Evliya Allah dostu demektir.Kuranda evliyalar geçmektedir
.Hadislerdede bahsedilmektedir bir hadisi şerifte buyuruluyor .
Benim ümmetimin velileri beni israilin peygamberleri gibidir.Onlar için bir korku yoktur Allah'ın dostluğunu kazanmışlardır.
EVLİYALAR yanlarına vardığınızda size Allah'ı hatırlatırlar onlara farkında olmadan hürmet ederiz onlarda Allah'ın nuru vardır. Allah'ın nazarı onların üzerindedir.Sevğili Peygamberimizle birgünde 25 seferden fazla görüşürler Ümmeti muhammedin Merhameti için dua ederler.Allahın ahlakıyla ahlaklanmışlardır onlardan sünnete muhalif bir hareket bulamayız.Birgün Beyazıtı bestami Hazretlerine sevenleri talebeleri efendim falan yerde bir Allah dostu var diye bir kaç kez söylüyorlar mübarekte onu ziyaret etmek bize vacip oldu diyor ve ziyarete gidiyorlar öğrencileriyle
bakıyorlarki abit olarak bahsedilen kişi camiye doğru gidiyor ve giderken yolda tükürüyor bakıyorki Beyazidi bestami hazretleri kıble istikametine doğru tükürdüğünü görüyor ve öğrencilerie geriye diyor efendim neden geriye dönüyoruz diye sormalarına fırsat bırakmadan mübarek Allahu alem sünnete muhalif hareket eden Allah dostu olamaz diyor.Yani anlıyacağımız Allah dostları sünnete sıkı sıkıya bağlıdır.Rabil zülcelal hazretleri buyuruyor.Bir kulum sevdimmi onun gören gözü işiten kulağı yürüyen ayağı Yani o kulda Rabbimin tecellisi oluyor yani Fena fillah denilen mertebeye ulaşıyor o zaman yaptığı her hareket rabbimin emri izniyle oluyor Allah dostlarının yanına ulaştığınızda kalbiniz huzurla doluyor rahmet kapıları açılıyor.Ona tabi olup tövbe ederseniz nurlanıyorsunuz yüzünüzün renği işlediğiniz günahlardan simsiyah oluyor Allah dostunun elinden onu şahit tutarak yaptığımız tövbeden sonra kalbimiz ve bütün azalarımız nurlanıyor.
Bir hatıra;Birgün bir yerde mecburu ikamette iken izmirden af buyurun tepecikten çinğeneler vardı yüzleri simsiyah hayatları boyunca hertürlü rezilliği yapmışlar anlıyacağınız.Bir gün biz namaz kılarken oda demek içindeki iman kıpırdıyorve namaz surelerini öğrenmek istedi Allah (cc) şahit inanınki bahsettiğim hadise 1980 de geçti yüzü birden nurlandı iman edince ihlasda tamam demekki ettahiyyatü ile yanılmıyorsam ihlas yani kulhuvallahü ehad suresini ezberledi ve yüzü siyahdı beyaza döndü herkez hayret etti.Allah dostlarını ağızlarından nur çıkar ve bu nur çok latif hoş bir kokudur.Vucudlarından miski amber latif dünyada duyamayacağımız parayla alamayacağımız latif koku çıkar
