Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Aklım karıştı yardım eder misiniz

sahin01

New member
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
30
Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah’ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Bakara 228)

Arkadaşlar yukarıdaki ayette kalın yazılı yeri okuyun.Ben tam olarak ne demek istediğini anlayamadım.Bu ayet bütün insanlar eşittir anlamını bozuyor mu?Yanıtlarınızı bekliyorum.:confused:
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bakara suresi 228. ayetin tefsiri bu durumu açıklıyor. Bahsettiğiniz kısmın tefsiri kırmızıya boyandı. Yeter geleceği ümidi ile...



228-

Genel olarak boşanmış olan kadınlar, kendilerini üç kurû' tutup beklerler. Herhangi bir nedenle kan görmeyenler, hamile olanlar, bir erkekle zifafa girmemiş olanlar, küçükler ve cariyeler başka âyetlerle burdaki genel hükmün dışında özel hükümlere tâbidirler. Kurû' ve akra', kelimesinin çoğuludur ki zıt anlamlı sözcüklerden olarak, hayız ve tuhur (temizlik) anlamlarıına gelen ortak bir sözcüktür. Bu bakımdan mücmeldir. Bu sözcüğün anlamının belirlenmesi, anlamı bakıp araştırma ile açıklamaya bağlıdır. İmam Malik ve Şâfiî, bunu tuhur (temizlik) ile tefsir etmişler de Ebu Davud ve Tirmizî'de tahriç olunduğu üzere, Hz. Âişe'den rivayet olunan, "Cariyenin boşanması iki kez ve iddeti iki hayzdır." hadisi ve buna uygun olarak İbnü Ömer'den İmam Şâfiî hazretlerinin de rivayet ettiği diğer hadisi şeriften anlaşılan iddette, "kar'"ın hayız demek olduğu açıklanmış ve sayısında fark varsa da bu açıdan cariye ile hür olan kadının iddetinde fark bulunmadığı üzerinde görüş birliği olan ve âyetin ilerdeki ifadelerinden anlaşıldığı üzere beklemekten amacın rahmin temizliğinin ortaya çıkması olup bu temizliğin hayız ile anlaşılacağının açıkça belli olmuş bulunmasına ve fıkıh kitaplarında açıklanan daha bazı destekleyici delillerin ışığı altında Hanefi imamları bunu hayız ile tefsir etmişlerdir ki Raşit halifeler, Abdullah'lar (abadile) Übeyy b. Kab, Muaz b. Cebel, Ebüdderda, Ubâde b. es-Sâmit, Zeyd b. Sâbit, Ebu Musa el-Eş'arî ve Ma'bedilcühenî (Allah hepsinden razı olsun) hazretlerinin görüşleri de budur. Buna göre hür ve bâliğe olan boşanmış kadınlar tam üç âdet görünceye kadar kendilerini tutup bekleyeceklerdir.

Ve onlara Allah Tealâ'nın rahimlerinde yaratmış olduğu hayız veya cenin her ne ise onu gizlemeleri câiz olmaz ve saklamakla yararlanmaya kalkışmaları helâl değildir. Eğer onlar Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorlarsa bunları saklamazlar, olduğu gibi söylerler, bu konuda söz kendilerinindir.

BÜULE; "ba'l"in çoğuludur. Ba'l bir zamanlar tapılan bir putun ismi olduğu gibi yükseklik anlamı ile seyyid ve mâlik yani efendi, koca ve karı anlamlarına da gelir. Erkeklerin ba'li denilince, onların hanımları; hanımların ba'li denilince onların kocaları demek olur ki burada böyledir. O halde âyetin meâli: Ve o boşanmış kadınların efendileri, yani onları boşayan ve fakat ric'î boşama (talâk) ile boşayıp henüz efendiliğini koruyan kocaları, onları bu süre zarfında ric'at ile (dönerek) yine nikâhlarına almaya herkesten daha çok hak sahibidirler. Hatta iddet süresinde erkek söz veya fiil ile ric'at (dönüş) yapmak ister de, kadın razı olmazsa söz erkeğindir. Eğer o efendiler aile arasında bir düzeltme (yani anlaşmazlığı ortadan kaldırmak) isterler, ona zarar verme ve ayrılmaları fikrinde bulunmazlarsa bunu yapabilirler. Bu da hukuk açısından, yaptıkları boşamayı, bâin olarak yapmayıp ric'î olarak vermeleri ile anlaşılır. Buna rağmen içten içe amaçları geçinmek olmayıp kadının iddetini uzatarak ona zarar vermek gibi bir kötü niyyet ile ilgili olursa, sırf kalbî olan bu nokta da, "Ancak kalplerinin kazancı ile, yalan kasdı ile, bile bile yalan olarak yapılan yeminlerden sorumlu tutar." (Bakara, 2/225) âyeti gereğince ilâhi sorumluluğu hak ederler. Ve kadınlar için erkekler üzerinde, erkekler için kadınlar üzerinde bulunan haklara benzer, ma'rufa uygun olarak, yani tanınması ve korunması vacip (gerekli) hukuk mevcuttur ki bunlar birçok âyetlerde açıklanmıştır. Bu âyetlerden olmak üzere, "Onlarla güzel geçinin..."



