Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Türkiyedeki küfür siyasetinin bir örneyi daha!!!

Mehmet_Aydin

New member
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
16
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
49
Müslümanların ve siyasi hareketlerin ders​
çıkartmaları gereken bir seçimi daha geride bıraktık!​


Her seçimde olduğu gibi müslüman türk halkı tekrar uyutularak, gerçek sorunun sistemin kendisi olduğunu ve bu sistem aracılığı ile dış güçlerin yani Avrupa’nın (özellikle İngiltere’nin) ve ABD’nin, perde arkasında müslümanların beldesi ve vilayeti olan Türkiye’yi sömürdüklerini ve ikinci Raşidi Hilafet Devleti kurulmadığı taktirde bunun şiddetli bir şekilde devam edecek olduğunu malesef görememektedir. Seçim olgusu demokrasilerde olmazsa olmaz olan, adeta o bölgede yaşayan halkın sisteme karşı güvenini bir ölçüde belirliyen bir mekanizmadır. Gerçi hemen hemen hiç bir seçimde, seçime katılan seçmen sayısı yüzde yüzü bulmaz. Fakat yüzde ellinin üzerinde bir katılım genelde arzulanır. Örneyin 2007 seçimlerinde seçime katılım oranı 80,17% olarak 2002 seçimlerine mukayesen artmış bulunmaktadır. Bu artış gerçi 79,1% den 80,17 olarak azımsınabilir. Lakin bu rakamsal olarak yüzbinler anlamına gelmektedir.

Evet bu katılım oranıda şu gerçeği bize göstermektedir. Müslüman türk halkı bu ve buna benzer tüm seçimlerin ne anlama gelmekte olduğunu bilmemektedir. Bu seçime katılmanın müslümanlara zarar mı yoksa fayda mı sağlayacak sorusundan daha ziyade, şeran helal mi yoksa haram mı sorulmamaktadır. Ve en önemlisi tüm alim geçinen hocaların ve onların ayaktakımlarının söylediklerine karşıt, Allah (c.c.)’nun bu konu hakkındaki hükmü.

Öyleyse var olan kapitalist devlet sisteminin, yani türkiye cumhuriyetinin, bekasını gerektirecek bu seçim olgusunu araştırıp bu konudaki Allah’ın hükmünü ele alalım. Ardından ise seçim sonuclarının islami pencereden izleyip, elde edilen verileri ele alalım ve müslümanları nasıl oyalayıp saman altından su yürütüldüğüne şahit olalım inşallah.

Her seçimde olduğu gibi korkunç bir kampanya yürütülerek dört hafta boyunca memleketi bir sirke dönüştürüp her tarafa kendi parti bayraklarını takma yarışına giriştiler. Koskocaman bir sirki andıran bu memleketin sokaklarınada kocaman megafonlarıyla donatılmış otobüslerle beleşten konserler dinlettirdiler. Birde buna vadler ve laf yetiştirme makinelerini andıran miting meydanlarınıda baş gösteren parti liderlerinide eklersek ve olan bitenleri atmışa yakın kanalın saniye saniye çok önemlimişcesine ve sözde aklı başında olan insanlar aktardığınıda söyledikten sonra, 22 temmuz 2007 sabahı her kesimin büyülenmiş bir şekilde çok büyük bir şevk ve azimle ve aynı zamanda büyük bir heyecanla seçim sandıklarının yolunu tuttuklarına şahit olduk maalesef.

Yapılan bu işin bir vatandaşlık görevi, varlık yokluk meselesi, cumhuriyetin ve laikliyin korunması veya demokrasinin ve istikrarın devamı için seçimlere katılınması gerektiyini savunanlar oldu. Takım tutar gibi parti tutulduğuna, hatta aile geleneyi deyip bir siyasi parti tutkusunun olduğuna şahit olduk.

Evet bu girişten sonra islam’da siyasi parti anlayışının ne olduğunu ve buna mukabil mevcut resmi siyasi partilerle ne kardarda çeliştiğini ifade etmeye çalışalım. Siyaset; var olan sorunlara yani müslüman türk halkın sorunlarına çözüm bulmaktır. Partilerde bu siyaseti ifa eden oluşumlara denir. Lakin bu genel tanım idi. Her genel tanımda olduğu gibi bu konununda tafsilatına baktığımızda, şöyle bir tanımla karşı karşıya kalırız. Yapılan siyaset yani sorunlara karşın üretilen çözümler Allah (c.c.)’dan vahi yoluyla çözülüyorsa, bu parti islami bir partidir. Yok bu islam dışı kaynaklarla çözülüyorsa işte o zaman bu küfür partisidir. Velevki kurucuları veya mensubu olduğu üyeleri müslüman olsada. Çünkü burada sözkonusu olan şahısların dini kimliği değil, bilakis burada yapdıkları fiiller, eylemler tetkik edilmesi gerekiyor. Aksi taktirde kişi müslüman diye yaptığı iş haram olduğu halde helal olurdu.

