Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Peygamberimiz Hadis Yazilmasini Yasaklamiştir

  • Konbuyu başlatan mettin
  • Başlangıç tarihi
M

mettin

Guest
PEYGAMBERİMİZİN YAZILMASINI YASAKLADIĞI HADİSLER NASIL KİTAPLARA DÖNÜŞTÜ?


Peygamberimiz'in hadis yazımını yasaklama şeklindeki tavrı, Peygamberimiz'in vefatından sonra dört halife döneminde; yani Hz. Ebubekir, Hz. ömer, Hz. Osman, Hz. Ali döneminde de devam etti. Bu 4 halifenin hadis yazma girişimlerini nasıl durdurduklarını, yazılan hadisleri nasıl yaktıklarını kitabımızın 11. Bölümünde ayrıntılarıyla göreceğiz. Peygamber döneminde olan olaylara şahit olanların bunları anlatması, Peygamber'le sohbet edenlerin bu sohbetlerdeki konuşmaları birbirlerine aktarmaları doğal, sıradan bir olay gibi görülebilir. Oysa sahabelerin, Peygamber'den bir şey duyduğunu iddia edene şahitlerini sormaları ve tüm bu sohbetlerin yazımını yasaklamaları, Peygamber'deki basiretin, kendisinden sonra da devam ettirildiğini, ileri görüş ile hadislerin dini nasıl dejenere edebileceğini ve yüzeysel bir bakışla doğal olarak algılanabilecek bir davranışın, aslında ileride nasıl bir felakete yol açacağını gördüklerini gösterir. çünkü dört halife döneminde de hadis yazımı yasaktı. Yani dört halife, doğruluğunu kendilerinin bildikleri bir çok Peygamber sözünün yazımına Peygamber’in vefatından hemen sonra bu sözler zihinlerde henüz tazeyken izin vermediler. İzin verildiğini iddia eden olursa "Hani, bu dönemde yazılı olan kitap nerede?” diye sorun, hiçbir şey gösteremediklerini göreceksiniz.


Harevi şöyle der: "Ne sahabe (Peygamber'i görenler) ne de tabiyun (Peygamber’i görmeyen ama sahabe görenler) hadisleri yazmıyorlardı. Ama söz olarak aktarıyorlardı. Basit yazılı bir kaç metnin dışında bunun bir istisnası yoktur. İlmin kaybolup, ulemanın ölüp gitmesinden korkulunca, ömer bin Abdülaziz, Ebu Bekr el Hazm'a bir mektupla hadisleri araştırıp, yazmasını emretti.” Yeni halife Yezid bin Abdülmelik ise ömer bin Abdülaziz ölünce Ebu Bekr el Hazm'ı ve onunla çalışanları bu görevden aldı. Sonra Halife Hişam, ez Zuhri hadislerini ilk toplayan kişi olarak kabul edilir. Mahmud Ebu Reyye tüm bu gelişmeleri ayrıntılarıyla anlatırken baskı ortamına da değinir: "Hadislerin toplanmasıyla emrolunan tabiyun bunu ancak baskı altında kabul etmişlerdir. Zira yaşanan tarz ve Sahabe'nin hadisleri toplamaması, onları böyle bir şeye girişme hususunda oldukça sıkıntıya sokuyordu. Ez Zuhri'nin şu sözü nakil edilmiştir: Biz hadisi yazmaktan hoşlanmıyorduk. Ne var ki o yöneticiler bizi buna zorladılar.” (Mahmut Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması)



Oysa gelenekçi İslam'ın hadisçileri, Emevi Dönemi'ni bile düzenli bir tasnif dönemi olarak kabul etmezler. Varolan yazmalarda hadis, fıkıh, şiir, haber gibi farklı farklı konular, doğruluk derecesi irdelenmeden karışık bir şekilde yazılmıştır. Gazali (Peygamber'den sonraki ikinci kuşağın) hadis yazımını kötü gördüğünü ve kendileri gibi sonrakilerin de ancak hadisleri ezberlemelerini söylediklerini nakleder. (Gazali, ‹hyayı Ulumiddin, 1. cilt, sayfa 79) Hadislerin ayrı ayrı ele alınıp bu konuda müstakil eserlerin verildiği ilk dönem Abbasiler dönemidir. Hicri ikinci asrın sonlarında elimize geçen bu tarzdaki tek çalışma Maliki mezhebinin kurucusu Malik'in Muvatta'sıdır. (İbni Ferhun, ed dibae el Muzehheb kitabı sayfa 25'te Malik'in Muvatta'da onbine yakın hadis topladığını, bu hadisleri gözden geçirip her sene içinden ayıkladığını, sonunda çok az kaldığını, biraz daha yaşasa hepsini atabileceğini anlatır.) Hemen ardından Hanbeli mezhebinin kurucusu İbni Hanbel'in Müsned'i gelir. Hicri 241 yılında vefat eden Hanbel'in kitabında da, Muvatta'da da sahih, zayıf ayırımları yapılmadan, o günlerde sürüklenen rivayet selinin içindeki her şeyin, ciddi bir ayırım gözetilmeden kitaplarına girdiğini görüyoruz.



Buhari'den önce hadisleri doğruluk derecelerine göre ayırma çabası dahi olmamıştır. Sahih ve zayıf şeklindeki hadis ayırım çabası Buhari ile başlar. Hadislerin incelenmesi sonucu bu çabanın gerekli sonucu vermeye yetmediğini görüyoruz. Meşhur hadisçilerden Buhari hicri 256'da, Müslim hicri 261'de, Tirmizi hicri 279'da, Ebu Davud hicri 275'de, Nesei hicri 303 yılında, İbni Mace hicri 273'de vefat etmişlerdir. Şiilerin hadis kitapları ise farklıdır ve Sunniler de, Şiiler de birbirlerinin hadis kitaplarını geçerli kabul etmezler. Şiilerin hadis kitaplarının oluşumu daha da ileri tarihlere rastlar. Meşhur Şii hadisçilerinden Kulani hicri 329'da, Babuvay hicri 381'de, Cafer Muhammed Tusi hicri 411'de, El Murtaza hicri 436'da vefat etmiştir. örneğin Osmanlı padişahı 2. Mahmut'un söylediği iddia edilen bir söz, hiçbir tarih kitabında kaydedilmemiş olsaydı ve sırf kulaktan kulağa iletilme yoluyla günümüze gelseydi, bu söze ne kadar güvenebilirdik? üstelik bu sözün sadece bir kişiden, o bir kişinin başka birinden, onun da birinden... şeklinde 2. Mahmut'a kadar tek bir zincirle bize ulaştırıldığı söylenseydi bu söze kim inanırdı? Oysa 1839'da vefat eden 2. Mahmut'tan günümüze kadar geçen süre, Peygamberimiz'in vefatıyla meşhur hadis kitaplarının ilk yazılanı arasında geçen süreden çok daha azdır. Kimi meşhur hadis kitaplarının yazıldığı zaman ile Peygamberimiz'in vefatı arasında geçen süre ise bu sürenin 2 katından da fazladır. 5. Bölümde göreceğimiz birçok sebepten dolayı en meşhur hadisçiler kitaplarını yazdıklarında, onbinlerce hadis ayıklanamayacak tarzda uydurulmuş bulunuyordu. Bu hadis kitaplarının Kuran, mantık ve diğer hadislerle çelişen birçok hadis içermeleri ve hem yöntemleri, hem naklettikleri hadislerle kendi aralarında da çelişmeleri, Kuran dışında başka kaynak aramanın felaketini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Daha evvel bahsettiğimiz piramid bu kitaplar yazıya geçtiğinde uydurmalar ile şişmişti. Bu hadisçiler ise, Peygamber'in ve 4 Halifenin yolunu izleyip onlar gibi hadis yazımına karşı çıkacaklarına; İslam alemine büyük zarar veren, Peygamber'in uygulamasına aykırıyken sözde Peygamber sevgisi kılığında, yalan yanlış birçok sözü hadis diye yazdılar. Unutmayalım ki Hz. İsa'yı ilahlaştıran Hıristiyanların da mazeretleri Hz. İsa'ya sevgileridir. Fakat mazeretleri aynı bizim hadisçilerin mazeretleri gibi kabahatlerini örtmeye yetmez


