Yine Aynı İddia
21 Şubat 2007 Çarşamba, Vakit gazetesi
Aslında biz bu iddiaya birçok kez cevap verdik. Konferanslarımızda, radyo programlarımızda ve yazılarımızda. "Filistin Hakkında Yanılgılar" adlı kitabımızda da bu konuda tafsilatlı bilgi var. Ama yine aynı iddianın karşımıza çıkması sebebiyle bugün tekrar üzerinde durmayı gerekli gördük.
Başlangıçta şunu ifade edelim ki bugün Filistin'de mücadele eden çocuklar, babalarının sattığı toprakları değil; emperyalist güçlerin beslediği Siyonist işgalciler tarafından gasp edilen yurtlarını geri almak için babalarıyla birlikte mücadele etmektedirler. Aksa İntifadası'nın sembolü haline gelen küçük Muhammed babasının arkasına sığındığı sırada Siyonist işgalcilerin kurşunlarına hedef oldu. Oğlunu himaye etmek için kendi bedenini kalkan yapan baba, nesline ve vatanına ihanet etmemiş, aksine tüm ailesiyle birlikte işgale karşı mücadele ediyordu. İşte bu baba - oğul bugünkü Filistin'de işgale karşı mücadele eden halkın durumunu özetleyen bir baba - oğul prototipidir. Bunların biri vatanını satan diğer ise onu geri almaya çalışan anlayışı simgelemiyor. Her ikisi birden bağımsızlık ve özgürlük mücadelesindeki kararlılığı simgeliyor.
Ne kadar ilginçtir ki Türkiye'de ne zaman bir "toprak satma" tartışması gündeme gelse hemen ortaya "Filistin" örneği konuyor. Çünkü zihinlere yerleştirilmiş ve adeta mutlak doğru gibi algılanan bir iddia var: "Filistinliler, toprak sattı musibetlerini satın aldılar." Hiç kimse: "Tüm ümmete emanet edilen Mescidi Aksa'yı, Kudüs'ü, isrâ ve mirac beldesini biz ihmal ederken, Siyonistlerin İslâm'ın ilk kıblesini yerle bir etme çabalarına karşı ufak bir protesto eylemi düzenleme zahmetinde bile bulunmazken Filistinliler canlarını ortaya koyarak tüm ümmet adına savunuyorlar" deme ihtiyacı duymuyor. Kaynağı sorgulanmadan ve doğruluk derecesi araştırılmadan kabul edilen iddia, bu konuda kamuoyunu doğru bilgilendirme yükümlülüğü taşıyanlar tarafından bile kabul edilmiş gibi göründüğü için bir halkı toptan mahkûm etmenin gerekçesi olabiliyor. Oysa böyle bir iddiaya binaen mahkûm edilen halk o topraklarda ümmet adına İslâmî değerlerin bekçiliğini yapmaktadır.
Siyonistlerin Batı'da, Filistin topraklarını işgal konusunda kendilerini haklı göstermek için yürüttükleri propaganda çalışmalarında sürekli "halksız vatana, vatansız halk" sloganını öne çıkarmalarına rağmen İslâm âlemine yönelik propagandalarında ağız değiştirdikleri ve: "Filistinliler kendi topraklarını sattılar" iddiasını gündeme getirdikleri gerçeği üzerinde acaba kaç kişi düşünmüştür? Oysa Filistin ne halksız bir vatan idi, ne de iddia edildiği gibi satılmıştı. Siyonistlerin "halksız vatan" derken kastettikleri bugün hâlâ üzerindeki nüfus oranı son derece düşük olan ve işgal devletinin nükleer silahlanmada kullandığı Nakab çölü, toprak sattıklarını söyledikleri de bugün Muhammed Dahlân tipi kişiler tarafından ayakta tutulan anlayışı benimsemiş birkaç ihanetçiydi. Siyonistlerin bu gibiler vasıtasıyla edindikleri mülk miktarı ise tüm Filistin'in binde dokuzuna (% 0.9) tekabül edecek kadardı. Kaldı ki bu şekilde ihanet edenler aleyhine ilim adamları tarafından fetva çıkarıldığından, ya idamla cezalandırılmış ya da bu cezadan kurtulmak için Filistin'i terk etmek zorunda kalmışlardır. Dolayısıyla bugün Filistin'de varlık mücadelesini sürdürenlerin, o toprakların İslâmî kimliğini korumak için büyük fedakârlık gösterenlerin ihanet edenlerle hiçbir ilgileri yoktur, geçmişte de olmamıştır, geçmişlerinin de olmamıştır.
