Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bu Değerli Insan Bize Nereden Sesleniyor

  • Konbuyu başlatan kuranyeter
  • Başlangıç tarihi
K

kuranyeter

Guest
yasin 13 Onlara o kent halkını örnek ver. Hani, elçiler gelmişti oraya.



Yâsîn 14
14 Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyle destek vermiştik. Şöyle demişlerdi: "Biz, size gönderilen elçileriz!"







Yâsîn 15
15 Kent halkı dedi ki: "Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz."






Yâsîn 16
16 Dediler: "Rabbimiz biliyor ki, biz size gönderilmiş elçileriz."







Yâsîn 17
17 "Bize düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir."






Yâsîn 18
18 Dediler: "Sizin yüzünüzden uğursuzlukla karşılaştık/biz sizi uğursuzluk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutlaka taşlayacağız. Ve bizden size acıklı bir azap kesinlikle dokunacaktır."






Yâsîn 19
19 Dediler: "Uğursuzluk kuşunuz sizinle beraberdir. Size öğüt verildi diye mi bütün bunlar? Hayır, siz savurganlığa, aşırılığa sapmış bir topluluksunuz."






Yâsîn 20
20 Kentin öbür ucundan bir adam koşarak gelip şöyle dedi: "Ey topluluk, bu elçilere uyun!"







Yâsîn 21
21 "Sizden herhangi bir ücret istemeyelere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar."






Yâsîn 22
22 "Beni yaratana ne diye kulluk etmeyecek mişim ben? Ve sizler de O''na döndürüleceksiniz."






Yâsîn 23
23 "O''ndan başka tanrılar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorluk/zarar dilerse onların şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazlar."






Yâsîn 24
24 "Bu durumda ben elbette ki açık bir sapıklığın içine düşerim."






Yâsîn 25
25 "Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinleyin beni!"






Yâsîn 26
26 "Gir cennete!" denildi. Dedi: "Kavmim bir bilebilseydi?






Yâsîn 27
27 Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram edilenlerden kıldı."






Yâsîn 28
28 Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.







Yâsîn 29
29 Olan, sadece korkunç titreşimli bir sesti. Ve bir anda söndüverdiler.






Yâsîn 30
30 Yazık şu kullara! Kendilerine gelen her resulle mutlaka alay ederlerdi.




gönderilen elçilere iman edip ve helak olmaktan kurtulan bu değerli insan bize nereden sesleniyor .



kasas65 ALLAH O GÜN ONLARA SESLENEREK GÖNDERDİĞİM RESULLERE NE CEVAP VERDİNİZ DER.




SELAM VE DUA İLE
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ


عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ

عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ

الَّذِي هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ

كَلَّا سَيَعْلَمُونَ

ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ

Halen daha kaşıyorsunuz, hala daha derecelerde takılıp kalmışsınız. Allah (cc) cümlemize hidayet versin. Bundan sonra böyle cevap vereceğim inşallah. Hiç olmazsa her önüne gelen kafasına göre ahkam kesmesin.
 
K

kuranyeter

Guest
selam
sen kendi dereceni net olarak ortaya koydun.
soruya cevap vereceksen adam gibi cevap ver vermeyeceksen konuyu başka yerlere çekme çekmeki seni adam sansınlar.


selam ve dua ile
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Kuranyeter, sen böyle çelişkiler ara dur, durumunu vahim görüyorum.

Yakında ateistlerin kendi kafalarında türettikleri çelişkilere düşüpte iyice yoldan cıkmandan korkuyorum Turan dursun gibi, zira o kafir de ilkin Hadisleri reddetmiş, ardından Kuran'ı reddetmiş, Kuran'ı da reddedince Allah'ı reddedip inkarcıların en sapkınlarından olmuştu.

Şeytan kimsenin nefsini okşamaya dursun. Ayagını yoldan kaydırırda, varlıgını farkettirmez bile.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Kuranyeter, sen böyle çelişkiler ara dur, durumunu vahim görüyorum.

Yakında ateistlerin kendi kafalarında türettikleri çelişkilere düşüpte iyice yoldan cıkmandan korkuyorum Turan dursun gibi, zira o kafir de ilkin Hadisleri reddetmiş, ardından Kuran'ı reddetmiş, Kuran'ı da reddedince Allah'ı reddedip inkarcıların en sapkınlarından olmuştu.

Şeytan kimsenin nefsini okşamaya dursun. Ayagını yoldan kaydırırda, varlıgını farkettirmez bile.



Özür dilerim Caferi bir yanlisi düzeltmek gerekiyor;Turan Dursun Hadislerle Islami Red etti..Yani Kurani gercek manada atmadi sadece Hadislerle Kurani elestirdi istersen iyice kitablarini oku ayni Salman Rüsdü gibi...
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Metin mete abim eğer Hadislerle Kuran'ın çeliştiğini düşünseydi, Kuran'ı inkar etmezdi. Sizin gibi Kuran'ı savunurdu
O adamın yazılarına bakın. Kuranda ne celiskiler anlatıyor.

Okuyan cahillerde neye ugradıklarını şaşırıp, sapıyorlar.
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
selam
sen kendi dereceni net olarak ortaya koydun.
soruya cevap vereceksen adam gibi cevap ver vermeyeceksen konuyu başka yerlere çekme çekmeki seni adam sansınlar.


selam ve dua ile

Arkadaşım kullanmış olduğun üslubu düzeltmezsen yaptırmla karşılaşacaksın.Seviyeyi düşürmeyin lutfen.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Metin mete abim eğer Hadislerle Kuran'ın çeliştiğini düşünseydi, Kuran'ı inkar etmezdi. Sizin gibi Kuran'ı savunurdu
O adamın yazılarına bakın. Kuranda ne celiskiler anlatıyor.

Okuyan cahillerde neye ugradıklarını şaşırıp, sapıyorlar.



Evet kitablarini okudunmu bilmiyorum ama her Kurana saldirisi Hadislerin gölgesinde bir okumani tavsiye ederim...
 
