Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ey Nefsim!!!!!!

C

c0ld

Guest
yok ne münasebet reyyan abla hakkında oyle düşünmem söz konusu deil.ben aslında forumu sadece okurum yazı yazmak gibi bi iradeyi henüz kendimde buldum.ama oyle başlıklar varki okurken sokak kavgası misali başımı eğerek geçiyorum bu başlıkla alakası yok sanırım şimdi anlaşılmıştır.
 

reyyan

New member
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
1,279
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
45
yok ne münasebet reyyan abla hakkında oyle düşünmem söz konusu deil.ben aslında forumu sadece okurum yazı yazmak gibi bi iradeyi henüz kendimde buldum.ama oyle başlıklar varki okurken sokak kavgası misali başımı eğerek geçiyorum bu başlıkla alakası yok sanırım şimdi anlaşılmıştır.

allah razi olsun asla yanlış anlaşılmak istemem o sokak kavgası dedin yer nerde
 
C

c0ld

Guest
namazla ilgili iki konu var abla;abla diyorum kusura bakmayın öyle gördüm sadece.yalnız böyle şikayet eder gibi oluyo tartışmaktan hiç hoşlanmam o yüzden
istişare sansım olmadı
 

reyyan

New member
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
1,279
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
45
wp4hkm8.jpg
 

..:Þirine:..

New member
Katılım
7 Şub 2007
Mesajlar
32
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Konum
tr
allah razı olsun... allah bizi nefsimizin yapacağı o büyük kötülüklerden korusun inşallah....
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
ey nefsim.

ey nefsim.

EY NEFSİM



Nefsim ve ben. Bir bütünüz ikimiz. Her zaman ayrılmaz bir bütün. O nereye ben oraya, ben nereye o oraya. 263.000 saat zamanda yol almışız birlikte. 263.000 zaman yolu katettik birlikte. Oturup nefsimle, kendimle konuşma ihtiyacı hissediyorum artık.



Ey nefsim :

Hep istediğini yedim, hep istediğini giyindim, hep istediğin yere gittim, hep istediğin gibi konuştum, hep istediklerini karşılayabilmek için çalıştım, hep isteklerin için harcadım, hep istediklerini aldım. . . hep hep hep . . .



Yoruldum artık.



Biraz azalt isteklerini. Yoruldum artık.



Çok yoruldum.



Nereye götürüyorsun beni, gözümü kapamışsın hep kendi istediğin yere götürüyorsun.



Sen neye inanıyorsun. İnandığın bir şey var mı? Sadece istek ve ihtiyaçlarını yerine getirmemden mi hoşlanmaktasın. Ne zaman bitecek isteklerin. Ulaşmak istediğin, elde etmek istediğin nedir? Söyle amacını, söyle elde etmek istediğin, ulaşmak istediğin, kavuşmak istediğin amacını. Söyle. . .



Söyle ki o istediğin ne ise onu arayayım, bulayım, istediğini vereyim bitsin artık isteklerin. Yoksa ne zaman bitecek, ne zaman sonu gelecek.



Görmüyor musun, seni mutlu etmeye çalıştıkça, isteklerini yerine getirdikçe yürüdüğüm yolu göremiyorum zamanda.



Görmüyor musun, seninle meşgul iken, yürüdüğüm zaman yolunun sonunda bir yangın var görünen. Sen beni meşgul ederken birlikte yangına doğru yürüyoruz görmüyor musun.



Ne zamana kadar yangın yerine, azaba doğru yol almaktan hoşlanacaksın. Yıllardır sabah gözümü açıp gece tekrar kapatana kadar hep isteklerini yerine getirerek yaşamaktan yoruldum artık.



Baksana arkada ne güzel yerleri bıraktık seninle. Neden durmadık, neden yerleşmedik oralarda. Irmaklar, ağaçlar, insanlar. . . ne kadar güzel yerler, insanlar bıraktık geride neden oralarda kalmadık. Hep devam, hep yürü. . .



Hiç durmadan gidelim diyorsun bana, şunu da yapalım, şunu da yiyelim, şuraya da bakalım, şunu da giyinelim diyorsun. Şu evi de al bana, şu arabayı da onu da, bunu da . . .



