Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ya, Sin, Lam, Ra

  • Konbuyu başlatan abdirabbih
  • Başlangıç tarihi
A

abdirabbih

Guest
—bunlar sadece bildiklerim—




Göz ardı edilen bir yaranın
bütün bir ömrü kangren edip de ölümü,
yağız bir tene mahpus edişinin
tanığıyım!



Bir ihmalin sabahında tükenmiş ne varsa
ve “ne” en çok ne kadar
tükenebilirse
gördüm!



Yangın vardı yaranın üstünde...
Yara dediğim bir dağ başı...
İçli bir ses...



Yara dediğim yâre ulaştırılamamış
mektupların mühresi...




Yani gece gibi bir şey... Bir şey gibi çoğul.



Önce yaşayan sonra yaşadıklarına
ateşi tanık tutan bir meçhulü gördüm!



Elleriyle bağlıyordu talihini...



Ve gördüm ki sessiz harflerden geliyordu başa gelen!



Oysa ben ‘ya’ idim.
Seslenişin kalbiydim.
‘sin’siz
kalacağımı nerden bilebilirdim...


Kaleleri düşüyor gözlerimin.
Kısa metrajlı hüzünlerle eğleşiyorum
bir vakit!


Vakit dediğim tuz ile buz arası!
Suyun yakan yanı!



Gümrah ırmakların inleyen nağmelerinde
notaları düşmüş bir şarkı
ne ise



Ne ise
karası çalınmış yazgı işte oydum ben!...




Şehrin yerle bir edilmiş ayineleri
ararken eczayı



İçinde ateşi kelimeler döndüren düzü ters olmuş bir
çarktım!



Sağımdan bakanlamdedi...
Soluma bakan noksan!



Öyle ya ters düz edilmiştim,
tanığım hazirandı.



O gün almıştım muradımı...
Görmüştüm olanı biteni.



Ra bırakmasa da
yolun elini ben değildim son,
biliyordum!




Öyle ya noksandım.



Ra olmadan bir lam
ne kadar çevirirse içte dikeni güle
o kadardım.



Ra’sız kaldım,
yoldaydım,
yarımlarda sona vardım!



Gözlerine kan sürer miydi bir güzel hiç?




Hiç derman arar mıydı can,
gözüne düşen ilk ağrıya?



Hiç‘ya’ ‘sin’i
olmadan geçer miydi akıldan?



Hiç‘lam’ ‘ra’ olmadan
düşer miydi tenhalara?



Rab bağlamışsa,
kul değer miydi?




Kim derdi?




Kim kendine dert ederdi


‘ya’yı... ‘sin’i... ?




Ya‘sin’
ile bilindiyse bundan bananeydi..



Ben harflerin sevisini bildim!
Yoksa haddim değil besmelesiz anmak...



Kalem eğmişse boynunu
ben kıldan inceyimdir!



Bitmişse söz,
kendime gölgeyim sadece.



Harflerin sevisini bildim...



Vahiy arifesinde,
Hıra çöl gülüyken
ve and içilmişken tin’e,
kutlu kente,



Söylenmişlerin ve söyleneceklerin Rabbinin adiyle;



Ya, sin...



Lam, ra...




—Duydum... And olsun duyduğuma,
duyacağıma!



Harflerin birbirine örtülü bir
‘nun’
ile bağlandığını bildim!-


Eda Aktaş
 
Üst Alt