Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Açık gezmek farklı bir günahtır

  • Konbuyu başlatan beyaz_ýþýk
  • Başlangıç tarihi
B

beyaz_ýþýk

Guest
Açık gezmek farklı bir günahtır
Sual: Bazıları, "Açık gezmek imanın veya İslam’ın şartı değildir. Tesettür üzerinde bu kadar fazla durmamalı" diyorlar. Açık gezmek, diğer haramlardan farklı değil midir?
CEVAP
Böyle söylemek çok yanlıştır. Farzlara uymaya, haramlardan sakınmaya teklif denir. Tekliflere yani emirlerin yapılmasına ve yasaklardan sakınmak gerektiğine inanmak, imanın şartıdır. Tekliflerin çoğuna inanıp da, yalnız birine inanmayan, buna uymak istemeyen, Muhammed aleyhisselama inanmamış olur. Kâfir olur. Müslüman olmak için, tekliflerin hepsine inanmak, hepsini beğenmek gerekir. Bir müslüman, tekliflere inandığı halde, bunlara uymazsa, mesela, kötü arkadaşa ve nefsine uyarak, içki içerse, tesettüre riayet etmezse, imanı gitmez, kâfir olmaz. Günahkâr müslümandır.

Tekliflerin [Allah’ın emirlerinin] hepsine inanıp amel ettiği halde, sadece birine uymak istemezse, yani beğenmez, vazife olduğuna önem vermez ise, hafif görürse, imanı gider, kâfir olur.

Mesela, (Açık geziyorsam ne çıkar? Sen kalbe bak. Kalbim temizdir) demek, tekliflerin bir kısmını beğenip bir kısmını beğenmemektir. Her müslümanın bu inceliğe dikkat etmesi, tekliflere uymayanların, imanlarının gitmemesi için uyanık olmaları gerekir. Teklife uymamak başka, uymak istememek, beğenmemek başkadır. Bu ikisini karıştırmamalıdır!

Açık gezmek, diğer günahlardan üç yönden farklıdır:

Birincisi: Ara sıra değil, devamlı işlenen bir günahtır. Hadis-i şerifte, (Küçük günaha devam edilirse, büyük olur) ve (İnsan, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hasıl olur. Günaha devam ederse, o leke büyür ve kalbinin tamamını kaplar) buyuruldu. (Haraiti)

Demek ki, devamlı günah işleyenlerin kalbleri kararır. Kalbi kararan ne olur? Peygamber efendimiz, (Günaha devam edenlerin zamanla kalbi mühürlenir. O, artık sevap işleyemez olur) buyuruyor. (Bezzar)

Tesettürsüz kadın, oruç tutsa, oruç borcundan, zekat verse zekat borcundan kurtulursa da, sevap alamaz. Yani, işlediği günahlar, kazandığı sevapları alır götürür. Elinde sevabı kalmadığı için, sevap alamaz, sevabı olmaz deniyor. Yoksa sahih ve ihlaslı olan her ibadetin sevabı olur.

Sonra dinimizde, sevap kazanmaktan önce, günahtan kaçınmak esastır. Hadis-i şerifte, (Ufacık bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruldu. (S. Ebediyye)

Zengin kadına hacca gitmek farzdır. Yanında mahremi yoksa gitmek haram olur.

İkincisi: Gizli işlenen günahı açıklamak da ikinci bir günahtır. Açık gezen kadın, bu günahı pervasızca işlediği için, başkalarına kötü örnek olmaktadır. Hadis-i şerifte, (Her mümin affedilir, ancak günahını başkalarına açıklayan hariç) buyuruldu. (Buhari)

Tesettürsüz kadın, günahı alenen işlemiş oluyor, günahını başkalarına açıklamış oluyor. Hadis-i şerifte bildirildiği gibi, açık işlenen günahların affı zor olur.

Her ne kadar açık-saçık gezene kâfir dememek gerekir ise de, açık gezen kadının zamanla kalbi kararır, açık gezdiği için, içi sızlamazsa, imanı da zayıflayıp bir gün tamamen sönebilir.

