sinang
New member
1. Efendimizin (asv) bir görevi özet şeklinde olan âyetleri açıklamaktır: Meselâ Kurân Namaz kılın diyor, ama namaz nasıl kılınacak? Rükû ve sücud yapın diyor, ama rükû ve sücud nasıl yapılacak, teferruat vermiyor. Kıyam nasıl yapılacak, ayrıntı yok. İşte Peygamberimiz (asv) Ben nasıl namaz kılıyorsam öyle kılın diyerek âyet-i kerimeyi şekil ve muhteva olarak açıklıyor ve nasıl tatbik edilebileceğini gösteriyor. Namaz, oruç, zekât, hac gibi Kurân-ı Kerimde mücmel (özet) olarak gelip açıklanmayan emirleri Peygamberimiz açıklıyor.
2. Efendimizin görevleri arasında, anlaşılması zor olan âyetleri açıklamak da vardır.
Meselâ âyet-i kerîmede, Onlara karşı gücünüzün yettiği her türlü kuvveti ve cihad için ayrılıp eğitilmiş atları hazır tutun ki, onunla Allahın ve sizin düşmanlarınızı ve bunlardan başka sizin bilemediğiniz, fakat Allahın bildiği düşmanlarınızı korkutasınız. (Enfâl Sûresi,8/60) buyuruluyor. Bu âyette Kuvvet ve savaş atlarını hazır bulundurun. tabiri geçiyor. Sahabe Peygamberimize sormuş: Kuvvet nedir? Peygamberimiz (asv), Bilin, kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır. diye üç defa tekrar etmiştir. Her devrin değişen atma vasıtalarına süratle, vakit kaybetmeden ayak uydurmamızı emir buyurmuştur.
3. Sonra Kurân-ı Kerimin mutlak ve âm (sınırsız ve genel ifadeli olan) âyetlerini takyitle tahsis ediyor, yani onlara sınır getiriyor. Meselâ, Allah alışverişi helâl, faizi ise haram kıldı.(Bakara Sûresi, 2/275) buyuruyor. Bu âyet-i kerîmeye göre her şeyin alışverişi helâldir. Ama Peygamberimiz (asv) buna bir sınır getirerek domuzun ve içkinin alışverişini yasaklamıştır. Demek meşru alışverişin sınırlarını bu şekilde açıklamış oluyor.
Diğer bir örnek ise şu âyet-i kerimedir: İman eden ve imanlarına zulüm bulaştırmamış olanlar, korkudan emin olmak işte onların hakkıdır ve doğru yola eriştirilenler de onlardır.(En'am Sûresi, 6/82) Sahabe bu âyet gelince telâşlanıp Peygamberimize sormuş: Hepimiz nefsimize zulmediyoruz. Yâ Resulallah, bizde zulme düşmeyen var mı? Peygamber (a.s.m.) Şirk pek büyük bir zulümdür. âyetini hatırlatarak buradaki zulmün şirk olduğunu açıklamıştır. Dolayısıyla bu neviden olan Kurân-ı Kerim'deki anlaşılması zor olan âyetleri Peygamberimiz (asv) açıklıyor.
4. Sonra Kurânda olan meseleler ayrıca Peygamberimiz (asv) tarafından tekraren teyit ve tekid edilmiştir. Böylece onun daha iyi anlaşılması sağlanmıştır. Bu da bu sadette söylenebilir.
5. Peygamberimizin bir de şâri yönü, yani, Kurânda olmayan hükümleri koyma yetkisi var. Meselâ, yiyeceklerden haram olanların isimleri iki âyet-i kerimede belirtilir. Ama onların hiçbirisinde eşek eti geçmez. Peygamberimiz (asv) Hayber Seferi sırasında, ehlî (evcil) eşek etini haram etmiştir.
2. Efendimizin görevleri arasında, anlaşılması zor olan âyetleri açıklamak da vardır.
Meselâ âyet-i kerîmede, Onlara karşı gücünüzün yettiği her türlü kuvveti ve cihad için ayrılıp eğitilmiş atları hazır tutun ki, onunla Allahın ve sizin düşmanlarınızı ve bunlardan başka sizin bilemediğiniz, fakat Allahın bildiği düşmanlarınızı korkutasınız. (Enfâl Sûresi,8/60) buyuruluyor. Bu âyette Kuvvet ve savaş atlarını hazır bulundurun. tabiri geçiyor. Sahabe Peygamberimize sormuş: Kuvvet nedir? Peygamberimiz (asv), Bilin, kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır, kuvvet atmaktır. diye üç defa tekrar etmiştir. Her devrin değişen atma vasıtalarına süratle, vakit kaybetmeden ayak uydurmamızı emir buyurmuştur.
3. Sonra Kurân-ı Kerimin mutlak ve âm (sınırsız ve genel ifadeli olan) âyetlerini takyitle tahsis ediyor, yani onlara sınır getiriyor. Meselâ, Allah alışverişi helâl, faizi ise haram kıldı.(Bakara Sûresi, 2/275) buyuruyor. Bu âyet-i kerîmeye göre her şeyin alışverişi helâldir. Ama Peygamberimiz (asv) buna bir sınır getirerek domuzun ve içkinin alışverişini yasaklamıştır. Demek meşru alışverişin sınırlarını bu şekilde açıklamış oluyor.
Diğer bir örnek ise şu âyet-i kerimedir: İman eden ve imanlarına zulüm bulaştırmamış olanlar, korkudan emin olmak işte onların hakkıdır ve doğru yola eriştirilenler de onlardır.(En'am Sûresi, 6/82) Sahabe bu âyet gelince telâşlanıp Peygamberimize sormuş: Hepimiz nefsimize zulmediyoruz. Yâ Resulallah, bizde zulme düşmeyen var mı? Peygamber (a.s.m.) Şirk pek büyük bir zulümdür. âyetini hatırlatarak buradaki zulmün şirk olduğunu açıklamıştır. Dolayısıyla bu neviden olan Kurân-ı Kerim'deki anlaşılması zor olan âyetleri Peygamberimiz (asv) açıklıyor.
4. Sonra Kurânda olan meseleler ayrıca Peygamberimiz (asv) tarafından tekraren teyit ve tekid edilmiştir. Böylece onun daha iyi anlaşılması sağlanmıştır. Bu da bu sadette söylenebilir.
5. Peygamberimizin bir de şâri yönü, yani, Kurânda olmayan hükümleri koyma yetkisi var. Meselâ, yiyeceklerden haram olanların isimleri iki âyet-i kerimede belirtilir. Ama onların hiçbirisinde eşek eti geçmez. Peygamberimiz (asv) Hayber Seferi sırasında, ehlî (evcil) eşek etini haram etmiştir.