vatansever
New member
- Katılım
- 13 Tem 2006
- Mesajlar
- 71
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
Marifetli hokkabaz, başını kaldır da bak!
Gökte bir oynayan var, yıldızlarla kaydırak...
Gökte bir oynayan var, yıldızlarla kaydırak...
vatansever arkadasim ordaki yanlisligi düzeltmek isterim o herkül degil herkul herkül yunan mitolojisinde inanilan bir varlik karistirilmamasini isterimvatansever' Alıntı:Allah,Resul aşkıyla yandım;bittim,kül oldum
Öyle zayıfladım ki sonunda herkül oldum
hayır arkadaş doğru yazmış...herkül oldum olacak..saolasın watan sewer...üstadı çok sewiyorsan suraya girebilirsin...alptraum' Alıntı:vatansever arkadasim ordaki yanlisligi düzeltmek isterim o herkül degil herkul herkül yunan mitolojisinde inanilan bir varlik karistirilmamasini isterim
allah razi olsun
cümlemizden...vatansever' Alıntı:sağolasın site için erbatan
eywallah.................zeynep_hearty' Alıntı:N.F.K
Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum
Gökyüzünden habersiz uçurtmalar uçurmuşum.....
zeynep_hearty' Alıntı:N.F.K
Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum
Gökyüzünden habersiz uçurtmalar uçurmuşum.....
eğer dikkatli baktıysanız ben bu şiiri werdim...vatansever' Alıntı:SAKARYA TÜRKÜSÜ
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir:
Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat:
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne?
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine:
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabb'im isterse, sular büklüm büklüm burulur.
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakarya'm, sana mı düştü bu yük?
Bu dâvâ hor, bu dâvâ öksüz, bu dâvâ büyük!..
Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan:
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu?
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna?
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya.
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su:
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek:
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, saf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşıyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz:
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya:
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!