geniş bilgi için http://www.kurandakidin.net/bolumler/04hadislerinincelenmesi.htm
 
M

mettin

Guest
Sevgili Kardeşlerim,
Ben günümüze ulaşan hiçbir hadisin doğru olarak bize ulaştığına inanmıyorum, bunun için, Bu yüce Dini Buharilerin, Müslimlerin tasallutundan kurtarıp tekrar Kur'ana arzetmemiz gerektiğine inanıyorum ama yorumlarda fikirlerimi çürütmek için habire hadisleri delil getiriyorsunuz..
Eğer, hadislerin sağlamlığına inansaydım zaten hemfikir olurduk, inanmadığıma göre, bunu yapmanızın bir faydası yoktur, sadece tartışmış oluruz, bir ötesine geçemeyiz..
Bunun için, hadis kaynaklı değil, Kur'an kaynaklı itirazlarınızı bekliyorum... vesselam
 

gül21

New member
Katılım
17 Tem 2006
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
selamün aleyküm efendim.şimdide fıkıhçılaramı:(
 

Aysegul

New member
Katılım
15 May 2006
Mesajlar
891
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Allah Allah ama çoğu hadiste bildirilen alametler tek tek gerçekleşiyor uydurukçular tutturdumuki(tövbe)

Bağdatın Alevlerle Yokedilmesi ( 2003)

“Ahir zamanda Bağdat alevlerle yok edilir...” (Risalet-ül Huruc-ül Mehdi, Cilt 3, sf. 177)

Fuhuş açık olmadan...kıyamet kopmaz. Ramuz-El Ehadis, 91/7

Zinanın çoğalması kıyamet alametlerindendir. Buhari, Tecrid'i 1/16


Ahir Zaman'da) Sizden önceki milletleri karış karış, arşın arşın izleyeceksiniz, hatta onlar (Yahudi ve Hıristiyanlar) kertenkele deliğine girseler, siz de peşlerinden gireceksiniz. Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 470

Kıyamet yaklaşınca… gayri meşru çocuklar çoğalır. Ramuz-El Ehadis, 33/7
Boşanmaların çoğalması… kıyamet alametlerindendir. Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 455

Afganistan'ın İşgali

"Talikan'a (Afganistan'a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala'nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır.'' (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)
 
M

mettin

Guest
Fuhuş açık olmadan...kıyamet kopmaz. Ramuz-El Ehadis, 91/7



Diğerlerinden söz etmeye bile değmez çünkü ne sözler hadis gibi duruyor ve ne de aldığınız kaynaklar bilinir kaynaklardır..
Ama, Fuhuş açık olmadan kıyamet kopmaz...
Bu nasıl gerçekleşti.. Koptu mu kıyamet.. Peki, sadece 21. ci yüzyıl mı fuhuşun yayıldığı.. Romalıların erkek kadır aynı hamamlarda yıkandıkları... Caddelerde ve sokaklarda bile alenen fuhuş yaptıkları... Tüm çirkinliklerin tavan yaptığı asırlar öncesinde de fuhuş vardı ama.. O zaman da kıyamet kopmamıştı...
Bak sevgibi dost..
Allah diyor ki Kur'an da..

107 Peki onlar, Allah'ın azabından bir sarıp sarmalayanın gelmesinden yahut hiç farkında olmadıkları bir sırada kıyametin ansızın tepelerine inmesinden emin mi bulunuyorlar?

Hac 55 İnkâr edenler ise kıyamet ansızın başlarına patlayıncaya kadar, yahut kısır bir günün azabı kendilerine gelip çatıncaya kadar, o Kur'an'dan yana kuşku içinde olmaya devam edecekler.

Lokman Suresi 34 O kıyamet saatine ilişkin bilgi Allah katındadır. Yağmuru O yağdırır. O, rahimlerde olanı da bilir. Hiçbir benlik yarın ne kazanacağını bilmez. Ve hiçbir kimse hangi yerde öleceğini bilmez. Allah Alîm'dir, Habîr'dir.

Fussilet Suresi 47 kıyamet saatine ilişkin bilgi, Allah'a bırakılır. Onun ilmi dışında ne meyveler kabuğundan çıkar ne de bir dişi gebe kalır veya doğurur. "Ortaklarım nerede?" diye seslendiği gün, şöyle diyeceklerdir: "Bizden hiçbir tanık olmadığını sana arz ederiz."

Zühruf Suresi 85 Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin mülkü/yönetimi kendine ait olan o Allah'ın şanı yücedir. kıyamet saatine ilişkin bilgi O'nun katındadır. Siz de O'na döndürüleceksiniz.

Muhammed Suresi 18 kıyametin ansızın tepelerine inmesinden başka neyi bekliyorlar? Onun belirtileri zaten gelmiştir. O onlara gelip çatınca, ibret almaları neye yarar?!


Demek ki, kıyamet ansızın kopacaktır ve ansızın gerçekleşen bir şeyin alameti neyi olmaz, ama, maalesef sizi hadis diye, rivayet diye, yıllardır kandırdılar, siz de sadece kandınız, bu konuda rabbimizin emdi nedir, dönüp bakmadınız bile..
vesselam
 

Aysegul

New member
Katılım
15 May 2006
Mesajlar
891
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
mettin' Alıntı:
Demek ki, kıyamet ansızın kopacaktır ve ansızın gerçekleşen bir şeyin alameti neyi olmaz, ama, maalesef sizi hadis diye, rivayet diye, yıllardır kandırdılar, siz de sadece kandınız, bu konuda rabbimizin emdi nedir, dönüp bakmadınız bile..
vesselam

Kamer
1. Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.


Rahman suresi

37. Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül haline geldiği zaman (haliniz ne olur?)

