Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Islâm’da örtünme

asilnur

New member
Katılım
18 Eki 2007
Mesajlar
168
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
Konum
Istanbul
Hem kadınlarda, ecnebi erkeklere karşı fıtraten korkaklık, tahavvüf var. Tahavvüf ise, fıtraten tesettürü iktiza ediyor. Çünki sekiz dokuz dakika bir zevki cidden acılaştıracak sekiz dokuz ay ağır bir veled yükünü zahmet ile çekmekle beraber, hamisiz bir veledin terbiyesiyle sekiz dokuz sene, o sekiz dokuz dakika gayr-ı meşru zevkin belâsını çekmek ihtimali var. Ve kesretle vaki olduğundan, cidden şiddetle nâmahremlerden fıtratı korkar ve cibilliyeti sakınmak ister. Ve tesettür ile nâmahremin iştihasını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek, zaîf hilkatı emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir siperi ve kal'ası çarşafı olduğunu gösteriyor. Mesmuatıma göre: Merkez ve payitaht-ı hükûmette, çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde, gâyet âdi bir kundura boyacısı, dünyaca rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayasız yüzlerine bir şamar vuruyor!..

İkinci Hikmet: Kadın ve erkek ortasında gâyet esaslı ve şiddetli münasebet, muhabbet ve alâka; yalnız dünyevî hayatın ihtiyacından ileri gelmiyor. Evet bir kadın, kocasına yalnız hayat-ı dünyeviyeye mahsus bir refika-i hayat değildir. Belki hayat-ı ebediyede

(Orjinal Sayfa:186)

dahi bir refika-i hayattır. Madem hayat-ı ebediyede dahi kocasına refika-i hayattır; elbette ebedî arkadaşı ve dostu olan kocasının nazarından gayrı başkasının nazarını kendi mehâsinine celbetmemek ve onu darıltmamak ve kıskandırmamak lâzım gelir. Madem mü'min olan kocası, sırr-ı imânâ binaen onun ile alâkası hayat-ı dünyeviyeye münhasır ve yalnız hayvanî ve güzellik vaktine mahsus muvakkat bir muhabbet değil; belki hayat-ı ebediyede dahi bir refika-i hayat noktasında esaslı ve ciddî bir muhabbetle, bir hürmetle alâkadardır. Hem yalnız gençliğinde ve güzellik zamanında değil, belki ihtiyarlık ve çirkinlik vaktinde dahi o ciddî hürmet ve muhabbeti taşıyor. Elbette ona mukabil, o da kendi mehâsinini onun nazarına tahsis ve muhabbetini ona hasretmesi mukteza-yı insaniyettir. Yoksa pek az kazanır, fakat pek çok kaybeder.

Şer'an koca, karıya küfüv olmalı, yâni birbirine münasib olmalı. Bu küfüv ve denk olmak, en mühimmi diyanet noktasındadır. Ne mutlu o kocaya ki; kadınının diyanetine bakıp taklid eder, refikasını hayat-ı ebediyede kaybetmemek için mütedeyyin olur.

Bahtiyardır o kadın ki; kocasının diyanetine bakıp "ebedî arkadaşımı kaybetmeyeyim" diye takvaya girer.

Veyl o erkeğe ki; sâliha kadınını ebedî kaybettirecek olan sefahete girer. Ne bedbahttır o kadın ki; müttaki kocasını taklid etmez, o mübarek ebedî arkadaşını kaybeder.

Binler veyl o iki bedbaht zevc ve zevceye ki; birbirinin fıskını ve sefahetini taklid ediyorlar. Birbirine ateşe atılmasında yardım ediyorlar!..

