Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Zahiri/zahiri anlam

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بســـم الله الرحمن الرحيم


Birisi kalkıp da "nassların zahiri kastedilir" veya "bunların zahiri kastedilmez" derse, ona denir ki:

"Zahir" kelimesinde icmal (manâya delâletinde kapalılık) ve iştirak (birden fazla anlama gelme) söz konusudur. Eğer bu sözü söyleyen kimse nassların zahirinin yaratılmışların sıfatlarına veya onların özelliklerinden birine benzetmeyi ifade ettiğine inanıyorsa, şüphesiz kastedilen bu değildir.

Nitekim Selef ve imamlar buna nassın zahiri demez ve Kur'ân ve hadîsin zahirinin küfür ve bâtıl olmasını hoş karşılamazlardı.

Allah Te'âlâ, kendisini tavsîf ettiği sözü zahiren bizzat küfür ve sapkınlık anlamına gelmeyecek biçimde ilim ve hikmet sahibidir.

Nassın zahirini bu şekilde görenler iki yönden hataya düşmektedirler:

Bazen yanlış anlamı nassın zahiri kabul edip (kelimenin zahirini bozuk bir mânâya hamledip), bu mânâyı zahire uymayan bir te'vile muhtaç hale getirmektedirler ki bu böyle olmaz. (Oysa zahirine yakıştırdıkları mânâ doğru değildir.) Bazen de lâfzın zahiri olan doğru manâyı, yanlış olduğuna inandıkları için reddetmektedirler.

Birinciye örnek şunlardır:

"Ey Kulum, acıktım ama sen beni doyurmadın." (Müslim, "Birr", 43; Ahmed b. Hanbel, II, 404.);

Bir başka hadîs:

"Hacer-i Esved, Allah'ın yeryüzündeki sağ elidir: her kim (onu tutar) onunla musafaha eder, ya da onu öperse Allah'la musafaha etmiş ve sağ elini öpmüş gibidir" (Heysemî, Mecma'u'z-zevâ'id, III, 242; Müttaki el-Hindî, Kenzü'l-'ummâl, XII, 215 - 217.);

Bir diğer hadîs:

"Kulların kalpleri, Rahman'ın parmaklarından ikisi arasındadır." (Müslim, "Kader", 17; İbn Mâce, "Duâ", 2; Ahmed b. Hanbel, II, 168; III, 112,255)

Bunlar hakkında:

"Kalbimizde Allah'ın parmaklarının olmadığı bilinmektedir." derler. Biz de deriz ki:

Eğer nasslara hakkı olan delâleti verseydiniz, onların yalnız gerçeğe delâlet ettiğini anlardınız.

Hadîslerden birisi şudur:

"Hacer-i Esved, Allah'ın yeryüzündeki sağ elidir: her kim (onu tutar) onunla musafaha eder, ya da onu öperse Allah'la musafaha etmiş ve sağ elini öpmüş gibidir"

Açık biçimde anlaşılmaktadır ki: Hacer-i esved Allah'ın bir sıfatı veya bizzat O'nun sağ eli değildir; zira:

"Allah'ın yeryüzündeki sağ eli" ve "kim onu tutar musafaha eder veya öperse, tıpkı Allah'ın sağ elini tutmuş ve öpmüş gibidir" demektedir. Benzeyen (müşebbeh) ile benzetilenin (müşebbehün bih) aynı şey olmadığı malûmdur.

Bizzat hadîste de (Hacer-i esved'e) dokunan kimsenin Allah'ın elini tutmuş olmayacağının (musafaha etmiş olmadığı) ve onun bizâtihî Allah'ın sağ eli olmadığının beyanı söz konusudur. Öyleyse te'vile ihtiyaç gösterdiği için bu hadîsin zahiri nasıl küfür kabul edilebilir.? Kaldı ki hadîsin İbn Abbâs'tan geldiği bilinmektedir.
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
üstad okuyorum ama anlayamıyorum tam olarak..
anlama sıkıntımız var heralde..
hakkını helal et..
ancak bi zahmet biraz daha açıklarmısın??

selametle...
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Diğer hadîse gelince, Sahih'de ayrıntılı olarak şöyle geçmektedir:

Allah Te'âlâ buyurur ki:

"Ey kulum, acıktım fakat beni doyurmadın / yedirmedin?".