medineye gidenler bilir peyğamberimizin kokusunu yada eyüp ensariyi ziyaret edenler duyar özel bir kokusu vardır allah dostlarının herbirinin kokusu farklıdır tıpkı her çiçeğin kokusun farklı olduğu gibi.inanın mezarların yanından geçerken bile o güzel kokuyu duyarsınız Rabbim tabi duyurursa.İnsanların kalb gözü denilen gözü vardır.Rabbim onu açtımı hakikati seyrediyorsun marifet nuruyla bakiyorsun Allah dostlarının elinin üstünde peyğamberimizin eli vardır onunda üstünde Allah'ın kudret eli vardır elini tuttugunuzda Allahın kudret elini tutmuş olursunuz.Sadıklarla beraber olunuz buyuruyor rabbimiz .Kim bu sadıklar Allah (cc) hazretlerinin sözünün dışına çıkmıyanlar yani Ruhları yarattığında ruhlara elesti bi Rabbiküm dediğinde ruhlar seçde etti.Seçde etmiyenler ise kafirlerle münafıklar Allah muhafaza buyurusun.Rabbime soruyorlar Allah Teâlâ şöyle buyuruyor;
?Bir gün Rabbin meleklere: ?Yeryüzünde bir halifelik oluşturmaktayım? dedi. Melekler: ?Orada karıştırıcılık yapacak ve kan dökecek birilerini mi oluşturuyorsun? Ama neylersen, güzel eylersin; biz bu sebeple sana boyun eğeriz. Sen en temizini yaparsın[1]? dediler. Allah dedi ki: ?Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.? (Bakara 2/ 30)
peygamberlerimizin hepsi şunu söylemiştir:Ben sizden bunun bir karşılığını beklemiyorum. Alacağım karşılığı alemlerin Rabbi verecektir.? (Şuarâ 26/127)
Yer yüzünde her dönemde bu yüce dinin hizmetini yapan onu tebliğ eden islama hizmet eden onu en iyi yaşıyan veliler mevcutdur. Onların izinde giden sahabenin izinde gitmiş demektir silsile yoluyla peyğamberimizin yolunda rabbimin emrettiği yolunda gitmiş demektir.Budönemde yaşıyan ehli sünnet alimlerden velilerden bize faydalı olacak bizim kurtuluşumuza vesile olacak Adıyamanda yaşıyan kahta ilçesinde menzil köyünde yaşıyan Rabbimin Gavslık makamını verdiği kişi yaşamaktadır tasavvuf kitaplarını okuyanlar bilirki Gavslık sıradan birşey değildir.Bir kedi bir fareyi yakalarken zamanın gavsının iziniyle yakalarmış.Azrail as. bir ruhu gasbederken yani canını alırken zamanın Gavsının izniyle alıyor yani son nefgeste imanla gitimek için imanlı olmak gerekiyor
.NASIL YAŞARSANIZ ÖYLE ÖLÜRSÜNÜZ.NASIL ÖLÜRSENİZ ÖYLE DİRİLİRSİNİZ.NASIL DİRİLİRSENİZ ÖYLE HAŞROLURSUNUZ.
KIYAMETTE onun için son nefes çok mühümdur nasıl ne zaman öleceğiz belli değil cennette cehennemde ebedi gerci günahkarlariçin cehennem eğer küfür ehli değil kafir münafık değilse günahını azabını çektikten sonra cennete girecek ama ahiret hayatının bir günü dünya hayatının 1000 yılına eşit diyorlar alimler doğrusunu Rabbim bilir.bazılarıda tüm dünya hayatının milyonlarca yıl ahiret hayatının bir gününe eşit diyorlar azab çetin rabbim aht ediyor azabım çetindir diyor kafirlere iman etmiyenlere onun için aklımızı başımıza alalım
.
