Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ism-i a'zâm

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Acaba herkeste var olan akıl melekesi insanlar tarafından gereğince ve yeterince kullanılabiliyor mu? İnsanların kaçta kaçı aklını hakkını vere vere kullanıyor? Maalesef bu konuda ciddi bir araştırma yaparsak aklın genellikle ya çok yetersiz veya hiç kullanılmadığını görürüz. Bunun sebebi nedir?

Aklın kullanılmasını engelleyen etmenlerden bazıları;

a - aklı kullanacak kadar yeterli bilgi birikiminin olmayışı,

b - aklın örtülmesine sebep olan, aklı kullanmamayı özendiren pasifize faaliyetleri, (eğlence, şartlandırma, uyuşturucu ve alkol gibi)

c - duyu organlarının yetersiz çalışması, gayesiz ve gelişi güzel çalışması, (mesela görebileceğiniz bir konumda olmanıza rağmen, bakmadığınız bir nesneyi görmezsiniz, her zaman gördüğünüz fakat, üzerinde durmadığınız bir nesne hakkında yeterli bilgiye de sahip olamazsınız. Çünkü göz onu görmekte fakat, hiç bir değerlendirme ve pekiştirme yapmamaktadır.)

d - aşırı duygusallık, (sevgi, nefret, saygı, aşk, kin, haset, korku, saldırganlık, çekingenlik vs.)

e - aklın yanlış yönlendirimi (terazinin hileli yollarla yanlış tartması gibi, akıl da kendisine intikal eden bilgileri yönlendirildiği gibi tartmaya başlar.)

f - toplum psikolojisi, "çoğunluğun yolu"nun doğru sanısının güçlü olması, taklidin yaygın oluşu, medyanın bilgi saptırıcılığı ve maniplesi ile yanlış ölçümlemenin ortak kabul görmesini sayabiliriz.

"Yoksa sen onların çoğunun söz dinleyip, aklettiklerini mi sanıyorsun? Oysa onlar hayvanlar gibidir. Hatta yol bakımından onlardan daha da şaşkındırlar."


(25/Furkan: 44)

"Eğer yeryüzünde insanların çoğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar; zira onlar, zandan başka bir şeye uymuyorlar ve sadece saçmalıyorlar."

(6/En'am:116)

"..Halbuki onların bu hususta hiç bir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna tabi oluyorlar. Zan ise haktan hiç bir şey ifade etmez."


(53/Necm: 28)

".. bu ancak onların kuruntusudur. De ki: "Eğer doğru söylüyorsanız haydi belgenizi getirin!"


(2/Bakara: 111)
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Yanlış anlayışlardan birisi de aklın putlaştırılması konusudur. Akıl, sadece doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etmeye yarayan bir araçtır. Böyle bir aracın putlaştırılması demek, aklı devreden çıkarmaktır. Çünkü akıl tek başına böyle bir gaye oluşturamaz. Ancak, akıl ile hevayı birbirine karıştırmamak lazımdır. Çünkü heva tek başına da olsa putlaştırılabilecek bir olgudur. İnsan, aklının esiri olamaz. Çünkü akıl, esir alıcı değil yol göstericidir; ama insan hevesinin, arzularının esiri olabilir.

" Heva ve Hevesini(arzularını) ilah edineni gördün mü?.."


(25/Fur-kan:43)

"Allah'ın rehberinin dışında hevesine(arzularına) tabi olandan daha sapık kim vardır?"


(28/Kasas: 50)

Bazen aklı devre dışı bırakmanın bir yolu olarak, akla muhal gelen şeylere itiraz edenler, aklı putlaştırmak ile itham edilirler. Bu itham aklı yanlış kullanma veya güdümlü kullanma için olursa bir derece haklılık payı kazanır. Ama, batılları eleştirenlere, dine sokulan uydurmaları ayrıştırmaya çalışanlara yönelik olursa kastını aşan bir söz olur. Yani bununla şu denilmek istenmiş olur:

"Aslında aklı putlaştırmayı değil, aklı aşırı kullanmayı kastediyoruz." Buna cevaben denilebilir ki aklın aşırısı olmaz. Ama, azı olur. Çok akıl töhmeti gerektirmez.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Akıl, tek başına her şeye yeter mi? Vahiy akıl için zaruri mi; fuzuli midir? Aklı, bir teraziye benzettiğimizi hatırlarsanız, tartılacak şeyler olmadan terazinin değeri ne olabilir? Ancak müzelik bir materyal olur. Akıl da kendi kendine bir değer ifade etmez ve yetmez. Bilgiye ihtiyacı vardır. Bu bilgi ilahi olabilir, beşeri olabilir. Beşeri bilgi beşerin zafiyetlerini de yansıtır. İlahi bilgi böylesi zaaflardan uzak ve aklın değerlendirme kapasitesinin üstündedir. Ama bu, aklı saf dışı eden bir durum değil aksine aklı son noktasına kadar kullanıp, değerlendiren bir durumdur.

işte aklın doğru , arızasız ve en verimli bir şekilde kullanılabilmesi için gereken şart. '' ve ene evvelül Müslimin '' demek / diyebilmek. Kur'an dışı tüm bilinç ve görgülere ; objektif / katışıksız / yalın bir biçimde yalnız ve ancak Kur'an gözlüğüyle bakabilmek. Yüce Allah'a duyduğu saygı, sevgi , haşyeti ve havf'ı en güçlü samimi duyguları içerisinde beyin hücrelerine yüklemek .ve insana, çevreye , hayata, kainata , sünnetullaha yalnız biyolojik olarak değil aynı zamanda mükellefiyet yönünden de tabi olmuş bu beyin hücreleri ile bakmak ve tanımlamak. işte bütün mesele bunu başarmak.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Açık delil mi istiyorsun Metin Mete Abim, hemen bir tane vereyim.

