EHLÝ-SUNNET
New member
İslam'dan Başka Hak Din Yoktur
İslam'dan Başka Hak Din Yoktur
İslam'dan Başka Hak Din Yoktur
Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. Salat ve selam efendimiz Muhammed aleyhisselamın üzerine olsun.
Bugünkü dersimizin-konusu:İslam' dan başka hak Din yoktur "Hak Din" kelimesi çok iyi anlaşılması lazımdırHak demek, doğru demektir Yani inanılması gereken Din demektir Günümüzde, Müslümanlar arasındaki başlıca konularından biride budur. Müsıümanlar arasında çok cereyan eden bir konu olduğu için, bu konuyu çok iyi öğrenmemiz lazım. Hak denildiği zaman, yani doğru, inanılması gereken, amel edilmesi gereken Din, demektir. İşte Allah-u Teala hak Din olarak insanlara İslam Dinini emretti. Bu emri Ali İmran Suresini 85.Ayeti ile bize bildirdi.
Meali: "Kim İslam 'dan başka Din ararsa ,bilsin ki kendisinden böyle bir Din asla kabul edilmeyecek. "
İslam dan başka herhangi bir Dinin kabul edilmediğini, ahiret'te müşahede edeceğiz."Kim İslam' dan başka bir Din ararsa" cümlesindeki 'ararsa' ne demek? Yani o insan Dünya hayatında iken, (ahiret Dünya'nın hesabını vereceğimiz bir mekan, bir hayat) bu ararsa kelimesini çok iyi anlayacak ki, hataya düşmesin. Bir insan derse ki:"Başka inançlarda olabilir, bunlarda kabullenilebilir, bunlara da saygı duyulabilir veya bu inançları da ben kabul ederim", bunları da doğru kabul ederse ve bu 'arama' kelimesi ile başka bir inancında doğru olduğunu kastederse, o insanın inancı ahirette kabul değildir O insan zaten kafirdir Çünkü Allah İslam Dini ile müşerref olan, İslam Dinine inanana, "Müslüman" diyor Dünyada iki çeşit insan vardır: Müslüman veya kafir.İnsan ya Müslüman dır veya kafirdir.İkisinin arası bir şey yoktur Ancak kafirIer birçok isimle adlandırılabilir: Hristiyan, yahudi, putperest, ateşperest, mecusi vS. Yani ismini ne koyarsanız koyun, Kur'an-i Kerimde geçen bu 'ararsa' kelimesinin içine girer Dernek ki bunlara çoğul diyebiliriz.
Biz bunların tamamına ne diyoruz? Batıl Dinler diyoruz. Bakın burada 'Dinler' kelimesi yerinde kullanılmıştır Çünkü çok çeşitli, Din denilen inançlar vardır. Bunların hepsi batıldır Allah insanları hak Din İslam ile mükellef tutmuştur.
Konuyla ilgili ikinci Ayette, Ali İmran Suresinin 19.Ayetinde :
Meali: "Allah 'ın nezdinde (Allah 'ın razı olduğu) Din İslam dır. "
Allah bu Ayetle de, kesin bir hükmü ortaya koymuştur. Bu iki Ayet birbirini tamamlıyor, Burada kesin olarak anlaşılan şudur ki: İslam' dan başka Allah'ın razı olduğu, Allah'ın göndermiş olduğu bir Din yoktur. Öyle ise bizlere bu iki Ayet-i Kerimeyi öğrenmek farzdır. Çünkü bu Ayete zıt düşebilecek bir inancı reddetmemiz gerekmektedir. Allah bütün Peygamberlere İslam Dinini emretmiştir. Yani Adem aleyhisselamdan, Muhammed aleyhisselatu vesselama kadar ne kadar Peygamber gelmiş ise, bunların hepsine İslam Dinini emretmiştir ve bunların hepsi Müslüman'dır. Bu iki Ayetten açık olarak anlaşılan budur.
Çünkü bunun zıttı düşünülür ise; yani "Allah bazı Peygamberlere İslam Dininden başka bir inanç getirmiş" denilir ise, hristiyanlık inancı, yahudilik inancı gibi Dinler getirdi diye düşünür ise, o zaman Allah'a bozgunculuğu yakıştırmış olur. Yani Allah'ın İslam'dan başka bir Din göndermiş olduğuna hükmetmiş olur.
