Abdullah el-Necdi
New member
"HADISLERE IHTIYAC YOKTUR" DIYENLERE BIR SORU
Kendilerini "Hanifler" tesmiye eden ve "Bize Kur'an yeter - Hadislere ihtiyac yok" diyen zevata bir sorum olacak;
- Hadisleri de dinin bir kaynagi olarak gören geleneksel müslüman profili ile, hadisleri kaynak kabul etmeyen birinin profili, "dini pratikler acisindan" hangi noktalarda farklilasmaktadir ?
Sizler, "Hadislere ihtiyac yoktur" demek sureti ile diger müslümanlardan kendinizi ayirmakta, araya bir "fark" koymaktasiniz. Ancak, "Kur'an yeter" sözünüz, bu hali ile oldukca soyut kaldigi icin pek bir anlam ifade etmemekte ve bir slogan olmaktan öteye gidememektedir. Düsünsel bazda birseyin kabul edilip-edilmemesi yönündeki gerekceleri konusmak, ayri bir mesele. Benim bilmek istedigim; ortaya koydugunuz bu farkin bir müslümanin dini pratiklerindeki somut tezahürlerinin neler oldugu. Zira mezhebinizi ancak bu sekilde tanitabilirsiniz. Bu farklar ortaya konulmadigi taktirde, (simdiye dek oldugu gibi) yüklemi olmayan bir konudan bahsediyor olacaksiniz.
Bu soru, size, mezhebinizi tanitma firsati veriyor. Insanlari kendisine cagirdiginiz yolu aciklama imkani sunuyor. Din, hadislerden arindirdirildiginda, müslümanin (a) "hangi amelleri", (b) "ne sekilde" degismis olacak ? Ancak dikkat edin, söyleyecekleriniz, aleyhinizde delil olmasin. "Hadisleri attim" demek kolay. Bunun iktizasinin ne oldugunu bilip-bilmediginiz, vereceginiz cevaplardan görülecektir. Yolunuzu tam olarak aciklamaniz icin, "her noktayi" belirtmeniz gerekmekte. Hadislere dayali tek bir form dahi dinde birakmamalisiniz. Sonucta sirke düsmek istemezsiniz. Zira, hadis ile amel etmek size göre sirk ise, söyleyecekleriniz de "her yönden" sadece ama sadece Kur'an ayetleri ile sabit bulunmali, hadislere dayali hicbir yönü olmamali.
Hadis ulemasinca cok saglam usuller gelistirilerek ve siki kriterler uygulanarak tesbit edilmis olan sahih hadislere itibar etmiyor iseniz, saglamligi, güvenilirligi bunlar kadar olmayan-olamayan ve fakat bütün bir insanlik icin koskoca tarih kendileri üzerine bina edilmis olan vesikalari haydi haydi red ediyor olmalisiniz. Bu durumda sizin icin "bilinebilir" olan, yalniz Kur'an'in degindigi belli-basli hususlar kalmakta. Onun haricinde benimsediginiz hicbir bilgi bulunmamali. Sizce ne dört halifenin varligi sabittir, ne de tarihte dogu veya batidaki herhangi bir sahsin, olayin, devletin vs varligi. Konusma imkaniniz ne de kisitli.
"Biz onlari sadece 'din' olarak benimsemeyiz" derseniz, "Bilgiye ne tuhaf bir yaklasiminiz var" deriz. Zira, bir bilgi, sizce de ya dogrudur veya degildir. Dogru ise, onu, tarihe iliskin olmasi halinde götürüp tarihe uyguladiginiz gibi, dine iliskin olmasi halinde de götürüp dine uygulamalisiniz, ki tutarsizliga düsmeyesiniz. Dine uygulamiyor iseniz, ona "dogru bilgi" de dememek durumundasiniz.
Bu son iki paragraf sizi irite etmesin. Burada asil maksadim tenkid degildi. Maksadim; mezhebinizi, "slogan"dan ziyade, ilk defa "gercek manada" ortaya koyabilmenize imkan tanimaktir. Hadisleri atmak, din lehine "büyük bir is" ise, cevap olarak siralayacaginiz fark niteligindeki noktalarin da bir hayli cok olacagi malum. O nedenle size epey süre taniyorum. Rahat rahat akliniza geldikce ekleyebilirsiniz. Cünkü, dini bir bütün olarak bastan sona gözden gecirmeniz, geleneksel anlayistaki her bir hususa iliskin hadislerin o ameliye icin ne derece kaynak pozisyonunda bulundugunu tesbit etmeniz ve onlarin cikarilmasi ile geriye kalanin ne oldugunu dogru teshis etmeniz gerekecektir. Saymadiginiz herseyi ise, geleneksel anlayistaki bicimi ile sizin de benimsediginizi kabul edecegim. Onlar arasinda hadis ile sabit bir yönün bulunmasi, sizin de, kendinizce sirke düsmüs olmanizi gerektirecektir. Bir tek örnek; mesela abdesti, geleneksel anlayistaki bicimi ile benimsiyor, müslümanlarin aldiklari gibi abdest aliyor olsa idiniz, bu, Sünnet ile sabit bulundugu icin, sizi sizce sirke götürmüs olurdu.