(Nisa, 4/19), "Ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salmaktır..." (Bakara, 2/229), "Çocuk kendisine ait olana da, emzirenlerin yiyecekleri, giyecekleri uygun şekilde üzerlerine yükümlülüktür..." (Bakara, 2/233), "Erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler. Çünkü bir kez Allah birini diğerinden üstün yaratmış, bir de erkekler mallarından harcamaktadırlar..." (Nisa, 4/34), "Ve aldığnız kadınlara mehirlerini gönül hoşnutluğu ile verin..." (Nisa, 4/4), "Ve eğer bir kadını bırakıp da yerine diğer bir kadın almak istiyorsanız, öncekine yüklerle mehir vermiş bulunsanız da içinden bir şey almayın..." (Nisa, 4/20), "Kadınlarınız arasında her yönden âdil davranmaya ne kadar düşkünlük gösterseniz de yine güç yetiremezsiniz. Bari (birine) büsbütün meyledip de ötekini askıda kalmış gibi bırakmayın..." (Nisa, 4/129)... Şimdi bu hükmün geneli içinde şu da anlaşılıyor ki nikâh esnasında mehir belirlenmemiş ise mehr-i misil de gerekir. Bununla birlikte, erkekler için kadınlar üzerinde fazla bir derece vardır. Evlenme amacında erkekler kadınlara ortak olmakla birlikte üzerlerinde bulunurlar, onları ve ellerindekini gözetir, muhafaza ederler, onları yönetir ve harcamada bulunurlar. Ailenin yükünü erkekler çekerler. Erkeklerin bu gibi yönlerden yerine getirecekleri fazla yükümlülüğe karşılık üstünlük ve dereceleri de fazladır; fakat bunu kötüye kullanmamalıdırlar. Allah azizdir (çok güçlüdür), hakimdir (hüküm ve hikmet sahibidir). Hükümlerine karşı gelenlerden intikamını alır ve onun hükümleri hikmetlerle ve yararlı şeylerle doludur.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Bu ayet bütün insanlar eşittir anlamını bozuyor mu?

Insanlar Allah in katinda esittir ama dünya da esitlik yoktur ve olmayacaktirda ne kadin erkek esitligi ne de erkek-erkek esitligi .Binlerce örnekle örneklendirilebilir esitligin olmadigi
 

KaYnUkA

New member
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
147
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
ben tek bir sözle cevap vermek istiyorum...

ÜSTÜNLÜK SADECE TAKVADADIR......
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah’ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Bakara 228)

Arkadaşlar yukarıdaki ayette kalın yazılı yeri okuyun.Ben tam olarak ne demek istediğini anlayamadım.Bu ayet bütün insanlar eşittir anlamını bozuyor mu?Yanıtlarınızı bekliyorum.:confused:




Bu ayeti böyle ceviri yapan gercekten tam bir erkek despotlugu yapmis;Ne kadinin nede erkegin üstünlügü söz konusu bile degildir.Üstünlük Takvadadir.Gerisi sadece fiziksel bir takim üstünlüklerdirki kadinlardaki bazi üstünlükleride söz konusudur.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ayetleri çeviren kişilerin "erkek despotluğu yaptığı" gibi bir bakış doğru değildir.
Ayet gayet açık. Ayette erkek ile kadının Allah indinde ki makbuliyetleri açıklanmıyor. Olaya yanlış yerden bakmayalım. Ayet erkek ve kadının birbirleri üzerinde ki haklardan bahsediyor ve açıkça erkeğin hakkının bir derece yüksek olduğunu belirtiyor.
Bunun bir çok sebebi vardır. Bu sebeplere burada değinmeyeceğim ama merak konusu olursa cevaplanır.
 