Üçüncüsü: En önemlisi budur. Açık saçık gezmek, iffetsizliğe yol açan bir günahtır. Bir kadın içki içse, kumar oynasa, hırsızlık etse, kocası, bunlardan vazgeçirmeye, tedavi etmeye çalışır. Fakat açık gezen kadın, iffetsizliğinde ileri giderse, kocası tedavisine çalışmadan hemen bırakır. Öldüren bile çıkar.
Peygamber efendimiz, erkeğin avret yerinin diz ile göbek arası, kadının ise, yüz ve iki elinden başka bütün bedeninin avret olduğunu bildirmiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Avret yerini açmak büyük günahtır.) [Hakim]
(Avret yerini açana, başkasının avret yerine bakana Allah lanet etsin!) [Beyheki]

Kur'an-ı kerimde ise mealen buyuruldu ki:
(Mümin kadınlara söyle: [Yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hariç, ziynetlerini [Saç ve gerdan gibi ziynet takılan yerleri] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!) [Nur 31]

Ahzab suresinde de, Allah’tan korkan kadınların, yabancı erkeklerle konuşmak durumunda kalınca, kötü niyetli erkeklerin tahrikine sebep olmamaları için, yumuşak konuşmamaları emrediliyor. Sesten tahrik olan erkek, açık kadına bakınca tahrik olmaz mı?

Artık dileyen Allahü teâlânın emrine uyar, dileyen de nefsine ve şeytana uyar.
 

lotus

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
407
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
bak güzel kardeşim
kendine göre yorumlar yapmışsın ama ben açık bir insanım ve senin yazdığın gibide günahlara dalıpta imanımı kaybetmiyorum.
Bu sitede yeri geldi çarşafla ilgili yorumlar yapıldı yeri geldi tesettürle ilgili yorumlar yapıldı ama ben bunları okuduğumda sizin yazınızı okuduğum kadar kendimi kötü hissetmedim.
 

abrec

New member
Katılım
21 Ağu 2006
Mesajlar
321
Tepkime puanı
2
Puanları
0
şimdi ben demiyorum kapanmak yoktur diye ama kapanmak insanı günahdan alıkoymuyor.
ben kapalı olupda ne haltlar karıştıranları biliyorum.
kapanmak namusla ilgili değildir.
() emretti diye kapanılır.
nasıl müslümanlar domuz etini sağlıksız olduğuu için değil günah olduğu için yemiyorsa oda bunun gibidir.
nasıl domuz eti yemez ama başka sağlıksız besinler yersin ve sağlığını kaybadersin onun gibidir işte.
kapalı namuslu kapalı olmayan namussuzdur dye bir şey yoktur.
hatta bazen tam tersi olabiliyor.
 

abrec

New member
Katılım
21 Ağu 2006
Mesajlar
321
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Kur'an-ı kerimde ise mealen buyuruldu ki:
(Mümin kadınlara söyle: [Yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hariç, ziynetlerini [Saç ve gerdan gibi ziynet takılan yerleri] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!) [Nur 31]
zaten ayetin ilk cümlesine bakarsanız en çok namusun korunmasında ne önemli anlarsınız.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Kapanmak ayetlerdeki emire binaen ameli bir ibadettir. Uygularsınız emri yerine getirmiş olursunuz. Ama kapanıpda her türlü naneyi yiyenler yokmu var elbette. Açık olup da her türlü naneyi yiyen yok mu ? Elbette buda var! Ama bu kapanmanın emrine aykırı bir anlam doğurmaz. Bütün İslam ile şereflenmiş kadınlar kapanma emrinin muhatabıdır. Kapalı değilim ama günahlardan azami sakınıyorum demek ise itikadi bir meseledir. Bunda da kapanmanın mesuliyetinden kurtulmamakla beraber, itikadının hanif ve güzelliği hakkında layık olduğu sevap ve ecirlere kavuşacaktır. Günümüzde kapalı olup da çalışan veya okuyan bayanların en zorlandıkları konu budur. Doğrumu sizce ? elbette biliyorumki hepiniz bunun yanlış değil "saçma sapan bir kural" olduğunu söyleyecektir. Bu zulüm değilmi ? Elbette zulüm! Bunun kanunlarda yeri varmı ? Hayır! Kanun hükmünde kararnameler ile kabul edilmiş mi ? Hayır! Eee! o halde bu nedir ? Bu tamamen kendini ve dinin bilmeyen bir avuç meymenetsizin baskı ve zor kullanarak anayasal kurumları ve askeri kanadı da buna alet ederek, laiklik adı altında 1320 yıllık bir toplumun inancını yıkma eyleminden ve bundan haz alma dürtüsünden başka bir şey değildir.

Anayasal hak ve özgürlükler her ferdin kılık ve kıyafet özgürlüğü olduğunu madde halinde kabul etmişken, başta YÖK gibi fikir YOKsullarının basiretsizliğidir.