K

kuranyeter

Guest
Bu Değerli Insan Bize Nerden Sesleniyor

Bu Değerli Insan Bize Nerden Sesleniyor

selam
ortaya her konu açtığımda kuran yeter düşüncemden dolayı ters cevaplar vereceğinizi düşünmek istemiyorum kuran yeter demek başka bir şeyi inkar etmek değildir sadece yeterli bir kaynağın yanında başka bir kaynağa ihtiyaç duyulmaması dır.sizin kuran dışı başka kaynaklara yönelmenize ben kalkıp bu sizin yetersizliğiniz yada atalarınızın yetersizliği dir diye bir suçlamaya gitmem sizi ne kadar memnun eder,yasin suresinde ki iman edip cennete gir denilen o insan bize cennetten sesleniyor sizlerin vereceği cevaplara göre karşılıklı olarak sohbet edecektik,ama her sitede olduğu gibi burda da farklı düşüncede olan insanlara [okuyucuyu tenzih ederim]saldırı var ..bu sitenizin ne olursan ol yine gel sözüne aykırı bir harekettir siz bunu uygun görüyorsanız, ben yaptıklarım herhangi bir hatadan dolayı sizlerden ve üyelerden özür dilerim.

biz turan dursun ve onun gibi düşünenlere bir şey veremeyiz onlarda ALLAHIN izni ile bizden imanımızı alamazlar allahın hidayet verdiğini, kimse şaşırtamaz... eğer yasin suresindeki iman eden insanın nereden bize seslendiğini konuşmak isteyen varsa sohbetimize devam edelim...
selam ve dua ile


KASAS65 ALLAH O GÜN ONLARA GÖNDERDİĞİM RESULLERE NE CEVAP VERDİNİZ DER
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
selam
ortaya her konu açtığımda kuran yeter düşüncemden dolayı ters cevaplar vereceğinizi düşünmek istemiyorum kuran yeter demek başka bir şeyi inkar etmek değildir sadece yeterli bir kaynağın yanında başka bir kaynağa ihtiyaç duyulmaması dır.sizin kuran dışı başka kaynaklara yönelmenize ben kalkıp bu sizin yetersizliğiniz yada atalarınızın yetersizliği dir diye bir suçlamaya gitmem sizi ne kadar memnun eder,yasin suresinde ki iman edip cennete gir denilen o insan bize cennetten sesleniyor sizlerin vereceği cevaplara göre karşılıklı olarak sohbet edecektik,ama her sitede olduğu gibi burda da farklı düşüncede olan insanlara [okuyucuyu tenzih ederim]saldırı var ..bu sitenizin ne olursan ol yine gel sözüne aykırı bir harekettir siz bunu uygun görüyorsanız, ben yaptıklarım herhangi bir hatadan dolayı sizlerden ve üyelerden özür dilerim.

biz turan dursun ve onun gibi düşünenlere bir şey veremeyiz onlarda ALLAHIN izni ile bizden imanımızı alamazlar allahın hidayet verdiğini, kimse şaşırtamaz... eğer yasin suresindeki iman eden insanın nereden bize seslendiğini konuşmak isteyen varsa sohbetimize devam edelim...
selam ve dua ile


KASAS65 ALLAH O GÜN ONLARA GÖNDERDİĞİM RESULLERE NE CEVAP VERDİNİZ DER


Uslubu düzgün seviyeyi yüsek tutunki iki adım sonra sizde aynı muameleye düçar olmayın mealinde ki sözlerimizmi saldırı arkadaşım.Kimsenin size bişi dediği yok yeter ki saygı çerçevesinde tartışın.Olur ki siz bizden bizden sizden bi şey öğreniriz.Bu forumda her düşünceden insan var ve gayet saygılı paylaşımlar mevcut.Sizden ricamız bulunduğunuz ortama ayak uydurmayı bi deneseniz.Umarım çok bi şey istemiş olmayız.Selam ile
 
K

kuranyeter

Guest
selam sevgili mucahit bu konuya ilk cevap veren arkadaşın verdiği cevap nasıl bir uslup sana zahmet bunu bir değerlendirirsen,çok sevinirim verdiği cevapta bizim ortaya koyduğumuz konuyla ya alay edtme yada anlamadığından mı böyle bir cevap verdi yoksa başka bir konudaki çaresizliğinin verdiği bir acı mıdır,anlam veremedim.
kesinlikle bu siteye üye olurken ben bu siteye gideyimde birileriyle gırgır geçme yada onların köşeye sıkıştırma gibi bir niyeti yok inşaallah birlikte güzel bir paylaşımın derdinde olma niyetiyle burdayız, sizleri ve başkalarını üzdüysek allah tan afdilerim.

bu konuyu açma sebebimde ortaya bir sohbet olsun amacı vardı dikkat ederseniz yasin suresinde elçilere itaat eden kişi anında cennete gitmesi gir cennete denildi oda orda kendisine yapılan ikramları bize anlattı diyeceğim o kii bir nevi allah bizlere cennetten bir canlı yayın sunuyor ve mikrofon cennetteki müslümanda, yani bu berzah alemi olayı yada kabir olayınıortadan kaldırmıyormubu tartışıp sohbet etmek varken sevgili radikal islam konuyu farklı yere çekti ama hayırlısı olsun.

selam ve dua ile
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
selam sevgili mucahit bu konuya ilk cevap veren arkadaşın verdiği cevap nasıl bir uslup sana zahmet bunu bir değerlendirirsen,çok sevinirim verdiği cevapta bizim ortaya koyduğumuz konuyla ya alay edtme yada anlamadığından mı böyle bir cevap verdi

Mücahit'den önce ben cevap versem bu sorunuza da, sizi ben sevindirsem, madem cevaplanınca sevineceksiniz. Yasin suresinden bir bölüm ile bir konu açtınız bizde size Kur'an'i bir uslup ile cevap verdik. Bakın ne yazıyor orada, okudunuz mu ? Önce okuyun, türkçesini okuyorsunuz nasıl olsa, arapçasını da okuyun hem hiç olmazsa sizde bizde sevaba gireriz bu vesile ile. Ondan sonra mikrofonu ben size vereyim, sizde bize bu konu ile ilgili olarak canlı yayın yaparsınız, nasıl fikir ?


yoksa başka bir konudaki çaresizliğinin verdiği bir acı mıdır,anlam veremedim.
Acı ? Nasıl yani ? Lütfen biraz açabilirmisin başka bir konuda nasıl bir acımız olabilir ki, Rasul (s.a.v.) düşmanlığını, Rasul'u (s.a.v.) basite indirgeme yarışını gördükten sonra bir müslümana bundan büyük başka bir acı olabilir mi ?

Dilerseniz önce bizim ilk verdiğimiz cevabı bir okuyun hangi ayetten nasıl bir cevap vermişiz, ondan sonra mikrofon sizin!
 

Muhabbetci

New member
Katılım
16 Ocak 2008
Mesajlar
44
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
49
Konum
Almanya/ Krefeld
Web sitesi
www.1webspace.biz
Kuranyeter kardesimizin önceden ne tür yazi yazdiklarini bilemem ama sordugu sorusunda bir yanlis göremiyorum....Gayet normal bir soru sormus, bize düsende buna cevap vermekdir...

