Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Acil Yardim; Yanit Aciklama !

KaYnUkA

New member
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
147
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]36:52 [/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif](İşte o zaman) Eyvah! eyvah! Bizi kabrimizden kim kaldırdı? Bu, Rahmân’ın [/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]vâdettiğidir. Peygamberler gerçekten doğruyu söylemişler! derler.[/FONT]


seninde yukarıdaki ayette belirtigin gibi biz peygamberimizin sözünü dinleriz...
yani senın yok dedigin kabirdeki hesabı ve alemleri biz peygamberimizden ögrenirizki senin yazdıgın ayetteki gibi "eyvah! eyvah! demeyelim diye...



buyrun mete kardesım sıze gunde en az 10-15 kere okudugumuz ayet...

fatiha -2.3.4 -
Hamd,- Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah’a mahsustur.

meal:diyanet işleri başkanlıgı


bu ayette belirttigi gibi alemlerin rabbı denilmiyormu kardeşim...
eger tek bir alem varsa neden alemlerin rabbı denilmiştir...
burdan çıkan sonuç şuki demekki bir tek alem degil bir çok alem vardır...
ve ALLAH c.c. bütün alemlerin rabbıdır...
umarım bunuda ınkar etmezsınız....
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
seninde yukarıdaki ayette belirtigin gibi biz peygamberimizin sözünü dinleriz...
yani senın yok dedigin kabirdeki hesabı ve alemleri biz peygamberimizden ögrenirizki senin yazdıgın ayetteki gibi "eyvah! eyvah! demeyelim diye...



buyrun mete kardesım sıze gunde en az 10-15 kere okudugumuz ayet...

fatiha -2.3.4 -
Hamd,- Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah’a mahsustur.

meal:diyanet işleri başkanlıgı


bu ayette belirttigi gibi alemlerin rabbı denilmiyormu kardeşim...
eger tek bir alem varsa neden alemlerin rabbı denilmiştir...
burdan çıkan sonuç şuki demekki bir tek alem degil bir çok alem vardır...
ve ALLAH c.c. bütün alemlerin rabbıdır...
umarım bunuda ınkar etmezsınız....


Bakiniz kardes ben alemleri inkar etmedimki hem ben her zaman kullandigim gibi Alemlerin Rabbi derim ama benim belirttigim Kiyametteki ile bu günki yasanilan alemi kast etmistim.Iste belirtilen ayette cok güzel bir aciklama yapmis;


Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah’a mahsustur.

Yani biz eger Kabirde bir hesab versek yani Meleklere e o zaman bu ayeti nasil anlayacagiz?Iste eyvah dememenin tek yolu Allahin tek dingününün sahibi oldugunu idrak ile gecerki zaten bir cok yerde ölcüde budur,Allaha sirk kosmayanlar ve Ahirete inananlar diye gecer.Sizce biz resulü dinlemiyormuyuz?Biz Resul/resullere bagli oldugumuzu defalarca haykirmisken bu ne iftira anlamakta güclük cekiyorum...Ama inan biz o Alemlere Rahmet olan Resulün su sikayetine muhattab olmaktan Allaha siginiyoruz;

Kavmim Kurani terk etti...
 

KaYnUkA

New member
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
147
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37

Bakiniz kardes ben alemleri inkar etmedimki hem ben her zaman kullandigim gibi Alemlerin Rabbi derim ama benim belirttigim Kiyametteki ile bu günki yasanilan alemi kast etmistim.Iste belirtilen ayette cok güzel bir aciklama yapmis;


Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah’a mahsustur.

Yani biz eger Kabirde bir hesab versek yani Meleklere e o zaman bu ayeti nasil anlayacagiz?Iste eyvah dememenin tek yolu Allahin tek dingününün sahibi oldugunu idrak ile gecerki zaten bir cok yerde ölcüde budur,Allaha sirk kosmayanlar ve Ahirete inananlar diye gecer.Sizce biz resulü dinlemiyormuyuz?Biz Resul/resullere bagli oldugumuzu defalarca haykirmisken bu ne iftira anlamakta güclük cekiyorum...Ama inan biz o Alemlere Rahmet olan Resulün su sikayetine muhattab olmaktan Allaha siginiyoruz;

Kavmim Kurani terk etti...


estafurullah metın kardesım ALLAH c.c. bızı iftıra atmaktan mahrum bıraksın...
biz ALLAHın izniyle kimseye iftira atmayız...
benim öyle dememin nedeni sizin sünneti inkar etmenizden doleyıdırki bu konuyuda daha önce sizinle tartışmıştık...
sizin savunmanızdan dolayı resulu s.a.v dınlememe olayını savunmaya calıstım ...
yoksa kimseye iftıra atıcak halimiz yok...

birde demişsin kabirde meleklere hesap verecek olursak allahın tek din gününün sahibi oldugunu kabul etmemiş oluruz...
peki ALLAH c.c. melekleri aracılıgıyla hesaba çekmekten (haşa) acizmidir...
melekler ALLAH ın izniyle bizi sorguya çekemezlermi...
nasılki nebi lerin ALLAH c.c. adına söz söylemeye yetkileri varsa..
ALLAH c.c. adınada ALLAH c.c. izin verdigi melekler sorgulama yapamazlarmı yani...
belkide hesap günüde yine ALLAH c.c. adına melekler yapacaktır...
senin elinde ahiretteki hesabı bizzat ALLAH c.c. nun zatı tarafından yapılacagına dair bir belge varmı...
tamam ayette din gününün sahibi ALLAH diyor ama ALLAH c.c. kendi adına bir melek tarafından yapamazmı hesabı...
bide öyle birşeyki yani eger bizzat kendi zatı c.c. tarafından yapılacak bir hesap olursa burada bütün insanlar ALLAH c.c. nun cemalini görmüş olmayacaklarmı ve burada ki hesapta hem iyi hem kötü insanlar olucakkı bunların hepsi ALLAH c.c. nun cemalini görmüş olucaklar...
bu sencede adaletsızlık degılmıdır....
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
estafurullah metın kardesım ALLAH c.c. bızı iftıra atmaktan mahrum bıraksın...
biz ALLAHın izniyle kimseye iftira atmayız...
benim öyle dememin nedeni sizin sünneti inkar etmenizden doleyıdırki bu konuyuda daha önce sizinle tartışmıştık...
sizin savunmanızdan dolayı resulu s.a.v dınlememe olayını savunmaya calıstım ...
yoksa kimseye iftıra atıcak halimiz yok...

birde demişsin kabirde meleklere hesap verecek olursak allahın tek din gününün sahibi oldugunu kabul etmemiş oluruz...
peki ALLAH c.c. melekleri aracılıgıyla hesaba çekmekten (haşa) acizmidir...
melekler ALLAH ın izniyle bizi sorguya çekemezlermi...
nasılki nebi lerin ALLAH c.c. adına söz söylemeye yetkileri varsa..
ALLAH c.c. adınada ALLAH c.c. izin verdigi melekler sorgulama yapamazlarmı yani...
belkide hesap günüde yine ALLAH c.c. adına melekler yapacaktır...
senin elinde ahiretteki hesabı bizzat ALLAH c.c. nun zatı tarafından yapılacagına dair bir belge varmı...
tamam ayette din gününün sahibi ALLAH diyor ama ALLAH c.c. kendi adına bir melek tarafından yapamazmı hesabı...
bide öyle birşeyki yani eger bizzat kendi zatı c.c. tarafından yapılacak bir hesap olursa burada bütün insanlar ALLAH c.c. nun cemalini görmüş olmayacaklarmı ve burada ki hesapta hem iyi hem kötü insanlar olucakkı bunların hepsi ALLAH c.c. nun cemalini görmüş olucaklar...
bu sencede adaletsızlık degılmıdır....


Bakin kardes yapmaktan acizmi?Yok sunu yapamazmilarla ugrasmiyorum.Benim ugrastigim Allahin emirleri nedir ve nasil olmasini dilemistir.Yapamazlarmi ile
ugrasmiyorum.Yani kesin bir delilim yoksa kesinlikle o isin arkasina düsmüyorum.Sorumlulugumuda biliyorum.Belki Melekler yapacaktir sözü sizce ne kadar gercekci?Cünki Allah degilmidir tek secici ve o öyle söylemis ise bunu senin yapmaktan acizmi demen ne kadar Takva ile uyusur..Asagida örnekleyecegim seyleri bir okumani tavsiye ederim...



İslam mülkün tek sahibi olan Allah’a teslim olmak ve O’nun seçimlerine (hükümlerine) rıza göstermektir. Müslüman, dünyada ve hesap gününde Allah’ın tek seçici olmasına itiraz etmez. Yalnız Allah’a kulluk eder ve yalnız O’ndan yardım umar.
Şirk ise Allah’a inandığını ifade eden insanların Allah’ın tek seçici olmasına itirazlarından doğar. Müşrikler Allah’ın tek seçici olmasından rahatsız oldukları için Allah’ın dünyadaki ve hesap günündeki seçimlerine etki edeceklerini umdukları ‘ortaklar’ icat ederek onlardan yardım beklerler. Halbuki Allah dünyada ve hesap gününde tek seçicidir. Müşrikler yalnızca kendilerin kandırırlar.

-Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Seçim onlara ait değildir. Allah onların ortak koştukları şeylerden uzaktır yücedir. Rabbin onların göğüslerinin neyi gizleyip neyi açığa vurduğunu bilir. O kendisinden başka tanrı olmayan Allah’tır. İlkte de sonda da (dünyada da ahirette de) hamd O’na mahsustur. Hükümde O’nundur ve O’na döndürüleceksiniz. 28 / 68-70

Seçim ilk insan olan Hz. Adem’le başlamıştır ve kıyamete kadar sürecektir. Allah’ın dünyadaki seçimi elçilik ve hidayet olarak kendisini gösterir. Allah yarattığı kullardan kimini elçi olarak görevlendirerek, kimini de hidayet ederek seçer ve kendisine yaklaştırır.

