Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ehli Sunnet Akaidi

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
y oğlu cenabı hak kuranı kerimi nasıl koruyacağını senden ve senin gibilerden daha iyi bilir buna senin ne aklın yeter ne idrak edebilirsin yol yakınken hemen tevbe et senin için en hayırlısı bu olur
 

y oglu

New member
Katılım
18 Kas 2005
Mesajlar
94
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
y oğlu cenabı hak kuranı kerimi nasıl koruyacağını senden ve senin gibilerden daha iyi bilir buna senin ne aklın yeter ne idrak edebilirsin yol yakınken hemen tevbe et senin için en hayırlısı bu olur

arkadaşım aşağıyı oku kurnı kerimi yüce hz Allah nasıl koruyormuş



Sıyıp çak taşınan uğraştık böyle şara

Yüz yirmi dört bin nebiyle geldik
ya hu hidayete ırklara
Tevek kil ettik bizde
İsmailli koç kurban ara ha ara
Halil ile düştük bizde nara

Ah yareb ama an eyler eey
Tah ezelden böyle yetiştik
Aliyle muhhamette ırkara
Aliyle muhhamette ırkara
Cümle derdi bir ettik
Tevvekkil babına kurana yetiştik yettik
Aliyle Muhammet gidence
Ah hele kuranı ser beser rasfale
Kuranı serbeser rasfale

Ah hele ayetlerin ucu kaldı
Cümle dahi lazım olan noktayı yok ettiler
Çekildi kuran ya hu aşıklara gitti pek ettiler
Aşıklarda ırkar kuranın ırkarı zay olmaz
Hiç kimse aşıklara elini vurup yetmez
Aşıkların sözü doğru kurandır
Kurana hiç kimsenin eli gitmez
Kağıtı yok ettiler hey kağıdı yok ettiler

Ah yareb ama an ya tabip
Her bulduğu aşıkları
Her bulduğu her bulduğu aşıkları
Kimisini kestiler kimisini astılar

Ah yareb geriden aşıklara hak yine nazar kıdı
Anadan anaya gelip yetişti
Kuran hak ile hak oldu hemen görüştü
Yareb aaman eyler ey

Tevvekkil babında söyleyimde dinleyin canlar
Bu dünyanın ötesi on sekiz bin alemdir
Yedi kat yer yedi kat gök selamdır
Ah Helen aya şemsi kamere
Aya şemsiyle kamere
Ah yareb şemsi aydır kamerde gündür
Leyliyle ırgarda hemde birdir
Geceyle gündüzün tavayı taktı tavayı
Tavanın bir kulpuda aşıklar haktır

Aşıklar haktır hak diyene şüphem yoktur
Aşık nikahını boşamak yoktur
Yareb aamaan eey
Cümle erenlerin bu da payıdır
Ah hele söylesem dahi gönül yayıdır
Ah yareb
amaan Tah ezelden evrakta illah sayıdır
Bizim geldiğimiz yerde yareb aaman eey
Adem den hğateme
Hğtemden o demden bu deme
Yetiştikte hancı dediler sonu bütün
 

y oglu

New member
Katılım
18 Kas 2005
Mesajlar
94
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
arkadaşlar bir birinizi kutsamayın
cennet var cehennem var ve arasat var
arasatı bu toplum hiç dile getirmiyor

sizler artık hakkın tellalının varlığından haberiniz var

hesap günü duymadık okumadık görmedik diyemiyeceksiniz
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
arkadaşlar bir birinizi kutsamayın
cennet var cehennem var ve arasat var
arasatı bu toplum hiç dile getirmiyor

sizler artık hakkın tellalının varlığından haberiniz var

hesap günü duymadık okumadık görmedik diyemiyeceksiniz



Gercekten duyduk duydukta bir kez daha Cani gönülden Allaha sigindik af diledik her türlü sapikliktan bizi korumasini istedik Elhamdüllilah...
 

y oglu

New member
Katılım
18 Kas 2005
Mesajlar
94
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
arkadaşlar bir gün gelecek bu günkü doğru bildiğiniz şeriat kaideleri kaldırılacak her şey yok olacak hakkın sözü yine yürüürlükte kalacak
hz muhammedden beri gelen hak imamlarının sözünün kaldığı gibi


Kuran ateşe de düşer suya da düşer
Yerede düşer ama edem çürür
Fakat aşıkların sözü hiçbir yere düşmez
Yine Allah aşık gönderir
Yine kuranı söyler

Bu sözüm haktır
Hak diyene şüphem yoktur
Aşık nikahını boşamak yoktur
Kıyamete kadar hak söyler
 

tarik79

New member
Katılım
5 Tem 2006
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web sitesi
matedutr.spaces.live.com
Tartışmayı gerektirecek bir konu yok ortada insanlar kuran ve sünnete bakarak rahatlıkla doğruları görebilirler yeterki Rabbim kalp gözünü açsın.
 

