Değerli Palamut Kardeşim şu kısım için düşüncenizi merak ediyorum.
İşte böyle bir sırada, o cereyan(akım) pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın şahsiyet-i mâneviyesinden(maddi olmayan, manasını gösteren kişiliğinden) ibaret olan hakikî(gerçek) İsevîlik(Hz. İsa'ya bağlı)) dini zuhur edecek(gözükecek), yani rahmet-i İlâhiyenin semâsından nüzul edecek(inecek), halihazır Hıristiyanlık dini o hakikate karşı tasaffi edecek(temizlenecek), hurafattan(batıldan) ve tahrifattan(bozukluktan) sıyrılacak, hakaik-i İslâmiye(İslamiyetin hakikatleri) ile birleşecek, mânen(mana olarak, anlam olarak) Hıristiyanlık bir nevi(çeşit) İslâmiyete inkılâp edecektir(dönüşecektir). Ve Kur'ân'a iktida ederek(uyarak), o İsevîlik şahs-ı mânevîsi(manevi kişilik, şirket) tâbi(bağlı) ve İslâmiyet metbû(bağlı olunan) makamında kalacak, din-i hak(hak din) bu iltihak(birleşme) neticesinde azîm(büyük) bir kuvvet bulacaktır. Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlûp olan İsevîlik ve İslâmiyet, ittihad(aynı amaç için birleşme) neticesinde dinsizlik cereyanına galebe edip(yenip) dağıtacak istidadında(yeteneğinde) iken, âlem-i semâvatta(sema,gök aleminden) cism-i beşerîsiyle(insani bedeni ile) bulunan şahs-ı İsâ Aleyhisselâm ((Hz. İsa'nın te kendisi), o din-i hak cereyanının(akımının) başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık(sözü doğru olan haberci, Hz. Muhammed(a.s.v)), bir Kadîr-i Külli Şeyin(Herşeye gücü yeten Allah) vaadine istinad ederek(dayanarak) haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır. Madem Kadîr-i Külli Şey vaad etmiş, elbette yapacaktır.
Bediüzzaman Said Nursi- Mektubat- 15. Mektub
İşte böyle bir sırada, o cereyan(akım) pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın şahsiyet-i mâneviyesinden(maddi olmayan, manasını gösteren kişiliğinden) ibaret olan hakikî(gerçek) İsevîlik(Hz. İsa'ya bağlı)) dini zuhur edecek(gözükecek), yani rahmet-i İlâhiyenin semâsından nüzul edecek(inecek), halihazır Hıristiyanlık dini o hakikate karşı tasaffi edecek(temizlenecek), hurafattan(batıldan) ve tahrifattan(bozukluktan) sıyrılacak, hakaik-i İslâmiye(İslamiyetin hakikatleri) ile birleşecek, mânen(mana olarak, anlam olarak) Hıristiyanlık bir nevi(çeşit) İslâmiyete inkılâp edecektir(dönüşecektir). Ve Kur'ân'a iktida ederek(uyarak), o İsevîlik şahs-ı mânevîsi(manevi kişilik, şirket) tâbi(bağlı) ve İslâmiyet metbû(bağlı olunan) makamında kalacak, din-i hak(hak din) bu iltihak(birleşme) neticesinde azîm(büyük) bir kuvvet bulacaktır. Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlûp olan İsevîlik ve İslâmiyet, ittihad(aynı amaç için birleşme) neticesinde dinsizlik cereyanına galebe edip(yenip) dağıtacak istidadında(yeteneğinde) iken, âlem-i semâvatta(sema,gök aleminden) cism-i beşerîsiyle(insani bedeni ile) bulunan şahs-ı İsâ Aleyhisselâm ((Hz. İsa'nın te kendisi), o din-i hak cereyanının(akımının) başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık(sözü doğru olan haberci, Hz. Muhammed(a.s.v)), bir Kadîr-i Külli Şeyin(Herşeye gücü yeten Allah) vaadine istinad ederek(dayanarak) haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır. Madem Kadîr-i Külli Şey vaad etmiş, elbette yapacaktır.
Bediüzzaman Said Nursi- Mektubat- 15. Mektub