-Andolsun biz önceden Adem’e (o ağaçtan yememesini) emretmiştik unuttu. Biz onda bir azim (ve sebat) bulamadık. Meleklere :’ Adem’e secde edin demiştik secde ettiler yalnız İblis diretti. Dedik ki : ‘Ey Adem bu senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın sonra yorulursun. ‘Şimdi burada acıkmayacaksın çıplak kalmayacaksın.’ ‘Ve sen susamayacaksın kuşluk vakti güneşinden etkilenmeyeceksin.’. Nihayet şeytan ona fısıldayıp : ‘Ey Adem sana ebedilik ağacını ve yok olmayacak bir hükümranlığı göstereyim mi?’ dedi.O ağaçtan yediler. Böylece kendilerine kötü yerleri göründü. Üstlerini cennet yaprağıyla örtmeye başladılar. Adem Rabbinin buyruğuna karşı geldi de şaşırdı. Sonra Rabbi onu seçti tövbesini kabul etti doğru yola iletti.


20 / 115-122

Allah’ın dünyadaki seçimi hidayettir. O tek seçici olarak dilediğini doğru yola iletir. O’na bu konuda kimse etki edemez.

-( Ey Muhammed) Sen sevdiğini doğru yola iletemezsin fakat Allah dilediğini doğru yola iletir. O yola gelecek olanları daha iyi bilir. 28 / 56

Allah’ın tek seçici olmasından razı olmayan müşrikler ‘Allah’a yakınlaştırıcı veliler’ icat ederek hidayet konusunda onlara tabi olmuşlardır.

-İyi bil ki halis din yalnız Allah’ındır. O’ndan başka veliler edinerek ‘Biz bunlara sırf bizi Allah’a yaklaştırmaları için tapıyoruz’ diyenler (e gelince) : şüphesiz ki Allah, onlar arasında, ayrılığa düştükleri konuda hükmünü verecektir. Allah yalancı nankör insanı doğru yola iletmez.
39 / 3

Allah’ a inandıklarını iddia eden müşrikler Allah’a yakınlaşmak için O’nun kitabına değil de birtakım ‘velilere’ tabi olmayı tercih ediyorlar. Allah’ın tek seçici olmasına itirazlarını ( belki de farkında olmadan ) bu şekilde ifade ediyorlar. Çoğunluğu Allah’a ortak koştuğunun farkında değildir. Bunlar Allah hakkında saçma sözler söyleyen ‘sefih (beyinsiz) velilere’ itaat ederler ve Allah’a yakınlaştıklarını sanırlar. Güvendikleri önderlerinin Allah hakkında yalan söylemeyeceğini yada söyleyemeyeceğini zannediyorlar. Kur’an bize bu durumu cinleri misal vererek anlatıyor.

-De ki : Cinlerden bir topluluğun Kur’an dinleyip şöyle dedikleri bana vahyolundu : ‘ Biz harikulade güzel bir Kur’an dinledik. Doğru yola iletiyor ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız. Doğrusu Rabbimizin şanı yücedir. O eş ve çocuk edinmemiştir. Meğer bizim beyinsiz Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş. Biz insanların ve cinlerin Allah’a karşı yalan söylemeyeceklerini sanmıştık.


72/ 1-5

Evet elimizde harikulade güzel olan ve insanları doğru yola ileten bir kitap var. Bu kitap, doğru yolu öğrenmek amacıyla anlayarak okunmadığı için ‘Allah’a yaklaştırıcı velilere’ ihtiyaç doğuyor.

-Kim Rahman’ın zikrine karşı kör olursa ona bir şeytanı sardırırız artık o onun arkadaşı olur. O (şeyta)nlar onları yoldan çıkardıkları halde bunlar doğru yolda olduklarını sanırlar. Nihayet bize geldiği zaman (kötü arkadaşına) der ki : ‘Keşke benimle senin aranda iki doğu (doğu ve batı) arası kadar uzaklık olsaydı meğer ne kötü arkadaş (mışsın sen)!’(Böyle söylemeniz) Bugün size bir yarar sağlamaz; çünkü zulmettiniz. Siz azap (çekme) de ortaksınız.



43/ 36-39

Ortak koştuklarından habersiz olan bu insanlar hesap gününde dahi biz ortak koşmuyorduk diye yemin edeceklerdir.

-Hepsini topladığımız, sonra ortak koşanlara : ‘Hani (Allah’a) ortak sandığınız şeyler nerede?’ dediğimiz gün ; sonra onların: ‘Rabbimiz Allah’a andolsun ki biz ortak koşanlar değildik.’ Demelerinden başka çarelerinin kalmadığı (gün) ; bak ki, nasıl kendilerine karşı yalan söylediler ve uydurdukları şeyler kendilerinden sapıp gitti.


6/ 22-24

Müşrikler Allah’ın tek seçici olmasını kabul edemediklerinden, Allah’ın seçimlerini de beğenmezler. Hz. Muhammed dönemindeki müşrikler, ‘içlerinden bir adam’ olan Hz. Muhammed’in peygamber olarak seçilmesindeki ‘isabetsizliği’ açıkça ifade etmişlerdir.

-Doğrusu bunları da, babalarını da kendilerine gerçek söz ve (onu) açıklayan elçi gelinceye dek yaşattım. Fakat kendilerine gerçek gelince : ‘Bu büyüdür, biz onu tanımayız’ dediler.
Ve dediler ki : ‘Bu Kur’an iki kentten, büyük bir adama indirilmeli değil miydi?’ Rabbinin Rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar?........



43 / 29-32

Günümüz müşrik zihniyetinin bizim gibi bir insan olan elçiyi olağanüstü hale getirme çabalarına ibretle şahit oluyoruz. Bu da yapılan seçimi beğenmemenin bir ifadesi değil mi? Müşrikler ilk müslümanların seçimini de beğenmemişler, peygamberden çevresindeki ilk müslümanları kovmasını dahi istemişlerdir.

-İnkar edenler, inananlar için ‘(Muhammed’in getirdiği) iyi bir şey olsaydı (şu zavallı kişiler) ona inanmada bizi geçemezlerdi, (biz onlardan önce inanırdık) dediler. Onlar, onun gösterdiği doğru yola eremediklerinden : ‘Bu eski bir yalandır,’ diyeceklerdir.



46/11

-Sabah akşam Rablerinin rızasını isteyerek, O’na yalvaranları kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yok ki, onları kovup da zalimlerden olasın!’ Böylece biz onların kimini kimi ile denedik ki : ‘Allah, aramızdan şunlara mı lütfu layık gördü?’ desinler. Allah, şükredenleri daha iyi bilmez mi?




6/52-53

Sonuç olarak müşrikler Allah’ın seçimlerini de, O’nun tek seçici olmasını da beğenmezler. Müslümanlar ise bu durumdan razı olanlardır. Allah, seçimlerini araya aracılar koymadan yaptığından dolayı, O’na olan bağlılıkları artar. Müslümanlar yalnız (tek ve en büyük yardım edici olan) Allah’tan yardım beklerken
Müşrikler kendilerini Allah’a yakınlaştıracaklarını sandıkları ‘Gavs-ı azam’(en büyük yardım edici) lardan medet umarlar.

-De ki : “Hamd olsun Allah’a, selam O’nun seçtiği kullarına. Allah mı hayırlı, yoksa ortak koştukları şeyler mi?”


27/ 59

HESAP GÜNÜ
-Yoo, kıyamet gününe and içerim,
Yoo, daima, kendini kınayan nefse and içerim.
İnsan kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
Evet, toplarız, onun parmak uçlarını düzenlemeye gücümüz yeter.
Fakat insan devamlı suç işleyerek ilerisini berbat etmek ister.
‘Kıyamet günü nerede?’ diye sorup durur.
Ama göz kamaştığı, Ay tutulduğu , Güneş ve Ay bir araya toplandığı zaman!
(Evet) O gün insan : ‘Kaçacak yer neresi?’ der.
Hayır, sığınacak yer yoktur.
O gün varıp durulacak yer, ancak Rabbin huzurudur.


75/ 1-12

-Allah’ı gereği gibi bilemediler. Halbuki kıyamet günü yer, tamamen O’nun avucu içindedir, gökler de sağ elinde dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir. Sur’a üflenmiş, göklerde ve yerde olanlar (korkudan) bayılmışlar, ancak Allah’ın dilediği sarsılmamıştır. Sonra ona bir daha üflenmiştir, birden onlar kalmış, bakıyorlardır. Yer, Rabbinin nuru ile parlamış. Kitap (ortaya) konmuş, peygamberler ve şahitler getirilmiş ve aralarında adaletle hükmedilmiştir. Onlara asla haksızlık edilmez. Herkese yaptığının karşılığı tam verilmiştir. O, onların ne yaptıklarını en iyi bilendir.


39 / 67-70



-Allah’ı bırakıp kendilerine ne zarar, ne de yarar veremeyen şeylere tapıyorlar ve “Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir!” diyorlar. De ki : “Allah’ın göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi Allah’a haber veriyorsunuz?” O, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.