Alameti neyi olmaz demiştin sanırım:rolleyes:
 

gül21

New member
Katılım
17 Tem 2006
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
mettin bey demiş ki;Demek ki, kıyamet ansızın kopacaktır ve ansızın gerçekleşen bir şeyin alameti neyi olmaz, ama, maalesef sizi hadis diye, rivayet diye, yıllardır kandırdılar, siz de sadece kandınız, bu konuda rabbimizin emdi nedir, dönüp bakmadınız bile..








Biz gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakileri hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o kıyamet-saati de yaklaşarak-gelmektedir... (Hicr Suresi, 85)



Şüphesiz kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir, bunda hiçbir kuşku yok... (Mümin Suresi, 59)
 
M

mettin

Guest
gül21' Alıntı:
mettin bey demiş ki;Demek ki, kıyamet ansızın kopacaktır ve ansızın gerçekleşen bir şeyin alameti neyi olmaz, ama, maalesef sizi hadis diye, rivayet diye, yıllardır kandırdılar, siz de sadece kandınız, bu konuda rabbimizin emdi nedir, dönüp bakmadınız bile..








Biz gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakileri hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o kıyamet-saati de yaklaşarak-gelmektedir... (Hicr Suresi, 85)



Şüphesiz kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir, bunda hiçbir kuşku yok... (Mümin Suresi, 59)



Bakın sevgili hanfendi,
bu ayeti bir de benim çevirim ile okuyalım,



BİZ GÖKLERİ YERİ VE BUNLAR ARASINDA BULUNANLARI HAK İLE YARATTIK (GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKACAĞI) O SAAT MUTLAKA GELECEKTİR. ŞİMDİ SEN HOŞGÖRÜ İLE HAREKET ET.. hicr 85

Buradaki MUTLAKA çevrisini siz hangi mealden YAKLAŞARAK diye okudunuz bilemem ama, maalesef burda kesinlik kipi vardır, ve sizin mealiniz tam karşılığı değildir..


Duruşma saati mutlaka gelecektir. Bunda asla şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu inanmazlar. Mümin 59
Bu ayette ise, Kıyemet ten değil, duruşma saatinden, yani, hesapların görüleceği saatten bahsediliyor, siz bunu ne mantıkla kıyamet ile ilişkilendirdiniz, inanın anlamış değilim..

Not Ayeti okurken, muhakkak arabçasına bakın, orada bazı kelimeler tanıdık gelebilir, bu ayette kıyamet kelimesi yoktur, bunu görmeniz lazımdı
vesselam
 

313

New member
Katılım
18 Mar 2006
Mesajlar
297
Tepkime puanı
0
Puanları
0
mettin' Alıntı:
Bakın sevgili hanfendi,
bu ayeti bir de benim çevirim ile okuyalım,



BİZ GÖKLERİ YERİ VE BUNLAR ARASINDA BULUNANLARI HAK İLE YARATTIK (GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKACAĞI) O SAAT MUTLAKA GELECEKTİR. ŞİMDİ SEN HOŞGÖRÜ İLE HAREKET ET.. hicr 85

Buradaki MUTLAKA çevrisini siz hangi mealden YAKLAŞARAK diye okudunuz bilemem ama, maalesef burda kesinlik kipi vardır, ve sizin mealiniz tam karşılığı değildir..


Duruşma saati mutlaka gelecektir. Bunda asla şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu inanmazlar. Mümin 59
Bu ayette ise, Kıyemet ten değil, duruşma saatinden, yani, hesapların görüleceği saatten bahsediliyor, siz bunu ne mantıkla kıyamet ile ilişkilendirdiniz, inanın anlamış değilim..

Not Ayeti okurken, muhakkak arabçasına bakın, orada bazı kelimeler tanıdık gelebilir, bu ayette kıyamet kelimesi yoktur, bunu görmeniz lazımdı
vesselam
´

Sen ceviri falan yapma, seni seytan ceviriyor, tevbe et!!!

falanca olmadan kiyamet kopmaz demek, o falancalarin kiyametten önce vuku bulacagi anlamina gelir!!!

Türkcen biraz zayif galiba!!!
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
mettin' Alıntı:
Fuhuş açık olmadan...kıyamet kopmaz. Ramuz-El Ehadis, 91/7



Diğerlerinden söz etmeye bile değmez çünkü ne sözler hadis gibi duruyor ve ne de aldığınız kaynaklar bilinir kaynaklardır..
Ama, Fuhuş açık olmadan kıyamet kopmaz...
Bu nasıl gerçekleşti.. Koptu mu kıyamet.. Peki, sadece 21. ci yüzyıl mı fuhuşun yayıldığı.. Romalıların erkek kadır aynı hamamlarda yıkandıkları... Caddelerde ve sokaklarda bile alenen fuhuş yaptıkları... Tüm çirkinliklerin tavan yaptığı asırlar öncesinde de fuhuş vardı ama.. O zaman da kıyamet kopmamıştı...
Bak sevgibi dost..


ya anlamadığım bir şey var, anlamamak için çabamı sarfediyosunuz?
ayşegülün verdiği diğer hadisleri ele almazsınız çünkü söylicek sözünüz olmamış sadece bu hadisi almışsınız onun içinda anlamamak için çaba sarfetmişsiniz, hadiste bu olay vuku bulunca kıyamet kopucak demiyor, bu olay olmadan kıyamet kopmaz diyor. yani ikisi farklı şey ya bunu ayırt edemicek kadar kör değilsinizdir diye ümit edicem ama ozamanda kasıtlı olduğunuz düşünücem bu daha da kötü.. yapmayın Allah aşkına el insaf!!!!!!!!
 

gül21

New member
Katılım
17 Tem 2006
Mesajlar
129
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
mettin bey demiş ki;



Bakın sevgili hanfendi,
bu ayeti bir de benim çevirim ile okuyalım,



BİZ GÖKLERİ YERİ VE BUNLAR ARASINDA BULUNANLARI HAK İLE YARATTIK (GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKACAĞI) O SAAT MUTLAKA GELECEKTİR. ŞİMDİ SEN HOŞGÖRÜ İLE HAREKET ET.. hicr 85

Buradaki MUTLAKA çevrisini siz hangi mealden YAKLAŞARAK diye okudunuz bilemem ama, maalesef burda kesinlik kipi vardır, ve sizin mealiniz tam karşılığı değildir..


Duruşma saati mutlaka gelecektir. Bunda asla şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu inanmazlar. Mümin 59
Bu ayette ise, Kıyemet ten değil, duruşma saatinden, yani, hesapların görüleceği saatten bahsediliyor, siz bunu ne mantıkla kıyamet ile ilişkilendirdiniz, inanın anlamış değilim..