Üçüncü Hikmet: Bir ailenin saadet-i hayatiyesi; koca ve karı mabeyninde bir emniyet-i mütekabile ve samimî bir hürmet ve muhabbetle devam eder. tesettürsüzlük ve açık-saçıklık, o emniyeti bozar, o mütekabil hürmet ve muhabbeti de kırar. Çünki açık-saçıklık kılığına giren on kadından ancak bir tanesi bulunur ki, kocasından daha güzeli görmediğinden, kendini ecnebiye sevdirmeye çalışmaz. Dokuzu, kocasından dahi iyisini görür. Ve yirmi adamdan ancak bir tanesi, karısından daha güzelini görmüyor. O vakit o samimî muhabbet ve hürmet-i mütekabile gitmekle beraber, gâyet çirkin ve gâyet alçakça bir his uyandırmaya sebebiyet verebilir. Şöyle ki: İnsan, hemşire misillü mahremlerine karşı fıtraten şehevanî his taşıyamıyor. Çünki mahremlerin sîmâları, karabet ve mahremiyet cihetindeki şefkat ve muhabbet-i meşruayı ihsas ettiği cihetle; nefsî, şehevanî temayülatı kırar. Fakat bacaklar gibi şer'an mahremlere de göstermesi caiz olmayan yerlerini açık-saçık bırakmak, süflî nefislere göre gâyet çirkin bir hissin uyanmasına sebebiyet verebilir.

Çünki mahremin sîmâsı mahremiyetten haber verir ve nâmahreme benzemez. Fakat meselâ açık bacak, mahremin gayrıyla müsavidir. Mahremiyeti haber verecek bir alâmet-i farikası olmadığından, hayvanî bir nazar-ı hevesi, bir kısım süflî mahremlerde uyandırmak mümkündür. Böyle nazar ise, tüyleri ürpertecek bir sukut-u insaniyettir!..

 

Aisa

New member
Katılım
8 Kas 2007
Mesajlar
79
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Baku
selamun aleykum kardesler

ne kadar uzucu bir sey ki, biz musluman oldugumuz halde islami guzel bir sekilde yasayamiyoruz. bazi konularda sorun kendimizden kaynaklaniyor ama, bazi seyler de var ki devlet engelliyor. sonunda burda - Azerbeycanda da okullarda, isde ve universitelerde bas ortusu yasaklandi. bir seyi anlayamiyorum, nasil oluyor ki bazi kizlar istedikleri kadar acik elbiseler giyiyorlar ve devlet onlara hic bir yasak koymuyor ama, kapali giyinenler onlara dert oluyor??? hatta bazi insanlar acik giyinen kizlari ovuyorlar ve bunu "modernlesme" gibi goruyorlar. bir musluman ulkesinin basortusune boyle tepkisi uzucu bir sey.....
devlet basinda oturanlar bize acikca kapanmayin diyemiyorlar ve bu tur yasaklarla, bizi cemiyetden dislamakla kapananlarin sayini azaltmak istiyorlar. Ama unutuyorlar Allah istemese, onlar hic bir sey elde edemezler.
Allahin rahmeti uzerinize olsun. Selam ve dua ile..........
 