Hepsine gücüm yetmez ki benim bunlara. İstediğin her şeye sahib olamam ki.

Nefis : Olsun çalış, kazan, mücadele et, ne kadarına sahib olabiliyorsan ol.



Ey nefsim :

Zaman hızla geçiyor ama, bunlarla uğraşırken, bu isteklerini yerine getirmekle meşgul iken zaman yolunda yürüyoruz ama. Bak ilerde yangın var. Beni meşgul ettiklerinle yoluma bakamıyorum ben, yürüdüğüm yolu, bastığım yeri göremiyorum.



Yeter artık, yeter dünyadan dünya için aldığımız zevk nefsim. Gel gene dünyamızı yaşayalım ama bak ahiret denen, son denen, bu dünyanın sonu denen bişey var. Gene dünya işlerine bakalım, mücadele edelim, çalışalım mutlu olalım. Ama ahiretimizi düşünelim hep. Daha sonsuz bir hayat süreceğiz seninle. İsteklerin ahirette ikimize de fayda sağlayacak şeyler olsun artık. Gel bu üç günlük dünyada da seninle böyle mutlu olalım.



Hadi.



Bak namaz diye bir şey var, oruç diye bir şey var. İbadet diye bir şey var.



Bunların bize ihtiyacı yok. Bizim onlara ihtiyacımız var. Hadi artık bunları da tadalım. Hadi artık bunlardan da zevk alalım. Çok ağır yükler değil bunlar. Senin isteklerinden daha kolay birçoğu bak. Geride ne bıraktık ki seninle. Ahirete ne gönderdik seninle. Gel orada bize fayda sağlayacak bişeylerimiz olsun artık.



Nefis : Orada mutsuzluğumuza sebep olacak bir tehlikeyide yapmadık ki. Tehlikeye de atmadık ama ahretimizi.



Öyle mi acaba? Ne gönderdik oraya peki. Aldığımız her nefesin bile cevabını orada vermeyecek miyiz. ALLAH’ın rızasını gözeterek ne yaptık biz seninle. Tehlikeye atmadık diyorsun ama, hep dünya için değil miydi isteklerin, yaptıklarımız. Direnme artık. Kendine de bana da 263.000 saatin 260.000 inin ahiretimize faydası hiç yok bak. Kötülük yapmışız hep kendimize bak. Gel artık, gel birlikte güzel şeyler yapalım artık. Dünya için güzellik dünyada kalacak, sona erecek. Ahiret için güzel şeyler yapalım dünyada artık gel hadi.
 

unzurna

New member
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
542
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
57
Nefsin hayatımıza yaptıklarını bu kadar güzel anlatan yazı okumamıştım. Helal sana. Allah yolunu açık tutsun.
 