Kimsenin zoruna gitmesin, kadın örtünme emri ile mükelleftir. yapar veya yapmaz, ayet sabit. Konuyu arkadaş gayet net ve açık bir şekilde açıklamış ve bence güzel bir açıklama. Olması gerekenleri söylemiş.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
nasıl müslümanlar domuz etini sağlıksız olduğuu için değil günah olduğu için yemiyorsa oda bunun gibidir.

Verdiğin örnek çok saçma. Birbirine benzer gibi görünmesi seni aldatmasın. Domuzun insan sağlığına zararları olduğu gibi bazı yararları da mevcut. fakat müslüman bir insan "haram" ilan edildiği için yemez. Nitekim bu hayvanın etindeki tenya tirişin gibi zararlı maddelerin olduğu tıbben geçen yüzyılın sonlarında ortaya çıktı.
Ama dersenki; "her haramın, haram olmasının insan açısından muhakkak bir faydası vardır" bu kabul edilebilinir. ama verdiğin örnek ile örtünme ayetindeki emir aynı potada değerlendirilemez.
 

a l p e r

New member
Katılım
10 May 2007
Mesajlar
364
Tepkime puanı
27
Puanları
0
Kimse kusura bakmasın bu böyle arkadaşlar. Ne mutlu bu yazıyı okuyup da kendini kötü hisseden arkadaşlara. Bu hissediş hayırlara vesile olur inşaallah (amin)

Ek olarak biz ahir zaman ümmetiyiz her zorlukta kolaylıklar da vardır. Günah sevap olmaz ancak hafifletici sebepler işler.
 
E

ebubeddavi

Guest
hu,,lotus ,a

hu,,lotus ,a

bak güzel kardeşim
kendine göre yorumlar yapmışsın ama ben açık bir insanım ve senin yazdığın gibide günahlara dalıpta imanımı kaybetmiyorum.
Bu sitede yeri geldi çarşafla ilgili yorumlar yapıldı yeri geldi tesettürle ilgili yorumlar yapıldı ama ben bunları okuduğumda sizin yazınızı okuduğum kadar kendimi kötü hissetmedim.

bak hanım kardeşim bu senin bahsettiğin kardeşimiz var olanı anlatmış ve bunda ona niye darılıyor ve kızıyorsun yapma etme hiç kimseyi suçlama realite böyle kabul et sende kendini bunlara uymaya çalış .bak bende gençliğimde marksist idim din iman yoktu içki ve zina da vardı amma rabbime hamd olsun ki islam devrimi benim gibilerin islahına vesile olmuştur ,sen de bende veya başkaları da günahkar olabiliyoruz istem dışı hallerde ama tövbe kapısı var iman var allahın affı büyüktür başka kapı yok allah merhametli olanların en merhametlisidir unutma ...ve kendini kötü hissedecek bir şey yok sen imanını sağlam tut ve emri bilmairuf yapmaya devam et ....allah,ı bulan neyi kaybetmiştir,,allah,ı kaybeden de neyi bulmuştur ....allah bana sana ve herkese hidayet versin amin. nohçi
 

lotus

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
407
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Radikal islam abime,
konuyu farklı yönlerden ele aldığımız kesin.Ben demiyorum ki örtünmek yoktur asla bunun günah olduğununda farkındayım ama kapalı değilim ve Rabbime dua ediyorum rabbim hepimizi bilerek yada bilmeyerek yapmış olduğumuz günahlardan dolayı affetsin ama başlık bile çok garip geldi bana
kapanmak başka günah
Nasıl yani günah günahtır başkası yoktur.
Bugün kapalı olan biri yarın açılabilir açık olan biri yarın kapanabilir kimsenin ne olacağı belli olmaz bunları düşünmekte fayda vardır
Abiciğim hatırlarmısın bilmem ama ben bundan 3 ay önce islam forum sayesinde bazı şeylerin farkına varmıştım ve üzerime düşenleri yerine getirmye çalışıyorum allahımın izniyle
dediğim gibi zoruma giden şey örtünmemenin günah olduğunun yazılması değildi
örtünmemenin başka bir günah olduğuydu ve örtünmediğin taktirde imanının yok olmasıydı
İşte bu yüzden yazıyı yazan arkadaşa tepkimi verdim ve kötü hissettim kendimi dedim
Ben günahlarının farkında olan ve Yaradanına hergün dua eden bir insanım
ama bazı insanlar hayata 1-0 önde başlar
Kapalı ve namaz kılan bir annenin çocuğuyla hayatında alnı secdeye gelmeyen bir annenin çocuğu olmak ve buna rağmen kendi doğrularıyla rabbine kul omaya çaılşan insan arasında çok fark vardır. Siz zannetmeyinki her açık insan günahkardır
Siz benim kendimle yaptığım hesaplaşmaları bilemessiniz
İşte ben bu yüzden bu yazıyı okuyunca kendimi kötü hissettim

