Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Evrim teorisinde müslümanlarin....

  • Konbuyu başlatan hüma-gül
  • Başlangıç tarihi
H

hüma-gül

Guest

Evrim teorisinde müslümanlarin dikkat etmeleri gereken önemli hususlar

Materyalist felsefe canlılığın oluşumunu evrim teorisiyle açıklar. Evrim teorisi ile materyalist felsefe birbirini tamamlayan iki düşünce sistemidir. Evrimciler, Allah'a inanmadıkları, tesadüfü ilahlaştırdıkları, yaratılış gerçeğine tamamen karşı oldukları halde, teorilerinin kabulünü hızlandıracağını düşündükleri için, dindar evrimcilerin Allah'ın canlıları evrimle yarattığı fikrine karşı sessiz kalır, hatta çoğu zaman bu fikri teşvik ederler. Ancak bu yalnızca bir taktiktir.

Evrimciler dine ve yaratılış gerçeğine şiddetle karşıdırlar. Hatta bu fikrin güçlenmesini engellemek için gerekirse evrim teorisi ile yaratılış arasında bir uyum varmış gibi gösterilebileceğini, bunun yaratılışı savunanların gücünü kıracağını savunurlar.

Bu durumda Allah'ın tüm kainatın Yaratıcısı olduğuna iman edip, bilimin ortaya koyduğu gerçekleri gözardı ederek evrim teorisine destek vermek, üstelik Kuran'daki açık izahları görmezlikten gelerek evrimin Kuran'a uygun olduğunu iddia etmek çok hatalı bir yaklaşımdır.

Ayrıca evrimciler, "Bu kadar insan evrimi savunduğuna, üniversitelerde evrime inananlar ağırlıkta olduğuna göre teori doğrudur" mantığıyla, kitleler üzerinde -ve bu arada inançlı insanlar üzerinde de- psikolojik baskı oluşturmaya çalışırlar. Ancak bir teorinin yaygın kabul görmesi, onun doğruluğuna dair bir kanıt değildir. Bilim tarihi, ilk başta azınlık tarafından kabul edilen, ancak doğruluğu sonradan herkes tarafından anlaşılan gerçeklerle doludur. Konunun bir diğer yönü ise, bugün evrim teorisinin sanıldığı gibi "tüm bilim dünyası tarafından kabul edilen bir teori" olmayışıdır. Son 20-30 yıl içinde, evrim teorisini reddeden bilim adamlarının sayısı hızla artmaktadır. Bunların çoğu evrendeki ve canlılardaki kusursuz tasarımı görerek, Darwinizm dogmasından kendilerini kurtarmaktadırlar. Bu bilim adamlarının evrimin geçersizliğini ortaya koyan sayısız çalışması vardır. Dolayısıyla bilim dünyasının çoğunluğunun evrime inandığı şeklinde bir genelleme yapmak son derece hatalı olur.

Evrim teorisinin yaratılış ile çelişmediğini ileri sürenlerin yanıldıkları ve gözardı ettikleri çok önemli bir nokta vardır: Söz konusu çevreler, Darwinizm'in ana iddiasının, "canlı türleri birbirlerinden evrimleşerek ortaya çıktı" tezi olduğunu düşünürler. Oysa evrimcilerin ana iddiaları bu değildir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, evrimciler, "canlılığın tesadüfler sonucunda, bilinçsiz mekanizmalarla ortaya çıktığını" iddia ederler. Bu iddialarına göre ise yeryüzündeki canlılık "bir Yaratıcı olmadan, cansız maddelerden kendi kendine" meydana gelmiştir.

Söz konusu iddia bir Yaratıcı’nın varlığını daha en baştan reddetmektedir. Ve bu nedenle inançlı insanlar tarafından kesinlikle kabul edilemez. Ancak bazı Müslümanlar bunun tam olarak farkında olmadıkları için "Allah canlıları birbirlerinden evrimleştirerek yaratmış olabilir" varsayımından yola çıkarak evrimi savunmakta bir sakınca görmemektedirler.

