Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yolumuz: «cihad»

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم


İnsanlara Allah'ı tanıtmak, Hz. Muhammed (S.A.V.) in liderliğini bütün insanlığa kabul ettirmek ve bütün dünyayı Kur'an-ı Kerimin nuru ile aydınlatmak ancak ve ancak cihad yoluyla gerçekleşir. Başka çıkar bir yol yoktur.
«Hayat; iman ve cihad'dır.»
Birçok insanlar bizlerin, gayemizi gerçekleştirmek ve İslâm ülkelerinin bir kısmını işgal edenlere karşı koymamız için maddî güçlere muhtaç olduğumuzu söylerler. Öyledir ve bu bir gerçektir.
Fakat bundan daha önemli olan şudur ki: Her şeyden önce üstün ahlâk, temiz vicdan, sarsılmaz iman gibi manevî kuvvetlere muhtacız. Biz hakkımızın olduğuna inanıp içinde bulunduğumuz bu tavrı değiştirdi ğimiz zaman elbette ki, maddî kuvvetleri her yönden elde edeceğiz. Tarih bunun misalleriyle doludur.
Biz bunu ileri sürerken kendimizden bir şey icad etmiyoruz. Bu fikrimizi en derin kamus, uçsuz-bucaksız deniz ve en sağlam Anayasa olan Allahü Teâlâ'nın kitabından alıyoruz. Çünkü yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:«Şüphesiz ki bir millet kendini değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.»
Kur'an-ı Kerim birçok âyet-i celîlelerinde manevî kuvvetin maddî kuvvetten daha üstün olduğunu beyan buyurmaktadır.Kur'an-ı Kerim Benî israil'e ait bir hikâyede zavallı bir milleti anlatıyor ve bunlara benzeyen her millet için kurtuluş yolunu gösteriyor.
Aslında itibar cephane ve silahla değil, bunları kullanan manevî kuvvettedir. Bunları sevk ü idare eden manevî ruhtadır.
Sarhoş ve ayyaş kişiye zenginliğin faydası ne olabilir? Korkak ve hain için silâhın değeri ne olabilir? Güzel ahlâkla silâhlanmayan bir orduda sayının değeri ne olabilir? Çünkü isyanlar nimetleri giderir. Musibetleri artırır, azmi kırar, vicdanları köreltir, vatanperverlik ruhunu öldürür, kahramanlığı, şehâmeti ve yiğitliği söndürür. Bu ise başarısızlığın tâ kendisidir.
«Bir kavim kendilerinde olan iyi hali değiştirmedikçe Allah da onlara ihsan ettiği nimeti değiştirmez. Gerçekten Allah her şeyi işiten ve bilendir.»
«Allah bir şehri misâl veriyor ki o şehir emniyet ve huzur içinde bulunuyordu. Oraya her yerden bol bol rızık geliyordu. Nihayet o şehir Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük etti. Allah ta o şehrin halkına yaptıklarının cezası olarak açlık ve korku elbisesini giydirdi.»!')
«Eğer o memleketlerin halkı iman edip Allah'tan korkmuş olsalardı, muhakkak ki üzerlerine gökten ve yerden bereket kapılarını açardık.Fakat onlar yalanladılar. Biz de elde ettiklerinin cezası olarak onları azabımıza uğrattık.»
Hz. Ömer manevî kuvvetin ehemmiyetini bildiği için iran'ı fetheden ordunun kumandanı Sa'd b. Ebî Vakkas'a şu mektubu göndermiştir:
«Sana ve beraberinde olanlara Allah'tan korkmayı tavsiye ederim.Çünkü Allah'tan korkmak, düşmana karşı en büyük hazırlıktır. Size, düşmanlarınıza karşı herhangi bir günah işlemekten şiddetle kaçınmanızı tavsiye ederim. Çünkü askerin günahları kendileri için düşmanlarından daha tehlikelidir. Müslümanlar, düşmanlarının günahkâr oluşu sebebiyle zaferi kazanırlar. Günah işlemekte düşmanlarla eşit olursak düşmanlarımız bizden daha iyi sayılır. Eğer biz düşmanımızı manevî üstünlüğümüzle yenemezsek maddî gücümüzle hiçbir zaman yenemeyiz. Çünkü biz ne sayı bakımından, ne de hazırlık bakımından düşmanlarımız gibiyiz. «Düşmanlarımız bizden daha fenalar, dolayısıyle bize galib gelemezler, demeyin. Zira bir milletin işlediği günahın cezası, olarak Allah, o millete daha fena bir milleti musallat kılar.»
Ebû Bekr et-Ârabî şöyle der:«Bir savaşta günahkâr kimselerle beraber ordunun bir safında idik. Aniden kuvvetli bir rüzgâr ve iğnenin ucu gibi hafif bir yağmura tutulduk. Rüzgâr ve yağmurlar sanki düşmanı bize doğru itiyor, bizde de korku ve endişe husule getiriyordu. Nihayet düşmanlar bize galib geldi.»
Evet... Biz manevî kuvvetin önemini müdrikiz. Bunun için nefsimizle cihad etmekteyiz. Bunun yanında Allah'ın düşmanlarıyla da cihad edeceğimiz günü bekliyoruz.
Ah!.. Keşke sevketse bizi pırıl pırıl gerçekler Makamların en yücesi, Cihad-ı Ekbere. Fethetmeye müşriklerin ülkesini Çevirelim bahçelere, mekteplere o yerleri. Allah'ın düşmanlarını kendimize düşman Dostlarını dost edinip olsak pür iman..!
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
EN YÜCE TEMENNİMİZ [ALLAH YOLUNDA ŞEHİD OLMAK]