"Akletmez misiniz, düşünmen misiniz?" Ayet-i Celileleridir.

Akletmek meseleler arasında soyut mantığın imdatı ile , somut meseleler arasında bağ kurmaktır.

Evet aklettim. Faraza yanlış olsa. Ben hak metod olan ve Kur'ani bir emir olan "akledin" ayetine tabi oldum. Hak yolsa sırat-ı müstakimdir. Elbette sırat-ı müstekimde yürüyen başta hatalı olsa dahi , o kaideyi koyan ve "akledin" diyerek emreden, hakikate ulaşmayı bu Sünnetullahına bağlayan Zat(c.c), kendi kaidesine muhalefet edip benden hakikati gizlemeyecekir(inşaallah)

Mesela, Rum Suresi ayeti diyor "halkı önce yaratan,sonra diriltecekk olan odur;bu ise Onun için daha kolaydır."

Peki, Abi bu ayette akletmez isek, mana itibari ile allah için birşeyin bir şeyden daha kolay olduğunu söylemiyor mu? Denilmez mi ki; Allah için tekrar diriltmek, yoktan yaratmaktan daha kolay. Bu ise Sübhan, yani, her kusurdan münezzeh olan, Kün(Ol)'a sahip Allah ile nasıl bağdaşır? (haşa -sümme haşa)

Buyur Abi, aklını darb etmeden, tevil, ihtimal gözetmeden, temsil, kinaye yapmadan işin içinden bizi çıkar.

Muhabbetle


Akli bu kadar tariften sonra gerek varmi cikarmama lüzum DUHA?Ha aklima gelmisken Rum suresindeki ayetlere bir bak akli olanin cok cabuk kavramasi gerek tevile ne lüzum Hasa?Istersen 30/11 den basla okumaya DUHA....
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Şurda yanılıyorsunuz ki, O (sav) yaşayan veya yaşamayan, İslam’a hizmet etmiş veya etmekte olan, halkın gönlünde yer etmiş tüm dini liderler veya dini dinamikler veya ulema değil, bir Peygamberdir, Peygamber. Karıştırmayınız...
Sevgilerimle


İşte bu söz! Bugüne kadar anlatmaya çalıştığımız nokta. Beşer, beşer, beşer...Ama; özellikleri olan bir beşer. Yüceltme manasında değil, Allah (cc) övmüş ise biz sadece övdüğü kurallar içerisinde ve her zaman dediğim gibi "kuru et yiyen bir kadının oğlu" olduğunu bilerek yaptığımız övgü. O'nu yüceltmek veya haketmediği tasvirler ile (eğer varsa haketmediği) bezemek değil bu yapılan. Sadece hakettiği İlahi ölçülerde sevginin söze dökülmüş tezahürü.


Sevgi deger DUHA demek yillarca yaptigimiz Tebyin en sonunda ufakta olsa meyveye durmus;Yillardir bagirarak akla davet var Kuran diyoruz ve nihayet bizide o akla davet etme lütfunda bulundunuz.

Akla daveti 1400 yıl önce Rabbi Zülcelal yapmış sevgideğer (sevgili demeyelim de kızmayasın) metin mete kardeşim. Sizin bizi davet etmeniz akıldan uzaklaştığımız zaman olmalı ki; çok şükr ehli sünnet akıldan uzaklaşmadan yoluna devam ediyor.

Hani bir mübarek zat; öğrencileri ile berbaber tren yolculuğuna çıkmış, öğrencilerini vagonlara kendi elleri ile yerleştirmiş, kendisi de uygun bir yere geçip oturmuş. Bir müddet sonra yanındaki adamına "git bak bakalım, vagonlar ne alemde ?" diye vagonlara göndermiş. Hizmetli gitmiş, bir müddet sonra geri gelerek "efendim 1.vagondakiler sohbet ediyorlar, ikinci vagondakiler namaz kılıyorlar, üçüncü vagondakiler zikir yapıyorlar, 4. vagondakiler araralarında ağız dalaşı yapıyorlar, 5 vagondakiler Kur'an okuyorlar..." diye sayarken mübarek zat çıkışmış "bre adam; sana öğrencilerimi sormadım, vagonlarda bir sıkıntı var mı onu sordum. Önemli olan vagonlar birbirine bağlı mı ? kopan ayrılan vagon var mı ? onu sordum. Sonuçta kopmadığı sürece bu tren gittiği yere hepsini götürecek!" bu konuya ne güzel bir örnek değil mi ?