Alperfiliz kardeşim sen benim kendimi kötü hissetmenle mutlu olacaksan yine söylüyorum kendimi kötü hissediyorum mutlu ol

Allaha emanet olun
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Müslüman bir bedendir, bedendeki bölümden herhangi bir yeri, kötü hissediyorsa kendini, o bütün bedeni sarar. senin bu yazıdan kendini kötü hissetmene gerek yok. samimiyetini burada bir çok insanın bildiğini biliyorsun değil mi. senin teşekkür ettiğin konuları bile dikkate alan insanlar var. Lotus hangi konuda kime teşekkür ettiyse bir baksınlar senin itikadının ne olduğunu anlasınlar. Senin kendini kötü hissetmene sebep verecek bir yazı değil sevgili lotus, bilakis senin içinde bulunduğun durmdan kaynaklanan bir mecburiyet var. Daha önce ki bir konuda bununla ilgili kısa bir bilgi verdiğin için oradan hatırlıyorum. Şuan içinde bulunduğun konum maalesef zor bir durum. Allah (cc) yar ve yardımcın olsun. Senin içinde niyet olarak, tesettürün en ince ayrıntısına varıncaya kadar uygulamak olduğunu, fakat; bunu yaptığın takdirde çok büyük yıkımlar yaşayacağını da biliyorum (Allah korusun). Sana düşen sadece şu aşama sabr! Bize düşende senin gıyabında dua. Özel bir durumun var çünkü. İnşaallah yakın bir zamanda, gönlündeki inandığın ve sevdiğin İslamı doya doya yaşamak nasip olur. Bu yazılanları bilgi olarak al, zamanı geldiğinde sen nasıl davranacağını eminim biliyorsun. Seni çok iyi anladığımı lütfen unutma sevgili lotus kardeşim.
 

a l p e r

New member
Katılım
10 May 2007
Mesajlar
364
Tepkime puanı
27
Puanları
0
alperfiliz alıntı
Ne mutlu bu yazıyı okuyup da kendini kötü hisseden arkadaşlara. Bu hissediş hayırlara vesile olur inşaallah (amin)

lotus alıntı
Alperfiliz kardeşim sen benim kendimi kötü hissetmenle mutlu olacaksan yine söylüyorum kendimi kötü hissediyorum mutlu ol

Yanlış anladınız.
 

lotus

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
407
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Abim Allah senden binlerce kez razı olsun
Şuanda o kadar çok şey yazmak istiyorum ki kelimeler boğazımda düğümleniyor
Aciz olmak bambaşka birşeymiş ben rabbimin karşısında acizliğinin farkına olan ve bunun için gece gündüz dua eden bir insanım.
Rabbime şükürler olsun ki buralara kadar geldim
Bunları yazmak ne derece doğru bilemiyorum ama çok dua ettim Allahıma ve kurban olduğum yaradanım dualarımı kabul etti beni olduğumdan çok farklı noktalara getirdi.
abim ne diyeyim Rabbim herkes için hayılısını verir inşallah
ben bu forumu senin gibi olan insanlar için seviyorum
İyiki varsın abim benim hiç abim olmadı ama sen ve senin gibi bu dinin güzelliklerini göstermeye çalışan diğer kardeşlerim sayesinde abilerim ve ablalarım oldu
Siz benim samimiyetimi anlamışsınızdır ama diğer yorum yazan kardeşlerim için birşey yazmak istiyorum
dinimizin içinde bir sürü teferruatlar vardır ve bunlardan sadece birine takılmak yanlıştır. Yani bir insan örtünmekle cennete girmez yada örtünmemekle cehenmeme gitmez. Bunu yalnızca Allah bilir Biz kul olarak acizliğimizin farkına varıp yaradanımıza teslim olmadığımız sürece biryerlere varamayız.
Rabbimin rahmeti olmasaydı bizim alnımızın secdeden kalkmaması lazımdı. Ne olursa olsun yaradanımıza sığınp ondan af dilemeliyiz.Bu konu sadece örtünmeyle ilgili değil umarım bunların farkına varırsınız.