Biz ölümün, tehlikelerle dolu bir hayattan ebedî nimet ve saadetlerle dolu gerçek bir hayata geçiş köprüsü olduğunu biliyoruz. O halde biz ölümden nasıl korkarız?

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) in şu sözü bu yolda canlarımızı feda etmemiz için kâfirdir: «Allahü Teâlâ, yolunda cihad için çıkan kimseye kefildir: Kim sadece benim yolumda cihad etmek ve bana iman ettiği için. Peygamberimi tasdik ettiği için evinden ayrılırsa, bu kimse onu cennete koyacağımı veya elde edeceği mükâfatıyle evine çevireceğimi garanti etmiş olur.»

«Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda alınan her hangi bir yara kıyamet gününde aynı şekilde görülecek. Rengi kan renginde ve kokusu misk kokusunda olacaktır.

Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer müslümanlar için zorluğa sebep olmasaydım. Allah yolunda cihad eden hiç bir müfrezeden geri kalmazdım.

Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, isterdim Allah yolunda cihad edip öldürüleyim, sonra yine cihad edip öldürüleyim, sonra yine cihad edip öldürüleyim.»

Ve Allahü Teâlâ'nın Kur'an-ı Azîm'inde bizlere beyan ettiği şu âyet-i celîle kâfidir: «Sakın Allah yolunda can verenleri ölü sanmayın. Hakikatte onlar Rableri katında diridirler, rızıklandırılırlar. Allah'ın lütfundan kendilerine arkadan kavuşamıyanlara kendileri için korku olmadığını ve mahzun olmayacaklarını müjdelerlerde)
Ey Müslümanlar!..

Şunu da bilmek gerekir ki, ölümden korkana âyet-i celilenin bir tesiri olmaz. O âyet-i kerime ne kadar yüce, ne kadar ulvî olsa da...ölümü hayata tercih eden kimse için ölümle hayat müsavidir. Peygamberimiz (S.A.V.) bize Hak uğrunda ölmekten korkmamayı öğretmiştir. Hiçbir şey bizi korkutamıyacaktır. ölümü hayata tercih eden bir milletin önünde hiçbir şey duramayacaktır.