GAVS-I SANİ Hazretleri menzilde yaşıyor bu ünvanı Rabbim buyuruyor insanlar dünyanın çeşitli yerlerinde maneviyatta yani kalb gözü açık olanlar görüyor salih kimse olanlarda rüyalarında görüyorlar Rabbim bildiriyor.Bu mübarekler insanın dünyaya olan sevğisini alıp kalbini Allah sevğisine bağlıyorlar.Hakikatı gösteriyorlar ihlası elde etmesine yardımcı oluyorlar.Kurtuluşuna vesile oluyorlar kötü huylarını terk ettiriyorlar ibadetlere sevk kazanmasına vesile oluyorlar şahit oluyorlar Rabbimin huzurunda avukatlık yapacaklar bizim için Ümmetim Ümmetim dediği gibi peyğamberemizin onlarda sofim sofim diyecekler inşaallaHatme duasındaki seyda hz. (k.s) bölümündeki "irşadil mürşidin" sözüyle alakalı olarak bir şeyhin seyda hazretlerine intisab edişi:
Elazığ veya Erzincan bölgesinden yaşlı bir zât geldi. Seydâ Hazretleri'nin huzuruna sürünerek ulaştı. Biz o zâtın sakat olduğunu zannettik. Biattan sonra normal bir şekilde yürüyerek talimat verilen yere geldi. Dikkatimi çekmişti. Talimattan sonra dedim ki: Neden Seydâ Hazretleri?nin huzuruna bizim gibi yürüyerek değil de sürünerek gittiniz? O zât şöyle cevap verdi: "Kardeşim, Seydâ Hazretleri şeyh değildir!" Ben celallendim. Ne demek istiyorsun? diye çıkıştım. O zât, "Bu sultandır!? dedi ve anlatmaya başladı:
"Ben ilmini tamamlamış, otuz üç senelik şeyhim. Bir gün benim bağlılarımdan çok sevdiğim bir sofi Seydâ Hazretleri?ne bağlanmış. Çarşıda bu sofiyi gördüm, dedim ki:
Oğlum, neredesin? O şahıs bana cevap olarak;
"Efendim, ben Menzil'e bağlandım, o yüzden gelemiyorum," dedi.
Ben de kendisine sitem ettim: "O zât kim?"
Cevaben: "Şeyhtir, efendim" dedi.
Ben: "Ben kimim?" dedim.
Cevaben "Siz de şeyhsiniz" dedi.
Aramızdaki fark nedir? dedim. Cevaben şöyle dedi:
"Efendim, ben sizin yanınıza gelip giderken bir hastalığım vardı. Yıllarca yanınıza geldim gittim o hastalığımdan kurulamadım. Ama Menzile gidince o zâtın elinden tuttuktan sonra o hastalıktan kurtuldum."
Ben, Hastalığın neydi, evladım dedim.
"Efendim, hırsızlık alışkanlığım vardı. Bir türlü vazgeçemiyordum. Elhamdülillah, şimdi herkesten helallik diliyorum," dedi?
Şeyh anlatmaya devam ediyordu. Bir yandan da nisbet kokan çayları içmeye devam ediyorduk?
Müridimin Menzil?e bağlanmasi ve kendisindeki değişikliği anlatması bana çok etki etmişti. Bu halet-i ruhiye ile yattım. Şöyle bir rüya gördüm: Çok büyük bir sahrada yüz binlerce insan toplanmış. O topluluğun önünde yüksek bir mekânda çok güzel, nurlar saçan bir taht hazırlanmış. Üzerinde Reisül-enbiya, şefaatçimiz, Efendimiz Muhammed Mustafa (sav)) oturmakta idi. Ben de o topluluğun en arkasında idim. Aniden Peygamber Efendimiz (sav)) ayağa kalkarak: "Sofiler, oğlum Raşit'in çorbasını getirin!" dedi ve bir kaç kişi kazanla ortaya çorba getirdiler. Allah Resul?ü eline çorba kepçesini alıp karıştırmaya başladı ve şu müjdeyi verdi: ?Kim ki oğlum Raşit'in çorbasından içerse biz ona kefiliz."
Bu rüyayı gördükten sonra gerçek irşâdın, Seydâ Hazretleri'nde olduğunu, bizleri dahi irşâd edenin Muhammed Raşit Hazretleri olduğunu, O?nun makamının irşadül-mürşidin olduğunu anladım. Ve bütün müritlerimi toplayıp kendilerine bu durumu bildirdim. Kendilerine vasiyette bulundum. Kendim de bu devletliye gelip teslim oldum.
YARABBİ NİYETİMİZİ HALİS KIL RİYADAN SANA SIĞINIRIZ.