10 / 18

Müslüman Allah’ın merhametinden ve adaletinden emin olandır. Müslüman kendisine yarar yada zarar verebilecek olanın Allah olduğunu bilir ve Allah’ı bırakıp başkalarının şefaatine sığınmaz. Birtakım insanların Allah’ı bırakıp “şefaat ya Resullullah” diyerek Allah’ın elçisine dua ettiklerini biliyoruz. Elçinin kendilerine ‘yarar yahut zarar’ vermeye gücünün yeteceğini zannediyorlar. Kur’an da ise ayetler açıktır, Peygamber sadece bir ‘beşer’ dir. Ne kendisine ne de bizlere ne yapılacağını bilmez.

-Allah kuluna kafi değil mi? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi şaşırtırsa artık onu yola getiren olmaz. Allah kime de yol gösterirse; artık onu şaşırtan olmaz. Allah galip ve öç alan değil midir? Andolsun onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan elbette Allah derler. De ki : “O halde Allah’tan başka yalvardıklarınızı gördünüz mü, şimdi Allah bana bir zarar vermek istese, onlar O’nun vereceği zararı kaldırabilirler mi? Yahut (Allah ) bana bir rahmet (fayda) vermek dilese, onlar O’nun rahmetini durdurabilirler mi? De ki : “Allah bana yeter.Tevekkül edenler O’na dayanırlar”


39 / 36-38

Peygamberin bize ‘fayda yada zarar’ verebilme gücü yoktur.

-De ki : “Ben ancak Rabbime yalvarırım ve hiç kimseyi O’na ortak koşmam”
-De ki : “Ben size ne zarar nede (rüşd) akıl verebilme gücüne sahip değilim”
-De ki : “Beni Allah’ (ın azabın) dan hiç kimse kurtaramaz ve O’ndan başka sığınacak kimse bulamam” Benim yapabileceğim, sadece Allah’tan (bana vahyedilenleri) size duyurmak ve O’nun elçilik görevlerini yerine getirmektir.Artık kim Allah’a ve elçisine başkaldırırsa, ona içinde sürekli kalacağı cehennem azabı vardır. 72 / 20-23

Peygamberin örnekliğini yukarıdaki ayetlerin ışığında tekrar düşünelim.

-De ki : “Ben kendime dahi, Allah’ın dilediğinden başka, ne zarar ne de yarar verme gücüne sahip değilim. Her ümmetin bir süresi vardır. Süreleri gelince ne bir an geri kalırlar, ne de ileri giderler.”


10 / 49


-De ki : “Ben kendime Allah’ın dilediğinden başka ne bir fayda, ne de bir zarar verme gücüne sahip değilim. Eğer gaybı bilseydim, elbette çok hayır elde ederdim. Bana kötülük dokunmamıştır (beni cin çarpmamıştır). Ben sadece inanan bir kavim için uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”


7 / 188

-De ki : “Ben türedi bir elçi değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyuyorum ve ben apaçık uyarıcıdan başka bir şey değilim.”


46 / 9

-De ki : “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana tanrınızın bir tek tanrı olduğu vahyediliyor. O’ na doğrulun (O’na yönelerek işlerinizi düzeltin) O’ndan mağfiret dileyin. (O’na) Ortak koşanların vay haline!”


41 / 6

Peygamber dönemi Mekke müşrikleri Allah ile aralarına ‘ortak’ olarak putları koymuşlardı. Ortak koşan hıristiyanlar ve museviler ise ellerindeki Allah kelamlarını tahrip edip; peygamberlerine Allah’ın vermediği bir takım ‘rütbeler’ vererek, onları Allah’ın seçimlerinde güya ‘ortaklar’ yapmışlardır. Bizde durum biraz farklıdır. Allah’ın koruması altında olan Kur’an-ı Kerim’e dokunulamadığı için; Kur’an dışındaki içinde ‘rayb’ (şüphe) bulunan birtakım kaynaklar ‘kutsallaştırılarak’ Kur’an’la eşdeğer yapılmış hatta Kur’an’ın önüne geçirilmiştir. İncil’de Hz.İsa nasıl Allah’ın oğlu yapılmışsa, bu kaynaklar vasıtasıyla Hz.Muhammed Allah’ın ‘habibi’ (sevgilisi) yapılmıştır. Yahudi ve hıristiyanlarda elçiler nasıl beşer olmaktan çıkarıldıysa ; bizde de elçinin beşeri vasıfları, olağanüstülüklerle gölgelenmiş elçinin bizim gibi bir beşer olduğu gerçeğinin üstü örtülmüştür. Müşrik zihniyetin en belirgin özelliklerinden birisi, elçilerin beşer oldukların kabul etmemektir. Kur’an’da ortak koşan yahudilerin Allah’ın beşer olan birine bir şey indirmeyeceği iddiaları seslendirilir ve cevaplandırılır.

-Allah’ı şanına yaraşır biçimde tanıyamadılar, zira “Allah insana bir şey indirmedi” dediler. De ki “Öyleyse Musa’nın insanlara nur ve yol gösterici olarak getirdiği –ki siz onu parça parça ayetler haline getirip gösteriyorsunuz, çoğunu da gizliyorsunuz- ve ne sizin, ne de babalarınızın bilmediği şeylerin size öğretildiği kitabı kim indirdi?” “Allah” de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar.


6 / 91

Burada yahudilerin itirazı, Musa’nın beşer olduğu gerçeğinedir. Bu konuda Tevrat, İncil ve bizim Kur’an dışındaki ‘kutsallaştırılmış’ kaynaklarımızın birbirlerine ne kadar da benzediklerine bakalım.

-Ve Rab Musa’ya dedi : Bak seni Firavun’a Allah gibi yaptım ; ve kardeşin Harun senin peygamberin olacak. Sana emrettiğim bütün şeyleri sen söyleyeceksin ve kardeşin Harun Firavun’a söyleyecek, ta ki , İsrail oğullarını memleketinden salıversin.





Tevrat Çıkış Bap 7 / 1-2

Musa Allah’ın mülküne ‘ortak’ yapılınca İsrail oğulları da bundan nasiplerini alacaklardı.

-Siz Allah’ınız Rabbin oğullarısınız, ölü için bedeninizde yara açmayacaksınız, ve gözlerinizin arasını tüysüz kılmayacaksınız. Çünkü sen Allah’ın Rabbe mukaddes bir kavimsin, ve Rab, yer üzerinde olan bütün kavimlerden üstün olarak, kendisine has bir kavim olmak üzere seni seçti.


Tevrat Tensiye Bap 14 / 1-2

İşte Musa’nın Allah’ın mülküne ve seçimlerine nasıl ‘ortak’ yapıldığını anlatan bir örnek daha.

-Ve Rab Musa’ya dedi : Git aşağıya in ; çünkü Mısır diyarından çıkardığın kavmin bozuldu ; onlara emrettiğim yoldan çabuk saptılar ; kendileri için dökme bir buzağı yaptılar, ve ona secde kıldılar, ve ona kurban kestiler, ve dediler; Ey İsrail, senin Mısır diyarından çıkaran ilahların bunlardır. Ve Rab Musa’ya dedi : Bu kavmi gördüm, ve işte, sert enseli bir kavimdir ; ve şimdi, beni bırak, onlara karşı öfkem alevlensin ve onları telef edeyim ; ve seni büyük millet edeceğim. Ve Musa Allah’ ı Rabbe yalvarıp dedi : Ya Rab, Mısır diyarından büyük kuvvetle, ve kudretli elle çıkardığın kavmine karşı, niçin öfken alevleniyor? Mısırlılar : Onları kötülük için, dağlarda öldürmek için, ve onları yeryüzünden yok etmek için çıkardı ; diye niçin söylesinler? Kızgın öfkenden dön, ve kavmine karşı bu kötülüğe nadim ol. Kulların İbrahim’i, İshak’ı ve İsrail’i hatırla, onlara kendi üzerine and ettin ve onlara dedin : Zürriyetinizi göklerin yıldızları gibi çoğaltacağım ve hakkında söylediğin diyarı sizin zürriyetinize vereceğim ve onu ebediyen miras alacaklar. Ve Rab kavmine edeceğini söylediği kötülüğe nadim oldu.


Tevrat Çıkış Bap 32 / 7-14

Müşrik zihniyetteki Allah – elçi ilişkisi budur. Allah’ın mülküne ‘ortak’ yarı insan yarı tanrı elçiler.

-Yahudiler : “Üzeyr, Allah’ın oğludur” dediler.Hıristiyanlar da : “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla geveledikleri sözleridir. (Sözlerini), Önceden inkar etmiş (olan müşrik) lerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasılda (haktan batıla) çevriliyorlar.



Kur’an 9 / 30

Sözlerin önceki müşriklerin sözlerine benzetiyorlar diyor Rabbimiz , demek ki bizim bilmediğimiz önceki ümmetlerde de elçiler yarı-ilahlaştırılmışlar. İncil’deki Hz. İsa’da durum daha belirgindir.

-Başlangıçta söz vardı, söz Tanrıyla birlikteydi ve söz Tanrıydı. Başlangıçta O, Tanrıyla birlikteydi. Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, varolan hiçbir şey O’nsuz olmadı. Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar ve karanlık onu alt edememiştir. Tanrının gönderdiği Yahya adlı bir adam ortaya çıktı. O tanıklık için, ışığa tanıklık etsin ve herkes onun aracılığıyla iman etsin diye geldi. Kendisi o ışık değildi, ama ışığa tanıklık etmeye geldi. Dünyaya gelen, her insanı aydınlatan gerçek ışık vardı. O, dünyadaydı dünya O’nun aracılığıyla varoldu, ama dünya O’nu tanımadı. Kendi yurduna geldi, ama kendi halkı O’nu kabul etmedi. Ancak kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrının çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne bedenin isteğinden doğdular; tersine, Tanrıdan doğdular. Söz insan olup aramızda yaşadı. Biz de O’nun yüceliğini , Baba’dan gelen lütuf ve gerçekle dolu olan biricik Oğul’un yüceliğini gördük.