Not Ayeti okurken, muhakkak arabçasına bakın, orada bazı kelimeler tanıdık gelebilir, bu ayette kıyamet kelimesi yoktur, bunu görmeniz lazımdı
vesselam


selamün aleyküm efendim gerçekten size ne yazacağımada artık karar veremiyorum.üç tane konu açmışsınız ve her birisinde digeriyle karıştırıyorsunuz.daha doğrusu diger başlıktaki tezinizi burdaki yazdıklarınızla çürütüyorsunuz:(

demiş siniz ki;


Buradaki MUTLAKA çevrisini siz hangi mealden YAKLAŞARAK diye okudunuz bilemem ama, maalesef burda kesinlik kipi vardır, ve sizin mealiniz tam karşılığı değildir..

bunun cevabını diger açmış olduğunuz başlıktada aksi yönde yazıyor ve iddaa ediyorsunuz.


ve 313 bey size şöyle demiş;


Sen ceviri falan yapma, seni seytan ceviriyor, tevbe et!!!

falanca olmadan kiyamet kopmaz demek, o falancalarin kiyametten önce vuku bulacagi anlamina gelir!!!

Türkcen biraz zayif galiba!!!


ALLAH razı olsun efendim.
 

313

New member
Katılım
18 Mar 2006
Mesajlar
297
Tepkime puanı
0
Puanları
0
mettin' Alıntı:
Sevgili Kardeşlerim,
Ben günümüze ulaşan hiçbir hadisin doğru olarak bize ulaştığına inanmıyorum, bunun için, Bu yüce Dini Buharilerin, Müslimlerin tasallutundan kurtarıp tekrar Kur'ana arzetmemiz gerektiğine inanıyorum ama yorumlarda fikirlerimi çürütmek için habire hadisleri delil getiriyorsunuz..
Eğer, hadislerin sağlamlığına inansaydım zaten hemfikir olurduk, inanmadığıma göre, bunu yapmanızın bir faydası yoktur, sadece tartışmış oluruz, bir ötesine geçemeyiz..
Bunun için, hadis kaynaklı değil, Kur'an kaynaklı itirazlarınızı bekliyorum... vesselam

Bizlere ALLAHÜ TEALA nin dinini insanlara aciklasin diye gönderdigi Peygamberinin s.a.s. sözleri sapa saglam bir yolla ulasti!!! Sizin ALLAH tan korkunuz olmadigi icin apacik bir küfre düsmüssünüz!!! Namazi nasil kiliyorsunuz 3 vakit mi? Iste bu küfürdür!!! ALLAHÜ TEALA sizin gibi serlilerden müslümanlari korusun amin amin amin!!!
 

usamebinladin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
15 Haz 2006
Mesajlar
221
Tepkime puanı
3
Puanları
0
ULAN SAPKIN SENDEN KURTULUŞ YOK MU?
HER YERDE SEN ÇIKIYORSUN!!!

BU GÜNAHLARDAN BU BÜYÜK YÜKÜN ALTINDAN ACABA NASIL KURTULACAKSIN!!!
DEDİĞİN İDDİAYA GELİNCE!
SEN HADİS İ ŞERİF DÜŞMANISIN!

(Benim hadislerimi yazmayın. Kim benden bir hadis yazmışsa, onu imha etsin) diye bildiriyor. Peki, âlimleriniz ne diye peygamberin bu sözüne uymamışlar da ciltlerle hadis kitapları yazmışlar?) diyor. Bunlara nasıl cevap vermeli?
Böyle sözler, hadislere inanmayan, “Peygamber postacı idi, Kur’anı getirmekle vazifesi bitti” diyen din düşmanlarının iddiasıdır. O kadar hadis âlimi geldi, fıkıh âlimi, tefsir âlimi geldi, hiç birisi bunu bilmiyor muydu? İslam âlimleri din düşmanı mı idi de, Resulullahın sözlerine uymadılar? Böyle bir soruyu samimi bir Müslüman soramaz.

Bunlar, işlerine gelince hadisi delil gösterirler, gelmeyince de hepsi uydurma derler. Bunların en bariz hile ve taktiği, olmuş bir olayı bozarak, Bektaşi gibi bir kısmını alıp diğer kısmını almayarak yarım anlatırlar. Olmamış bir şeyi, iftira ve yanlış olduğu hemen bilineceği için pek anlatmazlar. Ama olmuş olayı değiştirerek, yarısını alıp yarısını gizleyerek anlatıp, müslümanların şüpheye düşmesine çalışırlar. Hainler bu taktikleriyle çok insanı da kandırmışlardır. Bunları iyi tanıyıp tuzaklarına düşmemeli.

Şu husus da iyi bilinmeli ki, Peygamber efendimiz bütün hadis-i şeriflerini en son günde, hepsini bir anda söylemedi. 23 sene boyunca söyledi. Çeşitli olaylara göre, şahıslara göre, şartlara göre söyledi. Rahmet olması için, aynı hususta farklı söylediği de olurdu. Bu yüzden hadis-i şeriflerin ne zaman ve niçin söylendikleri de önemlidir. Din 23 sene boyunca yaşanarak bildirildi. Bazı emir ve yasaklar zamanla farz veya haram oldu. Bir şey haram olmadan ki durumları anlatan hadisleri yazıp, bak Resulullah böyle buyurdu demek dini içten yıkmaya çalışmaktır. Veya farz olmadan ki durumları anlatıp, bak böyle yapılırdı, demek ki sonradan mezhepler bunu haram etmiş demek hainliktir. Ayrıca, farklı hadis-i şerifleri görünce, birbirine tenakuz zannetmemeli, onları bize bildiren ehl-i sünnet âlimlerine suizan etmemeli. Hadis âlimleri bunları hâşâ bilmiyor muydu?

İslam âlimlerinin kitaplarının bozuk olduğunu söyleyenin, aklından ve dininden şüphe olunur. Çünkü bu kimse, Resulullahı ve Eshab-ı kiramdan hiçbirini görmediğine göre ilmini nereden öğrendi? Bir şeyler öğrendi ise, İslam âlimlerinin kitaplarından öğrenmiştir. O âlimlerin kitaplarına bozuk derse, kendisi doğru yolu nereden bulmuştur?

İlk zamanlarda, ölenlerin çoğu müşrik olduğu için, kabir ziyareti yasak edilmişti. Daha sonra, müminler de ölünce, (Daha önce kabir ziyaretini yasaklamıştım, şimdi ziyaret edin) buyuruldu. Tesettür emri sonradan geldi, içki sonradan yasak edildi. Bunun gibi, daha önce Kur’an-ı kerim yeni inerken, âyetlerle hadislerin karışmaması için, hadis-i şeriflerin yazılması yasaklanmışsa da, daha sonra yazılması emredildi. Bunu istismar ediyorlar.