Fakat burada çok önemli bir tehlikeyi göz ardı etmektedirler. Unutulmamalıdır ki, "evrimle din paralel" gibi gösterilmeye çalışıldığında, bazı inançlı insanlar, aslında kabul edilmesi kendileri açısından tamamen olanaksız olan bu fikre destek vermiş, onu tasdik etmiş olurlar. Evrimciler ise, fikirlerini topluma daha kolay kabul ettirmelerini sağladığı için bu duruma göz yumarlar.
curutuyor_2.jpg



20. yüzyılda elde edilen bilimsel bulgular evrimcilerin "canlılık tesadüflerle ve doğal etkenlerle kendi kendine oluştu" yönündeki asılsız iddialarını kesin olarak reddetmektedir. Canlılıktaki söz konusu üstün tasarım ve plan, tüm canlıları üstün bir akıl ve bilgiyle yaratanın Allah olduğunu gösterir. En basit olarak bilinen canlıların dahi indirgenemez kompleksliğe sahip olmaları, evrimi savunanları kesin bir çıkmaza sokmaktadır. Yani canlılardaki kusursuz yapılar zaman içinde meydana gelen değişimlerle oluşamazlar. İlk yaratıldıkları anda kusursuz yapılarıyla birlikte varolmalıdırlar. Bir insan, uzun zaman içinde akciğerinin, gözünün veya diğer organlarının meydana gelip, birbirlerine eklenmeleriyle oluşamaz. Henüz gözü, kalbi, ağzı oluşmamış bir insanın, bunların oluşmalarını bekleyemeden öleceği açıktır. Nitekim evrimcilerin bizzat kendileri de bu gerçeği sık sık itiraf etmektedirler. Evrimci Pierre-Paul Grassé, evrim teorisinin ileri sürdüğü evrimleştirici mekanizmaların yaratıcı güçlerinin olduğuna inanmanın hayalperestlik olduğunu şöyle kabul eder:

"Darwinizm'e göre, tek bir bitki, tek bir hayvan, tam olması gerektiği şekilde binlerce ve binlerce faydalı tesadüflere maruz kalmalıdır. Yani mucizeler sıradan bir kural haline gelmeli, inanılmaz derecede düşük olasılıklara sahip olaylar kolaylıkla gerçekleşmelidir. Hayal kurmayı yasaklayan bir kanun yoktur, ama bilim bu işin içine dahil edilmemelidir." (1)

Müslüman evrimciler sadece birkaçından bahsettiğimiz bu hususlara dikkat etmeli ve evrim teorisine destek vermekten artık vazgeçmelidirler.
 

abrec

New member
Katılım
21 Ağu 2006
Mesajlar
321
Tepkime puanı
2
Puanları
0
yok ya sen bilimiyorsun eskidem bunlar yıllar önce o sırtındaki küçük balık yomuş sonra hayvan bakmış aç kalıyor dur demiş ben bi evrimleşeyim şöyle sırtıma bir yüzgeç yapayımda diğer balıklar onu balık sanıp yemeğe kalkarken bende onu yerim demiş.
evrim teorisi denende bunun daha düzgün kurulmuş cümlelerle anlatılmışıdır.
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
evrimci çocuk okusun bunu:p
abla eline sağlık..
 

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
ALLAH razı olsun hüma-gül hanım ayrıca mehmet_16 tıyı gören oldumu ortalarda görünmüyorda.kendisi hem müslüman hemde evrimci ya gelsin açıklasın bakalım nasıl oluyor.
 

mehmet_16

New member
Katılım
31 Ağu 2006
Mesajlar
367
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Peki evrim karşıtı olsam ne olacak?
Her yeni evrim teorisini destekleyen yazıdan dolayı Allah inancım zarar görecek.İman taşlarım azalacak.Yavaş yavaş materyalizme kayacağım.Evrime karşı olursam evrim teorisiyle ilgili her türlü habere gözümü kapamam gerekecek.Katı dogmatik bir tavır sergileyeceğim.Bu yüzden yaratılışçı evrimi tercih ediyorum.Bilim ve Teknik dergisinin sayılarının evrimle ilgili haberlerine bir bakın.Ben onları okurken evrime inancımdan dolayı imanım zayıflamıyor tersine artıyor.Çünkü Allah'ın canlıları nasıl yarattığını öğrenebiliyoruz.Fakat evrim karşıtı olunca açıklayabileceğiniz bir yaratılış modeli olmuyor.
 
H

hüma-gül

Guest
Uzun zamandır evrimciler, "insanlar ve şempanzeler arasında sadece % 1'lik bir genetik farklılık vardır" iddiasıyla evrim propagandası yapıyorlardı. İnsan ve şempanze genleri arasında kesin bir karşılaştırma yapılmamış olmasına rağmen, Darwinist ideoloji onları bu iki tür arasında çok küçük bir farklılık olduğunu varsaymaya yöneltiyordu.