İncil Yuhanna 1/ 1-14

Beşer olan Hz.İsa nerede? İsa beşer olarak kalsaydı , insanları Allah’ın azabından kurtaracak ‘ortak’ (şefaatçi) olamayacaktı.

-Tanrı, biricik oğlunun aracılığıyla yaşayalım diye O’nu dünyaya gönderdi ve böylece bize olan sevgisini gösterdi. Tanrıyı biz sevmiş değildik, ama O biz sevdi ve Oğlu’nu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur.


İncil Yuhannanın birinci mektubu 4 / 9-10

-Kapı benim, bir kimse benim aracılığımla ( şefaatimle ) içeri girerse kurtulur. Girer çıkar otlak bulur.


İncil Yuhanna 14 / 6

-“Kardeşlerim Tanrının benim aracılığımla (şefaatimle) kendilerini kurtaracağını anlarlar” diye düşünüyordu. Ama onlar bunu anlamadılar.



İncil Elçilerin işleri 7 / 25
-Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş Mesih İsa Tanrının sağındadır ve bizim için aracılık (şefaat) etmektedir.


İncil Romalılar 8 / 34

-Ama İsa sonsuza dek yaşadığı için kahinliği süreklidir. Bu nedenle O’nun aracılığıyla ( şefaatiyle) Tanrıya yaklaşanları tamamen kurtarmaya gücü yeter. Çünkü onlara aracılık (şefaat) etmek için hep yaşamaktadır.


İncil İbraniler 7 / 24-25

-Tanrı Oğlunu dünyayı yargılamak için dünyaya göndermedi, dünya O’nun aracılığıyla (şefaatiyle) kurtulsun diye gönderdi.


İncil Yuhanna 3 / 17

-Dolayısıyla kardeşler şunu bilin ki, günahların bu kişi aracılığıyla (şefaatiyle) bağışlanacağı size duyurulmuş bulunuyor. Şöyle ki, O’na inanan herkes Musa’nın yasasıyla aklanamadığımız her suçtan O’nun aracılığıyla (şefaatiyle) aklanır.



İncil Elçilerin işleri 13 / 38-39

İncil’de Hz.İsa niçin Allah’ın oğlu yapılmışsa , Hz.Muhammed’de aynı nedenle Allah’ın habibi yapılmıştır. “Habibim sen olmasaydın alemleri yaratmazdım” ifadesi ; kainatın ‘Nur-u Muhammed’den yaratıldığı iddiası, önce Hz.Adem’den önce Hz.Muhammed’in ruhunun yaratıldığı iddiaları İncil’deki Hz.İsa’yla ne kadar da örtüşüyor. Ayrıca İsra suresinde geçen ‘Makam-ı Mahmut’ peygamberin şefaat makamıdır ; ya da hesap gününde peygamberin Allah’ın kürsüsüne oturmasıdır şeklindeki cüretkar yorumlar bize İncil’deki Hz.İsa’yı veya Tevrat’taki Hz.Musa’yı hatırlatıyor. Yalnızca Kur’an’a bağlı kalsaydık bu noktaya elbette gelmezdik. Ama Kur’an dışındaki kaynakları kutsallaştırdığımızda karşımıza çıkan (????) budur. Kur’an dışındaki kaynakları kutsallaştırmanın tehlikesinin daha iyi anlaşılabilmesi için Lev Nikolayeviç Tolstoy’dan bir alıntı yapalım. Rus yazarın Hıristiyanlık dininin nasıl bozulduğunu işlediği Cehennemde Raks isimli hikayesinden bir bölüm :


“Velzevul (şeytanların lideri) olanlara bir türlü inanamıyordu ;
- Peki ama, bu din öyle sade, öyle açık bir dindi ki yorumlanmaya hiç ihtiyacı yoktu. Mesela şu hüküm nasıl yorumlanabilir : ‘Kendine nasıl davranılmasını istiyorsan başkalarına öyle davran.’
Küçük pelerinli şeytan ona şöyle cevap verdi :
-Bu iş için, benim öğrettiğim çeşitli usulleri kullandılar. Bu meseleyi daha iyi anlatabilmek için önce size insanlar içinde anlatıla gelen bir hikayeyi anlatayım : ‘Bir zamanlar bir iyi bir de kötü büyücü varmış. İyi büyücü, bir insanı, kötü büyücünün şerrinden kurtarmak için, buğday tanesine çevirmiş. Kötü büyücü, birden bir horoz olup, tam taneyi yutacakmış ki iyi büyücü tanenin üzerine bir şinik buğday dökmüş. Böylece kötü büyücü aradığı taneyi bulamamış.’ İşte onlarda benim öğütlerime uyarak, Allah’ın kitabının özü niteliğinde olan ‘Kendine nasıl davranılmasını istiyorsan, başkalarına öyle davran.’ Ayetini o hale getirdiler. Hak kitap olduğunu iddia eden 49 kitabı kutsal tanıdılar. Bu kitaplardaki her sözün Allah’a ait olduğunu söylediler. İşte bu şekilde, kolayca anlaşılan biricik gerçeğin üstüne yığın yığın sözde kutsal gerçekler serptiler. Bunların hepsini kabul etmek mümkün olmadığı gibi ; bunların içinde, insanlara gerekli olan gerçeği bulmak da mümkün değildi.”
 

hanif_bir_kul

New member
Katılım
22 Mar 2007
Mesajlar
182
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
64
S.A
Metin mete kardeş bu kardeşler seninle değil Rabbimin sözlerinle kitabınla ayetlerinle alay konusu yapıp anlamazlıktan geli yorlar ey musa rabine söyle ren gi ne olac ak dedikleri gibi yapıyorlar...

sen kendine dert etme bunları rabbime havale et

SAYGILARIMLA
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
S.A
Metin mete kardeş bu kardeşler seninle değil Rabbimin sözlerinle kitabınla ayetlerinle alay konusu yapıp anlamazlıktan geli yorlar ey musa rabine söyle ren gi ne olac ak dedikleri gibi yapıyorlar...

sen kendine dert etme bunları rabbime havale et

SAYGILARIMLA



Aleykümselam,Benim derdim üzerime farz olan Tebyin gerisi kendi bilecekleri is sevgi deger dost.-...
 

KaYnUkA

New member
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
147
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
Bakin kardes yapmaktan acizmi?Yok sunu yapamazmilarla ugrasmiyorum.Benim ugrastigim Allahin emirleri nedir ve nasil olmasini dilemistir.Yapamazlarmi ile
ugrasmiyorum.Yani kesin bir delilim yoksa kesinlikle o isin arkasina düsmüyorum.Sorumlulugumuda biliyorum.Belki Melekler yapacaktir sözü sizce ne kadar gercekci?Cünki Allah degilmidir tek secici ve o öyle söylemis ise bunu senin yapmaktan acizmi demen ne kadar Takva ile uyusur..Asagida örnekleyecegim seyleri bir okumani tavsiye ederim...



İslam mülkün tek sahibi olan Allah’a teslim olmak ve O’nun seçimlerine (hükümlerine) rıza göstermektir. Müslüman, dünyada ve hesap gününde Allah’ın tek seçici olmasına itiraz etmez. Yalnız Allah’a kulluk eder ve yalnız O’ndan yardım umar.
Şirk ise Allah’a inandığını ifade eden insanların Allah’ın tek seçici olmasına itirazlarından doğar. Müşrikler Allah’ın tek seçici olmasından rahatsız oldukları için Allah’ın dünyadaki ve hesap günündeki seçimlerine etki edeceklerini umdukları ‘ortaklar’ icat ederek onlardan yardım beklerler. Halbuki Allah dünyada ve hesap gününde tek seçicidir. Müşrikler yalnızca kendilerin kandırırlar.

-Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Seçim onlara ait değildir. Allah onların ortak koştukları şeylerden uzaktır yücedir. Rabbin onların göğüslerinin neyi gizleyip neyi açığa vurduğunu bilir. O kendisinden başka tanrı olmayan Allah’tır. İlkte de sonda da (dünyada da ahirette de) hamd O’na mahsustur. Hükümde O’nundur ve O’na döndürüleceksiniz. 28 / 68-70

Seçim ilk insan olan Hz. Adem’le başlamıştır ve kıyamete kadar sürecektir. Allah’ın dünyadaki seçimi elçilik ve hidayet olarak kendisini gösterir. Allah yarattığı kullardan kimini elçi olarak görevlendirerek, kimini de hidayet ederek seçer ve kendisine yaklaştırır.

-Andolsun biz önceden Adem’e (o ağaçtan yememesini) emretmiştik unuttu. Biz onda bir azim (ve sebat) bulamadık. Meleklere :’ Adem’e secde edin demiştik secde ettiler yalnız İblis diretti. Dedik ki : ‘Ey Adem bu senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın sonra yorulursun. ‘Şimdi burada acıkmayacaksın çıplak kalmayacaksın.’ ‘Ve sen susamayacaksın kuşluk vakti güneşinden etkilenmeyeceksin.’. Nihayet şeytan ona fısıldayıp : ‘Ey Adem sana ebedilik ağacını ve yok olmayacak bir hükümranlığı göstereyim mi?’ dedi.O ağaçtan yediler. Böylece kendilerine kötü yerleri göründü. Üstlerini cennet yaprağıyla örtmeye başladılar. Adem Rabbinin buyruğuna karşı geldi de şaşırdı. Sonra Rabbi onu seçti tövbesini kabul etti doğru yola iletti.


