AHMED KILICKAYA
New member
- Katılım
- 18 Eyl 2011
- Mesajlar
- 30
- Tepkime puanı
- 4
- Puanları
- 0
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
KADIN İÇİN ASIL OLAN :
ANNE VE EVİNİN HANIMI OLMASIDIR
TOPLUMSAL SORUMLULUKLAR ÜSTLENMESİ DEĞİLDİR
KADININ ASIL SORUMLULUK ALANI EVİDİR
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ
إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّا إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ
Ey insanlar! Allah'ın vaadi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın!Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır. (Fatır: 5-6)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ وَمَن يَتَّبِعْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ فَإِنَّهُ يَأْمُرُ بِالْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ مَا زَكَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ أَبَدًا وَلَكِنَّ اللَّهَ يُزَكِّي مَن يَشَاء وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse, muhakkak ki o, fuhşiyatı / çirkin alışkanlıkları ve münkeri / kötülüğü emreder. Eğer üstünüzde Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, içinizden hiçbir kimse asla temize çıkamazdı. Fakat Allah dilediğini arındırır. Allah işitir ve bilir. (Nur: 21)
وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işiten, bilendir. (Fussilet: 36)
وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ
Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım, Rabbim! (Müminun: 97-98)
Rabbımız Allahu Tealanın yukarıdaki ikaz ve emirlerine icab ederek günümüzdeki ins ve cin şeytanlarının kadının sosyalleştirilmesi konusundaki açık ve sinsi hile, tuzak, plan ve projelerinin şerrinden Allahu Tealaya sığınma adına nefsimi, ehli beytimi ve tüm mümin kardeşlerimi uyarmak niyeti ile bu yazıyı kaleme aldım.. Tevfik Allahtandır...
İnsanlığın en büyük ezeli düşmanı Şeytan ve Hizbuşşeytan / Şeytanın cinler ve insanlardan oluşan partisi; günümüzde kurmuş olduğu global / küresel imparatorluğunun çatı kurumu olan BM ve ona bağlı bütün taguti devlet ve kuruluşları; kadın hakları, kadının korunması, kadının sosyal statüsünün güçlendirilmesi kadının sosyalleşmesi kadının toplumsal, siyasal, ekenomik faaliyetlere katılması gibi başlıklar altındaki projelere öncelik vermektedirler. Ellerindeki tüm kamu etkileme ve yönlendirme vasıtaları, devlet ve yasama gücü ile medya, TV-kanalizasyonları ile bu projeler doğrultusunda özellikle halkı müslüman ülkelerde kadını evinden dışarı çıkartıp sosyalleştirmeye yönelik faaliyetler yapmaktadırlar.
Ne yazıkki; hemen hemen bütün İslami kuruluşlar, cemaatler, partiler, hizipler -belki de farkında olmaksızın- bu hususta Şeytanın dümen suyuna kendilerini kaptırmış durumdalar. Hepsinin kadın kolları faaliyetleri var ve bu faaliyetler; kadını asıl sorumluluk alanı olan evindeki sorumlulukları hakkında biliçlendirmek yerine, kadının yeri evidir anlayışını ataerkil, gelenekci vb. yaftalarla aşağılayarak ve nasları zoraki teviller ile kadını evden dışarı çıkartıp sosyalleştirmek yönünde yoğunlaşmaktadırlar.!..
Bilinmelidir ki; kadını sosyalleşmiş topluluklar zıvanadan çıkarlar, hatta insanlıktan çıkarlar. Atomize olup kolayca güdülen, sadece üreten ve tüketen birey yığınları olurlar. Günümüz Avrupa, Amerika ve onlara benzemeye çalışan Türkiye vb. toplumlarda olduğu gibi.!.
Halbuki kadın için asıl olan anne ve evinin hanımı olmasıdır, toplumsal sorumluluklar üstlenmesi değildir. Kadının asıl sorumluluk alanı evidir... Bu hakikat kadın-erkek ilişkisi ile ilgili şu hükümlerin naslarına toplu bakıştan çıkmaktadır ve izahı da şöyledir:
1-Kadın eşlerin erkek eşin ve aile ortamının sükun / huzur kaynağı olması için yaratılmış olması,
2-Evlenmeye, kadını anne olmaya ve erkeği baba olmaya teşvik eden, çocukların kefaletini / bakımını belirli yaşa kadar anneye veren şeri nasların olması.
