Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Noel belası

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Allah dilediğine dilediği görevi verir. Bu adetullah'a aykırı bir şey de değildir. Aşağıya bir ayet yazacağım, cevap vermeden önce üzerinde lütfen tefekkür edin. Eğer ihtiyaç duyarsanız ayrıca eklemeler yaparım inşaallah.

"O vakit ki Rabbin melaikeye şu vahyi veriyordu:'Ben sizinle beraberim. haydin imanı olanları tesbit edin ! Kafirlerin yüreklerine dehşet bırakacağım, hemen vurun boyunlarının üstüne, vurun onların parmaklarına !' " ( Enfal : 12 )

Burada işaretlediğim melaike zamirinden kasd Cebrail (a.s.) değil, ve aynı zamanda hitap edilen tek bir melek de değil. Melekler, bir kaç tane veya bir kaç on tane gibi. Ve dikkat edin ayetde verilen göreve: "imanı olanları tesbit edin". İman elle tutulur ve gözle görülür mü ? Manen bilinendir. Meleklere bunları tesbit etmelerini emr buyuruyor Rabbimiz. Çünkü melekler Rabbimizin temiz kullarıdır. Ve bu görevi aldıklarına göre bu emr'i yerine getirecek kaabiliyeti olan varlıklardır. Doğru mu ? doğru. Bir de bir ayette insanları meleklerden üstün yarattığını bildiriyor bizlere. Doğru mu ? Doğru ! Bakın : "Muhakkak biz insanı en güzel bir biçimde yarattık" ( Tin :4 ) Melekleri değil, insanı en güzel bir biçimde yarattık diyor. Melekler hak yolunda ve nefs gibi bir düşmandan da uzak bir halde bu tür meziyetlere sahip oluyor da; Hakk yolunda nefsini o kadar zorluklar içerisinde terbiye edip salihlerden olan bir kuluna Rabbi Zülcelal kalplere vakıf olma meziyetini vermeyecek mi ?

Bu açıklamalar ile ayeti geniş açıdan düşünmenizi rica ederim.

ayete baktım, şöyle ki,

''Hani Rabbin meleklere, "Ben sizinle beraberim. İman edenlere sebat verin. Ben kafirlerin kalplerine korku salacağım. Şimdi vurun boyunlarının üstüne. Vurun, onların bütün parmaklarına" diye vahyediyordu.''(Diyanet Meali)

''O anda Rabbin meleklere şu vahyi veriyordu: "Ben sizinle beraberim. Haydi imanı sağlamlaştırın! Kafirlerin yüreklerine dehşet bırakacağım, hemen boyunlarının üstüne vurun, vurun onların parmaklarına!"(E. Hamdi Yazır Meali)

''Rabbin, meleklere şöyle vahyediyordu: "Ben sizinle beraberim. İmanı olanları sağlamlaştırın. İnkâr edenlerin kalpleri içine korku salacağım; vurun boyunların üstüne, vurun onların her parmağına."(Yaşar Nuri Öztürk Meali)

''Rabbin meleklere vahyediyordu ki: "Muhakkak Ben sizinle beraberim, haydi siz de müminlere sebat ve cesaret verin. Kâfirlerin kalplerine korku salacağım.Haydi vurun onların boyunlarına, vurun onların parmaklarına!"(Suat Yıldırım Meali)

''Hani, Rabbin [inananlara ulaştırılmak üzere] meleklere: "Mutlaka sizinle beraberim!" [mesajını] vahyetmişti. [Ve meleklere]: "İmana erenleri [benim şu sözlerimle] yüreklendirin: Hakkı inkara kalkanların kalplerine korku salacağım; öyleyse [ey inananlar] onların boyunlarını vurun, parmaklarını kırın!'"(Muhammed Esed Meali)

burada iman sahiplerinden bahsediliyor, sizin verdiğiniz de farklı değil ama daha açık olması açısından yazdım bunları. yani halihazırda iman sahibi olan kimselerin imanlarının sağlamlaştırılması söyleniyor. bunu bizler de yapabiliriz, ibadetlerimizi hiç aksatmayarak, sık sık Kuran okuyarak imanımızı sağlamlaştırabiliriz misal, pek çok yolu var.

ama benim bahsettiğim bu değil, ben kafir birinin, bir başkasının kalbine teveccüh etmesiyle(!?) kafirliğinden kurtulmasından bahsediyorum ki yazıda söylenen buydu. bu yazının gerçek olmadığı açık zaten, noel muhabbetinin üstüne ''müşriklerin özel günlerinde onların yaptıklarını yapan bir adamın Allah tarafından imanının tehlikeye atılmış olması'' hikayesi de pek manalı...