20 / 115-122

Allah’ın dünyadaki seçimi hidayettir. O tek seçici olarak dilediğini doğru yola iletir. O’na bu konuda kimse etki edemez.

-( Ey Muhammed) Sen sevdiğini doğru yola iletemezsin fakat Allah dilediğini doğru yola iletir. O yola gelecek olanları daha iyi bilir. 28 / 56

Allah’ın tek seçici olmasından razı olmayan müşrikler ‘Allah’a yakınlaştırıcı veliler’ icat ederek hidayet konusunda onlara tabi olmuşlardır.

-İyi bil ki halis din yalnız Allah’ındır. O’ndan başka veliler edinerek ‘Biz bunlara sırf bizi Allah’a yaklaştırmaları için tapıyoruz’ diyenler (e gelince) : şüphesiz ki Allah, onlar arasında, ayrılığa düştükleri konuda hükmünü verecektir. Allah yalancı nankör insanı doğru yola iletmez.
39 / 3

Allah’ a inandıklarını iddia eden müşrikler Allah’a yakınlaşmak için O’nun kitabına değil de birtakım ‘velilere’ tabi olmayı tercih ediyorlar. Allah’ın tek seçici olmasına itirazlarını ( belki de farkında olmadan ) bu şekilde ifade ediyorlar. Çoğunluğu Allah’a ortak koştuğunun farkında değildir. Bunlar Allah hakkında saçma sözler söyleyen ‘sefih (beyinsiz) velilere’ itaat ederler ve Allah’a yakınlaştıklarını sanırlar. Güvendikleri önderlerinin Allah hakkında yalan söylemeyeceğini yada söyleyemeyeceğini zannediyorlar. Kur’an bize bu durumu cinleri misal vererek anlatıyor.

-De ki : Cinlerden bir topluluğun Kur’an dinleyip şöyle dedikleri bana vahyolundu : ‘ Biz harikulade güzel bir Kur’an dinledik. Doğru yola iletiyor ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız. Doğrusu Rabbimizin şanı yücedir. O eş ve çocuk edinmemiştir. Meğer bizim beyinsiz Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş. Biz insanların ve cinlerin Allah’a karşı yalan söylemeyeceklerini sanmıştık.


72/ 1-5

Evet elimizde harikulade güzel olan ve insanları doğru yola ileten bir kitap var. Bu kitap, doğru yolu öğrenmek amacıyla anlayarak okunmadığı için ‘Allah’a yaklaştırıcı velilere’ ihtiyaç doğuyor.

-Kim Rahman’ın zikrine karşı kör olursa ona bir şeytanı sardırırız artık o onun arkadaşı olur. O (şeyta)nlar onları yoldan çıkardıkları halde bunlar doğru yolda olduklarını sanırlar. Nihayet bize geldiği zaman (kötü arkadaşına) der ki : ‘Keşke benimle senin aranda iki doğu (doğu ve batı) arası kadar uzaklık olsaydı meğer ne kötü arkadaş (mışsın sen)!’(Böyle söylemeniz) Bugün size bir yarar sağlamaz; çünkü zulmettiniz. Siz azap (çekme) de ortaksınız.



43/ 36-39

Ortak koştuklarından habersiz olan bu insanlar hesap gününde dahi biz ortak koşmuyorduk diye yemin edeceklerdir.

-Hepsini topladığımız, sonra ortak koşanlara : ‘Hani (Allah’a) ortak sandığınız şeyler nerede?’ dediğimiz gün ; sonra onların: ‘Rabbimiz Allah’a andolsun ki biz ortak koşanlar değildik.’ Demelerinden başka çarelerinin kalmadığı (gün) ; bak ki, nasıl kendilerine karşı yalan söylediler ve uydurdukları şeyler kendilerinden sapıp gitti.


6/ 22-24

Müşrikler Allah’ın tek seçici olmasını kabul edemediklerinden, Allah’ın seçimlerini de beğenmezler. Hz. Muhammed dönemindeki müşrikler, ‘içlerinden bir adam’ olan Hz. Muhammed’in peygamber olarak seçilmesindeki ‘isabetsizliği’ açıkça ifade etmişlerdir.

-Doğrusu bunları da, babalarını da kendilerine gerçek söz ve (onu) açıklayan elçi gelinceye dek yaşattım. Fakat kendilerine gerçek gelince : ‘Bu büyüdür, biz onu tanımayız’ dediler.
Ve dediler ki : ‘Bu Kur’an iki kentten, büyük bir adama indirilmeli değil miydi?’ Rabbinin Rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar?........



43 / 29-32

Günümüz müşrik zihniyetinin bizim gibi bir insan olan elçiyi olağanüstü hale getirme çabalarına ibretle şahit oluyoruz. Bu da yapılan seçimi beğenmemenin bir ifadesi değil mi? Müşrikler ilk müslümanların seçimini de beğenmemişler, peygamberden çevresindeki ilk müslümanları kovmasını dahi istemişlerdir.

-İnkar edenler, inananlar için ‘(Muhammed’in getirdiği) iyi bir şey olsaydı (şu zavallı kişiler) ona inanmada bizi geçemezlerdi, (biz onlardan önce inanırdık) dediler. Onlar, onun gösterdiği doğru yola eremediklerinden : ‘Bu eski bir yalandır,’ diyeceklerdir.



46/11

-Sabah akşam Rablerinin rızasını isteyerek, O’na yalvaranları kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yok ki, onları kovup da zalimlerden olasın!’ Böylece biz onların kimini kimi ile denedik ki : ‘Allah, aramızdan şunlara mı lütfu layık gördü?’ desinler. Allah, şükredenleri daha iyi bilmez mi?




6/52-53

Sonuç olarak müşrikler Allah’ın seçimlerini de, O’nun tek seçici olmasını da beğenmezler. Müslümanlar ise bu durumdan razı olanlardır. Allah, seçimlerini araya aracılar koymadan yaptığından dolayı, O’na olan bağlılıkları artar. Müslümanlar yalnız (tek ve en büyük yardım edici olan) Allah’tan yardım beklerken
Müşrikler kendilerini Allah’a yakınlaştıracaklarını sandıkları ‘Gavs-ı azam’(en büyük yardım edici) lardan medet umarlar.

-De ki : “Hamd olsun Allah’a, selam O’nun seçtiği kullarına. Allah mı hayırlı, yoksa ortak koştukları şeyler mi?”


27/ 59

HESAP GÜNÜ
-Yoo, kıyamet gününe and içerim,
Yoo, daima, kendini kınayan nefse and içerim.
İnsan kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
Evet, toplarız, onun parmak uçlarını düzenlemeye gücümüz yeter.
Fakat insan devamlı suç işleyerek ilerisini berbat etmek ister.
‘Kıyamet günü nerede?’ diye sorup durur.
Ama göz kamaştığı, Ay tutulduğu , Güneş ve Ay bir araya toplandığı zaman!
(Evet) O gün insan : ‘Kaçacak yer neresi?’ der.
Hayır, sığınacak yer yoktur.
O gün varıp durulacak yer, ancak Rabbin huzurudur.


75/ 1-12

-Allah’ı gereği gibi bilemediler. Halbuki kıyamet günü yer, tamamen O’nun avucu içindedir, gökler de sağ elinde dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir. Sur’a üflenmiş, göklerde ve yerde olanlar (korkudan) bayılmışlar, ancak Allah’ın dilediği sarsılmamıştır. Sonra ona bir daha üflenmiştir, birden onlar kalmış, bakıyorlardır. Yer, Rabbinin nuru ile parlamış. Kitap (ortaya) konmuş, peygamberler ve şahitler getirilmiş ve aralarında adaletle hükmedilmiştir. Onlara asla haksızlık edilmez. Herkese yaptığının karşılığı tam verilmiştir. O, onların ne yaptıklarını en iyi bilendir.


39 / 67-70



-Allah’ı bırakıp kendilerine ne zarar, ne de yarar veremeyen şeylere tapıyorlar ve “Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir!” diyorlar. De ki : “Allah’ın göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi Allah’a haber veriyorsunuz?” O, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.


10 / 18

Müslüman Allah’ın merhametinden ve adaletinden emin olandır. Müslüman kendisine yarar yada zarar verebilecek olanın Allah olduğunu bilir ve Allah’ı bırakıp başkalarının şefaatine sığınmaz. Birtakım insanların Allah’ı bırakıp “şefaat ya Resullullah” diyerek Allah’ın elçisine dua ettiklerini biliyoruz. Elçinin kendilerine ‘yarar yahut zarar’ vermeye gücünün yeteceğini zannediyorlar. Kur’an da ise ayetler açıktır, Peygamber sadece bir ‘beşer’ dir. Ne kendisine ne de bizlere ne yapılacağını bilmez.

-Allah kuluna kafi değil mi? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi şaşırtırsa artık onu yola getiren olmaz. Allah kime de yol gösterirse; artık onu şaşırtan olmaz. Allah galip ve öç alan değil midir? Andolsun onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan elbette Allah derler. De ki : “O halde Allah’tan başka yalvardıklarınızı gördünüz mü, şimdi Allah bana bir zarar vermek istese, onlar O’nun vereceği zararı kaldırabilirler mi? Yahut (Allah ) bana bir rahmet (fayda) vermek dilese, onlar O’nun rahmetini durdurabilirler mi? De ki : “Allah bana yeter.Tevekkül edenler O’na dayanırlar”


39 / 36-38

Peygamberin bize ‘fayda yada zarar’ verebilme gücü yoktur.

