Şeriat; hiç bir ülkeyi yobazlığa ve gericiliğe götürmediği gibi, uygulamasını ve yaşamasını bilen her devleti zirveye taşımıştır. Osmanlı buna en güzel örnektir! İnsanlar bu kadar güzel yönetim şeklini, nefsani arzularına yönlendirmeye kalkarsa, elbette aslına müdahele edildiği zaman su dahi bozulur.
Şeriat; senin gibi cehalete ve yobazlığa karşıdır. Yobazlık, bilgisizlik ile olur. Bilmediğin konunun yobazısındır. Bu herkes için geçerli. Sen de "şeriat" gibi mükemmelliyet özellikleri olan yönetim şeklini bilmediğin için elbette yobazsın! Bilsen zaten, şeriat ile yobazlığı aynı kefeye koymazsın.
Bak Mhmt kardeş ne güzel sormuş. Laiklik ne zaman kabul edildi diye. Sen şimdi utanır sıkılır cevap da veremezsin. Öyle ya, foyanız çıkar ortaya!
Kemalizmi kimse savunmasın bize. Kemalizm; her insanın iliklerine kadar acısını hissettiği, hatta ve hatta Gazi Mustafa Kemal’in dahi bundan rahatsız olduğu bir söylemi, nasıl savunabiliyorsunuz. Daha 2 yıl bile olmadı, Menemen kahramanı olarak anılan Kubilay’ın torunu kalktı şunu söyledi: “Lütfen, artık malum parti (CHP), rahmetli dedemin üzerinden siyaset yapmayı bıraksın. Bu; bize ve dedemizin muazzez ruhuna azaptan başka bir şey vermiyor!” Çünkü onlar da çok iyi biliyor dedelerinin kimler tarafından ve ne için öldürüldüğünü, sizler göremiyormusunuz ! Devrim şehitleri denilince, siz kimleri anlıyorsunuz ? Darağacında onlarca alim ve mürşidler hatırınıza geliyor mu ? Sizler bir gecede bütün bir halkının okur yazar olarak yatağına yatıp da sabah kör ve zır cahil uyanan (1927) başka bir ülke biliyor musunuz ? Sizler; 1932 yılında katıldığı ilk dünya güzellik yarışmasında 1. olduğu, mayolu fotoğraflarının çarşaf çarşaf The Tımes, Sunday, News Week gibi dünyanın sayılı gazete ve dergilerine “İşte Osmanlı’nın son hali” diyerek sekiz sutuna manşetten haber olduğu, çırıl çıplak Keriman Halis’i tanıyor musunuz ? Dünyanın herhangi bir ülkesinde, örneğin 3. dünya ülkeleri arasında sayılan Mozambik’te dahi, ülkenin gelir kalemini oluşturan vergi dairesinde, sıralamada 1. olan bir genel ev var mı? Bir ülke düşünün ki; zamanında 7 kıtaya nam salmış, ve ülkesinin en büyük gelir kalemi fuhuş! olan bir ülke!
Ülkemize 1937 yılında sokuşturulan laiklik adı altında yapılan devrimin getirdikleri bu! 1924 anayasasında “Türkiye devletinin Din’i islam’dır” sözünü çıkararak, 1937 yılında alınan bir karar ile Anayasa’nın 2. maddesine laiklik eklenmesi, üzülerek belirteyim ki Gazi Mustafa Kemal’in değil, kraldan çok kralcı olan İsmet İnönünü’nün eseridir. Maalesef, sözü edilen konuda Gazi Mustafa Kemal’i savunmak yine o beğenmediğiniz Din’ci diye yaftalandırılan biz Türk evlatlarına kalıyor. Bunu neden yazıyoruz; hayranı yada aşığı olduğumuzdan değil, sap ile samanın karışmasını engellemek adına yazıyoruz. Türkçe ezan madem gerekliydi, madem halk da bunu destekliyordu ! o halde 16 haziran 1950 yılında neden gözyaşları ile geri geldi. Anlayamazsınız! Anlayacak kapasiteniz olmadığı için de kaldıramazsınız! Çünkü; yobazsınız!
Laiklik Dinsizliktir! Bu bir itham yada hakaret değil, bizzat laiklik sözünün anlamını açıklamak adına söylenilen kavramdır! Çünkü, laiklik; Din’i konulara girilmesini yasaklar. Devletler laiktir, devletlerin Din’i olmaz. Olursa, o zamanda laiklik ilkesini kaldırmak zorunda kalır. Ya monarşi olur bu sefer yada namı diğer diktatörlük rejimi. Aynen şuan da da olduğu gibi!
Velhasıl; yobazlık paçalarınızdan akıyor.