Aşağı da Nur Cemaati mensubu Ahmet Tanrıverdi'nin hatıratından bir kısım var... Mütealaya değer diye düşündüm...
"" ...
Velhasıl sabah oldu. İki Erzurumlu arkadaşla arabaya bindik, şoför bize hitaben böyle büyük insanları görmeye giderken abdestli olmalısınız, şoför Ceylan Çalışkanın da kardeşiymiş. Abdest aldık yola çıktık.
Eğirdir’ den geçtik, vardık üstadın evine…Evin kapısından Zübeyir ağabey çıktı ‘’Kimsiniz? Nerden geldiniz’’ dedi.İki arkadaşım Erzurumluyuz Zübeyir ağabey bana hitaben ‘’sen?’’ arkadaşlarım Gazianteplidir diyerek kestiler.Ben de devamını getirdim; Adıyaman Besni ilçesinde imamım.
Zübeyir ağabey ‘’ha tamam, öğrendim’’ dedi. Demek benden bahsedilmiş diye anladım ve sonra Zübeyir ağabey Üstad istirahat ediyor ayılsın söyleyeceğim.
Ben oturmaya dayanamıyordum, sıcak gelmiş gölgelikler bitiyor çömelerek oturup kalkıyordum, üçüncüde Zübeyir ağabey, Üstad ayılmış söyleyeceğim dedi. Üstadın yanına gitmiş durumu izah etmiş, üstad demiş ki ben şimdiye kadar vazifeli kardeşlerimden başka, başka yerlere yolculuk yapmadım. Fakat bunlarla bahanesiz yolculuk yapacağım dedi, Üstad Bediüzzamanla arabada beraber olduk Erzurumlu iki kardeşle biraz konuştuktan sonra benimle uzun uzun konuştu. Bir yerden geçerken burada bir şehit var Fatiha okuyalım dedi.Üstad arabadayken benle çok ilgilendi.
Ben üstadımıza Risale-i Nur elime geçti böylece tarikat evradını terk ettim. Bunu Üstadımıza yolda söyledim (1956 Ağustos) Oda bana cevaben ‘’Risale-i Nur her şeye kâfi ve vâfidir.’’ dedi.""
Evet, soru işte bu kırmızı yazılı kısımda saklı. Ervad-ı Şerif, ayet ve hadislerden müteşekkil dua ve zikirlerdir. Bunların terk edilmesinde ki keyfiyet ve Risale-i Nur'un her şeye kafi olması nasıl yorumlanır...
"" ...
Velhasıl sabah oldu. İki Erzurumlu arkadaşla arabaya bindik, şoför bize hitaben böyle büyük insanları görmeye giderken abdestli olmalısınız, şoför Ceylan Çalışkanın da kardeşiymiş. Abdest aldık yola çıktık.
Eğirdir’ den geçtik, vardık üstadın evine…Evin kapısından Zübeyir ağabey çıktı ‘’Kimsiniz? Nerden geldiniz’’ dedi.İki arkadaşım Erzurumluyuz Zübeyir ağabey bana hitaben ‘’sen?’’ arkadaşlarım Gazianteplidir diyerek kestiler.Ben de devamını getirdim; Adıyaman Besni ilçesinde imamım.
Zübeyir ağabey ‘’ha tamam, öğrendim’’ dedi. Demek benden bahsedilmiş diye anladım ve sonra Zübeyir ağabey Üstad istirahat ediyor ayılsın söyleyeceğim.
Ben oturmaya dayanamıyordum, sıcak gelmiş gölgelikler bitiyor çömelerek oturup kalkıyordum, üçüncüde Zübeyir ağabey, Üstad ayılmış söyleyeceğim dedi. Üstadın yanına gitmiş durumu izah etmiş, üstad demiş ki ben şimdiye kadar vazifeli kardeşlerimden başka, başka yerlere yolculuk yapmadım. Fakat bunlarla bahanesiz yolculuk yapacağım dedi, Üstad Bediüzzamanla arabada beraber olduk Erzurumlu iki kardeşle biraz konuştuktan sonra benimle uzun uzun konuştu. Bir yerden geçerken burada bir şehit var Fatiha okuyalım dedi.Üstad arabadayken benle çok ilgilendi.
Ben üstadımıza Risale-i Nur elime geçti böylece tarikat evradını terk ettim. Bunu Üstadımıza yolda söyledim (1956 Ağustos) Oda bana cevaben ‘’Risale-i Nur her şeye kâfi ve vâfidir.’’ dedi.""
Evet, soru işte bu kırmızı yazılı kısımda saklı. Ervad-ı Şerif, ayet ve hadislerden müteşekkil dua ve zikirlerdir. Bunların terk edilmesinde ki keyfiyet ve Risale-i Nur'un her şeye kafi olması nasıl yorumlanır...