hepsini geçelim, bu olay haşa Allah'ın merhameti ile bağdaşmaz. inkarla ölmek haricinde tüm günahları, hırsızlığı, adam öldürmeyi, herşeyi affeden, hayatı boyunca inkar edip sonunda iman edeni bile affeden Allah sırf onların merasimlerine özendi diye imana sahip birinin imanını tehlikeye mi atacak? siz yapmayın lütfen. işte bu gibi uydurma hikayeler(ve çoğunlukla hadisler) insanları dinden çıkarmakta müşrikler tarafından kullanılıyor. gayrimüslim sitelerde şöyle bir 15 dakika gezin, anlayacaksınız. bu şekilde dinden çıkan insanlar biliyorum, ve bunlara inanmak ve yaymak, insanların dinden çıkmasına çanak tutmaktır bana göre. bunların kullanılarak dinimize saldırıldığını gördüğümde sinirden kanser oluyorum, ama asıl suç bunları uyduranlarda ve yazanlarda, çünkü tüm bunlara onlar sebep oluyor...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden

burada iman sahiplerinden bahsediliyor, sizin verdiğiniz de farklı değil ama daha açık olması açısından yazdım bunları. yani halihazırda iman sahibi olan kimselerin imanlarının sağlamlaştırılması söyleniyor. bunu bizler de yapabiliriz, ibadetlerimizi hiç aksatmayarak, sık sık Kuran okuyarak imanımızı sağlamlaştırabiliriz misal, pek çok yolu var.
Hayır, bu ayet iman sahiplerinin imanlarını sağlamlaştırmasını söylemiyor kardeşim. Burada tesbit istiyor Rabbül Alemin meleklerinden. Ve yaptıkları bu tesbitten sonra, yani imanlı ve imansızlar belirlendikten sonra; imansız olanlara bir ceza fiili sözkonusu. Bu fiilde görevli olanlar da yine melekler. Lütfen, ayeti mümkünse arapça okuyun, eğer arapçanız yoksa o zaman ayeti Elmalılı Hamdi Yazır hocamızın orjınal mealinden okuyun.
Bunu bizler de yapabiliriz sözünüze ise; hiç ama hiç katılmıyorum. Buyrun, yapın. Bakın mümkün değil deyip de basitçe geçmek istemiyorum. Belki mümkün de gün gelir imkan bulur ama bu sözünüz imkansız ! Meğer ki Rabbimiz dilerse o ayrı. O zaman bir saman çöpünü kaldırmak kadar da kolaydır.

ama benim bahsettiğim bu değil, ben kafir birinin, bir başkasının kalbine teveccüh etmesiyle(!?) kafirliğinden kurtulmasından bahsediyorum ki yazıda söylenen buydu. bu yazının gerçek olmadığı açık zaten, noel muhabbetinin üstüne ''müşriklerin özel günlerinde onların yaptıklarını yapan bir adamın Allah tarafından imanının tehlikeye atılmış olması'' hikayesi de pek manalı...
Teveccüh vardır ve tasavvuf erkanı bu gerçeği yaşamaktadır. Sizi bilemem, kendi açımdan tecrübe ile sabit olduğu için yazıyorum. Hikayenin gerçekliğini yada gerçek olmadığını konuşmuyorum, manasını konuşmak istiyorum. Özdeki anlama vurgu yapmak istiyorum. "Kim bir kavme benzerse, o onlardandır" hadisi şerifi bu hikayenin özüne vurgu yapar. Bunu anlatmaya çalışıyorum.

hepsini geçelim, bu olay haşa Allah'ın merhameti ile bağdaşmaz. inkarla ölmek haricinde tüm günahları, hırsızlığı, adam öldürmeyi, herşeyi affeden, hayatı boyunca inkar edip sonunda iman edeni bile affeden Allah sırf onların merasimlerine özendi diye imana sahip birinin imanını tehlikeye mi atacak? siz yapmayın lütfen. işte bu gibi uydurma hikayeler(ve çoğunlukla hadisler) insanları dinden çıkarmakta müşrikler tarafından kullanılıyor. gayrimüslim sitelerde şöyle bir 15 dakika gezin, anlayacaksınız. bu şekilde dinden çıkan insanlar biliyorum, ve bunlara inanmak ve yaymak, insanların dinden çıkmasına çanak tutmaktır bana göre. bunların kullanılarak dinimize saldırıldığını gördüğümde sinirden kanser oluyorum, ama asıl suç bunları uyduranlarda ve yazanlarda, çünkü tüm bunlara onlar sebep oluyor...