Kendiside belirttigi gibi kurani yeterli buluyorsa, bunda bir sorun göremiyorum...Cünki Dini farzlarini kurandan almiyormuyuz?

ama kuranyeter kardesim sorunu acikcasi tam anlayamadim? Bilmek istedigin tam olarak nedir ? Onu aciklarsan inaniyorumki güzel cevaplar verebilecekdir kardeslerimiz...


Vesselam
 
K

kuranyeter

Guest
selam muhabbetci
belki konuyu tam olarak anlatamadım bilirsin işte bazen yazı yazarken iş yerinde yanlız olamadığın bir durumda konuya vakıf olamıyoruz,bu durumda eksik anlatım oluyor.
yasin suresinde helak edilen kavmin içinden biri elçilere biat ediyor.ve ona cennete gir deniliyor sonra bu insan kendisine yapılan bir ikramı bize bildiriyor.
soru şu buinsan hiç kabirde yada berzah aleminde kaldığına dair bir işaret vermiyor.direk cennete girmesini kendi içimzde nasıl değerlendirebiliriz


selam ve dua ile
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
selam
ortaya her konu açtığımda kuran yeter düşüncemden dolayı ters cevaplar vereceğinizi düşünmek istemiyorum kuran yeter demek başka bir şeyi inkar etmek değildir sadece yeterli bir kaynağın yanında başka bir kaynağa ihtiyaç duyulmaması dır.sizin kuran dışı başka kaynaklara yönelmenize ben kalkıp bu sizin yetersizliğiniz yada atalarınızın yetersizliği dir diye bir suçlamaya gitmem sizi ne kadar memnun eder,yasin suresinde ki iman edip cennete gir denilen o insan bize cennetten sesleniyor sizlerin vereceği cevaplara göre karşılıklı olarak sohbet edecektik,ama her sitede olduğu gibi burda da farklı düşüncede olan insanlara [okuyucuyu tenzih ederim]saldırı var ..bu sitenizin ne olursan ol yine gel sözüne aykırı bir harekettir siz bunu uygun görüyorsanız, ben yaptıklarım herhangi bir hatadan dolayı sizlerden ve üyelerden özür dilerim.

biz turan dursun ve onun gibi düşünenlere bir şey veremeyiz onlarda ALLAHIN izni ile bizden imanımızı alamazlar allahın hidayet verdiğini, kimse şaşırtamaz... eğer yasin suresindeki iman eden insanın nereden bize seslendiğini konuşmak isteyen varsa sohbetimize devam edelim...
selam ve dua ile


KASAS65 ALLAH O GÜN ONLARA GÖNDERDİĞİM RESULLERE NE CEVAP VERDİNİZ DER

Peygambersiz bir hayat sevdasında olan ZAVALLILAR bunu şu aşamalarla gerçekleştirme sevdasındalar gayet masumane bir şekilde biz Kur'ana tabiyiz ondan başka kaynak delil kabul etmeyiz diyerek Hadis - Sünnet-i Resulullah ve en son olarak Kur'an

Şimdi bu zavallılara soruyorum bu dini mübini bugüne kadar kim tebliğ etti 63 yıl ümmeti ümmeti diyerek Rahmana elini açan O Resulu Kibriyaya (s.a.s) bu kadar haset kin niye O'nun sünnetini hayatını yok sayarak Rahmanın dergahına sığınmak CEHALETTİR
 
K

kuranyeter

Guest
fetih yazdı
Peygambersiz bir hayat sevdasında olan ZAVALLILAR bunu şu aşamalarla gerçekleştirme sevdasındalar gayet masumane bir şekilde biz Kur'ana tabiyiz ondan başka kaynak delil kabul etmeyiz diyerek Hadis - Sünnet-i Resulullah ve en son olarak Kur'an


Şimdi bu zavallılara soruyorum bu dini mübini bugüne kadar kim tebliğ etti 63 yıl ümmeti ümmeti diyerek Rahmana elini açan O Resulu Kibriyaya (s.a.s) bu kadar haset kin niye O'nun sünnetini hayatını yok sayarak Rahmanın dergahına sığınmak CEHALETTİR
SELAM

ENAM114(De ki): Allah'dan başka bir hakem mi arayacağım?
bizim muhammedi inkar edip kimliğimizinde sapık olduğunu söylüyorlar.
şimdi yukardaki ayet gereği muhammedi inkar edenler,muhammedin söylediği ve yaptığı gibi allahın indirdiği detaylı olan kitabı ölçü alarak allahı hakem tutanmıdır,yoksa muhammedi inkar edenler ALLAHIın indirdiğinin yanında diğer kitapları ölçü alarak onların yazarlarını hakem tutanlarmıdır.
bizimle onlar arasındakihükmü inanıyorumki rabbim hak olarak değerledirecektir.

Biz söz konusu ALLAHIN dini olunca ALLAHI hakem tutuyoruzve allahıda hakem tutmanında ölçüsüde onun kitabına uymak olduğuna göre ZAVALLI KİM yada MUHAMMEDİ kim inkar ediyor


enam 114deki ALLAHTAN BAŞKA HAKEM Mİ ARAYAYIM.
 

Muhabbetci

New member
Katılım
16 Ocak 2008
Mesajlar
44
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
49
Konum
Almanya/ Krefeld
Web sitesi
www.1webspace.biz
selam muhabbetci
belki konuyu tam olarak anlatamadım bilirsin işte bazen yazı yazarken iş yerinde yanlız olamadığın bir durumda konuya vakıf olamıyoruz,bu durumda eksik anlatım oluyor.
yasin suresinde helak edilen kavmin içinden biri elçilere biat ediyor.ve ona cennete gir deniliyor sonra bu insan kendisine yapılan bir ikramı bize bildiriyor.
soru şu buinsan hiç kabirde yada berzah aleminde kaldığına dair bir işaret vermiyor.direk cennete girmesini kendi içimzde nasıl değerlendirebiliriz


selam ve dua ile

Sorun degil kardes...Hepimiz bazen tam anlatamiyoruz onun icin bir daha sorayim dedim ...Tam olarak neyi bilmek istedigini...

Cennet olayi aslinda basit, baska görüslerde mevcut olmasina ragmer , Cennetle müjdeleniyor...Yani O kisiye :" Sende müminler ile cennete gireceksin!" der gibisine geliyor ....Bunun bir baska anlamida, Bu dünyada mümin olan ( tevhidi tam idrak edebilen) Cennetini bu dünyada yasamaya baslar cünki onun özü Hakikat ile huzur bulur...Bu sekil aciklama edende vardir bu ayeti...