3-Ev halkının nafakasının temini ve ev dışı işleri erkeğe, ev işlerinin ise kadına farz kılan nassların olması.
4-Kadının evinden çıkmasının izne tabi olarak ihtiyaca binaen istisnai olması, kadının evinde karar kılmasının esas kılınması,
5-Kadının mahremsiz şekilde kadın başına sefere çıkmasının yasak olması. Kadın ve namahrem erkeğin halvetinin yasaklanmış olması. Yaşamın her alanında mümkün oldukca kadın erkeğin ayrışmasının esas olmasıdır,
Bu hususların naslara dayalı izahı ise şöyledir:
1-Kadın eşlerin erkek eşin ve aile ortamının sükun / huzur kaynağı olması için yaratılmış olması,
Bunu, erkeği de kadını da yani tüm mevcudatı ve insanları yaratmış olan Allahu Teala şu şekilde bildirmiştir:
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا فَلَمَّا تَغَشَّاهَا حَمَلَتْ حَمْلاً خَفِيفًا فَمَرَّتْ بِهِ فَلَمَّا أَثْقَلَت دَّعَوَا اللّهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحاً لَّنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَO, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle huzur bulması için ondan da eşini var etti. O (erkek), onu (eşini) örtüp bürüyünce o (kadın) da bir yük yüklendi ve bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız.[SUP]1[/SUP]
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَSize kendi nefislerinizden huzura kavuşasınız diye eşler yaratıp, aranıza sevgi ve merhamet koyması da Onun ayetlerindendir. Bunda, tefekkür eden / düşünen toplum için ayetler vardır.[SUP]2[/SUP]
Bu ayetler birlikte okunduğunda açıkca anlaşılmaktadır ki; kadın eş, erkek eşe sükun-huzur sağlasın diye yaratılmıştır. Zira لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا ..kendisinde sükun / huzur bulsun diye.. .. لِّتَسْكُنُواإِلَيْهَا.. ..kendilerinde sükun / huzur bulasınız diye.. denilmeltedir. إِلَيْهَا daki ها-hazamiri müennes / dişilik zamiridir ve kadın eşe aittir. لِيَسْكُنَ .. ..sükun / huzur bulsun diye.. fiili 3.tekil müzekker / erkek şahısa ait fiildir. Yani erkek eşe aittir.
Bu iki ayette üzerinde tefekkür edilmesi / durup düşünülmesi gereken ameli yön ise ; sükun / huzur bulunması meselesidir.. Erkek olsun kadın olsun insanın bu dünyada aradığı tek şey huzurdur. İnsanların kendilerinin bu huzuru bulamıyacaklarını bilen Yüce Rabbımız, onlara buna ulaşmalarının yollarını göstermiştir. Ta ki onlar şu sınav ortamında Allaha kulluk sınavlarını huzur içinde yapsınlar, fitneye düşmesinler, sınavı unutturacak bunalımlara düçar olmasınlar
Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem de bunu teyyid ve tekid eden şu beyanlarda bulunmuştur:
Ebû Hureyre Radıyallahu Anhu diyor ki, NebiSallallahu Aleyhi Veselleme hangi kadın hayırlıdır? diye sorulduğunda şöyle buyurdu:
الَّتِي تَسُرُّهُ إِذَا نَظَرَ وَتُطِيعُهُ إِذَا أَمَرَ وَلا تُخَالِفُهُ فِي نَفْسِهَا وَمَالِهَا بِمَا يَكْرَهُ Kocası kendisine baktığında onu neşelendiren, kocası emrettiğinde itaat eden, nefsindeve malında kocasının hoş bulmadığı hususlarda ona ters düşmeyen kadındır.[SUP]3[/SUP]
Allahu Teala ve Resulü Sallallahu Aleyhi Vesellemin gösterdiği yola göre huzur şu şekilde sağlanır:
*Kadın-erkek ilişkisi Allahu Tealanın hükümlerine göre düzenlenmelidir. Erkek olsun kadın olsun hiç bir kimsenin heva ve hevesine göre değil. BM yada Batı kritirleri gibi çağdaş hannasların / ins ve cin şeytanlarının telkinlerine, vesveselerine göre hiç değil !..
