Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dört halife tek bir hadis yazdirmadi,sen onlardan daha mi zekisin?

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Saygıdeğer Bekir kardeşim; sizce sıradan bir insanın eski Arabçayı, Kur'an ve Siyer'i Nebi'yi tam olarak anlayarak öğrenmesi ne kadar zamanını alır? Bu süre tahminen ne kadardır?


Değerli Kardeşim kimi alim bunları 3-5 senede, kimisi 20 senede öğrenmiş, kimi de öğrendiğini zannetmiş. Sorunuza ne desem yalan olacak.


Peki Kur'anın hikmetli kısımlarını neden biz anlayamıyoruz. Bu hikmetli kısımları kimler anlayabilir?


Bu hikmetli kısımlarını Allah dilediği kuluna öğretiyor, peygamberler gibi, nedendir bilemiyorum.




Verdiğiniz linke tıkladım. ''Hadislerin günümüze nasıl intikal ettiği'' kısmı dikkatimi çekti. Bu paragrafta peygamberimizin ilk önce hadislerin yazdırılmasını yasakladığı ve daha sonrasında da buna izin verdiği yazıyor. Başka bir kaynakta da peygamber efendimiz ve dört halife dahil hiç birinin hadis yazdırmadığı yazıyor.
Aslında asıl merak ettiğim şey buydu. Sadece hadis ve sünnetlerin sahihliğini merak etmiyorum. Söylenen her şeyin sahihliğini merak ediyorum. Tarihin sahihliğini merak ediyorum. Farklı iki şey arasında doğruya nasıl ulaşabileceğimizi merak ediyorum.

:) Çok güzel... Farklı iki şey arasında ki doğruya ulaşmak... Acaba doğruya mı, hakikâte mi?

Burada bir arkadaşımız vardı, Duha nicki ile yazardı, iyi bir arkadaşdı, bilgili, kalemşör.., Nur cemaatinin Yeni Asya kısmından, lâkin çok agresifdi, çok çatışırdık, çok yazardık, bazen aynı şeyleri farklı yazar münazara ederdik :) doğrusu budur diye...

Siyah mı doğru beyaz mı, yoksa yeşil...
Yumuşak mı doğru, sert mi?
İmamı Azam mı doğru dedi, İmamı Hambel mi?
Sunniler mi doğru dedi, Şii'ler mi?
Atatürk mü, yoksa Saidi Nursi mi doğru?
Tayyip Erdoğan mı yoksa Fethullah Gülen mi?

İnsanların belli bir ilim ile ve ortaya karineler koyarak bir noktada anlaşamadıkları hususları Allah ahirette bildirecek.
Hak, hukuk hususunda aldanmayan bir vicdan ile empati yapmak çok güzel bir yoldur.
Rey'e sunmakda da hayr vardır.
İtimada şayan kişiye de biat olur.

Belki soran sorulandan çok bilmektedir.., kardeşim.
 

gizem

New member
Katılım
31 Ocak 2012
Mesajlar
95
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
istanbul
Değerli Kardeşim kimi alim bunları 3-5 senede, kimisi 20 senede öğrenmiş, kimi de öğrendiğini zannetmiş. Sorunuza ne desem yalan olacak.

Değerli Bekir kardeşim, sanırım ben de öğrenmeye çalışsam; ya kendimi bu konuya adamam gerekecek ya da sadece öğrendiğimi zannedeceğim. Kıssadan hisse bir insanın kendini bu konuya adaması için gerekli ön eğitimi hali hazırda almış olması ve geçim kaygısı taşımaması gerekmektedir veyahut geçimini bu yolla kazanan alimlerden olması gerekmektedir. Aksi takdirde bir insan bu konuda ilim yapmış insanlara güvenmek zorundadır. Maalesef bu konularda ilim yapmış insanlar bazen kendi aralarında anlaşmazlığa düşüyorlar ve bölünüyorlar. Dolayısıyla onlara güvenen insanlarda bölünüyorlar ve taraf oluyorlar. Bazen bu anlaşmazlık helal ile haram arasında olabiliyor. Birinin helal dediği şeye diğeri haram diyebiliyor.

Bu durumda aklıma bir soru daha takılıyor. Yukarıdaki gibi bir durumda Ahirette nasıl hesap verilir? Alime veya imama uyan kişi doğru yolda olduğunu zannediyor fakat yanlış yolda olduğunu ancak ahirette öğrenebilecekse bu kişinin günahı nedir?