Bugün İslam alemindeki en büyük hatalardan bir tanesi de "Semavi Dinler" ibaresini kullanmaktır.(bkz. S.32) "Semavi Dinler" ibaresinde, Din için çoğul kullanılmakla, İslam'dan başka bir Dinin geldiği haber verilmektedir. Ve maalesef burada, İslam Dinine iki Din daha ilave ediliyor. Ne deniliyor? "Hristiyanlık da yahudilik de semavi Dindir" deniliyor. Bazı cahiller ise bu sözü doğrulamak için, diyorlar ki: "Hristiyanlık ve yahudilik bugünkü şekliyle tahrif edilmiş birer Dindirler. Yani aslında semavi Din olarak Hristiyanlık ve Yahudilik var ama bugünkü şekli tahrif olunmuş halidir. "
Hangi şekilde anlatılırsa anlatılsın, bir Müslüman derse ki:"Hristiyanlık ve yahudiliğinde aslı vardır, bunlar da semavidir",o da kafırdir. Çünkü İslam'dan başka bir Dinin gönderildiğine hükmetmiştir.Aynı zamanda, bu iki Ayeti yalanlamıştır. Eğer Allah-u Teala bir hristiyanlık, bir yahudilik Dinini gönderse idi, o zaman o göndermiş olduğu Dinin mümessiline de, o lakapla hitap etmemiz gerekirdi.Bu da demek olurdu ki: " İsa aleyhisselam çok iyi bir hristiyan 'dır.
Musa aleyhisselam çok iyi bir yahudi'dir. "Bir Müslüman bunu böyle söylerse kafırdir. İsa aleyhisselama hristiyan, Musa aleyhisselama yahudi diyen kafirdir. Çünkü, ne İsa aleyhisselam hristiyan'dır, ne de Musa aleyhisselam yahudi'dir. İkisi de Müsıümandır. Bütün Peygamberler Müslüman'dır ve hepsi İslam ile emrolunmuştur.
Musa aleyhisselamın getirmiş olduğu inancı tahrif edene ( değiştirene) Allah Kur'an-i Kerim de, lakap olarak "El Yahud"(yahudi) demiştir. Yani Musa'nın
İslam inancını tahrif edene yahudi denir.İsa'nın İslam inancını, Allah'a olan imanını tahrife dene "Nasara" denmiştir.Yani latincesi: "hristiyan". Yani yahudiliğin aslı, hristiyanlığın aslı (gerçeği) vardır sözü tamamen yanlıştır. Doğrusu nedir?Musa Müslüman'dır, İsa da Müslüman'dır. Onların İslam İnancının tahrif edilmiş olan şekline yahudilik veya hristiyanlık denir. Yoksa bunlar, o Peygamberlerin getirmiş olduğu birer Din kabul edilirse, İslam tahrif edilmiş olur ve böyle inanan kimse de artık Müslüman değildir.
Çünkü "Kim İslam 'dan başka bir Din "arsa ... "ve "Allah nezdinde,
Allah 'ın razı olduğu tek Din İsldm 'dır" Ayetlerini yalanlamış olur. Bu Ayetlere hakkıyla iman etmemiştir, anlamamıştır. Eğer ki Din çoğul söylenseydi, biz bu haberi Kur'an ve Hadis-i Şerifler den alırdık. Ve alimlerde bu konuyu, bugüne kadar, böyle işlerlerdi. Halbuki zamanımıza kadar tam tersi işlenmiştir.
İlmi ehlinden öğrenemediğimiz zaman, toplumda alışkanlık haline getirilen ve topluma yavaş, yavaş şırınga edilen bu batıl fikirlerden korunamayız maalesef. Ve maalesef bu, minberlerde de bu yanlış şekli ile anlatılıyor. Yani "semavi Dinler" sözü söylenebiliyor. Böyle sözü söyleyen insanı ancak bir teville kurtarabiliriz. O insan hakkında yapabileceğimiz açıklama nedir? Arapça'daki 'Din' kelimesi kullanıldığı yere göre farklı manalara gelebilir. Bu manaların birincisi inançtır. Bugün halk Din denildiği zaman, inanılması gereken bir inancı ortaya koyuyor. Onu anlıyor. İlk anlaşılan budur. Neticede Din inançtır. Ve amel edilmesi gereken ahkamlardır. Bu ahkamlara da önce iman edilmesi gerekiyor. İman etmeden yerine getirilen ahkamların bir faydası olmaz. Mesela namaz kılmanın farz olduğuna iman etmeyen kimse, namaz kılsa ona bir faydası olur mu? İman etmediğinden dolayı bir faydası yoktur. İşte inanç bütünü dediğimiz şey Dindir.