Evet sevgideğer metin mete; akıl! akıl bu yolda çok önemli, hatta en başta geleni. Ama bir de; iman olgusu var ki, akıl dahi hayret makamında kalıyor, iman ederse kemalatı artıyor zevkini yaşıyor, inkar ederse ayağı kayıyor ve helak oluyor. Akılı kulllanmak bir beceridir, şimdi hangi felsefeci söylemiş şuan hatırlamıyorum ama diyor ki "Allah, insanlara belki zenginliği yada musibeti adil dağıtmamış olabilir ama, akılı adil dağıtmıştır. Çünkü; hiç kimse aklından şikayetçi değil!" bunun gibi, herkes kendi aklını beğeniyor, eksikliği o neden ile hep karşıda arıyor. Ama gerçek akıl sahibi ve bu akıl ile düşünme yetisini kazanan ise, karşıdakinin ne söylediğine bakıyor yorumluyor ona göre bir hareket içersine giriyor. Aklıma uymayan ve bana akılkarı olmayan hiç bir şeyi bana yaptıramazsın.Ha keza ben de sana yaptıramam. Neden ? çünkü sende akıl yolunu tanıyorsun, bana sadece eksik gelen aklın değil, TARZIN! Çünkü sonuçta sende Kur'an'a, Peygamberine ve Allah'a bağlı bir insansın. İyi ama bu da senin özelliğin. tahhakküm yapma hakkımız yok. Ama, sen klendi bilgilerini burada hayır illa budur doru dersen işte orada biz müdahil olmak mecburiyetindeyiz. Diyeceksin ki; avukatmısın ? Hayır! Sadece müslüman olmaya çalışan, o şekilde yaşamaya gönüllü şaşar beşer bir faniyim
Gel seninle güzel bir sohbet edelim; devamlı aklıma takılır belki cevabını Rabbül Alemin (cc) sende gizlemiştir, uzun zamandır aklıma takılan ayet "Kaf He Ye Ayn Sad..." bana bunları bir açıklarmısın ? Bana lütfen bunlar gizli kalmış ayetlerdir deme, çünkü sonrasında dönüyorsun, bir başka konuda "bunlar apaçık bir Kur'an da açıklanmıştır" ayetini örnek veriyorsun. Madem ki her şey apaçık Kur'an'da açıklanmış, ben bulamadım bu kısır aklım ile, senden yardım istiyorum. Ve belki de imanımın artma yada eksilme a'nı. Tam nirengi noktasındayım. Ona göre cevapla. Buyur üstad;
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
[/color][/size]

İşte bu söz! Bugüne kadar anlatmaya çalıştığımız nokta. Beşer, beşer, beşer...Ama; özellikleri olan bir beşer. Yüceltme manasında değil, Allah (cc) övmüş ise biz sadece övdüğü kurallar içerisinde ve her zaman dediğim gibi "kuru et yiyen bir kadının oğlu" olduğunu bilerek yaptığımız övgü. O'nu yüceltmek veya haketmediği tasvirler ile (eğer varsa haketmediği) bezemek değil bu yapılan. Sadece hakettiği İlahi ölçülerde sevginin söze dökülmüş tezahürü.




Akla daveti 1400 yıl önce Rabbi Zülcelal yapmış sevgideğer (sevgili demeyelim de kızmayasın) metin mete kardeşim. Sizin bizi davet etmeniz akıldan uzaklaştığımız zaman olmalı ki; çok şükr ehli sünnet akıldan uzaklaşmadan yoluna devam ediyor.

Hani bir mübarek zat; öğrencileri ile berbaber tren yolculuğuna çıkmış, öğrencilerini vagonlara kendi elleri ile yerleştirmiş, kendisi de uygun bir yere geçip oturmuş. Bir müddet sonra yanındaki adamına "git bak bakalım, vagonlar ne alemde ?" diye vagonlara göndermiş. Hizmetli gitmiş, bir müddet sonra geri gelerek "efendim 1.vagondakiler sohbet ediyorlar, ikinci vagondakiler namaz kılıyorlar, üçüncü vagondakiler zikir yapıyorlar, 4. vagondakiler araralarında ağız dalaşı yapıyorlar, 5 vagondakiler Kur'an okuyorlar..." diye sayarken mübarek zat çıkışmış "bre adam; sana öğrencilerimi sormadım, vagonlarda bir sıkıntı var mı onu sordum. Önemli olan vagonlar birbirine bağlı mı ? kopan ayrılan vagon var mı ? onu sordum. Sonuçta kopmadığı sürece bu tren gittiği yere hepsini götürecek!" bu konuya ne güzel bir örnek değil mi ?

Evet sevgideğer metin mete; akıl! akıl bu yolda çok önemli, hatta en başta geleni. Ama bir de; iman olgusu var ki, akıl dahi hayret makamında kalıyor, iman ederse kemalatı artıyor zevkini yaşıyor, inkar ederse ayağı kayıyor ve helak oluyor. Akılı kulllanmak bir beceridir, şimdi hangi felsefeci söylemiş şuan hatırlamıyorum ama diyor ki "Allah, insanlara belki zenginliği yada musibeti adil dağıtmamış olabilir ama, akılı adil dağıtmıştır. Çünkü; hiç kimse aklından şikayetçi değil!" bunun gibi, herkes kendi aklını beğeniyor, eksikliği o neden ile hep karşıda arıyor. Ama gerçek akıl sahibi ve bu akıl ile düşünme yetisini kazanan ise, karşıdakinin ne söylediğine bakıyor yorumluyor ona göre bir hareket içersine giriyor. Aklıma uymayan ve bana akılkarı olmayan hiç bir şeyi bana yaptıramazsın.Ha keza ben de sana yaptıramam. Neden ? çünkü sende akıl yolunu tanıyorsun, bana sadece eksik gelen aklın değil, TARZIN! Çünkü sonuçta sende Kur'an'a, Peygamberine ve Allah'a bağlı bir insansın. İyi ama bu da senin özelliğin. tahhakküm yapma hakkımız yok. Ama, sen klendi bilgilerini burada hayır illa budur doru dersen işte orada biz müdahil olmak mecburiyetindeyiz. Diyeceksin ki; avukatmısın ? Hayır! Sadece müslüman olmaya çalışan, o şekilde yaşamaya gönüllü şaşar beşer bir faniyim
Gel seninle güzel bir sohbet edelim; devamlı aklıma takılır belki cevabını Rabbül Alemin (cc) sende gizlemiştir, uzun zamandır aklıma takılan ayet "Kaf He Ye Ayn Sad..." bana bunları bir açıklarmısın ? Bana lütfen bunlar gizli kalmış ayetlerdir deme, çünkü sonrasında dönüyorsun, bir başka konuda "bunlar apaçık bir Kur'an da açıklanmıştır" ayetini örnek veriyorsun. Madem ki her şey apaçık Kur'an'da açıklanmış, ben bulamadım bu kısır aklım ile, senden yardım istiyorum. Ve belki de imanımın artma yada eksilme a'nı. Tam nirengi noktasındayım. Ona göre cevapla. Buyur üstad;

