Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yıldız falı ?

barbie

New member
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
167
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
Arkadaşlar kurandan hocaların bakabildiği yıldız falı diye bir fal varmış böyle birşey varmıdır şahsen ben inanıyorum fala fal var ama bakmak günah bunu biliyorum
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Arkadaşlar kurandan hocaların bakabildiği yıldız falı diye bir fal varmış böyle birşey varmıdır şahsen ben inanıyorum fala fal var ama bakmak günah bunu biliyorum


Sizin bahsettiğiniz şekilde veya bir başka türlü sahih/gerçek olan fal yoktur. Hiç bir şekli gerçeği yansıtmaz. Hiç birisi Allah'ın bize bildirdiklerinin dışında bir bilgi veremez, doğru değildir.

Gaybı/bilinmeyeni/geleceği yanlız ve yanlız Allah bilir ve dilerse bir kuluna bildirir. Ancak bu bildirimim sebebi de ilahidir, beşeri değil.

Fala inanmakta çok tehlikeli günahlar arasındadır. Müslüman fala inanmaz. Bu konuda bilgilerinizi yenileyerek, yanlışınızı düzeltiniz inşallah.

Aşağıda bu konuya ait bir alıntı vardır. Sizi daha iyi aydınlatacaktır.





Gelecekte olacak şeyler hakkında bilgi sahibi olmak için başvurulan çeşitli yollar. Baht, uğur ve talihi anlamak için birtakım garip yollara başvurma, atılan boncuk ve baklaya, tesadüfen açılan bir kitabın bir satırına, koyunun kürek kemiğine kahve fincanına vb. şeylere bakıp bunlardan anlam çıkarma işi. Gelecekte olacak şeyleri anlamak maksadıyla yapılan eylemler hakkında kullanılan bir tabir. "Kamûs-u Osmanî'de: "Kısa fikirlilerin ümid ettikleri bir maddeyi çıkarmak maksadiyle; kitap açmak ve kitaba, baklaya bakmak gibi değişik yöntemlerle yapılan teşebbüsü ve bu teşebbüsün gösterdiği netice" olarak tarif edilmiştir.
Kur'an'da, "fal" kelimesi geçmemekle birlikte, Peygamber (s.a.s.)'in bazı hadislerinde, şekil olarak buna benzer fakat mana yönünden bizim anladığımız fal'dan daha değişik bir mana arzeden "fe'l" sözü geçmektedir. Şöyle ki; "adva (hastalığın Allah'ın takdiri olmaksızın bulaşması) yoktur, tıyara (bir şeyi uğursuz sayma) da yoktur. Ben hayırlı "fe'l"i (bir şeyi hayra yorma) severim" (Buhari, Tıb, 43; İbn Mâce, Tıb, 43), hadisinde geçen "fe'l" kelimesinin bildiğimiz falla aynı anlama gelmediği açıktır.
Ebû Hureyre'nin, Peygamberimiz (s.a.s.)'den naklettiği başka bir hadiste; ''Tıyara yoktur, daha hayırlı olan fe'l vardır." buyurdular. Ebu Hüreyre; "Fe'l nedir ey Allah'ın Resulu? diye sorunca 'Sizden birinizin işittiği salih sözdür' dedi" (Buhâri, Tıb, 44).
Hasta olan bir kimsenin; "ya sâlim" ! diye bağıran birinin sesini duyması veya yitiğini arayan birinin; "ya vâcid! " diye seslenen birinin sesini duyunca, "bununla tefe'ül ediyorum" deyip, hastalıktan kurtulmayı umması ve yitiğini bulacağını ümid etmesidir. Yani bu sesleri hayra yorarak, neticenin bu şekilde olmasını beklemesidir
(İbnu'l-Manzûr, "Lisanü'l-Arab " XI V.; İmam Ebi Bekir er-Râzı, "Muhtaru's-Si hah" Fe'l maddesi).
