Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

kabir azabi ...

ercan1980

New member
Katılım
15 Ara 2005
Mesajlar
186
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
www.kurandini.net.tc
burkay' Alıntı:
güzel kardesim sen benim dünyaya dönmek isteyecegimi hangi mantikla veya neye göre yargiliyorsun ? sen benim nasil bir insan oldugumu nereden biliyorsun ? allah c.c ve hz muhammede s.v.s e bütün kalbimle inanan bir mümin olarak kurtlar benim cesedimi afiyetle yerken sen kendinden ne kadar emin sin ki senin cesedine kurtlar böcekler solucanlar dokunmiyacak ? bak seytan hata yapmistir büyüklenmistir sanki ona bir sey olmaz mis gibi ... sen beni nasil yargilarsin kendine bir çeki düzen ver ... kimin ne olucagini allah bilir ve sadece o bilir ... sen degil unutma ve tövbe et hatandan dön ... sevgiler ...

Yaw sen neler saçmalıyorsun? Yaran mı var neden gocunuyorsun? Sana laf eden oldu mu ki? Neden üzerine alınıyorsun? Fesuphanallah! Kör mukallitlik uğruna hak ayetleri yumuşatamaz, yanlışlayamazsınız! Üstelik yazımda delil ayetini de verdim! Ayeti daha iyi anlamayabilmeniz ümidiyle!
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
ercan1980' Alıntı:
Yaw sen neler saçmalıyorsun? Yaran mı var neden gocunuyorsun? Sana laf eden oldu mu ki? Neden üzerine alınıyorsun? Fesuphanallah! Kör mukallitlik uğruna hak ayetleri yumuşatamaz, yanlışlayamazsınız! Üstelik yazımda delil ayetini de verdim! Ayeti daha iyi anlamayabilmeniz ümidiyle!

Sevgi deger kardesim,Ercan yazilarini zevkle okurken bu yazin biraz sert daha yumusak yazarsan sevinirim aranizdaki anlasmazlik ayet cevirilerinden olsa gerek.

O sizi çağıracağı gün derhal ona kemali ta'zîm ile icabet edeceksiniz ve zannedeceksiniz ki pek az bir müddet kaldınız Isra 52 »

Yalniz elmalili sedelestirilmis ikide kabir gecer diger cevrilerde gecmez?

Nihayet onlardan birine ölüm geldiğinde diyecek ki: «Rabbim, döndür, döndür beni, döndür!23/99

Belki ben o baktığımda salih bir amel işlerim, hayır hayır! O bir kelimedir ki onu o söyler, ötelerinden ise bir berzah(engel) vardır, tâ ba's olunacakları güne kadar23/100


Buradaki ayetin öncesine bakmak gerekir diye düsünüyorum(Yani 23/99),
Burada bezhari kabir olarak yorumlayanlarda var ama kendi kanaatim <ne geriye dönüs nede ruh olarak hemen ba`s(hesab günü) olunacagi güne gecis icin> konan engel olarak düsünüyorum(dogrusunu Allah bilir ben degil).Nedenide asagidaki ayeti kerime;
Allah'ın onları haşredip toplayacağı günde, sanki onlar dünyada gündüz bir parça kalmışlar da aralarında tanışmışlar gibi olacak. Allah'ın huzuruna çıkacaklarına inanmamış ve doğru yolu tutmamış olanlar hiç şüphesiz en büyük ziyana uğramış olacaklar.10/45
Diger konu Isra suresi 52 kendi kanaatim ayetleri tek olarak degilde bir önce/sonraki ayetleri takib etmek gerekir diye düsünüyorum;

Bir de dediler ki: «Biz bir sürü kemik olduğumuz ve ufalanıp tozduğumuz vakit mi, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?»Isra 49

Bir de dediler ki: biz bir sürü kemik olduğumuz ve ufalanıp tozduğumuz vakıt mı cidden biz mi yeni bir hılkatle ba's olunacağız?Isra 50

De ki: muhakkak, ister taş olun ister demir isterse gönlünüzde büyüyen her hangi bir halk, o halde bizi kim iade edebilir? Diyecekler, sizi, de: ilk defa yaratmış olan kudret sahibi, o vakıt sana başlarını sallıyacaklar da «ne vakıt o?» Diyecekler, de ki «yakın olması me'mul»Isra 51


O sizi çağıracağı gün derhal ona kemali ta'zîm ile icabet edeceksiniz ve zannedeceksiniz ki pek az bir müddet kaldınız Isra 52 »


Bakarsak daha iyi anlasiliyor(Allah bilir dogrusunu)Allaha emanet olun.Sevgi deger kardeslerim.
 

tuna58

New member
Katılım
19 Ara 2005
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
-Kabir Azabı Üzerine-

Mehmet Yaşar Soyalan

Ahiret hakkındaki bilgilerimizin kaynağı nedir? Ahiret inancımızı kim/ kimler belirlemektedir? Bu düşünce ve anlayışların kaynağını veya doğruluğunu araştırdık mı? Veya bu konuyu düşündük mü hiç? "Büyüklerimiz halletmiştir" mi diyoruz? Onların "halletmesi" ve bizim ona uymamız bizi sorumluluktan kurtaracak mıdır?

Bu soruları sorup, cevaplarını araştırmamız, en azından kendi yerimizi tesbit etmek açısından önemidir. Doğru veya yanlış ondan sonrasını belli ilkeler üzerine oturtarak götürmek daha tutarlı olacaktır. Tabii ideal ve doğru olanı, kişinin bu sorulardan sonra inancını ve yaşayışını Kur'ân'a göre yönlendirmesidir.

Kabir Azabı Meselesi

Kabir azabı, veya kabir hayatı herşeyden önce gaybi bir konudur. Gerçek anlamda böyle birşeyin olup olmadığını ancak Rabbımız bilir. Allah-u Tealâ Kur'ân'da sık sık müslümanları gaybe iman edenler olarak tanımlar. Bu hiçbir zaman, müslümanlar gelecekte veya ahirette olacağı iddia edilen her habere inanırlar anlamına alınmamalıdır.

Kur'ân'ı incelediğimiz zaman, gaybe imandan kasdın, Kur'ân'ın bizden inanmamızı istediği gayb haberleridir. Başka bir deyişle inanmamız gereken gayb; Kur'ân'da anlatılan gayb'tır.

Bu nedenle kabir azabı konusuna da bu açıdan bakmak gerekir. Çünkü bu konu; söylenen sözler dışında müşahade edilmiş değildir.

Sadece kabir azabı olduğunu söyleyen sözler vardır. Bunların, bir kısmı hemen hemen müslümanlarla ilgili her konuda olduğu gibi Peygamber'e ait olduğu iddia edilen sözlerdir. Yine her zaman yapıldığı gibi Kur'ân'dan destek aranmış, kendilerince bu destekler bulunmuştur da.

Biz önce kabir azabından ne kastedildiğini anlatmaya çalışalım:

İnsanlar ölür ölmez kabir diye bir çukura konuyorlar. Hemen sonra munker-nekir melekleri geliyor, soru sormaya başlıyor: Rabbın kim? Dinin ne? Peygamberin kim? gibi sorular... Müslümanlar bu sorulara: Rabbım Allah, dinim İslam, Peygamberim Hz. Muhammed diye cevap veriyor. Kafirler ise.- Hah, hah anlamadım diyorlar. (Fıkhul Ekber, Aliyyul Kari Şerhi).

"Kabir, mü'minler için cennet bahçelerinden bir bahçe, kafirler için ise cehennem çukurlarından bir çukurdur."

Kabirde kime soru sorulacağı konusu da tartışılagelmiştir. Bu konuda Hanefiler arasında bile ittifak yoktur. Bir kısmı, müslümanların çocuklarının da sorguya çekileceğini söylerken bir kısmı, Peygamberler, çocuklar ve şehitlerin sorgudan muaf tutulacağını söylemişlerdir.