Yapılan yeni bir araştırma ise, evrimcilerin bu konudaki propagandalarının -tıpkı diğerleri gibi- yanlış olduğunu gösteriyor. Araştırmada, evrimci yayınlarda iddia edildiği gibi insanlar ve şempanzelerin genetik yapısının "99% benzer" olmadığı ve genetik benzerliğin %95 ten öteye gitmediği belirtiliyor. CNN'in web sayfasında 25 Eylül 2002 tarihinde yayınlanan "Humans, chimps more different than thought"(İnsanlar, şempanzeler düşünüldüğünden daha farklı)" başlıklı yazıda bu araştırmanın sonuçları şöyle haber veriliyor:

Yapılan yeni genetik araştırmaya göre, insanlar ve şempanzeler arasında bir zamanlar inanıldığından çok daha fazla farkılık var.

Biyologlar uzun bir süre şempanzelerin ve insanların genlerinin %98.5 benzer olduğunu savundular. Ancak California Institute of Technology'den bir biyolog, bu hafta yayınlanan çalışmada, genleri karşılaştırmak için kullanılan yeni bir yöntemin insanlar ve maymunların arasındaki genetik benzerliğin yalnızca %95 oranında olduğunu gösterdiğini açıkladı.

Araştırma, insan DNA zincirindeki 3 milyon baz çiftinden 780.000 tanesini şempanzelerinki ile karşılaştıran bir bilgisayar programına dayanıyordu. Daha önceki araştırmacıların bulduklarından daha fazla birbirine benzemeyen bölüm buldu ve DNA bazlarının en az % 3.9 oranında farklı olduğu sonucuna varıldı.

Bu durum onu, türler arasında yaklaşık %5 oranında genetik bir farklılık olduğu sonucuna götürdü.. (1)

Darwinizm'e olan koyu bağlılığı ile tanınan İngiliz bilim dergisi New Scientist de aynı konuyu 23 Eylül 2002 tarihli internet haberinde "Human-Chimp DNA Difference Trebled" (İnsan-Şempanze Genetik Farkı Üç Katına Çıktı" başlığıyla haber yaptı:

İnsan ve şempanze DNA'ları arasında yapılan yeni karşılaştırmalara göre, eskiden düşünüldüğünden daha eşsiziz. Uzun bir süre, en yakın akrabalarımız ile genetik yapımızın 98.5% benzeştiği görüşü savunuldu. Şimdi bunun yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Gerçekte, genetik yapımızın %95'den daha az kısmını paylaşıyoruz , şempanzeler ile aramızdaki farklılık düşünüldüğünden 3 kat daha fazla. (2)

Bu bulguyu ortaya çıkaran biyoloğun ulaştığı sonucu, evrim teorisine göre değerlendirmeye devam ediyor, ancak aslında bunu yapması için bilimsel bir neden yok. Çünkü, evrim teorisini ne fosil kayıtları ne de genetik veya biyokimyasal veriler destekliyor. Aksine, kanıtlar dünyadaki değişik hayat formlarının birdenbire, evrimsel ataları olmadan ortaya çıktığını gösteriyor ve bunların kompleks sistemleri bir "akıllı tasarım"ın, yani yaratılışın varlığını ispatlıyor.

Genetik Bilimi Evrime Meydan Okuyor

Gerçekte değişik türler arasındaki benzerliklerden hiçbirisi evrimsel bir ilişkiyi göstermez. Farklı türlere ve sınıflara ait canlıların DNA ve kromozom analizleri sonucunda elde edilen bulgular karşılaştırıldığında, canlıların DNA ve kromozomlarındaki benzerliklerin ya da farklılıkların, öne sürülen hiçbir evrimci mantık ya da bağlantıyla uyuşmadığı çok açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Evrimci teze göre canlıların kompleksliklerinde kademeli bir artış yaşanmış olmalı, buna paralel olarak da gen sayılarının kademeli olarak artması beklenmelidir. Fakat elde edilen veriler bu tezin tamamen hayal ürünü olduğunu göstermektedir.

Moleküler karşılaştırmaların evrim teorisi lehinde değil, aleyhinde sonuçlar verdiği, 1999 yılında Science dergisinde yayınlanan "Is It Time to Uproot the Tree of Life?" başlıklı bir makalede de kabul edilmiştir. Elizabeth Pennisi imzalı makalede, Darwinist biyologların "evrim ağacını" aydınlatmak için yürüttükleri genetik analiz ve karşılaştırmaların tam aksi yönde sonuç verdiği belirtilmiş, "yeni verilerin evrimsel tabloyu kararttığı" ifade edilmiştir:

Bir yıl önce, bir düzineden fazla mikroorganizmanın yeni dizinlenmiş genomlarını inceleyen biyologlar, bu bilgilerin yaşamın erken zamanlarının tarihi hakkındaki kabul edilmiş çizgileri destekleyeceğini ummuşlardı. Ama gördükleri şey onları şaşkına düşürdü. O an mevcut olan genomların karşılaştırılması, yaşamın büyük gruplarının nasıl ortaya çıktığına dair tabloyu aydınlatmamakla kalmadı, onu daha da karışık hale getirdi. Ve şimdi, elde bulunan 8 yeni mikrobial dizilimle birlikte, durum daha da kafa karıştırıcı bir hal aldı...