Hani derler gözlerde yaş olmadığı sürece gönüllerde gökkuşağı olmazmış
Allahım benim ve sizin için hayırlısı ne ise onu versin
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Kuran ahkamlarının topluma neşri basamak basamaktır.Bu mevzular da Rabbani metodu iyi tahlil etmek şarttır.
 

selinay25

New member
Katılım
19 Nis 2007
Mesajlar
87
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
KONUNUN ÖNEMİNE BİNAEN CEVAP OLSUN DİYE

Hiç mü'min bir kimse fasık biri gibi olur mu? Bunlar elbette bir olmaz (32/18)
Hiç mü'min bir kimse fasık biri gibi olur mu? Bunlar elbette bir olmaz (32/18). Bir dinin, düşüncenin ya da dünya görüşünün doğru bir biçimde algılanmasında teme! kavram ve kelimelerin taşıdığı önem bilinen bir gerçektir. Bu temel kavram ve kelimelerin zaman İçinde asli anlamlarından uzaklaştırılması, farklı içerikler yüklenmesi ya da sahib olduğu niteliğin kaybettirilmesi gibi durumlarda o kelimenin ait olduğu düşüncenin Özgün yapısının bozulacağı, böylece ortaya kavram kargaşası dediğimiz şeyin çıkacağı bilinmektedir
Üzülerek belirtelim ki bu kargaşa özellikle Kur'anî kavramlarda da karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle İslam'ın daha iyi anlaşılabilmesi için Kur'anî kelime ve kavramların yegane kaynağımız olan Kur'an bütünlüğü İçinde yeniden ele alınması ve Kur'an düşüncesi içinde sahip oldukları asli yerlerine, yerli yerince oturtulması gerekmektedir. Aksi takdirde bu tür yanlış anlamalar sürüp gidecektir.Canlı bir örnek olarak; Kur'an'da kısaca insanın yaratılış gayesi olarak ifade edilen ibadet (kulluk) kavramını ele alalım. Bu kelime Kur'an'ın temel kavramlarından birisi olma¬sına ve müslümanın hayatının tüm alanlarını kapsayan bir muhtevaya sahip olmasına rağmen günümüzde sadece Namaz (salat), Oruç (savm) ve Hac gibi rükünlere hasredilmektedir.
İşte bu tür örneklerden biri belki de Kur'an sonrası dönemde asıl anlamından uzaklaştırılan kelimelerin en tipiği olan bir kavram da fasıktır. Bu kavram Kur'an'da her zaman olumsuz tipleri- doğrudan ya da dolaylı olarak- içine alan bir ifade olmasına karşın, sonraki dönemlerde asıl anlamı bulanıklaştırılmış ve Kur'an'daki netliği kaybolmuştur. Bunu, Kafir ve münafık kelimelerinin müslümanlar arasında uyandırdığı olumsuz tepkiyi, fasık kelimesinin uyandırmamasından da görmek mümkündür.Bu durum, kavramın olumsuzluk açısından geri planda kaldığının bir kanıtıdır sanırız.
Fasık; FE-SE-KA kökünden türeyen ism-i fail, fısk ise, yi¬ne aynı kökten gelen mastardır. Fısk sözlükte, çıkmak anlamındadır. Bundan dolayı delikten çıkan fareye "fevasık" denilmektedir. Yine kabuğunu yararak dışarı çıkan hurmayı anlatmak İçin de "fesaqe'e-rutubetu an gişriha" ifadesi kul¬lanılır.
Arap dilinde insan için kullanılmayan bu kelime (2>, Kur'an'da sadece insan için kullanılan temel kavramlardan bi¬ri olmuştur.Kur'an'da fasık en genel anlamıyla; Allah'ın koyduğu sınırlardan dışarı çıkan, Allah'a itaat çerçevesin¬den uzaklaşan kimse anlamında kullanılmaktadır. Ayrıca bu mutevaya bağlı olarak; kötülük yapmak (2/59), günaha sapmak (2/197), haram kılınanı işlemek (5/3), yoldan, (hidayet yolundan) çıkmak (7/163-165) gibi anlamlarda da kul¬lanılmaktadır.