"Kılıçlarının parıltısı onlar için şahid olarak yeter" hadisinin bu sözlerinin delili olduğunu iddia etmişlerdir. (Kitabın mütercimi Y.V.Yavuz bu hadisin kaynağını bulamadım diyor.)

Müslüman çocukların kabirde sorgulanmasına rağmen cennete gireceği, kafir çocuklarının ise durumunun daha karışık ve müslüman çocuklarından farklı olarak "cennet ehline hizmetçi olacaklarına hükmedilmiştir." denilmektedir.

Kabirlerde azabın nasıl olacağı da tartışılmaktadır. Cesede mi yapılacaktır. Ruha mı yapılacaktır, yoksa hem ruha hem de cana mı yapılacaktır? Bu durumda kabirde ruhların cesede dönmesi konusu gündeme gelmektedir. Tabii ki bu da tartışılmıştır. Kabirde ruhlar cesedin tümüne mi, yahut bir kısmına mı, topluca yahut ayrı ayrı olarak mı iade edilecektir? Kabirde soru sorulma işi ruhların bedene iade olunmasından sonra olduğu iddia edilmiştir. (Bizimruh konusundaki anlayışımız daha farklı. Üstelik bu yazı içerisinde tartışma imkanımız da yok. Ayrı bir yazı konusudur.)

Ehli sünnet azabın hem bedene hem ruha olduğu, bunun da ruhların bedene dönmesiyle olacağı inancındadırlar.

Kabir azabı konusu Ehli sünnete göre iman edilmesi vacip olan konulardan biridir, ilmihal kitaplarında olsun, akaid kitaplarında olsun konu hep bu şekilde ortaya konmuştur.

"Ahirete ait bazı ahvali bilip bunlara iman etmek vaciptir, inanılması icap eden hallerden bir kısmı şunlardır: 1) Cennet-cehennem haktır, ve el'an yaratılmış varlıklardır. 2) Kabirde kafirlerin ve bazı günahkar müslümanların azab çekmesi, salih mü'minlerin nimete ve rahata kavuşması haktır." (İslam Fıkhı ve Hukuku. A. Fikri Yavuz)

"Deriz ki vuku bulması aklen mümkün olan birşey hakkında nas varid olunca onu kabul etmek ve ona inanmak gereklidir. Bunlardan birisi de ölümden sonraki (Münker ve Nekir meleklerinin kabirde soru soracakları) kabir azabıdır. Bunlar ehli sünnete göre haktır. Vuku bulacaktır. Mu'tezile ise muhalefet etmiştir.

Kabirde sual ve azab ruhun cesede iade edilmesiyle mümkündür. Gazali dahil ehli sünnet alimleri bu görüştedir." (Maturidiye Akaid, N.Es Sabuni, İslam Dini İlmihali, Prof. M.Aydın)

Konu bir kısım Ehli Sünnet uleması tarafından çok ilginç boyutlara kadar vardırılmıştır.

Örneğin, Konevî: "Ölü asi ise kabir azabı vardır. Ancak Cuma günü ve Cuma gecesi azab ondan kaldırılır ve bir daha kıyamete kadar azab iade edilmez. Eğer bir mü'min Cuma gecesi öldüğü takdirde eğer asi ise bir an kabir azabı ve kabir sıkıştırması olur. Sonra kıyamete kadar bir daha azab edilmez." (Fıkhul-Ekber Aliyyul Kari Şerhi)

Kabirde bir hayatın, dolayısıyla azab ve mükafatın bulunduğunu iddia edenlerin görüşlerini aktardıktan sonra bu görüşlerine kaynak gösterdikleri hadis ve ayetlere geçelim...

Kabir Azapçılarının Delilleri

A) Hadisler:

1- Peygamberimiz mezarlıktan geçerken: "Kardeşiniz için Allah'tan mağfiret dileyiniz. Çünkü o şu anda sorguya çekilmektedir" demiştir. (Sünen-i Ebu Davut)

2- "İdrardan sakınınız, zira kabir azabının çoğu ondandır." (Camiussağir)
3- "Şüphesiz kabrin sıkıştırılması vardır. Kabrin sıkıştırılmasından kimse kurtulamaz. Kurtulacak olsaydı, ölümünden dolayı arşın titrediği Said b. Muaz kurtulurdu." (Fıkhul-Ekber Aliyyul Kari Şerhi, Kaynağı bulunamamıştır.)

4- Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur." (Tirmizi)

5- Şüphesiz kabir ahiret konaklarının ilkidir. Eğer ölü bu konaktan kurtulursa ondan sonrası daha kolaydır. Ondan kurtulamazsa sonrası daha zordur. (A.i. Hanbelin Müsnedi)

6- Hz. Peygamber Hz. Aişe'ye sordu: "Kabirde halin nedir." Kendisi cevap verdi: Ya Hümeyra şüphesiz kabrin mü'mini sıkıştırması, ananın çocuğunun ayağını sıkması gibidir. Münker-Nekir meleklerinin soru sorması da; göz kamaştığı zaman ona sürme çekmek gibidir." (Fıkhu-l Ekber, Aliyyul Kari Şerhi, Kaynağı bulunamamıştır.)

7- Hz. Peygamber, Hz. Ömer'e: "Kabirde halin nicedir?" demiş. Hz.Ömer de- "Aklım başımda mı olacak ?’ demiş. Resulullah ‘Evet’ demiş. Hz. Ömer de ‘O taktirde hiç aldırmam’ cevabını vermiş (Fıkhul Ekber, Aliyyul Kari Şerhi, Kaynağı bulunamamıştır.)

B) Ayetler:

1- O sabah akşam ateşe sunulur. Kıyamet koptuğu gün de "Fir'avn ailesini azabın en çetinine sokun denilir." (40/46)

2- Hatalarından dolayı boğuldular. Ateşe sokuldular. Kendilerine Allah'tan başka yardımcılar da bulamadılar." (71/25}

3- "Allah inananları dünya hayatında da ahirette de sağlam sözle tesbit eder. Allah zalimleri de saptırır. Ve Allah dilediğini yapar. "(14 727)

4- "Ona cennete gir denilince ne olurdu dedi kavmim bilseydi. Rabbımın bana bağışladığını ve beni ağırlananlardan kıldığını. " (36/27)

5- "Sonra onu öldürdü kabre koydu." (80/2 1 )

6- "Belki dönerler diye, mutlaka onlara o büyük azabtan ayrı olarak yakın azabı da taddıracağız. " (32/ 21) (Ayrıca Bakınız: 3/169, 20/124, 6/98, 9/84)

İddia ve Delillerin Değerlendirilmesi:

l- Genel Değerlendirme:


1) Şu ana kadarki yazdıklarımızdan da anlaşıldığı gibi kabirde bir hayat olduğunu savunanlar; konunun nasıllığı ve niceliği konusunda bir fikir birliğine sahip değillerdir.

2) Kendi iddiaları arasında çelişkiler vardır.

3) Hatta bu iddiaların bir çoğu dinin genel ilkeleriyle de çelişmektedir.

a. Azabın hem ruhlara hem cesetlere olacağı ve kabirde ruhların cesetlere döneceği iddiası bunlardan biridir. Ruhların cesetlere dönmesi demek ölünün dirilmesi demektir. Kur'ân-ı Kerim, dirilmenin kıyametten sonra olacağını açıkça ifade etmiştir.

b. Kafir çocuklarının cennet ehline hizmetçi kabul edilmesi de bu çelişkilerden biridir. Kafir çocuklarıyla, mü'min çocuklarının sorumluluk açısından ne gibi farkları vardır. Kafir bir anne babadan olmak çocukların cezalandırılması veya ikinci sınıf bir statüye tabi kılınmasını haklı kılar mı?

c. Yine kabirde sorgulanma hadisesi de bizce Kur'ân'la çelişmekledir, Çünkü hesapların kıyametten sonra sorulacağı konusunda çok sayıda ayet vardır. Ahirete hesap günü denmesi de bundandır.