Çoğu evrimci biyolog, yaşamın başlangıcını üç temel alemde bulabileceklerini düşünüyorlardı... Tam DNA dizilimleri, başka türlü genlerin karşılaştırılmasının yolunu açtığında, araştırmacılar basitçe bu ağaca daha fazla detay ekleyeceklerini umuyorlardı. Ama "hiç bir şey gerçekten bu kadar daha uzak olamazdı" diyor Claire Fraser, Rockville Maryland'deki The Institute for Genomic Research'ün başkanı. Aksine, (genetik) karşılaştırmalar, hem rRNA ağacıyla hem de birbirleriyle çelişki içinde bulunan pek çok farklı hayat ağacı versiyonu ortaya çıkardı. (3)

Ortak Tasarım

Peki insanların DNA'larının % 95 oranında da olsa şempanzelerinkine benzemesi ne anlama geliyor? Bu soruyu cevaplamak için, insan ile başka canlılar arasında yapılan diğer bazı karşılaştırmalara da bakmak gerekiyor.

Bu karşılaştırmalardan biri, insan ile nematod filumuna bağlı solucanlar arasında yapılmış ve % 75 benzerlik gibi ilginç bir sonuç ortaya çıkmıştır. (4) Öte yandan bazı proteinler üzerinde yapılan analizler de, insanı çok daha farklı canlılara yakın gibi göstermektedir. Cambridge Üniversitesi'ndeki araştırmacıların yaptığı bir çalışmada, kara canlılarının bazı proteinleri karşılaştırılmaktadır. Hayret verici bir şekilde, yaklaşık bütün örneklerde insan ve tavuk, birbirlerine en yakın akraba olarak eşleşmişlerdir. Bir sonraki en yakın akraba ise timsahtır. (5)

Tüm bu tablonun gösterdiği ise şu: İnsan ve diğer canlılar arasında genetik benzerlikler var. Ama bu benzerlikler herhangi bir "evrim şeması" ortaya çıkarmıyor.

Bu genetik benzerliklerin var olması ise, son derece doğal, hatta kaçınılmaz. Çünkü insan bedeni de diğer canlılarla aynı malzemeden, aynı atomlardan oluşuyor. İnsanın soluduğu hava, yediği besinler, içinde yaşadığı iklim hayvanlarınkiyle aynı. Dolayısıyla insan da diğer canlılarla benzer proteinlere ve bunların genetik kodlarına sahip. Ama bu, insanın diğer canlılarla ortak bir kökenden geldiği, onlardan evrimleştiği gibi bir anlam taşımıyor.

Nitekim, farklı canlılar arasında yapılan genetik karşılaştırmalar, 150 yıllık evrim ağacını alaşağı etmiş durumda. Genetik bulgular, evrim teorisini reddiyor.

Peki bu durumda canlılardaki benzer yapıların bilimsel açıklaması nasıl yapılabilir? Bu sorunun cevabı, Darwin'in evrim teorisi bilim dünyasına hakim olmadan önce verilmişti. Canlılardaki benzer organları ilk kez gündeme getiren Carl Linneaus ya da Richard Owen gibi bilim adamları, bu organları "ortak tasarım" örneği olarak görmüşlerdi. Yani benzer organlar veya benzer genler, ortak bir atadan tesadüfen evrimleştikleri için değil, belirli bir işlevi görmek için bilinçli bir şekilde tasarlanmış oldukları için benzerdir.

Modern bilimsel bulgular ise, benzer organlar için ortaya atılan "ortak ata" iddiasının tutarlı olmadığını ve yapılabilecek yegane açıklamanın söz konusu "ortak tasarım" açıklaması olduğunu göstermektedir. Diğer bir ifadeyle, canlılar ortak bir planla yaratılmışlardır.



 

mehmet_16

New member
Katılım
31 Ağu 2006
Mesajlar
367
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Var yoktan var edilme. Allah'ın bir şeyi yoktan var edebileceğine inanamıyorsan imanının artığını nasıl söyleyebiliyorsun? Çelişki vesselam...

Yoktan var etmeye gücü olmayan bir tanrıya iman edilir mi? Haşa. Kendini kandırıyorsun.

