Yaþam Veren Ruh
New member
- Katılım
- 3 Kas 2011
- Mesajlar
- 15
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
Nisa 12 ve Nisa 176. ayetlerde kelale'nin ( anne-babası ve çocuğu olmayanın, öte yandan farklı anlamları da var:miras taksimi yapılıyor, ama mirasçıların alacağı paylar bu iki ayette farklı olarak veriliyor.NİSÂ 12
..Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar
Nisa 12de kelale öldüğünde, yani anne-babası ve çocuğu olmayan kişi öldüğünde, bu kişinin kardeşlerine bırakacağı pay belirtilmiş.
-Ölen kelale'nin sadece erkek kardeşi var ise, ona 1/6sı düşer,
-Ölen kelale'nin sadece kız kardeşi var ise, ona 1/6sı düşer,
-Ölen kelale'nin birden fazla kardeşi var ise, 1/3te ortaktırlar,
-Ölen kelale erkek ise, bıraktığı malın yarısı kız kardeşinindir,
-Ölen kelale kız ise, bıraktığı malın tamamı erkeğindir,
Yani Nisa 12deki eşitlik bozuluyor, sonradan gelen ayet erkeğin payını kıza karşı iki kat arttırıyor.
-Ölen Kelale erkek ise ve geride bıraktığı iki kız kardeşi var ise, erkek kardeşin bıraktığı malın 2/3ünü alırlar,
-Ölen Kelale ( cinsiyeti önemli değil ) geride kızlı erkekli kardeşler bırakıyor ise, o zaman erkekler kızların iki katı kadar pay alır,
Burada da Nisa 12deki oranlar değişmiş, Nisa 12de kardeşler birden fazla olunca 1/3te ortak oluyorlardı, ama bu ayete göre birden fazla kardeş olunca erkekler kızların 2 katı kadar pay alıyor.
Bu konu hakkında Ömer ibn Hattabın da kafası karışmış olmalı ki Muhammede sorular sormuş:
Bu noktadan itibaren konuyu nesh kavramı üzerinden incelememiz gerekiyor. Ve konu nesh'e girdikten sonra tam bir açmaz içindeyiz çünkü nesh konusu İslam alimleri arasında görüş birliği olan bir konu değil. Nesh vardır diyenler var, nesh yoktur diyenler var, nesh'e şirk diyenler var.
Şimdi nesh ayetlerini birlikte inceleyelim:
Bu durumda kelale ayetlerinden birinin yazılmaması gerekirdi. Ama iki kelale ayeti var.
Şunu yeniden tekrar edeyim; ayetlerde, ''ayetin kaldırılması'' yazıyor, ''ayetin HÜKMÜNÜN kaldırılması'' yazmıyor, olmayan hüküm kelimesini koyuyorlar ayete.
Nisa 12de kelale öldüğünde, yani anne-babası ve çocuğu olmayan kişi öldüğünde, bu kişinin kardeşlerine bırakacağı pay belirtilmiş.
-Ölen kelale'nin sadece erkek kardeşi var ise, ona 1/6sı düşer,
-Ölen kelale'nin sadece kız kardeşi var ise, ona 1/6sı düşer,
-Ölen kelale'nin birden fazla kardeşi var ise, 1/3te ortaktırlar,
NİSÂ - 176 "(Habibim) senden fetva isterler. De ki: "Allah, babası ve çocuğu olmayanın mirası hakkındaki hükmü (şöyle) açıklar: Eğer, çocuğu olmayan bir erkek ölür, geride onun bir tek kız kardeşi kalırsa terikesinin yarısı o (kız kardeşindir). Eğer (geride kalan) , erkek kardeş ise, o, çocuksuz ölen kızkardeşinin terikesine vâris olur. Eğer (aynı şekilde geride kalanlar), iki kızkardeş ise, erkek kardeşin terikesinin üçte ikisini alırlar. Eğer (aynı şekilde geride kalanlar), erkek ve kız kardeşler ise, o zaman erkek için dişinin hissesinin iki katı vardır.