*Bu ilişkide evlilik ahkamı ile oluşan aile kurumu; karı-koca-çocuklar arasında saygı, sevgi, şefkat ve insaf duyguları üzerinde kalmalıdır.
*Aile içinde olsun hayatın diğer alanlarında olsun erkek de kadın da Allahu Tealanın kendileri için belirlediği sıtatüye içtenlikle razı olmalıdırlar.
-Buna göre, ailede kadın erkeğe tabi kılınmıştır. Zira huzur için bir tarafın tabi olması fıtri bir gerekliliktir. Bunun kim olacağını da ne erkek ne de kadın belirleyebilir. Bunu onların bütün özelliklerini en iyi bilen her şeyin yaratıcısı Allahu Teala belirlemiştir. Kadın kendi huzurunu da kendisinin oluşturduğu aile huzurunda bulacaktır.
-Kızına onu mutlu edecek eş arayan ebeveynlerin, kendisini mutlu edecek eş bekleyen kızların yada kadınların hem başkalarına huzur vermesi hem de kendilerinin huzur bulması mümkün değildir. Bu tür beklentiler, hem fıtrata hem de yukarıdaki ayetlerin gösterdiği hakikatlara ve Allahu Tealanın iradesine aykırıdır, şeytani bir ukelalıktır. Allahu Tealanın Ademe secde edilmesi emrine karşı kibirlenip dikbaşlılık yapması gibi, kadın-erkek ikisi de insandır, niçin kadın erkeğe tabi olsun ! mentalitesi de ukelalıktır, dikbaşlılıktır. Bu anlayış sahibi olanlar için huzurlu yaşam değil de sıkıntılı, buhranlı, bunalımlı yani huzursuz yaşam kaçınılmazdır. Günümüzdeki yaşam tarzında görüldüğü gibi !..
Yukarıda geçen ayeti kerimelere ve hadisi şerife göre; eşine sükun / huzur vermek için çaba sarfetmesi gereken kadındır. Aslında kadının bu yükümlülüğü Allaha kulluk yapma sınavının gereğidir. Kadın bu hakikatı içten benimsemez ve özümsemez ise bu sınavında başarılı olamaz, şeytanın tuzağına kolayca düşer
Kadının sükun/huzur kaynağı olmak vazifesini hakkıyla yerine getirebilmesi için ne yapması gerektiğini bu konuyla ilgili ayetlerin ve hadislerin ışığında birlikte düşünelim:
-Eşinin cinsi tatmin ihtiyaçlarını karşılaması. Ancak sadece bununla sürdürülebilir sürekli huzur gerçekleşmez. Bu husus, huzur için olmazsa olmazlardandır fakat tek şart değildir.
-Eşine karşı sevgi-saygı dolu içten gelen güler yüz ve hoş sözlü olması.
-Ev halkı içinde eşinin anne ve babası yada onlardan birisi var ise ona karşı da saygılı ve iyi davranış içinde olması. Zira eşinin anne-babasına karşı kaba ve kötü davranan saygısız bir kadın hiç bir şekilde eşini hoşnut ve huzurlu kılamaz, kendisi de huzur bulamaz.
-Ev halkı için temiz, sağlıklı ve dengeli beslenme bilinci ile yemekler yapması. Bu hem ev halkının sağlığı için hem de huzur için kaçınılmazdır. Zira sağlıksız, dengesiz beslenme hastalıkların ana nedenidir. Ev halkında hastaların olduğu ailede huzur olur mu?..
-Evin süpürülmesi, havalandırılması, tozunun alınması gibi temizliğine ve eşyaların tertibine, çamaşırların temizliğine özen gösterilmesi. Zira kirli, pis, dağınık bir ortamda bulunan kişiler huzurlu olamazlar. Zaten İslami şahsiyet ve güzel ahlak sahibi bir kişiye böylesi bir ortama razı olması yakışmaz.