KaYnUkA

New member
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
147
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
ne kadar dogru oldugunu bılmıyorum ama guvendıgım bı kasap arkadasımdan dınledım...
erkek koyunların 13 tane kaburga kemıgı varmıs.(bunu bizzat bende saydım)
dişi koyunlarınsa bundan bir fazlaymıs...
bunu söylememın nedenı kadının erkekgın kaburga kemıgınden yaratılmıs olması olabılırmı bılmıyorum...
bu ınsanlar ıcınde gecerlıymıs yanı kadının kaburga kemıgı erkegınkınden bır fazlaymıs...
burda kadın erkekten yaratıldıgı için bi üstünlük sahibi olabilir...
tabiki bu üstünlük ALLAH katında degildir...dünyadadır...
şüphesiz ALLAH katında üstünlük sadece TAKVADADIR....
burda benim söylemek istedigim üztünlük ihtiyaç yönünden üstünlüktür...
 

sahin01

New member
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
30
Cevap yazan tüm arkadaşlarıma tek tek teşekkür ederim. Ne demek istediğinizi çok iyi anladım. Hele Bekir ve Duha isimli üye arkadaşlarım sağ olsun benim için uzun uzun anlatmışlar.HEPİNİZDEN ALLAH RAZI OLSUN.[/U][/U]
 
S

safinaz

Guest
Her eşitlik adalet değilidir.Farklı yapı ve durumlara aynı ölçülerle davranmakta eşitlik adı altında adaletsizliktir....
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Islamci kardesim sen yanlis anlamissin yaziyi

duha kardesimiz ne demis;kainatta mutlak eşitlik yoktur

Mutlak esitlik yoktur kimisi topal yaratilmistir kimisi sportmen .Esitligin saglanabilecegi sahalar elbette vardir ama genelleme yapilan duruma göre bir kac degerlendirmeyi göz önüne getirmek yanlis olur

ve yukarida ne demissin bak

şunu bilki bu dünyada eşitlik olamaz çünkü Allah(c.c.) bizi deniyor. yani eşitlik olursa kimse hiçbir şekilde denenmez.

yani Hem ZIT olmus hem yanlis olmus degerlendirmen:)

Sen adalet ile esitligi karistirmissin

Eşitlik, iki şeyin her yönden denk olması demektir. Adalet ise, her hak sahibine hakkını vermek ve haksızları cezalandırmak şeklinde tarif edilir.

İnsana iki, koyuna ise dört ayak verilmesinde bir eşitsizlik vardır ama adaletsizlik yoktur. İnsana böylesi, koyuna da öylesi yaraşır...

Mutlak eşitlik, yâni her şeyin her yönüyle birbirinin aynı olması adalete zıttır.
İnsanların sanatlarına bir göz atalım: Bir şair, kasidesinde her harfi kelimenin tamamını dikkate alarak yazar. Her kelimeyi, şiirin bütününü nazara alarak yerleştirir. Her mısraı da şiirin tümünü gözeterek kaleme alır. Burada mutlak eşitlik değil, adalet söz konusu... İlk mısra başa düşer, son mısra arkada kalır, ama hepsi aynı gayeye hizmet ederler.

Bir fabrikatör, fabrikasının büyüklüğünü, bölmelerini, motorlarını, kazanlarını, tâ en küçük cıvatasına varıncaya kadar her şeyini hikmet ve adaletle tanzim eder. Ve ortaya mükemmel bir fabrika çıkar. Mutlak eşitlik bu nizamı harap eder...

Bir ressam da öyle değil mi? O, çizdiği her bir tabloda her deseni yerli yerine oturtur. Renkleri, şekilleri mutlak eşitlikle değil, adaletle taksim eder. Neye ne yakışırsa onu onunla boyar. Kime ne münasipse ona o şekli verir. Ve ortaya harika bir eser çıkar...