Alllah şirk harici bütün günahları dilerse merhameti ile örter ve bağışlar. Şirk haricinde değil mi ? Peki. Şimdi düşünün, beraber düşünelim: Ben sizin hakkınıza girdim, örneğin paranızı çaldım. Siz de biliyorsunuz benim yaptığımı. Ve bu dünya üzerinde helalleşmeden, ama siz, ama ben; öldük. Kıyamet koptu, mizan kuruldu. Gel bakalım radikal, denildi bana. old_preacher'dan çaldığın paranın günahını öde. Sana da seslendiler; gel, sende radikal'den hakkını al dediler. Farz edelim ve ümid edelim ki; sen amellerin ile biraz önce hesabını gördün ve cennetlik olduğunu öğrendin. Ama; hakk yerini bulacak. Çünkü dünyada senin paranı çalmak ile o gün için seni çok ciddi sıkıntıya sokmuştum. Ve benim yüzümden icralarla, mahkemelerle, alacaklılarla durduk yerde uğraşmak zorunda kaldın ve çok mihnet çektin ömrünün sonuna kadar. Bunları da hem sana, hem de bana tekrar gösterdiler ahirette. Ve sen bu çektiklerinin karşılığı olarak benim cezalandırılmamı talep ettin Rabbimizden. Yine farz edelim ve ümit edelim ki; amellerimin içinde bir tek günah olarak bu var. Eğer bu günahımın hesabını verirsem kurtuluyorum. Ama, sen dünyada çektiğin bu sıkıntılarının karşılığını bekliyorsun. Haklı olarak da cezalandırılmamı talep ettin. Her hakk sahibine hakkı verilecek buyuruyor Rabbimiz. Ortada böyle bir va'd de var. Rabbimiz sana dönüyor ve diyor ki; ey kulum ! Bu radikali aff et. Ben diğer günahlarını aff ettim. Bir tek bu kaldı. Sen de hakkını helal etmezsen ben bunun cezasının karşılığı olarak cehenneme atacağım. Sevdiğim kulumu cehenneme de atmak istemiyorum. Ama bununla beraber benim bir va'dim var. Va'dimden de dönmem ! Sen de: hayır Ey Rabbim ! Bu beni dünya aleminde çok sıkıntıya soktu, o'nun yüzünden az daha isyana sürüklenecektim. Cezası neyse çeksin, dedin. Ne olacak şimdi. Aff makamı kim ? Sen mi; Rabbül Alemin mi ? Elbette Rabbül Alemin ama, senin hakkına girmek sureti ile Rabbimin aff etme lütfunu bir kenara bıraktık, senin aff etmeni bekliyoruz. Hani Rabbimiz her günahı şirk harici aff ederdi. Yalan mı ? Değil ! Peki bu örnekte verilen durum ne ? Bu durum şuan ŞİRK'in ta kendisi. Aff etme makamı olarak senin ile Rabbimi bu olay neticesinde aynı manaya getirmiş oldum. Yani; bu günahımla kul hakkı yeme sureti ile seni Allah'a ortak koşmuş oldum. Sen affetmeden ben cennete giremiyorum. Bakın, bir hırsızlık beni nasıl şirk içinde bıraktı. O neden ile hiç bir günahı hafife alamayyız.

Başka bir noktada şudur ki; ayet ile sabittir ve hadisi şerif ile de sabittir; kafirler ile dostluk olmaz. Kafirin en ufacık nokta kadar bir şeyi dahi olsa, örnek alınmaz ameli konularda. Amel denince ne anlıyorsunuz ? sadece ibadet türü hareketlerimi algılıyorsunuz. Eğer öyleyse, algıladığınız şey amel değil sadece. Onlara benzemek, özenmektir. Bir yerde okudum, ama siz ama gozcelik kardeşimiz yapmış, iyi o zaman uzaya giden kafirleri örnek almayalım, demişler. Yoo ! öyle bir şey diyen yok, onu kim çıkardı ? İlim çin de dahi olsa gidin alın, öz malınız gibi kabullenin diyen bir Peygamber'in (s.a.v.) ümmediyiz. Uzaya gitmek de ilim isteyen bir konu olduğu için elbette parasını veririm, eğitici müfredatın bütün inceliklerini öğretecek kafiri de buraya davet ederim, hayalinde görmediği parayı da önüne serer ve bu eğitimi kendi insanıma aldırırım. Bunlarla bu alış verişi yapıyorum diye illa dostluk kurmam gerekmiyor. Daha önce ne dedik, biz de onlara örneğin bir gıda ürününü sattık diye onlar da bizi dost kabul edecek değil sonuçta. Hoş gerçi onlar bizi hiç bir zaman dost kabul etmez de, içimizdeki bazı embesiller hala buna uğraşıyor, bu da ayrı bir konu. Seni dost kabul edecek kafir sana 13 tane haçlı seferini düzenlemezdi. Zaten ayet de yeterince buna vurgu yapıyor; "Sen milletlerine (dinlerine) taabi olmadıkça, ne yehud (yahudiler), ne nasara (hristiyanlar) senden asla hoşnud da olmazlar..." ( Bakara : 120 ) buyuruyor. Dinimden dönüp onların sapıklıklarına girmedikçe bana hoş gözle bakmayacaklarmış. O zaman bana hoş gözle bakmasınlar. Rabbim de sakın ha ! diye uyarırken mi yapacağım üstelik bunu ? Ben noel babalarına hürmet göstereceğim onlar da bana hoş gözle mi bakacaklar. Salak müslümana ban, kendi Dinini bıraktı da bizim san nıcholas fantezimize yelken açtı deyip bir de güldürecem ve Dinimi onlara alay konusu ettireceğim. Vallahi bu günah sana da bana da herkese de cehennem için yeterliş bir günah. Din ile alay eden de ettiren de; kafirdir. Bakın ayet öyle buyuruyor: "O kafirlere ki oyunu, eğlenceyi kendilerine din edindiler ve dünya (alçak) hayat kendilerini aldattı. Onlar bu günlerine mülaki olacaklarını (kavuşacaklarını) unuttukları ve ayetlerimizi inkar ettikleri gibi, biz de bugün onları unutacağız." ( A'raf : 51 )

Kafirin en ufak bir hareketi, kafirliği işaret eder. İşaretten de istediğiniz kadar kaçınırsınız. Bu sizin bileceğiniz bir konu. Ama Din bunu diyor. Siz kabul etseniz de; etmeseniz de !