berguzar

New member
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
59
Merhaba Arkadaşlar:
Benim başörtüsüne karşı olduğum anlaşılmış bazı arkadaşlar tarafından, bu üzücü. Bence inanan kadın özgürdür, isteyen başını örter isteyen örtmez ve inanan kadın her ortamda başını örtmek istiyorsa örtmelidirde, bu ister ünv. ister iş farketmez. Benim karşı durduğum kadını erkeği tahrik unsuru olarak gören zihniyet ve yazıkki üzülerek görüyorum hanım arkadaşlarda böyle düşünüyor bazıları.
Yukarıda asilnur rumuzlu arkadaş bir yerden alıntı yapmış nerden alıntı yaptığını bilmiyorum ancak söylediği şeylerin çoğuna katılmıyorum. Ben Kuranı referans ve Kuranla uyuşan hadis ve sünneti ölçü alıyorum.
Örtünme konusunda derin araştırmalarım var, arapça bilmem ama nur suresinde geçen örtünün baş örtüsü değilde hergangi bir örtü olduğunu çok iyi biliyorum. Ayeti bilenler bilir, örtülerinizi yakalarınızın üstüne salın der. Şimdi mantık yürütelim, başı kapalı hangi kadının yakası açık olsun ki Allah bu yönde bir emir versin, bu size mantıklı geliyor mu? Belli ki orda kapatılması istenen bölge baş değil göğüstür.
Ancak şunu yine söylüyorum, ben başı açık bir hanımım ve başörtüsüne karşı değilim. İnanan ve özgür kadınlar istedikleri gibi başlarını açabilir ya da kapatabilir, düşüncem bundan yanadır, bu düşüncem de yaptığım araştırmalarda Kurana bakılarak varılan sonuçtur.
Birde şunu söylemek istiyorum, burda bir arkadaş bana üzücü tabirlerle öğrende gel, kuranı okuda gel gibi elim laflar sarfetmiş, burası seviyeli bir forum gördüğüm kadarıyla, bunlara hiç gerek yoktur diyorum. Sonuçta hepimiz Kurandan sorumluyuz ve aklımızla doğruya ulaşabiliriz diyorum.
Hepiniz Allaha emanet olasınız...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Merhaba Arkadaşlar:
Benim başörtüsüne karşı olduğum anlaşılmış bazı arkadaşlar tarafından, bu üzücü. Bence inanan kadın özgürdür, isteyen başını örter isteyen örtmez ve inanan kadın her ortamda başını örtmek istiyorsa örtmelidirde, bu ister ünv. ister iş farketmez. Benim karşı durduğum kadını erkeği tahrik unsuru olarak gören zihniyet ve yazıkki üzülerek görüyorum hanım arkadaşlarda böyle düşünüyor bazıları.
Yukarıda asilnur rumuzlu arkadaş bir yerden alıntı yapmış nerden alıntı yaptığını bilmiyorum ancak söylediği şeylerin çoğuna katılmıyorum. Ben Kuranı referans ve Kuranla uyuşan hadis ve sünneti ölçü alıyorum.
Örtünme konusunda derin araştırmalarım var, arapça bilmem ama nur suresinde geçen örtünün baş örtüsü değilde hergangi bir örtü olduğunu çok iyi biliyorum. Ayeti bilenler bilir, örtülerinizi yakalarınızın üstüne salın der. Şimdi mantık yürütelim, başı kapalı hangi kadının yakası açık olsun ki Allah bu yönde bir emir versin, bu size mantıklı geliyor mu? Belli ki orda kapatılması istenen bölge baş değil göğüstür.
Ancak şunu yine söylüyorum, ben başı açık bir hanımım ve başörtüsüne karşı değilim. İnanan ve özgür kadınlar istedikleri gibi başlarını açabilir ya da kapatabilir, düşüncem bundan yanadır, bu düşüncem de yaptığım araştırmalarda Kurana bakılarak varılan sonuçtur.
Birde şunu söylemek istiyorum, burda bir arkadaş bana üzücü tabirlerle öğrende gel, kuranı okuda gel gibi elim laflar sarfetmiş, burası seviyeli bir forum gördüğüm kadarıyla, bunlara hiç gerek yoktur diyorum. Sonuçta hepimiz Kurandan sorumluyuz ve aklımızla doğruya ulaşabiliriz diyorum.
Hepiniz Allaha emanet olasınız...

Sizin "doğru budur" diye bildiklleriniz var ve bunlarla alakalı bir doğrulama amacınız yok ise size kimse bir şey yapamaz. Yani inancınızı bu forum sayfaları mümkün değil değiştiremez, yeterki kendi doğrularınızda iddiacı olmayın.
 