39/23- Allah, müteşabih (benzeşmeli), ikişerli bir Kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek-korkanların Ondan derileri ürperir. Sonra onların derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine (karşı) yumuşar-yatışır. İşte bu, Allah'ın yol göstermesidir, onunla dilediğini hidayete erdirir. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için de bir yol gösterici yoktur.


11/1- Elif, Lam, Ra. (Bu,) Ayetleri muhkem kılınmış, sonra hüküm ve hikmet sahibi ve herşeyden haberdar olan (Allah) tarafından birer birer (bölüm bölüm) açıklanmış bir Kitap'tır (ki:)

2- Öyle ki, Allah'tan başkasına ibadet etmeyin. Gerçekten Ben, sizi Onun tarafından uyaran ve müjdeleyenim;
3/7- Sana Kitabı indiren O'dur. Ondan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
[/color][/size]

İşte bu söz! Bugüne kadar anlatmaya çalıştığımız nokta. Beşer, beşer, beşer...Ama; özellikleri olan bir beşer. Yüceltme manasında değil, Allah (cc) övmüş ise biz sadece övdüğü kurallar içerisinde ve her zaman dediğim gibi "kuru et yiyen bir kadının oğlu" olduğunu bilerek yaptığımız övgü. O'nu yüceltmek veya haketmediği tasvirler ile (eğer varsa haketmediği) bezemek değil bu yapılan. Sadece hakettiği İlahi ölçülerde sevginin söze dökülmüş tezahürü.




Akla daveti 1400 yıl önce Rabbi Zülcelal yapmış sevgideğer (sevgili demeyelim de kızmayasın) metin mete kardeşim. Sizin bizi davet etmeniz akıldan uzaklaştığımız zaman olmalı ki; çok şükr ehli sünnet akıldan uzaklaşmadan yoluna devam ediyor.

Hani bir mübarek zat; öğrencileri ile berbaber tren yolculuğuna çıkmış, öğrencilerini vagonlara kendi elleri ile yerleştirmiş, kendisi de uygun bir yere geçip oturmuş. Bir müddet sonra yanındaki adamına "git bak bakalım, vagonlar ne alemde ?" diye vagonlara göndermiş. Hizmetli gitmiş, bir müddet sonra geri gelerek "efendim 1.vagondakiler sohbet ediyorlar, ikinci vagondakiler namaz kılıyorlar, üçüncü vagondakiler zikir yapıyorlar, 4. vagondakiler araralarında ağız dalaşı yapıyorlar, 5 vagondakiler Kur'an okuyorlar..." diye sayarken mübarek zat çıkışmış "bre adam; sana öğrencilerimi sormadım, vagonlarda bir sıkıntı var mı onu sordum. Önemli olan vagonlar birbirine bağlı mı ? kopan ayrılan vagon var mı ? onu sordum. Sonuçta kopmadığı sürece bu tren gittiği yere hepsini götürecek!" bu konuya ne güzel bir örnek değil mi ?

Evet sevgideğer metin mete; akıl! akıl bu yolda çok önemli, hatta en başta geleni. Ama bir de; iman olgusu var ki, akıl dahi hayret makamında kalıyor, iman ederse kemalatı artıyor zevkini yaşıyor, inkar ederse ayağı kayıyor ve helak oluyor. Akılı kulllanmak bir beceridir, şimdi hangi felsefeci söylemiş şuan hatırlamıyorum ama diyor ki "Allah, insanlara belki zenginliği yada musibeti adil dağıtmamış olabilir ama, akılı adil dağıtmıştır. Çünkü; hiç kimse aklından şikayetçi değil!" bunun gibi, herkes kendi aklını beğeniyor, eksikliği o neden ile hep karşıda arıyor. Ama gerçek akıl sahibi ve bu akıl ile düşünme yetisini kazanan ise, karşıdakinin ne söylediğine bakıyor yorumluyor ona göre bir hareket içersine giriyor. Aklıma uymayan ve bana akılkarı olmayan hiç bir şeyi bana yaptıramazsın.Ha keza ben de sana yaptıramam. Neden ? çünkü sende akıl yolunu tanıyorsun, bana sadece eksik gelen aklın değil, TARZIN! Çünkü sonuçta sende Kur'an'a, Peygamberine ve Allah'a bağlı bir insansın. İyi ama bu da senin özelliğin. tahhakküm yapma hakkımız yok. Ama, sen klendi bilgilerini burada hayır illa budur doru dersen işte orada biz müdahil olmak mecburiyetindeyiz. Diyeceksin ki; avukatmısın ? Hayır! Sadece müslüman olmaya çalışan, o şekilde yaşamaya gönüllü şaşar beşer bir faniyim
Gel seninle güzel bir sohbet edelim; devamlı aklıma takılır belki cevabını Rabbül Alemin (cc) sende gizlemiştir, uzun zamandır aklıma takılan ayet "Kaf He Ye Ayn Sad..." bana bunları bir açıklarmısın ? Bana lütfen bunlar gizli kalmış ayetlerdir deme, çünkü sonrasında dönüyorsun, bir başka konuda "bunlar apaçık bir Kur'an da açıklanmıştır" ayetini örnek veriyorsun. Madem ki her şey apaçık Kur'an'da açıklanmış, ben bulamadım bu kısır aklım ile, senden yardım istiyorum. Ve belki de imanımın artma yada eksilme a'nı. Tam nirengi noktasındayım. Ona göre cevapla. Buyur üstad;