Bu hikmetli kısımlarını Allah dilediği kuluna öğretiyor, peygamberler gibi, nedendir bilemiyorum.
Peki peygamber dışındaki insanlar bu hikmetli kısımları anlayabilir mi?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan

Değerli Bekir kardeşim, sanırım ben de öğrenmeye çalışsam; ya kendimi bu konuya adamam gerekecek ya da sadece öğrendiğimi zannedeceğim. Kıssadan hisse bir insanın kendini bu konuya adaması için gerekli ön eğitimi hali hazırda almış olması ve geçim kaygısı taşımaması gerekmektedir veyahut geçimini bu yolla kazanan alimlerden olması gerekmektedir. Aksi takdirde bir insan bu konuda ilim yapmış insanlara güvenmek zorundadır. Maalesef bu konularda ilim yapmış insanlar bazen kendi aralarında anlaşmazlığa düşüyorlar ve bölünüyorlar. Dolayısıyla onlara güvenen insanlarda bölünüyorlar ve taraf oluyorlar. Bazen bu anlaşmazlık helal ile haram arasında olabiliyor. Birinin helal dediği şeye diğeri haram diyebiliyor.

Bu durumda aklıma bir soru daha takılıyor. Yukarıdaki gibi bir durumda Ahirette nasıl hesap verilir? Alime veya imama uyan kişi doğru yolda olduğunu zannediyor fakat yanlış yolda olduğunu ancak ahirette öğrenebilecekse bu kişinin günahı nedir?



İslam alimleri ilimsiz ve karinesiz hüküm koymadıkları gibi, etrafında çok sayıda alim ile istişare ve ittifak halinde olmadan helal-haram demekten imtina etmiş, bunun sebebi de aldıkları mesuliyettir. Bu alimlerin ilmi ile amel edenlerin de mesuliyetlerini muhakkak ki o alimler taşır, ta ki verdikleri hüküm açık Kur'an emirlerine muhalif olmasın.




Peki peygamber dışındaki insanlar bu hikmetli kısımları anlayabilir mi?

Merhum şair demiş ki;

Rabb'im isterse sular büklüm büklüm burulur...
 

gizem

New member
Katılım
31 Ocak 2012
Mesajlar
95
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
istanbul
İslam alimleri ilimsiz ve karinesiz hüküm koymadıkları gibi, etrafında çok sayıda alim ile istişare ve ittifak halinde olmadan helal-haram demekten imtina etmiş, bunun sebebi de aldıkları mesuliyettir. Bu alimlerin ilmi ile amel edenlerin de mesuliyetlerini muhakkak ki o alimler taşır, ta ki verdikleri hüküm açık Kur'an emirlerine muhalif olmasın.

Değerli Bekir Kardeşim;
Bu durumda aklıma bir kaç soru daha takılıyor. Alimler birbirleriyle ittifak halindeyken bile hakikatin ne olduğuna karar veremedikleri durumlarda insanları nasıl yönlendiriyorlar?

Tüm mesuliyeti alimler taşıyorsa ve varsayalım ki alimler yanılmışsa; o halde bu alimlere uyan insanlar sevap işlediklerini zannettikleri konularda (hakikatte sevap olmayan) yine sevaplarını kazanırlar mı? Aynı şekilde günah zannettikleri konularda (hakikatte günah olmayan) ahirette yine cezalarını çekerler mi? Böyle bir durumda alimlerin sevabı ve günahı hakkında ne söylenebilir?

Bir diğer sorumda şu ki eğer bir insan kendini bu konulara adasa ve alimlerle ittifak ederek, kaynakları tarayarak her şeyi kendisi öğrenmeye çalışsa ve bazı konularda hakikate kendi mantığıyla ulaşmaya çalışsa ve ibadetlerini, farzını, sünnetini, helalini ve haramını kısacası hayatını bu şekilde yaşasa fakat kendi inandığı hakikatlerden sadece kendisi sorumlu olsa yani hiç kimseye kendi inandığı hakikatin kesin doğru olduğunu dikte etmese ve mesuliyet almazsa, her koyun kendi bacağından asılır misali amellerini gerçekleştirirse bu kişinin ahiretteki durumu sizce ne olur?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan

Değerli Bekir Kardeşim;
Bu durumda aklıma bir kaç soru daha takılıyor. Alimler birbirleriyle ittifak halindeyken bile hakikatin ne olduğuna karar veremedikleri durumlarda insanları nasıl yönlendiriyorlar?