Bunun kabir ile, yahut berzah alemi ile hicmi hic alakasi yokdur....Kabir konusu basdan basa alinmasi gereken bir ayri konu, berzah alemide aynisi..Böyle iki kelime ile aciklancak gibi degil bunlar....

Insallah aciklamam biraz aydinlik getirmisdir kardes :)

vesselam
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Mücahit'den önce ben cevap versem bu sorunuza da, sizi ben sevindirsem, madem cevaplanınca sevineceksiniz. Yasin suresinden bir bölüm ile bir konu açtınız bizde size Kur'an'i bir uslup ile cevap verdik. Bakın ne yazıyor orada, okudunuz mu ? Önce okuyun, türkçesini okuyorsunuz nasıl olsa, arapçasını da okuyun hem hiç olmazsa sizde bizde sevaba gireriz bu vesile ile. Ondan sonra mikrofonu ben size vereyim, sizde bize bu konu ile ilgili olarak canlı yayın yaparsınız, nasıl fikir ?



Acı ? Nasıl yani ? Lütfen biraz açabilirmisin başka bir konuda nasıl bir acımız olabilir ki, Rasul (s.a.v.) düşmanlığını, Rasul'u (s.a.v.) basite indirgeme yarışını gördükten sonra bir müslümana bundan büyük başka bir acı olabilir mi ?

Dilerseniz önce bizim ilk verdiğimiz cevabı bir okuyun hangi ayetten nasıl bir cevap vermişiz, ondan sonra mikrofon sizin!



Ilk ve bu yazindan anladigimi degilde Allahin Kitabi Arabca olarak gönderdigini söylerken kullandigi üslubun ne kadar önemli oldugunu anliyorum.Hani diyor ya ayet Anlayasiniz diye illaki arabca hi ben anlamaz....
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Peygambersiz bir hayat sevdasında olan ZAVALLILAR bunu şu aşamalarla gerçekleştirme sevdasındalar gayet masumane bir şekilde biz Kur'ana tabiyiz ondan başka kaynak delil kabul etmeyiz diyerek Hadis - Sünnet-i Resulullah ve en son olarak Kur'an

Şimdi bu zavallılara soruyorum bu dini mübini bugüne kadar kim tebliğ etti 63 yıl ümmeti ümmeti diyerek Rahmana elini açan O Resulu Kibriyaya (s.a.s) bu kadar haset kin niye O'nun sünnetini hayatını yok sayarak Rahmanın dergahına sığınmak CEHALETTİR


Önce cok iftiracisin;Nedenmi?Cünki biz BAGIRIYORUZ KURAN iste burada sana sormak lazim Ey FETIH Allahin RESULÜ nerede?Furkanda yokmu?Eger varsa simdi kalk ve TÖVBE et cünki sen bir iftiracisin.Yok diyorsan evet biz HADIS lerdeki MUHAMMEDI tanimiyoruz...Cünki ALLAHIN RESULÜ KURANDADI ve biz Allahin emri olarak ona itaat ederiz.Evet biz Kuranin disindaki ni tanimiyoruz....
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Önce cok iftiracisin;Nedenmi?Cünki biz BAGIRIYORUZ KURAN iste burada sana sormak lazim Ey FETIH Allahin RESULÜ nerede?Furkanda yokmu?Eger varsa simdi kalk ve TÖVBE et cünki sen bir iftiracisin.Yok diyorsan evet biz HADIS lerdeki MUHAMMEDI tanimiyoruz...Cünki ALLAHIN RESULÜ KURANDADI ve biz Allahin emri olarak ona itaat ederiz.Evet biz Kuranin disindaki ni tanimiyoruz....

Sünneti inkar edenler veya sünnet ve hadiste "ayıklama" yapmak isteyenler, maksatlarına ulaşmak için iki yol takip ediyorlar.

Bunlar:

a) Hadislerin Resûlullah’a (sav) âit olup olmadığı hususunda kalplerde kuşku uyandırmak.

b) Buna rağmen ilmî usullerle yapılan araştırmalar sonucunda, bir sözün Resûlullah’a âit olduğu kesinleştiğinde de "Bizim ona uymamız ve onu uygulamamız şart değil" gibi hezeyanlar ortaya atarak -hâşâ- Peygamberimizi sıradan bir beşer konumuna indirgemek.(1)

Bunun için de değişik gerekçelerle sünneti reddetme yoluna gidiyorlar.

Sünneti İnkar Edenlerin Gerekçeleri

Bu gerekçeleri şöyle maddeleştirebiliriz:

I- Her Şeyin Kur'ân'da Açıklandığının Bildirilmesi

Sünneti inkar edenler, hiç alakası olmayan âyetleri görüşlerine delil olarak ileri sürmektedirler. Bu âyetler şunlardır: "Biz Kitap'ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık."(2) "Biz Kur'ân'ı her şeyin bir açıklaması olarak indirdik." (3)

İşte bu âyetleri delil göstererek, Kur'ân'ın dinle ilgili her şeyi açıkladığını, sünnetin veya başka bir şeyin dinî hükümlere kaynaklık etmesine, Kur'ân'ı açıklamasına gerek kalmadığını iddia ediyorlar ve aksini savunmanın Kitab'ın din konusunda yetersiz kaldığını söylemek demek olacağı hezeyanında bulunuyorlar.

Böyle kimseler, kendilerinden önce sünneti inkar eden, Haricîlerin "Hüküm ancak Allah'ındır" hak sözü ile, Hz. Ali'ye (ra) karşı bâtıl bir dava ileri sürdükleri gibi, bu âyetlerle bâtıl bir mânâ kast etmekte, bâtıl bir dâvanın peşinde gitmektedirler. Bu âyetler hiç bir şekilde sünnetin inkârına gerekçe gösterilemez.

Şöyle ki: İleride yer vereceğimiz gibi, Müslümanlara Peygambere uymayı, onu örnek almayı, hükmüne razı olmayı, sözlerine tâbi olmayı emreden, onun Kur'ân'ı açıklama görevi olduğunu bildiren pek çok âyet vardır. O âyetleri hiç nazara almadan, bu âyetleri sünnetin reddine gerekçe göstermek, son derece yanlıştır.

Kaldı ki, "Biz Kitap'ta hiçbir şeyi bırakmadık, açıkladık" âyetinde geçen "Kitap"tan maksat, Kur'ân değildir. Çünkü her şeyin sadece Kur'ân'da açıklanması imkansızdır. Dine ve dünyaya âit bütün hükümlerin ayrıntılarına kadar Kur'ân'da açıklanmış olduğu doğru değildir. Ve bunu hiç bir akl-ı selim kabul etmez.