Cenâbı Hakkın şu âlemdeki icraatı da eşitlik üzerine değil, adalet esasına göre cereyan ediyor. İnsanlar arasında mutlak eşitlik olsaydı her şeyden önce, anne, baba ve evlât kavramlarından söz edilebilir miydi? Bütün insanların, bütün yönleriyle eşit olmaları halinde artık ortada toplum hayatı diye bir şey kalmaz. Bu faraziye ile, ne peygamber (as.), ne ümmet, ne kumandan, ne nefer, ne baba ne evlat, ne işveren, ne işçi, ne öğretmen ne talebe kalır. Bilmem böyle bir cemiyet hayatı düşünülebilir mi?

selametle
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
duha kardeş eşitliğe karşı mısın? eşit olmak yada herkesin eşit haklara sahip olması seni incitiyor mu? şunu iyi bilki eşitlik Allah(c.c.) ın bir lütfudur.

sen zekatın, fitrenin, sadakanın neden verildiğini bilmez misin? de böyle eşitlik adına atıp tutarsın. Allah(c.c.) bizim eşit ve adaletli olmamızı emretmiyor mu? adalet ve adaletli olma ne demek ? yada tartıda eşit olun ne demek?
aklınız fikriniz durmuş sizin.... eşitliği hezeyan gören sizler adaletten bi habersiniz.

şunu bilki bu dünyada eşitlik olamaz çünkü Allah(c.c.) bizi deniyor. yani eşitlik olursa kimse hiçbir şekilde denenmez.

zenginin zengin olmasını sağlıyorki fakir olana yardım edecek mi? diye

fakiride fakir yaratıyorki durumuna sabredecek mi diye? yani Allah(c.c.) a isyan edecek mi? diye

emir nedir? fakir ile zengin arasındaki uçurumu önlemek adına ve eşitliği sağlamak adına birbirleriyle kaynaşmak adına yardım ( sadaka, zekat, fitre) yapılması. ve bu durumu hezeyan görenler kurandan ders almamış.

Değerli arkadaşlar

Önce aşağıda ki Nisa Suresi 11. Ayeti tam anlıyarak okuyun.



Nisa 11
Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli miras vermenizi emreder. Çocuklar ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.

Şimdi bu ayette Allah emrediyor. Ne emretmiş, bakın:

Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli miras vermenizi emreder.

Yani mirasta erkeğe 2, kıza 1

Bu Allah'ın emri. Burada kul aklıyla bakınca haşa eşitsizlik var gibi. Bu mevcut durum ayrıca izah edilebilir talep olursa. Ancak Allah'ın adaletine itirazı kimsenin olamayacağı vechile;

Kimse Allah'ın açık açık ayetleri var iken ne karnından konuşsun, ne anlamadığı konularda bir başkasının aklına sataşsın ve ne de haddi değildir, ayetleri saptırmasın.

Şu da unutulmasın ki, burada kimse Allah'ın ayetlerini tartışamaz, kimse onun manasına dokunamaz.

Sırf itiraz etmek adına laf üretmenin gereği yoktur vesselam!
 

sahin01

New member
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
30
İslamcı kardeş, duha kardeşimiz eşitliğe karşı değil alptraum kardeşimiz bu konuyu sana açıklamış (eline sağlık) Sen sadece yanlış anlamışsın o kadar.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Peki, prinç ile süt; muhteviyat açısından birbirine eşit midir ?
Şunu diyebilirsin ama; ikiside ağırlık bakımdan aynıdır, eşittir veya ikiside kalsiyum içerir.

Fakat muhteviyatlarının aynı olduğunu söylemek mümkün değildir.

Bence, Duha'nın verdiği örneği tekrar okusan daha hoş olur gibi.
 