( Hakkinizda kullandigim "mezhep" tabirinden haz etmedi iseniz, arzu ettiginiz herhangi bir tabiri istimal edilmis sayin )
Kendilerini "Hanifler" tesmiye eden ve "Bize Kur'an yeter - Hadislere ihtiyac yok" diyen zevata bir sorum olacak;
- Hadisleri de dinin bir kaynagi olarak gören geleneksel müslüman profili ile, hadisleri kaynak kabul etmeyen birinin profili, "dini pratikler acisindan" hangi noktalarda farklilasmaktadir ?
Sizler, "Hadislere ihtiyac yoktur" demek sureti ile diger müslümanlardan kendinizi ayirmakta, araya bir "fark" koymaktasiniz. Ancak, "Kur'an yeter" sözünüz, bu hali ile oldukca soyut kaldigi icin pek bir anlam ifade etmemekte ve bir slogan olmaktan öteye gidememektedir. Düsünsel bazda birseyin kabul edilip-edilmemesi yönündeki gerekceleri konusmak, ayri bir mesele. Benim bilmek istedigim; ortaya koydugunuz bu farkin bir müslümanin dini pratiklerindeki somut tezahürlerinin neler oldugu. Zira mezhebinizi ancak bu sekilde tanitabilirsiniz. Bu farklar ortaya konulmadigi taktirde, (simdiye dek oldugu gibi) yüklemi olmayan bir konudan bahsediyor olacaksiniz.
Bu soru, size, mezhebinizi tanitma firsati veriyor. Insanlari kendisine cagirdiginiz yolu aciklama imkani sunuyor. Din, hadislerden arindirdirildiginda, müslümanin (a) "hangi amelleri", (b) "ne sekilde" degismis olacak ? Ancak dikkat edin, söyleyecekleriniz, aleyhinizde delil olmasin. "Hadisleri attim" demek kolay. Bunun iktizasinin ne oldugunu bilip-bilmediginiz, vereceginiz cevaplardan görülecektir. Yolunuzu tam olarak aciklamaniz icin, "her noktayi" belirtmeniz gerekmekte. Hadislere dayali tek bir form dahi dinde birakmamalisiniz. Sonucta sirke düsmek istemezsiniz. Zira, hadis ile amel etmek size göre sirk ise, söyleyecekleriniz de "her yönden" sadece ama sadece Kur'an ayetleri ile sabit bulunmali, hadislere dayali hicbir yönü olmamali.
Hadis ulemasinca cok saglam usuller gelistirilerek ve siki kriterler uygulanarak tesbit edilmis olan sahih hadislere itibar etmiyor iseniz, saglamligi, güvenilirligi bunlar kadar olmayan-olamayan ve fakat bütün bir insanlik icin koskoca tarih kendileri üzerine bina edilmis olan vesikalari haydi haydi red ediyor olmalisiniz. Bu durumda sizin icin "bilinebilir" olan, yalniz Kur'an'in degindigi belli-basli hususlar kalmakta. Onun haricinde benimsediginiz hicbir bilgi bulunmamali. Sizce ne dört halifenin varligi sabittir, ne de tarihte dogu veya batidaki herhangi bir sahsin, olayin, devletin vs varligi. Konusma imkaniniz ne de kisitli.
"Biz onlari sadece 'din' olarak benimsemeyiz" derseniz, "Bilgiye ne tuhaf bir yaklasiminiz var" deriz. Zira, bir bilgi, sizce de ya dogrudur veya degildir. Dogru ise, onu, tarihe iliskin olmasi halinde götürüp tarihe uyguladiginiz gibi, dine iliskin olmasi halinde de götürüp dine uygulamalisiniz, ki tutarsizliga düsmeyesiniz. Dine uygulamiyor iseniz, ona "dogru bilgi" de dememek durumundasiniz.
Bu son iki paragraf sizi irite etmesin. Burada asil maksadim tenkid degildi. Maksadim; mezhebinizi, "slogan"dan ziyade, ilk defa "gercek manada" ortaya koyabilmenize imkan tanimaktir. Hadisleri atmak, din lehine "büyük bir is" ise, cevap olarak siralayacaginiz fark niteligindeki noktalarin da bir hayli cok olacagi malum. O nedenle size epey süre taniyorum. Rahat rahat akliniza geldikce ekleyebilirsiniz. Cünkü, dini bir bütün olarak bastan sona gözden gecirmeniz, geleneksel anlayistaki her bir hususa iliskin hadislerin o ameliye icin ne derece kaynak pozisyonunda bulundugunu tesbit etmeniz ve onlarin cikarilmasi ile geriye kalanin ne oldugunu dogru teshis etmeniz gerekecektir. Saymadiginiz herseyi ise, geleneksel anlayistaki bicimi ile sizin de benimsediginizi kabul edecegim. Onlar arasinda hadis ile sabit bir yönün bulunmasi, sizin de, kendinizce sirke düsmüs olmanizi gerektirecektir. Bir tek örnek; mesela abdesti, geleneksel anlayistaki bicimi ile benimsiyor, müslümanlarin aldiklari gibi abdest aliyor olsa idiniz, bu, Sünnet ile sabit bulundugu icin, sizi sizce sirke götürmüs olurdu.
( Hakkinizda kullandigim "mezhep" tabirinden haz etmedi iseniz, arzu ettiginiz herhangi bir tabiri istimal edilmis sayin )