Diyanet İşlerinin, (Sahih-i Buhari muhtasarı tecrid sarih) tercümesinin önsözünde özetle deniyor ki:

İlmi talep etmek her Müslümana farz olduğu gibi, ilmi neşretmek de böyledir. Hadis-i şerifte de, hikmetin, müminin kaybolmuş malı olduğu, nerede bulursa, derhal alması gerektiği bildirilmiştir. Ayrıca,
(Burada olanlarınız, burada olmayanlara tebliğ etsinler! Belki de, kendilerinden daha anlayışlı birine tebliğ etmiş olabilirler. Sözlerimi işitip belledikten sonra, başkalarına aynen aktaranın Allahü teâlâ yüzünü ağartsın) [Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Darimi, İ. Ahmed] hadis-i şeriflerine uyan âlimler, dini yaymaya çok gayret göstermişlerdir.

Hz. Ebu Zer-i Gıfari’nin, (Kılıcı enseme dayasanız, Resulullahtan duyduğum bir sözü, başım kesilinceye kadar tebliğe vakit bulacağımı bilsem, o sözü muhakkak size yetiştiririm) sözleri, hadis ilmine verilen önemi göstermektedir. Kur’an ilk nazil olurken, âyetlerle karışmasın diye, (Kur’andan başka benden bir şey yazan onu imha etsin) buyurulmuştu. Daha sonra Kur’anı ezberleyenler çok olduğu için, hadis-i şeriflerin de yazılması emredildi.

Abdullah bin Amr bin As, her hadisi yazar, Resulullah efendimiz buna mani olmazdı. Hatta bazıları, (Sen her şeyi yazıyorsun. Ama Resulullah da insandır. Öfkeli iken de söz söyler) dediler. Durumu Resulullaha arz edince, mübarek parmağını ağzına götürüp, (Yaz! Allah’a yemin ederim ki, bu ağızdan hak sözden başkası çıkmaz) buyurdu. (Ebu Davud, Hakim)
Şu âyet-i kerime de aynı mealdedir:
(O, kendisine vahyedilenden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]

Bir sahabi, hadis-i şerifleri ezberleyemediğini arz edince, Resulullah efendimiz, yazarak muhafaza etmesini isteyip, (Sağ elinden yardım iste) buyurdu. (Tirmizi)

Rafi bin Hadic hazretleri, (Sözlerinizi yazalım mı ya Resulallah?) diye sorunca, ona da (Evet yazın) buyurdu. (Rame hürmüzi)

Yine hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hadislerimi senedi ile birlikte yazın. Eğer o hadis doğru ise ecirde ravi ile ortak olursunuz. Eğer yanlış ise, onun vebali isnat edilen ravinin üzerine olur.) [Hakim, Ebu Nuaym]

(Benden hadis yazana, o hadis devam ettikçe, sevap yazılmaya devam edilir.) [Hakim]
(Benden hadis bildirin. Ama bana yalan isnat eden Cehenneme hazırlansın.) [Müslim]

(Affolmak niyetiyle, 40 hadis yazana, Allahü teâlâ şehit mertebesi verir.) [İbni Cevzi]
(Geriye kırk hadis bırakarak ölen, Cennette arkadaşımdır.) [Deylemi]

(Hadisimi dinleyip hıfz eden ve ona tutunan, mahşerde Kur’anla haşrolur. Hadisime önem vermeyen de, Kur’anı hor görmüş olur. Kur’anı hor gören de, dünya ve ahirette hüsrana uğrar.) [Ebu Nuaym, Hatib]

(İlmi talep etmeye koşun. Sadık bir kimseden işitilecek bir hadis-i şerif, dünya ve dünya hazinelerinin hepsinden daha hayırlıdır.) [İ. Râfi’î]

(Kendine fayda veren iki hadis bile öğrenip, onları başkasına da öğreten ve onlardan faydalanan, altmış yıllık ibadetten daha fazla sevap alır.) [Deylemi]

(Allah’ım, hadislerimi ve sünnetimi başkalarına nakleden ve onları insanlara öğreten halifelerime rahmet eyle.) [Taberani]

(Bir sünneti ayakta tutmak veya bir bid’ati yok etmek için ümmetime bir hadis nakleden Cennettedir.) [Ebu Nuaym]

(Size ilim öğrenmek için bazı insanlar geldiği zaman “Resulullahın tavsiye ettiği ilmi öğrenmeye hoş geldiniz” deyin ve sorularını cevaplandırıp, problemlerini çözün.) [İbni Mace]

(Benden duyduklarınızı tebliğ edin. Beni İsrail’den bildirdiklerimi de anlatın. Yalnız bana, bilerek yalan isnat eden kimse Cehennemdeki yerine hazırlansın.) [Tirmizi]

(Benim hadisimi duyup da ezberleyene Allah rahmet etsin.) [Taberani]
(Burada olanlar, olmayanlara sözlerimi tebliği etsin, duyursun.) [Buhari]
(İlmi yazı ile bağlayınız!) [Hakim]


SEN TAM BİR AHMAKSIN!!!
NEDEN BİLİYOR MUSUN?
HADİS İ ŞERİF İN YAZILAMYACAĞINI YAZILAN BİR HADİSTEN İNANIYORSUN!!
İSLAM'I PAZARLIKLI KABUL EDENLERE, KENDİ ÇIKARLARINA ÇEVİRENLERE LANET OLSUN!

HADİS İ ŞERİF: 'AHMAK MÜSLÜMAN OLMAZ!'


ALLAH U EKBER!
 

usamebinladin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
15 Haz 2006
Mesajlar
221
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Hadis, kadim [eski] kelimesinin zıddıdır, yani yeni demektir. Ayrıca söz ve haber anlamına da gelir. Kur’an-ı kerimde geçen bütün hadis kelimeleri, söz ve haber anlamındadır. Deyim olarak, Resulullahtan rivayet edilen haberlere hadis denir. Hadis-i şerif, Resulullah efendimizin şerefli, mübarek sözleridir.

Dini yıkmak isteyenler, önce âlimlerden, mezheplerden başladılar, sonra da hadis-i şeriflere saldırdılar. Sahih de olsa hadis-i şerife düşmanlıklarını gizlemediler. Ama her Müslüman bilir ki, hadis-i şeriflere düşman olmak, (Resulüm vahiyden başka söylemez) buyuran Allahü teâlâya düşmanlıktır. Bu Allah düşmanları, (Yalnız Kur’an) yaftası altında, hadislerden başlayarak İslamiyet’i yıkmaya çalışıyorlar.

Allahü teâlâ, Resulüne uymayı, kendine uymak olarak bildirmekte ve Resulün emri ile kendi emrini ayıranlara kâfir demektedir. İşte âyet-i kerime mealleri:
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
(Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]

(Peygamberin verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]
(Resulüm de ki: “Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!”) [Al-i İmran 31]

(O, kendisine vahyedilenden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]
(Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız!) [Araf 158]

(De ki, “Allah’a ve Peygambere itaat edin! Eğer [uymayıp] yüz çevirirlerse, [kâfir olurlar] Elbette Allah kâfirleri sevmez.) [Âl-i İmran 32]

(Allah’ın yolu ile, resullerin yolunu farklı göstermek isteyenler kâfirdir.) [Nisa 150,151]

Bu âyetlere rağmen, hadislere savaş açıldı. Mezhepsizler, kasten söz anlamındaki hadis kelimesini sanki hadis-i şerif gibi göstermeye çalışıyorlar. Uygunsuz bir söz ifadesini, uygunsuz bir hadis diye tercüme ediyorlar. Hadis kelimesini söz olarak tercüme etmeyip hadis olarak söylüyorlar, mesela (Kur’andan sonra hangi söze inanacaklar?) âyetini, (Hangi hadise inanacaklar) diye değiştiriyorlar.