-De ki : “Ben ancak Rabbime yalvarırım ve hiç kimseyi O’na ortak koşmam”
-De ki : “Ben size ne zarar nede (rüşd) akıl verebilme gücüne sahip değilim”
-De ki : “Beni Allah’ (ın azabın) dan hiç kimse kurtaramaz ve O’ndan başka sığınacak kimse bulamam” Benim yapabileceğim, sadece Allah’tan (bana vahyedilenleri) size duyurmak ve O’nun elçilik görevlerini yerine getirmektir.Artık kim Allah’a ve elçisine başkaldırırsa, ona içinde sürekli kalacağı cehennem azabı vardır. 72 / 20-23

Peygamberin örnekliğini yukarıdaki ayetlerin ışığında tekrar düşünelim.

-De ki : “Ben kendime dahi, Allah’ın dilediğinden başka, ne zarar ne de yarar verme gücüne sahip değilim. Her ümmetin bir süresi vardır. Süreleri gelince ne bir an geri kalırlar, ne de ileri giderler.”


10 / 49


-De ki : “Ben kendime Allah’ın dilediğinden başka ne bir fayda, ne de bir zarar verme gücüne sahip değilim. Eğer gaybı bilseydim, elbette çok hayır elde ederdim. Bana kötülük dokunmamıştır (beni cin çarpmamıştır). Ben sadece inanan bir kavim için uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”


7 / 188

-De ki : “Ben türedi bir elçi değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyuyorum ve ben apaçık uyarıcıdan başka bir şey değilim.”


46 / 9

-De ki : “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana tanrınızın bir tek tanrı olduğu vahyediliyor. O’ na doğrulun (O’na yönelerek işlerinizi düzeltin) O’ndan mağfiret dileyin. (O’na) Ortak koşanların vay haline!”


41 / 6

Peygamber dönemi Mekke müşrikleri Allah ile aralarına ‘ortak’ olarak putları koymuşlardı. Ortak koşan hıristiyanlar ve museviler ise ellerindeki Allah kelamlarını tahrip edip; peygamberlerine Allah’ın vermediği bir takım ‘rütbeler’ vererek, onları Allah’ın seçimlerinde güya ‘ortaklar’ yapmışlardır. Bizde durum biraz farklıdır. Allah’ın koruması altında olan Kur’an-ı Kerim’e dokunulamadığı için; Kur’an dışındaki içinde ‘rayb’ (şüphe) bulunan birtakım kaynaklar ‘kutsallaştırılarak’ Kur’an’la eşdeğer yapılmış hatta Kur’an’ın önüne geçirilmiştir. İncil’de Hz.İsa nasıl Allah’ın oğlu yapılmışsa, bu kaynaklar vasıtasıyla Hz.Muhammed Allah’ın ‘habibi’ (sevgilisi) yapılmıştır. Yahudi ve hıristiyanlarda elçiler nasıl beşer olmaktan çıkarıldıysa ; bizde de elçinin beşeri vasıfları, olağanüstülüklerle gölgelenmiş elçinin bizim gibi bir beşer olduğu gerçeğinin üstü örtülmüştür. Müşrik zihniyetin en belirgin özelliklerinden birisi, elçilerin beşer oldukların kabul etmemektir. Kur’an’da ortak koşan yahudilerin Allah’ın beşer olan birine bir şey indirmeyeceği iddiaları seslendirilir ve cevaplandırılır.

-Allah’ı şanına yaraşır biçimde tanıyamadılar, zira “Allah insana bir şey indirmedi” dediler. De ki “Öyleyse Musa’nın insanlara nur ve yol gösterici olarak getirdiği –ki siz onu parça parça ayetler haline getirip gösteriyorsunuz, çoğunu da gizliyorsunuz- ve ne sizin, ne de babalarınızın bilmediği şeylerin size öğretildiği kitabı kim indirdi?” “Allah” de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar.


6 / 91

Burada yahudilerin itirazı, Musa’nın beşer olduğu gerçeğinedir. Bu konuda Tevrat, İncil ve bizim Kur’an dışındaki ‘kutsallaştırılmış’ kaynaklarımızın birbirlerine ne kadar da benzediklerine bakalım.

-Ve Rab Musa’ya dedi : Bak seni Firavun’a Allah gibi yaptım ; ve kardeşin Harun senin peygamberin olacak. Sana emrettiğim bütün şeyleri sen söyleyeceksin ve kardeşin Harun Firavun’a söyleyecek, ta ki , İsrail oğullarını memleketinden salıversin.





Tevrat Çıkış Bap 7 / 1-2

Musa Allah’ın mülküne ‘ortak’ yapılınca İsrail oğulları da bundan nasiplerini alacaklardı.

-Siz Allah’ınız Rabbin oğullarısınız, ölü için bedeninizde yara açmayacaksınız, ve gözlerinizin arasını tüysüz kılmayacaksınız. Çünkü sen Allah’ın Rabbe mukaddes bir kavimsin, ve Rab, yer üzerinde olan bütün kavimlerden üstün olarak, kendisine has bir kavim olmak üzere seni seçti.


Tevrat Tensiye Bap 14 / 1-2

İşte Musa’nın Allah’ın mülküne ve seçimlerine nasıl ‘ortak’ yapıldığını anlatan bir örnek daha.

-Ve Rab Musa’ya dedi : Git aşağıya in ; çünkü Mısır diyarından çıkardığın kavmin bozuldu ; onlara emrettiğim yoldan çabuk saptılar ; kendileri için dökme bir buzağı yaptılar, ve ona secde kıldılar, ve ona kurban kestiler, ve dediler; Ey İsrail, senin Mısır diyarından çıkaran ilahların bunlardır. Ve Rab Musa’ya dedi : Bu kavmi gördüm, ve işte, sert enseli bir kavimdir ; ve şimdi, beni bırak, onlara karşı öfkem alevlensin ve onları telef edeyim ; ve seni büyük millet edeceğim. Ve Musa Allah’ ı Rabbe yalvarıp dedi : Ya Rab, Mısır diyarından büyük kuvvetle, ve kudretli elle çıkardığın kavmine karşı, niçin öfken alevleniyor? Mısırlılar : Onları kötülük için, dağlarda öldürmek için, ve onları yeryüzünden yok etmek için çıkardı ; diye niçin söylesinler? Kızgın öfkenden dön, ve kavmine karşı bu kötülüğe nadim ol. Kulların İbrahim’i, İshak’ı ve İsrail’i hatırla, onlara kendi üzerine and ettin ve onlara dedin : Zürriyetinizi göklerin yıldızları gibi çoğaltacağım ve hakkında söylediğin diyarı sizin zürriyetinize vereceğim ve onu ebediyen miras alacaklar. Ve Rab kavmine edeceğini söylediği kötülüğe nadim oldu.


Tevrat Çıkış Bap 32 / 7-14

Müşrik zihniyetteki Allah – elçi ilişkisi budur. Allah’ın mülküne ‘ortak’ yarı insan yarı tanrı elçiler.

-Yahudiler : “Üzeyr, Allah’ın oğludur” dediler.Hıristiyanlar da : “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla geveledikleri sözleridir. (Sözlerini), Önceden inkar etmiş (olan müşrik) lerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasılda (haktan batıla) çevriliyorlar.



Kur’an 9 / 30

Sözlerin önceki müşriklerin sözlerine benzetiyorlar diyor Rabbimiz , demek ki bizim bilmediğimiz önceki ümmetlerde de elçiler yarı-ilahlaştırılmışlar. İncil’deki Hz. İsa’da durum daha belirgindir.

-Başlangıçta söz vardı, söz Tanrıyla birlikteydi ve söz Tanrıydı. Başlangıçta O, Tanrıyla birlikteydi. Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, varolan hiçbir şey O’nsuz olmadı. Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar ve karanlık onu alt edememiştir. Tanrının gönderdiği Yahya adlı bir adam ortaya çıktı. O tanıklık için, ışığa tanıklık etsin ve herkes onun aracılığıyla iman etsin diye geldi. Kendisi o ışık değildi, ama ışığa tanıklık etmeye geldi. Dünyaya gelen, her insanı aydınlatan gerçek ışık vardı. O, dünyadaydı dünya O’nun aracılığıyla varoldu, ama dünya O’nu tanımadı. Kendi yurduna geldi, ama kendi halkı O’nu kabul etmedi. Ancak kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrının çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne bedenin isteğinden doğdular; tersine, Tanrıdan doğdular. Söz insan olup aramızda yaşadı. Biz de O’nun yüceliğini , Baba’dan gelen lütuf ve gerçekle dolu olan biricik Oğul’un yüceliğini gördük.

İncil Yuhanna 1/ 1-14

Beşer olan Hz.İsa nerede? İsa beşer olarak kalsaydı , insanları Allah’ın azabından kurtaracak ‘ortak’ (şefaatçi) olamayacaktı.

-Tanrı, biricik oğlunun aracılığıyla yaşayalım diye O’nu dünyaya gönderdi ve böylece bize olan sevgisini gösterdi. Tanrıyı biz sevmiş değildik, ama O biz sevdi ve Oğlu’nu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur.


İncil Yuhannanın birinci mektubu 4 / 9-10

-Kapı benim, bir kimse benim aracılığımla ( şefaatimle ) içeri girerse kurtulur. Girer çıkar otlak bulur.


İncil Yuhanna 14 / 6

-“Kardeşlerim Tanrının benim aracılığımla (şefaatimle) kendilerini kurtaracağını anlarlar” diye düşünüyordu. Ama onlar bunu anlamadılar.