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
Bil Ey Nefsim

Bil Ey Nefsim

Modern zamanların anlayışı, bilgi edinmeyi insanın nefsinden bağımsız bir hale getirmiştir. Öyle ki, modern bilime göre, bilginin kaynağı eşyanın bizzat kendisidir ve aklını kullanan ve yeterli inceleme cihazları olan herkese kâinatın kapıları açıktır. Gözle görünür ve elle dokunulur herşey hakkında nefsî hâletimiz ne olursa olsun bilgi edinebiliriz. Buna göre, meselâ bir bilim adamının ahlâkı ve kendisine bakışı en fazla kendi özel hayatını ilgilendirir. Bu adam bilgi edinme işini kurallarına göre yapıyorsa, bize sunduğu bilgilerin sıhhatinden şüphe etmemize gerek yoktur. Yani insanın kâinata ve kendisine bakışı ne olursa olsun dışarıdan alacağı bilgilerde bir değişiklik beklenemememiz gerekiyor.
Buraya kadar bir itirazınız yoksa, modern bilimin insan ve kâinat arasına koyduğu çizginin altına yenilerini ekliyorsunuz demektir. Modern bilimin yukarıda özetlenen ve bize hiç de yabancı gelmeyen anlayışı, garip ki, bilen ve bilineni, bakan ve bakılanı, işiten ve işitileni, hem de en fazla birbirine girdiği yerde ayırmakta "bilen" insanı mutlak ve tarafsız bir bilgi gücüyle donatırken "bilen"in "bilinen" üzerindeki rengini ve gölgesini bütün bütün soğurmakta, "bilme" işini mesela bir cetvel ve kalas arasındaki duygusuz, kör ve sağır bir ilişkiye (daha doğrusu ilişkisizliğe) indirgemektedir. Oysa dışardaki eşyanın bilgisi ya da Risâle-i Nur'un tabiriyle "âfâkî mâlûmat" tamamen ve kesinlikle insanın kendisine, yani nefsine bakışıyla ilgilidir. "Bil ey nefsim" ifadesi bu açıdan bakıldığında, Kur'an mesleği açısından önemli bir nirengi noktasına işaret eder: Bilmek, nefisle ilgili bir şeydir, nefsin kendini nasıl bildiği, kâinatı nasıl bildiğini belirler. Modern anlayışı izliyor olsaydık, burada "bil ey aklım", "bil ey mikroskobum", "bil ey gözlerim" gibi hitap cümleleri bekleyecektik. Ama aklın da, mikroskobun da, gözün ve kulağın da bilgi edinmesi önce nefsimi nereye koyduğuma bakar. "Bil ey nefsim" hitabının ikinci özelliği, hitabın birinci tekil şahsa, yani kendi kendine yapılmış olmasıdır. Yani, "bil ey falancanın nefsi" gibi ifadeler terk edilmiştir. İnsanın kendine, yani nefsine bakışı en nihayet kendisinde olup biten birşeydir; o yüzden tekildir ve sadece kendisine bakar. İnsanın yapabileceği en kolay ve en büyük dönüşüm kendine bakışıdır. Başkalarının kendine bakışını değiştirmek bu kadar kolay olmadığı gibi, bu kadar büyük bir değişim de getirmeyecektir. Öyleyse "bil ey nefsim" tabiri ancak bu haliyle geçerli ve etkilidir.
"Bil ey nefsim" hitabını Kur'anî hikmetle felsefe mesleği arasındaki ayrıma işaret eden bir şifre olarak gördükten sonra, Birinci Söz'den başlayarak, Otuzuncu Söz'e kadar devam eden ve "ene" ve "hüve" ayırımıyla taçlanan bir dizi tabirin de anahtarını ele geçirmiş oluruz. Dikkat edilirse, özellikle Küçük Sözler'deki temsillerde belirginleşen "iki adam"ın yolları daima kendilerine nasıl baktıklarına göre ayrılır. Birinci Söz'de iki adamdan biri "mütevâzi" diğeri "mağrûr"dur. İkinci Söz'de biri "hodbîn", "hodgam", "hodendiş" ve "bedbîn" diğeri "hudâbin", "hudâperest", "hakendiş" ve "güzel ahlâklı"dır. Birincisi "nazarında pek fena bir memlekete", ikincisi "nazarında pek güzel bir memlekete" düşerler. Yani kişinin âfâktan aldığı bilgiler, kendine nasıl baktığına göre "pek fena" ya da "pek güzel" olabiliyor. Kişi kendini kendi başına buyruk bildiğinde, nazarına "musîbetli bir perde" inerken, kendini bir başkasının adına hareket eder bildiğinde "musîbetli perde" kalkar, herşeyi hakikati ile görmeye başlar.
Hâsılı, bilirse "nefsim" bilir; isterse kendini zulmet ve abesiyet dolu bir memlekete atar, isterse gelen nûru ve hikmeti "olduğu gibi" kabul eder.

Senai Demirci
 
H

hüma-gül

Guest
ey nefsim.

ey nefsim.

EY NEFSIM! Sana yaziklar olsun...
Allah'in yarattigi sudan icersin, havasindan
solursun, O'nun nimetlerinden yersin butun bunlara ragmen O'na isyan etmekten cekinmezsin.


EY NEFSIM! Sana yaziklar olsun...
Günah islemek icin azmedersin, utanmazsin elinden geleni yaparsin ama tevbe etmek icin ayni azmi gostermezsin. Gunahinda israr edip, tevbede beklemeye kalkarsin.