-Ev halkındaki çocukların ve yaşlıların bakımına merhamet, şefkat ve saygı ile özen göstermesi.
-Çocukların eğitim ve terbiyesine, güzel ahlak edinmeleri için çaba sarfetmeye özen göstermesi.
-İster kendisi için olsun ister evin geneli için olsun ihtiyaç tespitinde ve karşılanmasında evin mali durumunu dikkate alarak isteklerde bulunması. İhtiyaç algılamasında şu öncelik sıralamasını dikkate alması;
---zaruriyat/ zorunlu ihtiyaçlar yani beslenme, soğuk ve sıcaktan koruyan giyisi, barınma, sağlık ihtiyaçları gibi olmazsa olmazlar,
---haciyat yani yokluğu sıkıntı oluşturan ancak sabredilebilecek türden ihtiyaçlar,
---tahsinat yani olursa güzel olur fakat olmazsa da olur türden ihtiyaçlar.
Birinci türden ihtiyaçlara ailenin mali durumu müsait değilse aile reisi onları borçlanmak yoluyla karşılamaya çalışır.
İkinci türden ihtiyaçlara mali durum müsait değilse sabredilir, mali durum müsait olunca karşılanır.
Üçüncü türden ihtiyaçlar ise mali durum müsait ise karşılanır, yada ondan da feragat edip fakirlere, yetimlere sadaka vererek daha büyük bir huzur kaynağına ulaşılır.
Bu hususlarda kadının olgunluğu, anlayışlılığı ve ahlakı çok büyük bir etken olmaktadır. Öncelikle kadın bilmelidir ki; hem kendisinin hem de ev halkının huzuru yeni moda lüks eşyalarda, giyisilerde değildir. Tüketim çılgınlığında yada köleliğinde değildir. Huzur; Allaha samimi kulluktadır, nankörlükte değil şükretmektedir, tamahkarlıkta değil kanaatkarlıktadır, fani dünya zevk ve zinetlerinde değil ebedi huzur ve saadet yurdu cennete götüren salih amellerdedir.
-Eşinin hassasiyetlerini, kırmızı çizgilerini özenle dikkate alması.
-Çok şikayet eden değil, çok sabreden, bardağın dolu tarafına bakan olması.
-Yanında yada gıyabında namusunu koruduğu gibi eşinin onurunu, haysiyetini, itibarını koruması. Onu aşağılayıcı, zelil duruma düşürücü, itibarsızlaştırıcı söz ve davranışlardan kaçınması.
-Eşine karşı kaprisler yaparak bir şeyler elde etmeye çalışmaması.
-Evde Allhın zikri yani Kuran, ibadet, dua ile iman atmosferini inşa etmeye çalışması. Bu konuda eşine yardımcı olması.
Bu ve benzeri hususlar bir evde, ailede huzur ortamının inşası için gerekli hususlardır. Aslında bütün bunlar İslamın bütünlüğünde ve fıtratta var olan hususlardır. Bunları gerçekleştirmek için itina / özen gösterilmedikce huzur ortamı asla oluşmaz. Bu konuda öncelikli adımı atması, fedakarlığı ve özveriyi ortaya koyması gereken kadındır. Kadının atacağı bu adımlar, erkeğin de ona ve aile fertlerine karşı insaflı, şefkatli ve hayırlı olmasına zemin hazırlayacaktır.
İşte bütün bunlar; kadının evinin hanımı ve çocukların annesi olmaya yoğunlaşmasını gerekli kılmaktadır. Zira evin dışında toplumsal sorumlulukların altına giren bir kadının evinde ve ailesinde huzur ortamı tesis etmesi, huzur kaynağı olması mümkün değildir. Onun içindir ki kadının sosyalleşmesi, evi huzur yuvası olmaktan çıkartıp bir otele çevirir. Aile sadece şekilde kalır, çocuklar ise anneli-babalı yetimler gibi olurlar !.. Sevgi, şefkat, saygı, özveri, yardımlaşma gibi insani değerlerden yoksun, piyasa ekenomisinin üreten-tüketen makinalarına dönüşmüş adeta robotlaşmış, sadece rakamlarla meşgul, hedonist / zevkperest insan süretinde bireyler yetişir, insan değil.!..