İncil Elçilerin işleri 7 / 25
-Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş Mesih İsa Tanrının sağındadır ve bizim için aracılık (şefaat) etmektedir.


İncil Romalılar 8 / 34

-Ama İsa sonsuza dek yaşadığı için kahinliği süreklidir. Bu nedenle O’nun aracılığıyla ( şefaatiyle) Tanrıya yaklaşanları tamamen kurtarmaya gücü yeter. Çünkü onlara aracılık (şefaat) etmek için hep yaşamaktadır.


İncil İbraniler 7 / 24-25

-Tanrı Oğlunu dünyayı yargılamak için dünyaya göndermedi, dünya O’nun aracılığıyla (şefaatiyle) kurtulsun diye gönderdi.


İncil Yuhanna 3 / 17

-Dolayısıyla kardeşler şunu bilin ki, günahların bu kişi aracılığıyla (şefaatiyle) bağışlanacağı size duyurulmuş bulunuyor. Şöyle ki, O’na inanan herkes Musa’nın yasasıyla aklanamadığımız her suçtan O’nun aracılığıyla (şefaatiyle) aklanır.



İncil Elçilerin işleri 13 / 38-39

İncil’de Hz.İsa niçin Allah’ın oğlu yapılmışsa , Hz.Muhammed’de aynı nedenle Allah’ın habibi yapılmıştır. “Habibim sen olmasaydın alemleri yaratmazdım” ifadesi ; kainatın ‘Nur-u Muhammed’den yaratıldığı iddiası, önce Hz.Adem’den önce Hz.Muhammed’in ruhunun yaratıldığı iddiaları İncil’deki Hz.İsa’yla ne kadar da örtüşüyor. Ayrıca İsra suresinde geçen ‘Makam-ı Mahmut’ peygamberin şefaat makamıdır ; ya da hesap gününde peygamberin Allah’ın kürsüsüne oturmasıdır şeklindeki cüretkar yorumlar bize İncil’deki Hz.İsa’yı veya Tevrat’taki Hz.Musa’yı hatırlatıyor. Yalnızca Kur’an’a bağlı kalsaydık bu noktaya elbette gelmezdik. Ama Kur’an dışındaki kaynakları kutsallaştırdığımızda karşımıza çıkan (????) budur. Kur’an dışındaki kaynakları kutsallaştırmanın tehlikesinin daha iyi anlaşılabilmesi için Lev Nikolayeviç Tolstoy’dan bir alıntı yapalım. Rus yazarın Hıristiyanlık dininin nasıl bozulduğunu işlediği Cehennemde Raks isimli hikayesinden bir bölüm :


“Velzevul (şeytanların lideri) olanlara bir türlü inanamıyordu ;
- Peki ama, bu din öyle sade, öyle açık bir dindi ki yorumlanmaya hiç ihtiyacı yoktu. Mesela şu hüküm nasıl yorumlanabilir : ‘Kendine nasıl davranılmasını istiyorsan başkalarına öyle davran.’
Küçük pelerinli şeytan ona şöyle cevap verdi :
-Bu iş için, benim öğrettiğim çeşitli usulleri kullandılar. Bu meseleyi daha iyi anlatabilmek için önce size insanlar içinde anlatıla gelen bir hikayeyi anlatayım : ‘Bir zamanlar bir iyi bir de kötü büyücü varmış. İyi büyücü, bir insanı, kötü büyücünün şerrinden kurtarmak için, buğday tanesine çevirmiş. Kötü büyücü, birden bir horoz olup, tam taneyi yutacakmış ki iyi büyücü tanenin üzerine bir şinik buğday dökmüş. Böylece kötü büyücü aradığı taneyi bulamamış.’ İşte onlarda benim öğütlerime uyarak, Allah’ın kitabının özü niteliğinde olan ‘Kendine nasıl davranılmasını istiyorsan, başkalarına öyle davran.’ Ayetini o hale getirdiler. Hak kitap olduğunu iddia eden 49 kitabı kutsal tanıdılar. Bu kitaplardaki her sözün Allah’a ait olduğunu söylediler. İşte bu şekilde, kolayca anlaşılan biricik gerçeğin üstüne yığın yığın sözde kutsal gerçekler serptiler. Bunların hepsini kabul etmek mümkün olmadığı gibi ; bunların içinde, insanlara gerekli olan gerçeği bulmak da mümkün değildi.”


kardesım o kadar ayrı seyler yazıyorsunkı...
ben senın yukarıda yazdıgın ayetleri ınkar etmıyorumkı...
ben sadece ALLAH c.c. ister kendisi yapar sorguyu istersede kendinin görevlendirdigi bir yetkili yapar...
benim söylemek istedigim şey bu...

nasıl nikah memuru çiftleri evlendiriyorken "belediye başkanının bana verdigi yetkiye dayanarak" diyor..
yani o adam öyle dıyınce beledıye başkanımı olmus oluyor hayır...
sadece onun yetkisiyle işlem yapıyor...

yada şöyle düşün yani bir trafik polisi tekbaşına sadece bir elini kaldırarak bütün bir trafik akışını aniden durdura bilir...
duran araçlar o polısten korktukları içinmi yoksa ona verilen sorumluluk ve yetkiden dolayımı itaat ediyorlar...
yani adamlar isteseler o polisin lafını dinlemeya bilirler...
ama bilirlerki o elini kaldırırken kanun namına kaldırmıstır...
arkasında mutlak bır guc vardır...
onun ıcın dururlar...


benım sana anlatmak ıstedıgımse ALLAH c.c. nun görevlendirdigi bir melek bizi ALLAH c.c. namına sorguya cekemezmı...
biz onun arkasında mutlak güç olarak ALLAH c.c. oldugunu anlayıp ona itaat etmezmıyız....
ben sana bunu sordum sen bana baska seyler soyluyorsun....


selamla...
 

KaYnUkA

New member
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
147
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
S.A
Metin mete kardeş bu kardeşler seninle değil Rabbimin sözlerinle kitabınla ayetlerinle alay konusu yapıp anlamazlıktan geli yorlar ey musa rabine söyle ren gi ne olac ak dedikleri gibi yapıyorlar...

sen kendine dert etme bunları rabbime havale et

SAYGILARIMLA


kardesım laflarına dikkat et biraz...
konuşmayı biliyorsan konuş bilmiyorsan sus...
ne demek ayetlerı alay konusu edıyorlar..
böyle bir laf söylenebilicek bir kelimemi...
seni ciddiyete davet ediyorum kardes...
biz burda konusurken kimseyi itham etmeden gereksız yere suclamadan konusuyoruz...
en uç noktalarda görüşlerimiz olsada birbirimize yalan yere iftira atmadan konusup birbirimizi incitmemeye çalışıyoruz...
lütfen laflarına dikkat et...

atalarımızın bir sözü vardir...

Biliyorsan konuş ALİM sansınlar...
Bilmiyorsan sus ADAM sansınlar...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet

kardesım o kadar ayrı seyler yazıyorsunkı...
ben senın yukarıda yazdıgın ayetleri ınkar etmıyorumkı...
ben sadece ALLAH c.c. ister kendisi yapar sorguyu istersede kendinin görevlendirdigi bir yetkili yapar...
benim söylemek istedigim şey bu...

nasıl nikah memuru çiftleri evlendiriyorken "belediye başkanının bana verdigi yetkiye dayanarak" diyor..
yani o adam öyle dıyınce beledıye başkanımı olmus oluyor hayır...
sadece onun yetkisiyle işlem yapıyor...

yada şöyle düşün yani bir trafik polisi tekbaşına sadece bir elini kaldırarak bütün bir trafik akışını aniden durdura bilir...
duran araçlar o polısten korktukları içinmi yoksa ona verilen sorumluluk ve yetkiden dolayımı itaat ediyorlar...
yani adamlar isteseler o polisin lafını dinlemeya bilirler...
ama bilirlerki o elini kaldırırken kanun namına kaldırmıstır...
arkasında mutlak bır guc vardır...
onun ıcın dururlar...


benım sana anlatmak ıstedıgımse ALLAH c.c. nun görevlendirdigi bir melek bizi ALLAH c.c. namına sorguya cekemezmı...
biz onun arkasında mutlak güç olarak ALLAH c.c. oldugunu anlayıp ona itaat etmezmıyız....
ben sana bunu sordum sen bana baska seyler soyluyorsun....


selamla...