asilnur

New member
Katılım
18 Eki 2007
Mesajlar
168
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
Konum
Istanbul
Merhaba Arkadaşlar:
Benim başörtüsüne karşı olduğum anlaşılmış bazı arkadaşlar tarafından, bu üzücü. Bence inanan kadın özgürdür, isteyen başını örter isteyen örtmez ve inanan kadın her ortamda başını örtmek istiyorsa örtmelidirde, bu ister ünv. ister iş farketmez. Benim karşı durduğum kadını erkeği tahrik unsuru olarak gören zihniyet ve yazıkki üzülerek görüyorum hanım arkadaşlarda böyle düşünüyor bazıları.
Yukarıda asilnur rumuzlu arkadaş bir yerden alıntı yapmış nerden alıntı yaptığını bilmiyorum ancak söylediği şeylerin çoğuna katılmıyorum. Ben Kuranı referans ve Kuranla uyuşan hadis ve sünneti ölçü alıyorum.
Örtünme konusunda derin araştırmalarım var, arapça bilmem ama nur suresinde geçen örtünün baş örtüsü değilde hergangi bir örtü olduğunu çok iyi biliyorum. Ayeti bilenler bilir, örtülerinizi yakalarınızın üstüne salın der. Şimdi mantık yürütelim, başı kapalı hangi kadının yakası açık olsun ki Allah bu yönde bir emir versin, bu size mantıklı geliyor mu? Belli ki orda kapatılması istenen bölge baş değil göğüstür.
Ancak şunu yine söylüyorum, ben başı açık bir hanımım ve başörtüsüne karşı değilim. İnanan ve özgür kadınlar istedikleri gibi başlarını açabilir ya da kapatabilir, düşüncem bundan yanadır, bu düşüncem de yaptığım araştırmalarda Kurana bakılarak varılan sonuçtur.
Birde şunu söylemek istiyorum, burda bir arkadaş bana üzücü tabirlerle öğrende gel, kuranı okuda gel gibi elim laflar sarfetmiş, burası seviyeli bir forum gördüğüm kadarıyla, bunlara hiç gerek yoktur diyorum. Sonuçta hepimiz Kurandan sorumluyuz ve aklımızla doğruya ulaşabiliriz diyorum.
Hepiniz Allaha emanet olasınız...
Merhaba kardeşim evet o kişi benim ve Kuranın kesin örtünün emrine karşı geldiğiniz için biraz sert yazmışım kusura bakmayın ama inanın son günlerde çok karşılaşıyorum bu inkarla.Evet Nur suresini tekrar be tekrar okursanız anlarsnızki omuzun acıklığından kasıt gögüs kısmınında erkekler tarafından belli olmaması için cilbab adı verilen başdan aşağı örtüyü anlatmaktadır.Şimdi namaz kılan bir kadın başı açık namaz kılabilirmi evet kılamaz peki Allahın huzuruna nasıl örtünerek çıkıyorsak bize haram olan erkeklerin yanınada öyle çıkmalıyız.Ama açık bir insan da namaz kılabilir örtünerek yani buda a yrı bir konusur.Benim üzüldüğüm nokta inkar olması yani Kuranın kesin hükmü olan şeylerde lütfen kafanıza nefsinize göre yorum yapmayın yapmamak ayırıdır inkar etmek ayrıdır yapmıyorsanız bile inkar etmeyin.Örtüye başda dahildir kardeşim kadının tek tel saçı görünmemelidir.Yapmıyor olsanızda tam bilmeden sadece tahmin yada kaynaksız hayır demeyin...
 

berguzar

New member
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
59
Merhaba Arkadaşlar:
KURAN’DA BAŞI KAPAMAK GEÇMİYOR

Mümin kadınlara da söyle: Bakışları ölçülü olsun ve cinsel organlarını korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünenler hariç açmasınlar. Örtülerini yaka açıklarına koysunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları, yahut babaları, yahut kocalarının babaları, yahut oğulları, yahut kocalarının oğulları, yahut kardeşleri, yahut kardeşlerinin oğulları, yahut kendi kadınları, yahut ellerinin altında bulunanlar, yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar, yahut kadınların mahrem yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, hepiniz topluca Allah’a tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.

24 Nur Suresi 31

Kadını kendi zihniyetine göre yaşatmak isteyen zihniyetin çarpıttığı ayetlerin başında bu ayet gelir. Bu ayetteki “hımar” kelimesi geniş manalı bir kelime olup örtü manasına gelir. Eski Arap yazılarına bakılırsa hımarın yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif edebileceğini görürüz. Hımar, başı örterse başörtüsü olur, masaya konursa masa örtüsü olur. Allah eğer “hımar” kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi “hımarürres” gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi: Böylece “res” kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve örtü kelimesi olan “hımar” ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı. Nitekim abdest alınmasıyla ilgili ayette başın sıvazlanması söyenirken, baş kelimesi Arapça karşılığı ‘res’ ile vurgulanır.

Üstelik ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu geçer. Yani hımarın başı kapatması değil, ayette açıkça yaka dekoltesini örtmesi istenir. (Yaka açığı manasına gelen ‘cuub’ kelimesi hem bu ayette kapanılacak bölgeyi belirtmek için, hem Hz. Musa’nın yaka açığına elini soktuğunu belirten ayetlerde geçer.) “Hımar” kelimesi sırf başörtüsü manasına gelse bile bu ayetten başı örtmek değil, yine yaka dekoltesini kapatmak anlaşılacaktı. Üstelik başörtüsünü Kuran’a maletmek isteyen zihniyet, açık bir saptırma yaparak “felyedribne” fiilini “salsınlar” diye tercüme etmeye kalkmıştır. Böylece ayeti okuyan “başörtüsünü yaka açıklarına salsınlar” şeklinde okuyacaktır. Oysa hiçbir şekilde “darabe” kökünden türeyen “felyedribne” fiili “salsınlar” manasına gelmez. Bu fiille örtünün yaka açığına konulması yani kapatılması anlatılır. Kuran’da salsınlar, indirsinler manasında “felyüdnine” kelimesi kullanılır. Allah böyle bir ifade kullanmak isteseydi “felyedribne” fiili yerine “felyüdnine” fiilini kullanabilirdi. Bu örnek bize gelenekçi zihniyetin, kendi fikirlerini doğru çıkartmak uğruna gereğinde Kuran’daki kelimelerin manasını kaydırmaktan çekinmediğini göstermektedir.

