Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yakaza Ruyet

Zadul_Mead

New member
Katılım
28 Haz 2008
Mesajlar
74
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
41
بســــــــــــــــــــم الله الرحمن الرحيم

Takdim


Şüphesiz Hamd, Allah içindir. O'na hamd eder, O'ndan hidayet ve bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerrinden, kötü amellerimizden Allah Teala'ya sığınırız. Şüphesiz Allah'ın hidayet eylediğini saptıracak, O'nun saptırdığını da hidayete ulaştıracak yoktur. Allah'tan başka İlah olmadığına, O'nun birliğine ve ortağı olmadığına, Muhammed (Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem)'in O'nun kulu ve Rasulü olduğuna şehadet ederim.

Bundan sonra;

Muhakkak ki; sözlerin en doğrusu Allah'ın Kitabı, yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem'in yoludur. İşlerin şerlisi sonradan ortaya çıkarılanlardır. Her sonradan çıkan şey; bid'at, her bid'at; dalalet (sapıklık) ve her dalalet de ateştedir.

Bazı sufiler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kabrinden çıkacağını ve şeyhlerinin uyanık iken onu görebileceğini iddia ederek ileri gitmektedirler. Aralarında bunun keyfiyeti hususunda da ihtilaf etmişlerdir.

Bunu dile getirenler arasında şunlar vardır; İbni Hacer el Heytemî[1], Suyutî[2], Ebul Mevahib eş Şazelî[3], Abdulvehhab eş Şa’ranî[4], Ahmed et Ticanî ve halifeleri[5], Hucelî bin Abdurrahman Bin İbrahim[6], Muhammed bin Alevî el Malikî[7], Muhammed Fuad el Ferşutî[8] ve başkaları.

Aşağıda nakledeceğimiz üzere bazı ilim ehli bu iddiaya reddiyeler yazmışlardır. Allah’tan bu çalışmamı Kerim vechi için halis kılmasını ve faydalı kılmasını dilerim.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in uyanık iken görülmesine imkanolmadığına dair deliller:


Şeyh Muhammed Ahmed el Levh, Takdisul Eşhas adlı eserinde özetle der ki[9]; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den sonra bu ümmetin en faziletlileri olan sahabelere böyle bir zuhurun olmaması, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in uyanık iken görülmesine imkan olmadığının delillerindendir.

Şüphesiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in vefatından sonra sahabeler arasında halifelik sebebiyle ihtilaflar çıkmıştır. Nasıl oldu da onlara görünerek çekişmeyi gidermedi?

Ebu Bekr radıyallahu anh ile Fatıma radıyallahu anha arasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in mirası ihtilaf sebebi olmuş, Fatıma radıyallahu anha; “Onun ölümüyle mirası oğullarına kalmıştır, neden onları babalarının mirasından alıkoyuyorsun?” demiş, O da; “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; “Biz peygamberler topluluğu miras bırakmayız, bizden kalan şey sadakadır” buyurdu” demiştir.[10]

Talha, Zubeyr ve Aişe radıyallahu anhum tarafı ile Ali bin ebi Talib ve ashabı radıyallahu anhumun tarafı arasında sonu Cemel savaşının çıkıp sahabe ile tabiinden pek çoğunun ölümüne varan şiddetli bir ihtilaf olmuştur. Neden peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlara görünerek bu kadar kan dökülmesine mani olmadı?

Ali bin Ebi Talib radıyallahu anh ile hariciler arasında çıkan ihtilafta pek çok kan döküldü. Şayet peygamber sallallahu aleyhi ve sellem haricilerin reisine görünüp imamına itaat etmesini emretseydi bu kadar kan dökülmezdi.

Ali ile Muaviye radıyallahu anhuma arasında çıkan ihtilaf sebebiyle pek çok kan dökülmüş, aralarında Ammar bin Yasir radıyallahu anh’in de bulunduğu çok kimse ölmüştür. Neden peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlara görünerek Müslümanları tek kelimede toplamadı?