Cahiliye Arapları, bir sefere, bir savaşa, bir ticarete, bir nikâha yahut herhangi bir işe teşebbüs edecekleri zaman üç zar (veya ok) çekerler yahut kuş uçururlardı. Bu zarların (veya okların) birinde, "Rabbim emretti" yahut "yap" diye emir; diğerinde, "Rabbim nehyetti" yahut, "yapma" diye nehy kelimeleri yazılı olurdu, biri de boş bulunurdu. Birisi torbaya elini sokar, zarlardan birini çeker, emir çıkarsa yaparlar, nehy çıkarsa yapmazlar, boş çıkarsa bir daha çekerlerdi. Kur'an bunu şu ayetle yasaklamıştır: ''Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları şeytan işi birer pisliktir,. bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz" (el-Mâide, 5/90).
Câhiliyede, bir de kuş uçurma âdeti vardı ki, bir yere gidecekleri zaman bir kuş uçururlar, sağa giderse teyemmüm (uğurlu sayma), sola giderse teşe'üm ederler (uğursuzluk sayarlar)dı. Peygamberimizin, "tıyara yoktur" hadisi ile bunun da yasaklandığını biliyoruz.
Bugün yaygın olan fal çeşitlerinden biri de, modern câhiliyenin itibar ettiği yıldız falıdır. Gökteki burçlardan istidlâl ile yapılan bu falcılığın aslı Sâbiîlere dayanır. Sâbiîler, İdris (a.s)'ın, mucizesi iddiasıyla sema'yı oniki burca taksim etmişler ve eflâktan yalnız tapındıkları ve heykellerini diktikleri "sebaî" gezeğenlerin durumlarına göre, yeryüzünde meydana gelecek of ayları bildireceği iddiasıyla yıldızlarla ilgili birtakım hükümler yazmışlardı. Onların bu inançları günümüze kadar gelmiş bulunmaktadır (Elmalılı M.H.Yazır, "Hak Dini Kur'ân Dili", VII. 5208).
Dinimizin kesinlikle yasakladığı falcılık, bir çeşit gaybdan haber vermedir. Halbuki, Kur'an-ı Kerîm; gaybı, Allah'tan başka hiçbir kimsenin bilemiyeceğini, peygamberlerle melekler dahi, kendilerine vahyedilmedikçe gaybdan haber veremeyeceklerini açıkça bildirmektedir:
"De ki: 'Göklerde ve yerde olan gaybı, Allah'tan başka bilen yoktur" (en-Neml, 27/65) ve "De ki: Size 'Allah'ın hazineleri elimdedir demiyorum, gaybı da bilmiyorum...." (el-En'âm, 6/50), "Eğer gaybı bilseydim, daha fazla hayır yapardım...." (el-A 'râf, 7/188) âyetleri buna yeterli delildir.
Kendilerine "arrâf" yahut "kâhin" denilen falcıları ve bu falcılara gidip fal açtıran, onlara inanan veya destekleyenleri Peygamber (s.a.s.) ağır bir dille kınamış hatta kâfirlikle nitelemiştir. "Her kim bir arrafa gidip de ona bir şey sorarsa, kırk gecelik namazı kabul olmaz" (Müslim, Selâm, 125) buyurmuştur. Ebû Dâvûd'da geçen bir hadis ise şöyledir: "Kim bir kâhine gider, dediklerini doğrularsa; şüphesiz ki Muhammed'e indirilmiş olanı inkâr etmiş olur" (Ebû Dâvûd, Tıb, hadis no: 3904).
 

ibrahim571632

New member
Katılım
3 Tem 2007
Mesajlar
705
Tepkime puanı
756
Puanları
0
Konum
Mersin
Falı nefsimize meşru gösteren hangi hislerimiz var evvela onları meşru bir hizaya sokmak ve seviyeye getirmek lazım.Tabiki Yüce Allahın (C.c.) faldan kullarını nehyetmesi emri herşeyin üzerindedir.En önemlisi bu ama devamında aşırı merak ,sabırsızlık,aşırı umut yada tam tersi umutsuzluk gibi hislerin kontrol altına alınamaması ve buna cehalet ve umursamazlığın ilavesi insanları fal bakmaya yönelten en mühim unsurlar arasında bence.Bunları tedavi etmekle başlamalı.Problemi görmeden sorunu çözmek mümkün olmaz.İnşallah her hissimizin eyleme dökülenlerinden mesul olacağımızı ve birgün Yüce Rahmanın huzurunda hesap vereceğimizi unutmayalım.
 