.Hadislerdede bahsedilmektedir bir hadisi şerifte buyuruluyor .
Benim ümmetimin velileri beni israilin peygamberleri gibidir.Onlar için bir korku yoktur Allah'ın dostluğunu kazanmışlardır.
EVLİYALAR yanlarına vardığınızda size Allah'ı hatırlatırlar onlara farkında olmadan hürmet ederiz onlarda Allah'ın nuru vardır. Allah'ın nazarı onların üzerindedir.Sevğili Peygamberimizle birgünde 25 seferden fazla görüşürler Ümmeti muhammedin Merhameti için dua ederler.Allahın ahlakıyla ahlaklanmışlardır onlardan sünnete muhalif bir hareket bulamayız.Birgün Beyazıtı bestami Hazretlerine sevenleri talebeleri efendim falan yerde bir Allah dostu var diye bir kaç kez söylüyorlar mübarekte onu ziyaret etmek bize vacip oldu diyor ve ziyarete gidiyorlar öğrencileriyle
bakıyorlarki abit olarak bahsedilen kişi camiye doğru gidiyor ve giderken yolda tükürüyor bakıyorki Beyazidi bestami hazretleri kıble istikametine doğru tükürdüğünü görüyor ve öğrencilerie geriye diyor efendim neden geriye dönüyoruz diye sormalarına fırsat bırakmadan mübarek Allahu alem sünnete muhalif hareket eden Allah dostu olamaz diyor.Yani anlıyacağımız Allah dostları sünnete sıkı sıkıya bağlıdır.Rabil zülcelal hazretleri buyuruyor.Bir kulum sevdimmi onun gören gözü işiten kulağı yürüyen ayağı Yani o kulda Rabbimin tecellisi oluyor yani Fena fillah denilen mertebeye ulaşıyor o zaman yaptığı her hareket rabbimin emri izniyle oluyor Allah dostlarının yanına ulaştığınızda kalbiniz huzurla doluyor rahmet kapıları açılıyor.Ona tabi olup tövbe ederseniz nurlanıyorsunuz yüzünüzün renği işlediğiniz günahlardan simsiyah oluyor Allah dostunun elinden onu şahit tutarak yaptığımız tövbeden sonra kalbimiz ve bütün azalarımız nurlanıyor.
Bir hatıra;Birgün bir yerde mecburu ikamette iken izmirden af buyurun tepecikten çinğeneler vardı yüzleri simsiyah hayatları boyunca hertürlü rezilliği yapmışlar anlıyacağınız.Bir gün biz namaz kılarken oda demek içindeki iman kıpırdıyorve namaz surelerini öğrenmek istedi Allah (cc) şahit inanınki bahsettiğim hadise 1980 de geçti yüzü birden nurlandı iman edince ihlasda tamam demekki ettahiyyatü ile yanılmıyorsam ihlas yani kulhuvallahü ehad suresini ezberledi ve yüzü siyahdı beyaza döndü herkez hayret etti.Allah dostlarını ağızlarından nur çıkar ve bu nur çok latif hoş bir kokudur.Vucudlarından miski amber latif dünyada duyamayacağımız parayla alamayacağımız latif koku çıkar