( Fahruddin er Razi tefsirinden alıyorum bu ayeti, çünkü en güzel açıklayan o, iki ayetin de kelale'den bahsettiğini Arapçasına bakarak veya tefsir okuyarak görebilirsiniz )
Bu ayette ise, kelale'nin mirası farklı taksim edilmiş. ( Fahruddin er Razi tefsirinden alıyorum bu ayeti, çünkü en güzel açıklayan o, iki ayetin de kelale'den bahsettiğini Arapçasına bakarak veya tefsir okuyarak görebilirsiniz )
-Ölen kelale erkek ise, bıraktığı malın yarısı kız kardeşinindir,
-Ölen kelale kız ise, bıraktığı malın tamamı erkeğindir,
Yani Nisa 12deki eşitlik bozuluyor, sonradan gelen ayet erkeğin payını kıza karşı iki kat arttırıyor.
-Ölen Kelale erkek ise ve geride bıraktığı iki kız kardeşi var ise, erkek kardeşin bıraktığı malın 2/3ünü alırlar,
-Ölen Kelale ( cinsiyeti önemli değil ) geride kızlı erkekli kardeşler bırakıyor ise, o zaman erkekler kızların iki katı kadar pay alır,
Burada da Nisa 12deki oranlar değişmiş, Nisa 12de kardeşler birden fazla olunca 1/3te ortak oluyorlardı, ama bu ayete göre birden fazla kardeş olunca erkekler kızların 2 katı kadar pay alıyor.
Bu konu hakkında Ömer ibn Hattabın da kafası karışmış olmalı ki Muhammede sorular sormuş:
Müslim, Faraiz, 9
Ben, benden sonraya yanımda Kelale meselesinden daha önemli bir mesele bırakmıyorum. Resulullah (a.s.m)a hiçbir konuda Kelale kadar müracaatta bulunmadım. O da bana hiçbir konuda, bu konudaki kadar sert davranmamıştı. Hatta -bir keresinde- parmaklarıyla göğsüme vurarak Ya Ömer! Nisa Suresi'nin son ayeti sana yetmiyor mu? dedi. (Hz. Ömer daha sonra şunları söyledi Eğer ben yaşarsam / fırsat bulursam, bu konuda öyle bir hüküm ortaya koyacağım ki, Kuranı okuyanlar da okumayanlar da / onu bilenler de bilmeyenler de bu konuda artık onunla hüküm verirler.
Bu durum birçok ayetle çelişir, mesela:Ben, benden sonraya yanımda Kelale meselesinden daha önemli bir mesele bırakmıyorum. Resulullah (a.s.m)a hiçbir konuda Kelale kadar müracaatta bulunmadım. O da bana hiçbir konuda, bu konudaki kadar sert davranmamıştı. Hatta -bir keresinde- parmaklarıyla göğsüme vurarak Ya Ömer! Nisa Suresi'nin son ayeti sana yetmiyor mu? dedi. (Hz. Ömer daha sonra şunları söyledi Eğer ben yaşarsam / fırsat bulursam, bu konuda öyle bir hüküm ortaya koyacağım ki, Kuranı okuyanlar da okumayanlar da / onu bilenler de bilmeyenler de bu konuda artık onunla hüküm verirler.
NİSÂ - 82 Onlar hâlâ Kur'ân'ı tedebbür etmezler (düşünmezler) mi? Ve eğer Allah'tan başkasının katından olsaydı, onun içinde mutlaka pek çok ihtilâf bulurlardı.
ihtilâfen: ihtilâflar, ayrılıklar, zıtlıklar, çelişki
Bu ayete göre ihtilaf olmamalıydı.ihtilâfen: ihtilâflar, ayrılıklar, zıtlıklar, çelişki
AHZÂB - 62
Daha önce gelip geçenler hakkında da Allahın kanunu böyledir. Allahın kanununda asla değişme bulamazsın.
FETİH - 23
Allahın öteden beri işleyip duran kanunu (budur). Allahın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.
FÂTIR - 43
Yeryüzünde kibirlendiler ve kötü hile düzenlediler . Oysa kötü hileler, sahibinden başkasına isabet etmez (ulaşmaz). Öyleyse onlar, evvelkilerin sünnetinden başkasını mı gözlüyorlar (bekliyorlar)? Halbuki Allah'ın sünnetinde asla bir tebdil (değişiklik) bulamazsın. Ve Allah'ın sünnetinde asla bir tahvil (değişme) bulamazsın.