Azabın nasıl olacağı , ruhların cesetlere nasıl ve ne kadar iade edileceği konusundaki tartışmaları okuyunca, bunların üstüne, ünlü ulemaların konuyla ilgili olarak Cuma ile ilgili iddiaları da eklenince bu insanların mantıklarını daha iyi kavrayabiliyoruz.

Bu mantığın ne tür hadislerin arkasına sığındığını, Kur'ân ayetlerini, siyak-sibaka ters olarak nasıl kullandıklarını anlayabiliyoruz.

Zaten önemli olan da bu zihniyetin mantığını kavramaktır. Kafir çocuklarını hizmetçi, mü'min çocuklarını efendi kılan zihniyetin ne kadar Resulullah'ın yolundan gittiğini, ne kadar Kur'ân'ı anladığını daha net görebiliyoruz.

Bu zihniyetin mantığını keşfettikten sonra ayetlere ve hadislere yaklaşım biçimlerini kavrayabiliyoruz. Bu mantık Kur'ân'a göre yönlendirilmiş, Kur'ân'a teslim olmuş, Kur'ân'ın şekillendirdiği bir mantık değildir.

2) Hadislerin Değerlendirilmesi:

Bu sözlerin ne kadarı Resulullah'a aittir bilemiyoruz. Belki bir çoğu uydurmadır, belki bir kısmının başından çıkarılmış sonuna eklenmiştir veya tersi olmuştur, bilemiyoruz.

Daha önceki yazılarımızı takibedenler bilir, biz Resulullah'ın kendisine Kur'ân'da bildirilenler hariç gaybı bilmediği inancındayız.

Bu nedenle Resulullah'a atfedilen bu sözlerin ona ait olmadığı kanaatini taşıyoruz.

Hadislerin içeriğini azıcık irdeleyenler, aşırı abartıları hemen farkedeceklerdir.

Örneğin "idrar" hadisi... yani Kabir azabının çoğunun idrardan olduğu iddiası. Akıl sahipleri konunun, dinin özünü oluşturan Tevhid-Şirk mücadelesinden nasıl uzaklaştırıldığını, dinin asıl amacından nasıl kaydırıldığını göreceklerdir. Oysa ceza ve mükafatı belirleyen asıl öğe tevhid ve şirktir.

3) Ayetlerin Değerlendirilmesi:

Daha önce de dediğimiz gibi hangi mantığın bu ayetleri iddialarına delil olarak getirdiğini bilmek çok önemlidir.

Ayetleri siyak-sibak içerisinde, konu ve Kur'ân bütünlüğüne göre değerlendirmemek verilmek istenen mesajı amacından saptırır.
Üstelik Kur'ân'ın kendine özgü üslubunu yok saymak, Kur'ân'ın mesajını muhatabına anlatmakta kullandığı ifade biçimlerini ve teknikleri görmezlikten gelmek veya bundan habersiz olarak konuya yaklaşmak tehlikenin boyutlarını göstermek için yeterlidir.

Biz, kabir azabına veya kabirde bir hayat olduğuna dair delil olarak ileri sürülen ayetlerin konuyla ilgisi olmadığı kanaatindeyiz.

Kur'an'dan bilgisi olan insanlar bunu hemen farkedeceklerdir. Az sonra örneklerini vereceğimiz gibi dolaylı olarak ilgi kurulmaya çalışmanın faydasız bir zorlama olduğuna inanıyoruz
.
Örneğin; aşağıdaki ayetler bunun ilginç örnekleridir:

Nuh Suresinin 25. ayetinde geçen "fe-udhilu" kelimesindeki "fa"nın takibiyye olduğu bu nedenle "boğulur boğulmaz ateşe sokulmuşlardır" anlamını verdiği, bu da gösteriyor ki kıyametten evvel Nuh'un kavmi ateşe sokulmuşlardır denilmektedir.

Oysa sûre bir bütün olarak ele alındığında, iddia edildiği gibi kıyametten önceki bir ateşe sokulmayı değil, onların boğulmaları ile kıyametten sonraki ateşe sokulmaları arasında bir hayatın olmadığını anlatır.

Boğulan insanlar için ateşe atılmak o kadar yakın ki... Arada herhangi bir zaman dilimi de yok.

Boğuldular ve hemen cehennem ateşine girecekler. Dirilme ile ilgili ayetlere baktığımızda ne kadar uyum içerisinde olduğunu görürüz. Burada bir de muhataplara bir mesaj vardır. Ateş.. İşte bu kadar hakikattir. Ve mutlaka gelecektir. Ölen için hayat kıyamete kadar bitmiştir. Ölen için kıyamet hemen kopacaktır. Ve tabii hemen ateşe gireceklerdir.

İbrahim Suresinin 27. ayetinde geçen "ahiret" kelimesinden muradın kabir hayatı olduğu iddiası ise laf olsun diye söylenen bir sözden öte bir anlam taşımamaktadır. Çünkü herhangi bir mesnedi olmadığı gibi Kur'ân gerçeğine de terstir. Çünkü Kur'ân'a göre dünya hayatının devamı ahiret hayatıdır.

Yasin Suresinin 27. ayetinde kabir hayatıyla ilgili herhangi bir ifade yoktur. Elçilerden birinin temennisisinin 46. ayetidir. Konuya 43. ayetten itibaren okuyarak girelim.
Mü'min kişi Fir'avn ailesine konuşuyor:

"Sizin beni çağırdığınız şeye kesinlikle ne dünyada ne de ahirette davet olunmaz. Bizim dönüşümüz Allah 'adır. Müsrifler, işte onlar ateş halkıdır. Benim size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a bırakıyorum. Şüphesiz Allah kulları görür."

"Allah onu, onların kurdukları tuzaklardan korudu. Ve Fir'avn ailesini azabın en kötüsü kuşattı. Ateş..Sabah akşam ona arzolunurlar. Kıyamet çattığı gün Firavn azabın en ağırına sokun.

"Ateşin içinde birbiriyle tartışırlarken zayıf olanlar, müstekbirlere dediler ki, biz size uymuştuk, şimdi siz şu ateşin küçük bir parçasını savabilir misiniz? Müstekbirler de dediler ki: Hepimiz onun içindeyiz. Allah kullar arasında hüküm verdi. (40 / 43 - 48 )
 

tuna58

New member
Katılım
19 Ara 2005
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
devamı....

Şimdi ayetler bir bütün olarak ele alındığında, 46. ayet kabir azabına nasıl delil olarak getirilebilir. Biz ayetleri biraz daha etraflıca tetkik edelim;

1- 43. Ayette; müsriflerin ateş halkından oldukları anlatılıyor. Burada müsrif olarak adlandırılanlar Fir'avn ve adamları da dahil olmak üzere tünraşırı gidenlerdir. Ateş halkından (Ashabunnâr) kasıt ise cehennem ehlidir. Müsriflerin cehennem, yani ateş halkı olduğu anlatılıyor. Kur'ân'da "Ashabunnar" deyimi yalnızca cehennemle ilgili olarak kullanılmaktadır. (2/ 39,81,217,257,275,_3/116, 5/29)

2- 44. Ayette "söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız" ifadesinin "yakında görecekler", "yakında bilecekler" türünden benzer ifadeleri de kullanılmaktadır. Bu ifadelerin hepsinin anlattığı şey ahiretteki hesaplaşmadır. Kafirlerin sonu ise zaten dünyadayken bellidir. Kur'ân'da bunun birçok örneği var. (Bkz.: Tekasür Sûresi)

3- 45. Ayette "yakında hatırlayacaksınız" ifadesi Kuran’ın kendine özgü üslubuyla dile getirilmektedir.