Ayette diğer dikkat etmemiz gereken nokta “süsler” kelimesi ile neyin kastedildiğidir. Bizim kanaatimize göre “süsler” kelimesi ile özellikle “göğüsler” kastedilmektedir. Çünkü ayetteki tüm noktalarla mantıklı bir şekilde göğüs bölgesinin uyum sağladığı kanaatindeyiz. Birincisi, ayette yaka açıklarının kapatılması geçiyor, yaka açıklarından ise göğüsler gözükür. İkincisi, ayette gizlenen süslerin belli edilmesi için ayakların yere vurulmaması geçiyor. Ayaklar yere vurulduğunda vücutta belli olacak yer özellikle göğüslerdir. (sütyenin o dönemde icad edilmediğini düşünürsek bu daha da iyi anlaşılır.) Üçüncüsü, ayetten kendiliğinden görünenler hariç süslerin kapanması söylenmektedir. Ne kadar kapatılmaya çalışılırsa çalışılsın özellikle iri göğüsler, çeşitli fiziksel hareketlerde, hatta rüzgarın esmesiyle elbise yapışınca bile kendini belli edebilir. Ayetten bunun doğal olduğu anlaşılır. Dördüncüsü, ayette süslerin kimlerin yanında açılabileceği söylenir. Kuran’daki diğer ayetlerden kadınların bir kısmının iki yıl gibi uzun bir süre çocuklarını emzirdiğini görüyoruz. Kadının, babası gibi yakınlarının yanında, çocuğu acıktığında ve ağladığında onu emzirmesi gerekebilir. Ayetteki bu açıklamanın özellikle bu konuda kadınlara büyük kolaylık sağlayacağı kanaatindeyiz. Tüm bu izahlara göğüs gibi uyan başka bir bölge bulunmadığı için süslerle özellikle göğüslerin kastedildiği sonucuna varabiliriz. Süsler kelimesinden ziynet, takı gibi maddelerin anlaşılamayacağı ayetin bütünsel olarak ele alınmasıyla açığa çıkar. Çünkü ayette kadınların süslerini kendi kadınları yanında açabileceği geçiyor. Takı gibi maddeler tahrik unsurundan daha çok hava atma unsuru olabilir. Eğer bu hava atma olayı engellenilmeye çalışılsaydı, buna ilk karşı cins erkekler yerine, aynı cinsten olan kadınlar dahil edilirdi. Ayrıca ayakları yere vurunca hangi ziynet, takı eşyası belli olur? Kendiliğinden gözüken ziynet, takı ne olabilir? Araf suresi 31’de ziynet eşyalarının mescid yanında giyilebileceğinin söylenmesi, takıların cami yanı gibi en kalabalık yerlerde de teşhir edilebildiğini, yani saklanmasına gerek olmadığını gösterir. Görüldüğü gibi mantıksal bir elemeyle gidildiğinde ayetin özellikle göğüs bölgesinin kapanmasını vurguladığı anlaşılır.




Yukarıdaki yazı hanifdostlar sitesinden alıntıdır...

Hepiniz Rahmana emanet olasınız...
 
