Peygamberlerle, Salih kullarla tevessül etmenin, onlarla teberrük etmenin, eserleri
Peygamberlerle, Salih kullarla tevessül etmenin, onlarla teberrük etmenin, eserleri
Peygamberlerle, Salih kullarla tevessül etmenin, onlarla teberrük etmenin, eserleri ile teberrük etmenin haram olduğunu iddia etmesi.
Onbirinci Mesele:
-Peygamberlerle, Salih kullarla tevessül etmenin, onlarla teberrük etmenin, eserleri ile teberrük etmenin haram olduğunu iddia etmesi.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir:
1-Er-Redu Alal Mantıkiyyin
2-Et-Tevessül vel Vesile
3-El-Feteval Kübra
“Et-Tevessül vel Vesile” adlı kitabında “ancak bidat olan ziyaret, yani haram olan ziyaret o da ölüden dua veya şefaat istemek veya onun kabrinin yanında (dua kabul olunur diye) dua etmek, bu tür ziyaretler kesinlikle peygamber efendimiz ona izin vermemiştir. Sahabelerde bunu yapmamıştır. Bu davranış ve fiiller şirkin türündendir ve şirkin sebeplerindendir.”
CEVAP:
İlk önce İmam İbni Hacer Heytemi “Haşiyet İbni Hacer Ala Şerhil İdah” adlı kitabında diyor ki; “Hiç kimse İbni Teymiyye’nin sözlerini almasın. Çünkü Allâh-u Teâlâ bu kimseyi saptırmıştır. Onun aleyhine İmam Sübki geniş bir yazı yazmıştır. İbni Teymiyye, Peygamberimizin hakkında iftira atması beklenilir. Çünkü o, Allâh hakkında bile iftira atmıştır. Allâh’a organ mahiyetinde el, göz, ayak ve yön nispet etmiştir. Bundan dolayı birçok âlim onu tekfir etmiştir.”
İmam El Kevseri, “Haşiyet es-Sayfu Sakil” şöyle demiş; “Peygamber Efendimiz aleyhissaletu vesselamın kabrini ziyaret etmenin hakkında çok hadisler vardır. Bu hadisleri Hafız Selahattin El Ale’i bir kitapta toplamıştır. İmam Ali el-Kari “Eş Şifa” adlı kitabının açıklamasında diyor ki; “Hanbelîlerden olan İbni Teymiyye bu konuda aşırı gitmiştir. Peygamber Efendimizin kabrini ziyaret etmenin haram olduğunu iddia etmiştir. Bazı kişiler bu ziyaretin dinimizde bilinmesi gereken konulardan bir tanesi olduğundan dolayı bunu inkâr eden kimsenin kâfir olacağını bildirmiştir.” Bu doğrudur. Çünkü âlimlerin icmaı ile müstahap olan bir şeyi tahrif etmek kesinlikle doğru değildir. Bu da küfürdür.” İnsanları Peygamber Efendimizin kabrini ziyaret etmenin engellenmesinin sebebi Peygamber Efendimize olan kalplerindeki kinlerinden dolayıdır.”
İmam Tabarani’nin rivayet ettiğine göre gözleri görmeyen bir kişinin Peygamber Efendimizin yanına gelerek şöyle dedi: ”Ey Allâh’ın Resulü! Benim körlüğüm için dua eder misiniz?” Peygamberimiz, o adama; “İstersen sabret, istersen sana dua edeyim.” diye cevap verdi. O adam: “Bana yardım edecek kimse yoktur” dedi. Peygamber Efendimiz ona dedi ki: ”Abdest haneye git ve abdest al sonra iki rekât namaz kıl, sonra şu duayı oku: “Ey Allâh’ım! Sana rahmet Peygamberi olan senin Peygamberinle dua ve teveccüh ediyorum. Ya Muhammed, seninle Allâh’a teveccüh ediyorum ki.....“ Bu olay esnasında hazır olan ve onu nakleden Osman B. Huneyf şöyle demiştir: “Allâh’ın adına yemin ediyorum ki, oradan ayrılmadan ve uzun bir süre geçmeden o adam, gözleri açık bir şekilde içeri girdi.”
Bundan anlaşıyor ki:
1-Peygamber Efendimiz, gözleri görmeyen adama tevessül duasını öğretti.
2-Bu olayı nakleden Osman B. Huneyf ismindeki sahabe bu duayı Hz. Osman’ın zamanında Hz. Osman’dan isteği olan birine öğretmiştir. Yani Sahabe olan Osman B. Huneyf, Peygamber Efendimizin vefatından sonra birine bu duayı öğretmiştir.