barbie

New member
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
167
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
Yani tabikide Allahtan başka kimse geleceği bilemez haklısınız bu yine Allahın isteğiyle olan birşey yani bazı insanlar bilebiliyor ama tamamen Allahın rızasıyla yoksa tabiki Allah bilir herşeyi ...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Yani tabikide Allahtan başka kimse geleceği bilemez haklısınız bu yine Allahın isteğiyle olan birşey yani bazı insanlar bilebiliyor ama tamamen Allahın rızasıyla yoksa tabiki Allah bilir herşeyi ...


Yok işte, "bazı insanlar" da bilemiyor. Bunun böyle olduğunu bilin. Aksini iddia etmeniz, Allah'ın Kur'an ını inkar etmeniz olur ki, m a z a l l a h...


En'am 59

Ve indehu mefatihul ğaybi la ya'lemüha illa hu ve ya'lemü ma fil berri vel bahr ve ma teskutu miv verakatin illa ya'lemüha ve la habbetin fi zulümatil erdi ve la ratbiv ve la yavisin illa fi kitabim mübin

Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.


Yunus 20

Ve yekulune lev la ünzile aleyhi ayetüm mir rabbih fe kul innemel ğaybü lillahi fenteziru inni meaküm minel müntezirin

Bir de «Ona Rabbinden daha başka bir âyet indirilse ya!» diyorlar. De ki: «Gaybı bilmek ancak Allah'a mahsustur, bekleyiniz bakalım, ben de sizinle beraber bekleyeceğim şüphesiz.»

Ve diğerleri...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Yani tabikide Allahtan başka kimse geleceği bilemez haklısınız bu yine Allahın isteğiyle olan birşey yani bazı insanlar bilebiliyor ama tamamen Allahın rızasıyla yoksa tabiki Allah bilir herşeyi ...



Gayb Allahin bilgisindedir.Bu nedenle fal veya Yildiz okuma gibi seyler tamamen hurafedir.Bazi insanlar biliyorun tek manasi var oda atiyorlar tutan olursa diye bazan tutuyor.
 

barbie

New member
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
167
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
Gayb Allahin bilgisindedir.Bu nedenle fal veya Yildiz okuma gibi seyler tamamen hurafedir.Bazi insanlar biliyorun tek manasi var oda atiyorlar tutan olursa diye bazan tutuyor.


şimdi atıyolar tutuyo demiyelim çünkü Allahtan böyle bir yeteneğe sahip olanlar var biliyorum bitanesi annem mesela ama tabiki bakmıyo günah eskiden eşe dosta bakardı ama bigün bir ölüm gördü arkadaşının kızı öldü buyüzden bıraktı kimseye bakmıyo ...bu dediğim gibi Allahtan gelen birşey insan ama bu özelliğini kullanmamalı günaha girmemek için ama mesela bu özelliğini ticaret haline getiren bunla para kazananlar var...işte yine buda bir imtihan aslında
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
şimdi atıyolar tutuyo demiyelim çünkü Allahtan böyle bir yeteneğe sahip olanlar var biliyorum bitanesi annem mesela ama tabiki bakmıyo günah eskiden eşe dosta bakardı ama bigün bir ölüm gördü arkadaşının kızı öldü buyüzden bıraktı kimseye bakmıyo ...bu dediğim gibi Allahtan gelen birşey insan ama bu özelliğini kullanmamalı günaha girmemek için ama mesela bu özelliğini ticaret haline getiren bunla para kazananlar var...işte yine buda bir imtihan aslında


Sayın barbie

Ne kadar anlatmaya çalışsak ta ve buna delillerde göstersek siz fikri sabit bir hal üzeresiniz.

Allah diyor ki, gaybı ben bilirim sadece

Siz diyorsunuz ki Annem de biliyor!?

Haşa, bu ne biçim ön yargılılık, nasıl bir çelişki.

Siz neye inanıyorsunuz. Size burada delilleri sunulan Kur'an ve hadislere mi, yoksa kendi ilminize mi?