Selametle

Allah sadece maddeyi yoktan var etmiş geri kalanları(canlılar dünyası) evrimleştirmiş olamaz mı?
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
.Fakat evrim karşıtı olunca açıklayabileceğiniz bir yaratılış modeli olmuyor.

Yasin suresinde Allah ( CC) buyuruyor ki.

" Kün feyekün "

Yani bir şeyin olması ,yaratılması için " ol dememiz, yeterli, ol deyince olur"

AL SANA EN BÜYÜK MODEL,
YALNIZ BU TEORİ DEĞİLDİR, BU BİR GERÇEKTİR ( KARIŞTIRMA )
"KÜN FEYEKÜN"
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
İlginç olan birşey var arkadaşlar.
- Fareler biyolojik olarak insana yakın varlıklar. İlaçların üzerinde LD50 değeri diye birşey vardır. Bu fareler üzerinde yapılan deney sonuçalrına göre yazılır ve 50 kg insanı zehirleyebilecek dozdur.

Çok ilginç değil mi? Buna göre biz fareden evrimleşmiş mi oluyoruz? :confused:


İnsana davranış olarak en yakın olanı köpekmiş. :confused:


Şempanze nerde? :p


İnsana psikolojik yakınlığı nedeniyle korunma amacıyla kullanılıyor.
 

hikmetimm

New member
Katılım
29 Mar 2007
Mesajlar
500
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Yaş
45
Konum
istanbul
mehmnetçim ben bu cümlene bi anlam veremedim ''Bu yüzden yaratılışçı evrimi tercih ediyorum'' cümlesini biraz açarmısın
bence kendini evrime fazla verme inancını yitirebilirsin oysaki evrim insanların maymundan türediğini iddia ediyoo buna ne dicen bakalım insan oğlunun allah tarafından yaratılışı kuranı kerim de açıkça ve net bir şekilde ifade edilmiştir
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
İlginç olan birşey var arkadaşlar.
- Fareler biyolojik olarak insana yakın varlıklar. İlaçların üzerinde LD50 değeri diye birşey vardır. Bu fareler üzerinde yapılan deney sonuçalrına göre yazılır ve 50 kg insanı zehirleyebilecek dozdur.

Çok ilginç değil mi? Buna göre biz fareden evrimleşmiş mi oluyoruz? :confused:


İnsana davranış olarak en yakın olanı köpekmiş. :confused:


Şempanze nerde? :p


İnsana psikolojik yakınlığı nedeniyle korunma amacıyla kullanılıyor.


Allah razı olsun...
Şekil itibariyle maydanoz çınar ağacına benziyor.Evrimleşmiş olamaz mı :)
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Evrimin olmadığına,
- Hem Kuran-ı Kerim' de
- Hemde Hayatta kanıtlar var. İnşallah hepsini birleştiririz.
 
H

hüma-gül

Guest
DEğerli kardeşlerim sanırım sorunu anlamadınız Evrimcilerin yeni bir safsatası ile karşı karşıyayız. İki asırdır semavi din mensuplarını herc ü merc eden evrim çöktü tutunacak dalı kalmadı. Tanındığı için kıyafet değiştirdi yeni ve müthiş bir tarzda halkın kabulüne yelken açmış.

Bence üstünde durmak lazım. Henüz filizken başını ezmekte bir fayda var.
Beraber meşveretle çözmeye çalışalım, diyorum.

Böyle önemli şeyleri küçümsemenin belasını hepimiz çekeriz.

Muhabbetle

Duha kardesim ilk yazdigini anlamamistim insallah biseyler yapmaya calisacagiz
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bismillâhirrahmânirrahîm.

Krakatoa Patlaması

Haberin Tarihi: (09.02.2006)

Yeryüzünde kaydedilen en muazzam yanardağ patlamalarından biri olan 1883`teki Krakatoa patlaması, küresel ısınmayı yavaşlatarak okyanusların soğumasını sağlamış.

ABD`de yapılan bir araştırma, Endonezya`daki Krakatoa Yanardağı`nın 1883`te patlamasının 20`nci yüzyılda okyanuslardaki ısınmayı ve deniz sularının yükselmesini yavaşlattığını gösteriyor.

1880-2000 yılları arasında 12 simülasyon modelinin incelenmesi temeline dayalı, araştırmaya göre patlama, okyanus yüzeyinde su sıcaklığının soğumasına neden oldu ve bu soğuma daha derin katmanlara inerek yıllarca devam etti.

Uzun dönemli etki California`daki Lawrence National Livermore Laboratuvarı`ndan iklim uzmanı Peter Gleckler, patlamanın okyanus ısısı üzerindeki etkisinin daha önce tahmin edilenden çok daha uzun sürdüğünü ifade ediyor.