3-Yukarıda geçen Osman B. Huneyf’in iki olayını İmam Tabarani “El- Mu’cem El-Kebir ve El-Mu’cem Es-Sağir” adlı kitaplarında rivayet edip sahih olduğunu söylemiştir.
İmam Hâkîm’in “El-Müstedrak” adlı kitabında Hz. Ömer’den rivayet ettiği hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: ”Âdem alayhisselem ağaçtan yedikten sonra: ‘Ey Allâh’ım, Muhammed hakkı için beni bağışla’ diye dua etti…” Bu hadisi İmam Hâkîm bu hadis hakkında senedinin sahih olduğunu açıklamıştır. Aynı hadisi İmam Beyhâki de rivayet etmiştir.
İmam Buhari’nin “El-Edep El-Mufrad” adlı kitabında rivayet ettiğine göre Hz. Ömer’in oğlunun ayağına bir hastalık meydana geldi (Hidr hastalığı). Sahabelerden biri ona “En sevdiğin kişinin ismini zikret” dedi. O da “Ya Muhammed” demiş. Ayağındaki hastalık geçti. Bu olay Peygamber Efendimizin vefatından sonra olmuştur. Bu hadisi İmam İbni Sünni “Amel el-yem velleyleh” adlı kitabında da rivayet etmiştir.
Bu hadisi İbni Teymiyye “El-Kelim Et-Tayyib-Güzel Sözler” adlı kitabında da nakletmiştir.
Hanbelî olan İmam Ebul Vefa b. Akil “Et-Tezkirah” adlı kitabında Peygamber Efendimizin şehrine, Medine’sine gittiği zaman ne yapılır çok güzel bir şekilde anlatmıştır. Bu da el yazması kitabında bulunmaktadır. Bu el yazısı Dimaşk’taki Zahiriye Kütüphanesi 87 nolu bölümünde bulunmaktadır. Bu yazıda şöyle diyor:” Peygamber Efendimizin kabrine gelip dua ettikten sonra der ki; “Ey Allâh’ım! Rahmet Peygamberi olan Muhammed aleyhissaletu vesselam ile Sana teveccüh ediyorum. Ey Allâh’ın Resulü! Seninle Allâh’a (Allâh’ın Kıblesine) yöneldim, Allâh’a teveccüh ettim. Ey Allâh’ım! Muhammed’in hakkı için beni affet” diye dua etsin.” Ve diyor ki: “Dilerse Peygamber Efendimizin minberini, Peygamber Efendimizin hutbe verdiği yere ellerini sürmesi müstahaktır.”
İmam Hafız İbnil Cevzi “El-Vefa Bi Ehvel Mustafa” adlı kitabında ve aynı zamanda Hafız Ed-Diya el-Makdisi’nin rivayet ettiklerine göre, Ebu Bekir b. Mukkari diyor ki; “Ben, Tebarani ve Ebuş Şeyh, Peygamber Efendimizin cami avlusundaydık. Çok acıkmıştık ve o gün hiçbir şey yememiştik. Akşam yemeği vakti geldiğinde Peygamber Efendimizin kabrine gidip şöyle dedi: “Ey Allâh’ın Resulü! Çok acıktık.” Yani Peygamber Efendimizden yardım dilemişti. Daha sonra gittim. Ebul Kasım bana dedi ki: “Otur, ya rızk gelecek ya da öleceğiz” daha sonra ben ve Ebuş Şeyh kalktık, Tebarani orada kaldı. Hz. Ali’nin soyundan gelen biri geldi ve kapıyı çaldı. Kalkıp kapıyı açtık. Onun yanında iki genç vardı. Her birinin elinde büyük bir sepet vardı. Sepetlerin içi yemeklerle doluydu. Yedik, kalanı götüreceklerini zannettik. Ama sepetleri bırakıp, o iki genç kalkıp gittiler. Hz Ali’nin soyundan gelen kişi dedi ki: ‘Peygamber Efendimize şikâyette mi bulundunuz?’ Peygamber Efendimizi rüyamda gördüm, sizlere yemek getirmemi emretti.”
İmam Subki “Şifaus Sakam” adlı kitabında ”Peygamber Efendimiz yaratılmadan önce, yaratıldıktan sonra, hayattayken, vefatından sonra, Berzah âlemindeyken ve kıyamette, hesap sahasında ve cennette bile onunla tevessül etmek caizdir” demiştir.
Hanbelî İmam Buhuti “Keşşafı Kına” adlı kitabında diyor ki; “Kabre el sürmede hiçbir beis yoktur. Ve Peygamber Efendimizin hücresini öpmek de müstahaptır.”