Insallah bütün ayetleri tek tek ve yavas yavas okursun....


6 En'am 114 :

114 Allâh, size Kitabı açıklanmış olarak indirmiş iken O'ndan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, O(Kur'a)nın, gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler, hiç kuşkulananlardan olma.

12 Yusuf 1 :

1 Elif lâm râ. Bunlar apaçık Kitabın âyetleridir.

15 Hicr 1 :

1 Elif lâm râ. Şunlar Kitabın ve apaçık Kur'an'ın âyetleridir.

22 Hacc 16 :

16 Ve işte biz Kur'ân'ı böyle açık açık âyetler olarak indirdik. Şüphesiz Allâh, dilediğini doğru yola iletir.

24 Nur 18 :

18 Allâh size âyetleri(ni) açıklıyor. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.

26 Şuara 2 :

2 Şunlar o apaçık Kitabın âyetleridir.

28 Kasas 2 :

2 Şunlar, o apaçık Kitabın âyetleridir.

24 Nur 34 :

34 Andolsun ki size, açıklayıcı âyetler ve sizden önce gelip geçenlerden bir temsil ve korunanlar için bir öğüt indirdik.

36 Yasin 69 :

69 Biz ona (Muhammed'e) şiir öğretmedik, (şiir) ona yakışmaz da. O(na vahyedilen) sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur'ân'dır.

57 Hadid 9 :

9 Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna açık açık âyetler indiren O'dur. Şüphesiz Allâh, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.

2 Bakara 99 :

99 Andolsun, sana apaçık âyetler indirdik, onları yoldan çıkmışlardan başkası inkâr etmez.

2 Bakara 187 :

187 Oruç gecesi, kadınlarınıza yaklaşmak, size helâl kılındı. Onlar sizin elbisenizdir, siz de onların elbisesisiniz. Allâh, sizin kendinize yazık etmekte olduğunuzu bildi de tevbenizi kabul edip sizi affetti. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allâh'ın sizin için yaz(ıp takdir etmiş ol)duğunu arayın; şafağın beyaz ipliği siyah iplikten ayırdelinceye kadar yeyin, için; sonra tâ gece oluncaya dek orucu tamamlayın; mescidlerde ibâdete çekilmiş iken kadınlara yaklaşmayın. Bunlar, Allâh'ın (yasak) sınırlarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allâh, insanlara âyetlerini böyle açıklar ki korunup sakınsınlar(26).

4 Nisa 174 :

174 Ey insanlar, size Rabbinizden delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik.

11 Hud 1 :

1 Elif lâm râ. (Bu,) bir Kitaptır ki, hikmet sâhibi, herşeyden haberi olan (Allâh) tarafından âyetleri sağlamlaştırılmış ve güzelce açıklanmıştır.

7 A'raf 52 :

52 Gerçekten onlara, bilgiye göre açıkladığımız, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olan bir Kitap getirdik.

6 En'am 126 :

126 İşte Rabbinin doğru yolu budur. Biz, öğüt alanlar için âyetleri geniş geniş açıkladık.

6 En'am 105 :

105 İşte böylece âyetleri döne döne açıklıyoruz ki (onlar sana): "Sen ders almışsın (bunları bir yerden okumuş, öğrenmişsin)" desinler ve bilen bir toplum için de onu iyice açıklayalım.

17 İsra 41 :

41 Biz Kur'ân'da sözü türlü biçimlerde anlattık ki, düşünüp anlasınlar. Fakat bu, onların sadece kaçışlarını artırıyor.

17 İsra 89 :

89 Andolsun biz bu Kur'ân'da insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık, ama insanlardan çoğu inkârda direttiler.

6 En'am 55 :

55 Böylece âyetleri (döne, döne) açıklıyoruz ki, suçluların yolu belli olsun.

2 Bakara 118 :

118 Bilmeyenler dediler ki: "Allâh bizimle konuşmalı, ya da bize bir âyet (mu'cize) gelmeli değil miydi?" Onlardan öncekiler de onların dedikleri gibi demişlerdi. Kalbleri birbirine benzedi. Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere âyetleri açıkladık.

75 Kıyamet 18-19 :

18 O halde sana Kur'ân'ı okuduğumuz zaman onun okunuşunu izle.

19 Sonra onu açıklamak da bize düşer.

6 En'am 65 :

65 De ki: "O, sizin üzerinize üstünüzden, yahut ayaklarınızın altından bir azâb göndermeğe, ya da sizi parti parti birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını taddırmağa kâdirdir." Bak, anlasınlar diye âyetleri nasıl açıklıyoruz?!