Halbuki Kur’anda, hadis kelimesi bazen, Kur’an anlamında da kullanılıyor. O zaman hadis kelimesini, hadis-i şerif olarak göstermek, kendi aleyhlerine delildir. İşte âyet mealleri:
(Bu hadise [söze yani Kur’ana] inanmayanlar [helak olacakları için] arkalarından üzülerek neredeyse kendini harap edeceksin!) [Kehf 6]

(Allah, hadislerin [sözlerin] en güzelini bir kitap halinde indirdi.) [Zümer 23]

(Şimdi siz bu hadise mi [söze yani Kur’ana mı] şaşıyorsunuz?) [Necm 59]

(Âlemlerin Rabbi tarafından indirilen bu Kur’an-ı kerime ancak temiz olanlar dokunabilir. Siz bu hadisi mi [sözü mü yani Kur’anı mı] küçümsüyorsunuz?) [Vakıa 77-81]

Kur’an-ı kerimde lehv-el hadis, boş laf demektir. Bir âyet meali:
(İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır.) [Lokman 6]

Hadis düşmanları, buradaki boş lafa, hadis eğlencesi veya uydurma hadis demişlerdir. Bu hileye, bu oyuna gelmemelidir.
 
M

mettin

Guest
usamebinladin' Alıntı:
ULAN SAPKIN SENDEN KURTULUŞ YOK MU?
HER YERDE SEN ÇIKIYORSUN!!!

BU GÜNAHLARDAN BU BÜYÜK YÜKÜN ALTINDAN ACABA NASIL KURTULACAKSIN!!!
DEDİĞİN İDDİAYA GELİNCE!
SEN HADİS İ ŞERİF DÜŞMANISIN!

(Benim hadislerimi yazmayın. Kim benden bir hadis yazmışsa, onu imha etsin) diye bildiriyor. Peki, âlimleriniz ne diye peygamberin bu sözüne uymamışlar da ciltlerle hadis kitapları yazmışlar?) diyor. Bunlara nasıl cevap vermeli?
Böyle sözler, hadislere inanmayan, “Peygamber postacı idi, Kur’anı getirmekle vazifesi bitti” diyen din düşmanlarının iddiasıdır. O kadar hadis âlimi geldi, fıkıh âlimi, tefsir âlimi geldi, hiç birisi bunu bilmiyor muydu? İslam âlimleri din düşmanı mı idi de, Resulullahın sözlerine uymadılar? Böyle bir soruyu samimi bir Müslüman soramaz.

Bunlar, işlerine gelince hadisi delil gösterirler, gelmeyince de hepsi uydurma derler. Bunların en bariz hile ve taktiği, olmuş bir olayı bozarak, Bektaşi gibi bir kısmını alıp diğer kısmını almayarak yarım anlatırlar. Olmamış bir şeyi, iftira ve yanlış olduğu hemen bilineceği için pek anlatmazlar. Ama olmuş olayı değiştirerek, yarısını alıp yarısını gizleyerek anlatıp, müslümanların şüpheye düşmesine çalışırlar. Hainler bu taktikleriyle çok insanı da kandırmışlardır. Bunları iyi tanıyıp tuzaklarına düşmemeli.

Şu husus da iyi bilinmeli ki, Peygamber efendimiz bütün hadis-i şeriflerini en son günde, hepsini bir anda söylemedi. 23 sene boyunca söyledi. Çeşitli olaylara göre, şahıslara göre, şartlara göre söyledi. Rahmet olması için, aynı hususta farklı söylediği de olurdu. Bu yüzden hadis-i şeriflerin ne zaman ve niçin söylendikleri de önemlidir. Din 23 sene boyunca yaşanarak bildirildi. Bazı emir ve yasaklar zamanla farz veya haram oldu. Bir şey haram olmadan ki durumları anlatan hadisleri yazıp, bak Resulullah böyle buyurdu demek dini içten yıkmaya çalışmaktır. Veya farz olmadan ki durumları anlatıp, bak böyle yapılırdı, demek ki sonradan mezhepler bunu haram etmiş demek hainliktir. Ayrıca, farklı hadis-i şerifleri görünce, birbirine tenakuz zannetmemeli, onları bize bildiren ehl-i sünnet âlimlerine suizan etmemeli. Hadis âlimleri bunları hâşâ bilmiyor muydu?

İslam âlimlerinin kitaplarının bozuk olduğunu söyleyenin, aklından ve dininden şüphe olunur. Çünkü bu kimse, Resulullahı ve Eshab-ı kiramdan hiçbirini görmediğine göre ilmini nereden öğrendi? Bir şeyler öğrendi ise, İslam âlimlerinin kitaplarından öğrenmiştir. O âlimlerin kitaplarına bozuk derse, kendisi doğru yolu nereden bulmuştur?

İlk zamanlarda, ölenlerin çoğu müşrik olduğu için, kabir ziyareti yasak edilmişti. Daha sonra, müminler de ölünce, (Daha önce kabir ziyaretini yasaklamıştım, şimdi ziyaret edin) buyuruldu. Tesettür emri sonradan geldi, içki sonradan yasak edildi. Bunun gibi, daha önce Kur’an-ı kerim yeni inerken, âyetlerle hadislerin karışmaması için, hadis-i şeriflerin yazılması yasaklanmışsa da, daha sonra yazılması emredildi. Bunu istismar ediyorlar.

Diyanet İşlerinin, (Sahih-i Buhari muhtasarı tecrid sarih) tercümesinin önsözünde özetle deniyor ki:

İlmi talep etmek her Müslümana farz olduğu gibi, ilmi neşretmek de böyledir. Hadis-i şerifte de, hikmetin, müminin kaybolmuş malı olduğu, nerede bulursa, derhal alması gerektiği bildirilmiştir. Ayrıca,
(Burada olanlarınız, burada olmayanlara tebliğ etsinler! Belki de, kendilerinden daha anlayışlı birine tebliğ etmiş olabilirler. Sözlerimi işitip belledikten sonra, başkalarına aynen aktaranın Allahü teâlâ yüzünü ağartsın) [Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Darimi, İ. Ahmed] hadis-i şeriflerine uyan âlimler, dini yaymaya çok gayret göstermişlerdir.

Hz. Ebu Zer-i Gıfari’nin, (Kılıcı enseme dayasanız, Resulullahtan duyduğum bir sözü, başım kesilinceye kadar tebliğe vakit bulacağımı bilsem, o sözü muhakkak size yetiştiririm) sözleri, hadis ilmine verilen önemi göstermektedir. Kur’an ilk nazil olurken, âyetlerle karışmasın diye, (Kur’andan başka benden bir şey yazan onu imha etsin) buyurulmuştu. Daha sonra Kur’anı ezberleyenler çok olduğu için, hadis-i şeriflerin de yazılması emredildi.