medineye gidenler bilir peyğamberimizin kokusunu yada eyüp ensariyi ziyaret edenler duyar özel bir kokusu vardır allah dostlarının herbirinin kokusu farklıdır tıpkı her çiçeğin kokusun farklı olduğu gibi.inanın mezarların yanından geçerken bile o güzel kokuyu duyarsınız Rabbim tabi duyurursa.İnsanların kalb gözü denilen gözü vardır.Rabbim onu açtımı hakikati seyrediyorsun marifet nuruyla bakiyorsun Allah dostlarının elinin üstünde peyğamberimizin eli vardır onunda üstünde Allah'ın kudret eli vardır elini tuttugunuzda Allahın kudret elini tutmuş olursunuz.Sadıklarla beraber olunuz buyuruyor rabbimiz .Kim bu sadıklar Allah (cc) hazretlerinin sözünün dışına çıkmıyanlar yani Ruhları yarattığında ruhlara elesti bi Rabbiküm dediğinde ruhlar seçde etti.Seçde etmiyenler ise kafirlerle münafıklar Allah muhafaza buyurusun.Rabbime soruyorlar Allah Teâlâ şöyle buyuruyor;
?Bir gün Rabbin meleklere: ?Yeryüzünde bir halifelik oluşturmaktayım? dedi. Melekler: ?Orada karıştırıcılık yapacak ve kan dökecek birilerini mi oluşturuyorsun? Ama neylersen, güzel eylersin; biz bu sebeple sana boyun eğeriz. Sen en temizini yaparsın[1]? dediler. Allah dedi ki: ?Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.? (Bakara 2/ 30)
peygamberlerimizin hepsi şunu söylemiştir:Ben sizden bunun bir karşılığını beklemiyorum. Alacağım karşılığı alemlerin Rabbi verecektir.? (Şuarâ 26/127)
Yer yüzünde her dönemde bu yüce dinin hizmetini yapan onu tebliğ eden islama hizmet eden onu en iyi yaşıyan veliler mevcutdur. Onların izinde giden sahabenin izinde gitmiş demektir silsile yoluyla peyğamberimizin yolunda rabbimin emrettiği yolunda gitmiş demektir.Budönemde yaşıyan ehli sünnet alimlerden velilerden bize faydalı olacak bizim kurtuluşumuza vesile olacak Adıyamanda yaşıyan kahta ilçesinde menzil köyünde yaşıyan Rabbimin Gavslık makamını verdiği kişi yaşamaktadır tasavvuf kitaplarını okuyanlar bilirki Gavslık sıradan birşey değildir.Bir kedi bir fareyi yakalarken zamanın gavsının iziniyle yakalarmış.Azrail as. bir ruhu gasbederken yani canını alırken zamanın Gavsının izniyle alıyor yani son nefgeste imanla gitimek için imanlı olmak gerekiyor
.NASIL YAŞARSANIZ ÖYLE ÖLÜRSÜNÜZ.NASIL ÖLÜRSENİZ ÖYLE DİRİLİRSİNİZ.NASIL DİRİLİRSENİZ ÖYLE HAŞROLURSUNUZ.
KIYAMETTE onun için son nefes çok mühümdur nasıl ne zaman öleceğiz belli değil cennette cehennemde ebedi gerci günahkarlariçin cehennem eğer küfür ehli değil kafir münafık değilse günahını azabını çektikten sonra cennete girecek ama ahiret hayatının bir günü dünya hayatının 1000 yılına eşit diyorlar alimler doğrusunu Rabbim bilir.bazılarıda tüm dünya hayatının milyonlarca yıl ahiret hayatının bir gününe eşit diyorlar azab çetin rabbim aht ediyor azabım çetindir diyor kafirlere iman etmiyenlere onun için aklımızı başımıza alalım
.