ENSARESSUNNEH

New member
Katılım
4 Eki 2007
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
chicago
Ehli Sunnet Akaidi

Bu en güzel isimlerin ve en yüce sıfatların Allah’a ait olduğuna inanmak demektir. O, bütün kemal sıfatlarına sahip ve bütün eksik sıfatlardan uzaktır.

Ehli Sünnet vel Camaat Rablerini Kuran ve Sünnet de gelmiş sıfatlar ile bilip, tanırlar. O’nu, O’nun öz zatını ve Rasulünün O’nu vasıflandırdığı sıfatlarla vasıflandırırlar. O’nun isim ve ayetlerinde azmazlar. Yüce Allah’ın Özü hakkında ne olduğunu ortaya koyduğu ne varsa her bir temsil keyfiyyetlendirme, tatil ve tahrife yol vermeden kabul ederler. Bütün bunlara boyun eğdikleri kayıdda yüce Allah’ın: ‘'Onun benzeri hiç bir şey yoktur ve “O” her şeyi işitendir, görendir'' (Şura-11) buyurduğu ile: ‘'En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na, bunlarla dua edin, Onlar ettiklerinin cezasını görecekler'' (El-Eraf-10
cool.gif
buyurduklarıdır. Ehli sünnet vel cemaat Yüce Allah’ın sıfatlarının keyfiyyetine dair niceliğini düşünmezler(!), çün ki O, keyfiyyete dair bize haber vermemiştir. Nice ki, Yüce Allah böyle buyurur: ‘'De ki! Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah’mı?'' (El-Bakara 140) yine Yüce Allah böyle buyurur: ‘'Artık Allah hakkında örnekler aktarmağa çalışmayın. Çün ki Allah bilir, siz bilmessiniz'' (En-Nahl-74)

Yüce Allah’tan sonra da Allah’ı O’nun Rasullerinden daha iyi hiç kim bilmez. O, Rasulu hakkında da böyle buyurur: ‘'O, öz hevasından bir söz demez, onun danışığı yalnız vahy’dir, başka şey değil'' (En-Necm 3:4)

Ehli sünnet vel cemaat Yüce Allah’ın özünden evvel hiç bir şeyin olmadığı ilk, özünden sonra hiç bir şeyin olmadığı ve özünden üstün zahir olmadığına inanırlar. Yüce Allah böyle buyurur: ‘Evvel'dir O, başlangıcı yoktur; Âhir'dir O, sonu yoktur; Zâhir'dir O, her şeyde belirir; Bâtın'dır O, gözlerden gizlenmiştir. Her şeyi en güzel biçimde bilendir o.'' (El-Hadid 3).

Yine buna inanırlar ki, şanı Yüce Allah’ın zatı başka varlıklara benzemez. Sıfatları de aynı şekilde başka sıfatlara benzemez. Çünki Yüce Allah’a benzer, O’nla beraber olabilecek hiç bir varlık yoktur. “O” yarattığı varlıklarla beraber tutulmaz. Bu bakımdan Yüce Allah’ın öz zatı hakkında dediklerini onlarda şartsız olarak tasdik ve kabul ederler, Yüce Allah’ın öz zatı hakkında bildiklerini kabul edende O’nu başkasına benzetmeye cesaret etmezler.

Yüce Allah’ın her şeyin ehata edicisi, her şeyin yaratıcısı, hayat olan her bir varlığın ruhunu vericisi olduğuna inanırlar. Nice ki Yüce Allah böyle buyurmuştur: ‘'Yarada bilmez mi ki, O latiftir, her şeyden haberdardır''. (Mülk-14). ‘'Şüphesiz rızık veren güc ve kuvvvet sahibi olan Allah’tır''. (Ez-Zariyat-5
cool.gif


Yüce Allah’ın 7 sema katı üzerinde ve yarattıklarından ayrı olarak arşın üzerinde istiva ettiğine ilmi ile her şeyi ihata ettiğine kitabi kerimde 7 ayrı ayetlerde öz zatı ile alakadar olaraq haber verdiği şekilde ve keyfiyyet nisbeti olmadan(!) inanırlar.

Yüce Allah böyle buyurmuştur: ‘'Rahman arşa istiva etti''. (Taha-5), “Sonra arşa istiva etti''. (Hadid-4)

Yene Yüce Allah böyle buyurmuştur: “Gökte olanın, sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır.

Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran (bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz! (Mülk-16:17)
Yene Yüce Allah bele buyurmuştur: ‘'Güzel söz O’na çıkar, salih amel ona yükselir''. (Fatir-10); ‘'Üzerlerindeki Rabblerinden korkarlar''. (En-Nahl-50)

Peyğamber (s.a.v) –de böyle buyurmuştur: ‘'Ben semadakinin emini olduğum halde siz bana nasıl olur da güvenmezsiniz''. (Buhari ve Müslim)

Ehli sünnet vel cemaat kürsü ile arşın hak olduğuna da inanırlar, Yüce Allah böyle buyurmuştur: ‘O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.”
(El-Bakara-255)

Arşın büyüklüğünü Yüce Allah’tan başka hiç kimse bilmez. Gökleri ve yeri ihata etmiştir. Allah arşa de kürsiye de ihtiyacı yoktur. O’ ihtiyacı olduğundan arşa istiva etmemiştir, aksine bu özünün bildirdiği sonsuz bir hikmetin gereğidir. O, arşa da, arşın haricindeki diğer varlıklara da muhtaç olmaktan uzaktır. Şanı Yüce Allah budan çok daha büyüktür. Yüce Allah’ın Ademi iki eli ile yarattığına O’nun her iki eli de sağdır ve O’nun iki elinin öz zatına bildirdiği kimi istediği şekilde ihsan ederek açık olduğuna inanırlar. Yüce Allah böyle buyurmuştur: ‘'Yahudiler Allah’ın eli bağlıdır dediler dediklerinden ötürü öz elleri bağlandı ve onlara lanet edildi. Hayır Allah’ın iki eli de açıktır “O” nasıl istiyorsa öyle ihsan eder''. (El-Maide-64)

‘'Öz ellerimle yarattığıma secde etmekten seni ne ayırdı?'' (Sad-75).

Ehli sünnet vel cemaat Yüce Allah’ın işitme, görme, yüz, el, kudret, kuvvet, izzet, kelam, hayat, kıdem (ayak, el, buna benzer sıfatlarını öz kitabında, öz zatını vasıf ettiği, yahut Peyğamber (s.a.v) vasfı ile bildirdiği sıfatları kabul ederler. Bunların keyfiyyetini ancak Allah bilir, biz bilemeyiz. Çünki O, bize bunların keyfiyyetine dair haber vermemiştir. Yüce Allah böyle buyurur: ‘'Mutlak ben sizinle birlikteyim. İşitirim ve görürüm''. (Taha -46).

‘'O alimdir, hakimdir''. (et-Tahrim-2); ‘'Allah, Musa ile de konuştu''. (En-Nisa-164).

‘'Celal ve ikram sahibi Rabbinin yüzü ise kalıcıdır''. (Er-Rahman 27) ; ‘'Allah, onlardan razı olmuştur. Onlar da O’ndan razı olmuşlar'' (El-Maide-55).

‘'Allah... O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. Diridir ve qayyumdur'' (Ali-İmran-2).

‘'Allah’ın özlerine gazap ettiği bir topluluk..'' (El-Mumtahine-13) ve burada başka diğer sıfat ayetleri.

Ehli sünnet vel camaat müminlerin ahirette gözleri ile Rablerini göreceklerine, O’nu ziyaret edip, özünün onlara, onların da özüyle danışacaklarına da iman ederler. Yüce Allah böyle buyurur:

‘'O gün bazı yüzler gülecek, öz Rabbine bakacaklar''. (El-Kıyamet-22,23).
Onlar on dört günlük ayı görüp, ona baktıkları gibi Rabblerini görecekler. Nice ki Peygamber (s.a.v) böyle buyurmuştur: ‘'Şüphesiz sizler görmekte sıkıntı çekmediğiniz on dört günlük ayı gördüğünüz gibi Rabbinizi göreceksiniz...'' (Buhari ve Müslim).

Yüce Allah gecenin son üçte birinde Celal ve Azametine yaraşan bir şekilde doğru bir nüzul ile dünya semasına inmesine inanırlar. Nice ki Peygamber (s.a.v) böyle buyurmuştur: ‘'Rabbimiz gecenin son üçte biri kaldığı zamanda her gece dünya semasına iner ve Kim Bana dua eder, duasını kabul ederim, kim Benden ister ona istediğini veririm, kim Benden mağfiret ister, ona mağfiret ederim der''. (Tabi ki Müslüman olanlar için).

Bütün bu hususiyetler hakkında ehli sünnet vel cemaatın Yüce Allah’ın ve Resulunun haber verdiği şeylere tam bir teslimiyetle inanmakdır. İmam Zuhrinin dediği gibi: ‘'Risalet göndermek Allah’tan tebliğ etmek Rasulun vazifesi, bize düşen de teslimiyet göstermektir'' (İmam Beğaır, Şerhis-Sünnede rivayet etmiştir).

İmam Şafii –Yüce Allah’ın rahmeti üzerine olsun oda böyle demiştir: ‘'Ben Allah’a ve Allah’ın muradı üzere Allah’tan gelenlere, Rasulullaha ve Rasulullahın muradı üzere Rasulullahdan gelenlere iman ettim''.