Fıskın en belirgin özelliği kendini amel planında açığa çıkarmasıdır. Bu nedenle fısk işleyen, yani Allah'ın koyduğu sınırlar dışına çıkan her tip (kafir.facir, münafık, müşrik, ehli kitap vs.) fasık olarak nitelendirilmektedir. Fasık, bir tip olarak gözükmekteyse de Kur'an düşünce yapısında olumsuz kategoride yer alan insan tipini ifade eden genel ve kapsamlı bir kavramdır. Örneğin; "Andolsun sana apaçık ayetler gönderdik, onları fasıklardan başkası inkar etmez" (2/99). Ayetiyle kafirlerin, "münafık erkekler ve münafık kadınlar birbirlerindendir. Kötülüğü emreder iyilikten menederler ve ellerini sıkı tutarlar. Allah'ı unuttular O'da onları unuttu. Münafıklar; işte onlar fasıklardır" (9/67). Ayetiyle münafıkların fasıklardan olduğu açıkça belirtilmektedir. Kısaca fasık ve fısk kelimeleri inanmayan insan tipinin ameli sahadaki eylemlerini tamamlamak için kullanılmaktadır diyebiliriz.

Kur'an'da anlatılan insan tipini mü'min ve kafir olarak iki temel kategoriye ayırdığımızda fasık, kafir temel kategorisindeki insan tipini tasvir eden bir kelime olarak kullanılmaktadır. Kur'an'ın hiçbir yerinde mü'minlenin de fısk işleyebileceğine işaret eden herhangi bir ayet bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, fasık mü'min tamlaması Kur'an düşünce yapısına ters bir ifade biçimidir. Zira, Allah (c), Secde Suresi 18. ayette açıkça : "Hiç mü'min bir kimse fasık biri gibi olur mu? Bunlar elbette bir olmaz." demek su¬retiyle mü'min ve fasık vasıflandırmasının birbirinin tamamen karşıtı olduklarını en güzel biçimde ifade etmektedir. Burada, Kur'an'da fasık ve fısk kavramlarının hangi muhtevada kullanıldığına ilişkin bir kaç örnek verelim:

Allah'ın Adem'i yarattıktan sonra meleklere ona secde et¬meleri emrine karşı gelerek secde etmeyen İblisin duru¬munu anlatırken Kehf Suresi 50. ayette: "O cinlerdendi" Rabbinin emrinden çıktı. (feseqa)" denilmektedir. Yunus suresinde müşriklerin insanları rızıklandıranın, kulak ve gözlere sahip olanın, ölüyü diriden, diriye ölüden çıkarma gücünü elinde bulunduranın yalnızca Allah olduğuna inandıkları halde korunmadıkları, haktan sapıklığa çevirildiklerinden bahsedildikten sonra şöyle denilmektedir.

"Böylece Rabbinin, fasıklar için söylediği 'onlar inan¬mıyorlar sözü gerçekleşmiş oldu" (10/33).

"Bir toplumun helak edilebilmesi için oranın varlıklı ileri gelenlerinin (mütref) orada fısk işlemeleri gerek¬mektedir (17/16). Fasıkların ahiretteki durumunun Secde Suresi 20. ayette açıklanmaktadır.
"Fasıkların barınakları ateştir. Ne zaman oradan çık¬mak isteseler yine oraya geri döndürülürler ve onlara; 'yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın' denir" (32/20).

^Yine üzerine Allah'ın adı anılmayan hayvan fısk (6/145), ve böyle bir hayvanı yemek fasıklıktır (6/121). Müminler kesinlikle bu tür davranışlardan kaçınmalıdırlar; çünkü ehli kitab Allah'ın indirdiği ile hükmetmediği çin fasık olmuştur.
"Bilin ki, Allah'ın elçisi içinizdedir. Şayet o birçok iş¬lerde size uysaydı sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah si¬ze imanı sevdirdi ve onu sizin kalbinizde süsledi. Size küfrü, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte doğru yolda olan onlardır" (49/7).
Fısk ve fasık konusundaki Kur'an'daki bu netlik ve açıklık daha sonraki dönemlerde yerini kapalılığa ve karmaşaya bırakmıştır. Artık fasık kavramı inanmayan insan tipini tas¬vir etmekten çıkmış inanan insan tipini tanımlar hale gel¬miştir. Fasık müslüman tamlaması rahatça kullanılır olmuştur. Bu bağlamda fasık, inancı olduğu halde bunu müsbet ya da menfi olarak eylemlerinde (amellerinde) gös¬termeyen insan olarak tanımlanır olmuştur.

