Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Üç bin akçe değerinde öğüt

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Uzak zamanlarda, uzak diyarların birinde Cengiz adında fakir bir delikanlı varmış Annesi, babası, eşi ve oğluyla mutlu bir hayat sürüyormuş.
Mutlu olmasına mutluymuş; ama ailesine daha rahat bir hayat yaşatamadığı için de üzülüyormuş.

Bir gün çalışmak için başka bir ülkeye gitmiş İstediği gibi bir iş bulamamış
Sokakta dalgın dalgın yürürken bir ihtiyarla karşılaşmış İhtiyar, Cengiz'e seslenmiş:
- Oğlum, sen iyi birine benziyorsun Söyle bakalım öfkeyle bir işe başlamadan önce ne yapmak gerekir?

Cengiz türlü cevaplar vermiş Ama ihtiyar hiçbirini beğenmemiş
- Burası benim köyüm Burada bir yıl benimle kal Bağ bahçe işlerine yardımcı ol,
karşılığında sana bin akçe veririm Sonra da duruma bakarız, belki de sana sorunun cevabını veririm, demiş

Cengiz düşünmüş taşınmış Eli boş dönmemek için kalmaya karar vermiş.
Yılsonunda ihtiyar kendisinden memnun olduğunu söyleyerek bir yıl daha çalışmasını istemiş
İkinci yıl iki bin akçe vereceğini söylemiş
Cengiz,
bunu da kabul etmiş Böylelikle bir yıl daha geçmiş Ayrılma zamanı gelince ihtiyar:
- Oğlum, sana üç bin akçe vermem gerekiyor İstersen para yerine iki öğüt vereyim
Bunlardan biri geçen seneki sorunun cevabı diğeri, de farklı bir öğüttür.

Cengiz çok merak etmiş Bunlar nasıl bir öğüt ki değeri üç bin akçe ediyormuş.
- Peki, söyle öğütleri, demiş.

İhtiyar:
- Oğlum, öfkeyle bir işe başlamadan önce biraz sabret.

Cengiz şaşkınlıkla sormuş:
- Yani topu topu bu kadar mı?

İhtiyar:
- "Eğer bu öğüt sana bin akçeden fazla fayda sağlamazsa paranı geri vereyim
İkinci öğüdün değeri iki bin akçedir Bu öğüt de iki bin akçeden fazla fayda sağlamazsa gel paranı geri al
Cengiz razı olmuş İhtiyar:

- Oğlum, tanımadığın biriyle yol arkadaşı olsan bile asla kervan yolundan sapma

İhtiyar, Cengiz'e iki ekmek vermiş Birini mendile sarıp cebine koymuş
Ve sıkı sıkı tembihlemiş Acıkınca açık ekmekten kes ye, diğerini evine varınca eşinle ye

Cengiz memleketine doğru yola koyulmuş Yolda iki adamla karşılaşmış
Bunlardan biri hacca giden nur yüzlü bir ihtiyarmış
Diğeri genç bir gezgin Cengiz bir hayli bunlarla yürümüş Biraz gittikten sonra yol çatallaşmış
Yollardan biri kervan yoluymuş,
diğeri dağ yolu Genç gezgin orman yolunun daha kestirme olduğunu söylemiş Hacca giden ihtiyar,
ben zaten zor yürüyorum diyerek gencin peşinden gitmiş Cengiz iki bin altın değerindeki öğüdü hatırlamış
Kervan yolundan gitmeye karar vermiş
Bir hayli gittikten sonra bir ağacın başında gecelemiş Ertesi gün erkenden yola koyulmuş
Biraz ilerledikten sonra yolun kenarında hacı adayının ağladığını görmüş Başı açık,
ayağı yalınmış Meğer genç gezgin ormanda onu dövüp, üzerinde kıymetli ne varsa alıp kaçmış
Cengiz olanları dinleyince içinden, ihtiyara öğüt için teşekkür etmiş Bu zavallıya da bir şeyler verip oradan ayrılmış

Yol yürümekle borç ödemekle, biter demişler Boşuna değilmiş Nihayet Cengiz evine varmış
Evinin penceresinden bakınca karısının dizlerinde bir gencin uyuduğunu görmüş
Cengiz öfkeyle hançerini sıyırıp karısını öldürmek istemiş O sırada ihtiyarın sözlerini hatırlamış
Biraz sabrederek içeri girmiş Karısıyla hasret giderdikten sonra gencin kim olduğunu sormuş

Karısı: Ciğerparemdir, senin oğlundur, demiş Cengiz'in içinde hâlâ şüphe varmış
Babası ve anasıyla da hasret giderdikten sonra bir de onlara sormuş Onlar da "Öz yavrunu tanıyamadın mı?" demiş
Cengiz dikkatle baktıktan sonra kendi oğlu olduğunu anlamış Kendi kendine
"Eğer bin akçe değerindeki öğüt olmasaydı kendi oğlumu öldürecektim" demiş

Karısı ve oğluyla yemeğe oturunca ihtiyarın verdiği mendili açmış Ekmeği bölünce yerlere altınlar saçılmış
Tam üç bin akçeymiş Cengiz anlamış ki ihtiyar onun emek hakkını da ödemiş.
Ekmeğin içinden küçük bir kâğıt da çıkmış Kâğıtta "Cengiz oğlum, öğütlerimi unutma" diye yazılıymış Cengiz,
ihtiyar için dualar ederek şükran borcunu ödemeye çalışmış Ailesiyle mutlu bir hayat sürmüş
 
Son düzenleme:
Üst Alt