Miladi takvimi ülkemizde mecburen kullanıyoruz. Dünya düzeni bunu gerektiriyor. Çünkü; biz Allah'ın (Celle celaluhu) düzeninden ayrılalı çok oldu da ondan. Şimdi geri dönmeye çalışıyoruz, inşaallah o yola giren salihlerden oluruz.

Geçmiş olan hicri yılbaşınızı bu arada tebrik eder, size ve değerli ailenize hayr ve bereket getirmesini dilerim Rabbimden. Sahi; güzel bir Kur'an ziyafeti ile yad ettiniz mi o geceyi. İnşaallah etmişsinizdir.

Size, değer verilmeye layık bir müslüman olduğunuza inandığım için bu kadar açıklama yaptım. Her insan inancında özgürdür. İslam da özgürdür ! Hiç kimse İslam'ın özgürlüğünü konuşmuyor, durmadan kendi özgürlüğünden dem vuruyor. Oysa, insan kuldur, köledir, abd'dır. Özgür olan İslam'dır. Kişi ne kadar bu özgür İslam'a uyarsa; o ölçüde özgürleşir.

Özgür bireylere selam olsun.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
... insan kuldur, köledir, abd'dır.


Teşekkür ederim radikal.

İnsanın bedeni, canı-ruhu, aklı-izanı ve her neyi varsa Allah'a müteşekkir, muhtaç, meftundur.

İnsan kendini en çok O'na (cc) kul olduğu için beğensin, güvensin, sevinsin. Kendini bir şey sanan insan ne olduğunu görmek istiyorsa, dönüp nereden nasıl geldiğine, nereye nasıl gittiğine baksın!

Bu sebeple O'nun (cc) ve O'nun (cc) emriyle hüküm koyan Rasulü'nün (sav) emirlerine; akli, ilmi, kalbi ve hissi yorumlar ile ahkam katmak tağutlaşmak olur. Şirk; karanlık gecede kara karıncanın kara taşın üzerindeki ayak seslerinden daha sinsi yaklaşır. İman ile amel hareketlerini birbirine karıştırmamak lazımdır. İnanıp yapmamak bir şeydir, iyi değildir ama yapmak istediğini Hakk'tandır diye hükme bağlamak çok elim bir dönüştür.

Her şeyi bir yana bırakıp, kutlanılan yeni yıllarda, o yılların içinde dünyanın, kul olan insanın yaşadıklarına bakın. Küfür dolu hayatlara, hükümlere, uygulamalara ve zulümlere ve fuhşiyata ve zelalete ve facriyete ve tuğyana ve, ve, ve... Neyini kutlayalım?..

 

Selim

New member
Katılım
12 Nis 2010
Mesajlar
378
Tepkime puanı
311
Puanları
0

burada iman sahiplerinden bahsediliyor, sizin verdiğiniz de farklı değil ama daha açık olması açısından yazdım bunları. yani halihazırda iman sahibi olan kimselerin imanlarının sağlamlaştırılması söyleniyor. bunu bizler de yapabiliriz, ibadetlerimizi hiç aksatmayarak, sık sık Kuran okuyarak imanımızı sağlamlaştırabiliriz misal, pek çok yolu var.

ama benim bahsettiğim bu değil, ben kafir birinin, bir başkasının kalbine teveccüh etmesiyle(!?) kafirliğinden kurtulmasından bahsediyorum ki yazıda söylenen buydu. bu yazının gerçek olmadığı açık zaten, noel muhabbetinin üstüne ''müşriklerin özel günlerinde onların yaptıklarını yapan bir adamın Allah tarafından imanının tehlikeye atılmış olması'' hikayesi de pek manalı...

hepsini geçelim, bu olay haşa Allah'ın merhameti ile bağdaşmaz. inkarla ölmek haricinde tüm günahları, hırsızlığı, adam öldürmeyi, herşeyi affeden, hayatı boyunca inkar edip sonunda iman edeni bile affeden Allah sırf onların merasimlerine özendi diye imana sahip birinin imanını tehlikeye mi atacak? siz yapmayın lütfen. işte bu gibi uydurma hikayeler(ve çoğunlukla hadisler) insanları dinden çıkarmakta müşrikler tarafından kullanılıyor. gayrimüslim sitelerde şöyle bir 15 dakika gezin, anlayacaksınız. bu şekilde dinden çıkan insanlar biliyorum, ve bunlara inanmak ve yaymak, insanların dinden çıkmasına çanak tutmaktır bana göre. bunların kullanılarak dinimize saldırıldığını gördüğümde sinirden kanser oluyorum, ama asıl suç bunları uyduranlarda ve yazanlarda, çünkü tüm bunlara onlar sebep oluyor...