İmam Meri b.Yusuf el-Hambeli “Gayetul Munteha” adlı kitabında diyor ki; “Bereket umularak bir kabre dokunmakta herhangi bir beis yoktur.”
İmam El Merdavi el-Hanbelî “El İnsaf” adlı kitabında diyor ki; “Kabre dokunmak caizdir. Bunda herhangi bir kerahet yoktur.”
İmam El Semhudi, “Vefaul Vefa” adlı kitabında diyor ki: “Bilal radiyaallâhuanhu Şam’dan kalkıp Peygamber Efendimizin ziyaretine geldiğinde kabrine gelip orada ağlamaya başladı. Yüzünü kabre sürmeye başladı.” İmam Hafız İbni Hacer Askalani diyor ki: “Hacerul Esved’i öpmek caiz olduğundan âlimler ‘saygı gösterilmesi gereken insan olsun cansız olsun öpmek caizdir’ demişlerdir şeklinde buyurmuştur. İmam Ahmed bin Hanbel’e, Peygamber efendimizin kabrini ve minberini öpmek konusunda soru soruldu. O, bu sorunun cevabı olarak “Bunda beis yoktur” demiştir. Aynı şekilde et-Tayyib en-Neşiri rivayet ettiğine göre el-Muhib et-Tayyib şöyle dedi: Peygamber Efendimizin kabrine dokunup, kabri öpmek caizdir. Salih âlimlerin görüşü de budur.”
İmam el-Ayni “ Umdetul Kari Bişer Sahihil Buhari” adlı kitabında, İmam Ahmed bin Hanbel, İmam Şafii’nin elbisesini yıkayıp suyunu içtiğini” nakletmiştir.
Hafız İbni Bin Şeybe ”El-Musannaf” adlı kitabında diyor ki: “Yezid Bin Abdilmelik diyor ki: ’Sahabelerden bir grubun cami boş olduğu zaman Peygamber Efendimizin minberine gidip el sürüp dua ettiklerini gördüm.
İmam Ahmed’in oğlu Abdullah’ın “Sualet Abdullâh b. Hanbel” adlı kitabında diyor ki; “Babamın, bir kimsenin Peygamber Efendimizin hutbe okuduğu yeri bereketlenme niyetiyle dokunursa hükmü nedir? Buna cevap olarak dedi ki; ‘Bunda beis yoktur.’ demiştir.” ( Keşful Kifâ’)
Hatta tevessülün haram olduğunu iddia eden İbni Teymiyye “İktidaus Sırat el-Mustekim” adlı kitabında İmam Ahmed’in Peygamber Efendimizin minberine, oturduğu yere ve elini koyduğu yere el sürmenin caiz olduğunu nakletmiştir.
İmam Buhari ve İmam Müslim’in Enes’ten rivayet ettiklerine göre Peygamber Efendimiz Veda Haccı’nda saçını kestirdikten sonra saçlarını Ebu Talha’ya verip “İnsanlara dağıt” demiştir.
İmam Ahmed’in, “Müsned” inde rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz tırnaklarını kesip kendisi bizzat insanlara dağıtmıştır.
İmam Beyhaki “Deleil en-Nübüvve” ve İmam Hâkim “El-Müstedrak” adlı kitaplarında rivayet ettiklerine göre, Yermük Savaşı’nda Sahabe Halit B. Velid takkesini kaybetmiştir. “Arayınız” dedi. Tüm sahabelerle birlikte aradılar ama bulamadılar. Tekrar “Arayınız” dedi. En sonunda buldular. Sonra Hz. Halit şöyle dedi: “Peygamber Efendimiz umrede saçını kestirdi. İnsanlar Peygamberimizin saçından alabilmek için yarıştılar. Onlardan önce Peygamberimizin ön saçlarından birkaç tane aldım ve bu takkemde sakladım. Bunlarla katıldığım her savaşı kazandım.” Hafız İbni Hacer El-Heysemi bu hadis hakkında şöyle demiştir: “Bu hadisi İmam Tabarani ve İmam Ebu Ya’le rivayet etmişlerdir.
İmam Müslim’in “Sahih” inde rivayet ettiğine göre Ebu Bekir’in kızı Esma, bir cübbe göstererek şöyle dedi: “Bu, Peygamber Efendimizin cübbesidir. Aişe’nin yanındaydı. Aişe vefat ettiğinde ben aldım. Peygamber Efendimiz giyerdi. Biz de bu cübbeyi yıkayıp suyunu hastalara içirirdik.”