H
hüma-gül
Guest
Umut dediğiniz şey umutsuzluğun tam ortasında kaybolmuşken peşine
düştüğünüz şeydir aslında.
Çünkü umut, yalnızca çaresizliğin girdabında iken gerçekten anlamlıdır.Eğer umut peşine düşenlerdenseniz, şehrinizde bütün ışıklar sönmüş olsa da, gökyüzünde hâlâ parıldayan birkaç yıldız olabileceğini düşünebilenlerdensiniz demektir.
Belki bir damla suya muhtaçsınızdır ama bir yerlerde okyanuslar olabileceğini düşünebilecek kadar zengindir hayal dünyanız.
Belki elinizde vücudunuzu koruyabilecek sadece iki yaprak parçası vardır ama güneşin sizi ısıtıyor olması yeterlidir şükretmeniz için.
Aslında umut, yoklukta varlığı fark edebilmenizdir. Ve nice ulaşılmazların olduğu bir dünyada ulaşılabilecekler için çaba göstermenizdir. Çünkü umut savaşmaktır.
Ve eğer bir damla su için, güneş ısıttığı, yağmur bereketlendirdiği için şükredebiliyorsanız umudun gerçekten ne demek olduğunu kavramış peşine düşmüşsünüzdür.
Umut okyanusa sahip olabilmek için değil; gözler daha nicelerini görebilsin, kulaklar daha nicelerini işitebilsin ve her şeye rağmen yürek daha nicelerini hissedebilsin diye hayatta kalmak için gerekli birkaç damla su için var gücüyle küreklere asılabilmektir.
Umudu anlamak için muhakkak çaresizliğin ortasında kaybolmanız gerekir. Çünkü aydınlık karanlığın sınırında başlar.
Ve eğer bu sınırın sonsuzluğunu biliyorsanız, yeryüzünün önünüzü görebileceğiniz kadar aydınlanması yeterlidir sizin için.
Ve eğer yaşamı tüm gerçekliğiyle yaşamak istiyorsanız, size fayda getirmeyen çaresizliğinizden sıyrılmanız gerekir.
Çünkü bunun anlamı okyanusa sahip olamasanız da, ulaşamasanız da bir damla suyun ne denli değerli olduğunu anlayıp şükretmeniz demektir.
düştüğünüz şeydir aslında.
Çünkü umut, yalnızca çaresizliğin girdabında iken gerçekten anlamlıdır.Eğer umut peşine düşenlerdenseniz, şehrinizde bütün ışıklar sönmüş olsa da, gökyüzünde hâlâ parıldayan birkaç yıldız olabileceğini düşünebilenlerdensiniz demektir.
Belki bir damla suya muhtaçsınızdır ama bir yerlerde okyanuslar olabileceğini düşünebilecek kadar zengindir hayal dünyanız.
Belki elinizde vücudunuzu koruyabilecek sadece iki yaprak parçası vardır ama güneşin sizi ısıtıyor olması yeterlidir şükretmeniz için.
Aslında umut, yoklukta varlığı fark edebilmenizdir. Ve nice ulaşılmazların olduğu bir dünyada ulaşılabilecekler için çaba göstermenizdir. Çünkü umut savaşmaktır.
Ve eğer bir damla su için, güneş ısıttığı, yağmur bereketlendirdiği için şükredebiliyorsanız umudun gerçekten ne demek olduğunu kavramış peşine düşmüşsünüzdür.
Umut okyanusa sahip olabilmek için değil; gözler daha nicelerini görebilsin, kulaklar daha nicelerini işitebilsin ve her şeye rağmen yürek daha nicelerini hissedebilsin diye hayatta kalmak için gerekli birkaç damla su için var gücüyle küreklere asılabilmektir.
Umudu anlamak için muhakkak çaresizliğin ortasında kaybolmanız gerekir. Çünkü aydınlık karanlığın sınırında başlar.
Ve eğer bu sınırın sonsuzluğunu biliyorsanız, yeryüzünün önünüzü görebileceğiniz kadar aydınlanması yeterlidir sizin için.
Ve eğer yaşamı tüm gerçekliğiyle yaşamak istiyorsanız, size fayda getirmeyen çaresizliğinizden sıyrılmanız gerekir.
Çünkü bunun anlamı okyanusa sahip olamasanız da, ulaşamasanız da bir damla suyun ne denli değerli olduğunu anlayıp şükretmeniz demektir.