"Ona cennete gir denilince keşke dedi, kavmim bilseydi. Rabbınıın beni bağışladığını ve ağırlananlardan kıldığını. "

Elçinin bunu cennete girerken söylemesi ayetin sağa sola çekilmesine zaten imkan vermemektedir. Dedik ya.. Mantık çok önemli.. Hangi mantık bu ayetleri kullanıyor?

Kabir azabçılannın üzerinde düşünmeye değer tek delilleri,-ki buna sıkı sıkıya sarılıyorlar- Mii'min Surenin cevabını buluyoruz. Evet, Allah onu korudu ve Fir'avn ailesini kötü azab (suel azab) kuşattı. Kur'ân'da "suel azab"tan kasıt ta yine cehennem azabıdır. (Bkz: 6/157, 27/5, 39/24,47)

Aslında suel azab'ın cehennem azabı olduğunu anlamak için, hemen-arkadan gelen ayeti okumak da yeterlidir.

Ayet numaralarını gözönünde bulundurmadan 45 ve 46. ayetleri birlikte okuduğunuzda Fir'avn ailesini kuşatan kötü azabın ateş olduğu ve sabah-akşam ona girecekleri (arzolunacakları) anlatılıyor. "Ennar" (ateş) kelimesi Kur'ân'da hep cehennem veya cehennemdeki ateş anlamında kullanılmıştır. (Bkz: 2/24, 3/131, 4/56, 7/38-41, 9/35 gibi.)

4- Bazı meal ve tefsirlerde "yuridune" kelimesi; "gösterilir", "sunulur" şeklinde tercüme edilmiş. Kelimede herne kadar gösterilme, sunulma anlamı varsa da, bu ve benzeri kullanımların da yaslanmak, girmek anlamı ön plandadır. Gösterilerek cehenneme girmeleri de ifade edilmiş olabilir. Şimdi konu ile ilgili ayetleri görelim. "Yuridune" kelimesinin hangi anlamda kullanıldığına bakalım.

Şûra Sure'si'nin 45. ayetinde ibare aynen, Mü'min 46. ayetteki gibidir: "Yuridune aleyhe", aşağıda görüleceği gibi açıkça cehenneme atılmaları anlatılmaktadır.

"Yine onları görürsün; aşağılıktan başlarını öne eğmiş vaziyette arzolunurlarken, göz ucuyla, gizli gizli bakarlar, inananlar da işte işte hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır. Bakın, gerçekten zalimler sürekli bir azab içindedir derler. "

Şimdi benzer ayetlere göz atalım:
Kafirler ateşe arzolunacakları (girecekleri) gün.- Bu gerçek değil miymiş? 'Rabbımız hakkı için, ‘evet' derler, öyleyse inkar etmenizden dolayı azabı tadın." (46/34)

"Kafirler ateşe arzulanacakları (girecekleri) gün: Dünya hayatında bütün güzel şeylerinizi zayi ettiniz, yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan ötürü bugün alçaltıcı bir azab ile cezalandınlacaksınız." (46/20}

Ayetlerden de açıkça görüldüğü gibi burada ateşin insanlara, (Mü'min: 46 ile ilgili olarak da Fir'avn ailesine) gösterilmesinden değil, insanların o ateşin içine girmesinden söz edilmektedir.

5- Oysa kabirde cehennem ateşinde yanmak diye birşey söz konusu değildir. Üstelik kabirde azab olduğunu iddia edenlerin de böyle bir görüşü yoktur. Dolayısıyla buradaki ateşe sunulma kabir azabı ile değil, kıyametten sonraki cehennem azabı ile ilgilidir.

6- 46. Ayette "sabah-akşam" diye tercüme edilen "Ğuduvven-aşiyyen" kelimeleri Arapçada bir deyimdir. Ve sürekliliği, sonsuzluğu anlatır. (Zemahşeri'nin Keşşafında konuyla ilgili çok malzeme vardır. Hatta bu ayetin nasıl anlaşılması gerektiğiyle ilgili de ilginç yorumlar da mevcuttur.) Benzer ifadeler Kur'ân'ın değişik surelerinde kullanılmaktadır. Örneğin Hud Suresi'nin 107 ve 108. ayetlerinde: Kafirlerin gökler ve yer durdukça cehennemde, mü'minlerin de gökler ve yer durdukça cennette kalacaklarından söz edilmektedir. Yani cennette ve cehennemde bizim bildiğimiz gökler ve dağlar mı vardır ki böyle deniyor, bilemiyoruz. Üstelik kıyamet günü her şeyin parça parça olacağı anlatılmıyor mu? Oysa bu ayetlerde insanların nazarında göklerin ve yerin büyüklüğüne, yüceliğine, sağlamlığına, sonsuzluğuna dikkat çekilerek bir benzetme yapılıyor. İnsanın cennette ve cehennemde sonsuza değin kalacağı vurgulanıyor.

Konu bu anlatımla pekiştiriliyor "sabah-akşam" kelimesi de böyle, azabın sürekliliğini ve sonsuzluğunu anlatıyor,

İşte bu ayette "ğuduvven-aşiyen" kelimelerinin geçmesi de buradaki azabın kıyametten sonraki cehennem azabı.olduğunu anlatıyor. Çünkü iddia edilen kabir azabı sürekli değildir. Ayrıca (78/23) de cehennemde çağlar boyu (yani ebe-diyyen) kalınacağı anlatılıyor.

7- 46. Ayetin devamında "saat çattığı gün, Fir'avn ailesini azabın en çetinine sokun" cümlesi önceki anlatılanları pekiştirmek ve destekleme içindir. Anlatılanların "saat'ten sonra meydana geleceğini vurgulamak içindir.

Kur'ân'ın bir çok yerinde benzer anlatımlar vardır.

Biz sadece ahiretle ilgili olanlardan örnekler vereceğiz. .

" Ve her ümmetin âyetlerimizi yalan sayanlarından bir cemaati toplayacağımız gün, artık onlar bir arada tutulup (hesap yerine) sevkedilirler.Geldikleri zaman der: Ayetlerimi anlamadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yaptınız ? Zulmetmeleri yüzünden o söz başlarına gelmiştir.
Artık konuşmazlar. Görmediler mi biz geceyi içinde istirahat etmeleri için yarattık. Gündüzü de aydınlık yaptık. Şüphesiz bunda inanan bir kavim için ayetler vardır. Sur'a üflendiği gün göklerde ve yerde bulunanlar-hep korku içinde kalır. Meğer Rabbın dileye. Hepsi boyun bükerek onage/ir/er..."(27/83-90)


"Siz ve Allah'tan başka taptıklarınız cehennemin odunusunuz. Siz oraya gireceksiniz. Eğer onlar tanrı olsalardı oraya girmezlerdi. Oysa hepsi orada ebedi kalacaklardır. Onlar için bir inleme ve soluma vardır. Ama bizden kendilerine güzellik geçmiş olanlar işte onlar ondan uzaklaştırılmışlardır. Onun uğultusunu duymazlar. Ve canlarının çektiği içinde ebedi kalırlar. O en büyük korku onları asla tasalandırmaz. Melekler onları; 'size söz verilen gün işte bugündür' diyerek karşılarlar. O gün göğü kitap gibi düreriz. İlk yaratmaya nasıl başladıksa onu yine öyle çeviririz, üzerimize söz bunu mutlaka yapacağız." (21798-104) Ayrıca 237 99-110 ayetlerine bakınız.

Şimdi bu ayetlerde de önce cehennem azabından, cennet nimetlerinden söz ediyor, daha sonra kıyametin kopmasına geçiliyor.