Gleckler, bu soğumanın insan faaliyetlerinin neden olduğu okyanusların ısınmasını ve deniz suları seviyesindeki yükselmeyi büyük ölçüde telafi etmeye yettiğini söyledi.

Sera etkisi yaratmış Araştırmada, yanardağ püskürtülerinin güneş ışınlarını tutarak, önce okyanus yüzeyinde, sonra daha derinlerde anormal bir soğumaya neden olduğu kaydedildi.

Sera etkisiyle artan ısı, kutuplardaki buzulların erimesine, dolayısıyla su seviyesinin artmasına yol açarak dünyadaki tüm canlı yaşamının büyük bir tehditle karşı karşıya bırakıyor.

Munch`e de esin kaynağı oldu Krakatoa Yanardağı`nın neredeyse tüm dünyayı aydınlatan muazzam patlaması Norveçli izlenimci ve dışavurumcu ressam Edvard Munch`ün (1863-1944) eserlerine de esin kaynağı oldu. Munch`ün 1893`te, yani Krakatoa`nın püskürmesinden 10 yıl sonra yaptığı ve iki yıl önce Oslo Munch Müzesi`nden çalınan eseri, temel ilhamını, kasım 1883`ten şubat 1884`e kadar `20 bin kilometre öteden` dünyanın öteki ucundan gelen yanardağ fışkırmasının Avrupa ve Norveç`in semalarını geceler boyu kızıllara boyamasından alıyordu.
(CnnTürk)

http://www.haberarsivi.com/haber.asp?id=9355 (alıntı)
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
14 yıl içinde 132 böcek ve kuş türü ile 61 bitki türü adaya yerleşti.

Bu patlama sonunda adanın nerdeyse 2/3' ü parçalanmış ve yakın adalardan batanlar olmuş. Böyle büyük bir patlama Nükleer bombalarla bile oluşmuyormuş.

Bir adaya Kuşların gelişini anlarım fakat böcekleri anlayamadım. Bitki tohumları da kuşlar veya rüzgar vasıtasıyla ulaşır.

------------------------------------
Çevre adalarında ilgimi çeken hayvanlar var,

endonezya sahillerinde yaşayan, 3 m uzunluğundaki boyu ve 140 kg ağırlığıyla yeryüzünde yaşayan en iri kertenkele türü. (varanus komodoensis)çok tehlikeli bir hayvan pasifikte bir sürü adada bulunuyor ve yüzerek adadan adaya geçebiliyorlar.Derisi zırh gibi kalın olduğu için ejder deniyor.En tehlikeli yerleri dilleri , dillerinde nerdeyse dünya üzerindeki bütün bakterileri barındırıyorlar bu yüzden seni ısırdıklarında ,ısırıktan bişey olmuyor ama bulaşan bakteriden bir sürü hastalık kapıyorsun.Hala inceleme altında olan bu hayvanların bu bakteriler ile tıbba çok yardımcı olacağına inanılıyor

http://forum.kanka.net/showthread.php?t=241660
dan alıntıdır.

Resimleri ekleyemedim.

- Bu canlı nerden türemiş?
- Dinozorlar buzul çağında yokolmadı mı?
- Neden soyu tükenmiş denilen hayvanlar halen bulunuyor?
- :D EN ÖNEMLİSİ, EVRİM VAR DİYENLER BU TARİHÖNCESİ CANLILARIN VARLIĞINI NASIL AÇIKLAYACAK?

Ayrıca bu fare örneğinde ısrar ediyorum. Bi araştırmak gerek.
--------------------------------------------------------

2001’de insanın genetik haritasının çıkarılmasından sonra, fareyle insan arasındaki şaşırtıcı benzerliğin farkedilmesi, minik hayvanları yeniden ideal kobay haline getirdi.

Kobay farelerinin de bir öyküsü var
Romatizmalı bir kobay faresinin fiyatı 200 dolar. Kör fare 250, epilepsi (sara) hastası fareler ise 1000 dolar. Siparişle genetiği değiştirilmiş kobay faresinin fiyatı hastalığına göre 100 bin dolara kadar çıkabiliyor.


Yok abi ben almayım. ALLAH TEALA suretimizi bozmasın inşallah.

İnsan nasıl MAYMUNA DÖNÜŞÜR? (Pompei' deki iskeletleri bir incelesinler. )

Ayrıca dışarı çıkınca insanların suretlerine iyice bir bakın, belki değişik olanları farkedersiniz.


- Molibden, Fazla alındığında anemi, iskelet ve kas bozuklukları görülür.
Molibden demirin hemoglobin yapımında kullanılmasını önler.