Bu durumda da âyete "her şeyin bütün ayrıntılarıyla, Kur'ân'da açıklandığı" mânâsı verildiğinde, bu, -hâşâ- Allah'ı yalancı çıkarmak demek olur. Kur'ân'da her şeyin açıklanmış olması, insanlığı hidâyete ulaştıracak ilkelerle ilgilidir. Bu konuda Kur'ân'da gerekli olan her şey açıklanmıştır.

Buradaki "Kitap," Levh-i Mahfuz’dur. Levh-i Mahfuz'da, büyüğüyle-küçüğüyle, geçmişiyle-geleceğiyle bütün varlıklar ve olaylar en ince ayrıntılarına kadar kaydedilmiştir. Nitekim bütün tefsirlerde bu âyette geçen "Kitab"a, ‘levh-i mahfuz’ açıklaması getirilmiştir. Zaten âyetin öncesiyle beraber düşünüldüğünde "Kitab"a Kur'ân mânâsı vermek mümkün olmamaktadır. Ayetin öncesi şöyledir:

"Yerde hareket eden hiçbir hayvan, havada kanat çırpan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi bir ümmet (topluluk) olmasın. Biz Kitap'ta hiçbir şeyi bırakmadık, açıkladık."

Burada Yüce Allah, insanlar gibi hayvanların da birer ümmet olduğu, dolayısıyla onların da ölüm, rızık, ömür, saadet ve benzeri gibi hayat kanunlarına bağlı bulunduğu ve bütün bunların levh-i mahfuz'da yazılı olduğunu ifâde buyurmaktadır.

"Biz Kur'ân'ı her şeyin bir açıklaması olarak indirdik" âyetine gelince:

Buradaki "açıklama" genel olarak iki şekildedir. Bunlar:

a. Yüce Allah, bir kısım hükümleri Kur'ân'da bizzat kendisi açıklamıştır. Meselâ inanç esaslarının neler olduğu; namaz, zekât, oruç ve haccın farz; zina, içki, domuz eti, kumar ve faizin haram olduğunun açıklanması gibi. Bu tür açıklamada Kur'ân'dan başka bir şeye ihtiyaç duyulmaz.

b. Kitabında kulları için bağlayıcı birer delil ve hüccet kabul ettiği diğer delillere havale etmek suretiyle yapılan açıklama. Meselâ yüce Allah ileride de genişçe yer vereceğimiz gibi, Kur'ân'da Peygamberimize itaati ve hükmüne müracaat edip razı olmayı farz kılmıştır. Dolayısıyla onun Allah'ın Kur'ân'da yer almayan vahyine istinaden koyduğu hükümler, getirdiği açıklamalar, tefsirler de yine Allah'ın Kur'ân'da açıklaması demektir.

Bunlar da:
1. Farziyeti kitapla hükme bağlanmakla birlikte nasıl yapılacağının izahı Peygamberimize bırakılan açıklamalar. Namazın rekatı, sayısı, nasıl kılınacağı, zekâtın neyden verileceği, nasıl ve kimlerin vereceği, haccın nasıl yapılacağı, orucun nasıl tutulacağı gibi.

2. Hakkında her hangi bir hüküm bildirilmeyen konularda Resulullah’ın sünnetiyle hükme bağlanan hususlar. Kadının teyzesinin ve halasının, süt kardeşin, süt annenin, teyzenin nikahının haram olması, bâzı hayvanların etlerinin haram kılınması, evli biri zina ettiğinde verilecek ceza gibi hususlardır.

Bunun içindir ki, gerek Sahabîler, gerekse sonraki devir âlimleri, Peygamberimizin sünnetiyle verdikleri cevabı da "Kur'ân'dan" diye ifâde etmişlerdir.

Diğer bir husus, Kur'ân, genel hatlarıyla dinle ilgili hiçbir şeyi eksik bırakmamış, teferruata inmeden şeriatın temel prensiplerini açıklamıştır. Öz olarak açıklanan konuların tafsil edilmesini ise Peygamberimizin söz ve fiillerine, yani sünnete bırakmıştır Bunun böyle olduğu, son derece açık bir husustur.

Müfessir Âlusî (1270/1353) bâzı âlimlerin bu konuyla ilgili olarak şöyle dediklerini nakleder: "İşler, dinî ve dünyevî olmak üzere iki kısımdır. Dünyevî olanları ile Peygamberin bir ilgisi yoktur. Çünkü o, aslen onlar için gönderilmemiştir. Dinî olanlar ise ya asla taalluk eder veya fer'idir; asla bakmaz. Aslî olanların yanında fer'i meselelerin pek önemi yoktur. (...) Kur'ân-ı Azimüşşan, dinin aslî meselelerini en güzel ve en kâmil mânâda açıklamayı üzerine almıştır. Âyette geçen 'her şeyden' maksat da bu olsa gerektir." (4)

II- Sünneti Korumanın Allah Tarafından Üstlenilmemiş Olduğu İddiası:

Sünneti toptan inkar edenler şöyle bir akıl yürütüyorlar: "Yüce Allah, 'Kur'ân'ı Biz indirdik, onu koruyacak olan da Biziz' (5) buyuruyor. Buradan Allah'ın, sünnetin değil, sadece Kur'ân'ın korunmasını üstlendiği anlaşılıyor. Eğer sünnet de Kur'ân gibi delil olsaydı, Allah Teâlâ onun korunmasını da üzerine alırdı."

Her şeyden önce bâzı müfessirler, "Kur'ân" diye mânâlandırılan "ez-Zikr" kelimesini Kur'ân ve sünnet olarak yorumlamışlardır. Buna göre böyle bir iddia kendiliğinden düşmüş olur.

Bu âyetteki garantinin Resûlullah’ın ağzından çıkan şeyler için de garanti olduğunu söyleyen İbni Hazm, (6) başka bir yerde de zikir kelimesiyle sadece Kur'ân'ın kast edildiğini söyleyenlerin hiçbir delilinin olmadığını, bu kelimeden vahyin kast edildiğini, vahyin ise hem Kur'ân'ı, hem de sünneti içine aldığını söyler. Ona göre, sünnet Kur'ân'ı açıklar. Meselâ Kur'ân, sadece namazın farz olduğunu bildirir. Namazın nasıl kılınacağı ve rükünleri sünnette bildirilmiştir. Sünnetin korunmamış olduğunu düşünürsek namazla ilgili ne kalır? (7)

Dinin tamamının vahiy olduğunu söyleyen İbni Kayyım da "zikr" kelimesinin sünneti de içine aldığı görüşünü benimser. (8)

"ez-Zikr" Kur'ân olarak yorumlandığında da, iddia geçersizdir. Çünkü âyette, "Biz sadece Kur'ân'ı koruyacağız" denilmemiştir ki, Kur'ân dışındakilerin, meselâ sünnetin Allah'ın koruması altında olmadığı neticesi çıksın.