M.Sýddýk

New member
Katılım
17 Ara 2007
Mesajlar
15
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
60
islamcı kaRDEş

bu konuyu baştan aşağı 3 kere okudum da senin neden dem vurduğunu anlamak mümkin değil sen ya karıştırmak için bu işleri yazıyorsun yada işi anlayamıyorsun adamlar anlatmak için kırk takla atmışlar heyhat, nafile sen bu işi anlayacak gibi görünmüyorsun ve hala sağ kulak=sol kulak gibi eşitlik örnekleri veriyorsun gülmemek için kendimi tutuyorum hele bi cerraha git de deki şu sol kulağımı sağ kulağımın yerine tak bak ne diyo:)
 

KaYnUkA

New member
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
147
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
islamcı kaRDEş

bu konuyu baştan aşağı 3 kere okudum da senin neden dem vurduğunu anlamak mümkin değil sen ya karıştırmak için bu işleri yazıyorsun yada işi anlayamıyorsun adamlar anlatmak için kırk takla atmışlar heyhat, nafile sen bu işi anlayacak gibi görünmüyorsun ve hala sağ kulak=sol kulak gibi eşitlik örnekleri veriyorsun gülmemek için kendimi tutuyorum hele bi cerraha git de deki şu sol kulağımı sağ kulağımın yerine tak bak ne diyo:)


kardesim ALLAH c.c. senden razı olsun...
ama bız bu arkadaslara bişey anlatamıyoruz...
yani onların düşüncesi "benim dedigim dogru digerleri yanlıştır"...
tabikide kendi düşüncelerinin içinde dogru olanlarıda vardır...
ama arkadaslar yanlıs duşuncelerındende vazgecmıyorlar...
diger insanları kendi düşüncelerini empoze edilmeye calısılıyor...
ama umarım artık muhalefet etmeyı bırakırlar...
muhalefetı bırakın demıyorum ama herseyede sırf bız haklı cıkıcaz dıye ayak direyip durmayın lütfen...
 

KaYnUkA

New member
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
147
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
kardesım yüzeysel davranan sensin...
sen insanlara verilen nimetlerden bahsediyorsun...
tabikide ALLAH bütün insanlara eşit nimet vermiştir eksik olanlar is ayrı onların cennette mükafatı vardır...
sen
sag göz=sol göz
sag ayak=sol ayak
sag el=sol el........vs....
demişsin...
peki ben sana soruyorum senın gıbı düşünürsek eger
dogustan
bir gözü görmeyenin nasıl bir gözü diger gözüne eşit olabilir
veya ayagı veya eli...
sen işi maddeleştiriyorsun...
yani fiziki aleme indirgeme yapıyorsun...
dinimizde insanlar ancak TAKVA ile üstün oldugu belirtiliyor...
yani manevi dünyada asıl üstünlük baslıyor...
sen bu işi insanın dış özelliklerine yada yaptıgı ibadetlere baglarsan cok yalnıs olur...
tekrar ediyorum;


Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadıgı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır…
(Hz. Muhammed s.a.c)
 

KaYnUkA

New member
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
147
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
evet işte bak sende dedin. tüm insanlar eşittir ve eşit gözüyle bakılır. ama Allah(c.c.) katında üstünlük takva iledir. ben bunu anlatmaya çalışıyorum. herkese eşit ve adaletli davranmak gerektiğini savunuyorum.



kardesim orda söylenen insanların dünyada eşit olmadıgı...
insanların birbirinin üztünde olmadıgı...
üstünlügün ancak takva ile olacagını söylüyor...
eger sen eşit diyorsan sana soruyorum...
benim doguştan bir elim veya ayagım veya gözüm vs.....
veya bir yerimde sakatlık olsaydı...
şu an ben saglıklı insanlarla eşitmi olmuş oluyordum...
eger senın dedıgın gıbı olursa bu sonuc cıkıyor...
ozaman bana haksızlık yapılmış olmuyacakmı...
veya şuanda zenginlik içinde yaşayan bir insan sefalet içinde bogusan bir insanla aynı hak ve imkanlaramı sahip...
HAYIR....
peki senin savundugun düşünceye dönersek...
hani insanlar eşitti...
hani dünyada herkes eşitti...
şurdan çıkartıyoruzki dünyada eşitlik yoktur...
burada özürlü olan bir insan için ahirette daha kuvvetlisi verilecektir...
onun sınavı odur...
insanlar fakir ve zengin olur..
özürlü ve saglam olur...
ALLAH zengini malıyla,fakiri açlıkla,saglıklıyı saglıgıyla,özürlüyüde özürüyle sınava çeker işte buradaki eşitsizlik kişinin ALLAHa karşı olan sevgisiyle yani takvasıyla kapanıyor..
ve burada olan bir eksiklik için RABBİM orada on misli daha büyügünü verir...
mesela gözleri görmeyen biri için öbür dünyada dürbün gibi gözler verecektir...
bu dünyadaki insanlar arasındaki farklar açıkça göz önundeyken kalkıpta insanlar eşittir dersen buna hayvanlar bile güler...
ama dedigim gibi ALLAH nezlinde üstün olan takvaca üstün olandır...
dünyada eşitlik yoktur...
madden eşitlik yoktur...
manevi dünyada eşitlik vardır...
ahirette eşitlik vardır....