İçtihat ederler, bu konuda hadisi şerif misali vardır.



Tüm mesuliyeti alimler taşıyorsa ve varsayalım ki alimler yanılmışsa; o halde bu alimlere uyan insanlar sevap işlediklerini zannettikleri konularda (hakikatte sevap olmayan) yine sevaplarını kazanırlar mı? Aynı şekilde günah zannettikleri konularda (hakikatte günah olmayan) ahirette yine cezalarını çekerler mi? Böyle bir durumda alimlerin sevabı ve günahı hakkında ne söylenebilir?

Ameller başka bir şey değil niyetlere göredir hadisi ışığında umulur ki kişi; cemaatin ittifaken ilmine şehadet edeceği ulema içtihadına uyması ile mesul olmaz, nail olur.

Bir diğer sorumda şu ki eğer bir insan kendini bu konulara adasa ve alimlerle ittifak ederek, kaynakları tarayarak her şeyi kendisi öğrenmeye çalışsa ve bazı konularda hakikate kendi mantığıyla ulaşmaya çalışsa ve ibadetlerini, farzını, sünnetini, helalini ve haramını kısacası hayatını bu şekilde yaşasa fakat kendi inandığı hakikatlerden sadece kendisi sorumlu olsa yani hiç kimseye kendi inandığı hakikatin kesin doğru olduğunu dikte etmese ve mesuliyet almazsa, her koyun kendi bacağından asılır misali amellerini gerçekleştirirse bu kişinin ahiretteki durumu sizce ne olur?

Bu durum "emri bil maruf nehyi anil münker" ilahi emrine ters düşer... Ümmet, cemaat hukukuna ters düşer... Fitneye mahal verir...
 

gizem

New member
Katılım
31 Ocak 2012
Mesajlar
95
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
istanbul
İçtihat ederler, bu konuda hadisi şerif misali vardır.
Ameller başka bir şey değil niyetlere göredir hadisi ışığında umulur ki kişi; cemaatin ittifaken ilmine şehadet edeceği ulema içtihadına uyması ile mesul olmaz, nail olur.


Anladığım kadarıyla alimlerin kendi aralarında aldıkları bu kararların sonucunda kişinin herhangi bir günahı olmaz. Tüm günah ve vebal alimlerin boynunadır? Peki sevap kişiye mi aittir yoksa o da alimlere mi aittir?


Bu durum "emri bil maruf nehyi anil münker" ilahi emrine ters düşer... Ümmet, cemaat hukukuna ters düşer... Fitneye mahal verir...

Yani iyiliği emret, kötülüğü men et. Ama burada bir yanlış anlaşılma var. Kişi hiç kimseye bir şey emretmiyor veya hiç kimseyi men etmiyor. Kişi ''benim yaptığım kesin doğru'' da demiyor. Kişi sadece kendi araştırdıklarından ve okuduklarından yola çıkarak ve bu şekilde niyet ederek kendi amelini oluşturuyor. Alimlerle veya imamlarla oturup herhangi bir içtihatta bulunmuyor. Kişi bu sebepten dolayı günahkar olur mu?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Anladığım kadarıyla alimlerin kendi aralarında aldıkları bu kararların sonucunda kişinin herhangi bir günahı olmaz. Tüm günah ve vebal alimlerin boynunadır? Peki sevap kişiye mi aittir yoksa o da alimlere mi aittir?

Muhakkak ki insan, Allah'ın emridir diye ve hayrdır diye yaptığı fiilerden ecir elde eder. Alim, ilmini yaydığı sebeple ayrıca bir ecir tasarruf eder.


Yani iyiliği emret, kötülüğü men et. Ama burada bir yanlış anlaşılma var. Kişi hiç kimseye bir şey emretmiyor veya hiç kimseyi men etmiyor. Kişi ''benim yaptığım kesin doğru'' da demiyor. Kişi sadece kendi araştırdıklarından ve okuduklarından yola çıkarak ve bu şekilde niyet ederek kendi amelini oluşturuyor. Alimlerle veya imamlarla oturup herhangi bir içtihatta bulunmuyor. Kişi bu sebepten dolayı günahkar olur mu?