Velid b. Müslim dedi ki: ‘'el-Evzaiye, Sufyan bin ve Malik b. enese sıfat ve ruyet ile bağlı bu hadisler hakkında sordum, hamısı böyle dediler: ‘'Bunlar geldikleri kimi alın, onlarla bağlı bir keyfiyyet düşünmeyin'' (İmam Begair, Şerhis-Sünnetde rivayet etmiştir).

Hicret yurdunun İmamı Malik b. Enes (r.a) dedi ki: ‘'Bidatlardan özünüzü koruyun'', Ona bidatlar nedir? Deye soruşulanda bu cavabı vermişdir:

‘'Bidet Ehli Allah’ın isimleri, keyfiyyetleri, kelamı, emeli ve kudreti hakkında danışan, ashabın ve güzel bir şekilde onlara tabi olanların tuttuğu hususiyetler hakkında susmayan kimselerdir''. (Şerhis- Sünne).

İmam Ebu Hanife (r.a) da böyle demiştir: ‘'Yüce Allah’ın zatı hakkında hiç bir kimsenin bir şey söylememesi lazımdır. Aksine Allah Özü zatını ne ile vasıflandırmışsa, onu öylece vasıflandırılmalıdır. Bu hususda öz görüşüne dayanarak hiç bir şey söylemez. Alemlerin Rabbi olan Allah’ın senin ne Yücedır” (Şerhül Akidetü-Tahaviyye)

Ona Yüce Allah’ın inmesi hakkında sual soruşulunca da: ‘'O keyfiyyetsiz olarak iner'' diye cavap vermiştir. (Şerhül Akidetü-Tahaviyye)

Nefy ve İsbat Konusunda Selef’in Yolu:

Bundan dolayı yüce Allah’ın kitabında Allah’ın sıfatları isbat edilirken onlardan etraflı bir şekilde söz edilmekte, nefyedilenlerdende mücmel olarak (özlü olarak) söz edilmektedir. Bu hoş görülmeyen türden kelam ile uğraşanların yolunun tam aksinedir.

Onlar etraflı bir şekilde nefyi söz konusu ederken, mücmel olarakta isbattan söz ederler ve şöyle derler: “O” cisim değildir, şahıs değildir, beden değildir, suret değildir, et değildir, kan değildir, kişi değildir, cevher değildir, araz değildir, renkli değildir, tadı yoktur, kokusu yoktur, elle yoklanamaz, ısısı yoktur, soğukluğu yoktur, rutubeti yoktur, kuruluğu yoktur, boyu yoktur, eni yoktur, derinliği yoktur. Bir araya parçaları toplanmaz, parçaları birbirinden ayrılmaz, hareket etmez, sakin de değildir. Kısımlara, parçalara ayrılmaz, kısım, parça, cüz, organ ve azaları yoktur. Yönleri yoktur, sağı solunun varlığı, önü arkası, yukarısı altı söz konusu değildir. Hiçbir mekan O’nu kuşatmaz, O’nun üzerinden zaman geçmez. Ne O’na temas etmek düşünülebilir, ne de O’nun uzlete çekilmesi düşünülebilir. Mekanlara hulul’u (içlerine girmesi) yoktur, yaratıkların hadis oluşlarına delil teşkil eden hiçbir sıfat ile nitelendirilemez. Sonlu olmakla da nitelendirilemez. Bir alan kapladığı, herhangi bir cihetle yol aldığı da söylenemez. Mahdut değildir, kaderler O’nu kuşatamayacağı gibi perdeler de O’nu kapatamaz. Ve buna benzer Ebu’l-Hasen el-Eş’ari’nin mutezileden naklettiği diğer sözler:

Bu ifadeler arasında hak olanı da vardır, batıl olanı da vardır. Kitabı ve sünneti bilen bir kimse bunu açıkça anlar. Bu şekildeki mücerred, nefy ifadelerinde övücü her hangi bir söz bulunmamakla birlikte, edebin sınırlarını aşan ifadelerde vardır. Çünkü bir kimse sultana: Sen çöpçü değilsin, odun kıran değilsin, hacamat yapan değilsin, dokumacı değilsin diyecek olursa her ne kadar bu sözleri doğru isede sultan böyle diyen kimseyi bu nitelendirmeleri dolayısıyla te’dib eder. Ancak nefy ifadesinde toplu (icmali) sözlerle onu överek sen yönettiğin kimselerden hiçbir kimse gibi değilsin, sen onlardan daha üstün, daha şerefli ve daha değerlisin diyecek olup bu şekilde toplu bir ifadeyle olumsuzlukları nefyedecek olursa aynı şekilde toplu bir ifade ile edebe riayet etmiş olur.
 
Üst Alt