Ey Müslümanlar!.

işte dâvamız bu!.. Esasını teşkil eden prensipler de bunlardır!.. Bütün gücümüzle açıkça Allah'a davet ediyoruz. Başarıya ereceğimize tamamen güveniyoruz. Başka hiç bir şeye önem vermiyoruz.

Ve sallallahü alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ve'sellim...

HASAN EL BENNA-SEYYİD KUTUB
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

          Ortalanmis Mesaj         


CİHAD




يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اِذَا ضَرَبْتُمْ فى سَبيلِ اللّهِ فَتَبَيَّنُوا وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ اَلْقى اِلَيْكُمُ السَّلَامَ لَسْتَ مُؤْمِنًا تَبْتَغُونَ عَرَضَ الْحَيوةِ الدُّنْيَا فَعِنْدَ اللّهِ مَغَانِمُ كَثيرَةٌ كَذلِكَ كُنْتُمْ مِنْ قَبْلُ فَمَنَّ اللّهُ عَلَيْكُمْ فَتَبَيَّنُوا اِنَّ اللّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبيرًا
لَا يَسْتَوِى الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنينَ غَيْرُ اُولِى الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ فى سَبيلِ اللّهِ بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ فَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدينَ بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ عَلَى الْقَاعِدينَ دَرَجَةً وَكُلًّا وَعَدَ اللّهُ الْحُسْنى وَفَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدينَ عَلَى الْقَاعِدينَ اَجْرًا عَظيمًا
Nisa / 94-95. Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin. Size selam verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek "Sen mümin değilsin" demeyin. Çünkü Allah'ın nezdinde sayısız ganimetler vardır. Önceden siz de böyle iken Allah size lütfetti; o halde iyi anlayıp dinleyin. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahidleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
يَااَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اتَّقُوا اللّهَ وَابْتَغُوا اِلَيْهِ الْوَسيلَةَ وَجَاهِدُوا فى سَبيلِه لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Maide / 35. Ey iman edenler! Allah'tan korkun. O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.
وَاَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ وَمِنْ رِبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِه عَدُوَّ اللّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَاخَرينَ مِنْ دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمْ اَللّهُ يَعْلَمُهُمْ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَىْءٍ فى سَبيلِ اللّهِ يُوَفَّ اِلَيْكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ
Enfal / 60. Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız.
وَالَّذينَ امَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فى سَبيلِ اللّهِ وَالَّذينَ اوَوْا وَنَصَرُوا اُولئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَريمٌ
Enfal / 74. İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.
اَجَعَلْتُمْ سِقَايَةَ الْحَاجِّ وَعِمَارَةَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ كَمَنْ امَنَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الْاخِرِ وَجَاهَدَ فى سَبيلِ اللّهِ لَايَسْتَوُنَ عِنْدَ اللّهِ وَاللّهُ لَا يَهْدِى الْقَوْمَ الظَّالِمينَ
Tevbe / 19. (Ey müşrikler!) Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihad edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Halbuki onlar Allah katında eşit değillerdir. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.