İmam Rabbani Hz.lerinin teveccüh ettiği kişi kafir değil müslümandır, kafir olsa müslüman olmaya davet ederdi teveccüh etmezdi. Bir insan günde 50 defa kafir olup tekrar müslüman olabilir, tabi evli ise bir defa mürted olduğunda nikah düşer. Teveccüh edilen kişinin "imanı söndü sönecek diyor" bu da azda olsa imanı olduğunu gösterir. Bunu İmam Rabbani Hz.leri anlattıysa yalan olma ihtimali varmı? Yok..!

Allah c.c. melun şeytana bile, bir anda dünyanın bir ucundan diğer ucuna anında gitmek, insanın damarlarında dolaşabilme, vesvese verebilme gibi özellikler verdiyse niçin kendi dostuna kerametler vermesin, buna neden şaşırıyorsunuz? Haşa Allah c.c. lanetlediği kişiyi kendi Dostundan dahamı çok seviyor?
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
açıklamalar için teşekkürler.

sayın radikal, ''tesbit'' sözünün kelime anlamına bakarsanız, sizin burada çıkardığınız ''belirleme'' anlamından önce ''bir şeyi sağlamlaştırma-yerinden oynayamayacak duruma getirme'' anlamının olduğunu görürsünüz. Kuranmeali sitesinde 31 farklı mealin 31'inde de bu şekilde kullanılıyor. dolayısıyla tesbit etmek derken, belirleme değil sağlamlaştırma kastediliyor.

şirk konusundaki açıklamanıza gelirsek, bunu bir hayli abartılı buldum. yani bana kızmayın ama sanki birbiriyle alakasız iki konuyu neresinden tutup da biraraya getirebilirim şeklinde açıklamışsınız gibi geldi.

Aff etme makamı olarak senin ile Rabbimi bu olay neticesinde aynı manaya getirmiş oldum. Yani; bu günahımla kul hakkı yeme sureti ile seni Allah'a ortak koşmuş oldum.

birincisi, niyet edilen bu değil. siz bunu yaparken ''old_preacher'i de Allah ile affetme yönünden aynı manaya getireyim de şirk koşayım'' amacıyla mı yaptınız bunu? hayır elbette, sadece para çalmak amacıyla yaptınız. zaten şirk koşacak insan bunun için hırsızlık yapmaya ihtiyaç duymaz, bilerek ve isteyerek inkar eder.

ikincisi, bu verdiğiniz örneğe göre ben de sizin gibi şirk koşmuş oluyorum. siz, affetme bakımından benle Allah'ı aynı manaya getirdiğiniz gibi, ben de size dünyada hakkımı helal etmeyerek ve öldükten sonra Allah'ın benden ''radikal'i affet'' demesini sağlamış oluyorum yani Allah'ın sahip olduğu affetme yetkisini kendimde toplamış oluyorum. bu durumda hırsızlığı yapanlarla birlikte, malı çalınanlar da şirk koşmuş oldu, böyle bir şey olabilir mi?

kafirlerle elbette dostluk olmaz, olmamalı da. peki, diyelim ki bir müslüman evinde ailesiyle, çocuklarıyla birlikte yeni yılı kutladı ama noel ya da hristiyan bayramı diye değil, onlar gibi de değil, kuruyemiş çerez falan. ama bu adam hiçbir ibadetini aksatmayan ve imanı çok da kuvvetli bir arkadaş. şimdi bu adam kafir mi oldu, yıllardır yaptığı ibadetler, kalbindeki iman, bunlar ne olacak? öyle biri yılbaşı kutlamaz diyeceksiniz, ama kutluyorlar ve ben o insanları tanıyorum, çok da imanlı insanlar, en azından benden daha imanlılar.

ha böyle değil de misal, adam gerçekten kafirlere özenir, zaten ne olduğu belirsizdir, medeni olacağım diye gidip eve noel ağacı falan alıp noel kutlar (gerçekten de var böyle tipler), yılbaşı kutluyorum diye gider sabaha kadar içki içer falan.. böylelerinin sonu elbette iyi değil, kendi hatalarını anlamazlar ise.

