...
...
Iskender Ali MIHR Hazretleri hicbir zaman hicbir yerde kendisinin peygamber oldugunu iddia etmediler. Bu iftirayi atan kisi ravda.net de bu yaziyi ilk olarak cikaran Bilal Aksa. Kendisine de yazi yazdim fakat cevap veremedi. Size objektif bir tutum elde edebilmeniz icin kendisine gönderdigim acik mektubu burada yaziyorum:
Siz yazinizda hem yalan söylüyorsunuz hem de Allah'in resulüne iftira atiyorsunuz!!
Iskender Ali MIHR Hazretleri hicbir zaman hicbir yerde sizin de bildiginiz gibi !!!peygamber oldugunu iddia etmedi.
Sahte peygamber diyorsunuz. Peygamber iddiasinda bulunulmadiki sahtesi olsun!
Iskender Ali MIHR Hazretleri her zaman ve her yerde sadece Kur'ani Kerimden konusur.Ayet konusur!
1) Son peygamber, yani son nebi Peygamber Efendimiz SAV’dir. Peygamber Efendimiz SAV, Ahzab Suresi 40. ayete göre nebilerin sonuncusudur. Bunu bize ögreten Iskender Ali MIHR Hazretleridir.
Zaten sizin carpittiginz Bielefeld konferansinda bunlar söylendi. Bu nedenle siz yalan söylüyorsunuz ve iftira atiyorsunuz!
2) Peygamber Efendimiz SAV, Ahzab Suresi 40. ayete göre nebilerin sonuncusudur. Resul kavramini güvendiginiz arapça bilen biriyle Kur'an-i Kerim'den tetkik ediniz! Her resulun peygamber olmadigini ögreniniz ve bu konudaki yanlis bilgilerinizi düzeltiniz! Aksi taktirde yanlis yönlendirdiginiz insanlarin vebalini de yüklenirsiniz!Ancak resullerin sonuncusu degildir. Bunu da izah ettiler konferansta ama siz isitmediniz!Idrak etmediniz! Hemde ayetler vererek!!! Sizin elinizde ise 1 tane iddialarinizi destekleyecek ayet yok.
Size tekrar yazili veriyorum ayetleri:
Kur’an tefsirlerinde bugüne kadar her resul kelimesi geçen yere parantez açilip “peygamber” yazilmistir. “Resul, esittir peygamber” seklini almistir. Bu da hepimize ögretilen bir yanlistir. Çünkü Kur’an-i Kerim’deki resul kavramini yansitmamaktadir. Her resul, peygamber degildir.
Kur’an-i Kerim, peygamber olmayan, siradan bir haberci için bile “resul” kelimesini kullanmaktadir. Yusuf Suresi 50. ayette, Firavun’un Yusuf AS’a gönderdigi haberci ve Neml Suresi 35. ayette henüz iman etmis olmayan Sab’a Melikesinin Hz. Süleyman’a gönderdigi elçi, Kur’an’da resul adiyla yer almistir. Bunlar, peygamberlikle ilgisi olmayan resullerdir.
Yine Kur’an-i Kerim, Enam Suresi 130. ayette cin-resullerden, Hac Suresi. 75. ayette melek-resullerden söz etmektedir. Bunlar da peygamber olmayan resullerdir.
Kuskusuz Allahu Teala, Kur’an’da peygamberler, yani nebiler için de “resul” kelimesini kullanmistir. Ancak bugün insanlardan saklanan, örtbas edilmeye çalisilan gerçek sudur ki, Allah’in peygamber olmayan, ama her devirde, her ülkede ve her zamanda, Allah’in kendilerine görev verdigi evliya resulleri vardir. Peygamber resullerle evliya resuller, bir baska ifade ile “nebi-resullerle” “veli-resuller” arasindaki baslica farklar sunlardir:
1- Peygamberler arasinda yüzlerce yillik zaman farki vardir. Ancak evliya resuller, her ülkede ve birbiri arkasindan vazifeli kilinir. Müminun Suresi 44. ayet ve Bakara Suresi 87. ayette Allahu Teala “resullerimizi ardarda göndeririz”, diyor.
2- Peygamberler, Israilogullarinin ve Arap kavminin içinden seçilmistir. Ama evliya resuller, Fatir Suresi 24. ve Nahl Suresi 36. ayete göre, her kavimde, her ümmette ve her zaman diliminde mevcutttur.