Diğer taraftan, sahih sünnet de Kur'ân'nın içindedir. Yüce Allah, Kur'ân'da Resulüne itaati, onun hükümlerine boyun eğmeyi emrettiğine, onu her bakımdan örnek olarak gösterdiğine göre ve o Yüce Resulün söz ve fiilleri yukarıda da ifâde ettiğimiz gibi, Kur'ân'ın açıklaması olduğuna göre, Allah, sünneti korumayı da üzerine almış demektir.

Nitekim bu va'dini de gerçekleştirmiştir. Peygamberimizin söz, fiil ve görüp de ses çıkarmadığı şeyler, tarihte hiçbir beşere nasip olmayacak bir şekilde ve büyük bir titizlikle bize kadar ulaşmıştır.

Bu bir koruma değilse nedir? Evet, Yüce Rabbimiz Kur'ân'ı insanlar aracılığıyla koruduğu gibi, sünneti de başta Sahabîler olmak üzere, Tabiîn, Tebe-i Tabiînin ve asırlarca yetişen sayısız âlimler vasıtasıyla, diğer bir ifâdeyle; Kur'ân'ı koruma vazifesi yüklediği insanlar kanalıyla, büyük bir hassasiyetle korumuştur.

Diğer bir husus, âyetin önü ve sonu incelendiğinde; burada konunun "sünnet"e yer vermeye müsait olmadığı görülür. Çünkü ayet, Kur'ân'ın gerçekliliği tartışmasıyla ilgili olarak inmiştir. Öyle ise sünneti bu iddia ile reddeden ‘demegog’ların dayandıkları bu asıl da çürüktür.
Sniper
02-10-2007, 15:05

III- Dinin Tamamlanmış Olması:

Sünneti toptan inkar edenlerin inkarlarına gerekçe gösterdikleri bir başka âyet, "Bugün sizin için dininizi tamamladım"(Maide Suresi, 3) âyetidir. Âyette dinin tamamlandığı bildirildiği için, dinde bir eksiklik söz konusu olamayacağı şeklinde bir akıl yürütme ile sünnete gerek ve ihtiyaç olmayacağı sonucu çıkarılmaktadır.

Oysa bu âyette dinin tamamlanmasının sadece Kur'ân'la yapıldığını gösteren en küçük bir işaret bulunmamaktadır. Dinin tamamlanması, Kur'ân ve Kur'ân'ın yaşayan yorumu olan Peygamberimizin (sav) sünnetiyle yapılmıştır.

Diğer taraftan, dinin tamamlanması, müfessir tarafından farklı olarak yorumlanmıştır. Bu âyetle dinin esaslarının ve hükümlerinin tamamlandığını söyleyen müfessirlerin yanı sıra, (9) bu âyetten sonra da birçok hüküm âyetinin nazil olduğunu söyleyerek âyetten maksadın dinî hükümlerin tamamlanması olamayacağını savunan, dinin tamamlanmasından maksadın müşriklerin Mekke'deki hâkimiyetlerinin sona ermesi, Kabe'nin onlardan temizlenmesi, Kabe'yi ancak Müslümanların tavaf edebilmesi olduğunu söyleyen müfessirler de vardır. (10)

Âyeti, başka bir bilgiye gerek kalmaksızın tafsilat ve teferruat da dahil her konunun Kur'ân'da açıklandığı, dinin anlaşılması için başka bir şeye ihtiyaç kalmadığı şeklinde anlamanın mümkün olduğunu savunmak, gerçeklerden çok çok uzaktır. Kur'ân'da ancak temel ilkeler açıklanmıştır, detaylandırma ise sünnete bırakılmıştır.

Dipnotlar:


2- En’am, 38.
3- Nahl, 89.
4- Alusi, Ruhul-Me’ani, 14:216.
5- Hicr, 9.
6- İbn-i Hazm, en-Nebel el-Kafiye fi Usulü Ahkam’id-Din; s.46.
7- İbn-i Hazm, el-İhkam, 1:116-119.
8- İbn-i Kayyım, es-Sevaik, 534.
9- Tefsiru’t-Tebari, 9:518,519.
10- Kurtubi, 6:63-64.

Sniper
02-10-2007, 15:07

Konumuzun başlığı ve ilk üç madde ilk mesajdadır. eğer o bölümü okumadıysanız lütfen önce ilk üç maddeyi okuyunuz.
4. İnsanları Kur'ân'a Yöneltme

Sünnet inkarcıları, sünnet/hadis düşmanlıklarını masum bir havaya büründürmek için, hadislerin Kur'ân'ın yanında değersiz olduğunu, kendilerinin Kur'ân'a ve Allah'ın emirlerine aşırı değer verdiklerini söylemektedirler. Mevdudî'nin ifâde ettiği gibi, menfur oyunlarına Allah'ın kitabını alet etmektedirler. (1)

Kur'ân, İslâm dininin en önemli bilgi kaynağı olmakla birlikte, tek bilgi kaynağı değildir. Kur'ân'ı tebliğ eden, onun yaşayan bir tefsiri olan Resûlullah’ı devre dışı bırakarak insanları Kur'ân'a yöneltmek iddiası kadar gülünç bir iddia düşünülemez.
Kur'ân, her türlü sözü dinlemeye ve en güzeline tâbi olmaya çağırır. (2) "Allah size bilmediklerinizi açıklamak ve sizi sizden öncekilerin sünnetlerine iletmek istiyor" (3) âyetinde olduğu gibi, Müslümanları, hidâyet üzere olan önceki ümmetlerin hayat nizamına çağırır. Böyle iken, insanlara örnek olarak gösterdiği, (4) en yüce ahlakın sahibi olduğunu bildirdiği (5) Resulünün sünnetlerine uyulmasını hiç istemez mi?

Bizzat Kur'ân'ın sünnete önem verdiğini ve Müslümanları Resûlullaha uymaya çağırdığı düşünülürse, böyle bir fikrin ne derece asılsız olduğu kendiliğinden anlaşılır ve "Kur'ân'daki İslâm"ı savunanların, Kur'ân'la nasıl tezata düştüğü görülür.