7 A'raf 203 :

203 Onlara bir âyet getirmediğin zaman: "Bunu da derleseydin ya!" derler. De ki: "Ben, ancak Rabbimden bana vahyolunana uyuyorum. Bu (Kur'ân), Rabbinizden gelen basiretler(gönül gözlerini açan nurlar, gerçeğe ileten kanıtlar)dır ve inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmettir!"

10 Yunus 57 :

57 Ey insanlar, size Rabbinizden bir öğüt, göğüslerde olan(sıkıntılar)a şifa ve inananlara bir yol gösterici ve rahmet gelmiştir.

12 Yusuf 111 :

111 Elbette onların hikâyelerinde akıl sâhipleri için ibret vardır. Bu (Kur'ân), uydurulacak bir söz değildir; ancak kendinden önceki(Hak Kitabı)nın doğrulanması, her şeyin açıklaması; inananlar için bir kılavuz ve rahmettir.

16 Nahl 64 :

64 Biz sana Kitabı indirdik ki, hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara açıklayasın ve (o Kitap), inanan bir kavim için yol gösterici ve rahmet olsun.

16 Nahl 89 :

89 Her ümmet içinde, kendi aralarından, aleyhlerine bir şâhid getireceğimiz gün, seni de bunların aleyhine şâhid getirmiş olacağız. Sana bu Kitabı, her şeyi açıklayan ve müslümanlara yol gösterici, rahmet ve müjde olarak indirdik.

17 İsra 82 :

82 Biz Kur'ân'dan mü'minlere şifâ ve rahmet olan şeyler indiriyoruz. Ama bu, zâlimlerin ziyanını artırmaktan başka bir katkıda bulunmaz.

27 Neml 77 :

77 Ve elbette o, mü'minlere bir yol gösterici ve rahmettir.

28 Kasas 86 :

86 Sen, o Kitabın, senin kalbine bırakılacağını ummazdın. Ancak Rabbinden bir rahmet olarak (Kitap senin kalbine bırakıldı). O halde kâfirlere arka olma.

31 Lokman 3 :

3 Güzel davrananlara yol gösterici ve rahmet olarak (indirilmiştir).

44 Duhan 6 :

6 Senin Rabbinin acıması gereği olarak (gönderdiğimiz elçilere o gece emirlerimizi açıklar, vahiylerimizi bildiririz). Doğrusu O, işitendir, bilendir.

45 Casiye 20 :

20 Bu (Kur'ân), insanlara kanıtlar(sunmakta)dır; kesin olarak inananlara yol gösterici ve rahmettir.

5 Maide 48 :

48 Sana da kendinden önceki Kitabı doğrulayıcı ve onu kollayıp koruyucu olarak Kitabı gerçekle indirdik. Artık onların aralarında Allâh'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen gerçekten ayrılıp onların keyiflerine uyma! Sizden her biriniz için bir şeri'at ve bir yol belirledik. Allâh isteseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat size verdiğ(i ni'met)ler(i) içinde sizi sınamak istedi. Öyleyse hayır işlerine koşun, hepinizin dönüşü Allah'adır. O size ayrılığa düştüğünüz şeyler(in hakikatin)i haber verecektir.

43 Zuhruf 44 :

44 O (Kur'ân) sana ve kavmine bir Zikir(uyarı, şan ve şeref)dir ve yakında (ona uyup uymadığınızdan) sorulacaksınız.

5 Maide 49 - 50 :

49 Aralarında Allâh'ın indirdiğiyle hükmet, onların keyiflerine uyma ve onların, Allâh'ın indirdiği şeylerin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın! Eğer dönerlerse bil ki Allâh, bazı günâhları yüzünden onları felâkete uğratmak istiyordur. Zaten insanlardan çoğu, yoldan çıkmışlardır.

50 Yoksa câhiliyye hükmünü mü arıyorlar? İyi bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?

95 Tin 8 :

8 Allâh, hüküm verenlerin en iyisi değil midir?

4 Nisa 105 :

105 Biz sana Kitabı gerçek ile indirdik ki, insanlar arasında Allâh'ın sana gösterdiği biçimde hüküm veresin; hâinlerin savunucusu olma!

6 En'am 57 :

57 De ki: "Ben, Rabbimden (gelen) açık bir delil üzerindeyim. Siz ise onu yalanladınız. Acele istediğiniz (azâb) da benim yanımda değildir. Hüküm vermek, yalnız Allah'a âittir. (O) gerçeği anlatır ve O, (dâvâyı çözüp) ayırdedenlerin en iyisidir."

68 Kalem 36-38 :

36 Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz?

37 Yoksa sizin bir Kitabınız var da onda mı (bu hükümleri) okuyorsunuz?

38 Onda istediğiniz her şeyi buluyorsunuz?

13 Rad 37 :

37 Ve işte biz onu, Arapça bir hüküm (hikmet gereğince hükmeden bir Kitap) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, artık seni Allah'tan kurtaracak ne bir veli ne de koruyucu olmaz.




54 Kamer 17,22,32,40 :

17 Andolsun biz, Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

22 Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

32 Andolsun Biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

40 Andolsun biz Kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

19 Meryem 97 :

97 Biz o(Kur'â)n'ı senin diline kolaylaştırdık ki, onunla korunanları müjdeleyesin ve inatçı bir kavmi onunla uyarasın.

6 En'am 114 :

114 Allâh, size Kitabı açıklanmış olarak indirmiş iken O'ndan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, O(Kur'a)nın, gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler, hiç kuşkulananlardan olma.