ama sadece yeni yılı kutluyor diye insanlara kafir demek haddimize değil diye düşünüyorum. buna niye karşı çıkıyorum, çünkü bu yılbaşı olayı bir örnek sadece, bunun gibi pek çok aslı astarı olmayan katı şeyler var, dinde olmayan ama insanların uydurduğu. şu haramdır bu haramdır bunu yapan kesin cehennemliktir diye diye insanları dinden soğutuyorlar. yahu kardeşim (size demiyorum), İslam mantık dinidir, sebepsiz mantıksız haram olmaz, sen kimsin ki kafana göre helal haram icad ediyorsun, insanları kafir yapıyorsun? siz dediniz ya dalga geçmelerine sebebiyet veriyorlar diye, asıl dalga geçtikleri bunlar. x kişi çıkıyor ''saçının teli görünse 70 yıl yanacaksın'', başkası çıkar'' erkek tepeden tırnağa pislense, kadın da bunu ağzıyla temizlese bile erkeğin hakkını ödemiş olmaz'', bi başkası gelir'' peygamberimiz kafirleri yakalatıp ellerini ayaklarını kesip gözlerini oyup çölde susuzluktan ölüme terketmiş zamanında, o yüzden hepsini öldürmek farzdır'' vsvs... niçin, e hadislerimiz bunlar bizim çünkü, dinimizin 2. kaynağı, bazılarına göre birinci hatta. bakın Selim kardeşim hala ''imam rabbani hazretleri anlattıysa yalan olma ihtimali yoktur'' diyor. imam rabbaninin yazdığını nereden biliyorsunuz? insanların dini duygularını sömürerek zengin olan din tüccarlarının uydurduğu onbinlerce hikayeden biri olamaz mı? asıl büyük günah, bu şekilde hikayeler uydurarak insanları İslam dan uzaklaştırmak, müslüman olanı da engellemek değil midir?

sayın radikal, açıklamalar ve övgünüz için teşekkürler, o sizin güzel düşüncenizdir...
 

sofi

New member
Katılım
1 Ocak 2013
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
açıklamalar için teşekkürler.

sayın radikal, ''tesbit'' sözünün kelime anlamına bakarsanız, sizin burada çıkardığınız ''belirleme'' anlamından önce ''bir şeyi sağlamlaştırma-yerinden oynayamayacak duruma getirme'' anlamının olduğunu görürsünüz. Kuranmeali sitesinde 31 farklı mealin 31'inde de bu şekilde kullanılıyor. dolayısıyla tesbit etmek derken, belirleme değil sağlamlaştırma kastediliyor.

şirk konusundaki açıklamanıza gelirsek, bunu bir hayli abartılı buldum. yani bana kızmayın ama sanki birbiriyle alakasız iki konuyu neresinden tutup da biraraya getirebilirim şeklinde açıklamışsınız gibi geldi.

Aff etme makamı olarak senin ile Rabbimi bu olay neticesinde aynı manaya getirmiş oldum. Yani; bu günahımla kul hakkı yeme sureti ile seni Allah'a ortak koşmuş oldum.

birincisi, niyet edilen bu değil. siz bunu yaparken ''old_preacher'i de Allah ile affetme yönünden aynı manaya getireyim de şirk koşayım'' amacıyla mı yaptınız bunu? hayır elbette, sadece para çalmak amacıyla yaptınız. zaten şirk koşacak insan bunun için hırsızlık yapmaya ihtiyaç duymaz, bilerek ve isteyerek inkar eder.

ikincisi, bu verdiğiniz örneğe göre ben de sizin gibi şirk koşmuş oluyorum. siz, affetme bakımından benle Allah'ı aynı manaya getirdiğiniz gibi, ben de size dünyada hakkımı helal etmeyerek ve öldükten sonra Allah'ın benden ''radikal'i affet'' demesini sağlamış oluyorum yani Allah'ın sahip olduğu affetme yetkisini kendimde toplamış oluyorum. bu durumda hırsızlığı yapanlarla birlikte, malı çalınanlar da şirk koşmuş oldu, böyle bir şey olabilir mi?

kafirlerle elbette dostluk olmaz, olmamalı da. peki, diyelim ki bir müslüman evinde ailesiyle, çocuklarıyla birlikte yeni yılı kutladı ama noel ya da hristiyan bayramı diye değil, onlar gibi de değil, kuruyemiş çerez falan. ama bu adam hiçbir ibadetini aksatmayan ve imanı çok da kuvvetli bir arkadaş. şimdi bu adam kafir mi oldu, yıllardır yaptığı ibadetler, kalbindeki iman, bunlar ne olacak? öyle biri yılbaşı kutlamaz diyeceksiniz, ama kutluyorlar ve ben o insanları tanıyorum, çok da imanlı insanlar, en azından benden daha imanlılar.

ha böyle değil de misal, adam gerçekten kafirlere özenir, zaten ne olduğu belirsizdir, medeni olacağım diye gidip eve noel ağacı falan alıp noel kutlar (gerçekten de var böyle tipler), yılbaşı kutluyorum diye gider sabaha kadar içki içer falan.. böylelerinin sonu elbette iyi değil, kendi hatalarını anlamazlar ise.