Peki, fasık kavramı böylesine bir anlam değişikliğine niçin uğramıştı ve hangi şartların sonucuydu bu? Resulullahın (S) vefatından kısa bir süre sonra, İslam top¬lumu içinde, Resulullahın (S) döneminde varlığına rastla¬nılmayan yeni bir insan tipi ortaya çıkmaya başladı. Bu insanlar müslüman olduklarını belirtmelerine rağmen, amel planında Allah'ın emirlerini yerine getirmiyorlar, yasakla¬dıklarından da kaçınmıyorlardı. Hele bu tip insanların si¬yasi otoriteyi de ele geçirmeleriyle amelsiz müslümanlar (!) yaygınlaşmaya başlamıştı. Böylece hilafetin saltanata dö¬nüştüğü, müslümanların hak ve adalet üzere idare edilmeleri yerine, haksızlık, zulüm ve baskının egemen olduğu bir düzen ortaya çıkmıştır. Buna rağmen, bu düzenin siyasi otoriteleri yani halife sultanlar hala müslümandılar. Büyük günah işleyenlerin durumu ne olacaktı? Bu tip insanlar mümin mi yoksa kafir mi idiler? Ya da bunlardan başka bir şey mı idiler? Bu insanlar hem müslümandılar hem de dur¬madan günah işliyorlardı. Allah'ın bazı emirlerini yerine ge¬tirirken birçoğunu yerine getirtiliyorlardı. Bu duruma bir hal çaresi bulunmalıydı. Sefahat içinde yaşadıkları halde, Al¬lah'ın halifesi olarak kendilerini idare eden bu insanlara, bir isim bulunmalıydı. Bunlara kafir ya da münafık dene¬mezdi. Çünkü bu durumda tüm müslümanların bu kafir yöneticilere karşı başkaldırmaları gerekirdi. O halde ne denilmeliydi? İşte bu sırada fasık kavramı Kur'anî muhte¬vadan soyutlanarak ve amelsiz, günahkar müslüman an¬lamı yüklenerek ortaya çıktı. Artık zevk ve sefa içinde yaşayan, Hak yerine zulüm ile idare eden yöneticiler fasıktılar, ama kafir değildiler. Fıkıhdaki, 'imam fasık da ol¬sa arkasında namaz kılınır' türünden hükümler bu anlayışın ürünleri olsa gerek. (Bir kimsenin arkasında namaz kılma¬nın o kimsenin siyasi otoritesinin meşruiyetini de kabul et¬me gibi bir anlamının olduğu da unutulmamalıdır.)

Böylesi bir anlayış birçok konuyu suyu sabuna dokunma¬dan halledivermenin de başarılı bir formülünü oluşturuyor¬du. Bu anlayışın doğal sonucu iman ile amel arasındaki Kur'an'daki kopmaz bağın da koparılmasına, iman ve ame¬lin birbirinden bağımsız, ayrı şeyler olduğuna götürüyordu. Artık bir kimsenin müslüman olabilmesi için dil ile ikrar kalb ile tasdik etmesi yetiyordu. Ahiretteki durumu ise; günahı kadar yandıktan sonra nasıl olsa cennete gidecekti.
Böylelikle Allah'ın emirlerine, karşı bir tavrı amel planında sergileyen olumsuz insan tipini tanımlayan fasık kelimesi, olumlu insan tipinin (mü'min) olumsuz yönlerini ifade et¬meye başlıyordu. Belki bu tip insanların fasık olarak nite¬lendirilmesi Kur'an açısından ve fasık kelimesine Kur'an'da yüklenen anlam bakımından pek de yanlış olmuyordu ama kelimenin insanların zihinlerinde farklı bir imaj uyanması¬na neden olduğu çok açıktı. Üstelik bu tip insanlar fasık olarak isimlendirildikleri halde hâlâ İslam dairesinin için¬de kabul ediliyordu.

Sonuç olarak, Kur'an'da tamamen-olumsuz İnsan tipini ni¬telemek İçin kullanılan bir kavramın sonraki dönemlerde nasıl bir muhteva değişikliğine uğrayarak Kur'anın asli anlamının ne kadar uzağında bir anlam kazandığını görmüş bulunuyoruz. Bu nedenle yazımızın baş tarafında da belir¬tildiği gibi, tüm Kur'anî temel kavramların günümüzde ye¬niden ele alınarak, Kur'an bütünlüğünde bir anlam yüklenmesi zorunludur. Aksi takdirde geçmişte olduğu gi¬bi, Kur'an'ın kelimelerini kullandığımız halde, onun dışın¬da ve tamamen zıt bir düşünce yapısına sahip olmamız ve buna rağmen kendi düşüncemizin en Kur'anî olduğu gibi bir sanı taşımamız her zaman mümkündür.
 