 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

          Ortalanmis Mesaj         


HADİS...
* Hz. Osman (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı dinledim şöyle diyordu: "Allah yolunda bir günlük ribât, diğer menzillerde (Allah yolunda geçirilen) bir günden daha hayırlıdır."
* Fadâle İbnu Ubeyd (radıyalahu anh) anlatıyor: "Her ölenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda ölen murâbıt müstesna. Çünkü onun ameli kıyamet gününe kadar artırılır. Ayrıca o, kabir azabına da uğratılmaz."
* Tirmizî'nin rivayetinde şu ziyade mevcuttur: "Gerçek mücâhid, nefsiyle cihad edendir."
* Hz. Enes (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Öğleden evvel veya öğleden sonra bir kerecik Allah yolunda yola çıkış, dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır."
* Ebu Hüreyre (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "(Müslüman erkeklerden) kim, Allah yolunda, ilâ-yı kelimetullah için, devenin iki sağımı arasında geçen müddet kadar savaşacak olsa cennet kendisine vacib olur."
* Ebu Hüreyre (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah yolunda yaralanan hiçbir yaralı yoktur ki, kıyâmet günü, yarası kanıyor olarak gelmiş olmasın, bu kanın rengi kan renginde, kokusu da misk kokusundadır."
* Ebu Hüreyre (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâla Hazretleri, Allah rızası için yola çıkan kimse hakkında: "Bu kulum, benim yolumda cihad etmek üzere bana inanarak peygamberlerimi tasdik ederek yola çıkmıştır, artık onu ya cennetime koymak yahut da ücret veya ganimet elde etmiş olarak, çıkmış olduğu meskenine geri çevirmek hususunda garanti veriyorum" diyerek te'minat verir. Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelâl'e yemin olsun ki, Allah yolunda yaralanmış hiçbir yaralı yoktur ki, kıyamet günü, yaralandığn ilk günkü manzarasıyla gelmiş olmasın: (Yarası taze) kan renginde, kokusu da misk kokusunda olarak. Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e yemin ediyorum ki, Müslümanlar'a meşakkat vermeyecek olsam, Allah yolunda gazveye çıkan hiçbir seriyyeden asla geri kalmazdım. Ancak onları hayvana bindirecek imkân bulamıyorum. Onlar da beni tâkibe imkân bulamıyorlar. Benden geri kalmak da onlara zor geliyor. Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Zât-ı Zülcelâl'e kasem olsun Allah yolunda gazaya çıkıp öldürülmeyi, sonra tekrar hayat bulup gazada tekrar öldürülmeyi, sonra tekrar gazaya çıkıp öldürülmeyi ne kadar isterim.
* Hz. Ebu Hüreyre (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'tan bir gün sordular: "- Ey Allah'ın Resûlü! Allah yolunda yapılan cihada hangi amel denk olur?" " (Başka bir amelle) dedi, ona güç getiremezsiniz !" Soruyu soranlar ikinci ve hatta üçüncü sefer tekrar sordular. Resûlullah her seferinde aynı cevabı verip: " (Bir başka amelle) ona güç getiremezsiniz!" dedi ve sonra şunu ilâve etti: " Allah yolundaki mücâhidin misâli (gündüzleri ve geceleri hiç ara vermeden oruç tutup, namaz kılan, Allah'ın âyetlerine de itaatkâr olan ve Allah yolundaki mücâhid, cihaddan dönünceye kadar namaz ve oruçtan hiç gevşemeyen kimse gibidir. "
* Ebu Saîdi'l-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Size, insanların en hayırlısı ve en şerlisini haber vereyim mi! İnsanların en hayırlısı o kimsedir ki, kendi veya başkasının atı sırtında ya da yaya olarak, ölünceye kadar Allah yolunda çalışır. İnsanların en şerlisine gelince o da, Allah 'ın Kitab 'ını okuyup (emir ve yasaklarına) riayet etmeyen kimsedir."
* İbnu Abbas (radıyalahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Size insanların en hayırlısını haber vereyim mi! O, atının yularından Allah yolunda tutan kimsedir. (Hayırda) bunu takip edeni haber vereyim mi? O da koyunlarının peşine takılıp (insanları) terkeden koyunlarda bulunan Allah'ın hakkını da ödeyen kimsedir. Size insanların en kötüsünü de haber vereyim mi! O da, Allah'tan isteyip, Allah adına vermeyendir."