Bakın tekrar size bir örnek yazı. Bunu da okuyun ve kalbiniz mutmain olsun. Gaybı bilen yanlız ve yanlız A l l a h 'tır, o hoca, bu falcı ya da Anneniz D E Ğ İ L...



MUĞAYYEBÂT-I HAMSE(BEŞ BİLİNMEYEN ŞEY)

Beş bilinmeyen gayba ait şey anlamında Kur'anî bir tabir. Bunlar, Lokman sûresinin otuzdördüncü âyetinde geçen ve ilmini Allah'ın kendi zatında sakladığı gayb anahtarlarıdır. Hz. Peygamber (s.a.s), Ibn Ömer'den rivâyet edilen bir hadiste:
"Gaybın anahtarları beştir" buyurarak Lokman sûresinin, "Kıyamet saatinin bilgisi şüphesiz ki Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır. Rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez ve hiç kimse hangi yerde öleceğini bilmez. Şüphesiz Allah her şeyi bilir ve herşeyden haberdardır" mealindeki otuz dördüncü âyetini okumuştur (M.Ali Nâsıf, et-Tâc, Buharî'den naklen, IV, 282).
Bu beş şeyi Allah'tan başkası bilmez, Ancak Allah bunlardan birine veya bir kaçına ait bilgiyi dilediğine verebilir. Bu verilen bilgi de, yine Allah'ın bilgisi yanında sınırlıdır.
Bu beş şeyi Allah'tan başkası hem küllî, hem cüzî olarak, kapsamlı, geniş ve ayrıntılı olarak bilmez (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, VI, 3853).
"Tefsircilerden bazıları, Allah Teâlâ bu âyet ile beş şeyi bilmeyi başkasından nefyetti, diyorlar. Gerçi öyle ama kastedilen o değildir. Çünkü Allah Teâlâ mesela Tufan zamanında bir kum yığınındaki bir zerreyi ve rüzgârın onu doğudan batıya kaç kere götürüp getirdığını ve nerede bulunduğunu bilir. Bunu başkası bilmez (yâni yaradılanlar tarafından bilinmeyen daha pek çok şey vardır). Şu halde burada önemli olan, meselâ, "Kıyamet günü ne zamandır?" diye sorulduğunda verilecek cevap şudur: "Onu, Allah'tan başkası bilmez. Ancak o gün muhakkak olacaktır" (Fahrüddin er-Razî, Mefatihü'l-Gayb, 1289, VI, 749).
Allah bildirmediği takdirde bu bilinmeyenleri ne bir rasûl, ne bir nebî, ne de mukarrab melekler bilemezler.
"Gaybın anahtarları O'nun yanındadır. Onları O'ndan başkası bilmez" (el-En'ân, 6/59).
"Allah sizi gayba vakıf kılacak değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini seçer (onu gayba muttalî kılar)" (Alu Imrân, 3/179).
"O, gaybı bilendir. Kendi görünmez bilgisini kimseye göstermez. Ancak razı olduğu elçilere gösterir" (el-Cin, 72/26).
Cibril hadisinde Hz. Peygamber (s.a.s)'e:
"Ey Allah'ın Rasûlü kıyamet ne zamandır?" diye sorulan soruya:
"Bu konuda sorulan kişi sorandan daha bilgili değildir. Fakat sana onun şartlarından (alametlerinden) haber vereceğim: Cariye, efendisini doğurduğu zaman bu onun alametlerindendir. Yalınayak baldırı çıplakların insanlara reis oldukları zaman da bu onun alametlerindendir. Beş şey vardır ki, onları ancak Allah bilir. Kıyamet saatinin bilgisi şüphesiz ki Allahın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez" cevabını vermiştir (Buharî, Iman, 18).
Imam Maverdî ve Kuşeyrî'nin bildirdiğine göre yukarıda geçen âyetin inişi hakkında da şu hadis rivâyet edilir:
Varis b. Amr adında bir adam Hz. Peygamber'e gelerek: "Karım gebedir ne doğuracağını bana haber ver. Ülkemizde kuraklık var yağmurun ne zaman yağacağını bana haber ver. Ne zaman doğduğumu biliyorum, ne zaman öleceğimi bana haber ver. Bu gün ne yaptığımı biliyorum, yarın ne yapacağımı bana haber ver. Kıyametin ne zaman kopacağını da bana bildir" Bunun üzerine yukarıdaki âyet inmiştir (Kurtubî, el-Camî li Ahkâmil-Kur'ân, XIV, 83).