Din inanç manasına gelir ve bu manada kim çoğul kullanır ise, yani "Semavi Dinler" der ise, o kafir dir.
Bize düşen görev, bu, yanlış yerde Din kelimesini kullanan kimseyi hem kurtarmak, hem de o kelimeyi ona tekrar ettirmemek. Bu kelimeyi bir daha bu şekilde kullanmamasını öğretmek. Başkaları bunu böyle anlamayabilir. Dinleyenler bunu böyle anlamayabilir. Tevili şudur ki,"Semavi Din" derken şeriat kastetmiş olmasıdır. Veya kitapları kastetmiş olmasıdır. "Semavi Şeriatır" diye söylenilebilir. Allah semavi şeriatlar göndermiştir. Allah semavi kitaplarda göndermiştir. Bu şekilde söylenirse doğrudur. Şimdi gelelim bu sözü anlamaya: Bir Müslüman da Allah için 'semavi kitaplar' yerine "tek semavi kitap göndermiştir" derse, o da kafirdir. Yani 'semavi kitaplar' için de tekil kullanmak yine küfürdür. Çünkü kitaplara iman, imanın şartlarındandır. Bu kitapların ortaya koydukları hükümlere, ahkamlara da şeriat denir. Türkçe de hükümler, kanunlar diyoruz. Bu şeriatlar içinde yine tekil kullanılmaz.
"Şeriat tektir" denmez. Çünkü iman ettiğimiz kitapların hükümleri farklı, farklıdır Allah öyle dilemiştir Muhammed aleyhisselamın özelliği de Kur'an şeriatı ile gönderilmiş olmasıdır
Kur'an günümüzdeki, bütün insanların mükellef (sorumlu) tutulduğu şeriatı içeren, bir kitaptır Muhammed aleyhissehimı diğer Peygamberlerden ayıran husus budur Önceki Peygamberler belli kavimlere,belli bölgelere geldiği için, onların ümmetIeri o şeriat ile mükellef idiler Ama bugünkü insanların tamamı Kur'an şeriatı ile mükelleftirler Çünkü Muhammed son Peygamberdir Adem aleyhisselamdan, Muhammed aleyhisselama kadar her ne kadar şeriat geldi ise de,onların inancı İslam dır. O Peygamberlere tabi olanlar MüslümandıL
Bir Peygamberin hayatından sonra, bir sonraki Peygamber gönderilene kadar, o doğru inancı muhafaza eden bütün o ümmetIerin tamamı Müsıüman'dır. Tabi ki muhafaza edemeyen kafirdir (o Peygamberin devrinde yaşamış olsa dahi).Öyle ise biz o ümmetleri ve Peygamberleri isimlendirecek isek, ancak şu ifadelerle isimlendirebiliriz: Musa aleyhisselama inanan bütün insanlar, onun inancını muhafaza eden bütün Müslümanlar Musevi Müslüman dır Çünkü o topluluk Musa ya inanmakla mükellefdir. Biz onları 'Beni İsrail' kavmi diye biliyoruz. Onlar Musa aleyhisselama, Peygamber olarak inanmakla, getirmiş olduğu İslam Dinini kabul etmekle mükellef idiler. Ve bunları kabul edipte, ölene kadar muhafaza eden, gerek Musa aleyhisselam hayatta iken, gerekse İsa aleyhisselam'ın şeriatı gelene kadar korursa, o Müslüman'dır Musevi Müslüman'dır Yahudi demiyoruz, Müs1üman diyoruz. Kim ki gerek Musa aleyhisselam hayattayken onu yalanlamış veya Musa aleyhisselam vefat ettikten sonra onun Dini'ni tahrif etmiş ise, işte ona yahudi diyoruz. Kur'an ifadesi ile onlar (yahudiler) Musa 'ya getirilen Dini tahrif ettiler, bozdular. İsa aleyhisselama inananların hepsi Müslüman dır Onun inancını, o göklere çekildikten sonra, muhafaza eden bütün insanlarda Müsıüman'dır. Çünkü oda İslam Dini ile gelmiştir ve Musa ile inanç açısından, hiçbir farkı yoktur.
Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam kendinden önceki bütün kitapları ve bütün Peygamberleri tasdik edicidir Allah-u Teala'nın bize bildirmesi ile iman esaslarımızın temelinde olan 've kutubihi, ve rusulihi' , yani bütün kitaplara ve Peygamberlere iman ediyoruz anlamındadır. Bu Kitapların hepsinin insanlara İslam inancını öğretmeleri için gönderilmiş olduğuna inanıyoruz. Ve bu Peygamberlere inanmış olarak ölen insanların da Müslüman olduğunu kabul ediyoruz. Muhammed aleyhisselam geldikten sonra, ona inanan insanların tamamı da Müslüman olduklarına göre, onlara 'Muhammedi Müslüman' deriz. Bunlar, Kur' anın hükümlerine hakkıyla iman edip yerine getirmeye çalışırlar.
Bugünkü yahudilere Musevi dahi denmez. Çünkü Musevi, Müslüman dır hristiyanlara da İsevi denmez. Çünkü İsevi olanlar da Müslüman dır.
Zaten bütün Peygamberlerin Dini İslam dır denildikten sonra, kalkıp da başka bir Dinden bahsetmek caiz olmaz. 'Gerçek hristiyanlık', 'gerçek yahudilik' aldatmacadan başka bir şey değildir Böyle bir şey yoktur. Gerçek tektir O da bütün Peygamberlerin Müslüman olmasıdır. Hepsinin Dininin İslam olmasıdır Gerisi sadece aldatmacadan ibarettir Maalesef günümüzde, bir çok Müslüman da bu aldatmacalara kanmaktadır.
İslam Dinine inanç olarak muhalefet, İdris aleyhisselam' dan sonra başladı.
İslam'dan Başka Hak Din Yoktur
İslam'dan Başka Hak Din Yoktur
Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. Salat ve selam efendimiz Muhammed aleyhisselamın üzerine olsun.
Bugünkü dersimizin-konusu:İslam' dan başka hak Din yoktur "Hak Din" kelimesi çok iyi anlaşılması lazımdırHak demek, doğru demektir Yani inanılması gereken Din demektir Günümüzde, Müslümanlar arasındaki başlıca konularından biride budur. Müsıümanlar arasında çok cereyan eden bir konu olduğu için, bu konuyu çok iyi öğrenmemiz lazım. Hak denildiği zaman, yani doğru, inanılması gereken, amel edilmesi gereken Din, demektir. İşte Allah-u Teala hak Din olarak insanlara İslam Dinini emretti. Bu emri Ali İmran Suresini 85.Ayeti ile bize bildirdi.
Meali: "Kim İslam 'dan başka Din ararsa ,bilsin ki kendisinden böyle bir Din asla kabul edilmeyecek. "
İslam dan başka herhangi bir Dinin kabul edilmediğini, ahiret'te müşahede edeceğiz."Kim İslam' dan başka bir Din ararsa" cümlesindeki 'ararsa' ne demek? Yani o insan Dünya hayatında iken, (ahiret Dünya'nın hesabını vereceğimiz bir mekan, bir hayat) bu ararsa kelimesini çok iyi anlayacak ki, hataya düşmesin. Bir insan derse ki:"Başka inançlarda olabilir, bunlarda kabullenilebilir, bunlara da saygı duyulabilir veya bu inançları da ben kabul ederim", bunları da doğru kabul ederse ve bu 'arama' kelimesi ile başka bir inancında doğru olduğunu kastederse, o insanın inancı ahirette kabul değildir O insan zaten kafirdir Çünkü Allah İslam Dini ile müşerref olan, İslam Dinine inanana, "Müslüman" diyor Dünyada iki çeşit insan vardır: Müslüman veya kafir.İnsan ya Müslüman dır veya kafirdir.İkisinin arası bir şey yoktur Ancak kafirIer birçok isimle adlandırılabilir: Hristiyan, yahudi, putperest, ateşperest, mecusi vS. Yani ismini ne koyarsanız koyun, Kur'an-i Kerimde geçen bu 'ararsa' kelimesinin içine girer Dernek ki bunlara çoğul diyebiliriz.
