Sultan Nasıruddin döneminde, İbn Teymiyye’ye kötülük edenler gelip ondan özür dilediklerinde “hepinize hakkımı helal ediyorum” demiştir.
Sultan Nasıruddin, İbn Teymiyye’ye kötülük eden alimlerden intikam almak istiyordu. İbn Teymiyye’den bunları öldürmek için fetva istemiş, İbn Teymiyye bu fetvayı vermemişti.
İbn Teymiyye, “kanlarını dökmek haramdır, onlara işkence de etmek caiz değildir” diyerek, kendisine zulmeden bu alimleri affetmiştir…
Sultan Nasıruddin, “ama, onlar sana işkence ettiler ve seni defalarca öldürmek istediler” demiş.
İbn Teymiyye ise, “Bana işkence yapanlara hakkımı helal ediyorum. Allah ve Rasulüne karşı kötülük edenlerden Allah intikamını alır. Ben kendim için intikam istemiyorum” demiştir…
İbn Teymiyye, merhamette daha da ileri giderek, Sultan Nasıruddin’den onların bağışlanmalarını rica etmiş ve “eğer onları öldürürsen, yerlerini dolduracak kimse bulamazsın” diyerek affedilmelerini sağlamıştır…
Bu affedilenler arasında İbn Teymiyye’nin en şedid düşmanı olan, maliki kadısı İbn Mahluf’da vardır. İbn Mahluf aynen şöyle demiştir: “İbn Teymiyye gibisini görmedim. Biz ona kötülük etmek istedik, ancak gücümüz yetmedi, onun gücü bize yettiği halde o bizi bağışladı”…
muhammed ebu zehra, mezhepler tarihi...
Mısır sarayında Sultan ile İbn Teymiyye arasında cereyan eden ve üstadın ulüvv-i cenâbını gösteren bir muhâvereyi İbn Kesîr, tarihinde şöyle bildiriyor:
Melik Nâsır:
- Üstâd! Beni istifaya mecbur, seni de daimâ bîhuzûr eden bu Nasr-ı Müncî ile arkadaşlarını idam edeceğim, siz ne dersiniz? diye sormuş. İbn Teymiyye cevâben:
- Hayır, bunu yapmayınız. Bunlar âlim ve dânişmend kimselerdir. Bunları öldürürsen bir daha bunlar kadar yüksek ilim adamları bulamazsınız. Nesl-i ilmî munkati olur. Siz, bunları affediniz. Bana gelince, beni rencîde edenlere karşı hakkımı helâl ediyorum. Kimseden intikam almağa heveskâr değilim. Bunlar, Allah'a ve resûlüne karşı kusur etmişlerdir. Onun cezasını da Allah verir, diyerek muhaliflerini muhakkak bir ölümden kurtarmıştır.
Vaktile İbn Teymiyye aleyhinde icrâ-yi faaliyyet edenlerden İbn Mahlûf şöyle demiştir: "Ben İbn Teymiyye kadar sahib-i kerem bir kimse görmedim. Biz onu öldürtmek istedik, fırsat bulup muvaffak olamadık. Halbuki o fırsat buldu, fakat bizi koruyup muhakkak olan bir ölümden kurtardı."
Sultan Nasıruddin, İbn Teymiyye’ye kötülük eden alimlerden intikam almak istiyordu. İbn Teymiyye’den bunları öldürmek için fetva istemiş, İbn Teymiyye bu fetvayı vermemişti.
İbn Teymiyye, “kanlarını dökmek haramdır, onlara işkence de etmek caiz değildir” diyerek, kendisine zulmeden bu alimleri affetmiştir…
Sultan Nasıruddin, “ama, onlar sana işkence ettiler ve seni defalarca öldürmek istediler” demiş.
İbn Teymiyye ise, “Bana işkence yapanlara hakkımı helal ediyorum. Allah ve Rasulüne karşı kötülük edenlerden Allah intikamını alır. Ben kendim için intikam istemiyorum” demiştir…
İbn Teymiyye, merhamette daha da ileri giderek, Sultan Nasıruddin’den onların bağışlanmalarını rica etmiş ve “eğer onları öldürürsen, yerlerini dolduracak kimse bulamazsın” diyerek affedilmelerini sağlamıştır…
Bu affedilenler arasında İbn Teymiyye’nin en şedid düşmanı olan, maliki kadısı İbn Mahluf’da vardır. İbn Mahluf aynen şöyle demiştir: “İbn Teymiyye gibisini görmedim. Biz ona kötülük etmek istedik, ancak gücümüz yetmedi, onun gücü bize yettiği halde o bizi bağışladı”…
muhammed ebu zehra, mezhepler tarihi...
Mısır sarayında Sultan ile İbn Teymiyye arasında cereyan eden ve üstadın ulüvv-i cenâbını gösteren bir muhâvereyi İbn Kesîr, tarihinde şöyle bildiriyor:
Melik Nâsır:
- Üstâd! Beni istifaya mecbur, seni de daimâ bîhuzûr eden bu Nasr-ı Müncî ile arkadaşlarını idam edeceğim, siz ne dersiniz? diye sormuş. İbn Teymiyye cevâben:
- Hayır, bunu yapmayınız. Bunlar âlim ve dânişmend kimselerdir. Bunları öldürürsen bir daha bunlar kadar yüksek ilim adamları bulamazsınız. Nesl-i ilmî munkati olur. Siz, bunları affediniz. Bana gelince, beni rencîde edenlere karşı hakkımı helâl ediyorum. Kimseden intikam almağa heveskâr değilim. Bunlar, Allah'a ve resûlüne karşı kusur etmişlerdir. Onun cezasını da Allah verir, diyerek muhaliflerini muhakkak bir ölümden kurtarmıştır.
Vaktile İbn Teymiyye aleyhinde icrâ-yi faaliyyet edenlerden İbn Mahlûf şöyle demiştir: "Ben İbn Teymiyye kadar sahib-i kerem bir kimse görmedim. Biz onu öldürtmek istedik, fırsat bulup muvaffak olamadık. Halbuki o fırsat buldu, fakat bizi koruyup muhakkak olan bir ölümden kurtardı."