Sevgi deger Kaynuka,Hic bir delil olmadan Allahin namina bir melegin bu isi yapabilecegini nereden cikariyorsunki Alemleri yaradan ve Size SAH damarindan yakin olan Allaha bizleri sorguya cekmesi zor olmasa gerekki zaten ayette bunu teyit ediyor.Iste aramizdaki farklardan biriside bu bence cünki biz Kurani bir bütün ele alirken siz ne alaka diyerek ayri konu konumuna koyuyorsunuz.Sizden ricam ayetleri ve yaziyi iyi okumaniz.Hic bir kimse Allah bir melegi görevlendiri diyemez cünki böyle bir ayet mevcut degil sanirim...Yoksa kalkip Allah veremezmi evet verebilir onun tasarrufunda olan bir konu olmasina ragmen eger verecegini söylemiyorsa yapabilir biz böyle inanalim olmaz....Yaziyi anlayarak okursaniz sorunuza cevapta bulursunuz Vesselam...
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
sevgili kardeşim kaynuka tabi her şey yaradıcının izniyledir metin abinin dedigi gibi kulu ancak sorguya çekecek yüce yaradıcıdır kul sadece ona cevap vermek zorunluguna tabidir yanılmıyorsam bu kuranda geçer


Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da, artık hiç bir nefs hiç bir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak biz yeteriz."[5]

"İçinizdekini açığa vursanız da gizleseniz de Allah sizi onunla sorguya çeker."[6]

"O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır. Kimin de tartıları hafif kalırsa, onlar da ayetlerimize zulmedegeldiklerinden dolayı nefislerini hüsrana uğratanlardır."[7]

enbiya suresi 47 bakara suresi 284 araf suresi 78


birde kulun kabir sorgusu vardır oda bizzat ALLAHın izin verdigi melekler tarafından yapılır
 

KaYnUkA

New member
Katılım
28 Eyl 2007
Mesajlar
147
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
Sevgi deger Kaynuka,Hic bir delil olmadan Allahin namina bir melegin bu isi yapabilecegini nereden cikariyorsunki Alemleri yaradan ve Size SAH damarindan yakin olan Allaha bizleri sorguya cekmesi zor olmasa gerekki zaten ayette bunu teyit ediyor.Iste aramizdaki farklardan biriside bu bence cünki biz Kurani bir bütün ele alirken siz ne alaka diyerek ayri konu konumuna koyuyorsunuz.Sizden ricam ayetleri ve yaziyi iyi okumaniz.Hic bir kimse Allah bir melegi görevlendiri diyemez cünki böyle bir ayet mevcut degil sanirim...Yoksa kalkip Allah veremezmi evet verebilir onun tasarrufunda olan bir konu olmasina ragmen eger verecegini söylemiyorsa yapabilir biz böyle inanalim olmaz....Yaziyi anlayarak okursaniz sorunuza cevapta bulursunuz Vesselam...


kardes gene yanlış anladın beni ben ALLAH c.c. namına melek sorgu yapabilir demiyorum...
bu sorguyu melek de yapıcak demıyorum...
benım demek ıstedıgım sadece sudur...
"eger ALLAH c.c. dilerse kendisi yerine görevlendirdigi bir melekte bu sorgulama işini yapabilir..."
yani ALLAH c.c. dilemesiyle bunun olacagını söylüyorum ve böyle olacagınıda düşünüyorum...
çünkü belki sizinde katılacagınız gibi cennette en büyük ama en büyük nimet yüce rabbimizin cemalini görmektir...
evet şimdi gelelim sizin soyledıgınız herkesi bizzat ALLAH c.c. kendisi sorgulayacaktır demenize...
şimdi kardeslerım eger ALLAH c.c. herkese cemalini gösterecek olsa burada adaletsizlik olmazmı...
bir çok kafir birçok münafık bir çok ALLAH düşmanı da ALLAH c.c. nun cemalini görme nimetine kavuşmuş olmayacakmıdır...
bu rabbimizin cemalini görme olayı onlara bir armagan olmayacakmıdır...
benım demek ıstedıgımse budur işt ALLAH c.c. belkide böyle bir durumdan dolayı bir melek görevlendirerek sorguyu yaptıra bilir...
tabiki ALLAH c.c. isterse herkesi kendi cemali ile yargılar...
en iyisini ALLAH c.c. bilir...

selamla...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
sevgili kardeşim kaynuka tabi her şey yaradıcının izniyledir metin abinin dedigi gibi kulu ancak sorguya çekecek yüce yaradıcıdır kul sadece ona cevap vermek zorunluguna tabidir yanılmıyorsam bu kuranda geçer


Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da, artık hiç bir nefs hiç bir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak biz yeteriz."[5]

"İçinizdekini açığa vursanız da gizleseniz de Allah sizi onunla sorguya çeker."[6]

"O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır. Kimin de tartıları hafif kalırsa, onlar da ayetlerimize zulmedegeldiklerinden dolayı nefislerini hüsrana uğratanlardır."[7]

enbiya suresi 47 bakara suresi 284 araf suresi 78


birde kulun kabir sorgusu vardır oda bizzat ALLAHın izin verdigi melekler tarafından yapılır


Casus kardesim buna nedir delilin?Varmi bunu dogrulayan bir ayet?Bence Kuranda tek hesab sorucu Allahtir bunun disinda ikinci bir sorgu söz konusu dahi degil.Tabiki bu benim sözüm degil verdigin ayetlerde bunu teyid eder...Rabbe emanet ol su an bir kac dakikam var artik aybasinda görüsmek üzere Rabbe emanetsiniz...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
kardes gene yanlış anladın beni ben ALLAH c.c. namına melek sorgu yapabilir demiyorum...
bu sorguyu melek de yapıcak demıyorum...
benım demek ıstedıgım sadece sudur...
"eger ALLAH c.c. dilerse kendisi yerine görevlendirdigi bir melekte bu sorgulama işini yapabilir..."
yani ALLAH c.c. dilemesiyle bunun olacagını söylüyorum ve böyle olacagınıda düşünüyorum...
çünkü belki sizinde katılacagınız gibi cennette en büyük ama en büyük nimet yüce rabbimizin cemalini görmektir...
evet şimdi gelelim sizin soyledıgınız herkesi bizzat ALLAH c.c. kendisi sorgulayacaktır demenize...
şimdi kardeslerım eger ALLAH c.c. herkese cemalini gösterecek olsa burada adaletsizlik olmazmı...
bir çok kafir birçok münafık bir çok ALLAH düşmanı da ALLAH c.c. nun cemalini görme nimetine kavuşmuş olmayacakmıdır...
bu rabbimizin cemalini görme olayı onlara bir armagan olmayacakmıdır...
benım demek ıstedıgımse budur işt ALLAH c.c. belkide böyle bir durumdan dolayı bir melek görevlendirerek sorguyu yaptıra bilir...
tabiki ALLAH c.c. isterse herkesi kendi cemali ile yargılar...
en iyisini ALLAH c.c. bilir...

selamla...


Dilemesi ile olmayacak hic bir sey olmamasina ragmen hic bir delil olmadigindan Rabbimin söyledigi sözün disindakiler zandir..Hesab verme isine gelince zaten Kuran onlarin yani Münafik,Müsrik ve kafirlerin hesaba dahi cekilmeyecegini ve cehenneme gidecegini söylediginden zaten böyle bir sanslari olmayacaktir,Kuran öyle söylüyor...Sevgi deger kardesim Kaynuka...
 

asli_kara

New member
Katılım
11 Ağu 2011
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
benim bir sorum olucakti aksamdan belli aklimda kaldi, 8aylik hamileyim dun gece ruyamda rahmetli babaannemi gordum iki kere elini optum ve bana bir hediye vermek istedi ama almadim, ama babaannem demisti bana tamam kizim unutma sonra gel al dedi.
Bunun ne anlamina geldigini biri bilen varsa lutfen bana soylesin aklimdan hic cikmiyor.....
 
A

adam

Guest
Baba anneniz tarafından bir hayra ereceksiniz inşaallah. Bu bir miras da olabilir, vasiyetinden kaynaklanan başka bir hayır da olabilir. Ama o yönden gelen bir hayır sizi bulacak inşaallah. Rabbimiz hayrlara çıkarsın inşaallah.
 

muhacir_b

New member
Katılım
25 Eyl 2009
Mesajlar
161
Tepkime puanı
138
Puanları
0
Yaş
35
yaaa bu olaylar kulunu uyarmak içindir allah kuluna ikram eder tövbesini çoğaltsın ve dha samimi davransın diye uyarır anlayacan.ben daha ölmeden sekarat anını yaşadım ruhum taa göğsüme kadar geldi ama o benim için bir uyarıydı.allaha hamd olsun ölmeden ölümü tattırdılr acayip bir duygu.anlıyorum sizi.heycnlanacak bişey yok.allah uyurarır tövbe çoğalsın diye.
 
K

kompLeks

Guest
Eger dogru degilse, yalan söylüyordur. Bir sonraki asamada kendisine vahiy geldigini iddia edecek neticede mehdi olup cikacaktir. Misalleri coktur...

mehdi geldiğinde nasıl inanacağız peki mehdi olduğuna? belki de mehdi gelmiştir ve ona inanmadığımız için onu öldürmüşüzdür? bu kadar insanın günahı ne? mehdiden mahrum kaldılar?
 

Mevlana

New member
Katılım
25 Ağu 2011
Mesajlar
22
Tepkime puanı
3
Puanları
0
bence eşiniz rüya gibi bir olay yasamıs olabılır...
tabi ayakta diyorsunuz ama dedıgınız gıbı 1-2 sanıyelık bır dalma olabılır...
herkesın bildigi gibi ruya alemınde dunyadakı 1-2 sanıye
dakıkalar hatta saatler olabılıyor...
yanı normalde dunya saatı olarak sadece sanıyeler gecsede bız ruya alemınde dakıkalarca ve hatta sankı saatlerce sankı o olayı yasıyoruz gıbı gelmıyormu...
bence aynı boyle bır olay olmus olabılır...
bunu yasamasının nedenını en ıyı ALLAH c.c. bılır...
ama bence bır rahmet olabılır...
yanı kuluna bır işaret olsun dıye yada gafletten uyanması ıcın gosterdıgı bır rahmet olabılır...
yanı en azından ben cok fazla bole olay bılıyorum ....

mesela ruyasında cehennemde yandıgını gorup,
hesaba cekıldıgını gorup,
olum anını gorup,
kabıre konulusunu gorup....vs.vs..
namaza baslayan,hidayete eren insanların hayatlarını okumustum...
bende eşinizin olayıda budur...
umarım ALLAH c.c. hepimize hidayet verir....

selamla....
Katılıyorum
 
Üst Alt