Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tüyler ürperten bir olay

istanbluerdem

New member
Katılım
28 Ara 2007
Mesajlar
887
Tepkime puanı
168
Puanları
0
Konum
hayatýn ýcýnden
Bu olay Kayseri`nin Bünyan ilçesi`nde yaşandı. Ayniyle vaki!

Aynı zamanda olay tüyler ürpertici. Diyelim ki, gece bindiğiniz otomobilde direksiyonda kimse yok...
Ne yapardınız?
Adını vermeyelim...
Bir işadamı, 22 Şubat 2001 tarihinde Bünyan sınırında bir benzin istasyonuna girer.
Lokantaya oturur ve orada kalabalık toplulukla birlikte `azıcık alkol` alır.
Yürüyüş mesafesindeki Bünyan`a gitmek için, lokantadan çıkar.
Ancak dışarıda hem zifiri karanlık hava hem de korkunç kar fırtınası vardır...
Benzin istasyonuna yaklaşık 300 metre mesafedeki, Bünyan`a dönüş yolu kenarına varır.
Çünkü, oradan geçen bir arabaya binip, Bünyan`a ulaşma derdindedir.
Fırtına daha da şiddetlenir.
Adam birkaç adım ötesini bile görememektedir.
Gelip geçen bir araba da yoktur. Nihayet karanlıklar içerisinde, hayalet gibi yavaş yavaş yaklaşan bir arabanın iki farını fark eder.
Arabanın tam önünde, yavaşlamasıyla birlikte hemen arka kapıyı açar ve arabaya biner. Kapıyı kapatır, araba yeniden hareket eder.
İçeridekilere `merhaba` demek ister. Ama o da ne? Araba da kimse olmadığı gibi, direksiyonda da kimse yoktur.
Birden paniğe kapılır.
Korkuyla, hemen arabadan atlayıp, oradan koşarak uzaklaşmak ister ama korku ile dizleri bağlanmış, hareket edemez hale gelmiştir. Araba keskin bir viraja doğru yaklaşır.
Adam dua etmeye başlar. Tüm günahlari için tövbe eder.
Arabanın durması için Allah`a yalvarır. Tam bu esnada, pencereden bir el uzanır ve direksiyonu kıvırarak, sert virajdan arabanın doğru yola dönmesini sağlar.
Her tehlikeli dönemece yaklaştıkça, Allah`a yalvarış ve yakarışı artar ve her seferinde de bir el dışarıdan uzanıp, direksiyonu çevirir.
Sonunda kendisini biraz toparlar, ayaklarını kımıldatır.
`Ya Allah koru beni...` deyip, kapıyı açmasıyla birlikte, kendisini dışarı fırlatır. Bir kaç takla attıktan sonra, şarampolde kendisine gelir.
Defalarca sadece bildiği `İhlas` suresini okuyarak, sonunda Bünyan`a yürüyerek ulaşır.
Artık derin nefes alır, kurtulduğunu düşünür. Bir kahvehaneye girer, üstübaşı ıslak ve şok haldedir.
Kendisini tanıyanlar hemence sobanın başına alırlar. Eline bir çay verirler.
Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, başına gelen tüyler ürperten olayı anlatır.
Olayı dinleyenler inanmak istemeseler de, anlatan kişinin aklı başında ve toplumda saygınlığı ile bilinen bir kişi olduğundan itiraz etmezler.
Yaklaşık yarım saat sonra, aynı kahvehaneye Koyunabdal Köyü`nden iki kişi girer.
Bir masaya oturur ve iki bardak çay söylerler. Bu arada, gelenlerden birisi, diğerine şunları söyler : `Ahmet baksana, şu sobanın başında oturan aptal, bizim araba yolda kalınca, biz arabayı iterken, arabaya binip inen kişi değil mi?`
 
Üst Alt