53 Necm 28 :

28 Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise haktan hiçbir gerçek kazandırmaz. (Zan ile gerçeğe ulaşılmaz.)

6 En'am 116 :

116 Yeryüzünde bulunan(insan)ların çoğuna uysan, seni Allâh'ın yolundan saptırırlar. Onlar sadece zannediyorlar ve onlar sadece saçmalıyorlar.

6 En'am 148 :

148 (Allah'a) Ortak koşanlar diyecekler ki: "Allâh isteseydi ne biz ne de babalarımız ortak koşmazdık, hiçbir şeyi de harâm yapmazdık." Onlardan önce yalanlayanlar da öyle demişlerdi de nihâyet azâbımızı tadmışlardı. De ki: "Yanınızda bize çıka(rıp gösterece)ğiniz bir bilgi (yazılı belge) var mı? Siz sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz."

10 Yunus 36 :

36 Onların çoğu, zandan başka bir şeye uymuyorlar. Zan ise gerçekten hiçbir şey kazandırmaz. Muhakkak ki Allâh, onların ne yaptıklarını bilir.

10 Yunus 66 :

66 İyi bilki, göklerde ve yerde kim varsa hepsi Allâh'ındır. Allah'tan başkasına yalvaranlar (gerçekte koştukları) ortaklara uymuyorlar(116), onlar sadece zanna uyuyorlar, (hayallerine kapılıyorlar) ve onlar sadece saçmalıyorlar.



4 Nisa 174 :

174 Ey insanlar, size Rabbinizden delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik.

5 Maide 15 :

15 Ey Kitap ehli, elçimiz size geldi, Kitaptan gizlediğiniz şeylerin çoğunu size açıklıyor, çoğundan da geçiyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur ve açık bir Kitap gelmiştir.

7 A'raf 157 :

157 Onlar ki yanlarındaki Tevrât ve İncil'de yazılı buldukları o Elçi'ye, o ümmi Peygamber'e uyarlar. O (Peygamber) ki, kendilerine iyiliği emreder, kendilerini kötülükten meneder; onlara güzel şeyleri helâl, çirkin şeyleri harâm kılar, üzerlerindeki ağırlıkları, sırtlarındaki zincirleri kaldırıp atar. O'na inanan, destekleyerek O'na saygı gösteren, O'na yardım eden ve O'nunla beraber indirilen nura uyanlar, işte felâha erenler onlardır.

9 Tövbe 32 :

32 Allâh'ın nurunu ağızlariyle söndürmek istiyorlar. Halbuki, kâfirler hoşlanmasa da Allâh, mutlaka nurunu tamamlamak ister, (bundan başka bir şeye râzı olmaz).

33 Ahzab 46 :

46 Ve izniyle, Allah'a da'vetçi ve aydınlatıcı bir lamba olarak (gönderdik).

42 Şura 52 :

52 İşte sana da böyle emrimizden bir ruh (gönüllere can veren bir söz) vahyettik. Sen Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, doğru yola ilettiğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz sen, doğru yola götürüyorsun:

61 Saff 8 :

8 Ağızlarıyle Allâh'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasa da Allâh, nurunu tamamlayacaktır.

64 Teğabün 8 :

8 Artık Allah'a, Elçisine ve indirdiğimiz ışığa inanın. Allâh, yaptıklarınızı haber almaktadır.

21 Enbiya 10 :

10 Andolsun, size, içinde Zikr'iniz bulunan bir Kitap indirdik. Aklınızı kullanmıyor musunuz?

 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Abi, sen herkezin alim olmasını istiyorsun. Bu eşyanın hilkatine muhalliftir.
Faraza ben cahil, tenbel okuması yazması kısır, dağda yaşayan bedeviyim. Bana bir yolcu bu ayeti okudu ve soruyorum. Bana bütün ayetleri okumamımı tavsiye edeceksin. Bir izahın yok mu?

Ayrıca İhlasSuresinde diyor; Deki Allah samedtir. Ehadtır. Doğmamıştır, doğrulmamıştır"

Allah'ın Ehad olduğunu söyledikten sonra, doğmamış ve doğrulmamış olduğunu söylemek nedendir? Hangi Müslüman Allah'ın doğmuş ve doğrulmuş olduğunu düşünmüş. Allah olmayan bir dalaleti niye kessin?



DUHA sen yine yokustasinki,bana her kesin alim olmasini istedigimi söylerkem;

Andolsun bu Kuran’da her örnekten insanlar için türlü türlü açıklamalarda (sarrafna) bulunduk. İnsanların çoğu ise tanımamakta ayak diretmektedirler.

İsra Suresi 89

Bu ayeti devre disi birakmiyormusun?Benim anlatmak istedigim Allah Ehattir derken neden dogrulmamistir dogmamistir kelimeleri kullanilirken birini orjin Arabca digerlerini Türkce kullanilmaktadir?Eger Surenin tümüne bakildiginda(Aslinda Kurani bir bütün olarak almadigimizda cok büyük sorunlarla karsilasilabilir)Ihlas suresinin ne anlatmak istedigi bir cocuk tarafindan dahi cok kolayca o cocugun anlayisi kadar anlamasi cokmu muhal?Yoksa Alemlerin Rabbi bize acik size bilmecemi VAHYtmis?(Hasa Tenzih ediyorum Allahi Ve Kurani)Eger Kurani bir bütün ele aldigimizda Sahibimiz ve Efendimiz olan Allahin neden böyle bir seyi dikte etmis oldugunu anlamak cokta zor olmasa gerek...