Allah Teâlâ kıyamet gününü bir gayb olarak bırakmış ve kendisinden başka kimseye onun zamanını bildirmemiştir. "Kıyametin bilgisi Allah'a havele edilir" (el-Fussilet, 41/47).
"Sana, gelip çatması ne zaman, diye kıyamet saatini soruyorlar. Onun saatini söylemek nerede, sen nerede? Onun gerçek bilgisi Rabbine aittir" (en-Nâziât, 79/41,44).
Kıyametin ne zaman kopacağını bildirmemesinin hikmetine gelince, bu suretle insanlar daimî bir uyanıklık ve bekleyiş hali içinde bulunmayacaklar, hazırlıklı olarak bekleyeceklerdir. Bu ruh haline sahip olmayanlar ise, gaflet halinde iken ansızın yakalanacaklar ve hazırlık yapmaya fırsat bulamayacaklardır.
Yağmurun ne zaman yağacağını da Cenab-ı Hak bilir ve onu dilediği zaman indirir. Insanlar, tecrübeler ve aletler vasıtasıyla onun yağacağı zamanı yaklaşık olarak bilebilirler, ama yağmur sebepleri yaratacak güce hiç bir zaman mâlik olamazlar. Âyet-i Kerîme Allah'ın yağmuru indirdiğini belirtmekte, kâinattaki sebepleri O'nun meydana getirerek tanzim ettiğini bildirmektedir. Bu durumda yağmurun Allah'a tahsisi kudret bakımındandır.
Rahimlerde bulunanın bilgisi de yalnızca Allah'a ait bilgilerdendir. Rahimlerde bulunanı, hele gebelik süresinin ortasına kadar kesin olarak sadece Allah bilir. Çünkü o sürede rahimlerin taşıdığı varlığın hacmi veya cismi bulunmaz. Taşınan varlığın erkek mi, dişi mi, beyaz derili mi, siyah derili mi, tam mı, noksan mı, olduğu bilinmez. Bu yüzden de Allah'tan başka kimse onu bilemez (Seyyid Kutub, Fi Zilali'l-Kur'ân, (Terç. O. Saraç, IH. Şengüle, B. Karlığa)XI, 493, 494; (Ibn Kesîr Hadislerle Kur'an-ı Kerîm Tefsiri, (Haz, B.Karlığa, B.Çetiner), XII, 6429).
Bulut, rüzgâr, barometre gibi bazı alet ve işaretlerden yağmura, ceninin bazı durumlarından ve hareketlerinden erkek veya dişi olduğuna karar vermek tarzında olan zannî istidlaller, bu konulardaki bilgilerin Allah'a ait oluşu gerçeğine aykırı değildir. Çünkü zan ilim değildir. Ilim, şüphesiz olandır (H. Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, VI, 3854).
Kimse yarın ne kazanacağını, bilmez. Iyilik mi, kötülük mü; fayda mı, zarar mı; zorluk mu, kolaylık mı; sağlık mı, hastalık mı geleceğini; itaat mi, isyan mı edeceğini bilmez. Buradaki kazanç sözü malı hususlardan çok genıştır. Insanın o gün elde edeceği şeylerin hepsini içine alır. Bunun için Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
"Hiç bir şey için, bunu yarın yapacağım, deme. Ancak, Allah dilerse yapacağım, de" (el-Kehf, 18/23).
Aynı şekilde, hiç bir nefis nerede öleceğini bilmez. Yani insan öleceği yerin denizde mi, karada mı, bir ovada veya dağda mı olacağını bilmez. Bir Hadis-i şerifte;
"Allah Teâla bir kulun canını bir yerde almayı murat ettiği zaman, onun için orada da bir ihtiyaç yaratır" buyurulur.
Işte bu da insan gözünûn ve kulağının erişemediği kapalılığın gerisinde kalan ve Allah'ın, bilgisini kendi zatı için ayırdığı hususlardandır.
Işte beş bilinmeyen-muğayebât-ı hamse- bunlardır. Bunlardan bir kısmının bilgisini Cenab-ı Hak, Peygamberler ve mukarrab melekler gibi varlıklardan dilediğine sınırlı olarak verebilir. Bazılarının bu şekilde bilmesi, bunların Allah'a mahsus bilgiler olmasına aykırı değildir. Çünkü Allah'a mahsus olan ilim gaybte iken her birinin hallerine, en ince noktasına kadar ilmi tam ve kâmildir: Meleklerin ve bazı özel şahısların muttali olabileceği ilim ise, az çok delilleri gerçekleşmiş, bir yönden noksan bir ilimdir (Elmalılı Hamdi Yazır, a.g.e., s.3854; Kurtubî, el-Camî, XIV, 83, Ismail HakkıBursevî, Ruhü'l-Beyan, VII, 102, 105).
 