Z

zeynep_hearty

Guest
öncelikle s.a kalemem alınan fikirleri başından bu yana takip etmekteyim üzülerek söylemeliyimki sevgideğer Berguzar alıntı yapmış olduğunuz site sizin kuran ve sünnet anlayışınızla pek uyuşmayan bir sitedir zira kendileri sünnet ve hadis kabul etmezler dolayisiyle kaynak olarak görmeniz ve sunmanız şahsi fikirlerinizin sağlığı açısından pek doğru olmaz kanısındayım kaldıki diğer yandan hadis, sünnet ve müfessirleri kabul etmeyen bir düşünce nasıl oluyorda kurani bir hüküm verebiliyor ...kuranı kerim okuyunca anlaşılaak bir kitap olsa idi resule luzum kalmazdı diğer yandan ayeti kerimede ''resulde sizin için güzle örnekler vardır, size açıklasın diye '' gibi ifadelerle Kur'an-ı kerimin 17 yerinde Resulullaha ''De ki, bana tabi olun'' buyuruluyor... Allahü cc Resulüne tabi olup Onun bildirdiği şekilde tesettüre riayet etmelidir...
resulun bu noktadaki mesuliyetini ve ümmetin neye tabi olacağının emrini aleni bir şekilde vermiştir şu halde anlaşılan odurki kuran rabbin kelamıdır hz muhammed ise kuran kendisine indirilen resuldur şu halde resülün sav hadisi şerifinde zikredilen tesettür ölçüsü nedir nasıl olmadılır?... inanan bir bayanın baz alması gereken kuranın ruhuna uygun hadis ve sünnettir velhasıl resülün bildiridiği tesettür ölçüsüsüdür...belli düzeyde ilmi bir birikimi olmayan avam bir insanın kuranı yanlızca meladen okuyup üzerinden hükümler çıkarması uygun değildir tıbbi içerikli bir kitabı okuyarak hastayı teşhis edip ilaç yapmak ne kadar doğru ise kuranı okuyup hüküm vermek o kadar doğrudur...şu halde bir kaç hadis hatrlamakda faide vardır ...Kadının yüz ve iki elinden başka bütün bedeni avrettir [Mecmaul-enhür, El-mugni]...Hz. Aişe validemiz buyurdu ki:
İlk muhacir kadınlara Allah rahmet etsin! Tesettür âyeti inince, hemen futalarını yırtıp başlarını örttüler buyurdu. (Buhari, Nesai)...hadisi şerfilerinden nur ve hasab suresindende anlaşıldığı üzre inanana kadının el yüzü harici diğer yerleri zinet hükmündedir ...zinetlerini kapatsınlar ifadesinde kasdolunan mana resülünn hadisi ile tesbit edilmiş ve emir aleni bir şekilde kendini göstermiştir... şunuda ifade etmeliyimki doğru başka hak başkadır sizin veya bir başkasının doğrusu olması sözkonusu doğruya hak ve hakkaniyet kazandırmaz kaldıki hak hep haktır...kaleme alınacak br çok ifade var lakin zaman kısadır mümkün olduğu süre içerisinde elzam gördüğüm kadarıyle izah ettim umuyorum anlaşılır olmuştur ....selam ve dua ile...
 

asilnur

New member
Katılım
18 Eki 2007
Mesajlar
168
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
Konum
Istanbul
Bergüzar kardeş örtünmek nefisinize zor geliyor ve inkar yolunu seçiyorsunuz ki sırf sorumluluğundan kurluyorsunuz .Günümüzde bu tip kaynaklar yalan yanlış çoktur lütfen daha gerçekçi kaynaklara yönelin.islam bizim kanaatimiz onun kanaati ne göre değildir Kuranın hükmü beliidir./B]
 

asilnur

New member
Katılım
18 Eki 2007
Mesajlar
168
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
Konum
Istanbul
Siz hep kanaatlere dayanıyor ve adeta çıkış yolu arıyorsunuz Tesettür fıtrıdir ufacık bir kız çocucgunun eline eşrp yada bez parcası verin hemen başını örtmeye çalışır Allah fıtratımıza yaratırken bunu koymuştur.Sizinle aslında geniş ve uzun zamanda bu konuyu konuşmayı çok isterdim.
 

berguzar

New member
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
59
Merhaba Arkadaşlar:
Benimle görüşmek isteyenlerle her platformda özel görüşmeye hazırım. Burada msn adresim mevcuttur, dileyen arkadaşlarla ordan da görüşebiliriz. Ancak konuyla ilgili bir ayet aktarmak istiyorum, umulurki anlaşılır.

Diyanet Vakfı 40. Hiç şüphesiz o (Kur'an), çok şerefli bir elçinin sözüdür.
Elmalılı Hamdi Yazır 40-O (Kur'an), hiç şüphesiz şanlı bir peygamberin getirdiği sözdür.
Süleyman Ateş 40. Ki, o (Kur'an) elbette değerli bir elçinin sözüdür.