ama sadece yeni yılı kutluyor diye insanlara kafir demek haddimize değil diye düşünüyorum. buna niye karşı çıkıyorum, çünkü bu yılbaşı olayı bir örnek sadece, bunun gibi pek çok aslı astarı olmayan katı şeyler var, dinde olmayan ama insanların uydurduğu. şu haramdır bu haramdır bunu yapan kesin cehennemliktir diye diye insanları dinden soğutuyorlar. yahu kardeşim (size demiyorum), İslam mantık dinidir, sebepsiz mantıksız haram olmaz, sen kimsin ki kafana göre helal haram icad ediyorsun, insanları kafir yapıyorsun? siz dediniz ya dalga geçmelerine sebebiyet veriyorlar diye, asıl dalga geçtikleri bunlar. x kişi çıkıyor ''saçının teli görünse 70 yıl yanacaksın'', başkası çıkar'' erkek tepeden tırnağa pislense, kadın da bunu ağzıyla temizlese bile erkeğin hakkını ödemiş olmaz'', bi başkası gelir'' peygamberimiz kafirleri yakalatıp ellerini ayaklarını kesip gözlerini oyup çölde susuzluktan ölüme terketmiş zamanında, o yüzden hepsini öldürmek farzdır'' vsvs... niçin, e hadislerimiz bunlar bizim çünkü, dinimizin 2. kaynağı, bazılarına göre birinci hatta. bakın Selim kardeşim hala ''imam rabbani hazretleri anlattıysa yalan olma ihtimali yoktur'' diyor. imam rabbaninin yazdığını nereden biliyorsunuz? insanların dini duygularını sömürerek zengin olan din tüccarlarının uydurduğu onbinlerce hikayeden biri olamaz mı? asıl büyük günah, bu şekilde hikayeler uydurarak insanları İslam dan uzaklaştırmak, müslüman olanı da engellemek değil midir?

sayın radikal, açıklamalar ve övgünüz için teşekkürler, o sizin güzel düşüncenizdir...

Yahu kardeşim demişsin ki,bunlar din tüccarlarının uydurması olabılır,bu tur hıkayeler uydurarak ıslamdan ınsanları uzaklastırmak amacında olabılırler demıssın.. Ben bu hıkayeyı daha oncede duymustum ve okumustum,sormak ıstıyorum sana bunu okuyan kısı ne deyıpte dınden uzaklasır?ne alakası var.sureklı bana gore bu yanlıs bana gore bu uydurma dıyosun,alimmisin ulemamısın neye gore hukum verıyosun,burda soz konusu olan kısı İMAM RABBANİ 2. bin yılın mücedidi bu mubarek,yanı nesınden suphe duydun? selım kardesım neguzel acıklamıs,ALLAH lanetledıgı şeytana bıle bısuru guc vermısken sevdıgı kuluna bu gucu veremez mı?Hikayede bahsedılen komsusu musluman,kâfir değil.
 

bky

New member
Katılım
2 Ocak 2013
Mesajlar
30
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Selamün Aleyküm,
Yeni yılı kutlayan birisi olarak yazınızı sert ve gereksiz itham edici bulduğumu söylemeliyim. İnsanları bu kadar kolay "şirk" ile suçlayabilen birisinin dönüp kendini ikinci bir kez sorgulaması gerek bence. Zira başka insanların davranışlarından onları inancını bilemeyeceğiniz gibi Yüce Allah'ın yeni gelen yılı kutlayan insanları "şirk koşmuş" olarak görüp görmeyeceğini de bilemezsiniz.
Her şey bir yana bütünleşen bir dünyada yaşıyoruz. İnterneti hiristiyanlar buldu diye bu foruma girmemezlik yapıyor musunuz? Hayır, çünkü bu forumda çok yararlı bilgiler paylaşılıyor. Dolayısıyla hiristiyanların icat edip geliştirdiği bir platformu "faydalı ve güzel" özellikleri için kullanıyorsunuz. Dolayısıyla diğer toplumların "faydalı ve güzel" adetlerini alıp kendimize uyarlamamızın -benim fikrimce- hiç bir zararı yoktur.
Müslümanım diyen hiç kimse noeli kutlamaz ama yeni yılı kutlar. Şimdiye kadar kimseden "noel akşamı ne yapıyorsun?" gibi bir soru duymadım. Ya da "noelde çalışıyoruz" gibi bir hayıflanma işitmedim. Bu gibi cümlelerde hep "yılbaşı" sözcüğü geçer ve kullanılır. Çünkü insanlar "yılın başı"nı kutlarlar, noeli değil.
Şimdi sorduğunuz soruya hak veriyorum, hicri yılbaşını niye kutlamadınız diyorsunuz. Mantıklı bir soru ve keşke onu da kutluyor olsaydık. Ama şu an ki tüm yaşamımız miladi takvime göre düzenlenmiş durumda. Dolayısıylada yeniyıl dendiğinde 1 Ocak aklımıza geliyor.
Ben dünyanın güneş etrafındaki bir başka turunu tamamlamasını kutladım diye niçin Yüce Allah'a bir ortak koşmuş olayım? Şirk dediğiniz bu değil midir? Dünyayı güneş etrafında kusursuzca döndürenin Allah olduğunu tümüyle biliyorken, yeni bir yıla girerken kalbimden Allah'a şükrediyor olmadığımı O'nun büyüklüğünü hissetmediğimi nereden biliyorsunuz? Burada "keşke hicri yılbaşını da kutlasaydık" ya da "insanlar batı adetlerine özeniyorlar, özenmeseler iyiydi" diyebilirsiniz ama yeniyılı kutlayan insanları şirk koşmakla suçlamak insanların günahını alma ihtimalinizin çok yüksek olduğu bir durum. Lütfen buna göre tekrar düşünün.
Teşekkürler, selametle kalın.