İyiliği emret, kötülüğü men et emri açık emirdir. Kişi yaptığından emin ise (zaten emin olmasa yapmaz) yaptığı bu fiili diğer insanlara da aktarması gerektir. Eğer sebepsiz bir suskunluk içinde ise emre muhalefet etmiş olacaktır.
 

gizem

New member
Katılım
31 Ocak 2012
Mesajlar
95
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
istanbul
Muhakkak ki insan, Allah'ın emridir diye ve hayrdır diye yaptığı fiilerden ecir elde eder. Alim, ilmini yaydığı sebeple ayrıca bir ecir tasarruf eder.

O zaman kişi hangi inançtan olursa olsun, alimlerin sözüne güvenerek inancını ve amelini gerçekleştiriyorsa yani alimlerin söylediklerine göre iman ediyorsa; amellerinde kesinlikle günahsızdır diyebilir miyiz?

İyiliği emret, kötülüğü men et emri açık emirdir. Kişi yaptığından emin ise (zaten emin olmasa yapmaz) yaptığı bu fiili diğer insanlara da aktarması gerektir. Eğer sebepsiz bir suskunluk içinde ise emre muhalefet etmiş olacaktır.

Hiç kimsenin emin olmadığı bir konudan bahsediyoruz. Yani alimlerin de ayrı düştükleri konulardan bahsediyoruz. Yani alimler dahil herkes yaptıklarının ve söylediklerinin doğru olup olmadığını ancak ahirette öğrenebilecekler. Dolayısıyla kişinin yaptığından emin olması imkansız. Ama kişi yaptığının doğru olduğuna inanıyor ve emin değil. Kimsenin emin olmadığı ama doğru olduğuna inandığımız şeyi yaptığımız için günahkar olur muyuz?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan

O zaman kişi hangi inançtan olursa olsun, alimlerin sözüne güvenerek inancını ve amelini gerçekleştiriyorsa yani alimlerin söylediklerine göre iman ediyorsa; amellerinde kesinlikle günahsızdır diyebilir miyiz?

Bir yerden sonra, yani ilmen idrak edemiyeceği husularda. Çünkü her müslüman kul için dinini öğrenmesi farzdır, Kur'an ı okuması ve açık emirleri öğrenmesi gerekir.




Hiç kimsenin emin olmadığı bir konudan bahsediyoruz. Yani alimlerin de ayrı düştükleri konulardan bahsediyoruz. Yani alimler dahil herkes yaptıklarının ve söylediklerinin doğru olup olmadığını ancak ahirette öğrenebilecekler. Dolayısıyla kişinin yaptığından emin olması imkansız. Ama kişi yaptığının doğru olduğuna inanıyor ve emin değil. Kimsenin emin olmadığı ama doğru olduğuna inandığımız şeyi yaptığımız için günahkar olur muyuz?


Çok şüphe arzeden, ittifak edilemeyen hususlar uzak durulması gereken durumlardır, şüphelilerden uzak durulması gerektiği biline biline halâ şüphelide ısrar eden kişi ahirette çıkacak hükme razı olsun...
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Bu bir yalan dort halife devrinden hadisler kaynaklarda mevcuttur.Hz.nebi i server alehisselamin yasaklamasi ve serbest birakmasi hatta yazilmasini tesfik etmesi vaki iken halifei erba r.a ler mi yazdirmiyacak.Ama tedvini hz.Omeri faruk ra zamanidir.
 

gizem

New member
Katılım
31 Ocak 2012
Mesajlar
95
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
istanbul
Neyin yalan neyin doğru olduğu belli değil. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Hangi kaynakların doğru olduğunu herkes kendi çıkarlarına göre belirliyor. Doğru sahih kaynak diye bir şey yok.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Gizem hanim kafaniz karismasin.dogru vardir.Bir dogruya birden fazla yoldan da varilir.Kelime oyununa gerek yok.siz bildiginiz ve ihlas ile yasadiginiz kadariyla sorumlusunuz.yoksa tum islam eserlerini incelemeye ömür yetmez.Yalniz hadisin sahihligini muhaddisler belirler mucevherin gerçeğini sarraf belirledigi gibi..Guven duygusu cok onemli insanin inanmasinda..
 
Üst Alt