Biz bunların tamamına ne diyoruz? Batıl Dinler diyoruz. Bakın burada 'Dinler' kelimesi yerinde kullanılmıştır Çünkü çok çeşitli, Din denilen inançlar vardır. Bunların hepsi batıldır Allah insanları hak Din İslam ile mükellef tutmuştur.
Konuyla ilgili ikinci Ayette, Ali İmran Suresinin 19.Ayetinde :
Meali: "Allah 'ın nezdinde (Allah 'ın razı olduğu) Din İslam dır. "
Allah bu Ayetle de, kesin bir hükmü ortaya koymuştur. Bu iki Ayet birbirini tamamlıyor, Burada kesin olarak anlaşılan şudur ki: İslam' dan başka Allah'ın razı olduğu, Allah'ın göndermiş olduğu bir Din yoktur. Öyle ise bizlere bu iki Ayet-i Kerimeyi öğrenmek farzdır. Çünkü bu Ayete zıt düşebilecek bir inancı reddetmemiz gerekmektedir. Allah bütün Peygamberlere İslam Dinini emretmiştir. Yani Adem aleyhisselamdan, Muhammed aleyhisselatu vesselama kadar ne kadar Peygamber gelmiş ise, bunların hepsine İslam Dinini emretmiştir ve bunların hepsi Müslüman'dır. Bu iki Ayetten açık olarak anlaşılan budur.
Çünkü bunun zıttı düşünülür ise; yani "Allah bazı Peygamberlere İslam Dininden başka bir inanç getirmiş" denilir ise, hristiyanlık inancı, yahudilik inancı gibi Dinler getirdi diye düşünür ise, o zaman Allah'a bozgunculuğu yakıştırmış olur. Yani Allah'ın İslam'dan başka bir Din göndermiş olduğuna hükmetmiş olur.
Bugün İslam alemindeki en büyük hatalardan bir tanesi de "Semavi Dinler" ibaresini kullanmaktır.(bkz. S.32) "Semavi Dinler" ibaresinde, Din için çoğul kullanılmakla, İslam'dan başka bir Dinin geldiği haber verilmektedir. Ve maalesef burada, İslam Dinine iki Din daha ilave ediliyor. Ne deniliyor? "Hristiyanlık da yahudilik de semavi Dindir" deniliyor. Bazı cahiller ise bu sözü doğrulamak için, diyorlar ki: "Hristiyanlık ve yahudilik bugünkü şekliyle tahrif edilmiş birer Dindirler. Yani aslında semavi Din olarak Hristiyanlık ve Yahudilik var ama bugünkü şekli tahrif olunmuş halidir. "
Hangi şekilde anlatılırsa anlatılsın, bir Müslüman derse ki:"Hristiyanlık ve yahudiliğinde aslı vardır, bunlar da semavidir",o da kafırdir. Çünkü İslam'dan başka bir Dinin gönderildiğine hükmetmiştir.Aynı zamanda, bu iki Ayeti yalanlamıştır. Eğer Allah-u Teala bir hristiyanlık, bir yahudilik Dinini gönderse idi, o zaman o göndermiş olduğu Dinin mümessiline de, o lakapla hitap etmemiz gerekirdi.Bu da demek olurdu ki: " İsa aleyhisselam çok iyi bir hristiyan 'dır.
Musa aleyhisselam çok iyi bir yahudi'dir. "Bir Müslüman bunu böyle söylerse kafırdir. İsa aleyhisselama hristiyan, Musa aleyhisselama yahudi diyen kafirdir. Çünkü, ne İsa aleyhisselam hristiyan'dır, ne de Musa aleyhisselam yahudi'dir. İkisi de Müsıümandır. Bütün Peygamberler Müslüman'dır ve hepsi İslam ile emrolunmuştur.