Yeni yılı ne için kutluyorsunuz?
Birçok insan sadece içki içip eğlenmek için kutluyor.O günün hiçbir önemi yok.Bence batılılar da kutlamamalı.Mesela 23 Nisan kutlanır;çünkü o gün çok önemli bir olay olmuştur.Ama yılbaşını kutlayanların tek amacı sapkınlık ve çirkinliktir.
 

gozcelik

New member
Katılım
10 Eyl 2011
Mesajlar
100
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yeni yılı ne için kutluyorsunuz?
Birçok insan sadece içki içip eğlenmek için kutluyor.O günün hiçbir önemi yok.Bence batılılar da kutlamamalı.Mesela 23 Nisan kutlanır;çünkü o gün çok önemli bir olay olmuştur.Ama yılbaşını kutlayanların tek amacı sapkınlık ve çirkinliktir.

Yeni yılı "Yeni" bir yıl olduğu için kutladığımı yazmıştım zaten. Bu yılbaşında evimde oturdum portakalımı yedim, televizyonumu izledim, gece yarısı havai fişek gösterilerini izledim. Yani bahsettiğiniz gibi içki yada benzeri birşeyle işim olmadı. Zaten içecek olan kişi illaki bir bahane beklemez. "Aaa hafta sonu geldi" der yine içer. "Bir hava almaya çıkayım" der rakı-balık yapar. Yılbaşını sadece böyle etkinliklere bir vesile gibi düşünmeyin, değil çünkü. Hele ki "yılbaşını kutlayanların tek amacı sapkınlık ve çirkinliktir" diyecek cesareti nasıl buluyorsunuz şaşırıyorum. İnsanlara (hatta tanımadığınız insanlara bile) iftira atıyor oluyorsunuz.

Yeri gelmişken belirteyim. Yılbaşı ile ilgili elbette hoşuma gitmeyen şeyler de var. Mesela Noel Baba. Hıristiyanlar epk çok "aziz"e inandıkları ve kutsal saydıkları için kafadan uydurma bir noel babaya da inanabiliyorlar. Bu düşünce bizim toplumumuz için gerçekten çok zararlı. Üstelik de bu olgu direk kopyalanmış durumda. Yani bizim kültürümüze göre belli ölçüde uyarlanmamış bile. Adı direk "Noel" baba. Bir gecede tüm dünyayı dolaşıp beleşten hediye dağıtabilen büyülü bir karakter ("aziz"). Türkiye dışındaki bazı türk toplumlarında farklı şekillerde yerleşmiş. Kimisi "donuk dede" demiş mesela. Ve sadece alışveriş mrkezlerinde şeker dağıtan bir dede rolünde. Belki bu şekilde olması bile güzel değil ama hiç değilse çocuklara verebileceği kültür zararı azaltılmış. Bizde ise körüklemesine NOEL BABA. Neredeyse bazı çocuklar geyiklerinin ismini bile ezbere bilecekler.

Neyse konuyu dağıttım biraz. Ben artık 2012 değilde 2013 yazıyor olacağım için, benim hayatımı belirleyen bir zaman diliminde bir değişiklik olduğu için (evet bu noktada keşke hicri takvim hayatımızı yöneltseydi diye tartışabilirsiniz), 1 Ocak tatil olduğu için mutlu oluyorum ve o günü özel bir gün olarak geçiriyorum.
 

bky

New member
Katılım
2 Ocak 2013
Mesajlar
30
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Benim için özel bir gün değil.O yüzden her gün 12.00da ne yaptıysam yılbaşı günlerinde de onu yaptım.Hemen hemen her yılbaşını uyuyarak geçirdim ben :D .
 

gozcelik

New member
Katılım
10 Eyl 2011
Mesajlar
100
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Benim için özel bir gün değil.O yüzden her gün 12.00da ne yaptıysam yılbaşı günlerinde de onu yaptım.Hemen hemen her yılbaşını uyuyarak geçirdim ben :D .

Çok güzel yapmışsınız:) Zaten bu kişisel bir şey. O günü önemli hissediyorsanız o günde bir şeyler yaparsınız, hissetmiyorsanız yapmazsınız. Ama yapana günahkar demeyi yapmayana ihmalkar demeyi doğru bulmuyorum. Tabii ki yapılan kutlamanın niteliğini "normal" kabul ederek söylüyorum.
 
Üst Alt