Bu üç ayet de kanunlarda değişiklik olamayacağını söylüyor, ama miras kanunları değişiyor. Tek kanun yerine iki farklı kanun var kaşımızda.Daha önce gelip geçenler hakkında da Allahın kanunu böyledir. Allahın kanununda asla değişme bulamazsın.
FETİH - 23
Allahın öteden beri işleyip duran kanunu (budur). Allahın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.
FÂTIR - 43
Yeryüzünde kibirlendiler ve kötü hile düzenlediler . Oysa kötü hileler, sahibinden başkasına isabet etmez (ulaşmaz). Öyleyse onlar, evvelkilerin sünnetinden başkasını mı gözlüyorlar (bekliyorlar)? Halbuki Allah'ın sünnetinde asla bir tebdil (değişiklik) bulamazsın. Ve Allah'ın sünnetinde asla bir tahvil (değişme) bulamazsın.
Bu noktadan itibaren konuyu nesh kavramı üzerinden incelememiz gerekiyor. Ve konu nesh'e girdikten sonra tam bir açmaz içindeyiz çünkü nesh konusu İslam alimleri arasında görüş birliği olan bir konu değil. Nesh vardır diyenler var, nesh yoktur diyenler var, nesh'e şirk diyenler var.
Şimdi nesh ayetlerini birlikte inceleyelim:
BAKARA - 106 Biz yerine daha iyisini veya bir benzerini getirmedikçe bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırmaz veya unutturmayız. Allah'ın her şeye güç yetirdiğini bilmez misin?
nensah: kaldırırız
Bakara 106da aslında ayetin tamamen kaldırılmasından bahsediliyor, bunu ''ayetin hükmünü kaldırırsak'' olarak çevirenler varsa da ayette ''ayetin hükmü'' ifadesi geçmiyor, direk ''ayeti kaldırırsak'' geçiyor. Bu durumda bazı ayetlerin yeni ayetlerle silindiğini düşünebiliriz.nensah: kaldırırız
Nesh kelimesi lügatta izale etmek gidermek yok etmek değiştirmek tebdil tahvil veya nakletmek manalarındadır.(İbn Manzur Lisanul-Arab (c.3/61)
Burada nesh'in nakletmek manasını kullanamayız, çünkü ayetler nakledilmiyor ayetler kaldırılıyor.
Arapça'da "nesh", birşeyi iptal etmek manasınadır. Kaffâl, nesh'in nakletmek ve değiştirmek mânasına olduğunu söylemiştir. Bizim delilimiz, kelimenin şöyle kullanılmasıdır: Bir kavmin ayak izlerini rüzgâr yok ettiği zaman, (Rüzgâr kavmin izlerini yok etti); ve güneş gölgeyi giderdiği zaman, denilir
Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihul-Gayb, Akçağ Yayınları: 3/300-301.
Ayak izlerini yok eden rüzgarın yaptığı işten bahsedilirken nesh kullanılıyor, Güneş gölgeyi giderdiği zaman nesh kullanılıyor. Yani nesh kelimesi ''kaldırmak'' anlamına geliyor çünkü önceden olan iz artık orada yoktur, önceden olan gölge artık orada yoktur. Kuran ayetini bu şekilde düşünürsek, önceden gelen ayet nesh olmalı yani kumdaki izler ve gölge gibi silinmeli, yerine gelen ayet hüküm ayeti olmalıdır. Nesh kelimesi burada izale etmek demektir, direk yok etmek demektir:Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihul-Gayb, Akçağ Yayınları: 3/300-301.
Bu durumda kelale ayetlerinden birinin yazılmaması gerekirdi. Ama iki kelale ayeti var.
Şunu yeniden tekrar edeyim; ayetlerde, ''ayetin kaldırılması'' yazıyor, ''ayetin HÜKMÜNÜN kaldırılması'' yazmıyor, olmayan hüküm kelimesini koyuyorlar ayete.
"Arapların rüzgârı, izleri silici, güneşi de gölgeyi giderici olarak görmesi mecazdır. Çünkü izleri ve gölgeyi gerçekte yok eden Hak Teâlâ'dır. Bu mecaz olunca, bu kullanışı lâfzın bu mânada hakiki olduğuna delil getirmek im¬kânsız olur
..
Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihul-Gayb, Akçağ Yayınları: 3/300-301
Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihul-Gayb, Akçağ Yayınları: 3/300-301