Post: SEYFULLAH (Allahın kılıcı) lâkabı ile tanınan kumandan Sahâbî: HÂLİD BİN VELİD
User: Ehli_Şia
Infraction: Seviyesiz, Mesnetsiz, Saldırgan Ve Kural Dışı Mesaj
Points: 0
Administrative Note:
Message to User:
Original Post:
User: Ehli_Şia
Infraction: Seviyesiz, Mesnetsiz, Saldırgan Ve Kural Dışı Mesaj
Points: 0
Administrative Note:
Şia kaynakları Ehli Sünneti bağlamıyor
Message to User:
Ehli Sünnet ile farklı zihniyette olmanıza rağmen bizce rağbet görmeyen kaynaklar ile sahabeye iftira etmeniz forum da sadece fitne oluşturuyor.
Tekerrür ettirmeyelim.
Original Post:
Kardeşim çok duygusalsınız biraz mantıklı araştırmalar yapalım. Aşağıya yazdığım bilgilere bakın da görün bakalım Halid bin Velid nasıl bir kişilikmiş?
Peygamber efendimiz hazreti Muhammed (s.a.v.) Halid bin Velid’i 350 kişilik bir ordu ile Cuzeyme oğullarına göndermişti. Cuzeyme oğullarının İslam dinine davet edileceklerdi. Halid bin Velid’e savaş açması izni peygamber efendimiz tarafından verilmemişti. Sadece İslam dinene davet edecekti. Halid’in ordusuna muhacir ve ansar iştirak ettiği gibi Selîm (veya Suleym) oğullarından olan müslümanlarda katılmıştı. Halid Cuzeyme oğullarına vardığında aralarında şöyle bir diyalog geçmişti:
Halid dedi ki:
“ Sizler nesiniz ?”
Cuzeyme oğulları dediler ki:
“ Biz müslümanız ! Namazımızı kıldık, peygamberimiz Muhammed’i tasdik ettik ve yaşadığımız yerlerde mescidler inşâ ederek ezan okuduk !”
Halid dedi ki:
“ Neden silahlarınızı taşıyorsunuz ?!”
Cuzeyme oğulları dediler ki:
“ Bazı arap aşiretleri ile düşmanlığımız vardır. Sizin onlardan olabileceğinizi sandığımız için silahlandık !”
Halid dedi ki:
“ Silahlarınızı üzerinizden bırakın !”
Cuzeyme oğulları bu güven üzerine silahlarını bırakmışlardı. Onlar silahlarını bıraktıklarında Halid askerlerine şu emri vermişti:
“ Onları esir alın !”
Cuzeyme oğulları birer birer esir alınarak elleri bağlandı. Halid askerlerinden her birine bu esirlerden birini almasını emretti. Bunun üzerine Halid şöyle dedi:
“ Herkes elindeki esirini kılıcı ile vursun, öldürsün !!!”
Selîm (veya Suleym) oğulları Halid’in emrini hemen yerine getirerek ellerindeki esirlerin hepsini öldürdüler. Muhacir ve Ansar ise ellerinde mevcut olan esirleri serbest bırakmışlardı. Allah’ın elçisi (s.a.a.s.) bu olaydan haberdar olduğunda şöyle buyurdu:
“ Ey Allah’ım ! Haldi’in yaptıklarından uzağım ve sana sığınıyorum !!!”
Allah’ın elçisi (s.a.a.s.), Ali bin Ebi Talib’i Cuzeyme oğullarına gönderdi ve onlara yapılan zararın telafi edilmesini istemişti. Ali bin Ebi Talib bu vazifeyi üstlenmiş ve Cuzeyme oğullarını teskin etmeyi başarmıştı...
Olayı aynen İbin Sa’d “Tabkaat’ul-Kubra” adlı kitabında nakletmiştir ; cilt: 2, sahife: 147-148, Dâr Sâdr, Beyrut/Lübnan.
Olayı muhtasar olarak nakledenler:
Muhammed bin İsmail el-Buhari “ Sahih” kitabında, cilt: 4, sahife: 67; cilt: 5, sahife: 107; cilt: 7 , sahife: 154; cilt: 8, sahife: 118
Ahmed bin Şu’ayb el-Nesei “Sunen” kitabında , cilt: 8, sahife: 237
DURUN DAHA BİTMEDİ...
DİĞER BİR OLAYA GEÇİYORUM
Malik bin Nuveyre ve aşireti müslüman oldukları halde katliama uğramışlardı. Halid bin Velid bu katliamı gerçekleştirdikten sonra, güzelliği ile meşhur olan Malik’in karısını kendisine almış ve o gecede onunla cinsel ilişkiye girmişti. Malik’in kesik başını ise, yemek pişirmek için kullandıkları kabın altına bir taş gibi koymuştu...
Malik bin Nuveyre ve aşiretinin müslüman oldukları bilindiği ve görüldüğü halde, Halid bin Velid tarafından katliama uğradıklarını; Halid’in aynı gecede Malik’in karısını kendisine alarak , cinsel ilişkiye girdiğini aktaran en muteber kaynaklardan bazıları şunlardır:
El-Makrizi “ İmta’ el-Esmâ’” , cilt: 14, sahife: 239
İbin Kesir “El-Bidayetu vel-Nihâye” cilt: 6, sahife: 354
El-Kutbiy “Fevât el-Vafiyât” c: 2, s: 243
El-Sufdiy “El-Vâfi bil- Vafiyât” c: 13, s: 162
El-Zehebi “Tarihul-İslâm” c: 3, s: 32-34 ve 36-37 / “Siyer A’lâm el-Nubalâ” c: 1, s: 376-378
İbin Halikân “Vafiyât el-A’yân” c: 6, s: 13-15
İbn’ul-Esir “El-Kâmil fit-Tarih” c: 2, s: 358-359
Tabari Muhammed bin Cerir “ Tarih” c: 2, s: 503-504
Ya’kubi “Tarih” c: 2, s: 131-132
Balazuri “Futuh el-Buldân” c: 1, s: 117-118
İbin Hacer el-‘Askalâni “El-İsâbe” c: 2, s: 218 ; c: 5, s: 560-561
İbn’ul-Esir “Usud’ul-Ğâbe” c: 2, s: 95 ; c: 4, s: 298-299
İbin ‘Asâkir “Tarih Medinet Dimaşk” c: 16, s: 256-259 ; s: 273-274
İbin Hibbân “El-Sikât” c: 2, s: 169-170
El-Muttaki el-Hindi “Kenz’ul-‘Ummâl” c: 5, s: 619
İbin ebil-Hadid “Şerh Nehc’ul-Belâğa” c: 1, s: 179 ; c: 17, s: 202-208
Zamahşeri “El-Fâyik fi ğariyb el-Hadis” c: 3, s: 65
İbin ‘abdel-Berr “El-İstiy’âb” c: 2, s: 429 , 746-748 ; c: 3, s: 1362
‘Abdu-Rezzâk el-San’âni “El-Musannaf” c: 10, s: 174-175
HALİD BİN VELİD ALLAHIN KILICI OLAMAZ. ZATEN BU ÜNVAN PEYGAMBERİMİZ TARAFINDAN ONA VERİLMİŞ OLAMAZ.