef kılabilirdi. Ve her bir namaz 1 dakikalık zamandan 50 dakika sürerdi gün içersinde. Şuan zaten gün içersinde 5 vakit namazımız da topu topu yine 50 dakika sürmüyor mu ? Nitekim secdesiz namaz yok mu ? tek rekatlık namaz yok mu ? elbette o şekilde kılmamızı da emr buyurabilirdi. Keyfiyetine sual olur mu Yüce Rabbül Alemin'in ? Burada anlatılmak istenen ve murad edilen; teslimiyetsiz, koşulsuz bir iman ile kendisine iman edildiğini ve bunu da en başta Peygamber (s.a.v.) ile göstermek istemiş de olabilir (Allahu Alem).

Naz makamı ile pazarlık çarşısını birbirine karıştırmayın! Ve Allah'ın (celle celaluhu) Peygamberi'ne (s.a.v.) karşı; EDEPSİZLİK DE YAPMAYIN!

Haddinizi bilin...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
ben imanın şartları arasında bu hadisi göremiyorum...

"Ey o bütün iman edenler! Allah'a da, Rasulü'ne de, Rasulü'ne tenzil buyurduğu Kitab'a da, daha evvel inzal buyurduğu Kitab'a da iman getirin! Her kim Allah'a ve meleklerine ve kitablarına ve Rasullerine ve ahiret gününe kafirlik ederse; uzak pek uzak bir dalal ile sapmış sapmış gitmiştir!" ( Nisa : 136 )

Neymiş ? Allah'ın Rasulü'ne iman edecekmişiz. Söylediğini dinleyecek ve şeksiz şüphesiz kabul edecekmişiz. Bunun için hadis değil, ayet var!
Daha ötesi; yok!
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ben gerçek olan hiçbir hadise hikaye demem. Fakat hikaye olduğunu düşündüğüme de hikaye derim.

Siz, kimin kabul ettiği bir din otoritesisiniz ki!?. Tüm kimliğin bu ifade ile ortaya çıkıyor. Daha önce ikaz edilmenize rağmen bu tarzınız nedeni ile ceza almak durumundasınız. Tekerrürü ise daha farklı algılanacak...
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
alakaya maydanoz bi yorum olmuş. yanlışıkla teşekkür ettim bide

ağır bi yorum olmuş senin ki, özür dilemen gerekmez mi. yorumumu bi daha oku derim..

imanım zayıf diyosun (ki Allah bilir sen bilemezsin)

ben imanın şartları arasında bu hadisi göremiyorum...


Benimde inanasım kalmadı demek ne oluyor ?

İnanasım kalmadı demek; eskiden bu hadise inanıyordum, bu yorumlardan sonra inanasım kalmadı.. Bu hadise ilan imanınızın "zayıflığından" söz ettim.

Rasüllere iman etmek, onun getirdiklerine iman etmektir ki; hadislerde bunun içine girmekte mecburdurlar.
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Ben mi anlatmakta zorlanıyorum, sizler mi anlamak istemiyorsunuz...
Ben gerçek olan hiçbir hadise hikaye demem. Fakat hikaye olduğunu düşündüğüme de hikaye derim. Ben sizin düşündüğünüz gibi düşünmek zorunda değilim. Benim derdim bidatlerle, hurafelerle, peygamberimize yakıştırılan uydurma sözlerle...

Madem ki benim mantığım size göre zabun kalmış. Siz de mantık yürütün doğruluğunu kanıtlamak için de biz de bilelim eğriyi doğruyu.


Miraç hadisi de sizin söylediğiniz "kurandan başka bir şey yazmasın" hadisi de tirmizi de geçiyor. Bu kitaptan istediğiniz hadisi alıp, istediğiniz hadisi çıkarak mısınız ?

Rivayet ettiği hadise bir bakın; "kim benim söylemediğim sözü söylerse cehennemde ki yerine hazırlansın." Böyle bir hadis rivayet eden o büyük zat, kendisini tehlikeye atarbilir mi ? Bir hadis için ne kadar uğraş verdikleri herkesin malumudur.

Nasıl ki ayeti kerimelerin bir tanesinin (bir cümlesinin) inkarı, tümünü inkar yerine geçiyor, rivayet edilen bir hadisin metninden bir cümleyi inkar etmek hadisin tamamını inkar etmektir. Biraz farklı açıdan bakmanızı istiyorum. Kuranı inkar gibidir demiyorum bir hadisi inkar etmek. Yanlış anlaşılmasın! Bir şahsın rivayet ettiği hadisin bir kısmı inkar ediliyorsa, diğer kısımlarının alınmasının bi anlamı kalmaz. Hadis bir bütün olarak rivayet edilmiş ve böyle kayda geçirilmiştir. Böyle bir olayın inkarı, hadisi rivayet edene "bu cümleyi sen ekledin" gibi bir iftira atmaktır. Ya hadisin tamamı alınır, yada tümü atılır.
Eğer dediklerimiz anlaşıldıysa, hadisin tamamına uydurma demek zorundayız. Bu hadisin uydurma olması da, miraç hadisesinin uydurma olduğuna yol açacaktır.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
mahsunkul' Alıntı:
yeterli bi ilme sahip olmadığını söylüyosun. bu yazdıklarından anlaşılıyo malum. ama çok bilmişlikte üstüne yok. bilmiyorsan susmasını öğren derim..

İlim, bir insana tevazuyu yaşatırsa, o ilim yaşantı haline gelir. İlmi ile amil olmaktır bunun adı. Ve ilim; bir zan ardından gitmek değil, o zan edilenin doğru yada yanlış olup olmadığını bilmektir.

Avam; zan edilenin arkasından gider. Bir müddet sonra da o zan'na nasıl inanıyorsa, inandığı gibi de yaşamaya başlar. Zan; tek başına ilim'den bir şey ifade etmez. Ve belli bir kısımdan sonrası insana zarar verir.

Bir insan; çok bildiğini ima ederse, bunu üstünlük perdesinin de ötesine taşımaya kalkarsa; helaktadır! Ve yine bir insan; bildiğini bir başkaları ile paylaşmak, hissettiğini diğer insanlara aktarmak ile yeri geldiğinde sert yazarak bu bilgilerini diğer insanlara açtığı takdirde, bundan dolayı kendinde bir "enaniyet" hissetmiyor ise, o takdirde kardadır!

Haddi zatında ilim kişinin kendi kendine edindiği, doğuştan gelen bir meziyeti olmadığı için, kendisine bir üstünlük sağlaması düşünülemez! Ne zaman ki, aldığı ilim doğrultusunda yaşarsa, sadece o ilime layık olmuş hükmüne girer.

Benim adi nefsim ile yarışırsan, kah ben seni yenerim, kah sen beni yenersin. Aldığım ilim ile yarışırsan, her dem ezilmeye mahkumsun. O zaman adın mahkumkul'a çıkar. İnsanlar zaman zaman altta kalabilir ama; ilim, her zaman gaaliptir!

Bir ilmin var ise konuş, alim sansınlar. Bir ilimin yoksa; sus, adam sansınlar!
 
Üst Alt