Şimdi bu ayetleri bir bütünlük içinde, siyak-sibakına uygun olarak, Kur'ân'ın ilkelerini ve üslubunu göz önünde bulundurmadan, cennet nimetlerinin ve cehennem azabının kıyametten önce olduğunu mu söyleyeceğiz?

Ayrıca Kehf Suresi'nin 52-53, ayetlerinde suçluların ateşi görmelerinin ahirette (kıyametten sonra) olacağı anlatılıyor.

Allah-u Tealâ Kur'ân'ı parça parça edenlere (15/91) lanet ediyor. Aynı şekilde Rabbımız Kur'ân'ı terkedenlere (25/30) de lanet ediyor. Onları korkunç azabla korkutuyor. O halde gelin inancımızı ve yaşantımızı Kur'ân'a göre yönlendirelim.

Kabirde Hayat Olmadığını Gösteren Ayetler

Kur'ân-ı Kerim'deki dirilişle ilgili ayetlere baktığımızda, kabirlerde herhangi bir hayat izinden bahsedilmiyor.

Kabirde, yıllarca kalan insanların, herhangi bir ceza ve mükafata çarptırıldıklarının da izine rastlanmıyor. Aksine insanlar şaşkın şaşkın bakıyorlar. Mükafat ve cezaya hiç de hazırlıklı değiller. Mezarlarda ne kadar kaldıklarından haberleri yok.

Eğer orada bir acı ve nimet tatsalar onları hatırlamaları gerekmez mi?

Öldükten hemen sonra dirildiklerini sanıyorlar. Üstelik insanlar ne durumda olduklarını ancak yeniden dirildikten sonra anlıyorlar.

İnfitar Suresi'nin 4 ve 5. ayetleri çok açık:

"Kabirlerin içi dışına getirildiği zaman, her can ne öne sürdüğünü ne geri bıraktığını bilir." (82/4-5}

Ayrıca kitaplarını (amel defterlerini) alan insanların şaşkınlıklarına ne demeli. (69/25)

O zaman insan kaçacak yer arar. (70/10)

Eğer iddia edildiği gibi kabirden kolay geçenin hayatı kolaylaşacak, zor geçenin hayatı daha da zorlayacak olsaydı, insan niye böyle telaş etsindi ki?

Zaten sonunu biliyor. Boynunu büker otururdu. Kendisine durum açıklandıktan sonra, nasıl sonuca teslim olduysa, kabirdeki durumunu bildiği için de herhangi bir telaşa gerek kalmazdı.

Üstelik, sorgu madem kabirde yapıldı, herkesin ne olduğu ortaya çıktı, mahşerde yeniden sorgulamanın ne anlamı kalırdıki?

Biz şahsen, insanların sorgulamalarının ve ebedi hayatın kıyametten sonra başladığı kanaatindeyiz. Gayb olan bir konuda> daha fazla tartışmaya girmek istemiyoruz. Biz Rabbımızın, Kur'ân'da bildirdiği gerek gaybi olsun gerekse görünürdeki bütün anlattıklarına iman ediyoruz. Çünkü gaybı bilen yalnızca Allah'tır. Şimdi konu ile ilgili ayetlere geçelim:

"Sura üflendi, işte onlar Bahirlerden rablerine koşuyorlar. Dediler; Vah bize yattığımız yerden kim kaldırdı, İşte Rahmanın va'dettiği şey budur. Demek peygamberler doğru söylemiş." (36/51-52)

"O gün Sur'a üflenir, ve o gün suçluları gömgök süreriz. Kendi aralarında gizli gizli konuşurlar. 'Sadece on gün kaldınız. Onların dediklerini biz daha iyi biliyoruz. En akıllıları sadece bir gün kaldınız' der." (20/ 102-104)

Rabbımız tüm bu ayetlerinde ölülerin diriltilmesinden bahsediyor. Acı çeken, nimetlenen insanlara, şahsiyetlere, üstelik akıl sahibi kişilere nasıl ölü denir.

Eğer mezardakiler ölü değil iseler, Allah’ın kıyamet günü dirilteceği ölüler neyin nesidir.

İster bedene ister ruha, isterse her ikisine birden olsun, azab ve mutluluk veriliyorsa ve bunlar sorulan sorulara aklı başında kişiler olarak cevap veriyorlarsa bunlara ölü demek mümkün değildir. Bunların dirilmeye de ihtiyaçları yoktur.

Çünkü zaten onlar bu durumda canlı değiller midir? Eğer bunlar canlılık alameti değilse, canlılık alameti nedir?

Sonuç

İnsanların bir şeye var demesi, o şeyi var kılmıyor. Aynı şekilde var olan bir şeye de insanların yok demesi, o şeyi yok etmiyor. Bu nedenle Kur'ân'da hakkında herhangi bir bilgi olmayan bir konuda, hem de gaybî olan bir konudar üstelik insanların bilgi ve tecrübelerinin de olamıyacağı bir konuda, bu konu vardır ve haktır. Buna inanmak vaciptir, imanın gereğidir demek İslâmî bir tavır olmadığı gibi bunun mantıkî bir açıklaması da yoktur. İnsanlann Kur'ân gibi bir ölçeri yoksa, üstelik düşünmüyorlarsa da, bunlar için inanma' nın da yaşamanın da ölçülecek ve üzerinde durulacak bir yanı yoktur.

"Kabir hayatı" düşüncesinin arkaplanına baktığımızda, tartışılanları incelediğimizde bu konunun müslümanların inancına sonradan girdiğine hükmedebiliriz. Bizi bu şekilde düşünmeye iten konuların başında ruh beden tartışması yatmaktadır. Çünkü toplumun şu an sahip olduğu ruh anlayışı da Kur'ânî değildir. Felsefenin müslümanlara zehirli bir armağanıdır.

Antik Yunan felsefesinin ruh anlayışı özünde fazla bir şey kaybetmeden "müslümanların" malı olmuştur.

İşte kabir hayatında anlatılan, zaman zaman tartışılan ruh, Antik Yunan felsefesindeki ruhtur. Bu nedenledir ki kabir hayatı anlayışının bize felsefenin girdiği veya sonrakityılların bir armağanı(!) olarak görüyoruz. Bu düşüncemizi pekiştiren daha bir çok şey var. Bu düşünceye varmamızın kaynağı dediğimiz gibi kabir hayatı ile ilgili iddialardır, tartışmalardır. Söylenen sözler, konuşulan, tartışılan konular, ne zaman konuşulduğunun, ne zaman tartışıldığının ipuçlarını da verir.

Konu ile îlgili söylemek istediklerimizi kısaca özetlemek istersek:

1- Kabir hayatı için ileri sürülen görüşler arasında büyük çelişkiler var. Görüşlerde bir birlik olmadığı gibi, hemen hemen her konuda ihtilaf mevcut.

2- Kabir hayatının nasıl ve niceliği ile ilgili görüşler Kur'ân ilkeleriyle çelişmektedir. Islâmın anlam ve içeriğinin yozlaşmasına ortam hazırlamaktadır.

3- Konunun delili olarak, hadis diye ileri sürülen sözlerle Kur'ân çelişmektedir. Üstelik ileri sürülen hadislerde kabir hayatı birbirinden çok farklı şekilde, hatta birbirini tekzip edecek şekilde anlatılmaktadır.

4- Kabir hayatına delil olarak gösterilen ayetlerin konu ile herhangi bir ilgisi mevcut değildir. Kur'ân'da; kabir hayatı olduğunu gösteren bir ayet yoktur.

5- Kur'ân dirilmenin kıyametten sonra, hesabın kıyametten sonra, ceza ve mükafatın kıyamettensonra olduğunu söylemektedir.

6- Allah, ahirette ölüleri diriltecektir. Ceza çeken, sefa süren, aklı başında kimseleri değil. Kısacası biz Kur'ân ayetlerinin kabirde bir hayat olmadığını ortaya koyduğu inancındayız, isteyen inanır, isteyen inanmaz. Nasıl olsa sur'a üflenip herkes toplandığında gerçek ortaya çıkacaktır. Bekleyelim, görelim.