Filistin'deki işgalin sebebi ise belli merkezlerce üretilip piyasaya sürülen iddialarda vurgulandığı gibi toprak satılması değil, ümmetin başsız kalması ve Siyonist - haçlı ittifakının oluşturduğu çağdaş emperyalizmin işgal politikalarıdır. Irak ve Afganistan hangi sebepten dolayı işgal altındaysa Filistin de o yüzden işgal altındadır.
Filistinli hem silahların, füzelerin hem de iftiraların hedefi oldu ve hâlen de olmaktadır. Aslında her ikisi de aynı yerden ateşlendi. Ama insanlar, tarihi çarpıtarak, gerçekleri ters yüz ederek iftira kampanyası yürütenlerin kimler olduğunu tam kestiremeden Filistinlileri hedef alan antipropagandadan etkilendiler. Biz bu konuda kendilerini aydınlatacak bilgileri önlerine koyduk. "Filistin Hakkında Yanılgılar" adlı kitabımız veya Web sitemizin (www.vahdet.com.tr) Sorulara Cevaplar bölümündeki "Filistinliler Toprak Sattılar mı?" başlıklı dosyamız kendilerine yardımcı olacaktır. O iddiayı tekrar etmeden önce bunlardan birini mutlaka okumalarını özellikle tavsiye ediyoruz
http://www.vahdet.com.tr/
21 Şubat 2007 Çarşamba, Vakit gazetesi
Aslında biz bu iddiaya birçok kez cevap verdik. Konferanslarımızda, radyo programlarımızda ve yazılarımızda. "Filistin Hakkında Yanılgılar" adlı kitabımızda da bu konuda tafsilatlı bilgi var. Ama yine aynı iddianın karşımıza çıkması sebebiyle bugün tekrar üzerinde durmayı gerekli gördük.
Başlangıçta şunu ifade edelim ki bugün Filistin'de mücadele eden çocuklar, babalarının sattığı toprakları değil; emperyalist güçlerin beslediği Siyonist işgalciler tarafından gasp edilen yurtlarını geri almak için babalarıyla birlikte mücadele etmektedirler. Aksa İntifadası'nın sembolü haline gelen küçük Muhammed babasının arkasına sığındığı sırada Siyonist işgalcilerin kurşunlarına hedef oldu. Oğlunu himaye etmek için kendi bedenini kalkan yapan baba, nesline ve vatanına ihanet etmemiş, aksine tüm ailesiyle birlikte işgale karşı mücadele ediyordu. İşte bu baba - oğul bugünkü Filistin'de işgale karşı mücadele eden halkın durumunu özetleyen bir baba - oğul prototipidir. Bunların biri vatanını satan diğer ise onu geri almaya çalışan anlayışı simgelemiyor. Her ikisi birden bağımsızlık ve özgürlük mücadelesindeki kararlılığı simgeliyor.