EY NEFSIM! Sana yaziklar olsun...
Aksama kadar bos bos konusursun, ne Islami anlatirsin ne de anlatani dinlersin. Bir de utanmadan anlatan insanlari onemsemezsin.


EY NEFSIM! Sana yaziklar olsun...
Her seyi bildigini sanirsin ama hic bir sey bilmedigini anlamazsin, ilim ogrenmek istersin ama hafizani bos seylerle doldurursun ilime yer birakmazsin.


EY NEFSIM! Sana yaziklar olsun...
Bilmez misin ki sana soracaklar gencligini nerde harcadin? Neler yaptin? Omrunu nerede gecirdin? Ne cevap vereceksin?


EY NEFSIM! Sana yaziklar olsun...
Cenneti istedigini soylersin ama oraya girmek icin hic bir sey yapmazsin.


EY NEFSIM! Sana yaziklar olsun...
Cehennemden korktugunu soylersin ama kendi oz varligini onun icine yavas yavas atmakta oldugunun farkina varmazsin.


EY NEFSIM! Sana yaziklar olsun...
Oluleri gorursun devamli ama bir turlu akil edemezsin bir gun seninde olecegini.
O gunun ne zaman olacagini biliyor musun? Belki bu gun, belki simdi!


EY NEFSIM! Sana yaziklar olsun...
Azrail(a.s) ile karsilastiginda biraz daha dunyada kalip hayirli isler yapayim mi diyeceksin? Biliyor musun ecelin beklemeyecegini, seni ansizin yakalayacagini?

EY NEFSIM! Sana yaziklar olsun...
Olum seni bekliyor ama sen kacmaya calisiyorsun. Nereye kadar? Azik toplayip yolculuga cikmak en dogrusu degil midir? Peki neden azik toplamiyorsun, bu dunyada neden hala ellerin bos?

EY NEFSIM! Sana yaziklar olsun...
Her seyden korkarsin, sevilmeyecek kisileri seversin, insanlar hosnut olsun diye elinden geleni yapar, her isteklerini karsilarsin, peki O'nun isteklerini neden yapmiyorsun?
Kimin rizasi icin yasiyorsun sen?


EY NEFSIM! Sana yaziklar olsun...
Aksama kadar giybet ederek yedigin etler seni doyurmadi mi? Hala tika basa karnini doyurup, sehvetini arttirirsin.
 

asikkulun

New member
Katılım
15 Eyl 2006
Mesajlar
1,217
Tepkime puanı
96
Puanları
0
Yaş
32
Konum
sivas
okuması uzun sürdü ama gerçekten de değdi.emeğine sağlık abim.ALlah razı olsun inş.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bu yazı titretir adamı yahu! Tiremeyen nefse Allah (cc) hidayet nasip eder inşaallah.

Allah (cc) razı olsun.
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
Allah razı olsun kardeşim.Çerçeveletmek lazım katılıyorum kardeşime.Çok güzel ibretlik.
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
ey nefsim.

ey nefsim.

Ey nefsim ! Deme " Zaman değişmiş , asır başkalamış , herkes dünyaya dalmış, hayata perestij eder , derd-i maişetle sarhoştur." Çünkü ölüm değişmiyor.Firak , bekaya kalbolup başkalaşmıyor. Acz-i beşeri , fakr-ı insani değişmiyor , ziyadeleşiyor.Beşer yolcuğu kesilmiyor, sür'at peyda ediliyor.

Hem deme : "Ben de herkes gibiyim." Çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise , kabrin öbür tarafına pek esasızdır.

Bediüzzaman Said Nursi
 

el-miskin

New member
Katılım
26 Nis 2007
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
ey nefis

ey nefis

sen hep zulmu istedin
sen beni cehenneme sürükledin
gelmek istemiyorum seninle
birak beni gideyim peygamberimle

el-miskin
dua bekler
 

firdevs

New member
Katılım
2 Mar 2007
Mesajlar
251
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
48
ALLAH (C.C) razı olsun.

Dilediğin tarzda yaşa , muhakkak öleceksin.

Dilediğin kimseyi sev , muhakkak ondan ayrılacaksın.

Dilediğini işle , ne işlersen – hayr u şerr - onu bulacaksın.



Kudsi Hadis
 
Üst Alt