5. Peygamberin Hüküm Koyamayacağı Düşüncesi

Sünneti toptan reddedenlerin delil olarak ileri sürdükleri bir diğer iddia da Kur'ân'da üç yerde geçen, "Hüküm ancak Allah'ındır" âyetidir. (6) Onlar, Peygamberin hüküm koyamayacağını söyleyerek sünneti bütünüyle reddetmektedirler.
Haricîlerin de aynı âyetleri delil kullanarak, Hz. Ali'ye (kv) karşı çıktıklarını ifâde ettikten sonra, bu iddianın doğruluk derecesini araştıralım.

Dinimize göre bir şeyi helâl veya haram kılma yetkisi sadece Allah'ındır. Peygamberimiz de dâhil hiçbir peygamber ve hiç bir insanın helâl kılma, haram kılma; helâli haram, haramı helâl yapma yetkisi yoktur. Bu gerçek, birçok âyet-i kerimede açıklanmıştır. Meselâ şu âyetlerde, müşriklerin kendilerine göre bâzı şeyleri haram saymaları şiddetle reddedilmiştir:

"De ki: Allah'ın kulları için yarattığı giyecekler ile hoş ve temiz rızıkları kim haram etti?" (7) "Müşrikler kendi akıllarınca, 'Şu hayvanlar ve şu ekinler haramdır; dilediğimiz kimselerden başkası yiyemez. Bir kısım; hayvanların da sırtı yüke haram kılınmıştır' derler. Kestikleri hayvanların üzerine de Allah'ın adını zikretmezler. Bütün bunlar Allah adına uydurdukları iftiralardır. Allah da onları uydurdukları şey sebebiyle cezalandıracaktır. Bir de, 'Şu hayvanların karnındaki yavrular erkeklerimize helâl, kadınlarımıza haramdır' derler..."

Bir sonraki âyette de; Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği şeyleri, Allah adına iftira ederek haram sayanların kesin olarak ziyanda oldukları bildirilmiştir. (8)

"De ki: Allah'ın size indirdiği rızkın bir kısmını haram, bir kısmını helâl mi kıldınız?"

Peygamberimiz de bir hadislerinde, kendisinin helâli haram, haramı helâl kılma yetkisine sahip olmadığını bildirmiştir. (9)

Bununla beraber, peygamberler ve Peygamberimiz Allah'ın emri ile bâzı şeyleri helâl kılmışlar, bâzı şeyleri de haram kılmışlardır. Bu gerçek, bir âyette şöyle buyurulur:

"O Peygamber, kendilerini iyiliğe sevk edip kötülükten sakındırır; temiz ve güzel nimetleri onlara helâl, habis olanları ise haram kılar." (10)

Burada Peygamberimizin helâl veya haram kılması, kendiliğinden değil, Allah'ın emrine dayanaraktır.

Peygamberimiz de (s.a.v.) Allah'ın emri istikametinde kendisinin de helâl ve haram kılabileceğini şöyle bildirmiştir:

"Bana Kur'ân ve bir o kadarı [sünnet] daha verildi. Yakında karnı tok, koltuğuna yaslanmış birisi, 'Size Kur'ân yeter; onda neyi helâl bulursanız onu helâl kabul ediniz. Onda neyi haram bulursanız, onu da haram biliniz' diyecek. Şunu iyi bilin ki, Allah Resulünün haram kıldığı da Allah'ın haram kıldığı gibidir." (11)

Bunun içindir ki, Kur'ân'da haram kılınmadığı halde, Peygamberimiz tarafından haram kılınan pek çok husus vardır. Meselâ bunlardan birisi, bir kadının üzerine hala ve teyzesinin nikâh edilemeyeceğidir. (12)

Evet, "Hüküm Allah'ındır" demek, Allah'ın emri ve vahyi ile peygamberlerin ve Peygamberimizin (s.a.v.) hüküm koymasına engel değildir. Ve Resûlullah (s.a.v.) Allah'ın emri üzerine Kur'ân'da yer almayan birçok konunun helâl veya haram olduğunu bildirmiştir.

Bu iddiaya sığınanlar şu hadisi de görüşlerine delil olarak zikrederler: "Bâzılarına ne oluyor ki, Allah'ın Kitabında bulunmayan bir takım şartlar koşuyorlar? Her kim Allah’ın Kitabında bulunmayan bir şeyi şart koşarsa, o şart geçersizdir. Yüz defa şart kılınmış olsa da bu böyledir. Allah'ın şartı daha doğru ve daha sağlamdır." (13)

Bu hadisi sünnetin inkarına delil olarak kullanmak, her şeyden önce sünneti inkar edenlerin içine düştüğü bir tezattır. Çünkü bir yandan sünneti toptan reddedilip, diğer yandan delil olarak kullanmak çifte standarttır.

Diğer taraftan, hadisi, Resulullah’ın Kur'ân'da mevcut hükümlerin dışına çıkmadığı şeklinde anlamak doğru değildir. Hadis, Allah'ın Kitabında bulunmayan şartları değil, Allah'ın kitabına zıt olan şartları geçersiz kılar. Çünkü muameleler esnasında koşulacak her şartın, Kur'ân'da yer aldığını iddia etmek mümkün değildir. Ancak bir şart Kur'ân'ın esaslarına zıtsa, o şart geçersizdir.

Nitekim, Peygamberimizin bu sözü söylemesinin sebebi Kur'ân'ın bir hükmünün çiğnenmesi değil, kendi koyduğu bir hükmün çiğnenmesidir. Peygamberimiz, Allah'ın vahyi ile Kur'ân'ın dışında koyduğu hükümleri de, "Allah'ın Kitabında" ifadesiyle tâbir etmiştir. Çünkü "Allah ve Resulüne itaat edin" (14) gibi âyetlerle kendisine bu yetkiyi veren de Kur'ân'dır.

6. Hadislerin Bir Birine Zıt Olduğu İddiası

Hadise karşı savaş açanların ileri sürdükleri bir gerekçe de aynı konuda farklı rivayetlerin olmasıdır. Evet, aynı konuda farklı hadisler vardır. Ancak bu durum kesinlikle bir inkar gerekçesi olamaz. Çünkü samimî bir yaklaşımla bu farklı rivayetler bir araya getirildiğinde, meselenin arasını bulmak mümkündür.

Diğer taraftan eğer aynı konuda farklı rivayetlerin bulunması, bir hadisi inkarı gerektirirse, işin ucu Kur'ân'a kadar uzanır. Çünkü aynı durum Kur'ân için de söz konusudur. Meselâ Kur'ân'da insanın yaratılışı ile ilgili çeşitli âyetler vardır. "Topraktan", "çamurdan", "çamurun özünden", "kerpiç gibi kuru çamurdan", “şekillenmiş bir balçıktan", “sudan”, "insanların bildikleri şeyden", “yapışkan çamurdan" gibi 16 farklı lafız mevcuttur. (18/ 37,7/12, 37/11; 55/14; 15/26, 28, 33, 23/12, 25/54; 70/39, 56/61; 86/6,16/4; 76/2,92/2; 30/54; 90/4; 4/1.)