Bilgiyle uzun uzadıya, etraşıca açıkladığımız (fassalna), inanan bir toplum için doğruya iletici ve rahmet olan bir kitabı onlara getirdik.

Araf Suresi 52

Bunları Kuran’da türlü türlü şekillerde (sarf) açıkladık ki öğüt alıp hatırlasınlar. Fakat bu sadece kaçışlarını artırıyor.

İsra Suresi 41

Bu bir kitaptır ki, Hakim ve Her şeyden Haberdar olan, ayetlerini hüküm ifade edici (muhkem) kılmış ve sonra detaylandırıp(fussilet) açıklamıştır.

Hud Suresi 1

Bak iyice kavramaları için ayetleri nasıl türlü şekillerde açıklıyoruz(nusarriful).

Enam Suresi 65

Acaba sormak lazim Duha;Allah eger bu Kurani sadece bir kac kisiye özel kelimelerle VAHY edip anlamalarini murad edilmis ise bu ayetler süs icinmidir Kuranda varligi?Yoksa tüm insanlara gelmemiste sadece bir kac alim icinmidir bunlar?O zaman ben derimki ben anlamadigim bir seyden neden sorumluyum?Ha dersenki anlayanlarin anladigiyla iman et ben beser sözüne ne kadar iman edebilirimki?Hatasizlik Allaha mahsus iken...O Nedenle ben kendimi Allahin Vahyine teslim etmekle mükellefim(43/44)cünki onunla sorgulanacagim.Ve yine anladigim kadari benim sorumlulugumda anlamadigim arastirip ulasamadigim veya sorup Vahyin icerisinde idrak edemedigimi Alemlerin Rabbi olan Sahibimizin ve Efendimizin ilahi Adaletine birakiyorum.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Metin Mete Abim, hem Kur'ana bütün olarak bakılmasını istiyorsun, hem "herkezin alim olmasını istemediğini" söylüyorsun.

Ehad genelde "Allah birdir" olarak meal ediliyor. Aslında "Her şeyde varlığını ve birliğini gösteren ve göstermeyi murad eden Allah" demektir. Vahid ise "her şeyde varlığı ve birliği gözüken Allah" demektir. Ferd ise "tek Allah" demektir.

Madem Allah kendine Ehad diyor. "doğrumamış ve doğrulmamış" olduğunu mana olarak söylemiş, demektir. O zaman, "doğurmamış ve doğrulmamıştır" demek abes olmaz mı?(haşa). Demek "doğurmamış ve doğrulmamış" kelimeleri ile başka bir şeyi murad ediyor. Nedir o murad bunu soruyorum?

Evet Kur'anın bütününü nazara alıp cevap vermeni istiyorum Abim.

Ayrıca "Biz Kur'anı anlayasınız diye Arapça indirdik" ayetinde murad nedir?

Muhabbetle


DUHA lütfen ben hepsinin alim olmasinin gerekli olmadigina vurgu yapiyorum sen istemedigimi söylüyorsun.Eger insan Ilme gönül vermis ise biz sadece Allahin istedigi sekilde dua edebiliriz"Rabbim ilmini artirsin"Vahyin geldigi topluma bakmak gerekir halada ayni düzeydeyiz cünki hala O günki toplum gibiyiz.Müsriklik revacta.Ben bu suredeki aciklamayi en cok Ahmet Huliside detay okudum.Ahmet Hulisi diyorki;Ehad=Parcalanmasi mümkün olmayan bir...Neden dogurmamis/Dogrulmamis dedigindeki hikmeti o günün ümmi olmayan kisilere yönelik oldugunu görmekte ve hatta bugün dahi bu ikilemdeki insanlara oldugunu düsünmekteyim.Asagida vermis oldugun ayet gayet acik;Kuran o anki hitab ettigi toplumun dilinden gelmeseydi acaba ne olurdu?Sanirim bu mihvalde bir ayette vardi......
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Abi, Ehad dediğiniz manada olsa dahi "doğmamış ve doğurmamış" demektir. Zira, eğer bir Tanrı doğmuşsa tek değildir. Doğrumuşsa da tek değildir.

Yani, Ehad ism-i şerifi bu manaları zaten içinde barındırıyor. Bu hal Kur'anın icazına(az sözle çok şey anlatmasına) münafi bir hal kesb etmiyor mu?

Ehad "Allah'ın varlığını ve birliğini eşya ve mahlukatı üstünde göstermesidir" Tamamen küfre vuruyor. Doğmamış ve doğrulmamış isimleri ise şirke vuruyor. Mesela, nefsini firavun gibi, nemrut gibi ilah edinenlere, bazı doğmuş kişilere ilah gibi tasarruf verenlere ve hem Hz. İsa'ya "Allah'ın oğlu" diyenlere vuruyor. Daha bunun gibi manaları içeriyor.
hadis ve alimler olmasa kaç kişi bu hakikati kendi aklı ile görebilir.

Muhabbetle



Kuranin indigi toplumda sadece Müsriklermi yasiyordu DUHA...Musevi ve Iseviler yokmuydu..Özellikle vurgu yapilmis olmuyormu?.
 
Üst Alt