Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yukarıda Allah var

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Bu sözü "gökte Allah var", "üstümüzde Allah var" şeklinde söyleyenler de vardır. Fakat Allah yerde ve gökte aranmaz, O her yerdedir. Çünkü Allah’ın olmadığı hiçbir yer yoktur. O’na bir mekân ve yer isnat etmek söz konusu olamaz. Böyle bir şeyin olması da mümkün değildir.

Bu konunun genişçe açıklamasına geçmeden önce, halk arasında bu sözler nerede ve nasıl kullanılıyor, ona bir bakalım.

Öncelikle bazı insanlar sözlerine kuvvet vermek, inandırıcılıklarını pekiştirmek için bu sözleri söylüyorlar. Çok kere de ağızlarından çıkan sözün nereye vardığını bile düşünmüyorlar. "Yukarıda Allah var, ne yalan söyleyeyim" gibi ifadeyle; sözlerinde yalan söylemekden Allah' ın bilgisi olacağından korktuğu, o yüzden yalan söylemediği manası anlaşılmaktadır.

Allah’a imanında en ufak bir şüphesi olmayan bazı insanlar da çok kere farkına varmadan bu sözü söyleyebiliyorlar. Bu kategoriye girenlerin niyetlerinde Allah'ı belli bir mekân içinde düşünmeleri söz konusu olmadığından imanlarına bir zararı yoktur. Bediüzzaman'ın da ifade ettiği gibi "Bazen kelam küfür görünür, fakat sahibi kâfir olamaz." (Lem’alar, 28. Lem’a, 7. Nükte)

Çünkü buna benzer bir olay Peygamberimizin zamanında da yaşanmıştır.


Savaşta esir düşmüş bir cariye Peygamberimizin huzuruna getirilir. Peygamberimiz ona "Allah nerededir?" diye sorar.
Cariye de "Göktedir" cevabını verir.
"Ben kimim?" diye sorduğunda da cariye:
"Sen Allah’ın Resulüsün" şeklinde cevaplar.
Resulullah (a.s.m.), cariyenin efendisine, "Onu azat et (özgürlüğüne kavuştur), çünkü o, bir mü’minedir" buyurur. (Müslim, Mesâcid 33)​


Zaten toplumumuzda bu çeşit sözleri söyleyenlere baktığımızda, onların belli bir dinî eğitimlerinin ve dinî yaşantılarının olmadığını görürüz. Onların nazarında Allah yukarıda olursa yücedir ve münezzehtir.

Mekân ve yer, maddî bir varlık için söz konusudur. Mekânı ve maddeyi yaratan ve bir ismi de Nur olan Allah hakkında böyle bir şeyin düşünülmesi mümkün değildir Kaldı ki, varlıklar içinde bile, mekânla sınırlı olmayanlar çoktur. Bunun en yakın misali kendi ruhumuzdur.

Organlarımızın yerleri, mekânları vardır. Bunun için ki, "Midemiz nerededir?" veya "Böbreğimiz nerededir?" gibi sorular sorulabilir. Fakat ruhumuz ve duygularımız hakkında bu tip sorular sorulamaz. Mesela, "Ruhumuz nerededir; aklımız nerede oturur; sevginin, korkunun mekânları nerelerdir?" şeklinde sorular sorulmaz. Çünkü cevabı yoktur.

İnsan, maddi olan ve mekânla bağlı bulunan bedenini ölçü almak yerine, mekândan bir derece bağımsız olan, ruhlar âlemini, melekleri ve yer çekimi, suyun kaldırması gibi tabiatta var olan kanunları düşünecek olsa böyle bir soruya yer kalmayacaktır.

Meseleye "Allah’a yakınlık ve uzaklık" noktasından da bakılabilir. Yüce Allah sonsuz yüceliktedir, fakat her şeye yakındır. Diğer bir deyimle, her şey O’ndan sonsuz derecede uzaktır, fakat O her şeye her şeyden daha yakındır.

Mesela, güneş bize bir gök cismi olarak 150 milyon kilometre kadar uzaktadır, fakat biz elimizdeki aynayı güneşe tutunca güneş avucumuzun içine girer. Demek ki, biz güneşe mesafe olarak çok uzağız; fakat o ışığıyla, ısısıyla, gönderdiği renk huzmesiyle bize çok yakındır.

Bunun gibi, biz Allah’a çok uzağız, ama Allah bize rahmetiyle, nimetiyle, nuruyla, bereketiyle çok yakındır.