3- Her kavimdeki bu resuller, Ibrahim Suresi 4. ayete göre o kavmin lisani ile görev yapmaktadirlar.
4- Nübüvvet, yani peygamberlik Ahzab Suresi 40. ayete göre Peygamber Efendimiz SAV ile son bulmustur. Ama risalet, yani evliya resuller, bugüne kadar varoldugu gibi, kiyamete kadar da varolmaya devam edecektir.(Bakara 87, Müminun 44, Isra 15)
Düne kadar biz de akaide göre “resuller, kendisine kitap verilen peygamberlerdir; nebiler, kitap verilmeyen peygamberlerdir” diye biliyorduk. Halbuki Allah, Alî Imran Suresi 81. ayette sadece “nebilere” kitap verdigini söylüyor.
“Kendini peygamber ilan ediyor”diye iftira atmak; bir fitnedir. “Her resul peygamberdir” demek, Kur’an-i bilmemektir. Bu, bir cehalet itirafidir. Insanlarin hidayetine engel olmak için bir tuzaktir. Allah’in nurunu agzi ile söndürmeye çalismaktir!!!
3) "Kur'an da 3 bin ayet vardir'. Bunu da söylemedi!!! O konferansta dediler ki ayet sayisini toplamak lazim! Su an bunu yapacak imkanim yok. 3 binden fazla ayet vardir dediler. 3 bin ayet degil. Bu konuyu da çarpittiniz! Bilerek iftira attiniz! Bu konferansin kayitlari bilgisayarda mihr.com sayfasinda mevcut. Sizin yalan söylediginiz ortada.
4) 'Allah ile konusuyor!' Evet dogru!
Kur'an-i Kerime aykiri sekilde bizlere ögretilen bir kavram da vahiy konusu.
Allah peygambelerinin disinda pek çok evliyasiyla seriat hükmü tasimiyan konusma yapmistir ve yapmaktadir.
Kur'an-i Kerimde Allah'in peygamberlerinden baskasina vahyetmedigine dair bir ayet gösterebilirmisiniz??? Gösteremezsiniz!Ama ben size bu konu ile ilgili Kur'an ayetleri verecegim:
Allah Peygamberlerden Baskasina Da Vahyeder.
· Sura Suresi 51. ayete göre “Allah’in hiçbir insanla konusmasi olmamistir ancak vahy ile.”
Vahiy, Allah’in, kisinin kalp kulagini açarak o kisi ile konusmasidir. Kalp kulagi herkeste vardir. Ancak kalp kulagi, kisinin Ali Imran Suresi 190- 191. ve Nisa Suresi 103. ayetlere göre daimi zikre ulasmasi ve nefsin kalbinin karanliklardan, (cehalet, cimrilik, dedikodu, fitne ve fesat, haset, hirs, isyan, iptilalar, kin ve düsmanlik, kibir, küfür, mürayilik, nankörlük, öfke ve gayz, vefasizlik, sabirsizlik, yalan, zan ve zulüm) tamamen temizlenmesi ile çalisir duruma gelir. Allah dilerse, daha önce de kisinin kalp kulagini hediye olarak açabilir.
· Nahl Suresi 68. ayete göre Allah bal arisina vahyediyor.
· Zilzal Suresi 5. ayete göre Allah yere vahyediyor.
· Maide Suresi 111. ayete göre Allah havarilere vahyetmistir.
· Tahâ Suresi 38. ayete göre Hz. Musa’nin annesine vahyetmistir.
· Araf Suresi 175. âyette Allahû Tealâ, peygamberlerden baskasina, birakiniz Allah’in bir evliyasina, sonradan seytana uyacak olan bir takim insanlara bile ayet verdigini söylüyor. „Habibim sen o kisiden bahset ki onlara, biz ona ayetler vermistik de, sonra o seytana uymus ve sapiklardan olmustu“
Vahiy denince biz sadece Allah’in peygamberlerine verdigi kitaplari ve sayfalari anliyoruz. Bunlar vahyin bir bölümünü, tilavet edilen vahyi, yani “vahy-i metlû”yu olusturur. Herkesi ilgilendiren Allah’in emir ve yasaklarini içerir.