Kaynak: İktibas Dergisi, Sayı: 147-148, Mart/Nisan 1991.
 

burkay

New member
Katılım
31 Ara 2005
Mesajlar
27
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
ercan 1980 diyelim ki bana demedin bu sözleri peki kusura bakma ... ama sen o cümleleri kime kullandin ? ayni kapiya çikiyor baskasi hakkinda kurtlar cesedini afiyetle yerken cümlesi yanlis ... sen o cümleyi kime kullandin ?
 

nur44

New member
Katılım
25 Ara 2005
Mesajlar
58
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
99
Konum
netten
ercan1980' Alıntı:
Yanlış çeviri yapmayın kardeşim! İsra 52'de Nerde geçiyor "kabir"? Sallamayın!

17/52 Sizi çağıracağı gün, siz ona övgüyle karşılık verirsiniz ve çok kısa bir süre kalmış olduğunuzu anlarsınız.

Diyor ayet! Siz bunun bağıntı ayetlerini araştırdınız mı? Hayır! Sallamak daha kolayınıza geliyor değil mi?

"Çok kısa bir süre kalmış olduğunuzu anlarsınız" diyor. Nerede? Dünyada tabiki!

23/112-115 Dedi ki, "Yeryüzünde kaç sene kaldınız?", "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. Sayanlara sor," dediler. Dedi ki, "Siz gerçekten çok kısa bir süre kaldınız, keşke bilseydiniz." "Sizi boş yere yarattığımızı ve bize dönmeyeceğinizi mi sandınız?"

Savsaklamayı bırakın da bir tane net ayet gösterin "Kabir azabı" ile ilgili! Bekliyorum!




selam ve dua ile
dilerim nur yağmuruna tutulursun :)
bak ben senin hakaretlerine dualar ile cevap veriyorum
ben savsaklasamda sallasamda ...
bunlar nasıl tabirlerdir?..hiç bir hakaretinizi kabul etmiyorum.. kabir ile ilgili ayet varsa vardır yoksada yokdur! amaç öğrenmek ve öğretmek ise celallenmek ne diye?
kabir ile ayetleri döktüm ama siz burda ayet istemekden çok farklı bir durum sergiliyor gibisiniz.. ya birine put kır yada birine savsaklama diyorsunuz.. peygamber efendimiz bile birini eleştireceği vakit ağzına taş koyarmış yada dilini ısırırmış.. bizki burda rabbimizin güzelliklerinden, peygamber efendimizin sünnetlerinden, kuran-ı kerimin ayetlerinden bildiklerimizi ve bilmediklerimizi paylaşarak nasipleniyorsak eğer, sende kim oluyosunki burda paylaşımcı insanlara hakaret ediyorsun be cehalet kapısı!!!
ama yinede dilerim rabbim sizi makam-ı mahmuda eriştirir.. eyüp sultan sabrı verir
tekrar selam ve dua ile.. :) :cool: :)
 

ercan1980

New member
Katılım
15 Ara 2005
Mesajlar
186
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
www.kurandini.net.tc
burkay' Alıntı:
sen o cümleyi kime kullandin ?

Arkadaşım sizler neden bu kadar sinirli insanlarsınız böyle? Yazacaklarımla ilgili en makul ve uygun alıntı senin yazdıkların olacağını düşündüm diye yazıma ilintiledim! Sen hiç yapmaz mısın böyle! Tövbe tövbe!!!

Ama eğer ki sen de "cesedinin kabirde azaba uğrayacına inananlardan" isen, seni de ilgilendiyor sözcüklerim! ok?
 

burkay

New member
Katılım
31 Ara 2005
Mesajlar
27
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
selamun aleyküm arkadaslar ... ben bir topic açtim kabir azabi ile bazi arkadaslar biribirine karsi biraz uslup disi sözlerde bulundular ... gerek yok burada sadece fikirlerimizi sunuyoruz ... daha evvel atalarimizdan çevreden ögrendigimiz din ile ilim ile islam dininin bize yanlis empose edildigini bazi kulakdan dolma laflar ile herkezin dogru kabul ettigi bir devirin sonuna geldigimizi düsünüyorum ... daha evvel kurani kerim hep duvarda asilirdi ... iste seytan meleklerin basiydi vs... gibi bizlerin arastirmadan inandigi konular gibi ... islami arastirmaya basladigimiz dan beri bazi konular açiklaniyor ve dogrulari ögreniyoruz .bu yanlis duyumlarla simdik KABiR AZAbi ile bak çeliskilere bulunuyoruz ... eger ki kiyamet günü arasat meydan,inda toplanilip sorguya çekilip kimin cennet veya cehenneme gidecegi belli oldugu zaman hersey zaten belli olacak ... biz inananlar kabir azabini tartisiyoruz ... hiç bir ayet kabir azabi var demiyor yok da demiyor ! veya bizler anlamiyoruz ! hadislerde birçok yerde kabir azabi geçer ama ayet yok ! aranizda hadislerden kuran ayetinle çeliskili olmayip kabir azabinin var oldugunu yazabilecek arkadas varmi ? varsa lütfen yazssin ama ayeti yazipda ben bundan bu manayi çikariyorum demesin yanilgiya düser ... en dogrusunu allah c.c bilir selametle kaliniz ve sadece fikirlerimiz tartissin kisisel lige dönüsmesin ... kul hakki çok önemli ...hakkinizi helal edin ...
 

nur44

New member
Katılım
25 Ara 2005
Mesajlar
58
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
99
Konum
netten
ercan1980' Alıntı:
Kabir ayetleri ile ilgili ayetleri dökmüş olabilirsiniz sayın printer! Ama benim asıl öğrenmek istediğim "kabir azabı" ile ilgili ayetler! Tabi varsa? Öldükten sonra kurda solucana yem olacaksınız, çok uzun bir süre sonra da toprağa karışacaksınız, bunun yanında cesedi küle dönüp rüzgara savrulanlar da cabası! Yani öldükten sonra bedeniniz yok olacak! Ama ruhunuz bir engel arkasında bekletilecek! Hesap günü için yeni bedenlerinizle eşleşinceye kadar! Ayetleri var yazmama gerek var mı?

Sözün özü öldükten sonra bir azap var evet! Cehennem azabı! Bu da hesap gününden sonra olacak!

Ben cehalet kapısıyım öyle mi? Hadi öyleyse doğruları koyun ortaya, beni yanlışlayın da ne denli önemli/kibirli bir allame(?) olduğunuz çıksın ortaya! Cehalete hiç tahammülüm yok!

bence sizin psikolojik sorunlarınız var cevap vermeye tenezzül etmek istemiyordum ama saygısızlığınız davanızı aştı.. neyi kanıtlamaya calistiğinizi anlayamadim ama bu seviyeli doğru forumda bu tür tartışmalara gerek olmadığını düşünüyorum.. yanlış bi bilgimiz olsa bile bunu kaba bi ifadeyle değil yumuşak ve nazik bir dille ifade edebilmelisiniz. oysaki ayni kuran-i kerimi okuyoruz.. çağdaş uygar ve medeni bir forum burası saygısızlığa gerek yok!
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
ercan1980' Alıntı:
Kabir ayetleri ile ilgili ayetleri dökmüş olabilirsiniz sayın printer! Ama benim asıl öğrenmek istediğim "kabir azabı" ile ilgili ayetler! Tabi varsa? Öldükten sonra kurda solucana yem olacaksınız, çok uzun bir süre sonra da toprağa karışacaksınız, bunun yanında cesedi küle dönüp rüzgara savrulanlar da cabası! Yani öldükten sonra bedeniniz yok olacak! Ama ruhunuz bir engel arkasında bekletilecek! Hesap günü için yeni bedenlerinizle eşleşinceye kadar! Ayetleri var yazmama gerek var mı?