- Florozis

İçme suyu ile aşırı miktarda flor alınması, diş ve kemikleri etkileyen florozise neden olabilir.
DSÖ, florun 1.5 mg/L düzeyine kadar olan miktarlarını kabul edilebilir bulmuştur.
Orta derecedeki alımlar dişler üzerine etkili olurken, uzun süre yüksek miktarlarda flor alınması ağır iskelet problemlerine yol açabilir.
Klinik dental florozis, dişlerde boyanma ve noktalanma ile karakterizedir.


Florozis

Akut yüksek doz flor maruziyetinde; ani karın ağrısı, aşırı tükürük salgılanması, bulantı ve kusma; ayrıca nöbetler ve kas spazmları görülebilir.
İskelet florozisinin erken belirtileri, eklemlerde ağrı ve hareket kısıtlılığıdır.
Ağır olgularda kemik yapısı değişebilir, ligamentler kalsifiye olabilir ve ağrılar ortaya çıkar.


Florozis
Korunma

İçme suyundan aşırı florun arındırılması pahalı ve zordur.
Bu nedenle tercih edilen yöntem, kabul edilebilir flor düzeyine sahip güvenli su kaynaklarının bulunmasıdır.
Anne sütündeki flor miktarı düşük olduğundan, annelerin bebeklerini anne sütü ile beslemeleri konusunda bilgilendirilmeleri çok önemlidir.



Ayet yazacaktım, bulamadım. Balıkların belli günlerde avlanması yasağı vardı. Yahudilere konmuştu ve o yasağı çiğneyenler ne olmuştu açıklanıyordu.

İnsan evrim geçirmişse,
- Neden BEYNİN HEPSİ ÇALIŞMIYOR. Yanlış hatırlamıyorsam, rahmetli Einstein' in 1/3 ü çalışıyormuş. :confused: Biz insanların mercimek kadarlık bir bölümü çalışıyormuş.

- Demekki bizim elimizde olmayan bazı özellikler var. :)

Ben iyice bir düşüneyim, toparlanınca cevaplar yazarım inşallah. Araştırmak gerek.
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Evrimin gelişimi üzerinde şüphe
Yeni bir uluslararası araştırmanın sonuçları, modern dünyada insanlar dahil tüm memelilerin dinozorların soylarının tükenmesinin hemen ardından ortaya çıktığı yönündeki evrim teorisi üzerinde şüphe doğurdu.


LONDRA - Bugüne kadar, yeryüzünde en baskın tür olan memelilerin, bundan 65 milyon yıl önce dinozorların yok olmasının ardından ortaya çıkıp geliştiklerine inanılırdı. Bir anlamda, bir gök cisminin yeryüzüne çarpmasıyla dinozor türünün tükenmesi, memelilerin mağaralardan, çalılardan çıkarak yeryüzünde hâkimiyet kurmasına neden oldu görüşü kabul görmekteydi.
Haberin devamı

Ancak bu yeni çalışma, bugün dünyada yaşamakta olan memelilerin atalarının dinozorların yok olmasından hemen sonra değil milyonlarca yıl sonra ortaya çıktığını gösteriyor.

Çalışmanın sonuçlarını gösteren raporun yazarları, bu sonuca dev bir soyağacı oluşturmalarının ardından vardıklarını söylüyor. Araştırmacılar, soyağaçlarının bugünkü memelilerin atalarının dinozorların yok olmasından çok sonra ortaya çıktıklarını gösterdiğini vurguluyor.

Raporda, memelilerin dinozorların yok olmasından en az 10 milyon yıl sonra bir küresel ısınma dönemi sonucunda ortaya çıktıklarının sanıldığı belirtiliyor.

Raporun yazarlarından Londra Zooloji Kurumu’ndan Kate Jones, “Herkes, yeryüzündeki dinozorların memelilerin hakimi olduğunu, insanlara kadar ulaşan memeliler soyunun dinozorların yok olmasıyla geliştiğine inanmaktaydı.” diyor ve aslında bugünkü memelilerin, fillerin, zürafaların ortaya çıkışının dinozorların yok olmasından 10-15 milyon yıl sonraya rastladığını vurguladı.

Bilim adamları, bu sonuçlara, memelilerin dev bir soyağacını çıkararak ulaştılar. Aynı zamanda, bu verilerin sadece biyolojik tarihi anlamaya değil, memelilerin geleceğiyle ilgili öngörülere de rehber olması umuluyor.

http://www.ntvmsnbc.com/news/404053.asp#storyContinues


:confused:

Daha ne diyeyim abi? Halen yaradılışı inkar eden,

---------------------------------------

BAKARA SURESİ
91- Onlara: "Allah'ın indirdiklerine iman edin" denildiğinde: "Biz, bize indirilene iman ederiz" derler ve ondan sonra olan (Kur'an)ı inkar ederler. Oysa o (Kur'an), yanlarındakini (kitabı) doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De ki: "Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?"