Ömer bin el Hattab radıyallahu anh, kadrinin yüceliğine ve şanının büyüklüğüne rağmen, bazı fıkhî meseleleri bilmediğinden ötürü üzülerek şöyle demiştir; “Şu üç şeyi aramızdan ayrılmadan önce Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e arz edip, onun da bizden ahid alarak sonuçlandırmasını ne kadar da isterdim; dedenin ve ninenin mirası ve faizin kısımları.”[11]

Şayet peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ölümünden sonra bir kimseye görünseydi, mutlaka Ömer radıyallahu anh’e de görünür ve; “Üzülme! Şunun hükmü şöyle şöyledir..” derdi.
Bu Meselede Alimlerin Görüşleri


1- Kadı Ebu Bekr İbnul Arabî der ki; “Bazı Salihler, vefatından sonra peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i baş gözüyle hakikaten gördüklerini iddia ederek sapmışlardır.”[12]

2- İmam Ebul Abbas Ahmed bin Ömer el Kurtubî, “el Mufhim Li Şerhi Sahihi Muslim” adlı kitabında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zatının hakikaten görülmesini şiddetle inkar etmiş ve demiştir ki; “Bu görmenin hakikat olduğunu zanneden ve diline dolayanın aklı bozuktur. Eğer görüntü hakiki anlamda olsaydı, herkesin peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i başka bir surette değil, son nefesindeki suretinde görmesi lazım geldiği gibi, iki kimsenin aynı anda Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i görememeleri lazım gelirdi. Yine peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şu an hayatta olup kabrinden çıkması, çarşılarda dolaşması, insanlara hitap etmesi gerekirdi. Bundan dolayı kabrinin boş olması, cesedinin orada bulunmaması gerekirdi. Böylece onu kabri dışında gece gündüz hakikaten görmek mümkün olursa, kabrini ziyaret edip selam veren gaib olana selam vermiş olurdu. Bu ancak akıl sektesinin en düşük seviyesinde olanın iddiasıdır.”[13]

3- Şeyhulislam İbni Teymiye “el İbadatuş Şer’iyye vel Farku Beyneha ve Beynel Bid’iyye” adlı risalesinde der ki; “onlardan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kabrinden çıkıp konuşacağını zannedenler, bunun keramet olarak sayanlar vardır. Yine onlardan peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kabrine sorulup cevap alınabileceğine inananlar vardır. Bazıları şöyle anlattı;

“İbni Mende’ye bir hadis müşkil geldiği zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kabrine gider ve O’na sorar, cevap alırdı.”[14] Magripli bir başkası için de bunun hasıl olduğu söylenir ve onun kerameti olarak kabul edilir. İbni Abdilberr böyle zannedenlere der ki; “Yazıklar olsun! Önceki Muhacirler ve Ensar’dan bunu daha mı üstün görüyorsun?! Onlardan biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in vefatından sonra O’na sorup cevap almışlar mıdır?! Sahabeler bazı meselelerde çekişecekleri yerde, peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e sorup cevap alamazlar mıydı? İşte kızı Fatıma! Mirası hakkında O’na sorup cevap alamaz mıydı?”

yine İbn Teymiye r.a. der ki; ““Bazı kimseler için bazen yakaza halinde de, uyuyan kimse için rüyada görülen şeylere benzer bir görme hali hasıl olabilir. Bu kişi kalbi ile uyuyan kimsenin gördüğünün aynısını görür ve ona , kalbiyle müşahede ettiği bir takım hakikatler tecelli eder. Bütün bunlar da dünyada iken vuku bulur.

Bazen kalbiyle müşahede ettiği şey, kişiye üstün gelir, onu tamamen sarar ve o şeyi bütün organları ile algılar; kişi de o şeyi bizzat gözleri ile gördüğünü zanneder. Bu hal uyanıncaya kadar devam eder; uyanınca bunun bir rüya olduğunu anlar. Ama bazen de kişi, uykuda gördüklerinin rüya olduğunu bilebilir.

İşte böyle abidlerden kendisi için kalbi bir müşahede meydana gelmiş, bu müşahede kendisini tamamen kaplamış ve onun duygularıyla idrak etmesini ortadan kaldırmış kimseler vardır. Böyle bir durumda bu abid kalbi müşahedesini bizzat gözü ile görme işi zanneder, ama bu konuda yanılgı içindedir…”[15]

4- Hafız Zehebî, Mizanul İtidal’de, er Rabî bin Mahmud el Mardînî’nin hal tercemesini verirken der ki; “Deccaldir, 599 yılında sahabelik iddia etmiştir.” Zehebî şunu kastediyor; mezkur şahsın Medine’de peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i uyanık iken gördüğünü iddia ederek; “Dünyam ve ahiretim kurtuldu.” Dediği işitilmiştir.[16]