Kul der ki:

"Yâ Rabbi! Seni nasıl doyurayım; sen âlemlerin Rabbi'sin". O zaman Allah Te'âlâ:

"Bilmiyor musun, filânca kulum aç kaldı, eğer onu doyursaydın (yaptığın hayrı) nezdimde bulurdun. Ey kulum, hastalandım, fakat sen beni ziyaret etmedin" buyurur.

Kul der ki:

"Yâ Rabbi! Seni nasıl ziyaret edeyim; sen âlemlerin Rabbi'sin".

Yine Allah Te'âlâ buyurur ki:

"Bilmiyor musun, filânca kulum hastalandı, eğer onu ziyaret etseydin beni onun yanında bulurdun". (Müslim, Birr, 43.)

İmdi, Allah Te'âlâ'nın hastalanmadığı ve aç kalmadığı açıktır. Bilâkis kulu hastalanmış ve aç kalmıştır. Allah ise:

"eğer onu doyursaydın (yaptığını) benim nezdimde bulurdun; onu ziyaret etseydin beni onun yanında bulurdun" şeklinde açıklayarak onun hastalığını ve açlığını kendisinin gibi göstermiştir. Böylelikle hadîste te'vile gerek gösteren bir lâfız kalmamıştır.

"Kulların kalpleri, Rahman'ın parmaklarından ikisi arasındadır" sözünün zahirinde kalbin parmaklara bitişik olduğu, onlara temas ettiği ya da parmakların kalbin içinde olduğu gibi bir manâ yoktur.

"Bu, iki elimin arasındadır (yani önümdedir)" diyen kimsenin bu ifadesinde de, söz konusu varlığın bu şahsın ellerine dokunuyor olması gerekmez.

Keza, "yer ile gök arasında emre âmâde bulutlar" denildiği zaman bulutların göğe veya yere temas halinde olması gerekli değildir. Buna benzer örnekler çok sayıdadır.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Eğer bir kimse manâsı konusunda ihtilâf edilen nassların zahirinin, manâsı üzerinde ittifak edilen nassların zahiri cinsinden olduğuna inanıyorsa, bunların hepsinde kastedilen zahirdir. Allah Te'âlâ her şeyi bildiği ve her şeye gücü yettiğini haber verdiğinde ve Ehl-i Sünnet ve Müslümanların önde gelenleri bunun zahiri üzere olduğu ve zahirin de kastedilen şey olduğu konusunda ittifak ettiklerinde, zâhiri anlamın "Allah'ın ilminin bizim ilmimiz ve kudretinin kudretimiz gibi olduğu" nu kastetmedikleri malûmdur. Benzer şekilde, onlar Allah'ın gerçek anlamda diri, bilen ve güç yetiren olduğu konusunda ittifak ettiklerinde kastettikleri, "O'nun diri, bilen ve güç yetiren yaratılmış varlığın bir benzeri olduğu" değildir. Aynı şekilde:

"Allah onları sever, onlar da O'nu severler" (Mâide 5/54),

"Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır" ve

"Sonra Arş'a istiva etti" (Furkân 25/59) âyetlerinin zahiri üzere olduğunu söylediklerinde bu, (âyetlerin) zahirinin "O'nun istivası, sevgisi ve rızasının, yaratılmışın istivası, sevgisi ve rızası gibi olduğu" şeklinde olmasını gerektirmez.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Tabiki bu mevzu ashabın ve selefin zahirilerinin hadis ve ayetlerdeki bakış açısını bize anlatmaya çalışır.Zahiriler ehli sünnettiler yalnız takipçileri kalmadı.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Bunlar görüldüğü gibi zahire göre inanmış ve hükmetmişlerdi.Yalnız bizim anladığımız şekilde Allah tealaya el,ayak isnat etmediler,istivada bizim anladığımız bir oturuş ve kuruluş değildi.Ayette,hadise öylece inanmalarındaki espiri yukardaki örneklerle anlatılmaya çalışıldı.
Baki selamlar...
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Allah razı olsun sygıdeğer sinang..
daha iyi anlaşıldı emin olablirsniz

selametle..
 
Üst Alt