99- Andolsun Biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları fasıklardan başkası inkar etmez.

BAKARA SURESİ
211- İsrailoğulları’na sor, onlara nice açık ayet(ler) verdik. Kendisine geldikten sonra kim Allah'ın nimetini değiştirirse, (bilsin ki) şüphesiz Allah, cezası pek şiddetli olandır.
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Ayrıca dışarı çıkınca insanların suretlerine iyice bir bakın, belki değişik olanları farkedersiniz.

--------------------------

Günlük yaşamda insanların görünüşlerine dikkat etmenizi tavsiye ederim. Bu sözleri herhangi bir kötü maksadla söylemedim. Sadece çevremde gördüklerimi yazdım.

Doğrusunu ALLAH TEALA bilir.
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Allah razı olsun Yıldız kardeşim, yazdıklarından ben şöyle bir şey düşündüm.

Ekolojik bir evrim mümkündür. Şöyle, bazı araştırmalar -seninde işaret ettiğin gibi- mesela kel aynak kuşunun bir anda ortaya çıktığını göstermiş. Yani, dünyada suyun oluşması ile birlikte hayat yavaş yavaş ve insana uygun besin zincirini oluşturacak şekilde yaratıldı. Önce tek hücreli bir canlı yaratıldı. bu canlı türü evrimle değilde ihya ile yaratıldı. Sonra besin zincirinde hangi tür ihtiyaç var ihya oldu. Bir anda yaratıldı.
Yani, hayatta evrim canlıların birbirine dönüşmesi değilde besin zincirinde ihtiyaç duyulan canlının yaratılmsı ile inşa ve terkip denilen Halk etme Adeti üzerine bina edildi. Bu besin zincirinde en üstte maymun bulunmaktadır. Zira, maymun beslenme açısından insana çok yakındır. Hem böylece Hikmet dünyanın insana uygun bir yer hailne geldiğini gösterdi. Zira, maymun yaşayabilecek bir besin zincirine sahipse insada yaşar. Ancak insan sadece hayvan gibi beslenmekten ibaret değildir. Maymun sadece iyi beslenmek için cihazı varken ,insan daha başka insani cihazlara sahiptir ki. Biyolojik evrim bubn yapamaz. Manevi bir evrim düşünmek lazım. Buda hurafe olur.
Allah'ın bu Adetinde pek çok Hikmetler vardır. Ezel ve Ebed sahibi Allah'ın ekolojik sistemi inşa ve terkip etmesinde ve en sona maymunu insana benzer bir surette yaratmasının bir hikmeti ahir zamanda gelecek dehşetli evirm fitnesi sınavı olabilir.

Bir de şunu düşündüm. Allah insanı Allah'ın binbir isminin cilvelerini gösterir şekilde yarattı. Maymun ise bu vasıflara sahip değildir. Yaratılışa inanan yeni Evrim teorisi sadece fizyolojik ve biyolojik benzerliklere dayanarak ve Kur'an'ın bazı ayetlerini yanlış yorumlayarak böyle iddia ediyorlar. Oysa Halk etmede Adetullah kendi isimlerinin cilvelerini evrimleştirmez. Maymun Allah'ın 10-15 isminin cilvesini gösterirken Allah'ın 1001 isminin cilvesini gösterecek hale gelmesi Adetullah'a ve Allah'ın şanına yakışmaz.

Hem ara türde şöyle bir sakıncada var. Maymun sınav sahibi ve şuur sahibi değildir. Aklıda yoktur. Zeki olduğu aklını göstermez. Hem maymun sadece o anı yaşar. GEçmişi ve geleceği düşünmez. Evladını korumak için aslana kafasını kaptırır ama kaptırdıktan bir iki dakika sonra elemi biter. Oysa insan en üstün vasıf ve duygularla donatılmış ve imtihana uygun yaratılmıştır. Temeli maddi evrime dayanan bu yeni teori buna cevep vermiyor.
Bakalım Mehmet 16 kardeş gelsin teoriyi bize daha iyi anlatsın. Belki daha net bir resim çizebiliriz.

Yıldız kardeş Allah razı olsun

Muhabbetle


Selamün Aleyküm.
Sizden de ALLAH(c.c.) razı olsun kardeş.
 
Üst Alt