Abdullah bin Amr bin As, her hadisi yazar, Resulullah efendimiz buna mani olmazdı. Hatta bazıları, (Sen her şeyi yazıyorsun. Ama Resulullah da insandır. Öfkeli iken de söz söyler) dediler. Durumu Resulullaha arz edince, mübarek parmağını ağzına götürüp, (Yaz! Allah’a yemin ederim ki, bu ağızdan hak sözden başkası çıkmaz) buyurdu. (Ebu Davud, Hakim)
Şu âyet-i kerime de aynı mealdedir:
(O, kendisine vahyedilenden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]

Bir sahabi, hadis-i şerifleri ezberleyemediğini arz edince, Resulullah efendimiz, yazarak muhafaza etmesini isteyip, (Sağ elinden yardım iste) buyurdu. (Tirmizi)

Rafi bin Hadic hazretleri, (Sözlerinizi yazalım mı ya Resulallah?) diye sorunca, ona da (Evet yazın) buyurdu. (Rame hürmüzi)

Yine hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hadislerimi senedi ile birlikte yazın. Eğer o hadis doğru ise ecirde ravi ile ortak olursunuz. Eğer yanlış ise, onun vebali isnat edilen ravinin üzerine olur.) [Hakim, Ebu Nuaym]

(Benden hadis yazana, o hadis devam ettikçe, sevap yazılmaya devam edilir.) [Hakim]
(Benden hadis bildirin. Ama bana yalan isnat eden Cehenneme hazırlansın.) [Müslim]

(Affolmak niyetiyle, 40 hadis yazana, Allahü teâlâ şehit mertebesi verir.) [İbni Cevzi]
(Geriye kırk hadis bırakarak ölen, Cennette arkadaşımdır.) [Deylemi]

(Hadisimi dinleyip hıfz eden ve ona tutunan, mahşerde Kur’anla haşrolur. Hadisime önem vermeyen de, Kur’anı hor görmüş olur. Kur’anı hor gören de, dünya ve ahirette hüsrana uğrar.) [Ebu Nuaym, Hatib]

(İlmi talep etmeye koşun. Sadık bir kimseden işitilecek bir hadis-i şerif, dünya ve dünya hazinelerinin hepsinden daha hayırlıdır.) [İ. Râfi’î]

(Kendine fayda veren iki hadis bile öğrenip, onları başkasına da öğreten ve onlardan faydalanan, altmış yıllık ibadetten daha fazla sevap alır.) [Deylemi]

(Allah’ım, hadislerimi ve sünnetimi başkalarına nakleden ve onları insanlara öğreten halifelerime rahmet eyle.) [Taberani]

(Bir sünneti ayakta tutmak veya bir bid’ati yok etmek için ümmetime bir hadis nakleden Cennettedir.) [Ebu Nuaym]

(Size ilim öğrenmek için bazı insanlar geldiği zaman “Resulullahın tavsiye ettiği ilmi öğrenmeye hoş geldiniz” deyin ve sorularını cevaplandırıp, problemlerini çözün.) [İbni Mace]

(Benden duyduklarınızı tebliğ edin. Beni İsrail’den bildirdiklerimi de anlatın. Yalnız bana, bilerek yalan isnat eden kimse Cehennemdeki yerine hazırlansın.) [Tirmizi]

(Benim hadisimi duyup da ezberleyene Allah rahmet etsin.) [Taberani]
(Burada olanlar, olmayanlara sözlerimi tebliği etsin, duyursun.) [Buhari]
(İlmi yazı ile bağlayınız!) [Hakim]


SEN TAM BİR AHMAKSIN!!!
NEDEN BİLİYOR MUSUN?
HADİS İ ŞERİF İN YAZILAMYACAĞINI YAZILAN BİR HADİSTEN İNANIYORSUN!!
İSLAM'I PAZARLIKLI KABUL EDENLERE, KENDİ ÇIKARLARINA ÇEVİRENLERE LANET OLSUN!

HADİS İ ŞERİF: 'AHMAK MÜSLÜMAN OLMAZ!'


ALLAH U EKBER!



ELBETTE MÜSLÜMAN AHMAK OLAMAZ,
AMA, SİZİN BUNCA AHMAKLIĞI NEREDEN EDİNDİĞİNİZİ ÖĞRENMEK İSTERİM DOĞRUSU...
PEYGAMBERİN HADİSİ YASAKLAMASINI AKLINIZ ALMIYOR AMA.. BİRKAÇ BEYİNSİZİN HADİS UYDURUP BUNU PEYGAMBERE MAL ETMESİNİ ANLAYIŞLA KORŞILIYOR VE BUNU HADİSİN VARLIĞINA DELİL GÖSTERİYORSUNUZ..
BEN KUR'AN DİYORUM VE GERİSİNİ SİLİYORUM...
KUR'AN DİYEN İNSANLARI AHMAK İLAN EDEN, LANETLEYEN, SAPIK DİYEN HERKESİ RABBİME HAVALE EDİYORUM..
EBU BEKRİN DEDİĞİ O MÜTHİŞ SÖZÜ TEKRARLIYORUM AYNEN...
KİM PEYGAMBERE TAPIYORSA, BİLSİN Kİ MUHAMMED ÖLMÜŞTÜR.. (FANİLERE TAPILMAZ YANİ) KİM DE ALLAH'A TAPIYORSA, BİLSİN Kİ ALLAH EZEL VE EBEDDİR...
SİZİNLE MAHŞERDE ÖZEL OLARAK GÖRÜŞECEĞİZ, YEMİNLE SÖYLÜYORUM, HİÇBİR ÇIKIŞIN VE KAÇIŞIN OLMAYACAKTIR.. BUNU BİLESİN...
VESSELAM
 

usamebinladin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
15 Haz 2006
Mesajlar
221
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Ahmak Herif Seni!
Okumadan Cevap Yazdiğin Neredende Belli!

Kuran'dan Ayetleri Delil Göstermedik Mi Bir önceki Yazimizda Aptal Herif!

Hala Neden Peygambere Tapmaktan Bahsediyorsun!
O Zaman Müslüman Im Demene Gerek Yok, Hristiyan Musevi Ayni Kapiya çikar Ahmak Seni!
Allah Inanci Resulüne Inanmakla Tam Olur..
Biz Sadece Allah A Tapariz, Inaniriz!
Muhammedinde Resullüğüne Inaniriz!
Allah U Ekber!
 

usamebinladin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
15 Haz 2006
Mesajlar
221
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Kur’an-ı kerimin birçok yerinde Resulüme uyun buyuruluyor. Eğer Kur’anı herkes anlasaydı, (Resule uymaya lüzum yok, herkes Kur’andan anladığına uysun) denirdi. Aksine Kur’anın açıklanması istenerek buyuruluyor ki:
(İhtilafa düşülen şeyleri açıklayasın diye bu kitabı sana indirdik.) [Nahl 64]

Kur’an-ı kerimde, sadece (Allah’a uyun) denmiyor. Resulüne de uyulması emrediliyor. (Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80] (Demek ki Resulullaha uymak Allah’a uymaktan ayrı değildir.)

(Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]
(Resulüm de ki, “Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!”) [A.İmran 31]

(O, kendisine vahyedilenden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]
(Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız!) [Araf 158]
(O ümmi Peygamber, temiz şeyleri helal, pis, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf 157]

(Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram ettiği şeyi haram tanımayan ve hak dini [İslamiyet'i] din edinmeyen kimselerle; zelil bir halde kendi elleriyle [boyun eğerek] cizye verinceye kadar savaşın.) [Tevbe 29]

Demek ki Resulü de haram etme yetkisine sahiptir. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Peygamberin haram kılması, Allah’ın haram kılması gibidir.) [Tirmizi]

(Peygamberin verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]
(Allah’a ve Resulüne karşı gelen kâfirler, bilsin ki, Allah’ın azabı çok şiddetlidir.) [Enfal 13]
(Allah’ın yolu ile, peygamberlerin yolunu farklı göstermek isteyenler kâfirdir.) [Nisa 150-1]

(De ki, “Allah’a ve Peygambere uyun! Eğer [uymayıp] yüz çevirirlerse, [kâfir olurlar] Allah da kâfirleri sevmez.) [A. İmran 32]

(Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Yakında, “Allah’ın kitabının dışında uyacağımız bir şey tanımıyorum” diyenler çıkacaktır.) [Ebu Davud]

(Bir zaman gelir, beni yalanlayanlar çıkar. Bir hadis söylenince, “bunu bırak, Kur’andan söyle” derler.) [Ebu Ya’la]

(Bir zaman gelir, sünnetimi öldüren kimseler çıkacak. Allah bunlara lanet etsin!) [Deylemi]
(Sünnetimden yüz çeviren benden değildir.) [Müslim]

(Bana uyan Cennete girer, uymayan, isyan eden Cennete giremez.) [Buhari] (Sünnetten yüz çevirip yalnız Kur’an diyenlerin kâfir olduklarını bu âyetler ve hadis-i şerifler açıkça bildirmektedir.)

Resulullaha uymanın önemi anlaşılınca, Kur’an-ı kerimin açıklaması olan hadis-i şeriflere de uymanın gereği anlaşılır. Sünnet, [hadis-i şerifler] olmasaydı, namazların kaç rekat olduğu ve nasıl kılınacağı, zekatın, orucun, haccın farzları, hukuk bilgileri bilinemezdi. Yani hiç kimse, bunları Kur’an-ı kerimden çıkaramazdı. Şu halde Kur’anı anlamak için, onun açıklaması olan hadis-i şeriflere ihtiyaç vardır. Hadis-i şerifleri de anlamak için âlimlere ihtiyaç vardır. Allahü teâlâ, (Peygambere sorun, âlimlere sorun) buyuruyor. Sapıklar, biz de anlarız diye inat ediyorlar. Herkes Kur’anı anlayabilseydi o zaman peygambere ne lüzum kalırdı? Eğer herkes Kur’an-ı kerimi doğru anlasaydı, 72 sapık fırka meydana çıkmazdı.

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Eğer onun hükmünü peygambere veya ülül-emre [yetkililere, âlimlere] sorsalardı, öğrenmiş olurlardı.) [Nisa 83]

(Verdiğimiz bu misalleri ancak âlim olanlar anlar.) [Ankebut 43]

(Bilmiyorsanız âlimlere sorun.) [Nahl 43]
(Allah’tan en çok korkan âlimlerdir.) [Fatır 28]

Bu âyetler, Kur’anı anlamak için âlimlerin açıklamasına da ihtiyaç olduğunu bildirmektedir.


EĞER BU İSE PEYGAMBERE TAPMAK, SEN KAFİRSİN!
 

313

New member
Katılım
18 Mar 2006
Mesajlar
297
Tepkime puanı
0
Puanları
0
mettin' Alıntı:
ELBETTE MÜSLÜMAN AHMAK OLAMAZ,
AMA, SİZİN BUNCA AHMAKLIĞI NEREDEN EDİNDİĞİNİZİ ÖĞRENMEK İSTERİM DOĞRUSU...
PEYGAMBERİN HADİSİ YASAKLAMASINI AKLINIZ ALMIYOR AMA.. BİRKAÇ BEYİNSİZİN HADİS UYDURUP BUNU PEYGAMBERE MAL ETMESİNİ ANLAYIŞLA KORŞILIYOR VE BUNU HADİSİN VARLIĞINA DELİL GÖSTERİYORSUNUZ..
BEN KUR'AN DİYORUM VE GERİSİNİ SİLİYORUM...
KUR'AN DİYEN İNSANLARI AHMAK İLAN EDEN, LANETLEYEN, SAPIK DİYEN HERKESİ RABBİME HAVALE EDİYORUM..
EBU BEKRİN DEDİĞİ O MÜTHİŞ SÖZÜ TEKRARLIYORUM AYNEN...
KİM PEYGAMBERE TAPIYORSA, BİLSİN Kİ MUHAMMED ÖLMÜŞTÜR.. (FANİLERE TAPILMAZ YANİ) KİM DE ALLAH'A TAPIYORSA, BİLSİN Kİ ALLAH EZEL VE EBEDDİR...
SİZİNLE MAHŞERDE ÖZEL OLARAK GÖRÜŞECEĞİZ, YEMİNLE SÖYLÜYORUM, HİÇBİR ÇIKIŞIN VE KAÇIŞIN OLMAYACAKTIR.. BUNU BİLESİN...
VESSELAM

(Allah ile resullerinin emirlerini birbirinden ayırıp ikisi arasında bir yol tutmak isteyen kâfirdir.) [Nisa 150,151]​
 
M

mettin

Guest
_313_' Alıntı:
(Allah ile resullerinin emirlerini birbirinden ayırıp ikisi arasında bir yol tutmak isteyen kâfirdir.) [Nisa 150,151]​



bu ayeti bir mealden bir daha oku da,
birilerinin kafirliğinden önce, kendi gerzekliliğine yan a dostum..
sizi kur'an kaçkınları sizi..
 

313

New member
Katılım
18 Mar 2006
Mesajlar
297
Tepkime puanı
0
Puanları
0
mettin' Alıntı:
bu ayeti bir mealden bir daha oku da,
birilerinin kafirliğinden önce, kendi gerzekliliğine yan a dostum..
sizi kur'an kaçkınları sizi..

Seni Beynamaz (Binamaz-Namazsiz), 3 vakit kilarsiniz haa, kafirlerin ibadeti kabul olmaz sizin yaptiginiz ancak spor olur!!!
 
Üst Alt