Ne kadar ilginçtir ki Türkiye'de ne zaman bir "toprak satma" tartışması gündeme gelse hemen ortaya "Filistin" örneği konuyor. Çünkü zihinlere yerleştirilmiş ve adeta mutlak doğru gibi algılanan bir iddia var: "Filistinliler, toprak sattı musibetlerini satın aldılar." Hiç kimse: "Tüm ümmete emanet edilen Mescidi Aksa'yı, Kudüs'ü, isrâ ve mirac beldesini biz ihmal ederken, Siyonistlerin İslâm'ın ilk kıblesini yerle bir etme çabalarına karşı ufak bir protesto eylemi düzenleme zahmetinde bile bulunmazken Filistinliler canlarını ortaya koyarak tüm ümmet adına savunuyorlar" deme ihtiyacı duymuyor. Kaynağı sorgulanmadan ve doğruluk derecesi araştırılmadan kabul edilen iddia, bu konuda kamuoyunu doğru bilgilendirme yükümlülüğü taşıyanlar tarafından bile kabul edilmiş gibi göründüğü için bir halkı toptan mahkûm etmenin gerekçesi olabiliyor. Oysa böyle bir iddiaya binaen mahkûm edilen halk o topraklarda ümmet adına İslâmî değerlerin bekçiliğini yapmaktadır.
Siyonistlerin Batı'da, Filistin topraklarını işgal konusunda kendilerini haklı göstermek için yürüttükleri propaganda çalışmalarında sürekli "halksız vatana, vatansız halk" sloganını öne çıkarmalarına rağmen İslâm âlemine yönelik propagandalarında ağız değiştirdikleri ve: "Filistinliler kendi topraklarını sattılar" iddiasını gündeme getirdikleri gerçeği üzerinde acaba kaç kişi düşünmüştür? Oysa Filistin ne halksız bir vatan idi, ne de iddia edildiği gibi satılmıştı. Siyonistlerin "halksız vatan" derken kastettikleri bugün hâlâ üzerindeki nüfus oranı son derece düşük olan ve işgal devletinin nükleer silahlanmada kullandığı Nakab çölü, toprak sattıklarını söyledikleri de bugün Muhammed Dahlân tipi kişiler tarafından ayakta tutulan anlayışı benimsemiş birkaç ihanetçiydi. Siyonistlerin bu gibiler vasıtasıyla edindikleri mülk miktarı ise tüm Filistin'in binde dokuzuna (% 0.9) tekabül edecek kadardı. Kaldı ki bu şekilde ihanet edenler aleyhine ilim adamları tarafından fetva çıkarıldığından, ya idamla cezalandırılmış ya da bu cezadan kurtulmak için Filistin'i terk etmek zorunda kalmışlardır. Dolayısıyla bugün Filistin'de varlık mücadelesini sürdürenlerin, o toprakların İslâmî kimliğini korumak için büyük fedakârlık gösterenlerin ihanet edenlerle hiçbir ilgileri yoktur, geçmişte de olmamıştır, geçmişlerinin de olmamıştır.
Filistin'deki işgalin sebebi ise belli merkezlerce üretilip piyasaya sürülen iddialarda vurgulandığı gibi toprak satılması değil, ümmetin başsız kalması ve Siyonist - haçlı ittifakının oluşturduğu çağdaş emperyalizmin işgal politikalarıdır. Irak ve Afganistan hangi sebepten dolayı işgal altındaysa Filistin de o yüzden işgal altındadır.
Filistinli hem silahların, füzelerin hem de iftiraların hedefi oldu ve hâlen de olmaktadır. Aslında her ikisi de aynı yerden ateşlendi. Ama insanlar, tarihi çarpıtarak, gerçekleri ters yüz ederek iftira kampanyası yürütenlerin kimler olduğunu tam kestiremeden Filistinlileri hedef alan antipropagandadan etkilendiler. Biz bu konuda kendilerini aydınlatacak bilgileri önlerine koyduk. "Filistin Hakkında Yanılgılar" adlı kitabımız veya Web sitemizin (www.vahdet.com.tr) Sorulara Cevaplar bölümündeki "Filistinliler Toprak Sattılar mı?" başlıklı dosyamız kendilerine yardımcı olacaktır. O iddiayı tekrar etmeden önce bunlardan birini mutlaka okumalarını özellikle tavsiye ediyoruz
http://www.vahdet.com.tr/