Musa aleyhisselamın getirmiş olduğu inancı tahrif edene ( değiştirene) Allah Kur'an-i Kerim de, lakap olarak "El Yahud"(yahudi) demiştir. Yani Musa'nın
İslam inancını tahrif edene yahudi denir.İsa'nın İslam inancını, Allah'a olan imanını tahrife dene "Nasara" denmiştir.Yani latincesi: "hristiyan". Yani yahudiliğin aslı, hristiyanlığın aslı (gerçeği) vardır sözü tamamen yanlıştır. Doğrusu nedir?Musa Müslüman'dır, İsa da Müslüman'dır. Onların İslam İnancının tahrif edilmiş olan şekline yahudilik veya hristiyanlık denir. Yoksa bunlar, o Peygamberlerin getirmiş olduğu birer Din kabul edilirse, İslam tahrif edilmiş olur ve böyle inanan kimse de artık Müslüman değildir.
Çünkü "Kim İslam 'dan başka bir Din "arsa ... "ve "Allah nezdinde,
Allah 'ın razı olduğu tek Din İsldm 'dır" Ayetlerini yalanlamış olur. Bu Ayetlere hakkıyla iman etmemiştir, anlamamıştır. Eğer ki Din çoğul söylenseydi, biz bu haberi Kur'an ve Hadis-i Şerifler den alırdık. Ve alimlerde bu konuyu, bugüne kadar, böyle işlerlerdi. Halbuki zamanımıza kadar tam tersi işlenmiştir.
İlmi ehlinden öğrenemediğimiz zaman, toplumda alışkanlık haline getirilen ve topluma yavaş, yavaş şırınga edilen bu batıl fikirlerden korunamayız maalesef. Ve maalesef bu, minberlerde de bu yanlış şekli ile anlatılıyor. Yani "semavi Dinler" sözü söylenebiliyor. Böyle sözü söyleyen insanı ancak bir teville kurtarabiliriz. O insan hakkında yapabileceğimiz açıklama nedir? Arapça'daki 'Din' kelimesi kullanıldığı yere göre farklı manalara gelebilir. Bu manaların birincisi inançtır. Bugün halk Din denildiği zaman, inanılması gereken bir inancı ortaya koyuyor. Onu anlıyor. İlk anlaşılan budur. Neticede Din inançtır. Ve amel edilmesi gereken ahkamlardır. Bu ahkamlara da önce iman edilmesi gerekiyor. İman etmeden yerine getirilen ahkamların bir faydası olmaz. Mesela namaz kılmanın farz olduğuna iman etmeyen kimse, namaz kılsa ona bir faydası olur mu? İman etmediğinden dolayı bir faydası yoktur. İşte inanç bütünü dediğimiz şey Dindir.
Din inanç manasına gelir ve bu manada kim çoğul kullanır ise, yani "Semavi Dinler" der ise, o kafir dir.
Bize düşen görev, bu, yanlış yerde Din kelimesini kullanan kimseyi hem kurtarmak, hem de o kelimeyi ona tekrar ettirmemek. Bu kelimeyi bir daha bu şekilde kullanmamasını öğretmek. Başkaları bunu böyle anlamayabilir. Dinleyenler bunu böyle anlamayabilir. Tevili şudur ki,"Semavi Din" derken şeriat kastetmiş olmasıdır. Veya kitapları kastetmiş olmasıdır. "Semavi Şeriatır" diye söylenilebilir. Allah semavi şeriatlar göndermiştir. Allah semavi kitaplarda göndermiştir. Bu şekilde söylenirse doğrudur. Şimdi gelelim bu sözü anlamaya: Bir Müslüman da Allah için 'semavi kitaplar' yerine "tek semavi kitap göndermiştir" derse, o da kafirdir. Yani 'semavi kitaplar' için de tekil kullanmak yine küfürdür. Çünkü kitaplara iman, imanın şartlarındandır. Bu kitapların ortaya koydukları hükümlere, ahkamlara da şeriat denir. Türkçe de hükümler, kanunlar diyoruz. Bu şeriatlar içinde yine tekil kullanılmaz.
