Kökü asırlar öncesine dayanan, 3 kıtaya yayılmış olan kültürümüzün en önemli direği olan Türkçenin zenginliği ve dilbilgisi ile de her alanda yeni kelimeler üretme kabiliyeti ortadadır. alptraum kardeşimin, "bugun kuran mealleri yaparken bile ne kadar kit kalmiyormu türkce cevirme saglanmiyor degilmi" sözüne katılmıyorum ki Türkçe ve Arapçanın birbirine kattığı zenginlik ve etkileşimleri de aşikardır.
Unutmamalıyız ki devleti meydana getiren en büyük unsur millet, milleti metdana getiren en büyük unsur kültür, kültürün direğide dildir. Bu gün dilimizin, kültürümüzün, milletimizin ve devletimizin parçalanması için harcanan çaba ortadadır. Eğer ben kendi okullarımda, milletimi meydana getiren ve çeşitli bölgelerde yoğun olarak yaşayan unsurlara " bu sizin kendi öz dilinizdir buyrun öğreteyim." dersem, yarın hiçbir çerkez, kürt vs. ile konuşarak anlaşmam mümkün olmaz. Bir an için bu forum sitesinin Türkiye olduğunu düşünün ki hepimizin en büyük ortak noktası Türkçe konuşmamızdır. Burada laz olan lazca, kürt olan kürtçe, arap olan arapça mesajlar yazarsa, her bir dil için ayrı bir bölüm oluşturmak kaçınılmaz olacaktır. Daha önce Sağ-Sol ayrımcılığı ile aynı ana babadan olma kardeşlerin bile birbirine düşürüldüğü, ailelerin bile parçalanabildiği bu ülke için sizin iyi niyet ile söylediğinize inandığım fikirlerinizin pek hayır getireceğine inanmıyorum.
Ayrıca okullarımızda, özellikle üniversitelerimizde uygulanan yabancı dil ile eğitimi sömürgeleşmenin bir alameti olarak görüyor ve kahroluyorum. Elbette bir dil bir insan, iki dil iki insan ama yabancı dil (Türkçe olmayan) öğrenmenin yeri MİLLİ eğitim kurumları olamaz. Ticari veya herhangi bir başka sebeple yabancı dil öğrenmek istiyenler için bu işte uzman ve başarılı kurumlar mevcuttur.
Hiçbir kardeşim yanlış anlamasın. Söylediklerimle kimseyi itham etmiyorum.
aşağıda sayın Oktay SİNANOĞLUNUN bir söyleşisini sizinle paylaştım.
"Kültür Genleri" ve "Mensubiyet Hissi" Önemli
Ortaya şöyle bir kavram attık: Bakıyorsunuz Türk dediğimiz kültürel unsurlar binlerce yıl devam ediyor. Bunu dilinde, kilimlerinde, sanatında her şeyinde görüyorsun.
Demek ki, "kültür genleri" diye bir şey var. "Kültür genleri" biyolojik genlerden çok daha kalıcı ve önemlidir. Kültür geni, kafa ve gönül meselesidir. Türkçe'yi kullanıyorsan, her işinde kullanıyorsan, konuşurken kelimelerin yansını İngilizce yapmıyorsan o derece kafa olarak Türksün.
Türkçenin ana dili bile olması şart değil, benimsemişsen, seviyorsan, kullanıyorsan, gönlünde dil bağı varsa o zaman Türk'sün. Orta Asya'da Kazakistan'a gidince görüyoruz. Adam tam Asya tipi. Bu "Türk" diyorsun. Ağzını açıyor bir kelime Kazak Türkçesi bilmiyor, Rusça konuşuyor. "Türkçe konuş, biz anlarız" desen, övünerek, utanarak değil!, "Ben Rusça eğitim gördüm" diye de böbürleniyor. Kazakça bilmediğinden de utanmıyor. Böylesi de var. Şimdi bu "Türk" mü? Bence değil.
Sülâlesini çokça kanştınrsan Arnavut, Boşnak, Kürt, Çerkez katkısı çıkabilir. Lâkin, kültür olarak Türklüğü o kadar benimsemiş ki, Türk kültürü ile bunun en üstün eserini veriyor. Bu adam bence Türk'tür. Burada kültür çok önemlidir. Mensubiyet hissi önemlidir.
Bir insan için akıl var, gönül var. Dolayısıyla akılla fen bilimleri müspet bilimler olur; gönülle manevî bilimler olur. Bizim eski âlimlerimiz hem zahirî hem batini bilimlerde âlimdiler. Akıl ve gönül, ikisi birden vardı.
Nasıl ki bir insanın şahıs olarak gönlü varsa, bir toplumun da bir gönlü vardır. Bu toplumun gönlünün adı da kültürdür. Dolayısıyla, şahıs için de, toplum için de Türk olmak, Almajı olmak kafa ve gönül meselesidir.
TÜRK DEMEK TÜRKÇE DEMEKTİR.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!