Sözün özü öldükten sonra bir azap var evet! Cehennem azabı! Bu da hesap gününden sonra olacak!

Ben cehalet kapısıyım öyle mi? Hadi öyleyse doğruları koyun ortaya, beni yanlışlayın da ne denli önemli/kibirli bir allame(?) olduğunuz çıksın ortaya! Cehalete hiç tahammülüm yok!


sayın ercan kardeşim kabri azabına en büyük dedilim kabirlerdir , oraki sesleri dinle görürsün , şahsen test edildi bu durum arkadaşlar gördüler azap nasıl olyuyormuş şimdi kabirlere yaklaşmıyolar. sende dinle sen görüceksin. eğer bunu yapamam diyosan sana başka bir yol söylim oda kabi,rleri açmandır git aç onları gördüğün haller sana anlatıcaktır gerçeği bak balkalım varmıymış yokmuymuş. seni otopside çalışanlarla görüşbir istesen kimi olduğu gibi kimi beilmem ne halde kimini böck yer kimine de dokunmaya kıyamaz. iştre sana ikki delilim dilediğini yap yada başka bir yöntem kendini baya ilerletmen ve mürşitlik basamağının ilkine çıkma ozaman sana kabir alemi bildirilecektir . oZaman öğreniceksin varmı yokmu kabir azabı , ama bunu öğrendikten sonra kabir yanına gidebilirmisin bilmem. Efendimiz diyorki onları kömmekten korkmıcağını bilsem onların çektiği azabı size duyurması için Rabbime dua ederdim. diyor . dediklerimi yap bakalım ozaman ne duyucaksın sevgili kardeşim..

saygılarımla...
 

ercan1980

New member
Katılım
15 Ara 2005
Mesajlar
186
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
www.kurandini.net.tc
nur44' Alıntı:
bence sizin psikolojik sorunlarınız var cevap vermeye tenezzül etmek istemiyordum ama saygısızlığınız davanızı aştı.. neyi kanıtlamaya calistiğinizi anlayamadim ama bu seviyeli doğru forumda bu tür tartışmalara gerek olmadığını düşünüyorum.. yanlış bi bilgimiz olsa bile bunu kaba bi ifadeyle değil yumuşak ve nazik bir dille ifade edebilmelisiniz. oysaki ayni kuran-i kerimi okuyoruz.. çağdaş uygar ve medeni bir forum burası saygısızlığa gerek yok!

Yaw sizler müslümanım diye ortalıkta geziniyorsunuz ya, ben ona hayret ediyorum! Sizin bana (şahsıma) "cehalet kapısı" demeniz saygısızlık olmuyor ama benim ortaya attığım "cehalete hiç tahammülüm yok" cümlesi saygısızlık oluyor öyle mi? Yazık! Allah size akılf-fikir versin! Allah gönüllerinizi yumuşatsın! allah basiretinizi arttırsın! Daha da diyecek bi sözüm yok size!
 

ercan1980

New member
Katılım
15 Ara 2005
Mesajlar
186
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
www.kurandini.net.tc
seyfullah putkıran' Alıntı:
sayın ercan kardeşim kabri azabına en büyük dedilim kabirlerdir , oraki sesleri dinle görürsün , şahsen test edildi bu durum arkadaşlar gördüler azap nasıl olyuyormuş şimdi kabirlere yaklaşmıyolar. sende dinle sen görüceksin. eğer bunu yapamam diyosan sana başka bir yol söylim oda kabi,rleri açmandır git aç onları gördüğün haller sana anlatıcaktır gerçeği bak balkalım varmıymış yokmuymuş. seni otopside çalışanlarla görüşbir istesen kimi olduğu gibi kimi beilmem ne halde kimini böck yer kimine de dokunmaya kıyamaz. iştre sana ikki delilim dilediğini yap yada başka bir yöntem kendini baya ilerletmen ve mürşitlik basamağının ilkine çıkma ozaman sana kabir alemi bildirilecektir . oZaman öğreniceksin varmı yokmu kabir azabı , ama bunu öğrendikten sonra kabir yanına gidebilirmisin bilmem. Efendimiz diyorki onları kömmekten korkmıcağını bilsem onların çektiği azabı size duyurması için Rabbime dua ederdim. diyor . dediklerimi yap bakalım ozaman ne duyucaksın sevgili kardeşim..

saygılarımla...

Seyfo bak, bana masal anlatıp durma! Gerçeğe tanıklık yapmadığım müddetçe, size gerçek gibi görünen şeyler bana masal gibi gelecektir. Aynı durum sizin için de geçerli! Ayrıca seni bir hanif_müslüman (Allah'a teslim olan birleyici) olarak görmüyorum! Neden mi? İşte kendi sözün!

Alıntı:
ercan1980´isimli üyeden Alıntı
O kapının arkasında kim yada kimler var seyfo? Neden yeterince açık konuşmuyorsun yaw? Fesuphanallah!

Bak ben ne diyorum "SADECE KURAN ile TEK ALLAH'A İMAN"! Nasıl? Yeterince açık değil mi?

seyfullah putkıran´isimli üyeden Alıntı
Diyorum ya mübarek o kapını arkası yokluk kapası , azat kapısı o kapıdan giren kurtuluyor o kapı kurtuluşa açılıyor, o kapının arkası hikmet dolu , o kapını arkasında Hakkın dostu olan Hakkın sevdiği kul olan, Kuranın hikmetine vakıf olan, onu anlıyan ve yaşıoyan, nefsi söz sarfetmiyen, yunus gibi, akşemseddin gibi, mevlana gibi bir öğre4tmen var işte ben bu kapının eşiğinde durmuş seni içeri çaığıryorum:
Gel , ne olursan ol yine Gel, seni bu kapıdan içeri girmeye çağırıyorum...


Sen önce bi aracısız Allah'a teslim ol! Müslüman ol! Sonra verirsin vaazını! Bunu saklayacağım seyfo! Her bana ders vermeye kalkışında bunu yapıştıracağım iletinin altına!
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
tamam kardeş her defasında altına yaz tabi kardeşim herkes görsün de öğrensin ben sana herverdiğim dersin altına yazki diğer insanlarda ders alsın. ama senin bunlardan ders almaya niyetin yok. ama ben sana çözümüverdim istersen uyarsın istersen uymazsın . dene gör ben seninle tartışıcak değilim. denemsi, bedavar bizzat deniyenlerle muhatap olduüumuz içinbizim senin masal dediğin şeylerden şüpemiz yok. istersen sende dene ve gör ama denemden hikayede deme. hipotezler bile araştırıldıktan sonra hikaye olur yada kanun şahsen biz bunu araştırıp gördük. sende araştırmadan fikir yürütüyosun denemden bu masal diyosan senin düşüncelerini önyargılı olduğunu düşünmeye başlarım. beni,m dediğim doğru diğerleri yanlış gibi düşünüyorum
dediğim gibi tekrar ediroum denemesi bedava...


saygılarımla....
 

ercan1980

New member
Katılım
15 Ara 2005
Mesajlar
186
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
www.kurandini.net.tc
seyfullah putkıran' Alıntı:
tamam kardeş her defasında altına yaz tabi kardeşim herkes görsün de öğrensin ben sana herverdiğim dersin altına yazki diğer insanlarda ders alsın. ama senin bunlardan ders almaya niyetin yok. ama ben sana çözümüverdim istersen uyarsın istersen uymazsın . dene gör ben seninle tartışıcak değilim. denemsi, bedavar bizzat deniyenlerle muhatap olduüumuz içinbizim senin masal dediğin şeylerden şüpemiz yok. istersen sende dene ve gör ama denemden hikayede deme. hipotezler bile araştırıldıktan sonra hikaye olur yada kanun şahsen biz bunu araştırıp gördük. sende araştırmadan fikir yürütüyosun denemden bu masal diyosan senin düşüncelerini önyargılı olduğunu düşünmeye başlarım. beni,m dediğim doğru diğerleri yanlış gibi düşünüyorum
dediğim gibi tekrar ediroum denemesi bedava...


saygılarımla....