SELAMLA.....
 

KaYnUkA

New member
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
147
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
kardeşim dediklerine katılıyorum. sonuna kadar ama eşit ve adil olmamızı Allah(c.c.) emrediyor. eşitliği vermiyor çünkü eşit olmayı ve eşit olanı sağlamaya çalışmamızı emrediyor.
evet insanlar eşit değildir ama insanlara eşit davranmak gerektiğini savunuyorum. yani bir insanın özrüyle ayıplamak değilde onu insan gibi görmek gerektiğini savunuyorum. yada bir insan fakirse ona yardım etmenin gerekliliğini savunuyorum. zengin insanlarla arasında uçurumun azalmasını sağlamak istiyorum. yanlış mı düşünüyorum??
zengini pofpoflamak yerine fakire yardım etmesini söylüyorum.yanlış mı yapıyorum??
tüm insanların eşit haklara sahip olması yanlış mı?

eğer eşitliğe karşıysak şöyle deriz. fakire çalışsaydı oda kazanırdı. neden yardım edelimki açlıktan ölsün. yada zengine haketmişki zengin olmuş yesin dursun kimseye bi pay vermesin deriz. ben buna karşıyım........



İşte kardesım böyle konuşurssan en azından ben kendi adıma seni ayakta alkışlarım...
ama dersekki insanlar eşit ki sende kabul buyurdugun gibi eşit degil o zaman dengeler bozulur...
evet senin dedigin gibi fakire yardım edilmeli..
özürlünün özürüyle dalga geçilmemeli...
zaten bunlar dinimizin birer geregi...
yani ALLAH c.c. özürlü insanları ibret almamız için yaratmıştır onlarla alay edilmesi için degil...
insan saglamken birgun sabah uyandıgında sakat olabılır yada bır kazadan sonra onun için heran bir ÖZÜRLÜ ADAYI olarak yaşamalıyız...
aynen zengin insanlar bir anda fakir, fakir insanlarda bir anda zengin olabilirler...
bunlar ALLAHın birer imtahanıdır...
bunlarla alay edılemez tabiki...
keşke senin dedigin gibi,dinimizin emirlerini yerine getiren birer toplum olsaydık...
biliyormusun araştırmalara göre eger tüm insanlar vergilerini,zekatlarını tam verselerdi aç insan kalmazmıs...
ben bunu bırınden duydum ve tüm kalbimlede inandım...


"ALLAH'IN RAHMETİ BEREKETİ,MAGFİRET VE HİDAYETİ HEPİNİZİN VE HEPİMİZİN ÜZERİNE OLSUN"
 

KaYnUkA

New member
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
147
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
sonunda anladık birbirimizi Allah(c.c.) razı olsun.
benim bu kadar zıtlaştığım konu eşitliğe karşı duruştu. yani eşitliğe karşıyım derken insanlarla alay ederim. insanların eşit yaşaması için çabalamam. zengini yüceltir fakiride aman boşver derim demek olduğu için karşıydım.

yani herkes eşit değildir ama eşit ve adaletli davranmamız gerektiğidir.

beni düşüncemden dolayı aşşağılamadığın için ve anlatılmak isteneni anlattığın için teşekkür ediyorum. senin gibi insanlar çok az.

bazı insanlar anlatmak istediği şey yerine kendi fikrine uymayanı aşşağılar ve küfreder. sen böyle olmadığın için Allah(c.c.) razı olsun.



ALLAH c.c cümlemizden razı olsun kardesım...
bu bizim zaten dinimizin emri...
umarım bütün insanlar senin gibi düşünür...
dua ile....
 
Üst Alt