--------------------------------------------------------------------------------

Diyanet Vakfı 41. Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz!
Elmalılı Hamdi Yazır 41-Ve O, bir şair sözü değildir. Siz pek az inanıyorsunuz!
Süleyman Ateş 41. O, bir şa'irin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!

--------------------------------------------------------------------------------

Diyanet Vakfı 42. Bir kâhin sözü de değildir (o). Ne de az düşünüyorsunuz!
Elmalılı Hamdi Yazır 42-Bir kahin sözü de değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz!
Süleyman Ateş 42. Bir kahinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!

--------------------------------------------------------------------------------

Diyanet Vakfı 43. (O), âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.
Elmalılı Hamdi Yazır 43-O, alemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.
Süleyman Ateş 43. Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.

--------------------------------------------------------------------------------

Diyanet Vakfı 44. Eğer (Peygamber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı,
Elmalılı Hamdi Yazır 44-O Bizim adımıza bazı laflar uydurmaya kalkışsaydı,
Süleyman Ateş 44. Eğer o, (Muhammed), bazı laflar uydurup bize iftira etseydi,

--------------------------------------------------------------------------------

Diyanet Vakfı 45. Elbette onu kıskıvrak yakalardık.
Elmalılı Hamdi Yazır 45-Elbette Biz onu, o yüzden yeminiyle yakalar (kuvvetle tutar hıncını alır)dık!
Süleyman Ateş 45. Elbette onun sağ(elini veya kuvvet)ini alırdık.

--------------------------------------------------------------------------------

Diyanet Vakfı 46. Sonra onun can damarını koparırdık (onu yaşatmazdık).
Elmalılı Hamdi Yazır 46-Sonra da onun iliğini keser atardık.
Süleyman Ateş 46. Sonra onun can damarını keserdik.

--------------------------------------------------------------------------------

Diyanet Vakfı 47. Hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız.
Elmalılı Hamdi Yazır 47-O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.
Süleyman Ateş 47. Sizden hiç kimse buna engel olamazdı.

--------------------------------------------------------------------------------

Diyanet Vakfı 48. Doğrusu o (Kur'an), takvâ sahipleri için bir öğüttür.
Elmalılı Hamdi Yazır 48-Ve o, hiç şüphesiz takva sahipleri için unutulmayacak bir öğüttür.
Süleyman Ateş 48. O (Kur'an), korunanlar için bir öğüttür.

Şimdi bu ayetler ışığında olaya bakalım. Benim dediğim site hadisi ve sünneti red etmiyor, sadece kuranla çelişenleri red ediyor. Ve ayete dönelim. Bu ayetler ışığında islamın muazzez peygamberi Allahın hüküm koymadığı bir konuda insanlara hüküm olarak verebilir mi? Veremez. Bırakın bunu aklından bile geçirmez, çünkü o çok üstün ahlaklı bir beşer ve elçi idi. Ayrıca başörtüsünü dinin dışında araştırırsanız, bunun sosyal statüyü belirleyen bir ayraç olduğunu da görürsünüz. Günümüzde rahibeler başını kapatmaktadır, siz onlara isa Allahın oğludur dedikleri için kafir diyorsunuz, peki başını kapatınca müslümanmı oluyor rahibeler.
Ayrıca başörtüsü sosyal sınıfın yani sosyal yaşantının dışında iklimsel nedenlerle de örtülür. 50 derece sıcakta başını örtmeyin de görün neler oluyor.
Lütfen arkadaşlar, ön yargılardan uzak, geçmiş öğrendiklerimizden uzak, kuran bugün sanki bize nazil olmuş gibi okursak, doğrular bir bir açığa çıkacaktır.
Ve ayetlerin karşılığında hadis gösterenlere inanamıyorum, kuran yetmez diyenlere inanamıyorum. Allah kuranda defalarca demezmi, dininizi tamamladım, bu kitapta eksik hiçbir şey bırakmadım diye, hiçmi görmediniz bu ifadeleri rica ederim.
Son söz olarak şunu diyorum. İnsan dini de, Allahı da kuran ışığında kendi vicdanında bulacaktır. Ben burda fetva makamı değilim, fetvayı Allah vermiştir. İnsan bunu kendi aklı ve vicdanıyla zaten kavrayacaktır. Ayrıca yineliyorum, ben başörtüsüne karşı değilim. İnanan kadın hürdür, kapatır ya da kapatmaz, tercih kendisinindir.
Hepiniz Allaha emanet olasınız...
 
