"Filan da..."
"Deme yahu!..."
"O da mı!?....
*****
Yaprakları saymak...
Etrafımızdaki yaprakların sıkça düşmesiyle hissettiğimiz hazan mevsimi .....
Halbu ki günller boyu devam eder durur.Mevsimler içinde mevsimdir o..
Sonra deniz ve yılan.....
Tesellimiz bir gariptir.Gerideki yapraklara güveniriz.Sanki biz onlardanız ve sanki onlar düşmeyecek!
Ne gaflet!sonbaharın şaştığı görülmüşmüdür!?
Güz kapımızdadır.Acıdır,acı olmalıdır lezzetlerimiz.
Yoksa unuturuz biz çünkü insanız.
Halbuki biz yolcuyuz.Yolumuz hem çok uzun hem de çok zor.
Yani ne yolculuk bitmiş,ne de mayası değişmiştir dünyanın.Yine yanı başımızdadır,ölüm...
Düşmek vakti deyildir önemlisi,zira bir düşüş değil geçiştir o.Ve herkes geçecektirbu köprüden.
Evet,mühim olan köprünün sonrasıdır.O rada makaralar geri sarar ve ağacın dalın daki maceramız söz konusu edilir:
"Nasıl bir yaprak idik"?
Ayaklarına zincirler takılmış....
Elleri kelepçeli.....
Ve arkasından sürekli itilmekte....belli bir istikamete doğru hem gidiyor hem de bağırıyor.Gitmem ben o beldeye o şehre inanmıyorum!
Yanına bir görevli geliyor ve kulağına şunları fısıldıyor.
Bu yol o menzile çıkar...
Ama sen bilirsin,ister inana inana git ister inanmaya inanmaya git....
Tercih tamamen sana ait......
İsteğine bağlı olmayan işlerde her insan mahkum...
Her an nefes alıyor havaya esir....
Ne ciğerlerine el atabiliyor nede yıldızlara elleri bağlı...
Yer çekimiyle arza rabdedilmiş kaçmaktan mahrum...
Ve nihayet dünya onu kabre götürüyor gitmeye mecbur....
Bir asi mahkum kalkıyor "ben gitmem diyor Ahirete inanmıyorum diyor bilmiyor ki
İnanmamak ahirete gitmeye değil cennete girmeye manidir...
"Deme yahu!..."
"O da mı!?....
*****
Yaprakları saymak...
Etrafımızdaki yaprakların sıkça düşmesiyle hissettiğimiz hazan mevsimi .....
Halbu ki günller boyu devam eder durur.Mevsimler içinde mevsimdir o..
Sonra deniz ve yılan.....
Tesellimiz bir gariptir.Gerideki yapraklara güveniriz.Sanki biz onlardanız ve sanki onlar düşmeyecek!
Ne gaflet!sonbaharın şaştığı görülmüşmüdür!?
Güz kapımızdadır.Acıdır,acı olmalıdır lezzetlerimiz.
Yoksa unuturuz biz çünkü insanız.
Halbuki biz yolcuyuz.Yolumuz hem çok uzun hem de çok zor.
Yani ne yolculuk bitmiş,ne de mayası değişmiştir dünyanın.Yine yanı başımızdadır,ölüm...
Düşmek vakti deyildir önemlisi,zira bir düşüş değil geçiştir o.Ve herkes geçecektirbu köprüden.
Evet,mühim olan köprünün sonrasıdır.O rada makaralar geri sarar ve ağacın dalın daki maceramız söz konusu edilir:
"Nasıl bir yaprak idik"?
Ayaklarına zincirler takılmış....
Elleri kelepçeli.....
Ve arkasından sürekli itilmekte....belli bir istikamete doğru hem gidiyor hem de bağırıyor.Gitmem ben o beldeye o şehre inanmıyorum!
Yanına bir görevli geliyor ve kulağına şunları fısıldıyor.
Bu yol o menzile çıkar...
Ama sen bilirsin,ister inana inana git ister inanmaya inanmaya git....
Tercih tamamen sana ait......
İsteğine bağlı olmayan işlerde her insan mahkum...
Her an nefes alıyor havaya esir....
Ne ciğerlerine el atabiliyor nede yıldızlara elleri bağlı...
Yer çekimiyle arza rabdedilmiş kaçmaktan mahrum...
Ve nihayet dünya onu kabre götürüyor gitmeye mecbur....
Bir asi mahkum kalkıyor "ben gitmem diyor Ahirete inanmıyorum diyor bilmiyor ki
İnanmamak ahirete gitmeye değil cennete girmeye manidir...