selinay25

New member
Katılım
19 Nis 2007
Mesajlar
87
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Allah ve Resûlü, bir işe hükmettiği zaman, mü'min bir erkek ve mü'min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Resûlü'ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır. (AHZAP:36)
 

selinay25

New member
Katılım
19 Nis 2007
Mesajlar
87
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Siz benim samimiyetimi anlamışsınızdır ama diğer yorum yazan kardeşlerim için birşey yazmak istiyorum
dinimizin içinde bir sürü teferruatlar vardır ve bunlardan sadece birine takılmak yanlıştır. Yani bir insan örtünmekle cennete girmez yada örtünmemekle cehenmeme gitmez. Bunu yalnızca Allah bilir Biz kul olarak acizliğimizin farkına varıp yaradanımıza teslim olmadığımız sürece biryerlere varamayız.
Rabbimin rahmeti olmasaydı bizim alnımızın secdeden kalkmaması lazımdı. Ne olursa olsun yaradanımıza sığınp ondan af dilemeliyiz.Bu konu sadece örtünmeyle ilgili değil umarım bunların farkına varırsınız.



Allah ve Resûlü, bir işe hükmettiği zaman, mü'min bir erkek ve mü'min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Resûlü'ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır. (36)

KARAR SENİN
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Verdiğin örnek çok saçma. Birbirine benzer gibi görünmesi seni aldatmasın. Domuzun insan sağlığına zararları olduğu gibi bazı yararları da mevcut. fakat müslüman bir insan "haram" ilan edildiği için yemez. Nitekim bu hayvanın etindeki tenya tirişin gibi zararlı maddelerin olduğu tıbben geçen yüzyılın sonlarında ortaya çıktı.
Ama dersenki; "her haramın, haram olmasının insan açısından muhakkak bir faydası vardır" bu kabul edilebilinir. ama verdiğin örnek ile örtünme ayetindeki emir aynı potada değerlendirilemez.


;)


BAKARA SURESİ
219- Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz;


MAİDE SURESİ
90 - Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.

91 - Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?

92 - Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin. Kötülüklerden sakının. Eğer yüz çevirirseniz, biliniz ki, Peygamberimize düşen sadece apaçık tebliğdir.
 

abrec

New member
Katılım
21 Ağu 2006
Mesajlar
321
Tepkime puanı
2
Puanları
0
1)sana göre saçma.
2)bir insan ()ın emrini yararı için yapmaz.veya zararı için kaçmaz.
() emretti diye yapar.() yasakladı diye yapmaz.
3)kadın () emretdi diye kapanır domuz eti yemez.
4)açık gezmek günaha sokar yada domuz eti yemek mideme zarar verir diye düşünmez.
5)kapanmak insanın namusunu korumaz.domuz eti yememekde sağlığını korumaz.
6)sen nereden bileceksin () bir şeyi helal niye yaptı haram niye yaptı.
7)iman kuvvetli olmadımı örtünsen ne olur örtünmesen ne olur.

ayrıca yorumlarımızı bğenmeye biliriz ama burada yazıyoz uğraşıyoz.
katılmaya bilirsin ama saçma diyemezsin.
bende bir çok bana saçma gelen yazı okudum ama hiç birine saçma diye yazmadım.
daha yapıcı olalım kırıcı değil.
ben domuz eti yememekle türbanı bağdaştırmadım.yan örnek verdim.
 

abrec

New member
Katılım
21 Ağu 2006
Mesajlar
321
Tepkime puanı
2
Puanları
0
birde ne hikmetse bazıları yazı yazınca hep teşekkür alıyor bakıyorum hep aynı kişiler birbirine teşekkürler yağdırıyor benim dediğime saçma demişsin hemen teşekkürlerde gelmiş.
ne diyeyim açıklar namussuz kapalılar namuslumu diyelim.
böyle bir mantıkmı var.
ben sana 100 tane namuslu açık.
100 tane namussuz kapalı getireyim.
islamı imanı namusu dürüstlüğü şekle soktunuz ya helal olsun size ...
kapanmak farz ise kapanılır.kapanmayan hesabını verir.
namusla ilgisi yokturrrr....
 

a l p e r

New member
Katılım
10 May 2007
Mesajlar
364
Tepkime puanı
27
Puanları
0
abrec sen denmemiş şeyleri denmiş gibi yapıp onlara cevap veriyorsun.
 
Üst Alt