Şimdi -hâşâ- "farklı ifâdeler" diyerek, bütün bu âyetleri Kur'ân'dan çıkaracak mıyız?

Halbuki bunun izahı son derece kolaydır. Bu farklı gibi görülen ifâdeler, ilk yaratılış, sonra insanların yaratılışı ve yaratılış evreleri olarak izah edilmektedir.

1995 yılında yapılan bir toplantıda, Doç. Hayri Kırbaşoğlu'nun tebliğinin müzakerecilerinden Prof Dr. Kemal Sandıkçı, onun "Manen rivayet, insanlar arasında korkunç ve tiksindirici zararların doğmasına yol açtı" sözünü ele alarak, bu konuya dikkat çekiyor ve sonra da şöyle diyor:

"İnsanların yaratılışları ile ilgili 16 ayrı ifadeyi bugün, ilk yaratılış, daha sonra insanların yaratılışı ve yaratılış evreleri olarak izah ediyoruz. Manen rivayet sonucu bâzı farklı lafızları ihtiva eden hadislerin bütün varyantları bir araya getirildiğinde, bunların telafi ve tevhidi mümkün iken, bu lafız farklılıkları hadislerin reddi için gerekçe görülür ve bu düşünce genelleşerek ilke haline gelirse, korkarım sıra Kur'ân'a da gelecektir. İslâm düşmanı ve kötü niyetli kimseler tarafından Kur'ân'daki lafız farklılığının da tutarsızlık olduğu iddia edilebilecek ve belki de Kitab-ı Mukaddese (Tevrat ve İncil'e) Müslümanlarca yöneltilen eleştirilerin rövanşı gerçekleşebilecektir." (15)

Sniper
02-10-2007, 15:08

7. Sünneti Nakledenlerin Güvensizliği İddiası

Sünneti inkar edenlerin kendilerine göre dayandıkları bir gerekçe de sünneti nakledenlerin güvenilir olmadığı iddiasıdır. Buna göre başta sünneti bize nakledenlerin en başında gelen Sahabîler, sonra onların talebeleri olan Tabiîn, onların talebesi Tebe-i Tabiin ve ardından gelen alimler halkası, güvenilir değil.

Bu, çok büyük bir iddiadır. Bu işin sonu Kur'ân'ı, hatta -hâşâ- Allah'ı yalanlamaya dayanır. Çünkü Sahabîleri Kur'ân'ı Kerim’de bizzat yüce Allah övmüştür. Allah'ın kıyamete kadar okunacak bir kitapta övdüğü Sahabîlere ve "onları güzellikle takip eden" Tâbîne, onların güvenilirliğini tasdik eden milyonlarca âlim ve evliyaya güvenilmeyecek de ne ve kim oldukları belirsiz kimselerin sözlerine mi güvenilecek.

8. Hadislerin Zan İfâde Ettiği İddiası

Hadisleri inkar edenlerin bir diğer gerekçeleri de, hadislerin kesin ilim değil, zan ifâde ettiği iddiasıdır. İmam Şâtıbi, bu iddiacıları şöyle haber verir:

"Bidatçi türedilerden bir topluluk, hadisleri reddetmek için, çok defa, hadislerin zan ifâde ettiğini, zannın ise şu âyetlerde olduğu gibi, Kur'ân'da kötülendiğini ileri sürmüşlerdi: 'Onlar ancak zanna ve nefislerinin isteğine tabi oluyorlar' (16) ve 'Onlar ancak bir zanna kapılmışlardır. Zan ise hak olan hiçbir şeyin yerini tutmaz' (17) ve bu mânâya gelen âyetler. Öyle ki, onlar nass (hüküm) olarak Kur'ân'da haramlığı olmadığı halde, Allah Teâla'nın Nebisinin lisanıyla haram kıldığı şeyleri helâl saydılar."

İmam Şâtıbî, daha sonra, "Onlar bununla, ancak akıllarınca güzel gördükleri şeyleri kendileri için sabit kılmayı amaçlamışlardadır" dedikten sonra, âyet ve hadislerde kast olunan zannın onların iddia ettiği gibi olmadığını söyler. (18)

9. Bâzı Hadisler

Sünneti toptan inkar edenlerin gerekçelerinden biri de bâzı hadislerdir. Bunlardan birisi şöyledir:

"Benden rivayet edilen hadisler çoğalacaktır. Bunlardan Kur'ân'a uyanlar gerçekten benim sözlerimdir, uymayanlar ise bana âit değildir." (19)

Burada yine bir tezat göze çarpmaktadır. O da, Sünneti inkar edenlerin sünnetten delil getirmesidir.

Diğer taraftan, bu hadis, böylelerinin yaptığı gibi sünnetin bütün bütün inkarını değil, onun Kur'ân'la ölçüye vurulmasını, uygun düşenlerin alınmasını, zıt olanların ise reddedilmesini gerektirir. Dolayısıyla, sünnetin inkarı için asla delil teşkil etmez.

(Devam edecek)

Dipnotlar:

1- Mevdudi, Sünnetin Anayasal Niteliği, s.138.

2- Zümer, 18.

3- Nisa, 26.

4- Ahzab, 21.

5- Kalem, 4.

6- En’am: 57, Yusuf:40-67.

7- A’raf, 32.

8- En’am, 138-139-140.

9- Müslim, Fezailu’s-Sahabe, 95-96.

10- A’raf, 157.

11- Ebu Davud, Sünen, 5.

12- Buhari, Müslim.

13- Buhari, Zekat 61, büyü’:67-73, ıtk:10, Mekatib: 2-5, Hibe:7: Müslim, ıtk, 5;Tirmizi, Büyü’: 33: İbn-i Mace, ıtk: 3: Ebu Davud, ıtk, 2.

14- Nisa Suresi, 59. Ayet.

15- Sünnet’in Dindeki Yeri, s.481.

16- Necm Suresi, (53) 23.

17- Necm Suresi, (53) 28.

18- Şatibi, el-Muvafakat.

19- Dr. Musfir Garamallah ed-Dümeyni, Makayisu, Nakdi Mutuni’s-Sünne (Hadiste Metin Tenkidi Metodları) s. 246.

İSMAİL MUTLU (araştırmacı-yazar)...
 
Üst Alt