T

Tanyeri

Guest
Ayrıca yineliyorum, ben başörtüsüne karşı değilim. İnanan kadın hürdür, kapatır ya da kapatmaz, tercih kendisinindir.

Doğru, tercih kendisinindir..
Kapatırsa Allah'ın emrini yerine getirdiği için, rızasına erişir.
Kapatmazsa, emrine karşı geldiği için günaha girer.
Tıpkı içki içen ile içmeyen, zina eden ile etmeyen gibi..
Ama bu konularda ki hükmün aksini iddia etmek, insanı dinden çıkarır.

Ne söylesek faydası olmayacak gibi berguzar.

Hz.Ali demiş ya hani, 'Ya varsa..' diye. O hesapla konuşursak bizde..

Senin söylediğin gibi ise -ki ben öyle olmadığını biliyorum hamd olsun.- kâr senin, biz pek fazla bir şey kaybetmeyiz..
Ama eğer bizim söylediğimiz gibi ise sen ne kaybedersin bir düşün.

Selametle..
 

Aisa

New member
Katılım
8 Kas 2007
Mesajlar
79
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Baku
Ayrıca başörtüsünü dinin dışında araştırırsanız, bunun sosyal statüyü belirleyen bir ayraç olduğunu da görürsünüz. Günümüzde rahibeler başını kapatmaktadır, siz onlara isa Allahın oğludur dedikleri için kafir diyorsunuz, peki başını kapatınca müslümanmı oluyor rahibeler.
Ayrıca başörtüsü sosyal sınıfın yani sosyal yaşantının dışında iklimsel nedenlerle de örtülür. 50 derece sıcakta başını örtmeyin de görün neler oluyor.
Lütfen arkadaşlar, ön yargılardan uzak, geçmiş öğrendiklerimizden uzak, kuran bugün sanki bize nazil olmuş gibi okursak, doğrular bir bir açığa çıkacaktır.
Ve ayetlerin karşılığında hadis gösterenlere inanamıyorum, kuran yetmez diyenlere inanamıyorum. Allah kuranda defalarca demezmi, dininizi tamamladım, bu kitapta eksik hiçbir şey bırakmadım diye, hiçmi görmediniz bu ifadeleri rica ederim.
Son söz olarak şunu diyorum. İnsan dini de, Allahı da kuran ışığında kendi vicdanında bulacaktır. Ben burda fetva makamı değilim, fetvayı Allah vermiştir. İnsan bunu kendi aklı ve vicdanıyla zaten kavrayacaktır. Ayrıca yineliyorum, ben başörtüsüne karşı değilim. İnanan kadın hürdür, kapatır ya da kapatmaz, tercih kendisinindir.
Hepiniz Allaha emanet olasınız...

kardesim, kimse kapanan her kadin muslumandir demiyor, musluman olmak icin once le ilehe illellah-i inanarak ve derk ederek soylemek gerek. eger bunu kabul ediyorsan, demek Allahin buyurduklarini da kabul edeceksin (tabi ki kendi uzerinde uygulamakla). rahibeler kapaniyor evet, ama onemli olani terk ediyorlar, o yuzden cehennemlikler
Nur suresine gelince, Allah "...bas ortulerini goguslerinin uzerine ceksinler...." diye buyuruyor. Bence her sey ortada... Siz soylediginiz gibi olsaydi, goguslerini kapatan elbiseler giysinler diye buyururdu. simdiki gunumuzde kardeslerimizin cogu beden cizgilerini bildiren elbiseler giyorlar, burda bas ortusunun gogusleri ortecek kadar buyuk olmasi ve ya beden cizgilerini bildiren giysiler giyinmenin dogru olmadigi gosteriliyor. hem hadislerden annelerimizin kapali (hatta yuzleri bile) olduklari bilinmekde. onlar ahlakta, ilimde bizden daha iyi olduklari halde kapanmaya luzum goruyorlarsa, biz neden kapanmamaliyiz?
Allah tum muslumanlari hidayete erdirsin!
selam ve dua ile......
 
Üst Alt