Bir de Allah’in kalp kulagini açtigi kisi ile olan konusmasi vardir. Sura Suresi 51. ayete göre bu da vahiydir. Ancak tilavet edilmeyen vahiy, yani “vahy-i gayrimetlû”dur. Baska insanlari baglayan hükümler içermez. Allah’in, sadece o kisi ile yaptigi konusmadir. Allah’in pekçok evliyasi ise bu vahiyden kitaplarinda söyle bahsediyorlar:
· Abdülkadir Geylâni Hazretleri’nin “sohbetler” kitabi 578. sayfa: “Allah’in verdigi seylerden kopup O’na yönelen ve meleklerle ünsiyeti neticesi onlarin sözlerini isitmeye ve muhtelif suretlerde kendilerini görmeye baslayan kisi meleklerin sözlerine iyice alistigi ve yüzlerini görmeye istiyak duydugu anda kendisi ile onlar arasinda perde kaldirilir. Kalp bu safhaya geldikten sonra tekrar Allahû Tealâ onu perdeler. Kendi yakinlarinin durumuna getirir. Burada ise suhuttan sonra olanlar olur. Allah onun kalbine vahyedecegini vahyeder. Tipki Musa (A.S)’in annesine vahyettigi gibi.”
Demek ki Abdülkadir Geylani Hazretleri’ne göre de Allah’in sözlerini isitmek, emir almak sadece peygamberlere has bir olgu degildir.
· Esref Rumi Hazretleri:
“Ol dost sultandir, ben ona kul/ Her dem yeni yeni nüzul”
(Her an Allahû Tealâ’dan inen, nüzul eden yeni seyler)
“Andandir bu cümle usul” / “Ondandir her bahsimiz”
Görülüyor ki, Allahû Tealâ her an söylediklerini bu büyük veliye isittiriyor ve ondan inen, Allah’tan inen, nüzul eden bu sözler bir esas, usul olusturuyor. Ve bu usul ile Esref Rumi Hazretleri, “Divan”ini vücuda getiriyor. Yani Divan’in esasi, hep Allah’tan nüzul eden, indirilen sözler.
· Yunus Emre:
“Çalaptir (yani Allah’tir) söylettirir /Yunus bilmez kendi hal
Düsmüs idik Hak kaldirdi, birligini bize bildirdi.”
Allah bize söylettiriyor, “Allah bize birligini bildirdi.” Diyor.
· Ahmet Yesevi Hazretleri:
“Garip, fakir, yetimleri kil sen samdan / Parçalayip aziz canin eyle kurban
Yiyecek bulsan cemil ile kil sen ihsan / Hak’tan isitip bu sözleri dedim iste.”
Bunlarin hepsini Allah’tan isittigini söylüyor Ahmet Yesevi Hazretleri.
Demek ki Allah’in sözlerini isitmek, Allah’tan emir almak sadece peygamberlere has bir olgu degildir. Allah’in velileri de böyle söylüyor. Kur’ân-i Kerim de böyle söylüyor. Secde Suresi 24. ayette Allahû Tealâ, Allah’tan emir alan ve bu emirle insanlari hidayete erdiren imamlardan söz ediyor.
“Onlardan, insanlardan imamlar kildik, emrimizle (yani Allah’tan alacagi emirlerle) insanlari hidayete erdirsinler diye, sabrin sahibi olmalarindan ve ayetlerimize yakin hasil etmelerinden dolayi.”
Yunus Suresi 2. ayete göre insanlara, kendi yasadiklari zaman diliminde Allah’in bir baskasini, kalp kulagini açarak, ona vahyederek görevlendirdigini kabullenmek, her devirde zor gelmistir.
“Onlardan bir adama insanlari uyarmasi, âmenû olanlari (ölmeden önce Allah’a ulasmayi dileyenleri), müjdelemesi için vahyetmemiz insanlara acaip (garip) mi geldi?”
“Resul” kavrami gibi “vahiy” kavrami da bugün, Kur’an’daki muhtevasini kaybetmis kavramlardan bir tanesidir. “Allah peygamberlerden baskasina vahyetmez” demek, Allah’in her devirde vazifeli kildigi evliya resullerinin Allah’tan aldigi emir ve yetkiyi ortadan kaldirmak ve insanlari hidayetten alikoymak demektir!