GAVS-I SANİ Hazretleri menzilde yaşıyor bu ünvanı Rabbim buyuruyor insanlar dünyanın çeşitli yerlerinde maneviyatta yani kalb gözü açık olanlar görüyor salih kimse olanlarda rüyalarında görüyorlar Rabbim bildiriyor.Bu mübarekler insanın dünyaya olan sevğisini alıp kalbini Allah sevğisine bağlıyorlar.Hakikatı gösteriyorlar ihlası elde etmesine yardımcı oluyorlar.Kurtuluşuna vesile oluyorlar kötü huylarını terk ettiriyorlar ibadetlere sevk kazanmasına vesile oluyorlar şahit oluyorlar Rabbimin huzurunda avukatlık yapacaklar bizim için Ümmetim Ümmetim dediği gibi peyğamberemizin onlarda sofim sofim diyecekler inşaallaHatme duasındaki seyda hz. (k.s) bölümündeki "irşadil mürşidin" sözüyle alakalı olarak bir şeyhin seyda hazretlerine intisab edişi:
Elazığ veya Erzincan bölgesinden yaşlı bir zât geldi. Seydâ Hazretleri'nin huzuruna sürünerek ulaştı. Biz o zâtın sakat olduğunu zannettik. Biattan sonra normal bir şekilde yürüyerek talimat verilen yere geldi. Dikkatimi çekmişti. Talimattan sonra dedim ki: Neden Seydâ Hazretleri?nin huzuruna bizim gibi yürüyerek değil de sürünerek gittiniz? O zât şöyle cevap verdi: "Kardeşim, Seydâ Hazretleri şeyh değildir!" Ben celallendim. Ne demek istiyorsun? diye çıkıştım. O zât, "Bu sultandır!? dedi ve anlatmaya başladı:
"Ben ilmini tamamlamış, otuz üç senelik şeyhim. Bir gün benim bağlılarımdan çok sevdiğim bir sofi Seydâ Hazretleri?ne bağlanmış. Çarşıda bu sofiyi gördüm, dedim ki:
Oğlum, neredesin? O şahıs bana cevap olarak;
"Efendim, ben Menzil'e bağlandım, o yüzden gelemiyorum," dedi.
Ben de kendisine sitem ettim: "O zât kim?"
Cevaben: "Şeyhtir, efendim" dedi.
Ben: "Ben kimim?" dedim.
Cevaben "Siz de şeyhsiniz" dedi.
Aramızdaki fark nedir? dedim. Cevaben şöyle dedi:
"Efendim, ben sizin yanınıza gelip giderken bir hastalığım vardı. Yıllarca yanınıza geldim gittim o hastalığımdan kurulamadım. Ama Menzile gidince o zâtın elinden tuttuktan sonra o hastalıktan kurtuldum."
Ben, Hastalığın neydi, evladım dedim.
"Efendim, hırsızlık alışkanlığım vardı. Bir türlü vazgeçemiyordum. Elhamdülillah, şimdi herkesten helallik diliyorum," dedi?
Şeyh anlatmaya devam ediyordu. Bir yandan da nisbet kokan çayları içmeye devam ediyorduk?
Müridimin Menzil?e bağlanmasi ve kendisindeki değişikliği anlatması bana çok etki etmişti. Bu halet-i ruhiye ile yattım. Şöyle bir rüya gördüm: Çok büyük bir sahrada yüz binlerce insan toplanmış. O topluluğun önünde yüksek bir mekânda çok güzel, nurlar saçan bir taht hazırlanmış. Üzerinde Reisül-enbiya, şefaatçimiz, Efendimiz Muhammed Mustafa (sav)) oturmakta idi. Ben de o topluluğun en arkasında idim. Aniden Peygamber Efendimiz (sav)) ayağa kalkarak: "Sofiler, oğlum Raşit'in çorbasını getirin!" dedi ve bir kaç kişi kazanla ortaya çorba getirdiler. Allah Resul?ü eline çorba kepçesini alıp karıştırmaya başladı ve şu müjdeyi verdi: ?Kim ki oğlum Raşit'in çorbasından içerse biz ona kefiliz."
Bu rüyayı gördükten sonra gerçek irşâdın, Seydâ Hazretleri'nde olduğunu, bizleri dahi irşâd edenin Muhammed Raşit Hazretleri olduğunu, O?nun makamının irşadül-mürşidin olduğunu anladım. Ve bütün müritlerimi toplayıp kendilerine bu durumu bildirdim. Kendilerine vasiyette bulundum. Kendim de bu devletliye gelip teslim oldum.
YARABBİ NİYETİMİZİ HALİS KIL RİYADAN SANA SIĞINIRIZ.