Seyfo bak ne diyeceğim! Ben 5 sene öncesine kadar sünni idim! 2 sene kadar sünnilik yaptım! Şimdi heba olan o iki seneme yanıyorum! Şirke en yakın mezhep ehl-i sünni inancıdır! Bunu nasıl anlarsın? Önce bi kafanı resetlersin, sonra alırsın eline tarafsız bir çeviri (arapçan yoksa), okursun Kuran'ı baştan sona! Ve böylece gerçeklerin farkına varırsın! Aldatıldığının farkına varırsın! Ehl-i sünni inancının Kuran'a zıt bir inanç olduğunu farkedersin! Diğer mezheplerin de Allah'ın hoşnut olmadığı bir sistem olduğunu farkedersin! 3/103-105, 23/53, 30/32, 15/91-92, 6/159 ...

ALLAH'IN HİDAYETİ ÜZERİNE OLSUN ARKADAŞIM! SELAMETLE!!!
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
ercan1980' Alıntı:
Seyfo bak ne diyeceğim! Ben 5 sene öncesine kadar sünni idim! 2 sene kadar sünnilik yaptım! Şimdi heba olan o iki seneme yanıyorum! !!!

demişsin sevgi değer ercan kardeşimbu nasıl bir tabir anlıyamadım sunnilik yaptım bu bir iş ve uğraş değildir sunni ehli sünnete demektir , ehli sünnet de Sünnete uyan demektir i sünnet Efend,imizin yaptıklarıdır, yani Efendimizin yaptığı şeylere sadık kalan demektir. E ayet te de daha evvel verdiğim gibi şimdi tekarar etmicem Efedimize uymamızda ilahi bir emirdir.
Bundada sakınca yoktur. Ve bunu söylemiliyim svegili kardeşim ehli sünnetten uzaklaşmış ama şu kesin hikmetini çözemden ayrılmışsın . sana şunu söyleiliyim kaerdeşim ayrıldığın şey hep yanlış olan değildir . bazen insan güzelliklerden ayrılır doğru yolda olduğunu sanır. Böyle çak sayıda yazar var.


!!!
ercan' Alıntı:
Şirke en yakın mezhep ehl-i sünni inancıdır! Bunu nasıl anlarsın? Önce bi kafanı resetlersin, sonra alırsın eline tarafsız bir çeviri (arapçan yoksa), okursun Kuran'ı baştan sona! Ve böylece gerçeklerin farkına varırsın! Aldatıldığının farkına varırsın! Ehl-i sünni inancının Kuran'a zıt bir inanç olduğunu farkedersin! Diğer mezheplerin de Allah'ın hoşnut olmadığı bir sistem olduğunu farkedersin! 3/103-105, 23/53, 30/32, 15/91-92, 6/159 ...

ALLAH'IN HİDAYETİ ÜZERİNE OLSUN ARKADAŞIM! SELAMETLE!!!

sevgi değer kardeşim şuan su pınarı dağın arkasında geliyor ve 73 kola ayrılarak geliyor yaylaya insanlar orda farklı 73 kol görüyor , her biri bir kolu benimsemiş kan kana içyor ama ne yazıkki o 73 koldan sadece bir kaynaktan çıktığı gibi , diğer 72 si yolda saflığını koruyamamış yolda gelirken geldiği yerlerin kirine bulaşmış kendini muhafaza edememiş. ama insanlar diğerinin tadına bakmadığı için kendi önündekini lezzetli zannediyor. hepsinin ortak özelliği bünyesinde hidrojen ve oksijen bulundurması ama farklı olan dışardan katılan pis mineraller ve zehirler.sadec o bir tane saflığını koruyan varya işte o bünyesindeki minerallerle insana hayat veriyor. diğerleri ise aklı dışı hareket eden insanları zehriliyor.

şimdi kardeşlerim bu su pınarı islamın ta kendisidir. 1400 seneyi aşkın bir yoldan gelmektedir. gerke kasıtlı gerkse gayrı itiyari bir şekilde 73 çeşit düşünceye ayrılmıştır. ve bunların her biri bu gün çeşit çeşit insan kitleleri beslemektedir. ama ne yazıkki bu zaman kadar tek biri saflığını korudu . kaynaktan çıktığı gibi bu kadar islamın ilk yaşandığı gibi yaşam tarzını benimsemiş. diğer 72 si ise ehli dalaletin pisliğinden nasibini almıştır ve bütünlüğünü koruyamayıp sakın düşüncelere içine almışıtır .heprininn oratak noktasıda kuranın bazı emrilerini bünyelerinde barındırmalırdır. am bünyesindeki pisliklerdiğer 72 sini içilmez ve zehirli yapmıştır.

evet sevgili kardeşlerim bizim amacımız da o berrak olanı bulup ondan kana kana içebilmektir. işte o Efednimizin eliyle çıkardığı ilk günkü gibi temiz olanı olmalıdır. yani bu düşüncelerin içinde Efendimizin yaşadığı gibi bir hayat süren düşünce olmalıdır , yani sünnete uayn kişi olmalıdır . böylelikle Kurana uyacaktır kişi ve bu kaynak sünnet ehli lmalıdır yani Ehl-i sünnet olmalıdır.Rabbim cümelmizi hdiayete erdirsin Efednimzin anlatıığı dini yaşamayı nasip etsin cümlemize. imanımızı kurtarmadıkca ölmeyi nasip etmesin bu yazıyı okuyan okuyamayan tüm adem oğluna.
AMin...


saygılarımla...
 

nur44

New member
Katılım
25 Ara 2005
Mesajlar
58
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
99
Konum
netten
ercan1980' Alıntı:
Seyfo bak ne diyeceğim! Ben 5 sene öncesine kadar sünni idim! 2 sene kadar sünnilik yaptım! Şimdi heba olan o iki seneme yanıyorum!

Yaw sizler müslümanım diye ortalıkta geziniyorsunuz ya, ben ona hayret ediyorum! Sizin bana (şahsıma) "cehalet kapısı" demeniz saygısızlık olmuyor ama benim ortaya attığım "cehalete hiç tahammülüm yok" cümlesi saygısızlık oluyor öyle mi? Yazık! Allah size akılf-fikir versin! Allah gönüllerinizi yumuşatsın! allah basiretinizi arttırsın! Daha da diyecek bi sözüm yok size!
ercan1980' Alıntı:
ERCO KARRDEŞ SEN BENİM NE KADAR MÜSLÜMAN OLDUĞUMU NERDEN BİLECEKSİN??? BU SÖZLERİNLE SENDE İNANÇ ZAYIFLIĞI GÖRDÜM VESSELAM..
5SENE ÖNCE ŞÖYLE YAPTIM 2 SENE ŞUNU YAPTIM DİYOSUN! ALOOOO KENDİNE GEL! İSLAMMI YAŞIYOSUN YOKSA YEMEKMİ YAPIYOSUN ANLAYAMADIK SAYIN BLENDIR!
SEN BENCE ONA BUNA SATAŞACAĞINA UZLAŞMA YOLUNA GİR
KARDEŞLERİNLE FİKİR AYRILIĞINA DÜŞME! MÜSLÜMAN ALEMİNDE FİKİR AYRILIĞI YOKDUR! TEK BİR YOL VARDIR! HAK YOLUDUR!
Allah gönüllerinizi yumuşatsın! allah basiretinizi arttırsın! Daha da diyecek bi sözüm yok size
 
Üst Alt