Sorun bu kadar net iken nasıl olurdu müslümanlar bu tür siyasi oluşumlara teveccüh gösterirler ve onları desteklerler. Buna verilecek tek bir cevap var cehalet ve onun devamı olarak iyi niyetli bir şekilde taassub. Bir etiketli siyasi lider konuşmalarını islami söylemlerle süsleyip birde konuşmasına hiç konuyla alakası olmayan veya yanlış farklı bir yorum getirilen ayet ve hadisi’de ekleyince, cahil iyi niyetli müslümanların buna kanmaları çok kolay olmaktadır. Tabiki medya kuruluşlarınında bu konuda hiçde okadar küçümsenmiyecek kadar etkisi olmaktadır. İşte tam burada şu hakikatıda dile getirmek sorundayım. Allah (c.c.) onun dinine sımsıkı sarılan ve onun rızası uğrunda, hayatını hiç gözünü kırpmadan verebilen, hak dava erlerinin yapmış olduğu mücadeleler ve bu mücadeleleri bir hizb/parti catısında yapan gerçek Allah dostlarını kimse dinlemesin diye ve hiçbir medya kuruluşu bu gerçekleri, menfi veya müspet, gündeme getirmesin diye büyük bir bilincli boykot var. Bakınız bu hak, batıl mücadelesinin bu yönünü Allah (c.c.) Kuranı Keriminde nasıl ifade etmektedir:

"Kafirler/İnkâr edenler: Bu Kur'an'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın. Umulur ki bastırırsınız, dediler." (Fussilet : 26)

Evet o dönemin müşrikleri mekkede hakkı haykıran Allah resulü ve onun güzide ashabını, engelleye bilmeleri için Allah (c.c.)’nun Kuranı Keriminde bizlere göstermiş olduğu bu yöntemi uyguluyorlardı. Onları durdurabilmek için akla hayale gelmeyen uygulamalarda bulunuyorlardı. Ama hiç bir şey Allah (c.c.)’nun iradesi dışında gerçekleşmiyeceğini ve Allah (c.c.)’nun dinine sahip cıkan her müminin yar ve yardımcısı olduğunu herhalde unutmuş olsalar gerek. Unutsalarda, inanmasalarda, kinlerinden çatlasalarda Allah (c.c.) nurunu tamamlıyacağını Kuranı Kerimde şöyle beyan etmektedir:

Allah'ın nurunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler hoşlanmasalar da Allah nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez. (Tevbe: 32)

Evet bu minval üzere günümüzün medya kuruluşlarının hemen hemen tamamı bu hakkikatları gündeme getiren hak dava erlerini ve mensubu oldukları hizbi/partiyi boykot ederler ve altarnatif olarak efendilerinin emri gereği gayri islami partilere çokca yer verirler. Ama elhamdülillah bu olan bitenler bizlerde bir endişe veya umutsuzluk belirtisi uyandırmamakla beraber inşallah bu onların bu dava erlerini ne kadar ciddiye aldıklarını ve korkudan tabiri caiz ise tir tir titrediklerini bizlere ifşa etmektedirler. Vakti ve zamanı geldiğinde bizler üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye devam ettiğimiz müddetce, onların korktuğu başlarına inşallah gelecektir.

Bu gerçekleri söyledikten sonra gelelim konumuz gereği seçim sonuclarına ve onun siyasi bir dikkat ile izlendiğinde çıkarılması gereken hakikatlara.

2007 genel seçimlerininde 2002 seçimlerindede olduğu gibi iki taraflı bir seçim kampanyası yürütülmekteydi. Bu tarafların biri ulusalcı, laik (gerçek atatürkcüler!), yani CHP, MHP, SP ve GP ile demokratcılar yani AKP, DP ve DTP olduğunu gördük. Aslında burada AKP ve CHP kutuplaşmasının yani Amerikancılar ile İngilizciler arasında bir seçim süreci yaşadık. Şu durumda aslında hangi taraf iktidar olursa olsun bu müslümanlar nezdinde, yani Allah’ın hükmü acısından hiç bir şey fark etmemektedir. Her iki tarafta Allah’a değil kendi uşaklarına hizmet etmek uğurunda kıyasıya mücadele vermektedir. Bu açıdan sonuc ne olursa olsun, müslümanların hayrına değil bilakis kafirlerin ekmeğine yağ sürmektedir. O acıdan AKP’nin yani Amerikancıların iktidar olması, zulümlerin devam etme anlamına gelmektedir.

Allah (c.c.)’nun şu kavlı ile sözlerime son vermek istiyorum.

(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır. (Bakara:214)

Evet her şeyin bir bedeli var cennet nimetininde bedelini ödemeyi istiyorsak var olan bu laik, demokrat küfür devletini yıkıp yerine ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurmadığımız müddetçe ne bu zulümden kurtulabiliriz nede yaşayış gayemiz olan Allah (c.c.)’nun rızasını kazanıp cennet nimetini elde edebiliriz (Allah muhafaza).

Kardeşiniz Mehmet Aydın
06.08.2007
 
Üst Alt