* Hz. Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah korkusuyla göz yaşı döken kimse, süt memeye geri dönmedikçe ateşe girmez. Bir kul üzerinde, Allah yolunda yapışan tozla, cehennemin dumanı biraraya gelmez."
* İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işittim: "İki göz vardır, onlara ateş değemez: Allah için ağlayan göz ile, Allah yolunda uyanık sabahlayan göz."
* Ebu Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün şöyle dedi: "Kim Rabb olarak Allah'tan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak Muhammed'den râzı ise ona cennet vâcib olmuştur." Bu söz hayretime gitti ve: "- Ey Allah'ın Resûlü, bir kere daha tekrar eder misiniz?" dedim. Aynen tekrar etti ve arkadan da şunu söyledi. " Bir başka şey daha var ki, Allah, onun sebebiyle, kulun cennetteki makamını yüz derece yüceltir. Bu derecelerden ikisi arasındaki uzaklık sema ile arz arasındaki mesâfe gibidir. " Ben: "- Öyleyse bu nedir`?" dedim. Şu cevabı verdi: " Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad!"
* Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah iki kişi hakkında güler: Bunlardan biri diğerini öldürmüş olduğu halde ikisi de cennete gider. Bunlardan diğeri, Allah yolunda cihad eder ve şehid olur. Allah katile mağfiretini ulaştırır, o da Müslüman olur, sonra Allah yolunda cihâda katılır ve şehid olur (Böylece her ikisi de Cennette buluşurlar)."
* Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim Allah iman ederek ve va'dini tasdik ederek, Allah yolunda (kullanmak üzere) bir at "tutarsa" bu atın yediği, teri, gübresi, bevli kıyamet günü terâzisine girecektir, yani sahibine sevap olacaktır."
* Ebu Mes'ud el-Bedri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a, yularlanmış bir deve getirerek: "Bu Allah yoluna bağışımdır" dedi. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) adama: " Buna karşılık sana, kıyamet günü, her biri yularlanmış yedi yüz deve vardır!" dedi.
* Adiyy İbnu Hâtim (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a: "- Sadakanın hangisi efdâl (Allah nazarında en kıymetli)dir?" diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: " Allah yolunda bir köleyi hizmete koymak veya Allah yolunda (askerler için) bir çadır kurmak (bağışlamak) veya döl alma yaşına basan bir deveyi (hibe, iâre veya karz suretinde) bağışlamak. "
* Zeyd İbnu Hâlid (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: "Kim Allah yolunda bir askerin teçhizatını temin ederse bizzat gaza yapmış olur. Kim, gazaya çıkan bir askerin geride kalan âilesine hayırlı himayede bulunursa gaza yapmış olur."
* Ebu Eyyub (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalàtu vesselâm)'ı dinledim şöyle demişti: "Size bir çok memleketlerin fethi müyesser kılınacak. Oralarda (komşu küffarla cihad için) toplanmış askeri birlikler göreceksiniz. Size bu birliklerle sefere çıkmak vazifesi verilecek. Bazılarınız onlarla (hasbi olarak) sefere çıkmak istemiyerek, adamlarının arasından svışıp gazveye (ücretsiz) katılmamanın yollarını arayacak. Arkadan da kendileriyle anlaşacak kabileler araştırıp, onlara: "Falanca orduya size bedel katılmam için beni ücretle tutacak yok mu, falanca orduya size bedel katılmam için beni ücretle tutacak yok mu?" diyecek. Bilesiniz, (hasbeten gazveye gitmekten kaçan bu adam) bir ücretlidir, son damlasına kadar kanını akıtsa da (gazi değildir, şehit
* Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah yolunda cihad eden kimse Allah'ın şu garantisi altındadır: "Allah onu ya mağfiret ve rahmetine dahil eder (şehit olur), yahud sevap ve ganimetle sağ salim geri çevirir. Allah yolunda cihad eden kimsenin misali, hiç ara vermeden geceleri hep namaz kılan, gündüzleri de hep oruç tutan kimse gibidir. Bu hal evine dönünceye kadar böyledir."
* Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim Allah yolunda cihad eden bir gaziyi tam olarak teçhiz ederse, o gazi ölünceye veya savaştan dönünceye kadar sevabın


 
Üst Alt