Bir başka örnek: Rütbesiz bir er, bir generale rütbe bakımından çok uzaktır. Çünkü arada onbaşılıktan yüzbaşılığa ve albaylığa varıncaya kadar bir hayli rütbeler vardır. Fakat general emrinde çalıştırmasıyla bu askere yakındır, çünkü onun komutanıdır.

Bu misalde olduğu gibi, biz de Allah’a sonsuz derecede uzağız, fakat O bize her şeyden yakındır. Biz kul olarak ve maddî yönümüz açısından uzağız, fakat O bize kudretiyle, ilmiyle, bizi görmesi ve gözetmesiyle, yaşatıp büyütmesiyle yakındır. Kur’an’ın ifadesiyle bize şahdamarımızdan daha
yakındır. M.PAKSU
 
H

hüma-gül

Guest
Bunun gibi, biz Allah’a çok uzağız, ama Allah bize rahmetiyle, nimetiyle, nuruyla, bereketiyle çok yakındır.



Allah(cc)razi olsun.
 
B

beyaz_ýþýk

Guest
:) Aslında bizde Allah c.c. yakın olabiliriz bu maneviyatla alakalı verilen orneklerde geneliikle maddeyle alakalı ama şimdi burda acıklama yaparak insanların kafalarını karaştırmak istemem....cunku bazı bilgiler bazı insanları gunaha itebilir..sadece ornekleye biliriz..Mevlana celalettin rumi hz. Yusa hz.leri gibi..bunlar maneviyatla Allah c.c. yakın olan insanlardır..selametle..
Birisne yakın olmak icin illa onu gormek gerekmez..Efendimizin adı gecince sahabeler onu gormedikleri halde ellerini kalplerini ustune koyar selavat getirir..bu neden boyle olur..cunku onun adı gecince oyle heyecanlanırlardıki kalpleri yerinden cıkıcak gibi atardı...onu gormezlerdi ama ona maneviyetla baglıydılar.

Selametle..
 

ayna44

New member
Katılım
17 Şub 2007
Mesajlar
488
Tepkime puanı
100
Puanları
0
Yaş
36
Rabbim Bizi Guzel Kullarindan Eylesin Ins..
 

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
zamanın birinde sorhoşun biri elinde içki şişesi gidiyormuş bir hocaya raslamış hocaya şişeyi göstererek hoca ALLAH bunun neresinde demiş evlat demiş sen onu nerde ararsan orda bulursun? ALLAH razı olsun
 

fedaiyan

New member
Katılım
5 Haz 2007
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
aslında, Allah'ın yeryüzünde yani insan nezdinde olan bitene müdahil olmasını inkar edip, hakimiyet alanını gök ile sınırlayan bir zihniyetin mahsulü olan bu düşünce (yukarıda Allah var düşüncesi) laik bir tasavvurun sonucundan başka birşey olamaz. ama bunu ortaya atan bilmeden de bir doğruyu günyüzüne çıkarmış olmuyor mu?

şöyle ki: yeryüzündeki tüm insanların, Allah yukarıda dercesine O'na işareten parmaklarını havaya kaldırdıklarını; veya tümünün Allah'ı gökte ararcasına hep birden göğe doğru baktıklarını düşünün.
dünyanın geometrik şeklini de hesaba katın şimdi ve söyleyin, bu insanlar bir yere mi bakıyor veya parmak kaldırıyor yoksa her yere mi?
 

gizemli

New member
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
652
Tepkime puanı
61
Puanları
0
Yaş
38
Bütün bunlarla beraber biz Allah'ın her an, her yerde hazır ve nazır olduğunu vicdanımızın derinliklerinde ya da basit müşahedelerle anlayabiliriz.
“Evet, Cenab-ı Hak 'Biz insana şah damarından daha yakınız.'(Kaf, 50/16) buyuruyor. Bana şah damarımdan daha yakın olan Allah, demek ki keyfiyetsiz, kemmiyetsiz olarak her yerde hazır ve nazırdır. O, 'İnsanla kalbi arasına girer'(Enfal,8/24). Demek ki bana kalbimden de yakın. Eğer ben desem ki, 'Kalbimde Allah vardır' doğrudur. Çünkü O beni benden daha iyi bilir. Ben kendi kalbimi anlayamamış olabilirim. Ve yine: ''Attığın zaman sen atmadın, attığını Allah attı.'(Enfal, 8/17) buyurulduğuna göre, demek ki Bedir'de ve daha başka yerlerde Efendimiz atına atan da Allah(cc) idi. Öyleyse atmaya varıncaya kadar herşeye doğrudan tesir ediyor. Öyleyse Allah her yerde... Bu ve benzeri ayetler, Rabbimizin, Rahmaniyet ve Rahimiyetiyle, Cemaliyle, Celaliyle, Kemaliyle, Kudretiyle, İlmiyle, İradesiyle ve diğer sıfat ve isimleriyle her yerde hazır ve nazır olduğunu gösteriyor.”(4)