5- Hafız İbni Kesir el Bidaye’de[17] Ebul Feth Ahmed bin Muhammed et Tusi el Gazalî’nin hal tercemesini verirken der ki; “İbnul Cevzî ondan münker bazı sözler nakletti. Onlardan biri de şudur; “Ebul Feth Tusi’ye müşkil gelen bir mesele olduğunda Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i uyanık iken görerek ona sorardı. O da ona doğrusunu gösterirdi.” İbni Kesir de, İbni Cevzî’nin buna münker demesine katılmıştır. İbni Cevzî bunu el Kussas vel Muzekkirin adlı kitabında belirtmiştir.[18]

6- Hafız İbni Hacer el Askalanî Fethul Barî’de der ki[19]; “İbni Ebi Cemre tasavvufçu bir cemaatten, onların rüyada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i gördüklerini, bundan sonra da uyanık iken görerek ondan korktukları bazı şeyler hakkında sorduklarını ve kurtuluş yolunu öğrendiklerini nakletti.” Sonra İbni Hacer bu söze itiraz ederek şöyle der; “İşte bu gerçekten problemli bir meseledir. Şayet zahirine yorumlanacak olursa, bütün bunların sahabe olması gerekir! Bu durumda kıyamet gününe kadar sahabe olma imkanı devam edecek anlamına gelir ki bu çamur atmaktır. Rüyada onu gören herkes sonra onu uyanık iken gördüğünü söylememiştir. Sadık haber ise böyle çelişkili olmaz.”

7- Sehavî, vefatından sonra peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in uyanık iken görülmesi hakkında der ki; “Sahabelerden ve onlardan sonrakilerden bize böyle bir şey ulaşmamıştır. Nitekim Fatıma radıyallahu anha Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in vefatından sonraki altı boyunca çok üzülmüş, ondan böyle bir şey nakledilmemiştir. “[20]

8- Molla Aliyul Kârî, Cem’ul Vesail Şerhuş Şemail Lit Tirmizî adlı eserinde der ki; “Tasavvufçuların iddia ettiği gibi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i vefatından sonra uyanık iken görmek hakikat olsaydı, ondan işitilen emir veya yasakla amel etmek gerekirdi. Fakat malumdur ki bu icma ile caiz değildir. Bu tıpkı büyüklerden bir zat görse bile, hükmü rüyada görmenin hükmü gibidir. Nitekim bunu el Mazerî ve başkaları; “Kim O’nun, katli haram olan birini öldürmesini emrettiğini görürse, bu görmek değil, hayaldir.”[21]


[1] Fetaval Hadisiye(s.217)

[2] el Havi Lil Fetavi(2/255-Tenvirul Halek adlı risale)

[3] Şa’rani Tabakatul Kübra(2/69)

[4] Şa’ranî Tabakatus Sugra(s.89)

[5] Rumahu Hizbir Rahim Ala Nuhuru Hizbur Racim(1/210)

[6] Tabakatu İbni Dıyfullah(s.190)

[7] ez Zehairul Muhammediye(s.259)

[8] el Kurbut Tehani Fi Hadretit Tedani(s.25)

[9] Takdisul Eşhas Fil Fikris Sufi(2/47-49)

[10] Malik(s.993) Buhari(8/4,5) Muslim(s.1379) Ebu Davud(2976) Nesai(7/137)

[11] Buhari(5/2122) Muslim(4/2322) Ebu Avane(5/100) İbni Hibban(12/182) İbni Hazm Muhalla(9/282) Darekutni(4/252) Mervezi es Sunne(s.58) Bezzar(1/281) Ebu Davud(3669) Beyhaki(6/245)

[12] İbni Hacer el Askalanî Fethul Bari(12/384)

[13] Münavi Feyzul Kadir(6/129) Şeyh Alauddin Şerhu Fetavayı Nevevi(s.342) Kastalani Mevahibu Leduniye(1/734) bkz. Karafi Furuk(4/244) el Aşkar Efalir Rasul(2/144)

[14] Zehebi Siyeri A’lamin Nubela(17/37-38)’da der ki; “Bu hikayeyi sırf garip karşıladığım için yazdım. İsnadı da kopuktur.”

[15] Şeyhul İslam İbni Teymiye Mecmuul Fetava(3/333)

[16] bkz.; İbni Hacer el İsabe(1/513)

[17] el Bidaye ven Nihaye(12/196)

[18] İbnul Cevzî el Kussas vel Muzekkirin(s156)

[19] Fethul Bari(12/385)

[20] Kastalani Mevahibul Leduniye(1/733)

[21] Aliyul Kari Cem’ul Vesail(2/238)
 
Üst Alt