Koyun meselesi

Allah razı olsun çapanoğlu. Sayende bilgiye doyduk. Özellikle Tevrat'ta geçen 11 ve 12.ci bölüm çok ilginçdir.

Ayetin “Ve sana şu hasımların (davacıların) haberi geldi mi?” denilmek suretiyle soru cümlesiyle başlaması ve “haber” kavramının, önemli haberler için kullanılan “nebe” sözcüğüyle ifade edilmesi, verilecek bilginin, anlatılacak kıssanın önemine dikkat çekmek içindir.
Sevgili çapanoğlu acaba burada bu bilgileri daha önce Tevrat'da insanların bilgisine sunuldu demiş olunabilirmi? Sadece düşündüm?

öncelikle haddi aşmamak lazım.. bunun için ALLAHUAGLEM diyorum kardeşim..

20.Biz Davud'un mülkünü güçlendirdik, ona hikmet ve hakla batılı ayıran söz (hüküm verme) yeteneği verdik.

Allah hem mülkünü kuvvetlendirdiğini hemde ona hikmeti verdiğini belirtiyor(c.c.) hak ve batıl nedir? bunun ayrımını yapacak kabiliyeti vermiştir Allah..
o iki grup geldiğinde, telaş ediyor DAVUTas.

22. Hani Dâvûd'un yanına girmişlerdi de Dâvûd onlardan korkmuştu....

sebebi ise, bunca engel ;muhafızlar, surlar vs vs nasıl aşıldı.. bunlar onu nasıl aştı diye..onlar ise ne diyor..:

22...Onlar, "Korkma! Biz, iki davacı grubuz. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hükmet. Zulmetme ve bizi hak yola ilet" dediler.

davadan önce bu sözler şüphe vericidri aslında.. yani uyarıyorlar DAVUT as.'ı. diyorlarki.."22....Aramızda adaletle hükmet. Zulmetme ve bizi hak yola ilet..." yani başında daha davayı anlatmadan uyarıyorlar bi nevi peygamberimizi..

sonra davdan ahsederken diyorki...

23..."Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benim ise bir tek koyunum var. Böyle iken "Onu da bana ver" dedi ve tartışmada beni bastırdı."

dipnot: ordaki tabir yanlış bakmadıysan "Na'ce", ŞEKLİNDE GEÇMİŞ.. ve buna dişi koyuna, dişi sülüne deniliği gbi kadına da istiare eden olmuş.. bu bi dipnottu unzurna kardeşim.. okadar yani..

bunun üzerine DAVUT as. dediki;
24. Davud dedi ki: "Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek suretiyle sana zulmetmiştir.

diyor ve ayetin devamında şöyle diyor..

24...Esasen ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır..."

işte burda DAVUT as. zan yapıyor..

bunun bi imtihan olduğunun farkına varıp tövbe ediyor ve secdeye kapanıyor..

24... Dâvûd bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Allah'a yöneldi.

26. Ona dedik ki: "Ey Dâvûd! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar arasında hak ile hüküm ver. Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah'ın yolundan saptırır. Allah'ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap vardır."

halife.. yani adaletle hükmetmesi gerekiyor..nefsine uymaması gerekiyor.. ki DAVUT as ise, hemen tövbe etmiştir..Allah'ın yolundan şaşmamıştır..şaşmanın cezası..ne deneli büyük olduğu..

hem burda nefse uymanın ne sonuç vereceğini Allah bize bildiriyor..

26...Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah'ın yolundan saptırır...

ve sapanların cezası...

26...Allah'ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap vardır."

27. Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu (yaratılanların boş yere yaratıldığı iddiası) inkar edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkar edenlerin haline!
28. Yoksa biz iman edip salih ameller işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yoksa Allah'a karşı gelmekten sakınanları yoldan çıkan arsızlar gibi mi tutacağız?
29. Bu Kur'an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.
30. Dâvûd'a Süleyman'ı bağışladık. O ne güzel kuldu! Şüphesiz o, Allah'a çok yönelen bir kimse idi.


selametle...

Mhmt kardeşim vallahi iyi bir açıklama getirmişsin. Allah razı olsun. Nefsin peygamberi bile ne hale getirdiğini gördük. Şeytan her yerde ve içinde. Davut A.s mın hemen yaptığını fark etmesi ve tövbesi ne güzeldir. Allah hepimize bunu nasip etsin. Fark edip tövbe etmek. Sağol kardeşim...

İBRAHİM SURESİ
11- Resulleri onlara dediler ki: "Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler."

24- Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir.

25- Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler.

mhmt' Alıntı:

XXXXXXXXXXsamimi olarak bi sorum var???
çapanoğlu ve mücahit
yazdıklarınız kopyala yapıştır mı değil mi?? aslında öyle olsa ne olur?? bişi değil de?? şöle sorayım...siz okuyup tefsirden ne anladığınızı mı yazdınız yoksa olduğu gibi seçip kopyaladınız ve buraya yapıştırdınız mı?

unzurna bu konuya yarın inş. yazarız kardeşim..konu içinde Allah razı olsun..
selametle..XXXXXXXX

Genişletmek için tıkla ...

bu sorum yanlış anlaşılmıştır.. yanlış anlayanlar hakınızı helal ediniz.. niyeitim siz sahtekarsınız demek filan değildi..?? saygı duyuyorum mucahit abi ve saygıdeğer ÇAPANOĞLUNA...

selametle...