"Şeriat tektir" denmez. Çünkü iman ettiğimiz kitapların hükümleri farklı, farklıdır Allah öyle dilemiştir Muhammed aleyhisselamın özelliği de Kur'an şeriatı ile gönderilmiş olmasıdır
Kur'an günümüzdeki, bütün insanların mükellef (sorumlu) tutulduğu şeriatı içeren, bir kitaptır Muhammed aleyhissehimı diğer Peygamberlerden ayıran husus budur Önceki Peygamberler belli kavimlere,belli bölgelere geldiği için, onların ümmetIeri o şeriat ile mükellef idiler Ama bugünkü insanların tamamı Kur'an şeriatı ile mükelleftirler Çünkü Muhammed son Peygamberdir Adem aleyhisselamdan, Muhammed aleyhisselama kadar her ne kadar şeriat geldi ise de,onların inancı İslam dır. O Peygamberlere tabi olanlar MüslümandıL
Bir Peygamberin hayatından sonra, bir sonraki Peygamber gönderilene kadar, o doğru inancı muhafaza eden bütün o ümmetIerin tamamı Müsıüman'dır. Tabi ki muhafaza edemeyen kafirdir (o Peygamberin devrinde yaşamış olsa dahi).Öyle ise biz o ümmetleri ve Peygamberleri isimlendirecek isek, ancak şu ifadelerle isimlendirebiliriz: Musa aleyhisselama inanan bütün insanlar, onun inancını muhafaza eden bütün Müslümanlar Musevi Müslüman dır Çünkü o topluluk Musa ya inanmakla mükellefdir. Biz onları 'Beni İsrail' kavmi diye biliyoruz. Onlar Musa aleyhisselama, Peygamber olarak inanmakla, getirmiş olduğu İslam Dinini kabul etmekle mükellef idiler. Ve bunları kabul edipte, ölene kadar muhafaza eden, gerek Musa aleyhisselam hayatta iken, gerekse İsa aleyhisselam'ın şeriatı gelene kadar korursa, o Müslüman'dır Musevi Müslüman'dır Yahudi demiyoruz, Müs1üman diyoruz. Kim ki gerek Musa aleyhisselam hayattayken onu yalanlamış veya Musa aleyhisselam vefat ettikten sonra onun Dini'ni tahrif etmiş ise, işte ona yahudi diyoruz. Kur'an ifadesi ile onlar (yahudiler) Musa 'ya getirilen Dini tahrif ettiler, bozdular. İsa aleyhisselama inananların hepsi Müslüman dır Onun inancını, o göklere çekildikten sonra, muhafaza eden bütün insanlarda Müsıüman'dır. Çünkü oda İslam Dini ile gelmiştir ve Musa ile inanç açısından, hiçbir farkı yoktur.
Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam kendinden önceki bütün kitapları ve bütün Peygamberleri tasdik edicidir Allah-u Teala'nın bize bildirmesi ile iman esaslarımızın temelinde olan 've kutubihi, ve rusulihi' , yani bütün kitaplara ve Peygamberlere iman ediyoruz anlamındadır. Bu Kitapların hepsinin insanlara İslam inancını öğretmeleri için gönderilmiş olduğuna inanıyoruz. Ve bu Peygamberlere inanmış olarak ölen insanların da Müslüman olduğunu kabul ediyoruz. Muhammed aleyhisselam geldikten sonra, ona inanan insanların tamamı da Müslüman olduklarına göre, onlara 'Muhammedi Müslüman' deriz. Bunlar, Kur' anın hükümlerine hakkıyla iman edip yerine getirmeye çalışırlar.
Bugünkü yahudilere Musevi dahi denmez. Çünkü Musevi, Müslüman dır hristiyanlara da İsevi denmez. Çünkü İsevi olanlar da Müslüman dır.
Zaten bütün Peygamberlerin Dini İslam dır denildikten sonra, kalkıp da başka bir Dinden bahsetmek caiz olmaz. 'Gerçek hristiyanlık', 'gerçek yahudilik' aldatmacadan başka bir şey değildir Böyle bir şey yoktur. Gerçek tektir O da bütün Peygamberlerin Müslüman olmasıdır. Hepsinin Dininin İslam olmasıdır Gerisi sadece aldatmacadan ibarettir Maalesef günümüzde, bir çok Müslüman da bu aldatmacalara kanmaktadır.
İslam Dinine inanç olarak muhalefet, İdris aleyhisselam' dan sonra başladı.