Allah(c.c) razı olsun..
 

zinnur

New member
Katılım
10 Nis 2007
Mesajlar
50
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Allah razı olsun.Bilgilendirici bir paylaşım
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Yüce Allah Madde Değildir, Görülemez
Gözler onu idrak edemez, O ise bütün gözleri idrak eder, O lafit ve haberdar olandır. En'am 103

Mekandan münezzehtir
Adamın biri imam Ali'den "yüce rabbimiz gökleri ve yeri yaratmadan önce neredeydi" diye sordu
İmam Ali: Nerede sorusu mekan sorusudur,oysa yüce Allah vardı ve mekan diye bir şey yoktu.
Duada Elimizi Neden Göğe Doğru Açarız?
"Sizin Rızkınız ve size vaat edilenler göktedir"
Zariyat :22
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
İmam alinin Allah nerededir sorusuna cevabı :

"Yüce Allah, mekanın yaratıcısıdır, bu nedenle bir mekanda bulunması mümkün değildir. Yani bir mekana sığmaktan münezzeh ve bir mekanla sınırlandırılmaktan çok daha Yücedir O"

"Bir gün imran oğlu Musa a.s. otururken doğu yönünden bir melek geldi, Musa ona nereden geldiğini sordugunda Rabbimin katından geliyorum dedi, sonra bir melek daha geldi, nereden geliyorsun sorusuna 7.göktenim Rabbimin katından geliyorum, Sonra bir melek daha geldi, Nereden geliyorsun dediğinde yerin 7.katından Rabbimin huzurundan geliyorum diye cevap verdi.

Bunun üzerine Hz.Musa a.s. "Hiçbir mekanın Onsuz olmadığı ve hiçbir mekanın bir başka mekandan kendisine daha yakın bulunmadığı rabbim münezzehtir dedi".

Sözlerine katılıyorum, acziyeti temsil eder,İnsan acizdir. Aynı acizlikle Allah(c.c.)'tan rızkımızı isteriz dua ederek.
Bu dünya ve ahiretteki herşey bizim için Rızktır Allah tarafından verilen.

Selametle.
 

kafkaskartali

New member
Katılım
10 Haz 2007
Mesajlar
106
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Konum
Almanya
s.a Kardeslerim
Bu konudaki ihtilafi görüslerin olmasindaki hikmeti anlayabilmek cok önemli.Suffiyun kardesin aciklamasi aslinda yeterli.
Fikhul ekberi okuyan kardeslerimiz varsa insaAllah.Orada Allahin arsa sitiva ettigi arsin semada oldugu ayet ve hadislerle aciklanmistir.
Bu görüs selefe kadar olan görüstür.Selef sonrasi görüs ise Allah mekandan münezzehdir.Bu görüse varilis sebeide suffiyun kardesin belirttigi gibi o zamanin insanlari bunu anliyorlardi.Bu konuda gerek sorularin artmasi gerek uzuv gibi ifadeler eklenmesi sonucu.Ehli sünnet akaidi alimlerinin hükmü isim degistirdi.Mekandan münezzeh ifadesi ilk görüse aykiri degildir.
Yani nasil bir mekan oldugu anlasilmaz gibidir.
Bu durumda iki görüste haktir.Ancak ikinci görüsün hüküm olarak verilmesi daha uygundur.
En güzel ifade olarak Imam Malik hz.(r.ha) lerinin ifadesidir.
Allah Arsa istiva etti.Bundan sormak bidattir.Yani nasildir,nerdedir,v.s sorular sormak bidattir.Keza bizim aklimiz anlamaktan cok uzaktir.

selametle
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Aslında bu tip konulara dalmayı pek sevmesem de sufiyyun kardeşimin dikkat etmek istemediği bir hususa değinmek istiyorum. Bu mesele'nin özü: müteşabih ayetler tevil edilir mi edilmez mi sorusudur. Tevil edilmez diyenler selef alimlerdir, tevil edilebilir diyenler halef alimlerdir. Peki bu ayrılık nereden çıktı. Ali İmran 7 ayeti bir okunuşa göre şöyledir: O'nun tevilini sadece Allah bilir. Bir başka okunuşa göre ise O'nun tevilini Allah ve ilimde derinleşmiş olanlar bilir. Subutu kat'î delaleti zanni bir meseledir. Tevil edilmesi ya da edilmemesi zannidir. O halde bu rahmettir...
 
Üst Alt