barbie

New member
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
167
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
ya tabiki Allah bilir herşeyi ama böyle bir yeteği olan insanlarda var bakın ne diyorum Allah tarafından bu veriliyo diyorum töbe töbe yoksa ben Allah biliyo ama annemde herşeyi biliyo demedim siz inanmıyosanız inanmayın ama ben Allahın bazı insanlara böyle bir özellik verdiğine inanıyorum ben bunu demek istemiştim...yani bende biliyorum herşeyi Allahın bildiğini
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Barbie kardeş

Sizi çok iyi anlıyorum. Ancak, bakın ya yazıları okumuyorsunuz, ya da elinizde bir delil var.



Allah bildirmediği takdirde bu bilinmeyenleri ne bir rasûl, ne bir nebî, ne de mukarrab melekler bilemezler.
"Gaybın anahtarları O'nun yanındadır. Onları O'ndan başkası bilmez" (el-En'ân, 6/59).
"Allah sizi gayba vakıf kılacak değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini seçer (onu gayba muttalî kılar)" (Alu Imrân, 3/179).
"O, gaybı bilendir. Kendi görünmez bilgisini kimseye göstermez. Ancak razı olduğu elçilere gösterir" (el-Cin, 72/26).

Şimdi bu sizin dediğiniz gibi bir şeyin olmayacağına, bizim, ayetlerle delilimiz.

Sizde bu konuda bir delil sunun o zaman...

Ya da yanlıştan dönün, yani fikri sabit olmayın...
 

barbie

New member
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
167
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
Barbie kardeş

Sizi çok iyi anlıyorum. Ancak, bakın ya yazıları okumuyorsunuz, ya da elinizde bir delil var.




Şimdi bu sizin dediğiniz gibi bir şeyin olmayacağına, bizim, ayetlerle delilimiz.

Sizde bu konuda bir delil sunun o zaman...

Ya da yanlıştan dönün, yani fikri sabit olmayın...


o ayette benim demek istediğim yazıyo rabbimiz seçilmiş insanlara gösterebilir diyo orda bazı şeyleri....... bende bunu demek istiyorum zaten
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Allah bildirmediği takdirde bu bilinmeyenleri ne bir rasûl, ne bir nebî, ne de mukarrab melekler bilemezler.
"Gaybın anahtarları O'nun yanındadır. Onları O'ndan başkası bilmez" (el-En'ân, 6/59).
"Allah sizi gayba vakıf kılacak değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini seçer (onu gayba muttalî kılar)" (Alu Imrân, 3/179).
"O, gaybı bilendir. Kendi görünmez bilgisini kimseye göstermez. Ancak razı olduğu elçilere gösterir" (el-Cin, 72/26).

Şimdi, Allah elçilerinden dilediğine gayb konusunda bilgi verebilir deniyor.

Sizde bunu anladığınızı söylüyorsunuz.

Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v) den sonra artık herhangi bir elçi yok ve olmayacakta.

Peki bu sizin dediğiniz, gayb konusunda bilgi sahibi olan, hoca, falcı, anne... Bunlar ne sınıfına giriyor?
 

barbie

New member
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
167
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
ozaman bilenler nasıl biliyo bu nasıl atıp tutmaktırki tanımadığı yabancı bir insan için söyledikleri doğru çıkıyo ben işte bunun Allahın izniyle olduğunu söylüyorum ALLAH izin veriyo o bilebiliyo olay bu .......ama tabiki herşeyi bilen Allahtır
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
ozaman bilenler nasıl biliyo bu nasıl atıp tutmaktırki tanımadığı yabancı bir insan için söyledikleri doğru çıkıyo ben işte bunun Allahın izniyle olduğunu söylüyorum ALLAH izin veriyo o bilebiliyo olay bu .......ama tabiki herşeyi bilen Allahtır


Peki, size kısa ve öz olarak biraz daha izahat.

Sizin bilenler dediğiniz kişilerin safahatı şöyle.

Mesela bir falcı. Evet, sizi tanımıyor, bilmiyor. Ve sizinle alakalı bir takım doğru bilgiler veriyor. Nedir bu? Nasıl olur? Aynen " ruh çağırma" seanslarında da buna benzer tuhaf haberler vardır.

Burada, hakkında doğru ya da doğruya yakın haberler verilen kişinin, yüzde yüz geçmiş ile alakalı bir takım muamelatları hakkında bilgi verir falcı, hoca vs.

Nasıl olur bu? Cinler vasıtasıyla. Kafir cinler, şeytan...

Cinler, Allah'ın hususiyet olarak insandan çok farklı yarattığı varlıklardır. İnsana göre çok değişik ve üstün vasıflara haizdirler. Yaşam süresi, hareket kabiliyeti, görünmemezlik gibi.

İşte bu cinler, fala bakan kişiyi ve bakılan kişiyi Allah'ın emrinden uzaklaştırmak, küfre saptırmak adına bir plan yaparlar. Fala bakan kişiye, fala bakılan kişinin geçmişte yaşadığı ve bulunduğu durum üzere bilgiler verirler. Bu bilgiler yaşanmış olanlar olduğu için zaten " gayb" değildir. Ve bu bilgilere ulaşmak cinler için hiç zor değildir. Gerçek veya gerçeğe yakın bilgiler verirler. Falcı bu bilgileri falı okunana aktarınca zaten kişi zihnen abluka altına girer, kopar ve falcının her şeyi bildiğini zanneder. Oysa bilinen şey, sadece geçmişte ki yaşananlardır ve bunu bilen bir çok insan vardır, yani bu gayb/gelecek/bilinmeyen değildir. Mesela falcı/hoca vs. söyler

- Sen evlisin, iki çocuğun var, ikiside kız, birinin bir hastalığı var. Kocan çalıştığı yerde çok sıkıntılı. Evinizde bir hasta var vs vs. Bunlar hep bilinenlerdir. Ve bu bilgilere cinlerin ulaşması çok çok kolaydır.

Ve sıra gelecekle alakalı, bilinmeyen bilgiler kısmında.

Bundan itibaren falcı, geçmiş ile alakalı bilgiler ışığında, biraz da falına bakılan kişiye sorular sorarak tahmini bir takım beyanlarda bulunur. Bunların bir kısmı tevafuken çıkar, bir kısmı çıkmaz.

İşte sizin " ama biliyorlar, nasıl oluyor" dediğiniz de budur. Ama bugün, Allah'tan başka hiç kimse bir dakika sonra ne olacağını bilmiyor, bilemezde...
 

barbie

New member
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
167
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
40
hmmm buda mantıklı teşekkürler
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
falcilik gibi ilimler islamda yerilen ilimlerdir gaybi Allahdan baskasi bilemez ama bu dünyada hersey SIG bir yasanti üzerine degildir anahtari ve sifreyi buldugunuz zaman onun kapisindan girersiniz ve belkide bu ilime sahip olursunuz yanliz herseyin bedeli vardir misali falcilik gibi bir yola girmeyi dsüünürsenizde bunun bedelini agir ödersiniz cok dikkatli olmak gerekir bu hususlarda aman diyim:)
 
Üst Alt